Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Muhtemel çözüm!  (Okunma sayısı 4741 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 13, 2009, 12:10:45 öö
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Kürt sorunu bildiğiniz gibi yıllardır gündemde ve ne yazıkki tam olarak çözümü mümkün olmamıştır. Onbinlerce insan ölmüş, binlerce operasyonlar düzenlenmiş, örgüt lideri yakalandığı halde sorun çözülememiştir. Daha da kötüsü çözüldü derken son üç senedir sorun daha derinleşmiş farklı bir şekle bürünmüştür.

Fakat yeni ABD yönetimi, kriz v.s. derken farkındamısınız bilmiyorum ama ortadoğuda yeni arayışlar sözkonusu. Türkiye için umutmu bilemem ama Kürt sorunun çözümü için Türkiye'ye ve Kürt sisyasi temsilcilerine ciddi baskı uygulandığını düşünüyorum. Hatta Türk halkının tepkisinin azaltılması ve kuzey Irak'taki Kürt özerk bölgesinin güvenliğinin sağlanması için (ABD askerleri çekilince) Türkiye'ye özerk bir statüde bağlanması sözkonusu olabilir.

Saygılarımla,
« Son Düzenleme: Mart 13, 2009, 12:13:27 öö Gönderen: dogudan »


Mart 13, 2009, 12:25:28 öö
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 181
  • Cinsiyet: Bay

   Ortadoğuda arayış fln sözkonusu yok. Amaç zaten buydu. Bundan sonra 3-4 tane aklı kıt politikacı paylaşım,özerk gibi yollara girişcektir. TC'nin bu sıralar K.Irağa girip orada bir devlet,özerk korumacılığı gibi bir amacı yok. Ama K.Irak gözetleniyor.Ve gözletlenmeli.
   Son gelişmeler doğrultusunda K.Irağa gerekirse hava-kara harekatı düzenlenebilir ancak. İlerisi pek politik ve mantıklı olmaz. Ayrıca K.Irakta asuri,türkmenler olmak üzere pekçok etnik grup yaşamaktadır ve eğer yönetimde söz sahipliğinden bahsedersek bu onlarında hakkı. Hep eşitlikçi konuşuyoruz ama bir türlü karşı taraf daha fazla pasta almak derdinde.


Mart 13, 2009, 12:49:25 öö
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1648
  • Cinsiyet: Bay

Türkiye'de Kürt sorunu yok. Terör ve dış güçler  sorunu var. Türkiye'nin toprak genişletmek gibi bir amacı yok. Türkiye ortadoğuda barış istiyor, ama bununla beraber sınrlarını korumak zorunda ve mevcut olan pkk, peşmerge gibi çapulculara göz açtırmamak için sınır komşularımızda her türlü fiili durumu yerine getirmek durumundadır. Irak'ın bütünlüğü sağlanmalıdır.

İran, Türkiye için tehlike arz etmiyor. Ama yinede İrandaki nükleer gelişimi takip etmemiz gerekiyor, çünkü İran hızla gelişmekte olan bir ülke. Çok gelişmesi başka ülkelerin işine gelmeyeceği için farklı oyunlar oyananacaktır, umarım son padişahımız gaza gelip ona da el atmaz.


Temmuz 09, 2009, 03:18:40 ös
Yanıtla #3
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Kuzey Iraklı Kürtler Türkiye'ye 'ye katılmak istiyor
ABD düşünce kuruluşu hazırladığı raporda şok bir iddia ortaya attı. Raporda Kürt yetkililerinin "Türkiye'ye katılma isteğine" dikkat çekiliyor. Türkiye'nin dolaylı yollarla Kerkük'e sahip olacağı belirtiliyor.
Uluslararası Kriz Grubunun "Irak ve Kürtler" raporunda, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin, "komşularına ve Bağdat yönetimine karşı koruyucusu ABD'nin kaybedeceği beklentisiyle, tek gerçekçi alternatif olan Türkiye'ye yöneldiği" iddia edildi.

Merkezi Brüksel'de bulunan Amerikan düşünce kuruluşunun raporunda, Kürt liderlerinin, Adalet ve Kalkınma Partisinin 2007 yılındaki ikinci seçim zaferinin ardından, "Türkiye ile anlaşma ihtiyaçlarını açıkça konuşmaya başladıkları ve bunun ardından ilişkilerin istikrarlı şekilde geliştiği" anlatıldı.

