Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Soner Yalçın  (Okunma sayısı 6048 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 07, 2012, 08:07:06 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay



Nasıl olup da bu foruma üye olarak alınmış olduğu, bu bağlamdaki amacı  anlaşılmaz bir bireyci, bu forum aracılığıyla kendisine yurt dışından araba alma konusunda birilerinin yardımcı olması dileğiyle arayışa girişmiş.

Araba yerine Aroba ya da Arabo verelim diye bir nükte yapalım dedim; bireycinin umurunda değil, çünkü o bireyci sadece kendini düşünüyor; kafasına bir araba takmış yurt dışından getirmek üzere.

Yüzsüzlüğün bu kadarına pes!

Ben o kişiyi burada resmen "yüzsüz" olarak niteliyorum. Buyrun forum kuralları uyarınca kişiye hakaret ettiğim için beni bu forumdan uzaklaştırın. Burası böyle bir bireycinin bireysel çıkar sağlama yeri mi? Öyle ise, burada benim yerim yok.

Bu yüzsüz, böyle bir çıkar girişimini burada dile getirmekle, tüm forum üyelerine birden hakaret ediyor. Bu Forumu yerin dibine sokuyor.

O bireyciye insan haklarının gerçekten geçerli olduğu bir yerden bir araba getirelim de, binip Siliviri'ye gitsin; bakın orada ne var:




- KİMSE VAR MI ORADA ?

Günde 17 saat su verilmeyen, 24 saat aydınlanma lambalarının açık olduğu ve her anımın 2 kamerayla izlendiği cezaevindeki koğuşumda bazen kendimi bu sözü söylerken yakalıyorum: 'Kimse var mı orada ?'

Yaklaşık 2 yıldır İstanbul'daki Silivri Cezaevi'nde tutukluyum. Daha mahkeme ne kadar sürecek bilmiyorum.

Fakat ben şimdiden, unutuluşa mahkum edildim. Suçum büyük çünkü; düşünmek, gezmek, gazetecilik yapmak.

Adım, Soner Yalçın. 47 yaşındayım ve 25 yıldır gazetecilik yapıyorum.

Türkiye'nin önde gelen bazı gazete ve TV merkezlerinde yöneticilik yaptım. Son olarak Türkiye'nin önde gelen gazetesi Hürriyet'in yazarıydım. 12 kitap yazdım. Bunların hemen hepsi, 100-200 bin satarak beni ülkemin bestseller yazarı yaptı. Ayrıca odatv.com adlı haber sitesinin sahibiyim.

25 yıllık gazetecilik yaşamımda, Türkiye'deki faili meçhul cinayetleri, devlet içindeki illegal örgütleri, çeteleri, mafyayı ve dinci cemaatleri kaleme aldım. Tarih çalışmaları yaptım.

Yazdıklarım nedeniyle ölüm tehditleri aldım; aylarca saklanmak zorunda kaldım ama yine de korka korka hakikatleri yazdım.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye Millet Meclisi Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu, devlet mafya ilişkilerini araştıran mahkemelerde tanıklık yaptım.

Gazetecilik kuruluşları dışında hiçbir derneğe, vakfa, siyasal partiye ve örgüte üye değilim.

Ülkemde sadece mesleki kimliğimle tanınırım, siyasal kimliğimle değil.

Ve buna rağmen, 5 yıldır süren yargılama sonucu hala ortaya çıkarılamamış 'Ergenekon' adı verilen gizli bir örgütün üyesi olduğum iddiasıyla hapisteyim. Peki delil olarak ne gösteriyorlar?

Sahibi olduğum odatv.com bilgisayarında devlet güvenliğini ilgilendiren Word dosyalarının bulunması! Bunlar bize ait değil, virüsle bilgisayarımıza gönderildi. Bunu Türkiye'nin üç seçkin üniversitesi ile bir ABD bilişim ve siber suçlar şirketinden aldığımız bilirkişi raporlarıyla ispat ettik. (Bu virüsü, polis içindekidinci bir cemaat mensuplarının yaptığından şüphe ediyoruz.)134 sayfalık iddianame aslında neyin yargılama konusu olduğunu ispat ediyor: İddianamede, 361 'haber', 280 'kitap-yazı', 53 'köşeyazısı', 26 'röportaj' ve 5 'makale' sözcüğü geçmektedir!

