Masonlar.org - Harici Forumu

Inanc => 3 Buyuk Din => Yahudilik => Konuyu başlatan: karahan - Ekim 15, 2009, 11:03:17 öö

Başlık: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: karahan - Ekim 15, 2009, 11:03:17 öö
sELAM BU 2 KİTAP HAKKINDA VE İÇERİĞİ İLE İLGİLİ NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ HEM GEÇMİŞ HEM GÜNCEL OLAYLARIN IŞIĞINDA PAYLAŞIMLARINIZI BEKLİYORUM
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: ozkann - Ekim 15, 2009, 01:05:34 ös
1918 yılında Ford'un özel sekteri Ernest G. Liebold haftalık yayınlanan bir gazete satın alır.
Gazetenin adı The Dearborn Independent.
Bu gazetede 1920 yılında altında ford imzası bulunan sayısız antisemitik makale çıkar.
Independent 1920-1927 yılları arasında Liebold'un editörlüğünde 8 yıl çalışır.
Sahte olduğu şüphesiz olan siyon protokollerini yayınlarlar.
ADL Henry Ford hakkında ihbarda bulunur, Henry Ford başlıklar dışında hiçbirşey okumadığını, makaleleri kendisinin yazmadığını söyler.
Arkadaş ve iş ortakları Henry Ford'u gazetenin içerikleri hakkında uyardıklarını ancak Ford'un  gazeteyi okumadığını belirtirler. Mahkemelerde gazetede yazanlardan haberinin olup olmadığına dair tanıklı  davalar sürer.

Duruşmada Henry Ford'un 'kişisel' sayfasının editörü William Cameron Henry Ford'un hiçbirşey yazmadığı, dikte etmediği hatta altta adının bile yazdığını  bilmediğini söyler.

1927 Aralık Ayında gazete kapanır ve Yahudiler'den 20 haziran 1927 tarihinde Amerikan Yahudi komitesi başkanı Louis Marshall'a gönderdiği bir mektupla özür diler.

Ancak ekstremistler, naziler, islamcılar, yaşanan bu olaylara aldırmadan bu makaleleri, sahte protokolleri referans göstermeye devam eder.

Hitlerin başucu kitabı, yazarının yazdığını reddettiği, özür dilediği bu makalelerin derlenmesidir.
İçeriği ile ilgili bir yorum yapmadan önce bunu belirtmek isterim.
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: karahan - Ekim 15, 2009, 07:55:12 ös
Henry Ford bir iş adamı bu tür işlerle alakası neden olsunki ne olmuşta neye cüretle böyle bir  işe kalkışmış,mesela orda ona isnat edilen  fordun haberi yoktu durumu külliyen mantık dışı ford un bilgisi olmadan kuş uçmaz değilki gazetede yayınlanıyor.Kitabın giriş sayfasındaki önsözde ford un şirketlerine tefecilerin saldırısından bahsediyor yani sermaye çevrelerinin bir saldırısı karşısında kaldığını hissediyor diyor.Zaten kitabın ortaya çıkışda bu şekilde başlıyor bu protokollerin rusyada ortaya çıkmasından sonra olan bir oaly ve araştırdığı şeyde bu.Şimdi soru şu Protokoller doğru ise bunu o ortamda dünyada hiçbir yahudi kuruluşu yada yetkili nin kabul etmesi söz konusu değil zaten nasıl sahipleneceksin hangi sıfatla.Yazıp reddetmek mantığı nasıl olabilir mantıkla bağ kurduğunda hiçte hoş durmuyor ama böyle bi olayda bilinsin ha artık sabrımız taşıyor deyip konun vahameti ve önemi ortaya atılmış olabilirmi mantıksız değil bence.Bir tohum atarsın toprağa önemli olan onun toprağa tutulması bir fikir atarsın ortaya önemli olan ne derce sahip çıkılacak bu kadar tehlikeli boyutlarına rağmen  burda onu görmek önemli.Bu protokollerin varlığına ben inanıyorum  işin komplo tarafları çok ağır ve can sıkıcı olsada önemli olan şu an gelinen noktaların protokollerle olan uyumu mesela ford dan biz daha şanslıyız bu kitap yazıldığında dönem itibari ile süzme şansı yoktu 1910 yılından başlayıp 2009 yılına kadar dünyada yaşanmış olayları süzüp analiz edip değerlendirip protokollerle bağını kurmaya çalışın sonuçlarına öyle bakmak lazım diye düşünüyorum ben.
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: karahan - Ekim 15, 2009, 07:55:22 ös
Henry Ford bir iş adamı bu tür işlerle alakası neden olsunki ne olmuşta neye cüretle böyle bir  işe kalkışmış,mesela orda ona isnat edilen  fordun haberi yoktu durumu külliyen mantık dışı ford un bilgisi olmadan kuş uçmaz değilki gazetede yayınlanıyor.Kitabın giriş sayfasındaki önsözde ford un şirketlerine tefecilerin saldırısından bahsediyor yani sermaye çevrelerinin bir saldırısı karşısında kaldığını hissediyor diyor.Zaten kitabın ortaya çıkışda bu şekilde başlıyor bu protokollerin rusyada ortaya çıkmasından sonra olan bir oaly ve araştırdığı şeyde bu.Şimdi soru şu Protokoller doğru ise bunu o ortamda dünyada hiçbir yahudi kuruluşu yada yetkili nin kabul etmesi söz konusu değil zaten nasıl sahipleneceksin hangi sıfatla.Yazıp reddetmek mantığı nasıl olabilir mantıkla bağ kurduğunda hiçte hoş durmuyor ama böyle bi olayda bilinsin ha artık sabrımız taşıyor deyip konun vahameti ve önemi ortaya atılmış olabilirmi mantıksız değil bence.Bir tohum atarsın toprağa önemli olan onun toprağa tutulması bir fikir atarsın ortaya önemli olan ne derce sahip çıkılacak bu kadar tehlikeli boyutlarına rağmen  burda onu görmek önemli.Bu protokollerin varlığına ben inanıyorum  işin komplo tarafları çok ağır ve can sıkıcı olsada önemli olan şu an gelinen noktaların protokollerle olan uyumu mesela ford dan biz daha şanslıyız bu kitap yazıldığında dönem itibari ile süzme şansı yoktu 1910 yılından başlayıp 2009 yılına kadar dünyada yaşanmış olayları süzüp analiz edip değerlendirip protokollerle bağını kurmaya çalışın sonuçlarına öyle bakmak lazım diye düşünüyorum ben.
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: karahan - Ekim 15, 2009, 07:56:32 ös

