Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: AKP ye Kapatma Davası  (Okunma sayısı 23728 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 16, 2008, 12:45:50 ös
Yanıtla #30
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 581
  • Cinsiyet: Bay

Ak Parti dini yönü kuvvetli bir parti.
Politik sınıflandırmalara yeni kategoriler ekleniyor ...
Atatürkçülüğün tekelliği ile dindarların partisi yakıştırmalarıda  pek hoş. fakat kıyaslanmalar abestle iştikal olmuş haliyle...
Vi VERİ VENİVERSUM VENUS VİCİ..


Mart 16, 2008, 01:29:56 ös
Yanıtla #31
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

bugün uzun iddianameyi okudum... RP iddianamesi ile karşılaştırıldığında, daha ayrıntılı bir iddianame olmuş... ancak şunu  kesin olarak söyleyebilirim ki RP iddianamesindeki kim deliller AKP iddianamesindekinden daha ağır idi... ancak yaklaşık 10 yıl aralıklı iki iddianame değerlendirildiğinde "değişim"in ne kadarcık olduğunu görebiliyorsunuz... sonuçta RP'nin hedeflediği amaca yönelik ama RP dönemi söylemlerinden daha yumuşak ve açıkcası biz diyeceğimizi diyelim, edeceğimizi edelim, ama bunu yaparken eskisi gibi kapatılmayalım bunun içinde öyle çok hukuklulukmuş, kanlıymış kansızmış dememeye gayret edelim denmiş izlenimini ediniyorsunuz.

Başsavcılık gerçekten kılı kırk yararak, derinlemesine bir çalışma yapmış ve genel başkanından, parti merkez yönetiminden,taşra yönetimine, belde belediye başkanlarına kadar ortak söylem ve dili ayrıntılı olarak belgelemiş ve göstermiş... yine gerek AİHM'nin  parti kapatma ve türban ile ilgili kararlarıyla AYM ve Danıştay'ın ilgili kararlarını çok güzel analiz etmiş özellikle iddianamenin giriş bölümü bence hukuk fakültelerinde anayasa hukuku dersinde siyasal partiler tartışılırken mutlaka okutulmalı, hukuk öğrencileri açısından derli toplu bir kaynak olmuş, tabi sadece hukuk öğrencileri için değil konuyla ilgilenen herkesin göz atmasında fayda var... Sonuç olarak Başsavcılık, RP - FP iddianamelerinden daha ayrıntılı ve tespitleri daha belirgin bir iddianame hazırlamış... bunun sebebi de herhalde söylediğim üzere AKP'nin RP dönemindekinden farklı söylemi, ancak kimi AKP yöneticilerinin bu söylem değişikliği ile amaç değişikliğinin oluşmadığına dair beyanatları da Başsavcılığın gözünden kaçmamış ve iddianamede yerini almış...

genel olarak türban üzerinden hazırlanmış bir iddianame, bakalım ne olacak? Söylemler çok ağır olmamakla birlikte, eylemlerin ağırlığı AYM tarafından nasıl değerlendirilecek hep birlikte göreceğiz.


Mart 16, 2008, 01:30:25 ös
Yanıtla #32
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

-Türkiye herşeyiğiyle eski hükümetlerin ivmesini katlayarak ilerliyordu ve artık bunu birileri kesmesi gerekiyordu. İşte oldu. Türkiyenin  gelişmesini istemeyen güçlerin nerelere sızdıklarını gördüm. Yazık ki ne yazık. Türkiyeyi bugünden sonra çok kötü günler bekliyor.
- Sn. Mystic vatan sever bir savcı demişsiniz. Eğer gerçekten masonsanız,  masonların da ne olduğunu tek bu cümleden ne olduğunu çıkarabiliyorum.
-Son olarak Akp nin görüşlerini ne kadar karşı olursanız olun ama vatan hainleriyler birlikte aynı safta olmayın. Bunu yapanlar Türkiye'nin önünü kesmeyi amaçlamıştır. Bu net ve kesin.Olayın laiklikle alâkası yok.
''Kızıl elmada buluşalım''


Mart 16, 2008, 01:32:33 ös
Yanıtla #33
  • Ziyaretçi

   Abdurrahman YALÇINKAYA, laikliği  bireyi kulluk bilincinden çıkartıp birey olma bilincine ulaştırma gibi bir amaca dayandırmış sanırım.İlginç Rahmanın kulundan böyle bir iddia gelmesi...


