Konfüçyüs'ün şu sözlerini hep hatırlarım,özellikle arkadaşlarla sıradan konuşduğumuz yada bilimsel sohbetlerimiz arasında:
-"Gerçekleşmiş şeyler hakkında konuşmak, geçmişte kalmış şeyler hakkında pişmanlık duymak boşunadır." ve bilgi üzerine sözleri ise şöyledir, " adaletli olan şey, diğerine göre haksızlıktır, birine güzel olan diğerine çirkindir, birine göre bilgelik olan, diğerine göre çılginlıktır."
Bilgelik ve bilgi kelime anlamları arasındaki farklılıklarından çok her ikisinin birleştiği tanımlamalara bakmış olursam aklıma şu ders geliyor. Tabii şu an sesli düşünür gibi yazımsal düşünüyorum. Aslında hepimiz böyle yapabilirsek daha orji ve saf oluruz;komik de olabiliriz hiç sakıncası yok
..evet şu an sesli düşünüyorum.
Haftalık toplantıların bir dersinde bilgiden çıktık yola ardından bilgeliğe dayandık;bilgi hakkında şöyle bir tanımlama getirmiştim, ve benim kendimin de kulağıma küpe oldu, hepimizin olması gibi;tabii sınıftakiler için diyorum. Peki bu tariflemeleri kendi içinde yaşamadan ve özeleştiri getirmeden ifade edebilirmiyiz? Hayır.
İnsan üç aşamadan geçer,
birincisi cehalet,
ikincisi bilgi,
ve en tehlikeli olan bilgiden sonraki aşama. Bu aşama, bilgilenmiş olan insanı ya kendi içinde aydınlığa götürür ve etrafına ışık yayar bilge diye tasfir edilir yada bilgi eşiğinde yükünle kalıp egosuyla ezilir.
Çünkü bilgi'nin tehlikeli bir yanı vardır,onunla birlikte egoda yükselir. Bunun önlenmesi ve dengelenmesi çok zordur.Adeta bilinçlerimiz parlar ve asıl dengelenmesi gereken durum o an ki durumdur. O parlaklığı ya egomuza transfer ederiz ki bu daha kolaydır ama en kötüsüdür, ya da çok zoru olan iç odalarımıza naklederiz ki bu daha iyidir.
Evet getirdiğim tanımlama hoca tarafından da beğenildi;evet ben bilgiliydim ve konular esnasında ince ve pratik bir zekaya sahip olduğum ifade edilirdi zaman, zaman...Amaa! hayatıma ne kadarını geçirmiştim ve ne kadarını geçiriyorum. Geçirmiyor olursak onca bir bilginin ne değeri kalırdı ki..Bazen bildiğimizin yada keşfettiğimiz çalışmalarımızın üç de birini bir başkasına aktardığımda, bir bakıyoruz bizden daha az tecrübeli olan o acemi kişi,bilgilendiğinin üzerine bizden daha fazla emek sarfeder olur.
Umarım karmaşa olmamıştır ama benim de gerçeğim bu. Aslında kendi düşüncelerimizi, hiç kimseye ait olmayan içsel hislerimizi kendi adlandırmalarımızla paylaşmış olsak, bu konuya daha uykun düşer gibi bir fikir edindim;kimsenin ne düşündüğü yada nasıl karşılar çekincesi taşımadan, dürüstçe ve özgürce. Varsın dalga geçilsin, varsın saçma bulunsun, bu sebeble mizahi duygularımızı da yaşar, birazcık çocuk oluruz...Kimbilir belki günah da çıkartırız belli mi olur. Ama bilgecilik oynamanın ne zararı var....Evet, ciddiyetin aralarında bu oyunu oynamak hiç de fena değil. Bazen kendimizin bile zaman,zaman çekindiği iç odalarımıza belki birbirimize de açar oluruz. Konfücyüsün dediği gibi belki birazda çılgınlıktır Bilgelik