Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Basinda Masonluk => Konuyu başlatan: ozkann - Ağustos 04, 2010, 11:19:58 öö

Başlık: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: ozkann - Ağustos 04, 2010, 11:19:58 öö
Davut Şahin'in Makalesidir
http://www.haber7.com/haber/20100804/Tiyatrocu-bir-mason.php

Tiyatrocu bir mason

Kimse bu topraklarda “Masonluğun” ahlak ve kardeşlik sistemi üzerine kurulduğuna inandırmaya çalışmasın, yok böyle bir şey.

Devlet sanatçısı Zeki Alasya’yı cesaretinden dolayı kutlamak(!) gerekir. Zira, açıkça “mason” olduğunu cüml-e aleme ilan etti.

Üstelik yıllardır partneri ve dostu Metin Akpınar’ı “mason” edemediğine hayıflanarak… (Star gazetesi)

Sadece politik arenada değil, demek ki sanat camiasında da bu tür yaklaşımlar mevcut…



Kimse bu topraklarda “Masonluğun” ahlak ve kardeşlik sistemi üzerine kurulduğuna inandırmaya çalışmasın, yok böyle bir şey.

“Ahlak ve kardeşlik sistemi” ne gariptir ki, mesleğinde ileri gitmiş kişileri bağrına basıyor.

Yahut kariyer sahibi insanları özellikle “belli yerlere” getirmek ve sürekli gündemde tutmak için… Herkes biliyor ki bunlar, toplum içinde sivrilmiş, bir mevki veya makama gelmiş veya gelme ihtimali çok yüksek kişilerdir.

Gerçi bunlar okumuş ve sivrilmiş olma özelliğini mason olduktan sonra kazanmış değil, tam tersi, masonluk sayesinde bu noktalara getirilmiştir. Ta baştan bu özelliklere sahip oldukları için, onlara kanca atılmış ve mason saflarına dahil edilmişler.

….

Masonlar amaçlarının "barış, kardeşlik ve insan sevgisi" olduğunu söylerler. Ancak ilk bakışta olumlu gibi duran bu kavramların altında, mason felsefesinin dine olan düşmanlığını gizlemekte olduğunu biliyoruz.
Masonluk, hakkında en çok soru işareti bulunan ve insanların merakını cezbeden konulardan biridir. Çünkü örgütün çalışmaları gizlidir, gerçek felsefesi ve amaçları hakkında da çok farklı yorumlar yapılmaktadır. Masonlar kendilerini tanıtırken "insan sevgisi, hoşgörü, evrensel kardeşlik, akıl ve bilim yolu" vs. gibi çoğu insanın kulağına hoş gelen kavramlar kullanır. Buna karşılık, masonluk çoğu insanın gözünde hala son derece karanlık bir örgüt ve ne olduğu bilinmeyen bir esrara sahip…



Acaba Zeki Alasya, Masonluğu bir komedi olarak mı algılıyor?

Çünkü, biraz araştırma yapsa; Masonluğun programının esaslarını, statü ve adetlerini 16. Asırdan itibaren kurmuş olduklarını görecek (Claudio Jannet, Masonluğun Öncüleri).

Kuruluş felsefesinini de Yahudilerin an’anelerinden “Kabbale”den alındığını da biliyor mu?

Yahudilerin “İhtişam Kitabı”nın birinci sayfasında şunlar yazılı:

“Hizguia konferanslarından birini aşağıdaki girişle açmış oldu: Dikenler arasında gül neyse, benim sevgilim de diğer kızlar arasında odur. Gül kelimesi neyi ifade eder? O, İsrail cemaatini ifade eder.” (Sepher ha Zohar)

Bu gün İsrail’in Ortadoğu’da neler yaptığını, hatta yakın tarihte Mavi Marmara baskını gibi bir rezalete imza attığını, görmeyen gözler bile gördü.

Neyin sevgisi, neyin kardeşliği, neyin hoşgörüsü?



Hele Zeki Alasya’nın, “Bir arayışa girmiştim. Masonlukta karar kıldım” açıklaması ciddiyetten çok uzak...

Söyler misiniz, Masonlukta karar kılınabilecek hangi kriter vardır ki, insanları etki alanına alıp, “arayış’ına çare olabilsin veya huzur versin? Var mı böyle bir şey?

Yazık ki, Zeki Alasya bu topraklarda yetişmiş bir sanatçı olmasına rağmen, bu ülkenin manevi atmosferinden hiç etkilenmemiş.

Şu gökkubede her daim okunan ezanlar onun hiç mi gönül telini titretmemiş?

Yahut, bu mukaddes dinin, mukaddes kitabını hiç mi merak edip inceleyip, okumamış?



Bir sanatçı hangi topraklarda olursa olsun üzerinde yaşadığı coğrafyanın insanı olmalı. Omuz omuza birlikte olduğu insanlarla aynı havayı teneffüs etmenin ne anlama geldiğini bilmeli.

Sanatçı duyarlılığı bu olsa gerek!

