Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: BARUH SPINOZA  (Okunma sayısı 8838 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 28, 2007, 01:44:46 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Aydınlanma çağındaki Yahudi düşüncesinin kökleri , çeşitli Yahudi düşünürlerin Yahudi geleneğini , dünyadaki yeni bilimsel bulguların ışığında yeninden yorumlamaya çalıştığı on yedinci yüzyıl Hollandası’na dayanır. Bu Hollandalı Yahudi düşünürlerin en büyüğü 1632’de Amsterdam’da doğan Baruh Spinoza’dır. İlk başta Spinoza İbranice, Tora ve Talmud’un yanında Yahudi felsefesiyle ilgilenir. Daha sonra doğa bilimleri ve çağdaş felsefeye merak salar.

Yirmi üç yaşında Amsterdam Yahudi cemaati liderleri tarafından, dini inançları konusunda sorgulaya çekilir ve kendisine sessiz kalıp Yahudi uygulamalarını onaylaması için ücret önerilir. Bunu reddedince aforoz edilir. Rabinik karar şöyle der:

“Kurul liderleri , uzun süredir Baruh Spinoza’yı kötü fikirleri ve eylemlerinden vaz geçirmek için çalışmaktadır. Ancak buna hiç bir çare bulamamakla birlikte, tersine bu eylemler gün geçtikçe artmaktadır. Spinoza’nın söyledikleri ve yaptıkları hakkında birçok güvenilir tanık dinlendikten sonra , tüm bulgular hahamların huzurunda incelenmiş ve onların tavsiyesi üzerine Spinoza’nın cemaatten uzaklaştırılması gerektiğine karar verilmiştir.” ( Judaica Ansiklopedisi, 1971, vol 15, 276).

Spinoza, hayatın geri kalan bölümünde Holland’nın çeşitli kentlerinde yaşar , geçimini optik lens imal ederek sağlar. Bu dönemde, bir çok taraftar kazanır, hatta 1673’te Heidelberg üniversitesine öğretmenlik için davet edilse de, bu isteği reddeder. 1661’de “Treatise on the Correction of the Understanding”, ( Anlayışı Düzeltme üstüne ) adlı çalışmasına başlar. İki sene sonra Ethics üzerine çalışmalara başladıktan sonra 1670’de ilk eserini yayımlar. Tractatus Theologico- Politicus adlı çalışması, ortodoks kesimin tepkisini çeker. 1677’de kırk beş yaşında Hague şehrinde ölür.

Tractatus Theologico- Politicus’un ilk bölümünde Spinoza, peygamberliğin, felsefi değil, hayal ürünü bir özelliğe sahip olduğunu öne sürer. Ona göre, kutsal kitaptaki peygamberlerin felsefi bilgi birikimleri yoktur, hatta doğa olayları hakkında cahildir. Maimonides’in İbrani Eserlerin, farklı biçimlerde hem halka hem de entelektüellere seslendiği fikrine karşı çıkan Spinoza, İbrani yazıların sadece genel kitlelere yönelik olduğunu iddia eder. Tanrı, çoğunluğun ilgisini çekmesi için yasa koyucu olarak gösterilir. Kutsal kitaptaki yasaların işlevi sosyal ve politik düzeni sağlamaktır ve buyruklar ilahi kaynaklı değildir. Ayrıca Spinoza, kutsal kitaptaki yasaların sadece eski zamanlara uygun olduğunu ve çağdaş dönemde geçerliliklerini kaybettiklerini de ileri sürer.

Mucizeler konusunda Spinoza, Tanrı’nın doğa ve eylemlerinin , mucizeler yoluyla bilinemeyeceğini , sadece doğanın düzeninden ve net-kesin fikirlerden anlaşılabileceğini söyler. Maimonides gibi Ortaçağ Yahudi düşünürlerinin aksine, Spinoza doğal yasaların dışında hiç bir şeyi olamayacağını savunur. Bunun ışığında, Spinoza Kutsal Kitap’a herhangi bir antik eser gözüyle bakılması gerektiğini söyler. Bu kitaplar, sadece yazarlarının niyetlerine göre yorumlanmalıdır. Böyle bir düşünce tarzı Spinoza’nın Tora’nın Moşe tarafından yazılmadığına ve tarih kitaplarının bir çok neslin birikimleri sonucunda meydana geldiği düşüncesine kapılmasına neden olur. Ezra’nın Kutsal Metindeki bir çok tutarsızlıktan sorumlu olduğunu ileri sürer.

