Rivayetler, rivayetler, rivayetler...
Söylentiler, söylentiler, söylentiler...
Varsayımlar, varsayımlar, varsayımlar...
Kimileri ille de Tapınak Şövalyeleri'nin birtakım gizemlere sahip olduğunu, ezoterik bir yönleri bulunduğunu, İslam topluluğu ile kültürel ilişkileri olduğunu ileri sürer durur.
Hani coğrafya nedeniyle kültürel ilişkilerin olduğunu kabullenelim. Nitekim bunların izlerini Kudüs'te değilse de, Rodos'ta, Malta'da, biraz da Languedoc'ta görme olanağı var.
Fakat diğer anlatılanların kanıtları nerede?.... Kanıtlarından vazgeçelim, delilleri nerede?... Onu da bir yana bırakalım göstergeleri nerede?
Burada çok dikkat edilmesi gereken nokta İskoçyalı Tapınakçılar ile Akdenizli Tapınakçıları birbirine karıştırmamak.
Diyelim ki böyle ilişkiler, Tapınakçıların İbni Arabi'nin de ötesinde İslam düşünürleriyle yakın ilişkileri vardı. (Bu ilişkilerin hele İslam bilginleriyle olan ilişkilerinin olduğu yadsınamaz ama tarzı ve gerekçesi başka. Felsefi ya da ezoterik ortam nitelikli bir ilişkileri yok.) Öyleyse, söz konusu bağlantıların sonra da olması gerek. Tapınak Şövalyeleri Tarikatı'nın 1312 yılında ortadan kesinlikle kaldırılışıyla birlikte bu şövalyelerin arta kalanlarının tümü temizlenmemiş ki...
İskoçyalı Tapınakçılar var, İberyalı Tapınakçılar var, Prusyalı Tapınakçılar var, Hospitaliye (Malta) Şövalyeleriyle özdeşleşenler var… Madem onlar Papa’ya rağmen bu tarikatı devam ettirdi, sözü edilen şu biraz da romantik İslâm kültürü bağlantıları bu saydıklarımda neden yok? Sadece bu bağlantıların bilgilerine sahip olanlar idam edildi Fransa’da ve kısmen İtalya’da?
Dolayısıyla ben bu varsayımların gerçekliğine inanmıyorum. İnanamıyorum.
Fakat ikna edilemeyeceğimi de söylemiyorum.
Madem böyle ilişkiler, böyle bağlantılar vardır, madem İslâm uygarlığında var olanlar biliniyor, bunların Tapınak Şövalyeleriyle bağlantılarının da SOMUT olarak bilinmesi gerekir.
Hani?... Nerede?... Nasıl?