Davut Şahin - Haber 7
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: ozkann - Ağustos 04, 2010, 11:41:44 öö
İlginç; yazar araştırma yapsaydı dedikten sonra eklediği bilgiler bir web sitesinden alınmış.

http://www.masonluk.8m.com/masonluk_yahudilik.htm

Aşağıdaki alıntılar siteden, yukarıdaki makale ile benzerliklerine aldanmayın.

........günümüzde bu derecede genişlik kazanan Masonluğun programının esaslarını, statü ve adetlerini XVI. asırdan itibaren kurmuşlardır.

Gizli cemiyetler üzerinde yaptığı araştırmalarla tanınan Claudio Jannet «Masonluğun Öncüleri» adlı eserinde şöyle diyor: «GÜZ Haç biraderleri», doğrudan doğruya Yahudilerin «Kabbale» sinden çıkmışlardır.»

Cemiyete girişdeki teşrifat, davranışlar gizliliğe karşı dikkat, ayni şekilde eski Yahudi an'anelerinden ve «Kabbale» den alınmadır.

Yahudilerin «İhtişam Kitabı» nın (Sepher ha Zohar) rbirinci sayfasında okuyoruz:
«Hizquia konferanslarından birini aşağıdaki girişle açmış oldu: Dikenler arasında gül neyse, benim sevgilimde diğer kızlar arasında odur. «Gül kelimesi neyi ifade eder?» O «İsrail cemaatini ifade eder.»
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Cornelius - Ağustos 05, 2010, 04:47:21 öö
Cehalet en buyuk tehlikedir. Cok basit bir Google arastirmasi yaparak kaynak toplamis beyefendi. Pardon yanlis soyledim, calmis beyefendi.. Sorsak acaba kac tane kitap okumustur Masonluk ya da benzeri yapilanmalar hakkinda.. Masonlar adina konusmaya ne hakkim vardir ne de bana duser fakat dusunuyorum ki Musluman bir Mason ya da İslam uzerine ilgisi, arastirmasi olan bir Mason, bu din adina mucadele yuruttugunu dusunen Davut beyefendiden daha iyi ve daha derin biliyordur İslam'i..
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Lethe - Ocak 07, 2011, 11:36:00 ös
Sayın Zeki Alasya, Mason olması ve Masonluk ile ilgili düşüncelerini, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası' nın resmi yayın organı olan Tesviye dergisinde açık bir şekilde ifade etmiştir (Sayı:80 Eylül 2010).
Kendisinin, konuya olan ilgisi 1969 yılında başlamış olup malumunuz Mason oluncaya dek oldukça araştırma yapmış, bu konuda eline geçen her türlü bilgiyi ister olumlu, ister olumsuz olsun değerlendirmiş ve bu doğrultuda bir karar vermiştir. Masonluk' a olan ilgisinin 1969 yılında başlamasına karşın 22 Ekim 1997' de bir Mason olmuştur. Bunun sebebi ise bu yıllar arasında kendisine sunulan iki teklifi de kabul etmiş olmasına rağmen teklif sahibi Masonların vefat etmeleridir. Haberi hazırlayan Davut Şahin' in (araştırmadan, bir birey hakkında yorum yaptığından ve yer yer Sayın Zeki Alasya' yı küçümsercesine ifadeler kullandığından, "sayın" ifadesini isminin önüne yazmayı uygun görmedim ! ) bahsettiği gibi konu hakkında araştırma yapmamış, bilgi sahibi olmadan Mason olmuş değildir Sayın Zeki Alasya. Bu anlamda Sayın Zeki Alasya' nın Masonluk ile ilgili düşüncelerini merak edenlerin Tesviye dergisine başvurmalarını önemle rica ederim.

Saygılarımla,

Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Prometheus - Ocak 08, 2011, 12:14:17 öö
Bi lafa bak, birde lafı söyleyene.
Bu muhabbetler beni inanılmaz sıkıyor, ne işimize yarar acaba? Bizi ne kadar geliştirir? Kendini yargı organı gibi gören birisine ne anlatılabilir? Ne konuşulabilir? En önemlisi ne kazandırır? Bunlar ikna olabilirler mi? Olurlarsa sayıları kaç? Boş konuşmalar bunlar.
Biz onları konuştukça, onlarında bizi konuşmalarına hak tanıyoruz. Biz dediğim masonlar değil elbette, aydın insanlardan bahsediyorum.(mason değilim çünkü)

Alın basit bir bakış açısı;
Alıntı
Çünkü, biraz araştırma yapsa; Masonluğun programının esaslarını, statü ve adetlerini 16. Asırdan itibaren kurmuş olduklarını görecek (Claudio Jannet, Masonluğun Öncüleri).
Sizin inandığınız şey hangi yüzyıldan demezler mi? Hangi coğrafyadan çıkmış demezler mi?

Böyle birisi ikna olabilir mi? İkna olacak olsa, bunu bu yaşına kadar görmemsinin sebebi nedir? İkna olsa ne işe yarar?

Cahille sohbeti keseli çok oldu.


Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Lethe - Ocak 08, 2011, 12:44:22 öö
Sevgili Prometheus;

Çoğumuz yaşamışızdır... İster sosyal-toplumsal, ister siyasi, ister dini... Herhangi bir tartışmada bilgi sahibi olmadan konular hakkında yorum yapan insanlara laf anlatmak inanılmaz yorucudur ve müthiş sabır ister. Bu anlamda bizde cahille sohbeti keseli çok oldu.
Biz konuştukça, onlarında konuşmalarına hak tanıyoruz demişsiniz. Elbette doğru ancak ses çıkarmamakta kabul etmek değil midir ! Ülkede Masonluk hakkındaki mevcut olumsuz düşünce aslında bir bakıma Masonların kendileri hakkında yapılan yanlış yorumlara/değerlendirmelere ses çıkarmamalarından kaynaklanmamaktamıdır . Belki de bu yargıları ortadan kaldırmak ve Masonları doğru olarak ifade edebilmek adına Büyük Üstat Remzi Sanver, Teketek adlı programa çıkmayı kabul etmemiş midir.
Bende bir Mason değilim ve Sayın Zeki Alasya' nın binlerce kardeşi varken savunmak elbette bana düşmez belkide. Ancak Zeki Alasya bu ülkenin yeri doldurulamayacak sanatçılarından biridir. Mason olalım, olmayalım milli bir değer söz konusu. Öyleyse bu durumda benimde bir kelam etme hakkım ister istemez doğuyor.
Kızgınlığınızı anlıyor ve hak veriyorum. Siz de sabit fikirli, bilgi sahibi olmayan ve belki de düşünce gücünden ziyade şiddet gücüne itibar eden insanlarla oldukça meşgul olmuşsunuz.

Bu anlamda sabır ve cesaretinizin daim olmasını diler, saygılarımı sunarım...
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Prometheus - Ocak 08, 2011, 02:31:05 öö
Yok, yok, ben bi türlü öğrenemeyeceğim. Bu şekilde duygularımı ifade edemiyorum. Mimikler, ses tonu anlatımlara çok şeyi katıyor.
Beceriksizliğimi mazur görün lütfen. Bu site 2 sene civarında bir süre bana dayanabilirse, bende patlamalarımı dizginlersem sanırım bu yeteneğim de gelişecektir.

İfade edemiyorum.

Şöyle anlatmaya çalışayım;
Vahşi bir köpekle sohbet etmekle, onu durdurmanın arasında bir fark vardır. Ben sohbeti kestim derken, durağanlığı kastetmemiştim.
Hatta tam tersi bir sonuç bile çıkarılabilir; uygulayıcı olun, konuşmak yerine, (speküler olmak yerine operatif olun) manası bile çıkabilir.
Sizi anlayamayacak birisiyle tartışmayın, sadece onu hapsedin/sınırlayın/engelleyin demek istedim.
Çünkü sizin insani sınırlarınız ona sadece fazladan haklar veriyor. Bir delinin eline silah vermekle, bu tarz insanlara güç sahibi olma hakkı vermek aynı şeydir. Demokrasi(çoğulculuk) burada kötü bir yol/ray gibi ortaya çıkıyor. Aydın insan bütün insanlık tarihi içinde hep toplumun azınlığıdır, tanımı gereği budur. Toplumun önünde giden toplumu geçen tabiî ki azınlıktır. Bu yüzden demokrasi(yani eşitçilik) yetersizdir, eşit olmayan insanlar arasında eşitliği savunur.
Aynı kültür, aynı bilgi seviyesi, aynı güç, aynı aktiflik içerisinde eşitliği(demokrasiyi) konuşmak/savunmak gerekmez mi?
O yüzden “cahille sohbeti kestim derken; yarışmayı da, eşitliği de, konuşmayı da bıraktım.” demek istedim.

Yoksa bu ketumiyet olsun demedim.
Atamız da hayatı boyunca bunu yaptı ve bizlere de bunu anlatmak istedi, gençliğe hitabı da budur. Bakın Tayyibe kafa tutan tek bir kurum kaldı ve bunların hepsi operatif; “üniversiteli gençler” şu bizim yumurtacılardan bahsediyorum…
İşte onlar benim söylediklerimi becerebilenler, onlar cahille sohbet etmiyorlar, onlar uzlaşmayacaklar, bu yüzden chp milletvekilini de yumurtalardan ayırmadılar. Onlar cumhurun reisi ile sohbete katılmadı, (sohbete katılan gencin sanırım jaugar’ı varmış ve Allah herkese nasip etsin diyor sağ olsun.)

İşte, bende böyle cahille sohbeti kesiyorum, ama bu onlarla savaşmayacağım anlamına gelmiyor.

Bilmiyorum anlatabildim mi?

Not:  Remzi Sanverin konuşması sana, bana hitap edebilir ancak. Kaç tane bu videoları hazırlayanlara etki etti sizce?
kaldı ki, Zeki Alasyanın bir kaç kelimesi bile Remzi sSanverin bir çok cevabından çok daha ikna ediciydi benim için.

Saygılarımla…

Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Rohani - Ocak 08, 2011, 10:24:19 öö
Şimdiye kadar bir çok Sanatçı Kumar Masasında kaybetti tüm servetini,

Sayın Zeki Alasya'da  Ticari anlamda bulanımlı bir döneme girmişti,çünkü Kardeşlik denilen değer halk arasında 'Slogan'dan ileriye gitmiyor. Sayın Zeki Alasya'nın da dediği gibi Kiralarımı zor ödüyordum O dönem...Halkın kardeşliği bir Magazinden ileriye gitmiyor birbirine karşı.