Spinoza’ye göre, dinin işlevi etik eylemler içi bir düzen yaratmaktır. Diğer yandan felsefe, gerçekle ilgilenir ve filozoflar, dini görüşlerce kısıtlanmadan felsefi spekülasyonlar yapmakta hür olmalıdır:

“Dolayısıyla inanç, bizi suçlamadan istediğimiz hakkında düşünmemize izin vererek, felsefi kurguda özgürlüğe izin verir.Sadece nefret, hiddet, hırs ve öfkeye neden olacak görüşleri öğretenleri din dışı ve ayrılıkçı sayar. Öte yandan, onların mantığının izin vereceği kapsamda bizi adalet ve yardımseverliğe ikna edenleri inançlı sayar.” ( Spinoza, vol I, 1956, 189).

Sipinoza’ya göre inancı kanunlaştırmak, sosyal anlaşmayı engellemek ve genel hakları ihlal etmektir. Bu görüşe dayanarak Spinoza, doğanın panteistik özelliğine dayanan metafizik bir sistem kurgular. Kendi kendinin nedeni olan, sonsuz bir Tözden yola çıkarak – Tanrı ya da Doğa olarak algılanabilir- Spinoza Tanrı ile Doğa’nın bir olduğunu ileri sürer.

Spinoza’ya göre Tanrı tamamen içkindir; dolayısıyla tek bir ilahi sistemin içindeki bağlantılar mantıklı ilişkilerdir. Tüm sistem hakkındaki gerçeği bilerek , kişi bütün parçaların arasındaki bağlantıları anlayabilir. Bu bağlantılar gereklidir ve bu büyük bütünlük içinde gereksiz bir şey yoktur. ‘Şeylerin doğasında gereksiz ya da fazla hiçbir şey yoktur, ama her şey belli bir şekilde eylemesi için ilahi doğa tarafından belirlenmiştir’ ( Spinoza, 1963, bölüm 1, 29). Spinoza’ya göre, Tanrı ya da Doğa kendi kendini yaratmış , dolayısıyla özgür olsa da, doğa içinde her şey her şey belirlidir ve her şey Tanrı kavramından çıkarsayabilir.

İlahi Gerçek hakkında Spinoza Tanrı’nın sonsuz sıfatı olduğunu ama kısıtlı insan düşüncesinin şeyleri sadece düşünce ve beden yoluyla algılayabileceğini söyler. Başka bir deyişle, insanlar evreni bir akıllar ve düşünceler sistemi ya da fiziksel madde sistemi olarak düşünmeye alışıktır. Spinoza, bedenin cismi nesneler için çok önemli olduğunu dolayısıyla Tanrı adını verdiğimiz Varlık için de çok önemli olduğuna dikkat çeker. Ancak düşünce ile bedenin , varolanların ayrı parçalarını düşünmek yanlış olur . Bunlar tek bir Varlık’ın farklı yüzleridir. Spinoza felsefesi ‘modlar’ adını verdiği bir kavram da ortaya koyar. Bunlar, Varlık’ın modifikasyonlarıdır. Vücud, bedenin bir sıfatının modudur. Maddenin geri kalanından farklı bir düzendir. Vücudun sadece akli bir yönünü oluşturan İnsan aklı düşünce sıfatının bir modudur.

İnsanlar ayrı maddeler olmasa da her birey kendi varlığı üstünde ısrarcıdır. Spinoza bu arzuya ‘conatus’ adını vermiştir. Düşünüldüğü gibi, ‘conatus’ kişinin varlığını sürdürebilme dileğin çağrıştırır. Ancak bütün eylemler birbirlerine nedensellik zinciriyle bağlı olduklarından , her şey, zorunluluğun bir sonucudur ve başka türlü olmaz. Böyle bir düşünce , Spinoza’nın kendi kendinin nedeni olan ve içkin bir Töz olarak Tanrı fikrini takip eder.

“Mutlak akıl ya da özgür seçim yoktur, akıl , daha önce belli bir nedenden dolayı belirlenmiş bir eylemi ister. O nedenin de nedeni, onun da nedeni vardır. Ve bu böyle sonsuza kadar gider” ( Bölüm II, 48).

Tanrı’nın özgürlüğü Mükemmel Varlık’ın olasılıklarıyla sınırlı görünse de:

“Her şey, Tanrı’nın gücüne bağlıdır. Nesneleri olduklarından farklı bir şeye değiştirmek için Tanrı’nın isteğini değiştirmek gerekir. Ve Tanrı’nın isteği değiştirilemez ( Bunun en iyi şekle Tanrı’nın mükemmeliyetçiliğinden görürüz): Dolayısıyla nesneler şimdi olduklarından farklı olamaz”. ( Bölüm I, 33, not 2).

