Masonlar.org - Harici Forumu

Diger => Guncel Konular => Konuyu başlatan: redkit - Aralık 26, 2010, 03:34:25 ös

Başlık: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: redkit - Aralık 26, 2010, 03:34:25 ös
   Tartışmalar soluksuz devam ediyor bugun BDP'nin yaptığı çıkışlar AKP ve CHP tarafından hoş karşılanmıyor.İki dilliğin bu ülkeyi bölünmeye götüreceği söyleniyor,AKP yargıyı işaret etti tertışmalar hukuki değil bu bir suikastdır dedi.Sizce terörün bitmesi için bunlar konuşulmamalı mı?Açılımda BDP'nin istekleri olmamalı mı?

1)Özerklik talebini nasıl karşılıyorsunuz
2)Ana dilde eğitim olmalı mı?
3)Öz Savunma gücünü nasıl karşıladınız bu bir peşmerge yapılanmasına gider mi?
4)Demokratik Toplum Kongresinin istekleri karşılanırsa terör biter mi?
5)Kapatılan partiler bu konuların konuşulmaması KCK operasyonları konuyu hassaslaştırıyor mu?Yoksa konuşulmamalı mı?
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Prenses Isabella - Aralık 26, 2010, 05:01:31 ös
1-) Demokratik Ozerklik talebini bir birey olarak olumlu karsiliyorum. ( Bu vatan bolunemez, parcalanamaz. Ulke bir butundur.. ) Federatif bi ulkenin yonetim anlayisi malum ornek ulkelerde de gorulecegi uzere gelismislik seviyesini daha ileriye tasimis ve bizlere ornek teskil edilecek sekilde devlet bicimini sergilemislerdir. Neden olmasin ?

2-) Anadilde egitim olmalidir. Demokratik kosullar cercevesinde.. Yeniden yapilandirilma surecinde ozellikle de egitim alaninda yeni projeler hayata gecirilmelidir.

3-) Yorum yok :D Askeri yapilanmada ortak bir karar alinirsa ki militan bir anlayisi bunyesinde barindiran savasci bir politikayi savunma araci olarak kullanilirsa Turkiye icin cok daha onemli bir sureci beraberinde getirecegi kanisindayim. Tabi bunu cikar amacli kullanmaktan itinayla kacinmali ve her iki tarafi da olumlu sekilde koruyacak askeri onlemler alinirsa Fedaratif bir ulkenin de pozisyonu saglamlastirmis olunur. Tabi bu benim gorusum olmasina ragmen ille de boyle olacak diye sacma bir dusunce olamaz. Arti bu yonde bir gelisim saglanamaz. Ulke icin boyle bir durum ne yazikki mumkun degildir. Ortada onemli derecede cozulmesi gereken sorunlar oldugundan, ozellikle de bu sorunlarin cozumu yolunda kimsenin elini tasin altina koyma gibi bi risk alinamadigindan boyle bir olusumun da gerceklesmesi fiilen imkansizdir.

4-) Elbetteki biter. Bitecegi kanaatindeyim ki zaten sorunun kaynagina inildiginde demokratik ozerklesme talebinin karsilanmasi durumunda sorunun haliyle cozulecegi ve bu onemli savas politikasinin da son bulacagi gorusundeyim.

5-) Kesinlikle hassaslastiriyor. Durumu daha da kritiklestirmekle kalmayip ne yazikki daha da artan onemli sorunlara yelken acan tam bir kargasa ortamina neden olmakla birlikte daha da artacak bir gerilim seviyesini hizla tirmandirir. Bunun sonucunda ise bu vatan butundur, parcalanamaz anlayisi tamamen coker ve ulkede her yonden esen ruzgarlara kapilan her kafadan bir bomba cikar ve tamamiyle dis devletlerin guzel istekleri bir guzel yerine gelmis olur :D biz de guzel guzel hala bu ulkenin bayraklari goklerde dalgalanacak diye istiklal marsimizi soylemeye devam ederiz .. tipki meeeleeyen koyunlar gibi .. affedersiniz ama bu kanayan yaraya ve bir turlu bitmek bilmeyen bu soruna cozum arayisi esnasindaki dusuncelerimi biraz da mizahi bir anlayis cervesinde paylasmak istedim.. inanin bi art niyetim yok yani.. kapatilan partiler daima bir sonrakine hem temel olusturur hem de daha saglam bir zeminin olusmasina sebebiyet verir.

Not : Dusuncelerim itibariyle sureci sadece uzaktan izleyen bir seyircinin basit ama dusunulmesi gereken birtakim fikirleri diyelim :) Bununla birlikte bu gorusleri paylasirken boyle bir istek anlayisi cercevesinde bulunmadigimi aciklikla belirtebilirim. Bunu korktugumdan degil oyle bir anlayisim olsaydi net birsekilde ortaya sererdim. Fakat gelgelelim benim ''Yeni Dunya Duzeni '' gibi bir anlayisim yeraldigindan daha cok bu amaca riayet ve hizmet ettigimi de soylemek istiyorum. Yani anlasilacagi uzere ; olsa da olur, olmasa da benim icin hic farketmez.. hem bu olumlu dunyada banane bugun varim yarin yokum.. yeni nesil dusunsun artik.. neyse offf bu gibi konular hakkinda konusmak istemiyorum da ama fikir belirtemeden de gecemiyorum malum ulkenin bir vatandasi oldugum icin sorunu gormezlikten gelecek kadar vurdumduymaz bir yapim da yok.. herhalde oyle ya da boyle bir sekilde hersey umarim rayina oturur.. bir insan olmanin dilegi.. insanca yasamanin layik oldugu bir ortamda bulunma temennileri.. artik ne olacaksa olur.. beklemek ve gormek en iyisi.. bosuna cirpinmanin bir anlami da yok..  nasil olsa herkes kendi keyfini ve rahatini dusunuyor, kimse rahati bozulmasin diye gununu gun ediyorlar. Olan da bu masum insanlara oluyor. Umarim buyukler ve ulkenin gorunmeyen ileri gelenleri artik bir an once ulkenin bu cirkin tablosuna artik dur derler. Yazik. hala gelismekte olan bir ulkenin bu gibi bir sorunu nasil oluyor da cozemiyor ve bir cozum uretemiyor bu kadar mi acizlik olur. Askeri cozum tikanma noktasinda .. Siyasi cozum de ortada tam bir kaos. Bilincli yurttaslarin sayisi da azinlikta .. ortada dehset sacmak isteyen gozu donmus birtakim kisilerin provake faaliyetleri .. Nasil ? tam olarak icinde bulundugumuz durumu net bir bicimde ifade edebiliyor muyum bilemiyorum ama bunlari dusunmek de hani zor degil yani. .

