Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: MARTIN LUTHER (bir başka açıdan bakış) - 2  (Okunma sayısı 3191 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 01, 2010, 12:24:23 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Bu bölümde Martin Luther’in önce genelde din, sonra da toplumsal yapı bakımından evlilik ve aile, dolayısıyla ahlâk üzerindeki görüşlerini özetlemeye çalışacağım.

16. yüzyılın “Rönesansçı” diyebileceğimiz bir görüşü olan ve insancı (hümanist9 düşünürlerin özenle vurguladığı insanın yetenekleriyle erdemlerini yücelten görüşler, Martin Luther’e ters gelmekteydi. Bunun üzerine başlı başına bir kitap bile yazmıştı.

Luther, doğrudan aşırı bir Augustinusçu anlayışı savunuyordu. Bu nedenle de tarihin en büyük insancı düşünürlerinden Erasmus’a sert bir şekilde karşı çıkıyordu:

“Erasmus’ta insan, kendi akıl yürütme gücüyle, Tanrı’nın insandan beklediği eylem biçimlerinin ne olduğunu kavrayabilir. Oysa tüm insanlar ilk günah nedeniyle, günahkâr yaratıklar olduğu için, Tanrı tarafından terkedilmiş bir durumdadır. Tüm insanlar, bağımlı, lânetli, tutsak, hasta ve ölüdür. Bu nedenle, Tanrı’yı insan aklı ile ölçülebilir, kavranabilir ve bilinebilir bir varlık diye kabul etmek günahkârca bir anlayıştır. İnsanlar, Tanrı’dan o denli uzaktır ki, Tanrı’nın neyi isteyip neyi istemediğini bilme umutları bile yoktur.”

Luther’e göre insanın kurtuluşunun tek çaresi inanmaktı. Buna uygun biçimde, günahkâr bir varlık olarak insanın amacının inanca kavuşmak olduğunu ileri sürüyordu.

Ancak konu günah olunca, Katolik Kilisesi’ne karşıt düşüyordu. Günahları da Tanrı’nın belirlediğini ileri sürüyordu ama bu bağlamda suçu Mesih’in üstüne yıkıyor ve şöyle diyordu: “Günahlarım benden kaynaklanmaz; onlar Mesih’in günahlarıdır.”

Martin Luther, kadınlar ve evliliğe ilişkin oldukça hoş ve övgüye değer düşünceler belirtmişti. Kendisini bir Kilise reformcusu olduğu kadar bir ahlâk reformcusu olarak görmekteydi. Bu bakımdan Katolik Kilisesi’nin olasıya eleştiriyordu. Şöyle demişti bir yazısında: “Hiçbir kilise babası evlilik kurumuna ilişkin dikkate değer ya da güzel bir şey yazmamıştır.”

Bu bakımdan hayli kendini beğenmiş bir tavrı vardı Martin Luther’in: “Benden önce hiç kimse hiçbir şey bilmiyordu. Ebeveynlerin, çocukların, kadın ya da kızın ne demek olduğu da bilinmiyordu.”

Bana sorarsanız, bu saçmalamanın dik âlâsı şayet bu deyişlerinin çevirisinde bir yanlışlık yapılmamışsa.

Nitekim yazılarına ve yaşantısına şöyle bir göz atınca, bu deyişleriyle çelişkili bir görüntüyle karşılaşırız. Bu konuda söylemesi, düşünmesi ve yapması gerekenlerin tam tersini yapmıştır.

Önderinin yaptığını yapma, dediğini yap, yaptığına bakma dediğine bak.

Peki ama iş o kadarla kalmıyor ki. Bir yazısında şöyle diyor: “Hayli ender dua ettim. İsyancı bedenim yok edici bir ateşle beni yaktı. Ruhuna sıkıntı veren biri olarak ben, beden, şehvet, tembellik ve uyuşuklukla kendimi doyasıya yiyip bitiriyorum.”

Bunun öyle olduğunu kabul edelim. Ona göre bu durumdan ötürü kendisi sorumlu değildir. Ya kim sorumlu? Onun açıklaması şöyle: “Şeytan gelip bedenimi kendisine çektiğinde bunu nasıl yaptığımı pek âlâ biliyorum. Bu korkunç bir savaştır. Ben bunu çok iyi biliyorum; sen de bilmelisin. Şeytan bedeni harekete getirip ateşlediğinde bunun pek âlâ farkındayım.”

