Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Sır Dolu Hayatlar | Namık Kemal  (Okunma sayısı 8184 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 12, 2015, 04:09:59 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar

Merhabalar. Sır dolu hayatlar ismiyle bir biyografi serisi hazırlıyorum. Ünlü bilim adamları,düşünürleri,filozoflar ve dahası kişilerin hayatlarına dair bilinen/bilinmeyenleri araştırıp derleme tarzında hazırlıyorum. Bu yazı serisi www.masonlar.org sitesine özeldir.

Diğer Sır Dolu Hayatlar yazıları:

Sır Dolu Hayatlar | Galileo Galilei ( http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=17437 )
Sır Dolu Hayatlar | Wolfgang Amadeus Mozart  ( http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=17474 )
Sır Dolu Hayatlar | Isaac Newton ( http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=17496 )
Sır Dolu Hayatlar | Ayhan Işık ( http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=17520 )



Namık Kemal


Masonluğuna Dair




Sayın MASON'dan alıntıdır: Hürriyet Kahramanı Kardeşimiz Mehmet Namık Kemal, İtalyan Obediansı’na bağlı Risorta Locası’nda 3 Mayıs 1870’ de tekris edildi, 21 Ekim 1871’de de Üstat oldu. ( Konuya ulaşmak için; http://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=108.0 )





Namık Kemal (21 Aralık 1840, Tekirdağ - 2 Aralık 1888, Sakız Adası), Türk milliyetçiliğinin öncülerinden, Genç Osmanlı hareketi mensubu yazar, gazeteci, devlet adamı ve şairdir. 21 Aralık 1840 tarihinde Tekirdağ’da dünyaya geldi. Babası Yenişehirli Mustafa Asım Bey, annesi de Tekirdağ Mutasarrıflığında, Afyon, Kütahya, Kıbrıs kadılıklarında, Kars ve Sofya Kaymakamlığı’nda bulunan Koniçe eşrafından Abdüllatif Paşa’nın kızı Fatma Zehra Hanım’dır.


Tekirdağ Osmanlı Dönemi




Sakız Adası




Tekirdağ’daki evlerinin civarında bulunan tekkenin şeyhi Tokatlı Hafız Ali Rıza Efendi kendisine “Mehmet Kemal” adını verdi. Çocukluğu annesinin babası Abdülatif Paşa’nın yanında geçti. Abdülatif Paşa, Tekirdağ (Tekfurdağ) sancağında vali yardımcısı idi ; Afyonkarahisar sancağına tayin edildiğinde ailece Afyon’a taşındılar. 1848 yılında annesi Fatma Zehra Hanım’ı Afyon’da kaybetti. Mehmet Kemal, yaşamını dedesinin yanında sürdürdü.

Abdülatif Paşa’nın değişik kentlerde görev yapması nedeniyle düzenli bir eğitime devam edemedi. Özel dersler aldı ve kendi kendini yetiştirmeye çalıştı. Arapça ve Farsça öğrendi. Dedesi Afyon’daki vali yardımcılığı görevinin ardından ailesiyle İstanbul’a gelmişti. Orada, 3 ay Bayezid Rüştiyesine ve ardından 9 ay Valide Mektebi’ne devam etme fırsatı buldu.


Bayezid Rüştiyesi




Valide Mektebi




Daha altı yaşından başlayarak özel hocalardan ders alan Namık Kemal’e edebiyat zevki veren, Kars’ta bulunduğu yıllardaki hocası Vaizzade Mehmed Hâmid Efendi olduğu bilinmektedir.

Namık Kemal, anne şefkat ve ilgisini anneannesi Mahdume Hanım’dan görmüştür. Kars’ta binicilik ve cirit gibi spor dallarıyla ilgilenmiş, çocukluğunun bütün bu görgü, bilgi ve duygu hareketleri arasında bir yandan da şiir denemelerine başlamıştır. Namık Kemal’in Kars’ta iken bir deftere yazdığı Divan şiiri tarzı manzumeleri ve bazı hicivleri İstanbul’a döndükten sonra yazdıklarıyla birlikte bir divan meydana getirmiştir.