Saygilarla,      
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: moonlight - Aralık 27, 2010, 02:53:36 öö
Önce beyinlerde yok edilmesi gerekilen en önemli olgu önyargılardır;daha sonra sizin yaptığınız yoruma katıldığım şeyler  gerçekleşmeli.Örnek vermem gerekirse görülen şeylerin olduğu şey gibi kabul edilmesi.Halbuki gerçek göründüğü gibi değilse;işte ayrılık bütünlüğün bozuluşu burda meydana geliyor...Devletler en iyi yönetim şeklini bulmuş ,insanların en güzel şartlarda yaşamsal failiyetleri sağlanmış,herkes doğru kabiliyetine göre mesleklere sevk edilmiş,devletler yaşayan her insanla beraber din ,dil,ırk ayırmadan bütün olmuş; bir sorun yok güzel;fakat var en önemlisi önyargı denen bir virüs var; kurtulabilmek son çareyi tüketmekten geçiyor kanımca.Bu ülkede bu mümkünmü bilemiyorum.Türkiye'de son çare diye bir şey söz konusu değil; çünkü bizde çareler hiç tükenmiyor maşallah bismillah...Çarelerin tükendiği ülkeler önyargı denen virüsün önüne geçebilir.(maalesef izlenimlerim böyle.1,2denemeden sonra önyargısı olan insanların ufacık şeyleri nerelere getirdiğini hep beraber görmekteyiz)(adem ,havva eşitliği en kaliteli elbiseyi ve takıları takmakla son buldu)
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: karahan - Aralık 27, 2010, 01:27:03 ös
tüm soruların tek bir cevabı var ayrılma,ayrışma isteği.Şu an için bu talebe verecek cevabım yok ama mesela bir 5 yıl sonra bu ayrılma talebine cevabım evet olabilir.
Kürt yöneticilerden tek ricam bu ülkede durumu kavrayacak kapasiteye ve aklı sahip insanlarında olduğunu anlamalarıdır.Açıkça söylemediklerini lego parçaları gibi bölmüşler
azar azar bir ahu gibi bu toplumun belleğine veriyorlar.Ayrılmak onların bileceği iş sadece nasıl olacağını net söylemiyorlar.Bu kaçınılmaz bir olgu olarak türk halkının kucağında duruyor.
Daha dün bir cem evine saldırdılar neden aleviler türk bayrağı astılar diye.Bu anlayış nedir benim bir türk olarak bunu nasıl algılamam lazım bayrağıma saldıran bu hain beyne hoşgörü ile bakmam imkansız.Bu taleplerin demokrasi ile falanda alakası yok işi sulandırmaya gerek yok şu an aktif ve her yola gelen her yöne çekilen bir kürt gençliği var nedenleri ve sonuçları sorgulamayan ateşli bir gençlik bütün işi onların üzerinden götürüyorlar.Tarih sahnesinde tarihi olaylkarı hep böyle deli yöneticiler yazmıştır.Allah bu ülkede yaşayan halka sabır versin.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Prometheus - Aralık 27, 2010, 01:35:12 ös
1. Dünyada önce devletler kurulmuş sonra birleşerek federatif sisteme geçmişlerdir. Ancak bu bile çatırdamaktadır, amerikada bu örnekleri görebilmekteyiz. Ancak bizim gibi önce ülke olmuş sonra federatif liğe geçmiş bir örnek yeryüzünde yoktur.
2.Anadilde eğitim tam bir kargaşa demektir. Türkiyede konuşulan diller o kadar çokturki, saymakla bitiremezsiniz. Bu gün kürtleri sinsice destekleyen amerika, ingiltere ve israil yarın diğerleriyle uğraşacaktır. İşin ilginç yanı ana dil ingilizce olsun diyende çıkmış. Türkçe dünyadaki en güzel dildir. İngilizce ve diğer diller çok daha zor konuşulan, zor öğrenilen bir dildir. Bunun ispatları çoktur.
3.Hangi silahlanma? bölgede nükleer güce sahip ve güneydoğu yu vaadedilmiş kutsal toprakları içinde sayan israile karşı ne yapabilirsiniz? Bölünme sadece kolay yutulabilir lokmalar haline gelmemiz demek olacaktır. Ayrıca, bir tarafta kürt avı başlarken, diğer taraftada türk avı başlayacaktır. Bunun olmayacağının garantisini kim verebilir?
4.Terör ancak dışarıdaki güçlere, devletlere dik duruşla bitebilir. Sayın Bülent Ecevit bunu başarmıştı. Kaldı ki karşımızda kim olacakki böyle görüşmeler alınabilsin? konuşanlar Türkiye genelindeki kürtleri temsil etmiyorlar ki.
5.Konu konuşulmamalı, buna en güzel cevabı NihatGenç vermiştir zaten.
http://www.odatv.com/n.php?n=odatv-sordu-nihat-genc-yanitladi-2512101200 (http://www.odatv.com/n.php?n=odatv-sordu-nihat-genc-yanitladi-2512101200)

Saygılarımla..
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Eser - Ocak 10, 2011, 09:08:46 öö
En iyi cozum Cinin uygur turklerine yaptigi gibi bir cozumdur.Kaldiracaksin orduyu kursuna dizeceksin hepsini, Ozerklik isteyeni de, ana dilde egitim isteyeni de, bayrak isteyeni de.PKK Turkiyenin gobeginde her istedigini yapiyor.Hukumet hala gaz bombasi atarak dagitmaya calisiyor.Bu gun Diyarbakirin ortasinda   atamizin bustunu yakan serefsizler yarin ANITKABIRI yakmaya calisacaklar. Burasi turk topraklaridir.Ozerklik, bayrak, ana dilde egitim isteyenler def olsun gitsin topraklarimizdan.
Butun bunlar Turkiyeni bolmek, parcalamak icin dis guclerin planidir.AKP hukumeti kendisinin bile anlamadigi acilimlariyi Turkiyeni geri donusu olmayan ucurumlara dogru goturuyor.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: ceycet - Ocak 10, 2011, 09:51:59 öö
Ben bu konulara girmeyi pek sevmem,ama bu konu başlığı altında birkaç kelam etmek isterim.

Kendisinden pek haz etmememe rağmen,sayın Ertuğrul ÖZKÖK'ün yaptığı bir çağrı fazlasıyla önemlidir.

Artık,Türk'ler de bölünebilirliği tartışmaya başlamalıdır,benzeri bir söz etti.

Bölünmek,hangi etnik kimliğe sahip kitleleri zora sokar düşünmeliyiz.Batı da yaşayan Kürt'ler başta olmak üzere,güneydoğu da yaşayan Kürt'lerin bölünmeyi kabul edeceğine inananlar realiteden uzak demektir.

BDP ve onu kontrol eden güçler,kurdukları oyunla bu kozu kullanarak blöf yapıyorlar.Öne sürdükleri iddiaların gerçekleşmesinden ençok Kürt halkı çekinmektedir.


Saygılarımla
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: rankarr - Ocak 10, 2011, 12:31:11 ös
Değerli arkadaşlar,izninizle bende bir iki şey paylaşmak istiyorum..

Türkiye bölünecek yada o şekilde veyahut bu şekilde etnik gruplara ayrılacak söylemine pek katılmıyorum..Aslında katılmak ve düşünmek istemiyorum..
3-4 yıl öncesinde geçen bir anımı paylaşacagım ne demek istediğimi anlayacaksınız aslında..
G.doguda çalışmalar yapmak için gitmiştik.gene böyle soğuk bir hava ve gecenin saat ikisi.
soğuktan ve yorgunluktan dinlenmek için yolda denk gelen virane ama sıcak bir derme çatma kahveye rastladık.hemen daldık kahveye.hoşgeldin beşgittin sohbetinden sonra konu nasıl olduysa kürtlerin özerk devlet kurmasına geldi..Hararetli ama bir o kadarda zevkliydi bu sohbet..
Dedim ki ^^Usta bu tarafları (muş-diyarbakır-mardin-siirt vs) sizin olsun..Kayseriye kadar olan bölümde yaratın bir kürt devleti..Bizim bunu yapamazsınız dediğimiz yok..Ama siz İstanbuldan-İzmirden-Ankaradan bütün yurttaşlarınızı kendi bölgenize bizde Diyarbakır ve diğer yerlerdeki vatandaşlarımızı kendi sınırlarına alalım..^^Karşımda önce afallayan kahvecinin dediği ise çok düşündürücüydü aslında..Yaaa biz neden İstanbuldan İzmirden Ankaradan vazgeçelim ki...Bizde doğal olarak peki biz neden Diyarbakırdan vazgeçelim o zaman dediğimde o kahvecinin suskunlugunu unutamıyorum.

Aslında Doğudaki vatandaşların belli bir kesimidir bölünelim diyen yoksa kimsenin ne bölünmeyi istediği var nede bölünelim dediği..Bunu sadece üst mertebede olan birkaç kişi istiyor..yada şöyle düzelteyim bu birkaç kişinin kavgası aslında....

Umarım ne demek  istediğimi açıkca anlatabilmişimdir..

                                                                                                                             SAYGILARIMLA
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Prenses Isabella - Ocak 10, 2011, 08:34:35 ös
Dislerini gostermissin .. hirliyorsun ? sakinles lutfen mantigin irade disinda kalmasin yoksa baska sekle donusursun - kolaylikla- .. Bu kadar kolay mi saniyorsun gel bakalim ulkeye de birine dokun bakalim dokunabilirsen ! Karsindakiler de eminim ki seni bir guzel sekle koyarlar. aaa bu arada Israel ne guzel filistinlileri bir guzel kursuna diziyor :D ben de bundan inanilmaz keyif aliyorum .

En iyi cozum Cinin uygur turklerine yaptigi gibi bir cozumdur.Kaldiracaksin orduyu kursuna dizeceksin hepsini,

Ya ben bi de '' Eğitim dili ingilizce olsun veya daha bilim için kullanılan bir dil '' bu secenegi de isaretlemek isterdim tekrardan oy hakkim olabilir mi ? Buna tamamiyle saygi duymakla birlikte bence en kisa zamanda hayata gecirilmeli, diye dusunuyorum.

Son olarak bundan dolayi ceza alacagimi dusunuyorum ( Elbetteki sadece bu olaydan degil, cunku kendim de cok iyi biliyorum ki, ust uste Yonetimden gelen uyarilar sonucunda her ne kadar Saygiyla dikkate almak istesem de ne yazikki kosullar beni hep bu yonde hareket etmemi sagliyor, bundan dolayi Sizlere gercekten mahcubum ozur diliyorum ) . Belki hakli olabilirsiniz ama kisi beni son derece tahrik etmistir bence bu da bir suctur. Forum kurallarina herkesin uymasi gerekir, dusuncesindeyim. Kusura bakilmasin ama benim en hassas oldugum noktadir ki, birileri kalkip benim irkim ve kulturum hakkinda birsey derse ki demeye haklari yoktur ben de buna asla sessiz kalamam. Eger bundan dolayi bana yaptirim uygulanirsa kisiye de uygulanmasi adilligin gostergesi olacaktir.