Mart 16, 2008, 01:50:40 ös
Yanıtla #34
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1091
  • Cinsiyet: Bay

-Şunu da ekleyeyim laiklik sadece kamuflaj.
''Kızıl elmada buluşalım''


Mart 16, 2008, 02:09:12 ös
Yanıtla #35
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Sn. OFDincel,

Sayın savcının iddianamesini okudum. laiklik, çok güzel ve net bir şekilde açıklanmakta...

kişinin kulluktan çıkıp birey olarak telakki edilmesi nihayetinde bir tarihçi olduğunuz için bilirsiniz ki, insan gelişiminin ürünüdür ve insanhaklarının da olmazsa olmaz bir kaidesi halini almıştır. Herhangi bir yerden değil sadece insan olmadan kaynaklı haklar olarak tanımlanır en öz ifadesiyle insan hakları. Laiklik, özgürlükler düzeninin ve demokrasinin "koşulu" olmanın da ötesinde bir "ön koşulu"dur. Laik olmayan bir sistemde insanın değil kulun hakkı vardır... Kulun hakkı ise, Tanrı tarafından ona bahşedilmiş olandan öte bir şey değildir ve o hakka sahip olmak için de o tanrının kulu olmanız gerekir... islam hukukunda da böyledir, müslimlere tanınan kimi hakları gayrimüslimlere tanınmaz -örneğin yönetme hakkı gibi- onlara tanınan hak değil birer bağıştır ki bu bağışa sahip olabilmek içinde onun bedelini ödemeniz gerekir.

İddianamedeki bu görüşü çok güzel biçimde açıklayan ifadeleri aynen aktarıyorum

"Lâiklik, ortaçağ dogmatizmini yıkarak aklın öncülüğü, bilimin aydınlığı ile gelişen özgürlük ve demokrasi anlayışının, uluslaşmanın, bağımsızlığın, ulusal egemenliğin ve insanlık idealinin temeli olan bir uygar yaşam biçimidir. Çağdaş bilim, skolâstik düşünce tarzının yıkılmasıyla doğmuş ve gelişmiştir. Lâiklik, toplumların düşünsel ve örgütsel evrimlerinin son aşaması; ulusal egemenliğe, demokrasiye, özgürlüğe ve bilime dayanan siyasal, sosyal ve kültürel yaşamın çağdaş düzenleyicisidir. İnsanı kul olmaktan çıkarıp birey yapan, bireye kişiliğini geliştirmesi için özgür düşünce olanaklarını veren, bu yolla siyaset-din ve inanç ayrımını gerekli kılarak din ve vicdan özgürlüğünü sağlayan ilkedir. Dinsel düşünce ve değerlendirmelerin geçerli olduğu dine dayalı toplumlarda, siyasal örgütlenme ve düzenlemeler de dinsel niteliklidir. Lâik düzende ise din, siyasallaşmadan kurtarılır, yönetim aracı olmaktan çıkarılır, gerçek ve saygın yerinde tutularak kişilerin vicdanlarına bırakılır. Dünya işlerinin lâik hukukla, din işlerinin de (inanç ve ibadet çerçevesinde) kendi kurallarıyla yürütülmesi, çağdaş demokrasilerin dayandığı temellerden biridir. Bu bağlamda; laik devlet düzeninde kamusal düzenlemelerin kaynağı dinî kurallar olamaz ve bu düzenlemelerin dinî kurallara göre yapılması düşünülemez."


"Türkiye Cumhuriyeti’nin ve çağdaş demokrasilerin en önemli yapı taşlarından olan lâiklik ilkesi ile devletin akla ve bilim kurallarına göre kurumsallaşması amaçlanmıştır. Laik devlet, ilkelerine, hükümet icraat ve prensiplerini, kanun ve nizamlarını dini kayıt ve düşüncelerle bağlı olmayarak doğrudan doğruya bilimin verilerinden yararlanarak, kişi ve toplum gereksinmelerini göz önünde bulundurarak oluşturur. Dini kurallar Devlet yönetim ve prensiplerinden tamamen ayrılır ve kişilerin vicdanlarında yerini bulur. Karşılıklı saygı, hoşgörü ve anlayışa katkıda bulunan lâiklik, ulusal birliğin de temelini oluşturmuştur. Batı aydınlamasının da temeli olan lâikliğin, insana, dine saygısı, dinî kendi yerinde tutan anlayışı, aklın ve bilimin öncülüğünde çağdaşlaşmayı gerçekleştirmiştir. Oysa tarih, dini kural ve prensiplerle yönetilen hiçbir ülkede demokrasinin ve tüm insanlığın ortak kazanımları olan temel hak ve özgürlüklerin yaşama geçirildiğine tanıklık etmemiştir. Demokrasinin ve çağdaşlığın temeli olan demokratik ve laik Cumhuriyet sayesinde Türk insanı ümmetten ulusa, kulluktan yurttaşlığa, geçebilmiştir."