Size Hitler konusunda katılıyorum ben onun Kavgam gibi bir kitabı yazabileceğini hiç sanmıyorum olsa olsa harun yahya gibi altına imza atmıştır en fazla
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: ozkann - Ekim 15, 2009, 08:08:27 ös
Hitler'in Kavgam kitabını yazmadığı ile ilgili iddialar da mevcut ama benim söylemek istediğim bu değildi.
Ford'un kitabı hitlerin başucu kitabı idi. Ama bu kitabın yazarı yazdığını reddetmiş, hatta yahudilerden özür dilemiştir.
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: karahan - Ekim 15, 2009, 08:21:09 ös
Obilgi doğru ama ford özür dilememiştir ama özür metni vardır şirket ceo su imza etmiş deniyor.Bir siteden bir belgesel indirip izledim ben dünyadan yaşamlar dı sanırım orda konu fordun başarıları idi ama bir dönem ki bu beynelmilel yahudinin yazımından sonradır  adamın fabrikalarında işçiler greve çıkıyor hatta polis rastgele ateş açıp 4 kişiyi vuruyor yani kısaca adamın başına her tür çorap örüyor fordda ne tür bir işe kalkıştığını  öyle yada böyle anlıyor özür dileme işi ondan sonra çıkıyor.Bugün sizde kabul edersiniz amerikadaki yahudi lobisinin gücünü ADL.Ford  ozaman tanıştı bunlarla bir işadamı kurnazlığı ile yok olmaktansa bu yola gitti.Bence burda önemli olan Kitapta yazılanları şu 100 yıllık sürece yaymak yaşanılan olaylarla bağlarına bakmak protokollerle anlatılmak istenen bir çok şey zaten bir dünya gerçeği artık.Mesela bir örnek size