En derin Saygilarimla ( Yonetim Ekibine ) ..  
 
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: ozak1977 - Ocak 10, 2011, 09:50:17 ös
Bir ülkenin resmi dili  neyse ,eğitim dili de o olmalıdır .
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Lethe - Ocak 11, 2011, 12:09:33 öö
Eğitimde, bilimsel araştırmalarda ve kamusal konularda sanırım tek dil daha bir anlamlı. Nasıl ki zaman mefhumu konusunda ortak bir paydada birleşebiliyorsa tüm dünya, ülkedeki sözünü ettiğim konularda da ortak bir payda olarak Türkçe kullanılmalıdır. Zaman unsurunun ortak kullanılması ile sözünü ettiğim elbette, dünyanın neresine giderseniz gidin, saatin kaç olacağını, günlerden hangi gün olacağını vb. kestirebileceğnizdir. Eğitim, bilimsel araştırmalar ve kamusal konularda da tek dil, Türkçe daha anlamlı olacaktır.
Bunun yanı sıra, kültürel, sanatsal çalışmalar ya da dinsel merasimler, ibadetler elbette istenilen dilde olabilir. Sonuç olarak bir ırkı ortadan kaldırmak istemiyorsanız zaten haliyle bu durumlardaki farklı dil kullanımlarını da hoş görmelisiniz. Aslında sanırım tek ve asıl sorun; hoşgörü ve samimi olmak, yahut olmamaktan kaynaklanıyor !  Egeemen gücün hoşgörü ve samimiyetini geniş halk kitlelerinin hissetmesi ve bu doğrultuda politik yönünüde belirlemesi gerekiyor. Tabii bunları anlayabilmekte belirli bir eğitim seviyesini gerektirebilir (Hem siyasetçilerde, hemde toplumda ! ) ...
Üzerinde çok şey yazılacak, toplum bilimini ilgilendiren bir konu...
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: AuthenticVisions - Ocak 11, 2011, 03:54:49 öö
Bir ülkenin resmi dili  neyse ,eğitim dili de o olmalıdır .
Sayın ozak1977,
peki almanya'da yaşayan 3 milyona yakın türk ailesinin çocukları sizce sadece almanca mı öğrenmeli?
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: ozkann - Ocak 11, 2011, 08:23:46 öö
Almanya'nın bir kısmını silahlı mücadele yolu benimsenerek Özturkistan yapmaya çalışan insanlar var mı? Eğer yok ise Almanya'daki 3 milyon Türk ile durumu benzeterek bir yere varmaya çalışmayalım.

Bütün özgürlüklerin destekçisiyim; ne zaman ayrılmanında bir özgürlük olduğuna karar veririm, o gün kürtçe eğitimin de destekçisi olurum.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Cornelius - Ocak 11, 2011, 01:46:19 ös
En iyi cozum Cinin uygur turklerine yaptigi gibi bir cozumdur.Kaldiracaksin orduyu kursuna dizeceksin hepsini, Ozerklik isteyeni de, ana dilde egitim isteyeni de, bayrak isteyeni de.PKK Turkiyenin gobeginde her istedigini yapiyor.Hukumet hala gaz bombasi atarak dagitmaya calisiyor.Bu gun Diyarbakirin ortasinda   atamizin bustunu yakan serefsizler yarin ANITKABIRI yakmaya calisacaklar. Burasi turk topraklaridir.Ozerklik, bayrak, ana dilde egitim isteyenler def olsun gitsin topraklarimizdan.
Butun bunlar Turkiyeni bolmek, parcalamak icin dis guclerin planidir.AKP hukumeti kendisinin bile anlamadigi acilimlariyi Turkiyeni geri donusu olmayan ucurumlara dogru goturuyor.

Sayın Eser,

Bu tür şiddeti savunan, cahilce yazılmış yazılar masonlar.org forumuna hiç yakışmıyor düşüncesindeyim..
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Prometheus - Ocak 11, 2011, 03:56:31 ös
Sayın Cornelius,
Siz şiddetin olmadığı, sinsi planların işlemediği bir dünyada yaşıyorsunuz sanırım?
Kime, ne olursa olsun, başka çıkar yolunun bırakılmadığı bir ortamda,
Bize gerçek bir çözüm yolu gösterirseniz sevinirim.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Prometheus - Ocak 11, 2011, 03:59:42 ös
Bir not da sayın Isabella'ya, ingilizce bilmiyorsunuz, ama önerebiliyorsunuz. Türkçeyide bilmiyorsunuz ama öneremiyorsunuz.
İşin ilginç tarafı, kürtçe diye bir dilin aslında olmadığını da bilmiyorsunuz.
Ama bunca bilmediğiniz şeye rağmen bazı şeyleri savunabileceğinizi söylüyorsunuz.
İlginç.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Cornelius - Ocak 11, 2011, 05:24:58 ös
Sayin Prometheus,

Sert usluptan ve cahilce soylenen sozlerden rahatsiz olan bir insanim. Bu rahatsizligimi dile getirdim. Dediklerimi baska yone cekmenize luzum yok. Bu arada Kutce'nin bir dil olmadigi fikrinize katilmiyorum.

Saygi ve sevgilerimle..
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Prometheus - Ocak 11, 2011, 05:30:58 ös
Kürtçe şivedir, tarihi araştırırsanız bulursunuz. Çok eski zamanlardan beridir, kürtçe kaynaklı bir anıt, yazıt bulunmamaktadır. Kürtçeyi ayrı bir dil olarak ilk ifade eden güneydoğuyu ziyaret etmiş bir amerikalıdır.

Bazı şeyler bize öyle bir öğretilir ki, kesinlikle gerçek sanırız. Bütün bildiklerimizide bu yönde geliştiririz. Bu, ben ayrımı yapmadan söyliyeyim, herkese olan bir şeydir. Tarih bunlarla doludur.

Başkalarının öğrettiği şeylerle tartışıp birbirimizi öldürüyoruz.

Yazık.

Saygılarımla...

Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Genius Loci - Ocak 11, 2011, 05:38:23 ös
Aqlê sıvık barê gırane

Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Cornelius - Ocak 11, 2011, 05:39:31 ös
İsim, kaynak vs.. yok mu Sayin Prometheus?
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Cornelius - Ocak 11, 2011, 05:46:13 ös
Ne guzel soylediniz Sayin skullG..
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Prenses Isabella - Ocak 11, 2011, 05:48:45 ös
Aqlê sıvık barê gırane

: Hafif akıl ağır yüktür.

Bu arada ben de bir soz ekliyeyim:)

 Her tışt jı zıravi mırov jı stûri dıqete. - Her şey incelikten, insan kabalıktan kopar.

Simdi Sayin Prometheus sanirim bana atfen birseyler gondermis. Ben, bilmedigim birseyin savunuculugunu asla yapmam. Hakkinda herhangi birsey atip tutmam. Bunlari soylerken bazi zamanlarda olur da birsey gevelemis olabilirim ama bunlar daha cok bilincli oldugumdan kaynaklanmiyor. Bazi konularda birseyler soyleyerek yorum yapabilirim ama bilmedigim konularda yorum yapmamaya dikkat gosteririm. Cunku ortama saygi geregi ne baskalarinin dusunceleri yonunde bir elestiri yaparim ne de ortami bosu bosuna germek istemem. Bakiniz Kurtce' nin bir sive oldugunu iddia ediyorsunuz ama size sunlari soyleyebilirim ki, ne yazikki tam manasiyla iyi bir tarih bilgisine sahip degilsiniz. Noksanliklariniz var ve siz de bazi kaliplasmis yargilarla hareket etmeniz sizin de bu konuda onemli bir bilgi eksikliginizin oldugunu gostermektedir. Bana bununla ilgili bir kanit gosterin derseniz bunu yapmam cunku belirli bir noktadan sonra kendi dusunceme ters geldiginden daha cok benim disimda yeralan bircok saglam kanitlar mevcuttur ha bunu goremiyorsaniz o zaman bu sizin sorununuzdur ( bu yonde bir arastirma zahmetine girismediginiz anlasilir, gerci bilip bilmemeniz - ogrenip ogrenmemeniz beni zerre kadar ilgilendirmemekte arti siz neye inaniyorsaniz ona inanin :) ) . Son olarak sizinle ozellikle bu hususta karsi karsiya gelmek istemiyorum. Umarim anlarsiniz eger anlamazsaniz da o zaman tarafimdan yanit gelmedigini gorunce alinmazsiniz :D  

Bir not da sayın Isabella'ya, ingilizce bilmiyorsunuz, ama önerebiliyorsunuz. Türkçeyide bilmiyorsunuz ama öneremiyorsunuz.
İşin ilginç tarafı, kürtçe diye bir dilin aslında olmadığını da bilmiyorsunuz.
Ama bunca bilmediğiniz şeye rağmen bazı şeyleri savunabileceğinizi söylüyorsunuz.
İlginç.