Namık Kemal, Midilli'de sürgüne gönderildiği sırada Abdülhak Hamit'e gönderdiği bir mektupta “nişanlısının arkasına düşerek, gönüllü nefer yazılmış, Kars'a kadar gelmiş ve bir taburun trampetçiliğinde bulunduğu halde şehit olmuş Kürd kızın cenazesini gördüğünden bahseder. Vatan yahut Silistre piyesinin konusunu oluşturan erkek kıyafetine girip nişanlısının ardından Silistre'ye giden Zekiye'yi buradan etkilenerek yarattığı düşünülür.



Silistre






Asıl adı Mehmet Kemal olan şaire “Namık” mahlasını Sofya’da iken tanıştığı şair Binbaşı Eşref (sonradan Paşa) vermiştir. 1855’te babasının Bulgaristan Filibe mal müdürü, dedesinin Sofya kaymakamı oluşu ile Sofya'ya gitti. Kars’ta öğrendiği aruz ve hece vezinlerini Sofya'da kaldığı dört sene boyunca pekiştirdi. Sofya’da evlerine ziyarete gelen dedesinin arkadaşı şair Binbaşı Eşref Bey, şiirlerini okuduktan sonra Mehmet Kemal’e yazıcı, kâtip anlamlarındaki “Namık” adını verdi. O günden sonra Namık Kemal olarak anılmaya başladı. 18 yaşına kadar kaldığı Sofya’da komşuları Niş Kadısı Mustafa Ragıp Efendi’nin kızı Nesime Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Feride ve Ulviye adında iki kızı ve Ali Ekrem adında bir oğlu dünyaya geldi.


Sofya Osmanlı Dönemi




1857’de İstanbul’a döndü ve Bab-ı Ali Tercüme Odası'nda stajyer olarak memurluğa başladı. 1858’de büyükannesi Mahmude Hanım’ı, 1859’da büyükbabası Abdülatif Paşa’yı kaybetti. Babasının ikinci evliliğini yaptığı Dürrüye Hanım’ın Kocamustafapaşa’daki evinde yaşadı. Babasının bu evliliğinden Naşit adında bir kardeşi oldu. 1859’da Gümrük Kalemi’nde çalışmaya başladı.




İlk şiirlerini Sofya’da yazan Namık Kemal, İstanbul’a geldiğinde kısa sürede şairler arasında tanınmıştı. Henüz Batı edebiyatı ile bir teması yoktu. İstanbul’da divan edebiyatı geleneğini takip ettiren şairlerle tanıştı. Arap ve Fars edebiyatlarını öğrenmeye çalıştı. Leskofçalı Galip Bey adlı şair ile yakın dostluk kurdu. Bu şairin başkanlığında kurulan Encümen-i Şuara adlı şairler topluluğuna katıldı.


Leskofçalı Galip Bey'in Yeğeni




Encümen-i Şuara




1863’ten itibaren dört yıl yeniden Tercüme Odası’nda görev aldı. Bu yeni görevi sırasında batıyı tanıyanlarla tanışma imkânı buldu ve gözlerini batı kültürüne çevirdi. Edebiyatta batılılaşmanın ilk adımlarını atan İbrahim Şinasi ile tanışması hayatını değiştirdi. Sanat ve hayat görüşü değişti. Batı edebiyatını öğrenmeye başladı, ilgisi nesire yöneldi. Tarih ve hukuk alanında kendini geliştirmeye çalıştı. Tercüme odasının bir kâtibinden Fransızca dersleri aldı. Tasvir-i Efkar’da fıkra ve tercüme yazılar kaleme aldı. İlk defa Şinasi’de gördüğü “hak, millet, vatan, hürriyet, millet meclisi” gibi kelimeleri yaygınlaştırdı.


İbrahim Şinasi




Tasvir-i Efkar




Namık Kemal'in Sanatçı Kişiliğine Dair;

Tanzimat döneminin en önemli düşünce, sanat ve siyaset adamlarından birisidir. ”Toplum için sanat” anlayışını benimsemiştir. Sanatı, toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullanmıştır. Eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlamıştır. Divan edebiyatının süslü-sanatlı düz yazısı yerine, belli bir düşünceyi iletmeyi amaçlayan yeni bir düzyazıyı kullanmıştır. Eserlerinde noktalama işaretlerini kullanmıştır. Gençliğinde Divan Edebiyatı tarzında şiirler yazmış, Avrupa’ya gittikten sonra yeni edebiyatı benimsemiş ve o yolda yapıtlar vermiştir. Namık Kemal, Fransız edebiyatını örnek almış, romantizmin etkisinde kalmıştır. Şiirleri biçim bakımından eski, konu bakımından yenidir. Yurt, ulus, özgürlük gibi konuları işlemiştir. Ayrıca şiirlerinde mücadeleci tipte bir insan yaratmıştır.