KÜRTLER TÜRKİYE İLE İTTİFAK YAPMAK ZORUNDA
Raporda, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani'nin özel kalem müdürü Fuat Hüseyin'in şu sözleri aktarıldı: "Eğer (Iraklı) Şiiler İran'ı ve Sünniler Arap dünyasını seçerse, Kürtler de Türkiye ile ittifaka girmek zorunda kalacak. Türkiye'nin de bu kapsamda Kürtlere ihtiyacı olacak. Biz Türkiye ile birlikte olmak zorundayız ve Türkiye açısından bakarsanız Irak'ta bizden başka dost ya da ortakları yok." Raporda, Mesud Barzani ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında henüz görüşme yapılmamış olsa da Kürt yetkililerin üst düzey Türk yetkililerle birçok kez bir araya geldiği hatırlatıldı.

"Tüm bu gelişmelerin, Osmanlı sonrası Türkiye'nin hak iddia ettiği 'Musul vilayeti' fikrini yeniden canlandırdığı" kaydedilen raporda, "şaşırtıcı bir şekilde bu kez isteğin Türk milliyetçi çevrelerinden değil, üst düzeydekiler dahil Kürt tarafından geldiği" ifade edildi.

Raporda, isim verilmeden Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimden ve Türkiye'den üst düzey yetkililerin Uluslararası Kriz Grubuna yaptığı açıklamalara da yer verildi.

TÜRKİYE İLE BİRLİKTE OLMAYI TERCİH EDERİM I
rak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin adı açıklanmayan bir yetkilisi, "Bağımsız olmak hakkımız, fakat bu olmazsa ben Türkiye ile olmayı Irak'la birlikteliğe tercih ederim. Çünkü Irak demokratik değil" diyerek, tek çıkış yolunun bölgenin "Musul vilayeti" adıyla Türkiye'ye, Türkiye'nin de kendi içindeki Kürtlerin durumuna çözüm olarak AB'ye katılması" olduğunu ifade etti.

Buna karşın Ankara'nın Iraklı Kürtlerle "resmi birliktelik" seçeneğine sıcak bakmadığı kaydedilen raporda, adı açıklanmayan üst düzey bir Türk yetkilinin şu görüşlerine yer verildi: "Iraklı Kürtlerle ekonomik birliktelik gelecekte mümkün. Fakat bu resmi değil, fiili bir birliktelik olmalı. Biz Irak'ın bütünlüğünü korumasından yanayız. Irak, bölgedeki etnik ve mezhepsel dengenin barometresi gibi. Fakat ekonomik teşvikler mümkün. Bağdat'la anlaşarak Kürt bölgesiyle sınırımızı esnek hale getirip ekonomik (serbest) bölge oluşturabiliriz."
TÜRKİYE DOLAYLI YOLLARLA KERKÜK'E SAHİP OLACAK
Barzani'nin özel kalem müdürü Hüseyin, Kürt yetkililerinin, Başkan Barack Obama'nın açıkladığı takvime uygun olarak ABD'nin Irak'tan çekileceğine ve bunun sonucunda Irak'ın çökeceğine ikna olduğunu belirtti. Hüseyin, "Kürtler bu şartlarda Türkiye'nin koruması altında rahat ederken, bunun karşılığında Türkiye'nin, Kerkük'teki dev rezervler dahil, Irak'ın kuzeyindeki bölgenin petrol ve doğal gazına doğrudan erişim imkanı elde edeceğini ve dolaylı yollarla Kerkük'e sahip olacağını" ileri sürdü.

Uluslararası Kriz Grubuna göre, bölgedeki gelişmeleri dikkatle izleyen Ankara ise Irak'ın kuzeyinde Türk girişimcilerin yatırımlarını teşvik ederek bölgedeki petrol ve doğal gazın ihracat kapısı olmak istiyor. İran'ın Irak üzerinde etkinlik kazanmasını istemeyen Ankara, bu riski azaltmak için bir yandan merkezi hükümeti güçlendirmek amacıyla Bağdat yönetimiyle bağlarını geliştirmek isterken, diğer yandan Mart 2009'da Basra'da konsolosluk açarak ülkenin güneyindeki "İran etkisini sınırlandırmayı" hedefliyor.