Sevgi ve Saygılarımla.


Mart 16, 2008, 02:18:39 ös
Yanıtla #36
  • Ziyaretçi

  Sayın Skullg kullandığınız hukuk dili gerçekten çok güzel fakat ister insan hakları olsun, ister anayasa bireyin doğrularını değiştirmeye kalkamaz birey kendini kul olarak görüyorsa buna kimsenin karışmaya hakkı yoktur hala bireylerin özel yaşamlarına müdahaleye devam ediliyor daha önceki yazımda da belirttiğim gibi laiklik kavramı bireyler için değil devletler için geçerlidir bir birey ancak laik devleti destekleyen kişi olabilir ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik bir devlettir devlet dairelerinde insanlara dinleri sorulmamaktadır insanların nüfus cüzdanlarında gayrimüslim yazmamaktadır ve kapısında gayrimüslimlerin girmesi yasaktır yazan yerler yoktur eğer birey inancım budur bundan dolayı bunu yapmak istiyorum diyorsa ve devlet ne olursa olsun buna engel koyuyorsa o devlet laik değildir.Bence ülkemize Fransa'nın sömürgelerine yozlaştırma politikası gereği uyguladığı çarpık bir laiklik anlayışı empoze edilmiştir.
« Son Düzenleme: Mart 16, 2008, 02:24:47 ös Gönderen: OFDincel »


Mart 16, 2008, 04:53:18 ös
Yanıtla #37
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Sn. OFDincel,

efendim çok güzel açıklamışsınız dediğiniz üzere  TC laik bir Devlet olduğu için  devlet dairelerinde insanlara dinleri sorulmamaktadır. Ancak örnein Osmanlı uygulamasında gayrimüslimlere karşı bir ayrımcılık yapılmaktaydı. bunun sebebi de osmanlının dini motifli bir devlet olmasından kaynaklanmaktaydı.

Din hanesinden dem vurmuşsunuz; Kanımca nufüs cüzdanlrındaki din hanesinin varlığı laiklik ilkesinin özüne aykırıdır. çünkü bireye inancını açıklama zorunluluğu getirmektedir.

Yalnız ayırdına varmamız gereken bir nokta vardır. İnanç özgürlüğü bir dine inanma ve inanmama veya hiçbir şeye inanmamayı güvence altına alır. inanılan inanç sistemi gereği olan ibadet özgürlüğünü de düzenler. Bireyin bir Tanrıya inanıp inanmaması onun iç dünyası ile ilgili olduğundan dolayı sınırlanamaz ve düzenlenemez. O ancak güvence altına alınır ve hukuk düzenlerince tanınarak bu inanç özgürlüğüne karşı yapılacak herhangi bir negatif harekete yolverilmemeye çalışılır. Nİhayetinde laiklik ögesine sahip Cumhuriyetimizde de, kimseye herhangib bir dine inanma zorunluğu getirilmemekte veya herhangi bir inanç sistemini reddetmesi istenmemektedir.

İbadet özgürlüğü açısından ise, hukuk düzenleri düzenlemelerde bulunabilir. Bu sadece bizde, fransada veya fransa sömürgelerinde kabul edilmiş bir şey değildir. Bu İbadet Özgürlüğünün "kamu düzeni" ile olan ilişkisiyle bağlantılıdır. Bir kişiye bir dinsel ögretiyi zorlamayan ve her inanç sistemine nötr olaran yaklaşan laik bir devlette ibadetlerle ilgili düzenlemeler ve sınırlamaların yapılması olagandır. Dolayısıyla bir kişi benim inancım budur o yüzden böyle yapıyorum diyemez. Çünkü insan hakları teoreminde yine geçerli olan bir ilke vardır ki o da genelin menfaatinin özelin menfaatine üstün olduğudur.