Bi de ben isin gercegi soylediklerinizi pek anlayamadim. Ne demek istediginizi anlayamadigim icin de buna ayriyetten bir aciklama yapma gereksinimini duymadim.

Bilincli Paylasimlarin olmasi dileklerimle..
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Genius Loci - Ocak 11, 2011, 08:47:34 ös
Sn. oasis,

Forumda tartışmalar sertleşebilir, önemli olan kişilerin birbirini rencide etmeden görüşlerini ifade edebilmesidir. Kaldı ki bu başlık altıda tartışılan mevzu son derece ince ve pek çok kişinin kesin görüşlerinin olduğu br konudur ki asıl bu tip konularda bu saygınlığın korunması önemli olandır.

Kişilerin görüşlerini ve/veya bunları ifadelendirme biçimlerini beğenmeyebilirsiniz -kaldı ki ben de bu başlık altından yazılan bazı görüşleri beğenmiyor veya bazı ifade tarzlarını hoş bulmuyorum- ancak bu size yazılanları başka bir adla adlandırma ve Hakaret etme hakkını da vermez.

Site yönetimi bugüne değin gereken uyarıları gereken yerde yapmıştır ve bundan sonra da yapacaktır.

Bu bağlamda gönderdiğini ileti ile Forum Kurallarının 6,7 ve 8. maddelerini ihlal ettiğiniz görülmüş olup ileti kaldırılmış ve hakkınızda yaptırım uygulanmıştır.



Sn. Prenses Isabella

Önceki uyarılarımızı dikkate almadığınızı üzülerek gözlemlemekteyiz. Forum Kurallarının 8 ve 12. maddesinin ihlali biçiminde olan iletiniz kaldırılmış ve hakkınızda yaptırım uygulanmıştır.



Sn üyeler,

daha önce söylediğimiz ve yinelediğimiz bir hususu yeniden sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu tip konularda birbirinden tamamen farklı düşünen üyelerimiz vardır, olacaktır. Olmaması hayatın olagan akışına ters olurdu. Ama önemli olan birbirimizi kırmadan, kişilere saldırmadan, hakaret etmeden, yaftalamadan tartışabilmektir. Bu tartışmanın reelde bir sonucu da olmayabilir. Ama sadece tartışma adabını göstermek için bile olsa bu böyle olmalıdır.


www.Masonlar.org (http://www.Masonlar.org) sitesi ve bu sitenin Harici üyelerinin paylaşımda bulundukları "Harici Forum" bölümü diğer internet paylaşım platformlarından daha ciddi ve daha seviyelidir. Forumun yozlaştırılmasına asla izin verilemez. Tüm Forum üyeleri buraya niçin geldiklerini, neden bu foruma üye olduklarını tekrar kendilerine sormalıdırlar. Eğer anlamsız tartışmalar yaparak günlük sıkıntılardan ve gerçek hayattaki dertlerden sıyrılmak ve bunların stresini sanal dünyada atmak gayesiyle ise ne yazık ki www.Masonlar.org (http://www.Masonlar.org) bu isteklerini gerçekleştirebilecekleri bir platform değildir. www.Masonlar.org (http://www.Masonlar.org)'un Harici Forum bölümününde bilgi paylaşımının en üst düzeyde olduğu, üyelerin birbirleriyle anlamsız tartışmalara değil güncel bir mevzu üzerinde bile konuşurken bilgi birikimlerini birbirlerine aktardıkları, birbirlerini değil fikirlerini eleştirdikleri bir platform olması çabası içerisindeyiz.  

"Hınca hınç ile karşılık verilince hınç nasıl biter"  diye sorar veya çok güzel bir ders verir Buda. Hakarete hakaretle, aşağılamaya aşağılamayla, hınca hınçla karşılık verilen değil, hıncın, hakaretin, aşağılamanın, hor görmenin olmadığı, buna karşılık Hoşgörünün Toleransın karşılıklı saygının, sevgininin, yüceltmenin, farklı fikirlerin özgürce tartışılabildiği ve katılmasam bile söz hakkınızı sonuna dek savunuyorum diyebilen, bir Japon şiirinde denilen "Kör bir dilenci de hiç olmazsa çiçeklerin kokusunu duyar" derinliğine sahip, başkalarının kusurlarını gösteren değil onları örten ve kendi kusurlarını açık bir dille söyleyebilen, Protogaras'ın "evrenin ilkeleriyle uğraşmayı bırakın... herşeyden önce kendinize dönün, kendinizi tanıyın. Kendinizi tanırsanız evreni de tanımış olursunuz" Hz. Muhammedin "kendini bilen rabbini bilir" sözüne kulak verip başkalarını değil kendini bilen, Şeyh Galipçe "Hoşca bak zatınakim zübde-i alemsin sen / merdüm-ü dide-i ekvan olan ademsin sen" deyip sevgiye ulaşacak olgunluğa erişme yolundaki paylaşımcıların çoğunlukta olduğu bir platformdur www.Masonlar.org (http://www.Masonlar.org) ve oyle de kalmalıdır.

Farklı düşünmeliyiz ki tartışabilelim, tartışalım ki ilerleyebilelim. Hiçbir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevemez der Paracelsus ve şöyle devam eder Anlayan kişi aynı zamanda sever, farkına varır, görür. Bir şeyin aslında ne kadar bilgi varsa daha fazla sevgi vardır... Bunun için daha fazla sevelim, daha fazla sevdikçe eminim ki etrafımıza daha fazla ışık sacacağızdır.




Sevgi ve Saygılarımla.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: ceycet - Ocak 12, 2011, 08:48:42 öö
Sadece bulunduğumuz ortamda değil,tanıklığını yaptığım bütün platformlarda da bugüne kadar diyalog ilkeleri üzerine yazılmış,okuduğum engüzel paylaşım için sayın SukullG'u kutlamadan geçemezdim.

Yüreğinize,hikmetinize ve uslubunuza sağlık.


Saygılarımla
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Eser - Ocak 14, 2011, 12:45:20 ös
Sayin Cornelius,
Benim mesajimi cahilce oldugunu savunuyorsunuz, cok kitab okumadiginiz acikca belli oluyor. Siddet bazen en iyi ve en son cozum yoludur.Buyuk Cin komutanlarindan SUN TUZU-nun kitabini okumanizi  tavsiyye ediyorum.
Ben Turkiyede bir kurt sorununun oldugunu sanmiyorum.Turkiyede bir kurt vatandas  Cumhurbaskani, Basbakan, Bakan, Milletvekili oluyorsa burda hic bir sorundan konusulamaz.Ben sadece o bolgenin ciddi ekonomik , issizlik  ve egitimsizlik  sorunlari olduguna inaniyorum. Bazi dis ulkelerde kurt kardeslerimizin bu durumlarini iyi bir sekilde kullaniyorlar.
Almaniyada 3 milyon Turkiye turku, Rusiyada 2 milyon Azeri turku yasiyor.Simdi bizlerde elimizde silah Almaniyanin, Rusiyanin daglarina cikib ozerklik, ana dilde egitim, iki bayrakmi taleb edelim?
26 yilda Turkiye Cumhuriyyeti PKK ile savasda 400 milyar dolar para harcamisdir.Bu parayi egitime, sagliga, insanlarin rifahina harcansaydi daha iyi olmazmiydi?
Turkiye ne zaman guclenmeye baslarsa dis gucler hemen Turkiyeni geri atacak bir konu bulacaklar.
PKK sorunu biterse ermeni sorunu alevlenecek, o biterse alevi sorunu baslayacak, neyseki Turkiyeni ugrastiracak hep bir konu bulacaklar.
Her aksam Turkiyenin haberlerini izliyorum.PKK yandaslari havai fiseklerle, taslarla, sopalarla polise saldirdilar, sokaklari harabeye donderdiler.Yazik gunah deyilmi? O harabe kalmis sokaklar sizin verginizle yapilmiyormu? Gencecik cocugu otobusde molotof kokteyli ile yakiyorlar, yasli, cocuk, kadin demeden vatandaslarimizi katlediyorlar, insanlar bomba korkisundan rahat-rahat sokakda dolasamiyorlar  ve siz hala siddete karsi cikiyorsunuz oylemi?
Ben kurt vatandaslarimiza degil, pkk-ya karsi siddet istiyorum.
Devlet zarar etse bile acilen bolgede  ekonomik yatirimlar yapmasi gerektigi dusuncesindeyim.Guneydogudaki genclerin elinde silah daglara cikmamasi icin cok sayida is yerleri acilmasi lazim.
Saygilarla
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Cornelius - Ocak 14, 2011, 06:42:44 ös
Basma kalıp laflar..  Tek şey söyleyeceğim sayın Eser,

En iyi cozum Cinin uygur turklerine yaptigi gibi bir cozumdur.Kaldiracaksin orduyu kursuna dizeceksin hepsini, Ozerklik isteyeni de, ana dilde egitim isteyeni de, bayrak isteyeni de.