Raporda, "Ankara'nın çıkmazı, Amerikan ordusunun ayrılmasının ardından (Irak'ta) ne olacağını bilmediği için tüm yumurtalarını Bağdat'ın sepetine koyarak Kürtleri yabancılaştırma riskini almak ile İran'ın güçlü etkisi altındaki geleceğin Irak'ıyla arasında bir tampon bölge oluşturmak için kuzeydeki bölgesel yönetimi destekleyerek Bağdat'ı kızdırmak arasında kalması... Etkili olmak için bahislerini koruma altına alarak, her iki tarafla ilişkilerini dengeliyor" deniliyor.

TÜRK PETROL ŞİRKETLERİ KUZEY IRAK'TA
Raporda, Genel Enerji ve PetOil gibi Türk şirketlerinin "Ankara'dan aldıkları yeşil ışıkla" Irak'ın kuzeyinde faaliyet gösterdiği ve "ileri kol" rolü oynadığı öne sürüldü.

Uluslararası Kriz Grubu raporunda, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin, Türkiye üzerinden AB'nin doğal gazda Rusya'ya bağımlılığını azaltacak Nabucco projesine doğal gaz arzını başarması halinde, Bağdat yönetimiyle ilişkilerde elini önemli ölçüde güçlendireceği savunuldu.



Kaynak Milliyet
http://www.milliyet.com.tr/Dunya/SonDakika.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1115767&Date=09.07.2009&b=Irakli%20Kurtler%20Turkiyeye%20katilmak%20istiyor&KategoriID=19&ver=87


Temmuz 09, 2009, 04:15:34 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1731
  • Cinsiyet: Bay


Allah korusun.
Ben"O"yum,"O"ben değil...


Temmuz 09, 2009, 04:31:53 ös
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Oldu olacak Barzani de bağlandıktan sonra Musul Valisi olur artık...


Temmuz 19, 2009, 02:12:39 öö
Yanıtla #6
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Ertuğrul ÖZKÖK - Köşe yazısı-18.07.2009-Hürriyet Gazetesi
Kaynak :  http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12096740.asp?yazarid=10&gid=61


AĞUSTOS ayı içinde İmralı’dan herkesi şaşırtacak bir açıklama gelebilir mi?

Bir süredir etrafta dolaşan bir haber dün Vatan Gazetesi’nde Ruşen Çakır tarafından dile getirildi.

Konuşulan konu şu.

Abdullah Öcalan ağustos ayının 15’inde bir plan açıklayacak.

İmralı’daki görüşme günlerine baktım.

Avukatları çarşamba günleri görüşebiliyor.

O da 12 ve 19 Ağustos tarihlerine rastlıyor.

Tahmin ediyorum açıklama da o tarihlerde yapılacak.

4 AŞAMALI BİR YOL HARİTASI

Açıklayacağı çözüm planı 4 bölümden oluşacak.

Öcalan’ın çevresi buna "yol haritası" diyor.

1- Bu sorunu Türkiye neden çözmelidir başlıklı bir giriş.

2- Türkiye Kürtlerle stratejik ittifak yapmalı, sadece Musul-Kerkük Kürtleri değil, Suriye’deki Kürtlerle yani 1920’lerdeki Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer alıp da bugün dışarda kalan tüm Kürtlerle demokratik özerklik çerçevesinde ilişki kurulmasını önerecek.

2- Kürt sorununun çözümü için kısa ve orta vadede atılacak adımları gösterecek.

4- Sorunun çözülmesinde en önemli engel olarak görülen dağdakilerin statüsü ve silahsızlanma koşullarını açıklayacak ve en önemlisi silahları bırakmaya hazırız, siz ne yapacaksınız, diye soracak.

Yine çevresinden aldığım bilgiye göre yazımını henüz tamamlamamış.

Ama bunun için epey kitap okumuş.

Avukatlarının anlattığına göre son günlerde daha çok felsefi kitaplar okuyormuş.

Bugüne kadar 1000’e yakın kitap okumuş.

Bunlar arasında Hegel ve Derida gibi düşünürler de varmış.

Sağlık durumu iyiymiş.