Bu felsefi sistem , Spinoza’nın 3 bilgi düzeyi fikrinde temellenir. En alt düzey, kavrama algılamasına bağlıdır ve fikirlerin birbirine ilişkilendirilerek bağlanmasını içerir. Bu düzeyin pratik önemi vardır ancak nesnelerin nedeni konusunda bir şey açıklamadığı için yetersizdir. İkinci düzey sistematik bilgiyi içerir. Örneği, önermelerden kabullerin bütüncül ve tutarlı bir şekilde çıkarsandığı matematiksel düşünmede görülebilir. Burada Spinoza, bilincin temel gerçeklerini , çıkarsamalı bir sisteme oturtmak için Öklid geometrisinden yararladır. Üçüncü ve en önemli bili biçimi ise , bütünün içindeki bağlantıları kavrayabilen bilimsel ve mantılı düşünceye dayalı içgüdüsel mantıktır.

Bu son düzeye erişebilen insan Gerçek’i bir bütün olarak algılayabilir ve bilgi yoluyla aktif bir Tanrı sevgisine ulaşır.

“Bilge kişinin ruhen rahatsız olması çok zordur ama beli bir sonsuz zorunlulukla kendinin ve Tanrı’nın ve nesnelerin bilincinde olması... her zaman ruhunun gerçek bir rızasını gerektirir. Eğer dikkatleri çektiğim, bu sonuca doğru giden yol çok zor olsa da keşfedilebilir. Bu çok ender bulunduğundan zorlu bir yol olmalıdır. Kurtuluş ellerimizde hazır olsaydı ve çok fazla çaba gerektirmeden elde edilseydi , herkes tarafından ihmal edilmiş olurdu. Ama bir şey ne kadar mükemmelse o kadar zor olur”. ( Spinoza, 1956, vol II, 270-1)

Geleneksel Yahudilikten ayrılan Spinoza yaradılışın nihai bir amacı olduğu fikrini benimsemez. Ona göre Tanrı’nın dünyadan ayrı bir varlığı yoktur; Tanrı, aynılık ve tüm yasaların toplamı gibi tamamen içkindir : O, yasanın esası ve hem doğada hem de düşüncede yasanın manifestosudur. Bu temelde Spinoza Tanrı’yı fiziksel evrendeki tüm vücutların toplamı olarak görür. Böyle bir kavrama Spinoza’yı ne yaradılış ne de özgürlük olduğunu düşündürtmüştür. Gerçek’in bütün sadece kendi kendinin nedeni olmaklığıyla özgürdür. İnsanlar da özgürdür ancak Tanrı’yı sevdiklerinde ve O’ndan “yapıldıklarını” fark ettiklerinde... Böyle bir özgürlük endişeden kurtuluşta yatar. Spinoza için her şeyle birlik olma düşüncesinin idraki büyük bir huzur ve barış duygusu getirir. Dolayısıyla mutluluk, entelektüel neşe kavramı ile açıklanabilir. Spinoza’nın düşünceleri zamanının Yahudi cemaatinin olumsuz tepkisini çekmiş ve daha sonraki Yahudi düşünürlerce göz ardı edilmiştir. Ancak yazıları ve çalışmaları sonraki Batı felsefesine çok önemli katkılarda bulunmuştur.


Referanslar / Spinoza’nın Önemli Çalışmaları

Encyclopedia Judaica, Jerusalem, 1971

Baruch Spinoza, The Chief Works of Benedeict de Spinoza, New York, 1956

Baruch Spinoza, Ethics, London, 1963

Baruch Spinoza, Treatise on the Correction of the Understanding, London 1963


Daha Fazla Bilgi İçin

H.E.Allison, Benedict Spinoza: An İntroduction, New Haven, CN, 1987

J.A. Bennett, A Study of Spinoza’s Ethics, Cambridge, 1984

S. Hampshire, Spinoza. Harmondsworth, Middlesex, 1951

E.E. Haris, Spinoza’s Philoshophy: An Outline, Atlantic Highlands, NJ 1992

L. Strauss, Spinoza’s Critique of Religion, New York, 1965

H.A.Wolfson, The Philoshophy of Spinoza, New York, 1958




 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
SPINOZA

Başlatan nietzsche « 1 2 » Felsefe

10 Yanıt
6236 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 03, 2007, 08:42:11 ös
Gönderen: ahu
0 Yanıt
4180 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 05, 2010, 10:18:50 öö
Gönderen: redkit
1 Yanıt
4288 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 26, 2012, 08:32:26 ös
Gönderen: peacewings