Ardında da şu sözler:

“Evlilik yaşamına yönelik söylediğim bütün iyi şeylere karşılık evlilikte günah olmadığını kabul edemeyeceğim. Evlilik yükümlülüğü asla günahsız olarak yerine getirilemez. Evlilik zina ve fuhuştan farklı bir günah değildir. Her ne kadar kadınlar itiraf etmekten utansa da, Tanrı’nın iffet bağışladığı binlerce insan arasında bir tek kadının bile olmadığı, Kutsal Kitap ve deneyimlerle kanıtlanmıştır. Tanrı’nın sözü ve işi açıktır. Kadınlar, evlendirilmeleri ya da * olmaları için yaratılmıştr.”

1523 yılında bir Pazar gecesi manastırdan dokuz rahibe kaçırılmış ve Martin Luther’in gözetimi altında alıkonulmuştu. Luther’in o rahibelerden her biriyle cinsel ilişkiye girmiş olduğu da ileri sürülür. İşte onlardan biriyle evlenivermiştir. Bunu da kendisine iletilen bir Tanrı buyruğu olarak açıklar: “Evlilik konusunda başka görüşlere sahipken Rab beni aniden bu noktaya getirdi. “Tanrı ona sevecenlik göstermemi istedi. Oysa ona karşı ne sevgi ne de ihtirasım vardı. Şeytana inat olsun diye evlendim.”

Bu bakacak olursak, Luther açıkça kendisini Tanrı’dan vahiy almış bir peygamber gibi görmüş.

Hıristiyanlığın ahlâk bakamından en önemli ilkelerinden biri, doğruluktur. Nitekim bundan ötürü Engizisyon sorgulamaları sonucunda birçok kimse, işkence altında kendisine söylemesi istenenleri doğru olmadığı halde söylediği, dolayısıyla yalancılık ettiği gerekçesiyle mahkûm edilmiştir.

Nitekim Luther de “Bana göre yeryüzündeki en utanç verici kötülük yalan söylemektir.” der.

Öyle der ama öyle mi yapar, işte orası kuşkulu.

Katolik Kilisesi ile didiştiği ilk yıllarda, doğruluk ilkesine takılıp kalmak zorunda olmadığını açıkça belirtmiştir: «Papalığın, Hıristiyanlık karşıtlığının hile ve fesatlarına karşı her şeyi geçerli görüyorum. Yeminlere, ancak psikolojik olarak olabildiğince bağlı kalınmalıdır. Bu olanaksız ise, yeminlerin göz ardı edilmesine izin verilir.» Üstelik bu durumu, kendi Kutsal Kitap yorumuyla kanıtlamak için de metinler üzerinde kendince birtakım değişiklikler yapmıştır.

19. yüzyılın ünlü Alman tarihçisi Johannes Janssen, “Yeni öğretisini desteklemek için birçok anlatımı günahı isteklendirecek şekilde ve kasıtlı olarak değiştirmekten kendini alıkoyamaması Luther’in en kötü kusurudur.” demiştir.

Kimileri, Katolik Kilisesi ile girdiği savaşımda Luther’in dürüst davranmasının beklenemeyeceğini söyleyebilir. Ancak olay o kadarla kalmaz ki… Şöyle bir sözü var: «Bir insan yüksek bir amaç uğruna ve Kilise’nin hatırı için büyük bir yalan söylerse, bunda ne kötülük var?»

Özetle, birçok yansız araştırmacının kanısına göre Martin Luther, eylemleriyle söylemleri birbirini tutmayan biri. Buna karşın bir “Reformcu” olarak nitelenişi ve bunda başarılı da oluşunu aslında kendisine değil, doğrudan o savaşım verdiği Katolik Kilisesi’ne borçlu.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2841 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 25, 2007, 11:10:50 ös
Gönderen: shemuel
2 Yanıt
3075 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 17, 2008, 11:44:57 öö
Gönderen: akasya
0 Yanıt
3295 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 04, 2007, 09:36:18 ös
Gönderen: shemuel
1 Yanıt
4069 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 30, 2010, 07:40:33 ös
Gönderen: ceycet
1 Yanıt
4337 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 22, 2011, 05:21:54 ös
Gönderen: Tij
5 Yanıt
9578 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 22, 2011, 05:29:00 ös
Gönderen: karahan
14 Yanıt
13176 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 27, 2017, 07:29:37 ös
Gönderen: Tık-Tik-Tak
4 Yanıt
10654 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 10, 2011, 04:17:35 öö
Gönderen: Masor1976
2 Yanıt
4083 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 13, 2014, 11:20:56 ös
Gönderen: Melina
2 Yanıt
4247 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 06, 2015, 03:37:35 ös
Gönderen: Risus