2 tane türbanlı kız tüm türbanlıları temsil edemediği gibi iki sokak kadını da tüm türbansız kadınları temsil edemez.
sn. alpacino,
bu sözünüz bile aslında hususun ne denli tehlikeli bir kavşakta olduğunun göstergesi gibi. buradaki kümelemede müthiş bir hata var ve neyazık ki bu hata sizden değil size (siz derken de kastım yalnızca siz değil sizin gibi düşünenlerdir yanlış anlamayınız) çeşitli kanallarla (cami, dernek, tarikat, parti, gençlik kolları, televizyon, radyo vesaire) empoze edenlerden kaynaklı. türban denilen şeyi bir namus simgesi olarak gösterme dehşetengizliği... 2 türbanlı tümünü temsil etmez ama iki sokak kadını da başı açıkları temsil etmez sözünüz gerçekten yadırgatıcı.
belki siz bu tanımla o 2 türbanlı kişiyi 2 sokak kadınına benzetmek istediniz ki bence bu da başka yönden tehlikeli.
en tehlikelisi ise kadının bir şekilde erkek bakışıyla biçimlendirilmesi... bu çağlar boyunca süregelen bir şey, sokak kadını, hayat kadını, mahalle kadını, ev kadını, kokona, mümin vs. (zannetmeyin ki bir erkek olarak feminist damarlarım kabardı
) bu bedenin hapishaneye dönüştürülmesinin de başlangıç yoludur.
geleyim bugün okuduğum iki habere 1. Haber bu konuyla ilgili, aynen aktarıyorum;
"Kara cahil kız tepkiler üzerine çark etti: “Ben Atatürk’e karşı değilim. Fanatik birileri bana zarar verebilir. Ben saygısızlık etmedim” sözleriyle kendisini savundu.
Fatih Altaylı’nın ’Teke tek’ programında yaptığı açıklamalarla bir anda gündeme oturan Nuray Canan Bezirgan'ın başlattığı tartışma bugün de sürüyor. Son olarak Cumhuriyet Başsavcılığı Bezirgan hakkında soruşturma başlattı.
“Humeyni’yi seviyorum, Atatürk’ü sevmiyorum” sözleriyle olay yaratan Bezirgan açıklamasının kamuoyunda büyük tepki görmesi karşısında “Ben Atatürk’e karşı değilim. Fanatik birileri bana zarar verebilir. Ben saygısızlık etmedim” sözleriyle kendisini savundu.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, bir televizyon programına katılan Nuray B. hakkında, buradaki bazı sözlerinden ötürü, Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığınca soruşturma açıldı.
Hilal TV Haber Müdürü Gazeteci Arzu Erdoğral’a demeç veren Nuray Bezirgan Atatürk düşmanı olmadığını ve sözlerinin çarpıtıldığını söyledi.
Benim daha önce Kanada’da olduğum yeni ortaya çıkmış gibi davranılması hayret verici… Atatürk düşmanı değilim. Altaylı ısrarla sordu “Fikirlerim uyuşmadığı için sevmiyorum” dedim. Düşmanlık demek çok yanlış…
Humeyni’yi seviyorum cümlesi de tamamen çarptırıldı. “Şah’ın zulümlerine karşı başkaldırı olduğu için, iyiyi hakim kılmak kötüyü ortadan kaldırmak için sadece liderlik vasfını seviyorum” dedim
İngiliz mandası’ olduğumu söylüyorlar. Kendi yorumları ile, nasıl yaparlar bunu. 3 çocuk annesi evli biriyim ailem var. Kardeşlerim var. Nasıl olur da beni Fadime Şahin’e benzetirler? Fadime Şahin olmayı asla kabul edemem. Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin benzetmesini ne hakla bana yaparlar. Bunu yapanlar iftiralarından vazgeçmez ise dava açacağım. Uğur Dündar bile yorum yapmasına rağmen en azından aradı, fikrimi sordu ama hakkımda asılsız haber yapanlar bunu yapmadı…
niçin kanada'daymış? "İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Tıbbi Dokümantasyon Bölümü ikinci sınıf öğrencisiyken başörtülü sınava girmek isteyince 6 ay ceza aldı. Cezası ertelenince Kanada’ya iltica etti ve 7 yıl orada yaşadı. İltica başvurusu 2.5 saat içinde kabul edilen Bezirgan, “Yasak beni kaçırtmadı. Amacım, bu mücadeleyi yurt dışına taşımaktı. Kaçacak kadar korkak olsaydım Türkiye’de bu kadar kendimi öne atmazdım” dedi. Dönme kararını ise şöyle açıkladı: Oğlum kardeşleri, arkadaşları ve bizimle iletişim kurarken İngilizce’yi tercih etmeye başladı. Müslüman nüfusun azlığı da diğer bir etken oldu. Kanada vatandaşlarıyla ortak paydamız az olduğundan Türkiye’yi özlüyordum. Hem çocuklarımın kültürel erozyona uğramalarının önüne geçmek hem de kendi kökümüz Türkiye’de olduğu için dönme kararı aldım" 1998 - 2005 yılları arasında orada yaşadı. 2008 de türkiyede bu sözleri söyledi.
