Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Kan Akrabalarımız - siz kimin akrabasısınız?  (Okunma sayısı 2306 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 23, 2007, 01:19:20 öö
  • Ziyaretçi

Yakın bir gelecekte ciddi sonuçlara ulaşacak olan, kan bağlarıyla ilgili genetik çalışmaları bizleri çok farklı bir yaşama doğru götürüyor. Öylesine ki, günümüzün etnik ayrılıkları geleceğin saçmalıkları olarak değerlendirilebilirler. Yeni Çağ´ın bu önemli adımı, İnsanlığın karartılmak istenen ufkunu aydınlatabilir; şimdiden oturup neleri doğru zannettiğimizi ve kimlerin çıkarlarına köle olduğumuzu dikkatle düşünmeliyiz;

Linguistik ve Arkeolojik araştırma sonuçları, bilimin gittikçe daha çok dallara ayrılmasını gerektiriyor, bilimin bunu pek istediği söylenemezse de akademik görüş bu doğrultudadır çünkü reddedilemez olaylar gözardı edilememektedir. Bu olayların bir grubu, insanlığın kökeninin ne olduğu, gezegene nasıl yayıldığı ve konuşulan dillerin anasının bilinmezliği ve şimdi de kan bilgileridir. Antik kültürlerle ilgili kuramların ve tartışmaların özünü oluşturan toplumsal göçler araştırılırken, o toplumların kan bağlarının türleri ve uygunluğu artık doğal bilimcilerin merakını uyandırmakta. Bizler DNA evreninde yaşıyoruz ve gerçek tarihimizin silinmez ve değişmez genlerimizin kalıplarında saklı olduğunu biliyoruz; bu teknolojik çağda, geçmişimizi okuyabilecek ve bedenimizin kimyasal yapısını çözümleyebilecek düzeydeyiz. Şöyle veya böyle, bu çok eski cevaplar yani kökenimizle ilgili bilgi bizimle beraberdir. Buna bir "gen havuzu" diyebiliriz ve geçmişe giderek uzak zamanları yeniden inşa edebiliriz. Buradaki grafikte sunulan kaçınılmaz olaylar dizisi, alışılmış bilimcilerin düşüncesi değildir ama bir meydan okuma veya bir değişim de değildir.

Fenike´den Baltık Denizi´ne uzanan akrabalık

Antik kültürler ve dillerle ilgili kuramlara dönerek sorulara başlayalım; grafiğe bakın; ağaç gibi ayrılan dallar bize insanın Afrika´dan başlayarak doğuya ve batıya doğru dallara ayrıldığını ve kuzeye doğru nasıl gelişerek dünyaya yayıldığını gösteriyorlar. Gerçekten de bu uygunluk, topografik bilgiyle beraber incelenirse Alpler´den, Asya Dağları´na uzanan uyumluluğu antik çağların doğal zaman engeline rağmen dikkat çekicidir. Yayılmanın yönü, temelde Antik Amber Yolu´na çapraz olarak Karadeniz´in düz yaylalarına, sonra Baltık Denizi´ne, oradan da tüm yönleredir. Baltık dillerinin eski Indo-Avrupa dilleriyle olan ilişkisi bu uyumu onaylar. "Balt" sözcüğü Latvianca´da "beyaz" demektir; eski Balt kayıtları Fenikece´dir ve "Ba´al" sözcüğünden hatalı olarak geçmiştir. Burada temel olarak kuzeyin ırk dışı beyaz derililerini ve onların kara derili güneydeki komşularını görebiliriz. Eksen, Afrika´dan Karadeniz´e ve Baltık Denizi´ne (beyazlar denizine) giderek, oradan Araplar´a geçerek kan ailelerini oluşturur. Ve böylece beyazlarla, Afrika ırklarının karışımını görürüz (İncil´deki İbrahim ve ikinci karısının öyküsünü araştırabilirsiniz.)