Biraz prostat sorunu ve kulaklarında çınlama varmış.

Günde bir saat havalandırmaya çıkma hakkına sahipmiş.

Ancak çıktığı avlu çok darmış. Duvarları çok yüksek olduğu için sadece biraz gökyüzünü görebiliyormuş.

Kaldığı bölmede küçük bir pencere varmış.

Ancak bu pencere de havalandırmaya bakıyormuş.

TÜSİAD’LA GÖRÜŞMEYE ÇOK ÖNEM VERİYORUZ

Dün avukatlarıyla bir süre sohbet ettim.

Avukatlarından biri Dicle, öteki Marmara Üniversitesi’nden mezun.

Öcalan’ın ağustos ayında yapacağı açıklamanın çok önemli etkileri olacağını söylüyorlar.

Ancak bu açıklama öncesinde Türkiye’de kamuoyu yaratmak istiyorlar.

Onun için bazı gazetecilerle, sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle görüşüyorlar.

Bu arada çok önem verdikleri bir randevu talepleri var.

TÜSİAD yetkilileriyle görüşmek istiyorlar.

"TÜSİAD’la görüşmek bizim açımızdan çok önemli" diyorlar.

Ancak bugüne kadar bu taleplerine cevap alamamışlar.

"Açıklayacakları arasında bizi şaşırtacak şeyler olacak mı?" diye sordum.

"Olabilir" dediler.

EZBER BOZACAK BİR ŞEYLER OLACAK MI

Türkler ve Kürtler bu sorunu samimi olarak çözmek istiyorlarsa, her iki taraf da gerçekten "ezberleri bozacak" şeyler söyleyebilmeli diye düşünüyorum.

Tabii her şeyden önce gerçekçi olmayı öğrenmemiz lazım.

Ben Öcalan’ın yapacağı açıklamayı merakla bekliyorum.

Çünkü hálá şuna inanıyorum.

Kürt sorununun çözümünde onun çok önemli bir rolü olabilir.

Türkiye’nin bugüne kadar Öcalan’la gerçekçi bir ilişki kurmaya çalışmamasını tarihi bir yanlışlık olarak görüyorum.

Yıllardır ben dahil hepimizin resmi tezi onu "çetebaşı", "elebaşı", "bebek katili" sıfatlarıyla adlandırmak oldu.

Hiç kuşkusuz, PKK cinayetleri iki-üç neslin ona karşı tutumunu derinden etkiledi.

Şimdi önümüzde bu sorunu çözmek için daha uygun bir psikolojik iklim var.

BİR YANDAN HATIRLAYALIM BİR YANDAN DA UNUTALIM

DTP Lideri Ahmet Türk, geçenlerde "unutmaktan" söz etti.

Biliyorum şehitlerin, gazilerin acısını unutmak, unutulmasını istemek insanın içine sindirebileceği bir duygu değil.

Ama "hatırlamak"la "unutmamak" arasında çok önemli bir fark var.

Acıları hatırlayalım, ama bazı şeyleri de unutalım.

Unutalım ki, artık çocuklarımızın dağlarda hayatlarını kaybetmeyeceği, geride acılı anneler, babalar, kardeşler, sevgililer, eşler, çocuklar bırakmayacağı bir ülke yaratalım.

İMRALI’DAKİ ÖCALAN’A BİR ÇAĞRI YAPIYORUM

Ona ulaşabilir mi, bilmiyorum.

Ama buradan Öcalan’a bir çağrı yapmak istiyorum.

Bu güzel ülke hepimizin.

Son 30 yılımız zehir oldu.

Bu sorunun başlamasında elbette devletin hoyrat davranışlarının, muamelesinin etkisi vardı.

Ama Öcalan ve arkadaşlarının silahlı mücadelesi de kan davasını yarattı.

Şimdi en önemli adımı ondan bekliyoruz.

Silahlı PKK’lılar Türkiye’den çekilecek mi?

Silahlar bırakılacak mı?

Bu kararı en kolay verecek insan Öcalan’dır.

Silahı o eline aldıysa, şimdi o bıraktırmalıdır.

Herkes emin olmalı ki, silah susunca mantık, anlayış, insaf, vicdan, çağdaşlık devreye girecektir.