Diyelim ki bir kişi falanca inanç sistemini kabul ederek benim inanç sistemimde insanın herhangibir şeyle örtünmesi tanrıya karşı işlenmiş bir saygısızlık olduğundan dolayı yasaktır, çünkü  tanri insanı en güzel surette  yaratmıştır  ve onun bu güzelliği örtmesi günahtır diyerek sokakta anadan üryan dolaşmayı istemesi ve bunu inanç -özgürlüğü içinde göstermesi "kamu düzeni" açısından kabul edilebilir mi? Bence edilemez. Çünkü bu birey tarafından bir ibadet veya dinsel bir gereklilik olarak kabul edilmekle birlikte, kamu düzeninin unsurlarından olan genel ahlak ilkesine aykırılık teşkil eder ve Devlet bunu yasaklayabilir.

Aynı şekilde söz dönüp dolaşıp İslam'a ve onun bir emri olup olmadığı dahi tartışmalı olan örtünme meselesine gelmektedir ki nihayetinde şunu apaçık dillendirmek gerekir ki, sizin de ifade ettiğiniz üzere kimseye inançı yönünden bir baskı uygulanmamak sadece birilerince bir dinsel gereklilik kabul edilen kadının başını örtmesi "kamu düzeni" gerekleri yönünden kamu görevlileri ve öğrenciler açısından kamu görevi gördükleri ve/veya eğitim aldıkları yerlerde yasaklanmaktadır. nihayetinde örtünmeyi bir dinsel gereklilik kabul eden hiç kimseye sokak ortasında, evinde, çarşıda, hastanede, adliyede baskı uygulanmamakta veya yasak getirilmemektedir. Sadece kamu görevi görenler ve eğitim alanlar açısından böylesi bir düzenleme bulunmaktadır. ve bu İbadet Özgürlüğünün kamu düzeni açısından düzenlenmesinden öte bir anlam ifade etmemektedir.

Anayasanın 24. maddesinde de (ki bu madde EİHS, AİHS ve pek çok ülke Anayasa düzenlemesine benzerdir) bu ayrım açık bir dille ifade edilmiştir.

Tüm bu açıklamalarımdan sonra, bu düzenlemeler ve uygulamalara rağmen, birilerinin türban meselesinin özgürlükler hukuku açısından yanlış olduğunu dillendirerek, siyasi rant elde etme girişimleri de dinin siyasete alet edilmesidir ki, daha önce de burada belirttiğim üzere bu kutsal din duygularının siyasette kar elde etmek için alet edilmesidir ve yasaktır... buna yeltenen bir siyasal parti de elbetteki bu yasağı çiğnemektedir ve bunun belli bir yaptırımlar silsilesi içinde yeri vardır.

Hadiselere bu yönden bakmakta ve inanç - ibadet özgürlüğü ayrımının dikkatlerden kaçırılmaması gerekmektedir.

Sevgi ve Saygılarımla.


Mart 16, 2008, 05:57:51 ös
Yanıtla #38
  • Ziyaretçi

       Sayın SkullG bu konuda bazı arkadaşlar demişlerki başta laiklik olmak üzere Atatürk inkilaplarının çoğu halkın çoğunluğu tarafından özümsenemedi!Bu olaydan ötürü halkı suçlamak abes olur ilk olarak halka aikliğin dinsizlik olmadığını anlatmak gerek Osmanlı'da Tanzimat Dönemi'ne kadar devam eden Şer'i kanun ve mahkemelerin, bu dönemde işlevselliğini kaybettiği nedeni ile değiştirilmesi kararı alınmıştı. Şer'i kanunlara göre o güne kadar herkes inancına, bağlı bulunduğu mezhep veya dinine göre yargılanıyordu. Bunun temeli Mekke'de inen “sizin dininiz size, bizim dinimiz bize” ayetine dayanıyordu. Ancak bu inanca dayalı çoklu hukuk sistemi, gelişen sosyal ve ticari ilişkileri düzenleme konusunda kargaşa ve itirazlara neden olunca, çağın ihtiyaçlarına cevap veremeyince özellikle ticarette haklarını arayan gayrimüslimlerin haklarını savunmak için devreye giren kapitülasyonların zararlı etksi görülünce çoklu hukuk sisteminden "vatandaş" bilinciyle tekel hukuk sistemine geçilmekte fayda görülmüştür.Vatdandaşlık esasına dayanan hukuk birliğine geçiş 19 Şubat 1869'da “Tabiiyet-i Osmaniye Kanunnamesi” ile başlamıştır.Bu kanunnamenin temel özelliği Müslüman ve Hristiyan ayrımı yapmaksızın tüm Osmanlı vatandaşlarını kapsamasıdır ki; bu da laik düzenin Osmanlı'da ilk uygulandığı şeklidir.