İddianamede, silah yok, bomba yok, cinayet yok, eylem yok. Mahkemede hakimler bana sadece, 'o haberi neden yaptınız' veya 'o röportajı niye yayımladınız' sorusunu yöneltti!

İşte suçum bu: Soru sormak, gerçeği aramak, hakikati yazmak. Yani, mesleğimi yapmak...

Türkiye'deki meslektaşlarım şeytani bir entrikayla hapse atıldığımı biliyor. Fakat büyük çoğunluğu, cezaevine gönderilmemek, işsiz kalmamak için korkup gerçeği yazamıyorlar.

Bu sebeple ben de size bu mektubu yazıyorum.
Benim ülkemde düşünce hala kötülüğün simgesi olarak görülüyor. Düşünsel değerlere tutkuyla bağlı zihinlere sadece düşmanlık ediliyor; sahte delillerle hapse atılıyor.

Bu mektubu size yazdım; çünkü siz benim 'suç' ortağımsınız. Nasıl mı: Aydınlanmayı, özgür düşünceyi, akılcılığı sizden öğrendik biz Erasmus, Descartes, Montesquieu, Voltaire, Rousseau, David Home, Kant, Marks, Weber, Sartre, Camus değil misiniz siz?

Siz düşünce için canını veren Brunu değil misiniz? Siz Dreyfus'un yanında duran Emile Zola değil misiniz? 'Siz yanlış yaşam doğru yaşanmaz' diyen Adorno değil misiniz ?

Sevgili dostlar, evet siz benim 'suç' ortağımsınız! Sizi harekete geçirmeye çağırıyorum. Yalnız olmadığımı gösterin.

Sessizliğe mahkum edilişime son verin. Sesim olun, kalemim olun.

Yıkın yalanlarla örtülü şu zindanın dört duvarını.

Yoksa...

Bu yine; toprağa, çiçeğe, ağaca ve en dayanılmazı 12 yaşındaki oğlumun kokusuna hasret; insani niteliklerimi kaybetmem için yoğun tecrit uygulanan cezaevindeki koğuşumda kendimle konuşmaya devam edeceğim:

'Kimse var mı orada?..







ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Kasım 07, 2012, 11:01:10 öö
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Alıntı
'Kimse var mı orada?..



Yok ; 1980 sonrası uykuya yattılar ve hala masallarla , Kadercilik savsatasıyla 3 MAYMUN' u oynuyorlar.

Son TREND 250.000 EURO değerinde arabalara binmek ( Ben bu arabalara binenler VATAN HAİNİDİR) dediğimde çevremdeki aklı evveller '' Seninde paran olsa almazmısın ? '' diyerek benimle dalga geçtiler, >:(  bende alırım dedim nede olsa ben bir VATAN HAİNİ' yim  size göre ; çünkü sizin gibi EVRENSEL olmadığım için. >:(
Neticede SONER YALÇIN vb. İnsanlar bu topraklarda yok olmaya mahkum olacaklar .Dün itibari ile İzmirde' de tebliğ ler yapılıyor Çiftlere .İSLAM adına Devletimin Poliside hırsızların Peşinde olduğundan bu zavatlar iş başında.Merak ettiğim ben gerçekten bu olayı tasvip etmediğim için acaba TAKİYE' mi yapıyorum yoksa ben KAFİR' miyim ?  ???

Son sözüm bu hale gelmemizimin tek suçlusu Eğitimcilerin  ve bu duruma göz yuman biz VELİ ' lerin suçudur .  Dün , ORTA 2 . Sınıfa giden Öğrenciye soru sordum  112-159 = ? kaç kalır dedim , cevap ilginçti başladı çıkarma işlemini yapmaya   ???