Bu sözlerinize bakınca ana dilde eğitim isteyen vatandaşları da kurşuna dizmekten bahsediyorsunuz. Şahsen ana dilde eğitim verilmesine karşı olan birisi değilim. Şu sonuca varıyorum; siz, Sayın Eser, ordunun darbe yapıp beni kurşuna dizmesini savunan bir kişisiniz.  Sizinle neyi tartışabilirim ki?

Olaylara tek bir açıdan bakmaktansa diğer düşünceler üzerine de kafa yormanızı tavsiye ederim. Ha biraz da kendinizi törpülerseniz daha sağlıklı iletişim kurabilirsiniz insanlarla.

Sevgi ve saygılarımla..
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Lethe - Ocak 15, 2011, 01:19:09 öö
Söylediklerinizin hiçbirinde sizinle aynı düşüncede değilim; ancak, onları söyleme hakkınızı ölünceye dek savunacağım !

Fransız düşünür ve yazar; Voltaire !..
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Eser - Ocak 15, 2011, 10:11:36 öö
Sayin Cornelius,
Ordudan neden bu kadar nefret ediyorsun anlamiyorum.Yunan, Ermenistan veya Rus ordusundan bahs etmiyoruz, TSK-dan konusuyoruz. Ordununda PKK ve yandaslarina karsi siddet gostermesinden bahs ediyorum. Pkk-yi neden bu kadar destekliyorsun onu da anlamiyorum.
Sanki 26 yildir Turkiyede bu kadar teror yapan PKK degilde TSK-dir gibi konusuyorsun.
Yillardir olaylara farkli acilardan baktilarda, kafa yordular  ne oldu? Sorun cozuldumu?
Aynen AKP-liler gibi konusuyorsun.Ordu darbe yapinca halki kursuna dizecekmis.Kendi ordunu bile tanimiyorsun ya sana soyleyecek sozum yok.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Eser - Ocak 15, 2011, 10:34:42 öö
Sayin lethe,
Boyle uygunsuz siiri ayni konuda iki defa kulanmissin.Sanki her kes cahilmisde sen zekisin.
Sen hic okula gitmedinmi? YAZIK
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Genius Loci - Ocak 15, 2011, 10:52:37 öö
Sn eser,

 bu platformda PKK destekçisi hiç kimse yoktur. Eminimin her üyemiz kendiulkesinin menfaatlerini düşünen bir olgunluktadir. Hiç kimse de TSKnin varlığına karsı değildir. Ama bu tornadan cikmiscasina ezber cümlelerin tekrarlanması sonucunu da doğurmaz. Topyekün imha, tecrit, jenosid uygulamalarının ise yaramadığını tarih ispat etmiştir. Yeni ispatlara gerek yoktur. TSKnin yonetim kadrosu da yerele değil terörizmle mücadele vurgusu yapmaktadır. Çünkü var olan sorun yalnızca silahla cozumlenemez. Bunun sizin de söylediğiniz ekonomik yönün yani sıra sosyal, kültürel yönleri de olmalıdır. Çin Halk Cumhuriyetinin Uygur Özerk Bölgesinde uyguladığı yöntemin de tutarlılığı ayrı bir tartışma konusudur. ÇHCnin askeri baskisinin Basarıya ulaşıp ulasmadigini da bir asker olarak sizin daha iyi tahlil edeceginize inaniyorum.

Turk modernlesmesindeki merkezi konumu sebebiyle TSK, ne yazık ki merkez-cevre iliskisinde kilit bir konuma burunmustur. Modernleşmenin demokratikleşme ile butunlenmesinun önünde hiyerarşik emir komuta zincirine tabi olan askeriyenin bir anlamda engel olusturdugu da bir gerçektir. Ordunun siyasal hayattaki merkez konumu devam ettigi müddetçe her türlü farklı görüş ne yazık ki bir yerlerin destekçisi yandaşı olarak yaftalanacaktir.

Bunun en somut ornegi 4 yıl önce aramızdan alınan Hrant Dink'tir. Gelişen süreçte merkezin tavır tutumumun nelere gebe olabileceği de görülmüştür. Makbul vatandaş imgesiyle otekilestirici ve dışlayicı düşünce bu ülkede farklı olanları tecrit etmekte dışlamakta hatta gerekirse ortadan kaldirmaktadir. Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bagiyla bağlı olan herkes turktur derken anayasa, anayasal vatandaşlık uzerine kurulu bir sistem getirmiştir ki buradaki turk binlerce yıl evvel steplerden çıkıp gelenler değil etnik kökeni, dini, anadili ne olursa olsun TC vatandaşı olan herkestir. Bu kabule rağmen objektif millet anlayışının emarelerinin uygulama ve kanunlarda gorulmesidir asil sorunu yaratan. BirÇözüm icin çırpınan Hrant o yüzden bir gâvur ermeni haini olarak kabul edilip katledildi. O yüzden Türkiye'deki ekonomik sosyal kültürel farklılıklar göz ardı edilmek istendi. Ama asimilasyon politikalarıyla, baskıyla zorlamayla çözüm olmuyor aksine çözülme oluyor. Bu farklılıkların farkına varip bir arada yasamak icin demokrasi gerekiyor, katılımcı, yatay iliskilere dayalı, radikal, müzakereci bir demokrasi. Tek tiplestirmeyle tornadan çıkarma ile olmuyor çünkü hepimiz asker doğmuyoruz.

Saygılarımla.

Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Lethe - Ocak 15, 2011, 01:32:45 ös
Sayın eser;

Belki birkaç cümle ile ithamınızı cevaplayabilirdim ancak Sayın skullG öyle güzel yazmışki... Üzerine yazacak bir şey kalmamış.

Yalnız konuyla ilgili yorumunuzu ilk okuduğumda, büyük bir kayıp olarak düşündüğüm 68 kuşağı gelmişti aklıma. Konuyu saptırmamak adına bir şey yazmamıştım...

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Eser - Ocak 18, 2011, 09:58:51 öö
Sayin skullG, degerli tartismaniz icin tesekkurler.
Ben CHC-nin uygur turklerine uyguladigi siddetin onemli olcude basariya ulastigini dusunuyorum.En azindan bu gun CHC-de her hangi bir teror olayi yok, insanlar huzur icinde yasiyorlar.
Hani Turkiyede soyluyorlar ya Ordu siyasetin merkezinde oturmus demokrasiye engel oluyor.Ben Turkiyedeki  movcud sistemle ilgili bir kucuk hikaye anlatmak istiyorum.
Bir golde  kurbagalar yillarca toplaniyorlar kendilerine bir padisah secmek icin.Fakat bir turlu padisah secemiyorlar.Her agizdan bir ses cikiyor.Bir gun  kurbaganin birisi  diyor ki, ya arkadaslar haydi Leylek bizim padisahimiz olsun, Leylegi padisah secelim.Hepsi anlasiyorlar ve oy birligiyle Leylegi Padisah seciyorlar.Ondan sonra hangi kurbaga sesini cikariyorsa Leylek gagasina alib o kurbagani yutuyor.Boylelikle goldeki padisah sorunu cozuluyor ve hic bir kurbagadan ses cikmiyor.
Sayin skullG, Turkiyede en buyuk sorun Turkiyenin TBMM-si tarafindan yonetiliyor olmasidir.Meclis diyor ki, Turkiye halk tarafindan yonetiliyor yasama biz oldugumuz icin  burda biziz, Ordu diyor ki, hayir kardesim senin meclisinde her turlu insan var ben sana guvenmiyorum, devlet ve rejim hep benim nezaretimde olmali.O tarafdan Yargi diyorki Turkiye bir hukuk ulkesidir, her sey bizim kontrolumuz altinda olmali.O biri tarafdanda hukumet diyor ki ben iktidarim, butun kurumlar bir kenara cekilsin burda biziz. Reisi-cumhurda butun kurumlarin catismasini kenardan izlemekle yetiniyor.Bu gun Turkiyede butun kurumlar Turkiyeni yonetmege calisiyor.Hangi kurum uykudan erken kalkiyorsa yonetim biziz diyorlar.
Bazi kisi ve kurumlar Ordu darbe yapmadan once darbeye zemin hazirlar, ve ulkede kaos yaratirlar diyorlar. Oysaki bu guzelim memleketimde kaos hic bitmedi ki.Turkiye kaostan kurtulmak icin acilen meclis sisteminden baskanlik sistemine gecmeli.Ne zamana kadar Turkiye meclis tarafindan yonetilecekse o zamana kadarda  Turkiyede kaos olacak ve kaos oldugu surece ne ordu kislasinda,   yargi adliyesinde, milletvekileri de meclisde oturmayacak. Iki kaptan bir gemiyi batirir derler atalarimiz.Boyle kaos ortamlarini  ordu icindeki bazi cuntalar hep kendi lehine degerlendirecek ve bu durumda da ordu ve yargi hep turk siyasetetinin merkezinde oturacak.
Turkiye meclis sisteminden baskanlik sistemine gecmeli.(Diktatorlik degil baskanlik sistemine.)
Ben inaniyorum ki, bir cok yetkilerle donatilmis bir devlet baskani- bir genelkurmay baskanini veya  bir  orgenerali demokrasiye balans ayari yapmaya kalkinca onu gagasina alib yutarsa (yani gorevinden alarsa ve emeklilige sevk ederse) bu sorunlar cozulur.O, zaman asker kislasinda egitimini yapar, yargi adliyesinde yuzbinlerce birikmis dosyasiyla ilgilenir, meclis yasama, iktidar yurutmeyle ilgilenir.
PKK sorunu Turkiyenin yilarca birikmis sorunlarindan biridir.Turkiyede konusan ve fikir ureten cok lakin icrat yoktur.
Gelismis ulkelerin hepsinde baskanlik sistemidir.Sorunlarin birikmemesi ve zamaninda hall edilmesi icin, kaostan kurtulmak icin Turkiye baskanlik sistemine gecmeli.
Saygilarla
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Genius Loci - Ocak 18, 2011, 12:57:41 ös
Konu farklı bir yöne kanalize oluyor. Ama sn. Eser'in başkanlık sistemini de parlamenter sistemi de tam algılamadığını düşünüyorum. Hükümet biçimleri açısından devlet denilen organizmayı temelde ikiye ayırabiliriz. Kuvvetler Birliği ve Kuvvetler Ayrılığı sistemi olarak. Eğer kuvvetler bir organda birleşirse bu durumda da iki ihtimal olur. Ya yürütmede birleşme ki sonuçları monarşi ya da oligarşidir veya yasamada birleşme ki bu durumda hükümet sistemi meclis hükümeti sistemi veyahut karma sistem olur.