Alıntı
Zeki Menteş ile ''Samimi'' sohbet ve Reportajında dediği gibi

Zeki Menteş ; 'Kimler Mason oluyor?  


Zeki Alasya; Mesleğinde ileri gitmiş kişiler kabul ediliyor. Zenginlerin toplandığı bir yer değildir. Ben Mason olduğumda kiralarımı ödemekte zorluk çekiyordum.  


Kaç Mason var?

Dünyada 6 milyon, Türkiye'de de 15 bin. Masonluk ulusal bir kuruluştur. Sanıldığı gibi kökü dışarıda, Siyonist filan değildir. Ateistseniz Mason olamazsınız.

Hangi dinden olmak gerekiyor?  


Belli bir dinden ziyade, Yaratıcıya inanmak gerekir. Yaratıcı'ya 'Evrenin Ulu Mimarı' diyoruz. Bence çok güzel bir tabir. Masonluğu vahşi ve aşağılık bir şey olarak anlatan kitaplar okumuştum. Halbuki ahilik, Bektaşilik, Mevlevilik gibi bir oluşum.


Üstte bir kaç konu hakkında ki söylevlerini alıntıladım.

Her ne kadar Reportaj 'indirgen' mişsede ,doğal olarak Halkın Zihnine/ Muhayyilesine telkin edilmiş ( ?! ) acaba gibi sorulara ve düşüncelere birer cevap niteliği taşır.

Sayın Zeki Alasya,Tabiatı gereği  böyle bir insan,tanışıp bir muhabbetine kapıldığınızda bırakamıyacağınız samimi bir Sanatçıdır..


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Lethe - Ocak 09, 2011, 12:32:09 öö
Sayın Zeki Alasya'da  Ticari anlamda bulanımlı bir döneme girmişti,çünkü Kardeşlik denilen değer halk arasında 'Slogan'dan ileriye gitmiyor. Sayın Zeki Alasya'nın da dediği gibi Kiralarımı zor ödüyordum O dönem...Halkın kardeşliği bir Magazinden ileriye gitmiyor birbirine karşı.




Sayın Rohani,
Sanırım bu konuyu açıklığa kavuşturmak gerekiyor. Sayın Zeki Alasya' nın sözünü ettiği dönem, Masonluk ile tanışmasına vesile olan olaylar silsilesine bir giriş niteliğinde ve konuya olan ilgisinin nasıl başladığına istinaden söylenmiş bir ifade. Şöyleki, sayın Zeki Alasya o dönemde yani henüz mason olmadığı 1969 yılında bir tiyatro sahibi/ortağı olmasına rağmen dönemin şartlarından da kaynaklanan ekonomik bir sıkıntı içerisinde ve oturduğu ev bir binanın, dışarıdan bakılınca kapıcı dairesi gibi görünen bir daire. Bu sebeple tüm komşuların mektuplarıda, postacı tarafından kapıcı dairesi olarak düşünüldüğünden kendi kapısına bırakılıyor.  Bu vesile ile binasında bulunan bir komşusunun Mason olduğunu öğreniyor ve aralarında faydalı bir muhabbet başlıyor.

Yani Sayın Zeki Alasya' nın Mason olduktan sonra kirasını ödeyememe gibi bir durum söz konusu değil. Mason olduktan sonra ise böyle bir beyanda bulunduğunu ben ne duydum, ne de okudum.

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: BULGARIA - Eylül 30, 2011, 06:44:46 ös


Hele Zeki Alasya’nın, “Bir arayışa girmiştim. Masonlukta karar kıldım” açıklaması ciddiyetten çok uzak...

Söyler misiniz, Masonlukta karar kılınabilecek hangi kriter vardır ki, insanları etki alanına alıp, “arayış’ına çare olabilsin veya huzur versin? Var mı böyle bir şey?




Benim bu eleştirinin,acımasızca inancından dolayı bir sanatçıyı yerden vurmanın nedenini çözdüğüm nokta işte burası oldu..Ne denir cehaletmi ? Yoksa ilgi çekmek adına toplum tarafından sevilen bir şahsı yerden yere vurarak dikkat çekmekmi? Ben emin değilim..


Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Felix Steiner - Ekim 07, 2011, 10:19:10 öö
Kabala'da, "İsrail" kelimesinin karşılığı  bir ülke değildir. Özgecil arzularımıza deniyor aslında :)

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Dusunen_Adam - Temmuz 25, 2012, 09:08:50 öö
Anlamadığım konu şuydu yazıda ..Hem masonların yahudilerle ve kabala ile ilgili göndermeleri var...Yani bir çeşit masonluğu yahudi-musevi inancıyla ortaklık kurduğu ima ediliyor..Diğer yandan ise masonların din düşmanı olduğundan bahsediliyor..:) Oysaki islam ve hıristiyan inancı birebir tevrat kökenlidir..
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Spock - Ocak 29, 2014, 09:25:44 öö
Zeki Alasya'nın 1999 tarihli bir röportajını buldum. Forumda daha önce yayımlanmamış, bu nedenle bu konu başlığı altında paylaşmayı uygun gördüm.

http://arsiv.sabah.com.tr/1999/06/27/y20.html (http://arsiv.sabah.com.tr/1999/06/27/y20.html)

-------------------------------

Tiyatro üstadı Zeki Alasya, masonluğu "güzel bir dünya düşlemek" olarak tanımlıyor ve şöyle devam diyor: "Hayattaki başarınız ve mevkiniz masonlukta geçerli değildir.
Çırak olduğum bir yıl içinde ustalarımın çantalarını taşıdım. 55 yaşında Türkiye'nin en büyük şöhretlerinden biri, Zeki Alasya olarak."

- Geçenlerde mason olduğunuzu açıkladınız. Masonluğun mesleğinize etkisi oldu mu?

- Hiç olmadı. Masonluk bütün insanlar için faydalı olacak bir ülkü mabedi kurmaya yönelik, kardeşlikten yana bir kuruluştur. Hz. Süleyman'ın Kudüs'teki mabedinin sembolizmasıdır ülkü mabedi sözcüğümüz. Yani bir dünya düşlenmektedir; bu dünyadaki insanlar birbirlerini sevmektedirler. Yardımlaşma paylaşma önemlidir. Böyle bir dünya için çalışmak çok güzel bir duygu. Bu dünyaya varmanın tek yolu insanın kendi kendini adam etmesidir.

- Bu, bütün zamanların, pek çok felsefenin arzusu. Neden masonluğu seçtiniz?

- 1717'den bu yana değişmeyen ve bozulmayan tek kuruluş masonluktur. Evrensel kardeşlik duygusunu öne çıkaran diğer kuruluşlar sapmalara uğramıştır.

- Böyle inandığınız için mi mason oldunuz, girdikten sonra böyle olduğuna mı inandınız?

- Ben masonum derken, ben mason olmaya çalışan bir derneğin üyesiyim demek istedim. Çünkü mason olunmaz mason olmaya çalışılır. Ülkü mabedi hedefine varılabilmesi için tek yol kendi kendini düzeltmeden geçer. Ama düzelttikçe düzeltilemedik tarafları olduğunu görürler. Bu varılamayan bir hedeftir ki güzel olan budur galiba.

- Kendinizi kaç derece düzeltebildiniz?

- Ben ikinci dereceyim. Kalfayım. İnsanların kendi kendilerini mükemmelleştirme yolunda belli kademelere ihtiyacı var. Birdenbire olmuyor. Çıraklık döneminde kendinizi düzeltmek için uğraşıyorsunuz. Kalfalık döneminde biraz çevreye bakmayı öğreniyorsunuz. Ustalık dönemi geldiği zaman anlıyorsunuz ki aslında hiç çırak olmaktan kurtulmuyorsunuz. Ben iki yılı tamamlayamadım daha. Bir yıldır da kalfayım. Bu yılın sonunda uygun görülürse üstat olacağım.

- Mason olmakta niye bu kadar geciktiniz?

Çırak, kalfa, üstat...
- Birisinin size teklif etmesi gerekir. Aramıza insanları alırken ince eleyip sık dokuyarak alıyoruz.


- Niye kapılarını çalıp ben mason olmayı istiyorum demediniz?

- Tabii mümkün ama uygulanan yol bu değil. Ben bunu bilseydim yıllar önce ben mason olmak istiyorum derdim kapılarını çalardım.

- Kalfa olarak göreviniz nedir?

- Çırak, kalfa ve üstat olarak görev hep kendi kendimizi eğitmek yani bir ham taşız biz. Bu ham taşı yontma peşindeyiz.

- Kendinizi nasıl yontuyorsunuz?

- Nefsinizi terbiye ediyorsunuz. Öğretiler var okuyorsunuz.

- En keskin nefis terbiyesi oruçla olur. Siz ne yapıyorsunuz?

- Bir kere seçimde özel ve güzel hasletleri olanlar masonluğa alınır. Çıraklık döneminizde, önce son derece basit şeyleri denemeye başlıyorsunuz. Kıskançlık, hırs, kin gibi bazı duyguları içinizden atma mücadelesi veriyorsunuz.

- Nasıl?

- Belli toplantılarımız var. 15 günde bir toplanırız. Üstatlarımız, filozoflar öğretim görevlileri var, konferanslar verirler. Kitaplar okuruz.

- Nefis terbiyesini nasıl yaptığınızı anlayamadım. Mesela her gün komşunuzun kapısını çalıp aç mısın tok musun, hastan var mı diye soruyor musunuz?

'Tek kitabımız yok'
- Masonların açık açık yaptıklarından çok, yaptıklarını belli etmeden yaptıkları vardır. Amerika'da, İngiltere'de mason evleri, hastaneleri huzurevleri vardır. Mason olmadan önce de ben bir sürü yardım yapmışımdır ve kimse bilmemiştir. Bir ünlü arkadaşım yanına dört gazeteci alıp çocuk yuvasına gittiği zaman ben çok rahatsız olmuşumdur. Bazı şeylerin reklam aracı olması tahammül edemediğim şeylerin başında gelir.