Kız hakkındaki görüşlerim yukarıda mevcut. Ben asıl, Atatürk'e hakaretten soruşturma başlatan savcıyı tebrik ediyorum. tebrik ediyorum, çünkü kızın başıma bir iş gelmeyecekse sözünü başına iş gelecek işte diye inatlayıp dava açtığı için. Eğer bu soruşturma sonunda dava açılırsa o zaman görün siz artık bu demokrasi cengaveri arkadaşları. ellerine bir koz daha vermenin mutluluğu ile yaşar savcı beyde herhalde. ne gereği vardı ki soruşturma başlatmanın? kız sevmediğini söyledi. seversevmez banane... beni o kıt tarih bilgisi, saptırılmış cehaleti ve o biraz da aptal bakışı ilgilendiriyor. Atatürkü sevme büyüklüğü yoksa bu Atatürke hakaret etti demek mi?
ben başlatılan soruşturmanın en çok da Atatürk'e ve Kemalizme zarar vereceğine inanmaktayım.
2. Haber bu konuyla ilgili değil Haber şöyle "Emekli Astsubay Başçavuş Atik Toprak, Milli takımın Turkuaz formasına dava açtı. MERSİN’in Erdemli İlçesi’nde emekli Astsubay Başçavuş Atik Toprak, Türk Milli Takımı’nın Avrupa Şampiyonası’nda giydiği beyaz zemin üzerine Turkuaz renkteki formayla Türk bayrağına saygısızlık yapıldığını ileri sürerek suç duyurusunda bulundu.
Erdemli Adliyesi’ne gelen emekli asker Atik Toprak, Türk Milli Takımı’nın giydiği formada kullanılan rengin, Türk Bayrağı’nın renklerini taşımadığını belirterek Futbol Federasyonu’nun Nike ile yaptığı anlaşmanın iptalini istedi. Formanın kırmızı-beyaz olması gerektiğini ve turkuaz rengi kullanılarak Türk bayrağına saygısızlık yapıldığını ileri süren Toprak, Erdemli Cumhuriyet Savcılığı’na şikayet dilekçesi verdi. Atik Toprak dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:
“İlk maçımızı izledikten sonra Türk vatandaşı olarak çok üzüldüm. Çünkü, takımımızın formasında beyaz zemin üzerine turkuaz kullanılmış. Bu organizasyonda milli takımların sponsorları Puma, Adidas ve Nike gibi firmalardır. Bizim takımın sponsoru da Nike’dır. Bu firma diğer Avrupa milli takımlarının 11 tanesinin de sponsorudur. Nedendir ki sponsor olan firma sadece Türk Milli Takımı’nın rengini değiştirme teklifi yapmış, diğer sponsor olduğu ülke milli takımlarının formaları kendi bayraklarının rengini taşımaya devam ediyor. Bir Türk vatandaşı olarak bizim takımın formasının diğer ülkelerde olduğu gibi bayrağımızın renklerini taşıması gerektiğine inanıyorum. Bu uygulamayı şanlı Türk bayrağına saygısızlık olarak değerlendiriyorum. Bu nedenle Türk Milli Takımı’nın formasının renklerini değiştiren Nike ile Türkiye Futbol Federasyonu’nun yaptığı bu anlaşmanın incelenmesini ve iptalini istiyorum.”
Atik Toprak’ın dilekçesi Cumhuriyet Savcılığı kaleminde kabul edilerek işleme konuldu. "
buhaberle bağlantılayıp up uzun milliyetçilik, şekil vesaire üzerine yazı yazılabilir. Turkuaaazzz -Beyaaaaaaaz
Hollanda'da veya italya'da hiç böyle bir suç duyurusunda bulunulmuş mu acaba?