Celaleddin Harzemşah adlı tiyatrosunda Tiyatro ile ilgili düşüncelerini açıklamış, tiyatroyu “eğlencelerin en faydalısı” olarak nitelemiş, halkın eğitilmesinde okul gibi görmüş, sahne dili ve tekniği yönünden başarılı yapıtlar vermiştir. Tiyatrolarının hepsi dram türündedir.



Namık Kemal'e Ait Alkolik Fıkrası;

Alkoliğin biri gece rüyasında ak sakallı bir dede görür.
O dede : 
-Dile benden ne dilersen, der.
Adam da : 
-Git işine, der.
Ak sakallı dede tekrarlar : 
-Dile benden ne dilersen. 
Adam yine tınlamaz. Ak sakallı dede : 
-Bak son kez soruyorum dile benden ne dilersen, der.
Adam : 
-İşediğim zaman viski akmasını istiyorum, der. 
Ertesi gün adam tuvalete girdiğinde viski olarak işediğini görür.
Akşam eve gidince karısına 2 bardak getirmesini ve bu akşam viski içeceklerini söyler.
Velhasıl içerler. Ertesi gün yine aynı şekilde viskilerini içerler.
3.gün adam karısına 1 bardak getirmesini ve viski içeceğini söyler.
Karısı: 
-Neden 1 bardak istedin, der.
Adam : 
-Bu akşam sen şişeden takılacaksın, der.


1865’te Şinasi, Tasvir-i Efkar Gazetesi’ni kendisine bırakarak Fransa’ya gidince Namık Kemal, tek başına gazeteyi çıkardı. Aynı dönemde İttifak-i Hakimiyet adlı (daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adını alacak) gizli derneğin kurucuları arasına girdi (Sağırahmetbeyzâde Mehmet Bey'in öncülüğündeki derneğin diğer kurucuları Menâpirzâde Nuri Bey, Kayazade Reşat Bey, Mir’at Mecmuası sahibi Mustafa Refik Bey, Suphipaşazade Ayetullah Bey ve Ziya Bey'dir). Derneğin amacı bir anayasa hazırlanmasını ve parlamenter bir yönetim sistemi kurulmasını sağlamaktı. Namık Kemal gazetesinde, bu görüşler doğrultusunda ve hükümet aleyhine şiddetli makaleler yayınladı. “Şark Meselesi” üzerine yazdığı bir makale, gazetenin 1867’de kapatılmasına ve kendisinin Erzurum vali muavini olarak atanmasına yol açtı.


Menâpirzâde Nuri Bey




Namık Kemal, hükümet tarafından gönderildiği Erzurum’a gitmek yerine Ziya Paşa ile birlikte Paris’e kaçtı. O ve arkadaşlarını Paris’te yaşayan Mısırlı prens Mustafa Fazıl Paşa davet etmiş ve maddi himayesine almıştı. Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu olan ancak Sultan Abdülaziz’in bir fermanıyla Mısır yönetimindeki haklarından mahrum edilen Mustafa Fazıl Paşa, kendisini Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin reisi ilan etmiş ve Avrupa’ya davet ettiği örgüt üyelerinin finansörlüğünü üstlenmiş birisiydi.


M. Fazıl Paşa’nın desteğiyle Londra’da "Muhbir" adlı gazeteyi çıkardılar ancak Namık Kemal, Ali Suavi ile yaşadığı anlaşmazlık üzerine Muhbir'den ayrıldı. Aynı yıl Sultan Abdülaziz Uluslararası Paris Sergisi’ni görmek üzere şehre gelince Fransız hükümeti Genç Osmanlılar’ı ülkeyi terk etmeye davet etti. Namık Kemal, bazı arkadaşlarıyla birlikte Londra’ya gitti ve orada "Hürriyet Gazetesi"’ni çıkardılar. Bu arada Mustafa Fazıl Paşa, Paris’e gelen Abdülaziz’le ilişkilerini düzeltmiş ve onunla İstanbul’a dönmüştü. Giderken gazeteyi çıkarmaya devam etmelerini, desteğinin süreceğini söylediyse de İstanbul’a döndükten sonra fikrini değiştirdi ve geçici olarak Hürriyet’i kapatmalarını istedi.