- Topluca ne okursunuz?

- Risale okuruz ve dinleriz, tartışmalar yaparız. Kitaplı dinlerin kitabı gibi tek bir kitabımız yoktur. Mesela felsefeyle ilgili bütün kitapları okuyoruz. - Bu şimdi masonik faaliyet mi oluyor?

- Hayır tabii ki öğrendiklerimi ileticem birilerine. Masonik felsefe konusunda ilim yapmış kişilerden konferanslar dinliyoruz. Yalnız bizim okuduğumuz insanlar için faydalı olacağını düşündüğümüz kitaplar piyasada satılmakta bizim gizli bir kütüphanemiz yok.

- Gizli değilse, masonik kitap adı tavsiye edin bize.

- Üstat olmadan önce bu konularda konuşmam yanlış. Ayrıca tavsiye edeceğim kitabın yazarının ismi bir masonu açığa vermek olacak diye edemiyorum.

- Atıyorum, mesela Hitler'in Kavgam'ı okunur mu orada?

- Tabii okunur ne yapılmaması gerektiği için ama mesela felsefe kitaplarının hepsi okunur. Rituellerimiz vardır bunlara uyulur. Teatraldir dünyanın her yerinde yapılır.

- Masonluk masonların birbirlerini kollama ve yüceltme teşkilatı mıdır?

Ev ödevleri...

- Mason olanın sırtı yere gelmez derler değil mi? Bakın mason olarak hayatımın en büyük sıkıntısı içinde yaşadığımı söylüyorum. Bu çarpıcı bir çelişki olarak gelmiyor mu size?

- Geliyor. Neden sizin borçlarınıza yardımcı olmuyor mason kardeşleriniz?

- Masonların böyle bir şeyi yok. Masonlar bütün insanlar için yardımlaşmadan bahsediyorlar. Yani bir mason öbürünün borçlarını ödeyecek değil. Tabii ki maddi manevi yardımcı olacaklardır bana ama benim durumumda olan bir başka insana da olacaklardır.

- Size ev ödevleri veriliyor mu?

- Tabii. Şu anda bir konferansım var, İstanbul'u işliyorum. Yıl sonuna doğru hazırladığım filozof Rıza Tevfik diye bir olay var. Büyük üstatlardan biridir ama masonluğa politikayı karıştırmış o bakımdan eleştirilere uğramış bir masondur. Mesela sık konferanslarımızdan biri Mozart'la ilgilidir. Çok genç yaşta ölmüştür. Çok ünlü bir masondur. Verdiğim üç örneğe bakarak sadece masonlar üzerine çalışma yapıyoruz diye düşünürseniz yanılırsınız. Yunus Emre ile çalışmam var mesela.

- Özel el sıkışma biçimleriniz mi var?

- Evet. Kendilerini ifade etmeleri bakımından

- Bana gösterir misiniz?

Mevkini önemli değil

- Hayır.

- Çıraklıktan kalfalığa bir yılda geçtiniz. Daha çok çalışsaydınız, daha kısa sürer miydi?

- Bir yıldır herkes için. Harici hayattaki başarınız mevkiniz ve beceriniz masonlukta hiç geçerli değildir. Ben çırak olduğum bir yıl içinde ustalarımın çantalarını taşıdım. 55 yaşında Türkiye'nin en büyük şöhretlerinden biri Zeki Alasya olarak.

- Usta açısından bu nasıl nefis terbiyesi? Gerçek usta çantasını kimseye taşıttırmaz.

- Birçoğu taşıtmamak istedi. Ben, özellikle izin verin bu keyfi yaşayacağım dedim. Başbakan da girse aramıza, bir çırağın yapması gerekli bütün görevleri yapacaktır. Bir tek söylediğinize şöyle katılırım. Diğer çırak ve kalfa kardeşlerim yaşım gereği çok yorulmamamı istediği için de bazı şeylere müdahale ettiler. Onun dışında, harici hayattaki konumunuzun içerde hiç önemi yoktur.

- Öyleyse neden hep ünlü insanlar mason?

- Bir gün zatürree olup da göğüs kliniğine yatarsanız dünyadaki bütün hastaların zatürree olduğunu sanabilirsiniz. Çünkü onları görmektesiniz yalnızca. Daha çok ünlü masonlar hatırlanıyor. Oysa bugüne kadar varılan mason sayısı bir milyarın üstündedir.

- Ama içlerinde pazarcı, bakkal gibi "önemsiz" insan yoktur. Niye "küçük" insanları aralarına almıyorlar?

- Amerika cumhurbaşkanlarından biri masonluğa kabul töreninde kürsüde o işin başı olarak kapıcısını gördüğünde çok şaşırmıştı.

- Türkiye'de kapıcı mason yoktur herhalde.

- Hayır yoktur. Ülkemizde masonlukla ilgili endişeler o kadar yüksek boyutlardadır ki belli çevrede sınırlı kalmak durumunda kalınmıştır. Biz bu olayı geçenlerde sergiyle baloyla açtık. Birinin teklifiyle mason olunuyor ama yarın öbür gün, "ben mason olmak istiyorum" diye kapımızı çalan iyi niyetli bir kapıcı, bakkal gelirse, eğer uyuyorsa şartları bize, mutlaka girecektir aramıza.