insanların elinden dini alacaksınız onları sadece hesap kita işleri ile uğraşır hale sokacaksınız sanırım 2.protokoldü eğer arzu ederseniz numarasına bakarım.Şimdi burda en basitinden bizim toplumumuz en az 2 yıldır sadece finansa odaklı yaşamıyormu yada diğer dünya toplumları.Yada dine duyulan ilgi ile finansa duyulan ilgi hangisi ağır basıyor insanlarda.Bence boş boş oturan bir insanın elinden çıkmış bir şey değil felsefik bir şey değil ama bence önemli bir şey.
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: karahan - Ekim 16, 2009, 04:01:25 ös
SİYON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Bu sayfalar, uzunca bir zamandır hazırlanıyordu. Elimdeki 1970 tarihli
kitabın, yani Siyon Liderlerinin Protokolları'nın bizlere verecegi güzel
bilgiler ugruna bu dikte islemine uzun süreler devam ettim. En sonunda
bitti ve yayınlamak için hazırlamaya basladım.
Siyon Liderlerinin Protokolları Dünya tarihininde bıraktıgı ve bırakmaya
devam edecegi izler bakımından çok önemlidir. Bu önem hem Yahudi
kesimi, hem diger kesim, yani biz yahudi olmayanlar için gayet
önemlidir. Çok dikkat çeken bir husus olarak, daha Siyon Liderlerinin
Protokolları yayınlanalı 16 sene geçmisken; ünlü dâhi Ford Motor
Company'nin sahibi Henry Ford bu protokolları baz alarak kendi sonunu
getiren uzun bir yazı dizisi yayınlatmıs ve bunu daha sonra "Beynelmilel
Yahudi" adı altında kitap olarak yayımlatmıstır. Bu Amerikan tarihi
açısından fevkalede önemli bir durum teskil eder. Hem sonuçları
bakımından, hem de olusumu bakımından...
Ancak o zaman Henry Ford'un üzerine temas ettigi husular su anın
Türkiye'si ve Dünyası içinde geçerli gözüküyor. Henry Ford yaptıgı isi bir
çesit "ırkçılık" olarak betimlemiyor. Aksine "Bu protokollarda yazanlar su
an içinde yasanıyor, öylese bunlar dogrudur" gibi bir yaklasım içinde
olaylara bakıyor ve degerlendiriyor. Biz de su zaman içindeki Dünya'da ki
iliskiler ile kendi ülkemizdeki iliskileri degerlendirmemiz açısından degisik
bir bakıs açısı olarka bu kitabı okumalıyız.
Unutmamalıyız ki memleketin su an içine düstügü ahlak sorunları,
ekonomik buhranlar, medya ile iyice ilerletilen sapkınlık ve fikirsel
yoksunluk ile, bunların sonucunda manevi degerlerden yoksun olarak
yetisen gençler; ancak kendilerine ısık gösterecek, onları akl-ı selim ve
manevi degerlere sahip kisiler olarak yetistirebilecek anne ve babalar
sayesinde bu bataktan çıkacaklardır. Yoksa durumumuz vahim ve bir o
kadar fenâdır. Çünkü cahil kalmıs, okumaya ve ögrenmeye üsenen
toplumlar, ya baskalarının kölesi olurlar ya da olmuslardır da farkında
degillerdir(!). Baska bir seçenek yoktur!
Ve su an gördügünüz sayfalar, Siyon Liderlerinin Protokolları adlı kitabın,
1970 basımlı tam nüshasıdır. Kitabın sahibini bulamadıgım ve yayıncısını
da bulamadıgım için haklarını helal etmelerini diliyor, sizlere iyi bir
gezindi diliyorum.
Muhammed Maliki - New Jersey - 2002
TAKDM
Siyon Liderlerinin Protokollan bir kısım, Yahudi liderleri tarafından, hiçbir zaman gerçeklesmesine
imkân olmayan dünya üzerinde Yahudi hâkimiyeti altında tek bir devlet kurmak hayalleri ile
hazırlanmıs bir programdır.
Bu kitabın ilk defa 1902/1903 kısında bir Moskova gazetesinde tefrika halinde nesredildigi
sanılmaktadır. 1903 yılında yine Rusya'da diger bir Rusca gazetede tefrika edilmistir. Her iki tefrika
da Rusya dısında meçhul kalmıstır. 1905 yılında Rus papazı profesör Sergyei Nilus tarafından kitap
halinde bastırılarak nesredilmistir. Sergyei Nilus bahis konusu kitabın bas tarafındaki yazısında,
kitabın kendisine bir arkadası tarafından el yazması halinde verildigini, o arkadasının bunları bir
kadından aldıgını, kadının ise Fransadaki bir mason cemiyeti toplantîsı sonunda bunları mason
cemiyetinin en nüfuzlu liderlerinden birinden çalmıs oldugunu beyan etmistir. Sergyei Nilus aynı
yazısında bunların bir toplantı zabıtnamesi olmayıp toplantıda okunan nutuklar oldugunu ve bu
protokollardan bir tanesinin kayıp oldugunun açıkça anlasıldıgını ifade etmektedir.
Yukarda bahsedilen Rusca nesriyat komünist ihtilalinden evvel Rusya dısında meçhul kalmıs ise de
komünist ihtilâlinden sonra Rusya dısına kaçabilen bîr kısım kimseler tarafından Sergyei Nilus'un
nesrettigi kitap Amerika ve Almanya'ya götürülmüstür. Bu arada îngiltere'de British Museum
kütüphanesi bunlardan bir nüsha elde etmistir ve halen o kütüphanede 3926.d.5 numarada kayıtlı
olarak bulunmaktadır.
Sergyei Nilus 1917 senesinde, 1905 senesinde nesrettigi kitabın diger bir baskısını hasırlamıs fakat
bu kitap piyasaya çıkmadan Yahudi Kerenski tarafından ihtilal yapılmıs ve iktidara geçen Kerenski
bu kitabın bütün nüshalarının toplanarak imha edilmesi için emir vermistir. Daha sonra Sergyei
Nilus komünist gizli polis teskilatı tarafından tevkif edilerek kendisine iskence yapılmıs ve Sibirya'ya
sürülmüstür. Bilahare Sergyei Nilus orada ölmüs veya öldürülmüstür.
Rusya'da komünistler iktidara geçince bu kitaba sadece sahip olmayı dahi Ölüm cezasını gerektiren
bir suç saymıslardır. Bu kanun Rusya'da, halen yürürlüktedir. Rusya'da bu kitabın basılması ve
satılması yasak oldugu gibi bu kitaptan bir nüshasına sahip olan kimseler de ölüm cezasına
çarptırılmaktadırlar. Diger komünist devletlerde de durum aynıdır. Komünist olmayan devletlerde
ise Güney Afrika Birliginde bu kitaba sahip olmak kanunla yasaklanmıstır ve bu kitaptan elde eden
kimselere ölüm cezası dısında agır cezalar verilmekledir.
Siyon Liderlerinin Protokollarıf Rusya'dan kaçan bir kısım göçmenler tarafından Kuzey Amerika ve
Almanya'ya götürülmesinden bir müddet sonra meshur olmus ve yirminci yüzyılda siyasî sahadaki
kitap satıslarında en çok satılan kitaplardan birisi haline gelmistir. Yalnız Ingilizce nüshası bir milyon
adetten fasla satılmıstır.
Ingiltere'de Rusça'dan ilk tercüme G. Shanks tarafından yapılmıs ve 1920 yılında basılmıstır.
Kitabın fazla satısı sebebiyle aynı yıl dört baskı daha yapılmıstır. Daha sonra 1921 yılında Victor
Marsden'in Rusça'dan yaptıgı tercüme nesredilmistir.
Amerika Birlesik Devletlerinde ilk Ingilizce tercümeler 1920 yılı sonlarında Boston ve NewYork'da
yayınlanmıstır.
Almanya ve Fransa'da 1920 yılından sonra müteaddit baskılar piyasaya çıkarılmıstır.
1925 yılında Sam'da Arabça bir tercümesinin nesredildigi ve ayrıca çesitli tarihlerde hemen hemen
dünyadaki her lisana çevrildigi muhtelif kitaplarda kaydedilmektedir.
Türkiye'de Sami Sabit Karaman 1943 yılında Roger Lambelin'in Fransızca tercümesinden Türkçe'ye
yaptıgı tercümeyi nesretmistir.
Siyon Liderlerinin Protokoltan'mn Avrupa, Amerika ve diger birçok yerlerde çok miktarlarda basılıp
satıldıgım gören Yahudiler büyük bir telasa kapılarak bunların baskı ve satısını önleme çarelerini
aramaga baslamıslardır. Komünist devletlerde ve Güney Afrika Birligindeki nesretme ve
bulundurma yasagını diger devletlerde tatbik ettiremeyince bu kitabın Yahudi Olmayan bir kısım
kimseler tarafından yazıldıgını ve Yahudiler tarafından yazılmıs seklinde gösterildigini iddia
etmislerdir. Yahudiler bu îdialarını bir mahkeme kararı ile güya isbat etme çarelerini bulmak yolunu
denemisler ve bir dava yoluna müracaat etmislerdir. 26 Haziran 1933 tarihinde, Isviçre Yahudi
Cemiyetleri Federasyonu ve Bern Yahudi Cemiyeti, Isviçre Milli Cephesinin bes üyesine karsı dava
açarak mahkemeden Siyon Liderlerinin Protokolleri'nin sahte oldugu hususunda karar verilmesini ve
nesrinin yasaklanmasını istemislerdir. Mahkemedeki hâkimin muhakeme sırasında tatbik ettigi usûl
