İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın Anayasası
1813 yılında İngiltere Birleşik Büyük Locası kurulduktan kısa bir süre sonra, kuruluş protokolü uyarınca anayasanın yeni baştan hazırlanmasına girişildi. Bu amaçla, Masonluk tarihindeki ünlü çehrelerden Peter W. Gilkes’in yönetiminde bir komisyon kuruldu. Bu komisyonun hazırladığı tasarı İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın 1815 yılındaki genel kurul toplantısında kabul edilerek yürürlüğe kondu.
Öncelikle şunu söylemek gerekir: Bu anayasada da önceki anayasalarda yer alanlara benzer deyişler görülür ama 1723 tarihli özgün anayasa ile Ahiman Rezon arasında orta yolu bulan bir uzlaşma yasası olarak nitelenemez. Dış görünümü bakımından önceki yasalara benzese de, kapsamı bakımından hayli farklılıklar gösterir. En önemli özelliklerinden bir ise, artık geçerliliğini tümüyle yitirmiş olan salt operatif nitelikli öğelerin çıkarılmış ve Masonluğun bundan böyle salt spekülatif nitelikli olarak kabul edilmiş olmasıdır.
18. yüzyıl boyunca İngiltere’de düzenlenmiş olan tüm anayasalar, yalnızca bunları düzenleyen masonik kuruluş ya da Britanya’daki localar ve masonlar için hazırlanmıştı. 1815 tarihli anayasa bu bakımdan da önemli bir farklılık gösteriyordu: Tüm Dünya Masonluğu’nca benimsenerek uyulmak ve uygulanmak amacıyla düzenlenmişti.
Bu anayasanın ilk yükümlülüğü de görünüm bakımından öncekilere benzer ama birtakım değişik sözler içerir. Örneğin şöyle denir: Tüm insanlar arasında bir mason, Tanrı’nın insandan başka türlü gördüğünü daha iyi anlar. Çünkü insan dış görünüşe bakar; Tanrı ise onun kalbini görür. Bundan ötürü de bir mason, vicdanının yargılarına uyar.
Bir de şöyle bir söz geçer: Bir insanın inandığı din ya da mezhep ne olursa olsun, o masonik düzenin dışında itilemez. Ancak yerlerin ve göklerin (dünyanın ve cennetin) şanlı mimarına inanmalı ve kutsal görevlerini yerine getirmelidir.
Sonra da şöyle bir deyişe yer verilmektedir: Masonlar, kardeşlik sevgisinin sağlam bağları içinde her inançtaki erdemli kişilerle birleşir; onlara, insanlığın kusurlarını görmeleri anlatılır ve temiz kalmaya çaba göstererek benimsedikleri özel ve yüce inancın üstünlüğü gösterilir.
Bu anayasa üzerinde sonradan çağın gerekleri uyarınca ancak ayrıntıda birtakım değişiklikler yapılmış ancak birinci yükümlülük olduğu gibi korunmuştur.