Saygılar

Not: Deniz Feneri diye bir masal vardı ; hakikaten bir Milletvekili de elinde FENER' le dolanıyordu meclisin koridorlarında sahi ne oldu o hikayeye ? Nede olsa yazar çizerler  içeride ,  dışarıdakilerde EV, ARABA derdinde olunca GEMİCİKLER çoğalıyor.Neyse çok konuştum ANNECİĞİM ağzıma biber sürecek .ELHAMDÜLÜLLAH ÇOK ŞÜKÜR ...
« Son Düzenleme: Kasım 07, 2012, 11:12:11 öö Gönderen: NOSAM33 »
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Ocak 03, 2013, 01:39:13 öö
Yanıtla #2
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 154
  • Cinsiyet: Bay

selamlar,

deniz kadar hur ve  gök yüzü kadar  güçlü  insanlar; bu yazıyı yazan bay ADAM'a ayrıca teşekürlerimi iletirm. Davalar-mahkeme-savcı-hakim- sanık-tanık... ben iki  en fazla  üç kere adlıye yuzu gördum, bu adamların ne gunahı var hadı onları boşverın aılelrının en gunahı var siyasetten hiç anlamam secım zamanlarında  gııdp oyumu verırım  ve ıtıraf edeyım  hep kararsız kaldım boş oy kullandım, develte verdgım zarardan hep uzuntu duymuşumdur, sanırım  bu gazetecı  dostumuz bırının cok fena damarına basmıskı böyle  ezıyetler edıyorlar ona...Gazi Musatfa Kemal ATATÜRK' un kurdugu laik  tam Demokratık bir ülkede bu zulum ne dıye ?  hıc korkum yok  ne yapcaksınız ? beni içeri atın vucudmu zıncırler vurun  fikirlerim coktan semaya yayıldı ne yapsanız artık işlemez özgurlugume... dayan soner daayn yıgıt yüreklı... tum özgur tutsaklara .... SAygılarımla
Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve selamet ol ..


Ocak 03, 2013, 02:00:06 öö
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3234
  • Cinsiyet: Bay

Sonunda çıkardılar bir şartla , karakola akşamları gidip imza atma şartı ile ...
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Ocak 11, 2013, 11:24:31 ös
Yanıtla #4
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 856
  • Cinsiyet: Bayan

Uğur İpekci takma adını kullandığı iddası Mehmet Eymür'e aittir. Ayrıca, Eymür'e göre Yalçın yüzük, künye, kolye gibi bütün takılarına ve eşyalarına “ Teşkilat-ı mahsusa ” arması koyduruyormuş ..
Adequatio intellectus et rei


Eylül 06, 2014, 01:28:11 öö
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 291
  • Cinsiyet: Bay

Soner Yalçın’ın son zamanlarda çizgisindeki değişikliği fark ettiniz mi?

Soner Yalçın  yeni patronunun çıkarları ve isteklerinden dolayı yeniden Perinçekçi oldu. Çünkü daha bundan bir yıl önce tıpkı diğer eski Aydınlıkçılar gibi o da Perinçek ile kanlı bıçaklıydı. Şimdi Odatv’de imzasız yazılar yayınlanıyor. Perinçek için “İnanmış Adam”, “Dava İnsanı” başlıklı methiyeler çıkıyor. Ama kısa süre önce “Aydınlık Yalancı Çıktı” haberleri eksik olmuyordu.

Perinçek’in Aydınlık dergisinde ise Soner Yalçın hakkında “aramıza sokuldu” gibi yayınlar yapılıyordu. Aydınlık dergisinde yayınlanan, Soner Yalçın’ın meşhur “Bay Pipo” kitabını MİT yazdırdı iddiasına karşı Soner Yalçın dava açmış, zehir zemberek yanıtlar vermişti.

Şimdi Soner, Doğu PERİNÇEK 'e “Dava Adamı”, Doğu, Soner’e “Bizim yetiştirdiğimiz onurlu gazeteci” diyor.