Burada durayım. Sn. Eser Türkiye'de MEclisin yönettiğini söylemiş yani kuvvetlerin yasamada birleştiğini iddia etmiş. Meclis Hükümeti sisteminin en belirgin özelliği yürütme organının olmayışıdır. Başbakan, Bakanlar Kurulu ya da Cumhurbaşkanı yoktur. Bakanlar Meclis tarafından tek tek seçilir ve bakanlar meclise karşı bireysel olarak sorumludur, Bakanlar Kurulunun kolektif sorumluluğu bu sistemde yoktur ve Meclis Yargının işlerine de karışır. Çünkü yargı bağımsızlığı söz konusu değildir, yasam organı yeri geldiğinde yasama yorumu yöntemiyle soyut kanunların somut olaylarda nasıl uygulanacağını da dikte edebilir.

Bu sistem bugün için Türkiyede uygulanan sistem değildir. 1921 Anayasası döneminde uygulanmıştır. Ve 1923 değişikliği ile kabine sistemine geçiş başlamıştır. 1924 Anayasasında da kuvvetler Mecliste birleşmiş, yasama yorumu, olaganüstü yargı yerinin kurulması gibi Meclis hükümetinin özellikleri aynen korunmuş olmakla birlikte parlamenter sistemin de bazı yanları bu sisteme entegre edilmiş ve ortaya bizim karma model veya kuvvetler birliği - görevler ayrılığı dediğimiz sistem ortaya çıkmıştır. Yürütme erkinin kuruluşu ve işleyişi yönünden parlamenter sisteme benzediği için.

1961 Anayasası ile Türkiye tam anlamıyla kuvvetler ayrılığı sistemine geçmiş ve tam anlamıyla parlamenter sistemi kabul etmiştir. Niçin başkanlık değil? Çünkü 1876dan beridir bu ülke parlamenter sisteme yakın sistemlerle yürümüştür. Kıta Avrupası sistemi olduğu için olsa gerek.

1961 yalnızca parlamenter sisteme geçtiğimiz değil aynı zamanda Sosyal Devlet ve Hukuk Devleti ilkelerini de kabul ettiğimiz ilk anayasamızdır. Ki bu temel ilkeler 1982 Anayasasında da aynen korunmuştur.

Bir Hukuk Devletinde, kuvvetler ayrılığı geçerli olmalıdır. Yani halka ait olan egemenlik yetkili organlar tarafından kullanılmalıdır. Dolayısıyla ne yasama ne yürütme ne de yargı tek başına egemenliğin temsilcisi değildir. Her biri egemenlik yetkisini kullanan ayrı organlardır. Bu yüzden bu ülkeyi ne sadece yasama ne sadece yürütme ne de sadece yargı yönetiyor. Kuvvetler ayrılığı ilkesine bağlı 3 temel hukumet modeli vardır. Bunlar parlamenter, yarı-başkanlık ve başkanlık sistemi. İlk ikisine yumuşak üçüncüsüne sert kuvvetler ayrılığı da denir.

Bri hukuk devletinde yalnız kuvvetler ayrılığı ilkesi değil, aynı zamanda eşitlik, insan haklarının tam ve yetkin güvence altına alınması, yargının bağımsızlığı, idarenin kanuniliği ve idari işlem ve eylemlerin yargısal denetimi gibi ilkelerde olmak zorundadır. Hukuk Devletinin en başat amacı insan haklarını korumaktır. Ve tüm bunların düzenlendiği temel kurucu metin olarak Anayasanın üstünlüğü ilkesi de hukuk devletinin vaz geçilmez unsurudur. Bu son ilkenin en önemli getirisi ise, normların anayasal uygunluğunu denetleyecek bir yargı yerinin var olması gerekliliğidir.

Ülkemizde yumuşak kuvvetler ayrılığı dediğimiz parlamenter sistem uygulanıyor. Sert kuvvetler ayrılığına geçiş sorunları özer mi? Başkanlık siteminin saf olarak uygulandığı ve başarıya ulaşan tek ülke ABD. Btezilya Arjantin gibi güney amerika deneyimleri bu sistemin kötü yanlarını da gösterebilir bize. Hele ki öncesinde yüzyıllarca bir hanedana tabi olmuş ve bunu genetik kodlamayla miras almış bir ülkede başkanlık sisteminin sultaya dönüşme ihtimali de göz ardı edilmemelidir. Galiba bu genetik miras sebebiyle kıta avrupasında başarısız olan lider çekip giderken bizde anca ölünce ilişkisini kesebilmekte.

Bu ülkede uygulanan sistem dolayısıyla meclis sistemi değil, parlamenter sistemdir. Başkanlık sistemine geçiş bir öneri ve çözüm olabilir, düşünülebilir, tartışılabilir. Ama başkanlık sistemine geçiş de tek başına sorunları çözümleyemez. Bu durumda yasama yürütme ve yargı tamamen birbirinden ayrışacağından ve egemenlik yetkisini dogrudan kullanacağından (ABDde başkanı da temsilcileri de halkın seçtiği ve  3 erkin birbiriyle olan  ilişkisi iyi tahlil edilmeli) ayrı sorunların doğmasına da sebebiyet verebilir.

Bu noktada ordu siyasal bir kuvvet değildir, Yasama yürütme ve yargı gibi... Ama bizde en başta ordunun modernleşmedeki yeri sebebiyle hep merkezi konumda yer almıştır. Orneğin Genelkurmay Başkanını, Bakanlar Kurulu seçer, Cumhurbaşkanı atar ve o, Başbakana karşı sorumludur. Bu yasalarda yazanlar. Gerçekten öyle midir? Genelkurmay Başkanının gerçekten Bakanlar Kurulunun seçtiği, Cumhurbaşkanının atadığı ve Başkana karşı (sorumlu değil) bağlı olduğu bir sistem oluşursa o zaman ve ancak o zaman ordu kışlasına çekilir. Yoksa Türk siyasetinde ordu hiçbir zaman kışlasında olamamış, duramamıştır. Bir vesayet rejimidir sürüp giden...

Son olarak itiraz edeceğim nokta gelişmiş ülkelerin hepsinin başkanlık sistemiyle yönetildiği kelamıdır. Hayır öyle değildir. ingiltere parlamanter sistemle yönetilir, Almanya  parlamenter sistemle yönetilir, Fransa'da yarı-başkanlık sistemi vardır.

Saygılar.

Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Rohani - Ocak 18, 2011, 04:50:13 ös
Türkiye'de ileriye doğru bakıldığında karamsar bir tablo olacak ancak 'KAOS' dan başka bir tarafa gitmiyoruz düşüncesindeyim.Devletsiz bir yaşam Mücadelesi Dünyanın her tarafında tekrardan ortaya çıkabileceğine dair güçlü bir inanç var içimde,ancak bu Devletsiz Kominal Yaşam nasıl olacak ve süreç İnsan Kitlelerini nasıl bir 'Kaos' a götürecek tam olarak kestiremiyorum.

İnsanlık ailesi büyük bir 'KUTUPLAŞMA' ile her geçen gün iki ayrı Kutuba doğru birbirinden uzaklaşıyorlar ,arada ki uçurumu kapatacak çözümler üretiliyor olsada uygulanamıyor.Bunun sonucu olarak 'EVRE' değiştirme anlamında bir 'Kaos' un gerekli oluşu veya olmayışını Kutublardan Büyük Gücü elinde tutan kesimin Manevraları daha çok belirleyecek.

Bir gücün insanlar tarafından Kontrollü olarak yönetimi sağlıklıdır,fakat Güç insanlar tarafından Kontrol altına alınamıyor ve Güç kendisini Yaratanların elinde bir 'PUT' durumuna gelmişse ve İnsanları yöneten 'Totem' ler halini almışsa, bu durumda ancak 'Kaos' süreci ile Dengeler tekrar kendini bulabilcektir inancındayım.





Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: shakespeare - Mayıs 06, 2011, 11:50:02 öö
Ankette ki sorulara cevap vermek gerekirse;
İngilizce eğitimine daha da önem verilmeli ve hemen hemen herkes bu dili bilmeli , tek dil tek Dünya ülküsüne adım adım yaklaşoyorsak,  kesinlikle ülkemizde yaşayan herkes ingilizceyi en az orta düzeyde anlamalı , yazmalı , konuşabilmeli.
sevgiler...saygılar...
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Prometheus - Mayıs 06, 2011, 01:26:12 ös

İngilizce gibi zor ve işe yaramaz bir dili niye öğreneceğiz pek anlayamadım? Üstelik sayı olarak da Dünyada en çok konuşulan bir dil bile değil.
Daha önce bu konuyla ilgili yazılar var sitede.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Tij - Eylül 23, 2011, 07:49:28 ös
Bence herkes kendi anadilinde egitim yapabilmeli, bu Evrensel Insan Haklarindan biridir, tabi yasadigi ülkenin dilinide eniyi sekilde ögrenmek kosuluyla.
Bunu ülkemize uygularsak, tabi yine ilk konu olarak kürtler sözkonusu oluyor,kürtler kendi anadillerinde egitim yapabilmeliler ve türkceyide eniyi sekilde ögrenmek ve bilmek kosuluyla, hatta Türkiye"nin tamaminda kürtce ikinci dil olarak ögretilebilir, tabi bunu söylerken günün ihtiyaclarina görede davranmak yararli olur sanirim.
Saygilar
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: bilGe - Ekim 19, 2011, 12:54:29 öö
İlk dikkatimi çeken bu oldu anketin ikinci seçeneğindeki Türkçe kelimesi büyük harfle başlanacaktı.

Türkiye'de Türkçe'den başka (evrenselleşme adı altında İngilizce öğretilmesi de dahil) eğitim dili tanımıyorum, yasalarca tanınmamasının da Türkiye Cumhuriyeti'nin en doğal hakkı olduğu kanaatindeyim.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 19, 2011, 01:20:40 öö
Selam,

Yeryüzünde, kişiliği bu kadar ayaklar altına alınmış bir devlet yapısı daha var mıdır acaba.

Bu kadar kişiliksiz bir Devlet yapısı daha  var mıdır A_C_A_B_A…

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: bilGe - Ekim 19, 2011, 01:29:02 öö
Yeryüzünde kusursuz bir Devlet yapısı var mıdır acaba?

Yeryüzünde kusursuz birşey var mı ki Devlet yapısı da kusursuz olsun A_C_A_B_A...

Sevgiler
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 19, 2011, 01:55:03 öö
Ama, Varolma nedeni Kusur'lar üzerine Bina edilen böyle bir devlet yapısı daha yoktur sanırım...


Saygılar.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: bilGe - Ekim 19, 2011, 02:04:48 öö
Sanır mısınız, emin misiniz? Sanıyorsanız sorun yok.

Başkaları da daha iyimser şeyler sanabilir.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 19, 2011, 02:07:09 öö
"Başkaları da daha iyimser şeyler sanabilir." :)

Saygılarımla Sayın Bilge
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 19, 2011, 02:21:42 ös
Sanır mısınız, emin misiniz? Sanıyorsanız sorun yok.

Başkaları da daha iyimser şeyler sanabilir.


Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı bir kaç gün önce, ortada hiç bir neden yokken gittiği bölgeye PKK saldırıyor ve 24 askerimizi şehit ediyor. 18'de yaralı... Siz hangi iyimserlikten sözediyorsunuz anlamak gerçekten mümkün değil Sayın Bilge.

Pkk ve bu Devleti Yönetenlerin(en başından beri) Danışıklı dövüş yaptıklarını anlamak için sadece insan beyni taşımak yeterlidir.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: popperist - Ekim 19, 2011, 11:22:30 ös
İki dilli bir güneydoğu ve federasyon..

İnsanların yaşaması için devletlerin veya "belli bir devletin" var olmasının gerekli olmadığını düşünüyorum. İnsan, A ülkesinde de, B ülkesinde de, C'de de, D'de de yaşar. Önemli olan insanın, kaliteli yaşamasıdır. Nitelikli yaşamasıdır. Bunun adına çoğu yerde refah ve mutluluk deniyor. Refahı ve mutluluğu sağlamanın, herhangi bir devletin varlığı veya yokluğuyla ilgili bir konu olmadığını düşünüyorum.

Devlet, aslında çoğu zaman duygusal bir konudur. Duygusal bazda işler, duygusal bazda işlediği için "ulus devletler" vardır. Her ulus kendi devletinde yaşar (çoğunlukla), bu da bir tesadüf değildir. Fakat insanın kaliteli yaşaması için kendi milletine ait bir devlette yaşamak gibi bir gerekliliği yoktur.

Vardır, ulus devletler gereklidir diyorsanız, Kürtlerin de kendi devletini kurmalarına doğrudan destek sağlamış olursunuz.

Hayır yoktur diyorsanız da, milliyetçiliğin anlamsız olduğunu farketmiş, çözüme biraz daha yaklaşmış olursunuz.

Önemli olan insanın güvenliği, esenliği, refahı, sağlığıdır. Bunlar içinden en önemlisi, insanın doğrudan hayatı söz konusu olan güvenliktir. Güvenlik yoksa, barış da yoktur, ve barış olmadığında her insanın canı tehlikededir.

Bugünkü şehitler bunun bir örneğidir. Bölgede terör örgütü pkk yüzünden güvenlik yoktur. Sadece o bölgede de değil, Türkiye'nin her yerinde böyle bir güvenlik garantisi yoktur.

Pkk ile savaşalım. Savaşalım tabii. Ama aynı anda hem savaşmak isteyip, sonra savaşmanın doğal sonucu olan şehitlerin sorumluluğunu saçma sapan yerlere de yüklemeyelim. Pkk ile savaşmak istiyorsak, savaşın doğal sonucu olan kan sorumluluğunu da üzerimize almalıyız. Savaş, bir davadır. Ama bu davayı onayladıktan sonra, o davayı kazanmak için yaşanacak acıların suçunu birilerine yükleme alışkanlığından bir zahmet vaz geçelim.

Sayın Agnusdei, şehitlerin sorumluluğunu hükümete ve cumhurbaşkanının "hiçbir neden yokken" gittiği bölgelere bağlıyorsunuz. Cumhurbaşkanı oraya gittiği için mi Pkk bugün 24 askerimizi şehit etti? Yoksa ortada 30 yıldan beri süren bir çatışma olduğu için mi? Doğrudan size bu soruyu soruyorum.

Toprak bütünlüğüne önem veriyorsak, bu toprak bütünlüğünü korumak için savaşıyorsak, bu savaşın acı meyvelerini de sindirmeliyiz diye düşünüyorum.

Yok eğer kimse ölmesin istiyorsak, barış olsun istiyorsak, o zaman kimsenin ölmesine gerek kalmadığı bazı çözümlere, uzlaşmalara odaklanırız.

Bunun başka bir yolu malesef yok.

Saygılar

Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: bilGe - Ekim 19, 2011, 11:28:26 ös
Cumhurbaşkanı tek başına devletin tamamını (geçmişini, bugününü,geleceğini) temsil etmez. O yüzkarasıdır diye bütün bir köklü devlet yüzkarasıdır genellemesi yapılamaz.

