Mason olmadığım için bazı kavramları iyi anlamlandıramamış olabilirim .Masonluk din veya iman esaslı bir olgu olabilir fakat inanç orjinli bir oluşum mudur? Yani kişileri birarada tutan olgu bu kişilerdeki liyakat mı yoksa iman mı?
Sn. tcorbaci,
Ben de anladığımı söylemek isterim. Evet bahsettiğiniz üzere kişileri bir arada tutan olgu "iman" değildir. Yani Masonluk taleplisinden bir inanç sisteminin mümini olmasını istemez. Herhangi bir Yüce Yaratıcı'ya inanıyor olmasını ister. Çünkü Masonluğun değişmez kuralları ve geleneğince, bir Mason asla bir ateist olamaz. Nitekim En Muhterem Egeran'dan alıntılayarak ifade edeyim "Düzenli Masonlukta Evrenin Ulu Mimarına ve ruhun ölmezliğine inanmış olmak, Masonluğa kabul olunmak için temel şarttır. Aksi halde Masonluk, düzensiz masonların anladığı gibi sadece bir yardımlaşma ve yardımsever cemiyet halini alır." (Gerçek Yüzüyle Masonluk, s. 10)
Yine bence, Masonluk, bektaşilikten de, mevlevilikten de farklıdır. Masonluk, bir masonu evliya yapmak uğraşı içerisinde değildir. Aklı rehber bilmeyi öğütler ve kişiye ne ararsa kendisinde aramasını salık verir.
Haklısınız etrafımızda pek çok iyi insan mevcut. Ve evet bunlar içtimai hayatta etkin olmalılar. Ancak Masonluk sizin bahsettiğiniz üzere bir sosyal cemiyetten, bir klüpten, bir dostların buluştuğu lokalden veya yardımlaşma amacı güden derneklerden farklıdır. İçrektir. Dolayısıyla o sayılan özelliklerde Dernek ve Toplulukların üye alma usulleri yumuşatılabilir. Ki zaten çoğununki çok da katı kurallara bağlı olmasa gerek. Ama Masonluk, bu imgelediğiniz topluluklardan farklıdır. Masonluk bireyi hedef alır ve bireyin gelişiminin toplumun gelişiminin olmazsa olmaz gereği olarak görür. Masonluk bir binayı restore etmez , Masonluk doğadaki bir ham taşı küptaşa çevirme uğraşısıdır. Masonluk bir meslektir. Masonluk şuna ya da buna yardım etmek için değil bizatihi kendi üyesinin tekamülünü sağlamak için uğraş verir. Masonluğun anlatım metodu tedricidir, Masonluk ezoteriktir. Ol sebepten o dereceki, bir kişinin sonradan Mason olamayacağı, doğuştan Mason olduğu söylenir. Bir kişinin inisiye olması ise bu varoluşun tespiti ve ilanından başkaca bir şey değildir. İşte bu sebeplerle Masonluğun giriş için aradığı şartlar esnetilemez. Ve bu sebeplerle meslekteki kişiler hamtaşı seçerken o denli ince eleyip sık dokurlar. Bazen liyakatlı olduğunu düşündüğü en yakınlarına dahi bir teklif götürmezler de başka bir kardeşinin bu liyakatı görmesini ve onun tarafından o yakınına (oğluna -yeğenine vs.) teklif götürülmesini bekleyebilirler. Bu yüzden dışarıdan çoğu Mason, Mason olmak isteyene yardım etmez diye bir düşünceye erebilirsiniz. Bence bu durumdaki birisinin niçin teklif edilmediğini düşünmesi, kendisinde neyin teklif edilmek için eksik olduğunu bulması gereklidir.
Yoksa ki "hah işte Mason değil mi? Benim de onun gibi bir ayrıcalığım olmasını istemediği için teklif etmedi" dememelidir. Ki kaldı ki, Masonluk kişiye bir ayrıcalık da tanımaz. Yani Mason oldunuz diye, gökten para yağmaz, size bir hesap açılıp, yaşlılığınızda emekli ikramiyesi verilmez, maddi bir menfaat sağlamaz. Ve gerçekte, bir Mason çevresinde tanıdığı, bildiği, mesleğin gerekliliklerine yerine getirebileceğine inandığı, ilgisi olduğuna kanaat getirdiği kişilere de severek büyük bir gönüldaşlık duygusuyla teklif götürür. Eğer gelmiyorsa veya talebe olumlu yaklaşılmıyorsa dediğim üzere teklif etmeyenin veya talebe soğuk bakanın hatasının, kusurunun olmaması kuvvetle muhtemel iken, teklif getirilmeyen veya talebi olumlu karşılanmayanın hatası, kusuru, eksikliği mevcuttur ve o onları bulmalı ve gereğini yerine getirmeye çalışmalıdır.
Ben böyle anladım. Elbetteki eksiğim, yanlışım olabilir.
Sevgi ve Saygılarımla.
eski yazıları okurken istemeden takıldım
"Yine bence, Masonluk, bektaşilikten de, mevlevilikten de farklıdır. Masonluk, bir masonu evliya yapmak uğraşı içerisinde değildir. Aklı rehber bilmeyi öğütler ve kişiye ne ararsa kendisinde aramasını salık verir."
bu kelime tam olarak istenilen anlatılamamamıştır sanırım veya bir yanlış anlaşılma olmuştur. ne bektaşilik ne de mevlevilik insanı bu mertebelere "zorunlu" getirme uğraşında değildir. sadece "kalbinde olanlar" ; "fena fillah" mertebesine ilerler ki bu bütün batini ve ezoterik öğretilerde böyledir ve bu insanlar binlerde bir dir. esas "kendini bilmek" hikmetinin özü bu kurumlardan gelmektedir ve templiyeler de özellikle bu kurumlardan etkilenerek(özellikle bektaşiliği de oluşturan kurumlardan) bu şiar ı benimsemiştir.
saygılar.