Ve devamında da bunlar aklıma geldi
Ancak Dünyamızda yapılan en büyük yanlış ve yanılgı; başkalarının malına, canına ve namusuna tecavüz etmektir. Bu duygunun kişiyi daha doğrusu bunları yapanları bekleyen korkunçluğu göz ardı etmek kadar mantıksızlığı düşünemiyorum bile. Evet, Hayattan alınacak dersler vardır ama bunu neden kendi irademizle ve başkalarını zora koyarak işleri daha da zorlaştırdığımızı bilmiyoruz ya da bilmezlikten geliyoruz. Daha ne kadar gerçekçi olabiliriz ki bu hayatta. Bazılarının bir hiç uğruna haksızlığa uğradıklarını ya da öldüklerini düşünürüz ama bunun da nedeninin olabileceğini belki çok azımız düşünebiliyordur. Önemli olan içimizdeki yıkıcı ve negatif yönleri pozitif ve yapıcı yöne doğru kaydırıp tamamen pozitif olmayı başarabilmeyi öğrenebilmektir. Aksi halde kendi kendini yok etme programı haliyle işlerliğini koruyacak ta ki gezegenin kendi kendini yok etmesi sürecine kadar bu, böyle sürüp gidecektir. Her birine verilen şans, muhakkak ki kişiyle sınırlandırılmıştır. Peki kişi, şansını kaybettikten sonra ne olacak?
Gerçek şu ki, hepimiz Tanrı’nın Bizi affetmesi için bu Dünyada yaşıyoruz ve Bizi affetme karşılığında verilen bedeli, bedelleri ödüyoruz. Bunu ödeyen kişi ya da kişiler yaşam savaşında galip gelecek, diğerleri ise maalesef hakkını kaybedecektir. Bu böyle sürüp gitmektedir. Evrenin ve Galaksinin bünyesinde.
Birçok kez hepimizin farklı şekillerde anladığı, idrak ettiği Kapı olayına gelince, kendimce çıkardığım anlamı Sizlerle de paylaşmak istedim. Tanrı’ya açılan Kapılar. Bunlar tabiî ki sanıldığı gibi kolay değildir. Başlangıçtan beri bilinen gerçeğin hepimiz idrakindeyiz sanırım, Layık olma ve hak etme derecesine ve ölçütüne bağımlı, sadık kalınma olayına paralel olarak çalışma ve gösterilen çabaların sonucunda buna karar verilecektir. Tanrı, Bizi neyle ne şekilde ve nasıl affedecektir? Dinler, Peygamberle ve Kutsal Kitaplar aracılığıyla Dünyamızda oluşturulmak istenen Tanrı Realitesinin temelinin atılmasıyla birlikte Tanrısal Düzenin oturtulması sürecinde Dünyamızın asla yok olmayacağı, tam tersine İnsanlığın Altın Çağını yaşayacağı birçok kanaldan birçok yönden İnsanlığa sunulmuştur. O halde akla hemen şu gelmektedir: Peki İnsanlığı bekleyen Tehlike neydi, bu bir yalan mıydı? Başından beri yürütülen, yürütülmek istenen misyonlar, çabalar boşuna mıydı? Tabiî ki değildi. İnsanlık yolunda yapılan bu girişimlerin, verilen emeklerin ve gösterilen çabaların, hizmetlerin sayesinde Kurtuluşa alındığımız bir Gerçek ve asla unutulmaması gereken akıldan çıkarılmaması gereken önemli bir noktadır. Tanrı’nın belirlediği ve Kendince planladığı ve buna riayet eden Kendisi tarafından gönderilen Peygamberleri ve Görevlileri sayesinde başarılmıştır. O halde Dünyamız sadece önemli bir değişimden geçirilecek ve korkulan tehlikeyi yaşayamayacağımız açıktır ancak Dünyamızın geçirdiği safhaları göz önünde tuttuğumuzda ise Dünyanın sonuna gelindiği, haliyle de bahsı geçen Gerçeklerin yaşanılması Bizlere korkunç Tehlikenin boyutlarını bir bir göstermektedir.
Demekki dışa kapalı olarak yaşadığımız Dünyamızda diğer Galaksilerle barışçıl olarak yaşayabilmemiz için geçirilmesi gereken aşamaları, safhaları yaşadık ve elbirliğiyle ödenmesi gerekli Bedeli hepimiz ödedik ve ancak bundan sonra Sonsuz Yaşamı, Sonsuz Huzuru hep birlikte yaşayabilmemiz mümkün kılınmıştır. Ne büyük bir Amaç’a riayet ettiğimizin bilincine varan herkes, bundan böyle Gerçek Huzuru ve Mutluluğu yaşabilecektir.
Kendisini iyilik ve doğruluk yönünde adayan herkes buna layıktır. Bundan eminim. Ama çıkarlarını menfaat ve kötü duygular üzerine kuranların ise bundan kesinkez muaf tutulacağı da bilinmektedir.
Amacımızın, iyiye, doğruya ve güzele doğru yönlenmesi, yönlendirilmesi dileklerimle..
Not<: Altıncısını da seyretmenin nasip olmasını diliyorum (:
Saygılarımla