Isviçre'de uygulanan usûl kanunlarının çok haricine çıkmıs ve onun bu kasdî tutumu Isviçrede
büyük hayret ve heyecan uyandırmıstır. Mahkemede durusmayı idare eden hâkim, davacı tarafın
sahit listesinde yazılı 16 sahitten hepsini çagırarak dinlemis davalıların sahit listesinde yazılı 40
sahitten ise ancak birinin ifade vermesine müsaade etmistir. Ayrıca mahkemede resmî zabıt kâtibi
tarafından zabıt tutulması gerekli iken hâkim davacı tarafa iki hususî kâtip tâyin etme hususunda
müsaade ederek sahitlerin dinlenmesi ve muhakeme celselerinde cereyan eden hadiseleri zabıt
halinde yazmaları için onlara yetki vermistir. Isviçre muhakeme usulü kanunlarında yeri olmayan
bu ve diger bir takım tutumları; hakimin davacı taraf lehinde karar verme temayülünde oldugunu
ortaya koymustur. 14. 5. 1935 tarihînde mahkeme Siyon Liderlerinin Protokolleri'nin sahte
olduguna dair bir karar vermistir. Bu sırada dikkati çeken bir hadise daha olmus ve mahkeme
kararının açıklanması tarihinden evvel Yahudi basını mahkeme kararını nesretmistir. 1 Kasım 1937
tarihinde Isviçre Federal Mahkemesi (Isviçre Yargıtayı) mahkeme kararının tümünü bozmustur. O
tarihten sonra Yahudi propagandacılar Isviçre Federal Mahkemesinin mahalli mahkeme kararını
bozarak hükümden kaldırdıgı hususuna hiç temas etmeden sadece mahalli mahkeme kararını ileri
sürerek Siyon Liderlerinin Protokolları'nın sahte oldugunun mahkeme kararı ile isbat edildigini iddia
etmektedirler. Burada, dikkat edilecek bir husus da sudur: Isviçre'de Siyon Liderlerinin
Protokoları'nın basılnası, satılması, bulundurulması ve okunması halen kanunen serbesttir.
Üçüncü protokolün bas taraflarında sembolik yılandan bahsedilmektedir. Protokolların îngilizce
tercümesinde bu mevzuda yazılanlara göre Yahudilerce, yılanın bası Yahudilerin plânlarını tertip
eden kimseleri, yılanın gövdesi ise diger Yahudileri temsil ediyormus. Yılanın bası bir yere girince
oradaki Yahudi Olmayan güçler ile mücadele ederek onları ezmege çalısırmıs ve yılanın bası
Kudüsten hareket ederek birçok yerleri isgal edip tekrar Kudüse dönerek devrini tamamlayacakmıs.
Ingilizce tercümede yılanın isgal hedeflerinden Kudüsten evvelki son sehrin istanbul oldugu
kaydedilmekte ve su not ilâve edilmektedir: «Bu harita Jön Türk hareketinin yâni Türkiyedeki
Yahudi ihtilâlinin vukuundan senelerce önce çizilmistir.»
On dördüncü protokolda Yahudilerin "bütün inançların kusurlarını münakasa edeceklerine fakat
kendi inançlarının kendilerinden baska kimseler tarafından tam olarak bilinmemesi sebebi ile onları
kimsenin münakasa, edemiyecegine" dair bir nazariye yürütülmektedir. Yahudilerin bu nazariyeleri
kendi inançlarına kendilerinin de itimadları olmadıgının tam bir tezahürüdür. Ayrıca onların
inançlarına dair bilinen kısımlar gerekli seyleri söylemek için yeterlidir. Islâmiyette ise hiçbir kusur
mevcut olmadıgına göre, islâmiyet düsmanlarının daima ya iftira yoluna basvurma veya dogru
seyleri kusur gibi göstermege çalısma metodu takip ettikleri bilinen hususlardır.
Dikkat edilecek bir nokta da Sosyalizm, Anarsizm ve Komünizmin Yahudilerce desteklenip
yürütüldügünün üçüncü protokolda açıkça beyan edilmis olmasıdır.
Protokollarda rastlanan Yahudi Olmayanlar ibaresinin, yerine göre Yahudi Olmayanların hepsini
veya bir kısmını hedef aldıgı anlasılmaktadır.
Protokollan okuyanlar bunların üç çeyrek yüzyıl kadar evvel yazılmıs olduklarını hatırda
tutmalıdırlar.
Siyon liderlerinin Protokollarındaki her fikri ayrı mütalaa etmek ve her biri için ayrı hüküm vermek
gerekir. Fakat bir tanıtma yazısının hacmi buna, müsait olmadıgı için bu yazıda bu hususta
beyanlara girisecek degiliz.
ABDULLAH MUSTAFA
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: karahan - Ekim 16, 2009, 04:04:26 ös
PROTOKOL - 2
Gayelerimize erisebilmek için harplerin mümkün oldugu kadar arazi
kazançları ile neticelenmemesi zorunludur. Böylece harpler ekonomik
alana kaydırılacaktır. Bu alanda milletler, verdigimiz yardımda
üstünlügümüzün kuvvetini sezmekte gecikmeyeceklerdir. Bu durum her
iki tarafı beynelmilel ajan kadromuzun merhametine terkedecektir. Bu
kadromuz milyonlarca göze sahip olup devamlı olarak gözetleme
halindedir ve hiçbir tehdit onları engellememistir. Sonra bizim
beynelmilel hukukumuz, milli hukuku ortadan kaldıracak ve devletlerin
medeni kanunları, teb'ası arasındaki münasebetleri nasıl idare ediyorsa
milletleri öyle idare edecektir.
Halkın içinden kabiliyetleri ve kölece itaatlerine göre titiz bir dikkatle
seçecegimiz idareciler, idare etme sanatında egitim görmemis
kimselerden olacak ve bundan dolayı kendilerinin müsavirleri ve
uzmanları olan ve çoçukluklarından beri bütün dünya islerini idare etmek
için yetistirilen bilgi ve zeka sahibi kimselerin ellerinde oyuncak
olacaklardır. Iyice bildiginiz gibi bizim bu uzmanlarımız idare hususunda
ihtiyaç duydukları malûmatı bizim siyasi planlarımızdan, tarih
derslerinden ve her an geçen hadiselerin müsahadesinden çıkarmıslardır.
Yahudi Olmayanlar pesin hükümsüz tarih müsahadelerinin tatbikatı ile
yönetilmezler. Onlar neticelerden tenkidi bir görüs çıkarmayan nazari
usule alısıktırlar. Bundan dolayı bizim onları hesaba katmaya ihtiyacımız
yoktur. Bırakın onlar vakti gelinceye kadar kendilerini eglendirsinler veya
girisken mazilerinin yeni sekillerinin ümidi içinde ve zevklerinin hayalleri
ile yasasınlar. Bırakın; bizim onları ilmin emirleri diye kandırdıgımız
oyunların bas rolünü oynasınlar. Bu maksatla devamlı olarak basınımız
vasıtası ile bu nazariyelere körü körüne itimad uyandırıyoruz. Yahudi
Olmayanların bilim adamları bilgileri ile böbürlenecek ve ilimden elde
edecegi bütün malûmatı mâkûl bir sekilde dogrulugunu ispat etmeden
tatbik mevkiine koyacaktır. Halbuki bizim uzman ajan kadromuz onların
kafalarını bizim arzu ettigimiz istikamette egitmek için bunları kurnazlıkla
tertip etmislerdir.
Bir an bile bu ifadelerimi bos sözler sanmayın. Bizim tertip ettigimiz
Darwinizm, Marxism, Nietzcheism'in basarılarını dikkatle düsünün. Biz
Yahudiler için bu direktiflerin Yahudi Olmayanların fikirleri üzerinde nasıl
bir bölücü etki yaptıgını görmek herhalde zor olmayacaktır.
Siyasette ve idari isleri yönetmekte hata yapmaktan kaçınmak için
milletlerin düsüncelerini, seciyelerini ve temayüllerini hesaba katmak
bizim için zaruridir. Siyasetimizin zaferi ve onun meydana getirdigi
mekanizmanın isleyisi, karsılastıgımız halkların mizacına göre
degismelidir. Onun tatbikatı simdiki zamanın ısıgında geçmisten alınan
derslerin hülasalarına dayanmadıkça temin edilemeyecektir.
Bu günün devletlerinin elinde büyük bir kuvvet vardır ki halkın içinde
düsünce hareketleri meydana getirir. Bu, basındır. Basının rolü devamlı
olarak ihtiyaçları zaruri imis gibi göstermek, halkın sikayetlerini ifade
etmek ve hosnutsuzluk meydana getirmektir. Ifade hürriyetinin zaferi
basında mücessem hale gelir. Fakat Yahudi Olmayan devletler bu
kuvvetin nasıl kullanılacagını bilmediler ve o kuvvet bizim ellerimize
geçti. Basın vasıtası ile kendimiz gölgede kalarak tesir yapmak gücünü
kazandık. Her ne kadar kan ve gözyası deryaları içinde toplamaya
mecbur olmus isek de basın sayesinde altını elimize geçirdik. Gerçi
halkımızın içinden birçogunu feda ettik ama altın elimize geçti.
Safımızdan feda edilen her sahıs Allah nazarında bin Yahudi Olmayan
sahsa bedeldir.
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: ADAM - Ekim 18, 2009, 12:39:25 ös