Munbir Gazetesi




Hürriyet Gazetesi




Bunun üzerine Namık Kemal ile Ziya Paşa gazeteyi kendi imkânları ile çıkarmayı denediler. Bir süre sonra arkadaşları ile arası bozulan Namık Kemal vazgeçti ve 1870’te Sadrazam Âli Paşa ile barışıp yurda döndü.


Sadrazam Âli Paşa





Sürgün Yaşamına Dair

Siyasetten uzak durmak, yazı yazmamak koşuluyla affedilmiş olan[14] Namık Kemal, İstanbul’a döndükten sonra "Diyojen" adlı mizah dergisinde imzasız fıkralar yazdı.Sadrazam Ali Paşa’nın ölümünden sonra 1872’de "İbret Gazetesi'"’ni çıkararak yeniden muhalefete başladı. Gazete sık sık kapatıldı ve sonunda sadrazam Mahmut Nedim Paşa’yı eleştiren yazılar yüzünden Namık Kemal, İstanbul’dan uzaklaşması için mutasarrıf olarak Gelibolu’ya atandı.

Birkaç ay kaldığı Gelibolu’da "Vatan yahut Silistre" adlı oyunu ile "Evrâk-ı Perişan" adlı eserini tamamladı. Gelibolu’nun bazı sorunları ile ilgilendi ve su davasını halletti.Rumeli fatihi Gazi Süleyman Paşa'nın Bolayır’daki kabrini ziyaret etti. Ebüzziya Tevfik Bey'e burada gömülmeyi vasiyet etti.

Namık Kemal, bir yandan da "İbret Gazetesi"’ne “BM” (Baş muharrir) ve Ebuzziya’nın çıkardığı "Hadika" Gazetesine “N.K” imzası ile yazı göndermeye de devam ediyordu. Gelibolu’da salgın haline gelen kuduz hastalığını önlemek için köpekleri sürgün etmesi bahane edilerek Gelibolu mutasarrıflığı görevinden alındı.


İbret Gazetesi




Evrâk-ı Perişan




Namık Kemal'in Mağusa (Kıbrıs) sürgünlüğü 38 ay sürdü. Mağusa'da son derece olumsuz koşullar altında yaşamak zorunda kaldı, pek çok kez sıtmaya ve başka hastalıklara yakalandı.[14] Edebiyatçı Namık Kemal, birkaçı dışında eserlerinin tamamını bu dönemde Kıbrıs'ta vermişti.


Mağusa




Sürgün dönüşü İstanbul’da bir kahraman gibi karşılandı. Tahta çıkışından 93 gün sonra akıl bozukluğu gerekçesiyle indirilen V. Murat’ın yerine Osmanlı tahtına oturan II. Abdülhamit, ilk Osmanlı Anayasası’nı oluşturmak için bir komisyon kurdu. Namık Kemal, bu komisyonun bir üyesi oldu. Ancak şair, padişahın aleyhine bir tehdit beyiti yazıp bunu mecliste okuyunca mahkemede yargılandı. Söylediği Arapça beyit, ”Bir şey, ikilendi mi, muhakkak üçlenir de” anlamındaydı ve tıpkı Abdülaziz ve V. Murat gibi Abdülhamit’in de tahttan indirilebileceğini ima ediyordu. Namık Kemal, asayişi bozduğu gerekçesiyle suçlu bulunup 6 ay hapis cezasına çarptırıldıysa da sonradan beraat etti. Girit Adası’nda ikamete mecbur edildi. Kendi isteği üzerine ikameti Midilli Adası’na çevrildi. 2.5 yıl sonra Midilli mutasarrıfı olarak görevlendirildi. Midilli'de tanıdığı genç yaştaki Hüseyin Hilmi Paşa'yı ömrü boyunca koruyup destekledi. Hüseyin Hilmi Paşa, yıllar sonra 1909'da sadrazamlığa kadar yükselmiştir.