İbraniler, Mısırlıydılar;

Orient bilimciler ve Egyptolog´lar gelecekte kan bağlarını göz önüne alırken özellikle Mısır ve İbrani gruplarıyla ilgilenmek zorundadırlar, Firavunların ve İbranilerin linguistik, arkeolojik, dinsel ve etnik kökenlerinin tüm geçmişi aydınlatacak kadar önemli oldukları görülecektir. Bu iki ırkın ortak bir kan kökeninde birleştikleri ve onların coğrafi kökeninin Kuzey Avrasya´ya geniş olarak yayıldıkları ve de Latvianlarla, komşularıyla bir dil birliği içine girdikleri belirlenmiştir. Bunu kanıtlayan diller yani Mısır, İbrani dilleriyle, Sanskritçe veya Tochar dili arasındaki ilişki Kurgan bağlantısında görülebilir. Kan bağları araştırmaları henüz başlangıç düzeyindedir ama hızla gelişmekte ve şaşırtıcı sonuçlara ulaşmaktadır. Ve beklentiler daha da şaşırtıcı hatta şok edici olacaktır. Çünkü etnik kan davalarını sürdüren birçok ulus bir gün ve belki de çok yakında aynı kan bağı içinde bulundukları insanları öldürdüklerini öğreneceklerdir. Ve hatta çok daha ötede, etnik ayrım budalalığı farkedilecektir. Şimdi diğer konumuza yani kan bağlarından sonra kan gruplarına bir göz atarak ilginç bir iddiayı daha dinleyelim;

Kan gizemine doğru; Maymundan gelmedik ama... Darwin´in Evrim Kuramı, artık tartışılmaktan ötelerde neredeyse reddedilecek gibi ama temel kavramların ve verilerin çok güçlü olması nedeniyle modern bilim henüz pek taraftar görünmüyor. Darwin´i bir yana bırakırsak, iyi bilindiği gibi insanımsı maymunların (şempanze ve goriller gibi) kromozomları insanlarınkine çok benzerler, farklar küçüktür; işte bu olay bize bir genetik bağın bulunup bulunmadığını sordurur. İnsan kanıyla ilgili çalışmalara hematology denir. Bu alanda kromozomlarla ilgilenilir ve kan grubu testleri yapılır. Çoğumuz kan gruplarımızı ABO sistemiyle tanır ve biliriz. A-pozitif, A-negatif, B-pozitif, B-negatif, O-pozitif, O-negatif, AB-pozitif, AB-negatif gibi... (Buna Rhesus faktörü deriz). AB grubundakiler ancak kendi gruplarına kan verebilirler. A ve B kan grupları farklıdırlar eğer anne ve baba A ve B veya B ve A kan grubundaysalar, çocuk A, B, AB veya O kan grubundan olabilir. Reddedilen ya da tartışılan bir kurama göre, O kan grubu köken gruptur, insanımsı maymunlarda O kan grubu çok az veya hiç yoktur ve AB kan grubu hiç yoktur. İnsanımsı maymunlarla yapılan 28 laboratuar çalışması şempanzelerin A kan grubundan olduğunu, O grubun hemen hiç olmadığını ama asla B grubu bulunmadığını göstermiştir. AB kan grubu insanımsı maymunlarda hiç yoktur. Buna karşın insanda A, B kan grupları AB olarak görülür. Önemli fark veya kanıt budur; Darwin, "Türlerin Kökeni" nde; "Büyük olasılıkla Afrika´da şimdi nesli tükenmiş maymunlar yaşıyordu, gorillere ve şempanzelere yakındılar; bu iki tür insana en yakın türler olabilirler ve belki de Bizim Afrika´da yaşamış olan çok eski kuşaklarımız olabilirler." Philip Van Doren Stern, insanın atası olan "Australophithecines" ın Afrika´nın doğusunda ve batısında şimdi goril ve şampanzelerin yaşadığı yerlerde çağlar boyu yaşadığını belirtmektedir. A ve B gibi yani Adem ve Havva, acaba iki farklı türün simgesi olabilirler mi? İkisinin birleşimi insanı yaratmış olduğuna göre, neden olmasın? Gizemin çözümü çok basit olabilir;

Kaynaklar:

* Dorothy A. Miller, Science Magazine (Cilt:198, sayfa 1116)

* Jakob Schmitt, Immunbiologische Untersuchungen bei Primaten; S. Karger, New York and Basel, 1968.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
1 Yanıt
3207 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 09, 2009, 06:11:55 ös
Gönderen: degas