- Bu "şartların uyması" meselesinden zor girer sanki.

Yaşam takibi...

- Şimdiye kadar söyle olmamıştır ama öyle bir şey olmaz diye bir kural yok. Şartlarımız, Türk vatandaşı olmak, sabıkasız olmak, Allaha inanmak.

- Allah'a inancını nasıl ölçeceksiniz?

- Kendi ifadesiyle. Başka türlü ölçülmez. Allah'a inanmadığı halde ben inanıyorum der, bir şey diyemezsiniz.

- Yaşamı takip edilir mi?

- Evet incelenir. Yanlış yaptığı takdirde güle güle denir.

- Nasıl inceleniyor? Bir istihbarat örgütü mü var?

- Localar halinde çalışan, on beş günde bir bir araya gelen insanlar arasında belli olmaz mı davranışları? Siz yakın çevrenizle herhangi bir şeyi koklamaz mısınız, farkına varmaz mısınız? Derinlemesine CIA gibi bir şey değil tabii.

- Gelen teklifin reddedilme imkanı var mı?

- Türkiye'nin bütün mason teşkilatlarında, masonların gittiği her yerde yeni geleceklerin resimleri üç ay askıda kalır. Bir kişinin ret konusu bir yıl erteler olayı. Ertesi yıl tekrar reddederse bir daha mason olamaz.

- Yani siz bir başka kişinin mason olmasını engelleyebilirsiniz. Bu da aslında büyük bir güç demektir.

- Ama onun da farkına varılacak olaylar vardır. Diyelim ki kötü niyetle masonların arasına katılmış bir tip olsanız, tahkikat edenlere deseniz ki "bu kötü bir adamdır", niye diye sorarlar insana. Öyle bir şey olmadığını görürlerse bir insan böyle dedi diye illa sonuç böyle olacak diye sorgusuz sualsiz infaz söz konusu değildir. Ama aramıza alacağımız insanlarla ilgili ciddi endişeler ve ölçüler taşıyoruz. Çünkü bütün bozulan cemiyetlerin yanlış insanların cemiyete girmesi sonucunda olduğunu düşünüyoruz.

- Aranızda hiç yanlış insanlar yok mu?

Hemşire hâlâ hemşire

- Olmaz olur mu? Şu ya da bu nedenle, bir çıkar duygusuyla aramıza giren insanlar var.

Tahkikat müessesesini aşmış. Aramıza girdikten sonra açıklar vermiş. Kendini istemeden deşifre etmeye başlayan insanlar var

- Hayatınız boyunca, olaylara eleştirel baktınız. Masonlukta size yanlış gelen bir nokta var mı?

- Hiçbir eleştiri yakalayamadım. Rituellerin dili zaman zaman düzeltilmiştir. Örnek vereyim kardeşler diyoruz bir süre öncesine kadar birader deniyordu. kardeşe bıraktı yerini. Mesela hemşire diyoruz kızlarımıza, karılarımıza kızkardeşlerimize, annelerimize falan. Biraderi kardeş yaptığımıza göre hemşireyi de kızkardeş yapmamız lazım. Halbuki hemşire hâlâ hemşire.

- Hemşirelerinizi niye aranıza almıyorsunuz?

- Biz aramıza hanımları almıyoruz, başka masonluk teşkilatları var ki hanımları da alabiliyorlar. Dünyada sadece hanımların olduğu mason teşkilatları var.

- Kadını dışlayan, çağdaş bir kurum olabilir mi?.

- Biz kadını dışlamıyoruz sadece operatif masonluk döneminden kalma bir alışkanlığı sürdürüyoruz. Kadınlar, eşlerimiz, kardeşlerimiz, annelerimiz en önem verdiğimiz kişiler. Masonluğa kabul töreninde mason olacak kişiye iki tane eldiven verilir. Biz masonlar çalışmalarımızda beyaz eldiven takarız. Bu beyaz eldiven bir masonun ellerini hiçbir şekilde kirletmemesinin sembolüdür. Bir eldiven verilir mason olacak adaya. Bir ikinci eldiven verilir, "Bunu sevdiğiniz bir hanıma, kızkardeşinize, kızınıza veya annenize verin. Onlar aramızda olamıyorlar ama manen aramızdadırlar her zaman. İlerde hata yaparsanız hayatınızda sizi uyaracak olan onlardır" denir.

Naif bir üstat
Sanat üretimindeki uzun beraberlik evliliklere benziyor. Beraberliğin bitişi, sadece artık ortak üretim yapılamayacağı anlamını taşımıyor. Taraflar boşanmalarda olduğu gibi, bir duygu seli içinde buluyorlar kendilerini. Zeki Alasya "eski eşi" Metin Akpınar ile evliliklerine dair söylediklerine çok kırılmış. Belki içinde bulunduğu maddi sıkıntı döneminin de etkisi ile şimdi diyor ki, "Gençlere öğüdüm işinizi tek başınıza götürünüz."

