sn. barbaros..
cevabınız için teşekkür ediyorum, çok da güzel noktalara parmak basmışsınız. yalnız son cümlenizde klasikleştiği üzere "tanrı çok iyidi bu dünyayı biz mahvettik" düşüncesine katılmıyorum. tanrı'nın gönderdiğini düşündüğümüz kutsal kitapları dikkatli okursak aslında bu dünyadaki tüm kötülüklerin ve yozlaşmaların altında tanrının seçimleri olduğunu görebiliriz. bir iki ayet göstermek istiyorum ;
Bir ümmet diğer bir ümmetten (sayıca ve malca) daha gelişkindir diye, yeminlerinizi kendi aranızda bir bozuculuk unsuru yaparak, ipini kuvvetle eğirdikten sonra bozup-çözen gibi olmayın. Şüphesiz Allah, sizi bununla imtihan etmektedir. Kıyamet günü hakkında ihtilafa düştüğünüz şeyi size muhakkak açıklayacaktır. (Nahl Suresi, 92)
-İnsanlar, (sadece) "İman ettik" diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar? (Ankebut Suresi, 2)
-İşte orada, iman edenler, sınanmış ve şiddetli bir sarsıntıyla sarsıntıya uğratılmışlardı. (Ahzab Suresi, 11)
-Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155)
-Allah, kullarından dilediğine rızkı yayıp-genişletir, (ve) kısar da. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir. (Ankebut Suresi, 62)
-Şu halde onların malları ve çocukları seni imrendirmesin; Allah bunlarla ancak onları dünya hayatında azaplandırmak ve canlarının inkar içindeyken zorlukla çıkmasını ister. (Tevbe Suresi, 55)
Bu ve benzeri ayetlerden anlaşılıyor ki tanrı, kafasına estiği gibi kimini düşkün, kimini karun kadar zengin edip bu şekilde bir imtihan sistemi kuracağını söylüyor. bu epic fail.. üstelik mal, mülk, saltanat, kadın vereceği insanların da ağırlıklı olarak "kafir" diye hitap edilen, kuranda necis, domuz, maymun, lanetli şeklinde betimlenen insanlara verileceği söyleniyor.
halbuki dünya'da tüm insanların ihtiyaçları, istekleri, hayalleri benzerdir.. yaratılmış olan iki insanın birine dilediği her şeyi verip aynı hamurdan çıkan diğer insana hiçbir şey vermemek bir akıl hastalığının göstergesidir. ben insanı bana ibadet ve kulluk etmesi için yarattım derken, verilen emri yerine getirip tanrı'ya karşı acziyetini ifade ederek geceler boyu dua eden insanların yüzüne bakmadan, bir defa olsun elini göğe doğru açıp "ya rahman" dememiş insanlara verilebilecek tüm güzellikleri vermek bir akıl hastalığının göstergesidir.. üstelik bunları yaparken gözün gördüğü maddeden yana hiçbir ödül vadetmeyip, ne idüğü belirsiz bir ahiret hayatında yaşanacak hesap gününe havale etmek her şeyi! bir akıl hastalığının göstergesidir.
şöyle düşünün sizin bir şirketiniz var, içinde binlerce kişi çalışıyor.. bir gün işe yeni bir yazılımcı alıyorsunuz, işe aldığınız yazılımcı sizin ona verdiğiniz görevin tam tersine bütün gün dışarda oyalanıyor, çay kahve içiyor, bilgisayarda oyun oynuyor.. ve bu insana diğerlerinin hepsine verdiğiniz maaşın 10 katını veriyorsunuz! insanlar itiraz ediyorlar, ama patron biz yıllardır bu şirkette maksimum performansla çalışırken nasıl oluyor da bu verilen görevi yapmayan adam hepimizden 10 kat fazla maaş alıyor? cevap veriyorsunuz ; ama emekli olduğunuzda size tazminat vereceğim, ona vermeyeceğim.. bahaneye bak.
yani şunu demek istiyorum, ibadet ve kulluk için yaratılıp da, elini bir defa olsun göğe kaldırmayan bir insanın tanrı katında ne önemi olabilir ki bu insan milyonlarcasının hayalini kurduğu hayatı yaşayabiliyor? bakın bu dünya'da, avrupa'da, amerika'da hatta türkiye'de öyle insanlar var ki bunların daha niye yaratıldığını bile anlayamazken, sizin 1 yıllık kazancınızı 1 günde harcama lüksüne sahipler.. bu bir akıl hastalığıdır!
Yaratanlık milyarlarca insanı yeryüzüne atıp ne haliniz varsa görün demek değildir.. Bu kadar dengesiz bir dünya inşa edip de adını imtihan koyamazsınız. bu dünya'da imtihan yok cinnet var, delilik var, kafirim de kafirim diyen bir tanrı var!
Alsın cennetine de o çok sevdiği kafirini, fransızlarını, amerikalılarını, zengin çocuklarını koysun.. Biz tanrının cennetini istemiyoruz! burda yanmaya alıştık öbür tarafta da yanarız.