Bu konu üzerinde bir başka başlık altında yazdıklarımı ne yazık ki burada da yinelemeliyim.

Ancak önce konunun başlığını eleştireyim. Burada "Beynelmilel Yahudi" diye bir terim geçiyor. Beynelmilel = uluslar arası... Bu terim Yahudiliğin ilkelerine aykırıdır. Eğer uluslar arası yerine "evrensel" ya da eski terimle "dünyaşümûl" gibi bir terim kullanlırsa diyeceğim yok. Fakat Yahudiliğin temel ilkelerine göre dünyüa yüzünde bir Yahudiler, bir de öteki uluslardan olanlar vardır. Yahudiler, ulusların birçoğunun içinde yer almış, yaşadrıkları ülkenin yurttaşı olmuştur ama o ulustan değildirler. Elbette bu Yahudiliğin genel katı kuralı. Yeryüzünde itilip kakılmış olmalarının en başta geleni. Günümüzde artık bu asal ilkeyi dile getirmekten olanca güçleriyle kaçınıyorlar. Buna karşın "Beynelmilel Yahudi" diye bir terim kullanmak bence yanlış. Bunu Antisemitistler yahi Yahidi sevmezler kullanır. Böylece Yahudileri aşağıladıklarını sanır ama yücelttiklerinin farkında olmazlar.

Asıl konu Siyon protokolleri... Bunu büyük harflerle yazayım:

SİYON PROTOKOLLERİNİN YAHUDİLERLE YA DA YAHUDİLİKLE İLGİSİ YOKTUR.

Siyon Protokolleri denilen belgeler bir anlaşma metnidir. Bir deklarasyon, bir bildirge ya da bir yönerge değildir. Öyle olsaydı, bunun adı protokol olmaz, bir yayınlayıcısı ve bir yöneldiği topluluk olurdu. Hayır, öyle değildir. bu iki kurum arasında yapılmış olan bir anlaşmadır.  Rastlantısal olarak bu anlaşmayı imzalamış olan taraflardan biri Adolphe Crémieux aynı zamanda bir Yahudidir. Ancak onun Yahudi oluşu, bu protokollerih Yahudi metinleri olması sonucunu getirmez.

Bu konuda çok uzun anlatımlar yapabilirim. Bu protıkollerin niçin yapılmış olduğunu, niçin Yahudilerle bağlantısı olmadığını gösterebilirim. Fakat şimdilik buna girmek istemiyorum çünkü çok uzun bir anlatımı gerektirir. Sadece bana katılmayanlara tersini sorabilirim: Siyon Protokolleri'nin bir Yahudi bildirgesi olduğunu nasıl kanıtlarsınız?

Sevgiler.