1879'dan itibaren 5 yıl süren Midilli’deki görevi sırasında kaçakçılıkları önledi; hazine gelirini arttırdı. 20 Türk ilkokulu açtı. Türk'lerin hayat seviyesini yükseltti. Adalarda yaşayan Türk ahalisinin sorunlarını dile getiren bir rapor hazırlayıp Bâb-ı Âli'ye sundu.[6] 1882’de Nişan-i Osmanlı madalyasi ile ödüllendirildi. "Vaveyla", "Murabba", "Vatan Mersiyesi" gibi şiirlerini burada yazdı. Magosa’da yazmaya başladığı Celaleddin Herzemşah adlı eserini tamamladı. Bu eser, okunmak için yazılmış 15 perdelik tarihi bir oyundur. Harzemşahlar Devleti’nin son hükümdarı Celaleddin Harzemşah etrafında gelişen oyunda İslam birliği düşüncesini işledi. Abdülhamit, bu eserinden ötürü onu bâlâ rütbesi ile ödüllendirdi.


Namık Kemal’in Midilli’de kaçakçılıkla mücadelesinden çıkarları zarar görenlerin şikâyetinden sonra 1884’te Rodos mutasarrıfı oldu. Rodos adasındaki çalışmaları da padişahın imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi. Rodos’ta, Osmanlı tarihi hakkında eser yazmaya başladı. İngiliz ve Yunanların şikayeti üzerine 1887’de Rodos’taki görevi sona erdi. Sakız Adası mutasarrıfı oldu.



Değerli Mason V.Murat




Sakız Adası’nın kuru havası nedeniyle rahatsızlanan Namık Kemal, 2 Aralık 1888 günü 48 yaşında hayatını kaybetti. Adada bir caminin haziresine defnedildi. Arkadaşı Ebüziyya Tevfik, şairin Bolayır’da gömülme arzusunu Padişah II. Abdülhamit’e iletince naaşı Gelibolu’ya nakledildi. Bolayır’da Orhan Gazi’nin oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşa’nın türbesinin yanına gömüldü. Birkaç yıl sonra Sultan Abdülhamit bir türbe yaptırdı. Türbenin planını Tevfik Fikret çizdi. 1912 Mürefte-Şarköy depreminde sütunlar zedelendiği için halen mermer kaplı bir kabirde bulunmaktadır..

Namık Kemal"in ölümünden sonra II. Abdülhamit, şairin oğlu Ali Ekrem’i sarayda görevlendirdi, babası Mustafa Asım’ı ise saraya müneccimbaşı tayin etti.



Namık Kemal Türbesi




Bazı Eserleri;

İntibah
Cezmi
Celalettin Harzem Şah
Vatan Yahut Silistre
Zavallı Çocuk
Gülnihal
Karabela
Akif Bey
Tahrib-i harabat
Evrak-ı Perişan
Devr-i İstila
Berika-i Zafer
Kanije Muhasarası
Tasvir-i Efkar
Hürriyet
Hilali osmani

www.youtube.com/watch?v=DMrHuesk_-k




Risus


www.masonlar.org


Kaynaklar:

www.masonlar.org
www.tr.wikipedia.org/
www.nku.edu.tr/
www.fikrabul.com
www.youtube.com
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe


Şubat 22, 2015, 09:56:56 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar

www.youtube.com/watch?v=4r2o2UnaSnA
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Dolu bir Bosluk

Başlatan Hamlet Felsefi Sorular

7 Yanıt
8414 Gösterim
Son Gönderilen: Haziran 22, 2007, 10:25:16 ös
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
3288 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 18, 2008, 11:27:30 öö
Gönderen: poyraz06
0 Yanıt
3333 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 18, 2010, 09:36:19 ös
Gönderen: sundance
4 Yanıt
8520 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 09, 2019, 11:31:28 ös
Gönderen: smyrnali
3 Yanıt
16686 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 09, 2011, 10:53:08 ös
Gönderen: Lethe
1 Yanıt
5208 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 22, 2015, 09:58:06 ös
Gönderen: Risus
0 Yanıt
4732 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2015, 05:07:18 ös
Gönderen: Risus
11 Yanıt
10735 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 09, 2015, 10:47:00 ös
Gönderen: Risus
3 Yanıt
16250 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 22, 2015, 03:17:57 öö
Gönderen: Risus
3 Yanıt
6126 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 18, 2015, 04:50:51 ös
Gönderen: Risus