Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Aydın Kişi ve Mason... 11  (Okunma sayısı 2009 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 11, 2013, 01:38:45 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Bu dizimizi birkaç gün savsakladık, doğru fakat unutmadık.

Yazarımız, önceki bölümünde aydın kavramının tarihsel arka planını inceleme konusu etmişti. Şimdi ise aydının farklı toplumlardaki algılanışını ele alıyor ve diyor ki;


Bir ülkenin geleceğinin, o ülkenin toplumunun geleceğinden, toplumun gerçeğinin de o topluma yön veren aydınlarının gerçeğinden soyutlamak mümkün değildir. Toplumun yolunu ve yönünü aydınlatan fikir hareketleri, o ülkenin aydın kadrolarının düşünce dinamiklerinin sonuçlarında ortaya çıkar.

Batı’da:

Fransız’ı, Fransız yapan değerler, Descartes’dan, Rousseau’ya, Voltair’den Ansiklopedistlere ve diğer düşünce akımlarının öncüleri olan tüm Fransız düşünürlerinin gerçeğinden ortaya çıkmışlardır.

İngiliz’i, İngiliz yapan değerler ise, Locke, Hume, Berkley, Bentham, Stuart Mill ve diğer İngiliz aydınlarının yön verdiği düşünce sistemlerinin bir gerçeği olarak ortaya çıkmıştır.

Avrupa Medeniyetinin bir diğer köşe taşı olan Almanya’yı Alman yapan düşünce akımları ise, Kant, Hegel, Fichte, Shelling ve gene düşünce hareketlerine yön veren diğer aydınların felsefi gerçeğine paralel olarak biçimlenmiş olduğu görülür. 

Kültür temelindeki bu yapısal şekillenmelerde, Fransız’ı rasyonalizmden romantizme, Almanları, romantizmden idealizme, İngilizleri ise, pragmatizmden liberalizme taşıyan değerler hep bu ülkelerin aydın kadrolarının felsefi ve fikri dinamikleri içinde yer almış, olgunlaşmış ve yaşamdaki pratiğine ulaşmıştır.

Özetle, Batı toplumlarının aydınları, bugün ulaştıkları fikri ve fiili düzeylerini, bilimsel düşünce temeline dayalı, felsefi seviyesini evrensel değerleri çıkarları istikametinde arayan bir gerçekçilik içinde, kendi kültür çizgisinde ve kendine özgü olarak, kopyalamadan uzak bir şekilde, yine kendi gerçeğini yakalayarak ve bir kimlik oluşturarak şekillendirmiştir.

15. yüzyıldan itibaren Batılı aydın, Hıristiyanlığın temellerini sarsıcı tartışmalara girişmekten geri kalmamıştır. Bir yandan Kilisenin “evrenselliğini” ve mutlak otoritesini çürütürken, diğer yandan “Kutsal Kitapta” Tanrı sözleri diye yer alan hükümlerin yanlışlarla dolu ya da uydurma olduğunu kanıtlamış ve “peygamber” diye yüceltilen kişilerin yaşamlarındaki olumsuzlukları ortaya koymuştur.

Bunu yaparken “Din duygularını zedelenir” ya da “Din elden gider” ya da “Toplum anarşiye düşer, devlet çöker” diye telaşa kapılmamış, ya da buna benzer iddiaları ciddiye almamış ve bu tür saçmalıklara inanmamıştır. Batı dünyası hem hümanist, hem akılcı ve hem de hümaniter aydın tipi yaratabilmiştir.

Batı'da aydın kavramına karşılık gelen intellectuel sözcüğü 17.yy'da kullanılmaya başlanmıştır. 19.yy. ise Osmanlı'da aydın sözcüğünün ilk şekli olan "münevver" sözcüğü yerleşmiştir. Kimliklerini aynı dönemde kazanmış olmalarına karşılık farklı süreçlerin ortaya çıkardığı iki ayrı kategoriden söz ediyoruz. Batılı "entelektüel" Yeni Çağ'ın Batı'da getirdiği bir dizi gelişmenin ürünüdür. Bu nedenle özelliklerini de bu çerçevede kazanmıştır. Batılı aydın kendi kimliğini ve zaferini Orta Çağ'daki sisteme ve bu sistemi eleştirerek Orta Çağ'ın bilgi tekelini elinde tutan Clericus'a (rahip) karşı kazanmıştır. Bilindiği gibi Orta Çağ'da Batı'da egemen olan düşünce tarzı Hıristiyan kilisesince belirlenmiştir.