 





   
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: karahan - Ekim 18, 2009, 01:51:28 ös
Sn adam

BEYNELMİLEL YAHUDİ benim okuduğum kitabın adı yazarı Henry FORD ona bu ismi o vermi yazarın verdiği isim gibi yayınlamak istedim bende burdaki olay budur.Protokollerin yahudilerle ilgisi yoktur bu bir düşüncedir mesela bendeolduğuna inanıyorum sizinki gibi bir düşünce tabiki.Protokol olması ilginç adının aslında bir muhatabı yok gibi görülüyor çünkü protokol mantığı karşılıklı olması bir karar varılması için bir konuda yazılı metinlerdir anlamı ama ortada böyle bir durum yok.Bazı konuları tartışmak için  bazı kriterler uygulamak zaruridir bence mesela yayınlanma tarihi olan 1905 yılı ortamını dünya konjüktürünü siyasal gelişmelerini iyi analiz etmek lazım.Her ne kadarda 1905 yayın tarihi olsada rusyada ortaya çıkması manidarda olsa bu metinler bir kere alalade bir beyin tarafından yazılmış metinler değil thodore heltz ile başlayan bir sürecin sorunudur bu hatta kökü dreyfus davasına kadarda dayandıralabilir.Dünyanın heryerinde aşağılanan bir kavmin çığlığı gibi duruyor bu metinler bana öyle anlam veriyor.Rusyada ortaya çıkışı Hazar yahudilerini göçe zorlama projesinin bir yöntemi aslında bu peki nedir bu göçe zorlama sorunu ilk rusyada ortaya çıktı bu göç olayı ve istikamet filistin 1.cihan harbindede bu göç istendi savaş sonrası çağrılar devam etti ve bir takım yahudiler bu göçü yaptılar hemde anlamsız ve metasoru bir biçimde mümkün olan en kısa süreler verilerek adeta kovularak göç ettirildiler aynı yöntemi hitlerde uyguladı hemde daha savaş başlamamışken nazi partisi gençlerine bildiri dağıttırarak yahudiler dışarı.2 Cihan harbi başladığında ise ilk hedef heryerde sırf yahudiler ve yahudi göçü olmuş şimdi ben burda şu soruyu sordum kendime neden 30,40 yıl boyunca avrupa ve rusyada yaşıyan yahudiler filisttine göç etirilmeye çalışılmış hitlerin tüm savaşta yaptığı nerde ise sadece bu.Bu sorunun cevabı basittir savaş sonunda ilk kurulan yeryüzü devleti israil dir.Benim penceremden böyle görüküyor.Bu protokolerin yayınlandığı tarihi  ve sonrası gelişen olaylar çok önemlidir.Henry ford dev bir sanayi imparatoru bu işle uzaktan yakından alakası yok olaya giriş şekli litabının başında anlatıyor.Kitapta protokollerde örnekler verip bunun gerçek dünyadaki uygulanmış hali ile analiz yapıyor.Zaten sonradan da burnundan getirdiler adamın.Önemli olan burada şunu yapabiliyormuyuz bu protokolleri analiz edip ford gibi o sadece 15 yıllık hali ile analiz etirdi biz daha şanslıyız elimizde nerde ise 100 yıllık bir done var protokollerle dünyanın şu geldiği noktalardaki hali arasında bir uyum ve ahenk varmı yokmu önemli olan bu analizleri yapabilmek.Kimi çıkar komplo teorisi bunlar der hakkıda var ama çok sığ ve basit olmazmı o zaman bu yöntemi hayatın her alanına uygularsın her konuya ha omu yok be ingiliz komplosoudur ,yok yok oda rus komplosoudr demezmiyiz peki gerçek olanı nasıl algılayabileceğiz o zaman her fikre temkinli yaklaşıp irdelemeden sanırım anlayamayız.Ben bu protokollerin 100 yıllık serüvende söylenenle yaşanmışlığın arasında birbir paralellik olduğunu düşünüyorum.
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: ADAM - Ekim 18, 2009, 02:22:31 ös

Sanırım yanlış bir pencereden bakıyorsunuz.

“Protocoles des Sages de Sion”  adlı anlaşmalar serisi 1870 yılı öncesinde düzenlenmiştir.  Daha önvce de değinmiş olduğum üzere, bu anlaşmayı  Priéure de Sion (Sayın amerbach'ın bu bağlamdaki görüşü saklı) adına Victor Hugo, Suprême Conseil de France adına Adolphe Crémieux imzalamıştır.

Dünya Siyonist Organizasyonu kurulduktan beş yıl kadar sonra Rus asıllı bir gazeteci bunların Yahudilerin hain emellerini gösterdiğini ileri sürerek bu bağlamdaki kampanyanın açılmasına yol vermiştir.

Daha önce de değinmiş olduğum üzere, bu belgelerin Yahudilik ile ilgisi olmadığını belirlemek için özgün metinlerini okumak gerekmektedir. Çok örnek var ama bir tanesini alalım. Protokollerin bir yerinde “Gerçek papa, uluslararası bir kilisenin babası niteliğini taşıyacaktır.” diye bör söz geçer. Şimdi siz bunun neresini Yahudilik ile bağdaştırırsınız?

Bu konuda çeşitli yayınlarda sırf Yahudileri kötülemek, masonları da onların işbirlikçiliğini etmekle suçlayan tarzdaki anlatımları okurken, çok özenli olmak gerekiyor.

Sevgiler.

 
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: karahan - Ekim 18, 2009, 02:35:13 ös