En önemlisi, ben dahil birçok insan, Kürt hakları ve birlikte yaşama duygusu üzerine çok daha cesur tavırlar alacaktır.

O nedenle gözüm, kulağım 15 Ağustos’ta İmralı’dan gelecek açıklamada.

Yine sadece "Demokratik Cumhuriyet" gibi genel, içeriği belirsiz şeyler mi söyleyecek?

Yoksa hem Türklerin hem Kürtlerin ezberini bozacak, cesur sözler mi...




Ekim 23, 2009, 12:03:46 öö
Yanıtla #7
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 784
  • Cinsiyet: Bay

Sönmez Köksal’ın yol haritası
Can Dündar - Milliyet Gazetesi
Kaynak :  http://www.milliyet.com.tr/


Satır altlarını dikkatli okuyanlar, gelişmeleri doğru öngörebiliyorlar.
Milli İstihbarat Teşkilatı’nın eski Müsteşarı Sönmez Köksal, PKK’nın teslim sürecini, 2.5 ay önce, 3 Ağustos’ta Milliyet’te Devrim Sevimay’la yaptığı söyleşide haber vermişti.
Köksal, orada 3 kademeli strateji önermişti:
“- İlk kademede PKK’nın dağ kadrosunda yer almakla beraber teröre karışmamış olanlara eve dönüş imkânı sağlanır.
- 2. kademe, terör eylemine karışmış olanları kapsar.
- 3. kademede örgütün lider kadrosu Kuzey Irak’tan çıkarılır. Avrupa ülkelerinden sığınma talebinde bulunur.”
* * *
Böylesine deneyimli bir ismin önerisini ben “devletin ilan edilmemiş yol haritası” diye okumuştum.
O dönem konuştuğum Öcalan’ın avukatları da Köksal’ın önerilerini “en gerçekçi çözüm” diye yorumlamışlardı.
Önceki gece Sönmez Köksal’la yeniden görüştüm.
Söz ettiği ilk aşamada neler yapılması gerektiğini sordum.
Şöyle dedi:
“Bu ilk adımın devam etmesi lazım. Mahmur Kampı’nda, pek azı PKK’ya bulaşmış 11 bin 500 kişi var. Bunlar, özlük hakları korunarak yurtiçine alınmaya başlanmalı. Öte yandan, terör eylemine bulaşmamış PKK’lıların yavaş yavaş teslim olmaya başlaması lazım. Bu arada PKK’nın da uzun süre eylem yapmayacağına dair bir açıklama yapması lazım. Suça bulaşmış olanlar da Türkiye’yi terk ederek bundan sonraki adımları beklemeli...”
* * *
Köksal, ilk adımdan ikinciye geçilebilmesi için herkese dikkat çağrısı yapıyor:
- Örgüt kesinlikle eylemsizliğe girmeli...
- DTP kitleleri hareketlendirmek yerine temkinli davranmalı...
- Suriye-Bağdat-Erbil kanalıyla örgütün lojistik imkânları kısıtlanarak çember daraltılmalı... Irak’ta ardında istikrar bırakmak isteyen ABD, sürece destek verecektir.
- Bu arada hükümet, 2. adımın yasal önlemlerini hazırlamalı...
- Böylece yavaş yavaş açılımın diğer pencereleri açılmalı...
Peki ilk manzaraya bakınca sürecin yolunda gittiği söylenebilir mi?

Yazının devamı için :

http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1153126&AuthorID=75&Date=22.10.2009&b=Sonmez%20Koksalin%20yol%20haritasi&a=Can%20Dündar&ver=34
« Son Düzenleme: Ekim 23, 2009, 12:08:12 öö Gönderen: dogudan »


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
5386 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 01, 2007, 01:49:25 öö
Gönderen: shemuel
3 Yanıt
3743 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 24, 2008, 07:29:25 ös
Gönderen: Ulu Mason
2 Yanıt
3031 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 23, 2008, 08:31:09 ös
Gönderen: bilmeliyimgalilei
0 Yanıt
2727 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 21, 2011, 11:15:28 ös
Gönderen: poyraz06
10 Yanıt
6202 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 17, 2013, 11:58:52 ös
Gönderen: Melina
6 Yanıt
2334 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 31, 2015, 05:55:05 ös
Gönderen: karahan