Siyasi anlamda bölünmüş, küçük feodal birimler hâlinde örgütlenmiş olan Batı'da kilise ve rahipler, evrenselci (Katolik sözcüğünün sözlük anlamı evrenseldir) bir anlayışla Batı'nın ideolojik birliğini sağlama ve sürdürme görevini üstlenmiştir. Siyasi alanda da kadro oluşumunda iktidarlara destek sağlamışlardır.

Rahipler, Batıda uzun bir süre bilgi ve ideoloji tekelini ellerinde bulundurmuşlardır. Bunun en açık delili Latince'nin sadece belli bir kesimin anlayabileceği ölü bir dil olmasıdır. Bu da bize Orta Çağ Batı'sında bilginin belli ayrıcalıkları olan sınıfın tekelinde olduğunu ve yaygın bir biçimde kullanımda olmadığını göstermektedir. İşte Batı'nın yeni aydını böyle bir anlayışa karşı kimliğini kazanmıştır. Yeni bir insan tipini ortaya çıkaran ise Orta Çağ'da açmaz içindeki Batı'ya çözümün var olan egemen yapının dışında unsurlardan gelmesidir.

Feodal Batı'da hem üretim (serf), hem de yönetim (aristokratlar ve rahipler) dışında var olan marj-dışı "baldırı çıplak" bir kesimden gelmiştir. Burjuvazi adını verdiğimiz bu yeni kesimin, coğrafi keşiflerin sonucu elde ettikleri büyük zenginlik, aristokratlar karşısında büyük bir güce dönüşmüştür.

Hıristiyanlığın öngördüğü insan ve dünya anlayışı karşılaşılan yeni tür insanlarla ve yerlerle sarsılmaya başlamıştır. Bu da, Hıristiyanlığın ve feodalizmin değerlerini sorgulamayı gerektirmiştir. Artık bilgi ve bilginin niteliği ve onu elinde tutan kişiler de değişmeye başlamıştır.

İşte Batılı aydın, bu yeni oluşumdaki yerini rahipler ve soyluların dışında belirledi. İncilin Latince olmasına karşı çıktı. Ulusal dilde yazılıp okunmasını savunarak ulusal kiliselerin oluşturulmasını istedi. İnsanın aklı ile her şeyin doğrusunu yapabilecek güçte olduğunu söyledi.

Kilisenin evrenselci yasalarına karşı doğal evrensel insan hukukunu ve aklını, eski toplumsal ve siyasal hiyerarşiye karşı eşitliği ve özgürlüğü savundu. Ortaya çıkan kitap, gazete gibi iletişim araçlarından yararlanmayı bildi. Böylece halkla ve kitlelerle iletişim kurdu ve sözünü onlar adına söyledi. Batı aydını belli bir dönem devletten bağımsız olmuş ve eleştirel bir zihniyet oluşturmuştur. Bilgi tekelini kırmış, doğayı, evreni sorgulamış, elde ettiği yeni bilgileri geniş yığınlarla paylaşmıştır. Çünkü kendi doğruluğunu başka türlü onaylatması mümkün değildi.


Bu Batı’da böyle… Peki “Batı “ kavramına bir türlü sığmayan, sığdırılamayan, yeterli uyuşmayı sağlayamayan ülkemizde nasıl?

O da gelecek bölümde.







ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2746 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 14, 2013, 03:45:14 ös
Gönderen: ADAM
7 Yanıt
5531 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 18, 2013, 07:08:55 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3455 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 18, 2013, 02:20:29 ös
Gönderen: ceycet
0 Yanıt
2386 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 22, 2013, 06:02:18 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3018 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 25, 2013, 01:40:54 öö
Gönderen: dogudan
0 Yanıt
3009 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 26, 2013, 04:50:55 ös
Gönderen: ADAM
2 Yanıt
3408 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 31, 2013, 01:52:28 öö
Gönderen: peacewings
5 Yanıt
4511 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 22, 2013, 04:01:06 ös
Gönderen: ADAM
8 Yanıt
5712 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 05, 2013, 04:21:03 ös
Gönderen: ADAM
3 Yanıt
3402 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2013, 11:20:35 öö
Gönderen: ruzber