Ortodoks Yahudilikten Hıristiyanlığa dönen Rahip Nathanel Kapner, ünlü Rus yazarın yaklaşık
1,5 yüzyıl önce Yahudilerle ilgili Rusya ve Ruslara yaptığı uyarıları derledi.
Dostoyevski’nin 1877’deki “Bir Yazarın Günlüğü” adlı kitabında “Yahudi Sorunu” adlı bir bölüm
vardır. Endişe verici ve ürkütücü bir öngörüyle (günümüz olaylarına da ışık tutacak şekilde),
Dostoyevski Yahudilerin yeni kazandıkları haklarıyla sosyal ve politik hakimiyetini önceden
haber vermiştir:
“Yahudiler dünya hakimiyetine can atarlar. Bu nedenle bütünleşmiş varlıklarını korumak
durumundadırlar. Eğer Yahudilere Ruslarla aynı yasal haklar verilip ve kendi “Devlet içinde
Devletlerini” korumalarına izin verilerse, Ruslardan çok daha fazla imtiyazlı hale geleceklerdir.
Bu durumun sonuçları Avrupa’da şimdiden çok açıktır”.
Yahudilerin dünya hakimiyeti ajandasıyla ilgili endişelerini ifade ederken Dostoyevski, Yahudi
bankerlerin 1800’lerin ortalarında Avrupa’yı nasıl ele geçirdiklerini şöyle anlatır:
“Avrupa’nın her yerinde Yahudilerin borsalardaki egemenlikleri, sermayeyi kontrol etmeleri,
kredin efendileri olmaları boşuna değildir. Tekrar ediyorum onlar uluslararası politikanın
efendileridir
1 / 3
Dostoyevski’nin 130 yıllık Yahudi kehaneti
Cumartesi, 28 Şubat 2009 16:29
Yaklaşan Yahudi ideallerin kesin zaferidir. Ondan önce insani hassasiyetlerin, hakikate
susamışlığın, Hıristiyan duyguların ve Avrupa’nın ulusal ve toplumsal onurunun diz
çöktürülmesidir.
Gelecekte olacaklardan Yahudilerin kendileri de haberdardır: Hakimiyetleri yaklaşmaktadır,
kesin egemenlikleri”
Yahudilerin Avrupa’nın sosyal ve finansal kontrolü ışığında, Dostoyevski Rusya ile ilgili
endişelerini şöyle dile getirmiştir:
“Eğer sadece 3 milyon Rus ve 80 milyon Yahudi olsaydı ne olurdu? Ruslara nasıl davranır ve
efendilik ederlerdi? Yahudiler Ruslara hangi hakları verirlerdi?
Onları köleleştirmezler miydi? Daha da kötüsü hepsinin birden derilerini yüzmezler miydi? Son
kişiye kadar hepsini kesmezler miydi, tamamen köklerini kazımazlar mıydı?”
Dostoyevski , “Yahudi ve bankası” ile birlikte Yahudici dini diktelerinin nasıl Gayri-Yahudileri
nasıl boyunduruk altına alacaklarını tam kesinlikle önceden tahmin eder:
“Bir Yahudi’yi dininden ayrı tasavvur etmek imkansızdır. Hepsi Mesihlerini beklemektedir, en
düşük Yahudi’den en yüksek ve aydın filozofu ile Kabalist Haham’ına kadar hepsi. Hepsi
Mesihlerinin onları Kudüs’te birleştireceklerini ve kılıçla tüm ulusları diz çökerteceğine inanırlar.
Yahudi ve bankası şu an her şeyi kontrol etmektedir: Avrupa’yı, eğitimi, medeniyeti, sosyalizmi,
özellikle sosyalizmi kullanarak Hıristiyanlığı sökmek ve medeniyetini yok etmek istemektedir.
Geriye anarşi kaldığında Yahudi her şeyin komuta edecektir.
Yahudiler sosyalizmi vazederken, o kendi türüne yapışacaktır ve Avrupa’nın tüm zenginliği
harcandığından Yahudi’nin bankası hala orada olacaktır”.
2 / 3
Dostoyevski’nin 130 yıllık Yahudi kehaneti
Cumartesi, 28 Şubat 2009 16:29
Ürkütücü ve ne kadar şimdiyi anlatıyor, öyle değil mi?
timeturk


sn adam

Protokolleri ve beynelmilel yahudi adlı eseri daha yeni okudum.Ama derinlemesine hatta tarihinin hugoya kadar gittiğini bilmiyorum rusyada ortaya çıkış şekli hep şaibeli olan bir konu ama sizi bu konuda bir nebzede doğrulaması açısından yukarıdaki yazıyı yayınladım daha önce okumuştum bir yazar gözünden böyle dehşet bir boyuttan bakıldığına ilk kez tanuk oldum.Sanırım o yıllardaki o ortamı anlamamız açısından bir perspektiftir diye düşünüyorum
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: ADAM - Ekim 18, 2009, 04:34:17 ös
Kuşkusuz Antisemitistler Yahudilerin nasıl bir ekonomik egemenlik kurduklarını anlatır durur ama bu arada her nedense Avrupa'daki Yahudi soykırımlarından, hele Endülüs İslâm uygarlığı sonrası İspanya'da olup bitenlerden, Yahudileri kendi ülkelerinden kovarken nasıl tüm varlıklarına el koyduklarından hiç söz etmezler.  Bir insanın bu gerçekleri görmesi ve anlaması için Yahudi yandaşı olması gerekmez. Çoğunlukla dünya yüzündeki Yahudi sorununa hep tek yönlü olarak bakılmıştır. Bunun için de diyorum ki, çoğu kaynaklarda yazılı olanları sıkı bir süzgeçten geçirerek incelemek gerekir. Bunun sonucunda Yahudiler haklı çıkmaz, hele kendilerini Tanrı'nın tek seçilmiş halkı olarak görmeleri kesinlikle hoşgörülemez ama dünyadakie Yahudi sorununa çok geniş bir perspektiften bakıldığına onların da kendilerine göre bir haklılığının bulunduğunu teslim etmek gerekir.

Buna karşılık kendi içlerinde de hiçbir şekilde onaylanamayacak tutum ve davranışlara giriştikleri de ayan beyan ortadadır. Örneğin Siyon Protokolleri konusu daha gündeme bile gelmemişken, o protokolleri imzalayan Adolphe Crémieux, Alliance Israélite Universelle (Evrensel İsrail Birliği) adlı bir örgütün başına getirilmişti. Bu örgütü ünlü Yahudi banker ailesi Rotshild finanse ediyordu. Fakat kendi dediklerinin, kendi istediklerinin yapılmasını istiyorlardı. Nitekim buna dayanamayan Crémieux sonunda o örgütü terk edip gitmek zorunda kalmıştı. Rotshild ailesi daha sonra Theodor Herzl ile de çelişkiye düştü ve Dünya Siyonist Organizasyonu'nu baltkalamaya bile girişti.  