Zeki Alasya, ilk kez masonluğunu anlatıyor, kendi masonluğunu anlatıyor. Tabii yalnızca cevap verebileceği konular üzerine konuşuyor. Röportajlarda bazen cevaplardan çok soruların nasıl cevaplandığı daha önemlidir. Öğrendiğiniz yeni şey muhatabınızın karakteridir. Tiyatro sanatçısı Alasya'nın masonluğu anlatış biçimi o sırada gözlerinin sevinçle parladığı da hatırlanırsa bana onun "Naif" bir insan olduğunu gösterdi ki Akpınar'a ilişkin değerlendirmeleri ile çok paraleldi. Sema Yunak ile ilgili bana çizdiği portre ise, "Söyleşide tüm unsurları ile bulunmayan veriler ile birlikte düşündüğümde" daha "otoriter" idi. "Yaşlı adam-genç kadın" aşkının eninde sonunda kadın tarafından bitirilmeye mahkum olduğunu düşünüyordu. Böyle bir sonu beklediğini saklamadı benden. Bu da onu 3. kez "naif" buluşumdu.
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: asimov - Ocak 29, 2014, 10:38:55 öö
Bu ropörtajdaki bazı ifadeler bana çok tanıdık geldi. Hani forumda Takvim gazetesinde çıkan bir röportaj yayınlanmıştı. Demek ki bu röportaj oradan, buradan alınan  ifadelerle oluşturulmuş.

Zeki Alasya'nın ev ödevi kısmı aynen alınmış.

Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Samuray - Ocak 29, 2014, 06:41:55 ös
Bu röpörtajı ben gazeteden okumuştum. Belki masonluğa biraz geç girmiş olabilir ama konuşmalarından çok mutlu olduğu görünüyor :)
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: asimov - Ocak 29, 2014, 07:38:38 ös
Kendisiyle yıllar önce bir vesile ile tanışmıştık.
Elbette o  zaman mason olduğunu bilmiyordum.

Şimdi geriye dönük yorumlarsam, masonluğun ışığı, erdemi kelimelerine, davranışlarına yansımış olduğunu anlıyorum.
Ne mutlu ona, doğudan nur (ışık) alarak aydınlanmış.

Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Alşah - Ocak 29, 2014, 08:09:55 ös
           Bu röportajda bir husus dikkatimi çekti. Ben çok önceleri bu sütunlarda, Mason olmak için kapıyı çalmaktan ziyade önerilmenin daha önemli olacağını belirtmiştim. Sayın Zeki Alasya 'da aynısını belirtiyor. "-Kapıyı çalmak yol değil, birisinin önermesi" daha doğrudur diyor.
       
          Masonluğa kabul edilmek isteyenlerin, bu nedenle muhakkak Mason dostlar edinmesi veya onlara yakın bulunmasında yarar olduğunu düşünüyorum.
       
          Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: asimov - Ocak 29, 2014, 08:19:17 ös
Masonlukta kapıyı çalıp mason olabilen hatta deyim yerindeyse kendi kendini öneren masonlar vardır.
Sonuçta size kefil olacak masonlara gereksinimiz vardır.
Kapıyı çalın açıkacaktır elbet ama  çalmayı da bilmek gerekli.
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Spock - Ocak 29, 2014, 09:55:59 ös
Ben de bir yere takıldım... "Türkiye'nin bütün mason teşkilatlarında, masonların gittiği her yerde yeni geleceklerin resimleri üç ay askıda kalır." şeklinde bir ifade var.

Bu süre halen 3 ay mı yoksa 1 aya mı indirildi?
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: asimov - Ocak 29, 2014, 11:44:07 ös
"masonların gittiği her yerde" derken?
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Alşah - Ocak 29, 2014, 11:50:57 ös
           Bu bakımdan,  Loca'ların bulunduğu şehirlerde yaşamak bir avantaj. Loca bulunmayan illerdeki sempatizanlar ne yapsın ?

          Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: Spock - Ocak 30, 2014, 09:54:57 öö
"masonların gittiği her yerde" derken?

Büyük Loca'ya bağlı tüm locaların toplandıkları binaları kastetmiş olmalı, ama ifade yanlış... Süre hakkında bilgisi olan var mı (1 ay vs. 3 ay)?
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: ADAM - Ocak 30, 2014, 11:51:53 öö

Açıklama:

Burada "masonların gittiği her yerde" denilen, bir mason locasının çalışmakta olduğu her yer yani söz konusu büyük locanın her mason lokali anlamında...

Askı süresi ise bir büyük locadan diğerine farklıdır. Tüzüklerinde yazılıdır. Örneğin Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'da şu andaki uygulama süre bir ay ama bu yaz aylarına denk düşerse tatil nedeniyle üç ay ekleniyor.
Başlık: Ynt: Zeki Alasya röportajının etkileri
Gönderen: mytch - Ocak 22, 2016, 11:43:43 ös
ön yargı üzerine bir makale görüyorum, eğer kendimizi bazı şeylerde aşmak istiyorsak ön yargılarımızdan kurtulmalıyız kardeşlerim.

Saygılar ve sevgiler...