Bunun nedeni zoraki yoldaşlık… Özellikle 2008 Nisan ayında Odatv’de çıkan “flaş… flaş…” ibareli bazı yazılar bu iki eski yoldaşın tekrar niye yollarının birleştiğini açıklayabilir. İşte Odatv’de endişe dolu bir haber:

“Doğu Perinçek cezaevinden yazdığı Aydınlık’taki köşesinde, ‘Ergenekon soruşturması çerçevesinde Aydın Doğan’la ilgili sorularla da karşılaştığını’ yazmıştı. Son iki gündür çıkan haberlere göre; Hürriyet Gazetesi’nin sahibi Aydın Doğan’ın ismi, Perinçek ile aynı gün sorguya alınan İlhan Selçuk’un ifadesinde de geçiyor. Ancak Hürriyet gibi büyük bir gazeteye sahip olan Aydın Doğan isminin her iki sorguda da yer alması oldukça dikkat çekiyor. Kısacası; kafalar iyice karışıyor. Ve aynı soru daha sık sorulmaya başlıyor; Ergenekon nereye doğru gidiyor?”

Nereye mi gidiyor? Sana ve patronuna… Şimdi düşünme sırası sizde…

Perinçek içeri alınınca Hürriyet, Milliyet ve Vatan gazeteleri neredeyse her hafta Perinçek bültenleri yayınlamaya başladılar.

“Kaybedenler kulübüne hoş geldiniz” demekten başka bir şey gelmiyor aklımıza. Çünkü Türkiye’de siyaset dünyasında sıfırı tüketen istisnasız herkes adeta “denize düşen yılana sarılır misali” Perinçek’in yanına gider. Perinçek de önceden küfrettiği bu isimleri anında “milli şahsiyet, canım kardeşim” diye bağrına basar.

Son zamanlarda Perinçek ile Hürriyet yazarlarının muhabbetleri için maşallah demek lâzım. İçeriden karısına yazdığı mektuptan çok Ertuğrul Özkök’e, Ahmet Hakan’a mektup yazıyor. Birine “canım kardeşim”, öbürüne “iki gözüm…”

Soner Yalçın ile Perinçek’in birden bire yeniden dava arkadaşı olmasının nedeni belli… Odatv’de Doğan Yurdakul gibi eski Aydınlıkçılar, Attila Aşut gibi 2000’e Doğru çalışanları toplanmış. Ne nostaljik değil mi? Hepsi gençlik yıllarına dönmüş olabilir.

Ancak eski defterleri birileri açtığı için Soner kendini çok rahat hissetmeyebilir. Birileri patronunu bile içeri almakla tehdit ederken, kendisinin rahat bırakılacağını elbette düşünmüyordur. Bu yüzden birden bire Perinçek ile tekrar dost olmaya karar verdi. Artık birbirilerine “kardeşim, abim” diyebilirler.

Komik olma Soner
fırtınanın şiddeti ne olursa olsun martı sevdiği denizden asla vazgeçmez


Eylül 06, 2014, 07:02:02 öö
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Sayın davut'un burada sanki kendi yazısıymış gibi verdiği şu en son yazı internette yayınlanmış olan bir yazıdan aynen kopya... (Oradaki yazının bir bölümü alınmış.)

Bu kopya ile bağlantılı bir katkı, bir yorum, bu yazının buraya öncekilerin üzerine niçin getirilmiş olduğuna dair bir açıklama yok.

Sadece siteyi gereksizce dolduruyor. Sadece başlık tutuyor, o kadar.

Oradan bu şekilde, hiçbir referans da vermeden kopyalama izni olup olmadığı da ayrı bir sorun.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
5806 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 24, 2007, 01:56:09 ös
Gönderen: Ittihatci
0 Yanıt
8451 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 30, 2010, 01:40:39 öö
Gönderen: Mozart
5 Yanıt
3975 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 14, 2010, 02:41:12 ös
Gönderen: cardiffmonster
3 Yanıt
4879 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2012, 12:20:20 ös
Gönderen: Masor1976