Ancak tüm bunlar benim üzerinde durduğum konular değil. İsteyen varsa ayrıntılarına girer, anlatır; başka türlü bilgileari olanlar bunların üzerinde tartışır. Benim sözünü ettiğim, Siyon Protokolleri'nin bunlarla bağdaştırmamak, ayrı bir rafta tutmak gerektiğidir. Evet, Adolphe Crémieux daha önce Evreansel İsrail birliği'nin başkanlığını bile yürütmüş olan bir Yahididir ama Siyon Prokolleri bununla doğrudan bağlantılı değildir.

Sayın Karahan'ın aktardıkları da tipik bir Antisemitist anlatımdır. Bunlara bilgisiz ve kafalarını çalıştırmaya bilemeyenler kolayca kapılır. Hele ülkemizde bu bağlamda  daha da ileri gidilmiştir. Bir yazar kitabında Masonluğu yerden yere vururken şunu yazmıştır:

"Masonlar Yahudidir, Komünisttir, Emperyalisttir."

Buna benzer saçmasapan bir söylemi Batı yazınında göremezsiniz, Çünkü Batılmı bir okur, bunu yutmaz ve yazarın tüm yazdıklarını uydurma olarakt niteleyiverir. Ancak daha ılımlı bir yaklaşımla, belli ve tek bir noktadan saldırıya girişilince, yeterince bilgili olmayan sıradan bir okuyucu kendini kanmaktan alıkoyamaz. Siyon Protokolleri bakımından olan da budur.

Sevgiler.
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: karahan - Ekim 18, 2009, 06:26:03 ös
Sn Adam

Bu antisemitist yakıştırmalarını dünya genelinde doğru bulmuyorum.Böyle bir terimin bir topluluk içinde doğru yada yanlış anlamdada kullanılmasını kabul etmiyorum.Farklı düşünmek karşıt olmak anti semitist bakış açısını getirmez.Bir gün okuduğum bir kitaptan etkilenerek bir soru sordum kendi kendime neden neden herşey yahudilerin üzerine kilitli neden  her olayın bakış açısında yada merkezinde yahudi kavmi var bütün dünya onlara kötülük yapmak için birleşmişmidir nedenini hep aradığım bir soru.Özgürlükçü bir insana kalkıp antisemitist dediğinizde onu kitlersiniz.Rodshields den bahsediyorsunuz ve muhakkaki biliyorsunuzdurki  tüm dünyadaki gücü tek başına elinde tutan adam heltz bile bir müddet sonra kopmuş ondan abdülhamide geldiğinde arkasında onun parası ve gücü vardır.Tüm dünyada ülkeler ve halkları neden nefret ederler peki o toplumdan neden hep yahudi düşmanlığı yapmışlar bir suçta bile en basit kavramda karşılığında ne yapmış diye sorarlar adama.Çoğunlukla dünya yüzündeki Yahudi sorununa hep tek yönlü olarak bakılmıştır diyorsunuz bende tam bu noktada bu konuyu anlamak istiyorum bu devletler psikopatlar ve beceriksiz yönetimler tarafındanmı yönetiliyordu sebebi nedir  o önemli bu noktada yahudi sorununa hep tek taraflı bakmak terimi klişe olmaktan öte bir anlam taşımaz burada.Eğer bir devletin kaldıramayacağı bir sorun varda kendi tarafından bakıyorsa bu da doğal hakkıdır sanırım.Bazı gerçekler gerçekleri görmezden gelinerek konuşulamaz .Nedenlerine verebileceğiniz cevap yoksa sadece antisemit yada bir başka terimlerle savuşturulmamalı bu gerçeğe dünyanın gözü kapalıda olablir .Protokoller tamamen provakatifte olabilir belli bir amaç içinde kullanılmış olabilir ama amaca giden yolda küçükte olsa bir hizmette bulunmuş olmasıda ihtimal dahilinde sanırım.
Başlık: Ynt: BEYNELMİLEL YAHUDİ VE SİON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ
Gönderen: ADAM - Ekim 18, 2009, 07:05:30 ös

Forum alanında bireysel seslenişleri kendi hesabıma uygun bulmadığım için bu bağlamdaki son yazıya genel yanıt vermek durumundayım.

KimileriYahidi yandaşı (Semitist) yazar, kimileri Yahide karşıtı (Antisemitist). Bence terim kullanımı bakımından bunun yadırganacak yanı olmamalı; yeter ki ne dediğimizi, neden söz ettiğimizi karşılıklı olarak anlayabilelim. Öte yandan kimilerinin tutumu objektiftir; doğrusuyla yanlışıyla, iyisiyle kötüsüyle, yan tutmadan inceler konuyu.

Ben herhangi bir kitap ya da yazı için Antisemitist dersem, bunun nedeni anlatımın tek yanlı oluşu ve Yahudilerin hep suçlanışıdır.  Kuşkusuz Yahudilerin kötü görüylüşünün, aşağılanışlarının, kovulmalarının gerekçeleri vardır. Bu gerekçelerin haklı olanları da vardır, haksız olanları da.   Eğer gerekçenin temelinde  Yahudilerin kendilerini üstün ırk olarak görmesi yer alıoyorsa haklıdır. Nitekim bu yüzden 19. yüzyılda Orta Avrupa'da Yahudiler Masonluğa kabul edilmemiştir; öte yanda kimileri hâlâ Masonluğu Yahudilikle bağdaştırmaya süredursun. Buna karşılık gerekçe Yahudilerin senginleşmesi üzerine onlara karşı duyulan kıskançlıkla karışık hınç ise, bu tutumun hiç de haklı görülebilir bir yanı yoktur.

Aslına bakarsanız bu konu benim bilgi birikimimin biraz dışında kalır.  İyi bilmediğim bir konu üzerinde de tartışmaya girmek istemem.  Tarihsel bakımdan gerek Seferad gerek Aşkenazi Yahudilerinin başlarından geçenleri ve bunların niçin öyle olduğunu bilirim.  Ancak korkarım bu açılmış olan bu başlığın benim ilgilendiğim bölümünün dışında kalır.

Sevgiler.