       Bu arada Sultan Abdülhamid'in 1876'da ilan ettiği ilk yazılı Anayasanın 8. maddesi şöyledir:

“Devlet-i Osmaniye tabiyetinde bulunan fertlerin cümlesine, hangi din ve mezhepten olur ise olsun, bila istisna Osmanlı tabir olunur.”(Kaynak: Prof. Dr. Suna KİLİ, TÜRK ANAYASA METİNLERİ)


       Yani sözün özü laiklikle Türkleri ilk tanıştıran Atatürk değildir ama esasen sistemi hakkıyla oturtan Atatürk'tür lakin devamında bu sistemi halka olduğu gibi değilde kendi siyasi düşünceleri çercevesinde az biraz da despotizm kadarak empoze etmeye çalışanlar yüzünden laiklik tam olarak anlaşılmamıştır.

Şimdi Laikliğin tanımına gelelim:

1- Laik: Din işlerini devlet işlerine karıştırmayan.(TDK. Güncel Türkçe Sözlük)

2- Laiklik:Hukuk devlet ile din işlerinin ayrılığı, devletin, din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşmesi bakımından yansız olması. (TDK. Güncel Türkçe Sözlük)


Alıntı
Diyelim ki bir kişi falanca inanç sistemini kabul ederek benim inanç sistemimde insanın herhangibir şeyle örtünmesi tanrıya karşı işlenmiş bir saygısızlık olduğundan dolayı yasaktır, çünkü  tanri insanı en güzel surette  yaratmıştır  ve onun bu güzelliği örtmesi günahtır diyerek sokakta anadan üryan dolaşmayı istemesi ve bunu inanç -özgürlüğü içinde göstermesi "kamu düzeni" açısından kabul edilebilir mi? Bence edilemez. Çünkü bu birey tarafından bir ibadet veya dinsel bir gereklilik olarak kabul edilmekle birlikte, kamu düzeninin unsurlarından olan genel ahlak ilkesine aykırılık teşkil eder ve Devlet bunu yasaklayabilir.


       Sözlerinizden hukukdan anlayan bir insan olduğunuzu çıkartıyorumve belki hukukcusunuzda şayet yukarıda yazdığınız paragrafa kadar fikir ayrılığı içinde olsakta herşey güzel devam ediyordu fakat verdiğiniz örneği alakasız olarak nitelendirebilirim o zaman devlet satanistliğide serbest bıraksın! "Çünkü bu birey tarafından bir ibadet veya dinsel bir gereklilik olarak kabul edilmekle birlikte, kamu düzeninin unsurlarından olan genel ahlak ilkesine aykırılık teşkil eder ve Devlet bunu yasaklayabilir. "  altını çizdiğim husus sizce türban için geçerlimi veya verdiğiniz örnek konuyla ne kadar bağdaşıyor biliyorsunuz hukukda yorumda büyük rol oynar herşey kurallar ve ezberlerden ibaret değildir.

      Dipnot düşecek olursam Ak Parti'nin türban üzeriden siyaset yaptıını ben kabul ediyorum ama kabul etmeyen 18 milyon insan var bu ülkemizde seçmen statüsünde olan insan sınıfının %47 sine denk geliyor o zaman olay göreceli hale geliyor ve hukukda soyutsal ve göreceli kavramlar üzerinden yürütülmeye çalışılıyor.


« Son Düzenleme: Mart 16, 2008, 06:03:52 ös Gönderen: OFDincel »


Mart 16, 2008, 08:18:01 ös
Yanıtla #39
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Arkadaşlar AKP'nin kapanması bir şeyleri değiştirecekmi?
Gelen gideni aratır.......


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
1996 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 10, 2008, 08:48:52 ös
Gönderen: naval
4 Yanıt
5978 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 20, 2008, 07:52:17 ös
Gönderen: semsin
Mason'larda yolsuzluk davası

Başlatan aaron « 1 2 ... 6 7 » Basinda Masonluk

61 Yanıt
26507 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 11, 2010, 04:40:17 ös
Gönderen: Asi
0 Yanıt
2441 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2009, 03:54:46 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
2517 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 25, 2011, 09:31:03 öö
Gönderen: MASON
11 Yanıt
5703 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 14, 2015, 09:27:59 ös
Gönderen: Tij
0 Yanıt
2176 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 11, 2015, 10:02:02 öö
Gönderen: MEDUSA