Türk Milleti'nin yüksek iradesi, Türk Milleti'ni sahip olduğu topraklardan koparmaya izin vermeyecek kadar sağlamdır, inançlıyım. İyimserliğim budur, çeşitli fırıldaklarla Ülkenin yönetimine gelenlerin tutumundan yana değil..
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 19, 2011, 11:37:21 ös
Cumhurbaşkanı tek başına devletin tamamını (geçmişini, bugününü,geleceğini) temsil etmez. O yüzkarasıdır diye bütün bir köklü devlet yüzkarasıdır genellemesi yapılamaz.

Türk Milleti'nin yüksek iradesi, Türk Milleti'ni sahip olduğu topraklardan koparmaya izin vermeyecek kadar sağlamdır, inançlıyım. İyimserliğim budur, çeşitli fırıldaklarla Ülkenin yönetimine gelenlerin tutumundan yana değil..


"Türk Milleti'nin yüksek iradesi" :)
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 19, 2011, 11:49:05 ös
İki dilli bir güneydoğu ve federasyon..

İnsanların yaşaması için devletlerin veya "belli bir devletin" var olmasının gerekli olmadığını düşünüyorum. İnsan, A ülkesinde de, B ülkesinde de, C'de de, D'de de yaşar. Önemli olan insanın, kaliteli yaşamasıdır. Nitelikli yaşamasıdır. Bunun adına çoğu yerde refah ve mutluluk deniyor. Refahı ve mutluluğu sağlamanın, herhangi bir devletin varlığı veya yokluğuyla ilgili bir konu olmadığını düşünüyorum.

Devlet, aslında çoğu zaman duygusal bir konudur. Duygusal bazda işler, duygusal bazda işlediği için "ulus devletler" vardır. Her ulus kendi devletinde yaşar (çoğunlukla), bu da bir tesadüf değildir. Fakat insanın kaliteli yaşaması için kendi milletine ait bir devlette yaşamak gibi bir gerekliliği yoktur.

Vardır, ulus devletler gereklidir diyorsanız, Kürtlerin de kendi devletini kurmalarına doğrudan destek sağlamış olursunuz.

Hayır yoktur diyorsanız da, milliyetçiliğin anlamsız olduğunu farketmiş, çözüme biraz daha yaklaşmış olursunuz.

Önemli olan insanın güvenliği, esenliği, refahı, sağlığıdır. Bunlar içinden en önemlisi, insanın doğrudan hayatı söz konusu olan güvenliktir. Güvenlik yoksa, barış da yoktur, ve barış olmadığında her insanın canı tehlikededir.

Bugünkü şehitler bunun bir örneğidir. Bölgede terör örgütü pkk yüzünden güvenlik yoktur. Sadece o bölgede de değil, Türkiye'nin her yerinde böyle bir güvenlik garantisi yoktur.

Pkk ile savaşalım. Savaşalım tabii. Ama aynı anda hem savaşmak isteyip, sonra savaşmanın doğal sonucu olan şehitlerin sorumluluğunu saçma sapan yerlere de yüklemeyelim. Pkk ile savaşmak istiyorsak, savaşın doğal sonucu olan kan sorumluluğunu da üzerimize almalıyız. Savaş, bir davadır. Ama bu davayı onayladıktan sonra, o davayı kazanmak için yaşanacak acıların suçunu birilerine yükleme alışkanlığından bir zahmet vaz geçelim.

Sayın Agnusdei, şehitlerin sorumluluğunu hükümete ve cumhurbaşkanının "hiçbir neden yokken" gittiği bölgelere bağlıyorsunuz. Cumhurbaşkanı oraya gittiği için mi Pkk bugün 24 askerimizi şehit etti? Yoksa ortada 30 yıldan beri süren bir çatışma olduğu için mi? Doğrudan size bu soruyu soruyorum.

Toprak bütünlüğüne önem veriyorsak, bu toprak bütünlüğünü korumak için savaşıyorsak, bu savaşın acı meyvelerini de sindirmeliyiz diye düşünüyorum.

Yok eğer kimse ölmesin istiyorsak, barış olsun istiyorsak, o zaman kimsenin ölmesine gerek kalmadığı bazı çözümlere, uzlaşmalara odaklanırız.

Bunun başka bir yolu malesef yok.

Saygılar




Sayın Popperist,

Yazınız bütünü ile ele alındığında, Haklısınız. Kendinizce(!)
Ama dikkatinizden kaçan bir çok ayrıntı var. en kısa zamanda yazacam...

Saygılarımla.

Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: bilGe - Ekim 20, 2011, 12:22:21 öö
"Türk Milleti'nin yüksek iradesi" :)

Ne oldu ki?
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 20, 2011, 02:01:56 öö
"Türk Milleti'nin yüksek iradesi" :)

Ne oldu ki?


Türk Milleti ve İrade... Yan yana pek Şık durmadılar da, ondan güldüm...
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Masor1976 - Ekim 20, 2011, 03:03:24 öö
Rahmetli Atatürk devrimleri sırasında devrime başkaldırma ihtimali olan insanları etki altına alabilecek ileri gelen padişah aileleri, ağalar, şeyhler, işadamları filan ya yok edilmiş ya da insanları etki altına almayacakları kadar uzak diyarlara sürülmüşlerdir. Bunu devrime sıcak bakanlar ameliyat edilen hastanın doktorca vücudunun kesilmesi gibi gerekli olarak izah etme gayretindedirler.  Atatürk sonrası bu politika devam ettirilmeye çabalanmış rejime rakip olabilme ihtimali olan her ideoloji kilit altına alınmaya çalışılmıştır. Kürtlerin Şeyh Sait gibi ingiliz ajanlarının gazına gelenlerinin ayaklanmaları vb. nedenlerle Kürtler ve dindar kesim asimile edilme ya da sürekli olarak dizginli halde tutabilme çabasıyla baskı altında tutulmuşlar. Kendi insanını sürekli ezmek, farklı kafa yapısı var diye ekonomik olarak zenginleşmesini engellemek vb. bu gibi çabalar yüzünden ülke gelişmeye zaman ve enerji ayıramamıştır.

Eğer rahmetli Atatürk aklındaki inkılapları devrim şeklinde kısa ve kanlı bir şekilde uygulamayıp zamana yaysaydı Cumhuriyet başarılı bir şekilde kurulur muydu. Ülke daha negatif tablolara mı maruz kalıdrdı bu konuda uzman kişilere sormak isterdim.

Demek istediğim kendi düşmanlarımızı kendimiz yarattık gibi duruyor. Bu duygusal negatif atmosferden yararlanan ABD ye israile filan çamur atmaya hiç hacet yok diye düşünüyorum.

Bundan sonra ne olur bilemiyorum fakat Allah yardımcımız olsun diyorum.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 20, 2011, 06:13:47 ös
Rahmetli Atatürk devrimleri sırasında devrime başkaldırma ihtimali olan insanları etki altına alabilecek ileri gelen padişah aileleri, ağalar, şeyhler, işadamları filan ya yok edilmiş ya da insanları etki altına almayacakları kadar uzak diyarlara sürülmüşlerdir. Bunu devrime sıcak bakanlar ameliyat edilen hastanın doktorca vücudunun kesilmesi gibi gerekli olarak izah etme gayretindedirler.  Atatürk sonrası bu politika devam ettirilmeye çabalanmış rejime rakip olabilme ihtimali olan her ideoloji kilit altına alınmaya çalışılmıştır. Kürtlerin Şeyh Sait gibi ingiliz ajanlarının gazına gelenlerinin ayaklanmaları vb. nedenlerle Kürtler ve dindar kesim asimile edilme ya da sürekli olarak dizginli halde tutabilme çabasıyla baskı altında tutulmuşlar. Kendi insanını sürekli ezmek, farklı kafa yapısı var diye ekonomik olarak zenginleşmesini engellemek vb. bu gibi çabalar yüzünden ülke gelişmeye zaman ve enerji ayıramamıştır.

Eğer rahmetli Atatürk aklındaki inkılapları devrim şeklinde kısa ve kanlı bir şekilde uygulamayıp zamana yaysaydı Cumhuriyet başarılı bir şekilde kurulur muydu. Ülke daha negatif tablolara mı maruz kalıdrdı bu konuda uzman kişilere sormak isterdim.

Demek istediğim kendi düşmanlarımızı kendimiz yarattık gibi duruyor. Bu duygusal negatif atmosferden yararlanan ABD ye israile filan çamur atmaya hiç hacet yok diye düşünüyorum.

Bundan sonra ne olur bilemiyorum fakat Allah yardımcımız olsun diyorum.

Saygılarımla.


Türkiye Cumhuriyetinin Sınırlarını Mustafa Kemal mi çizdi, orası çok Muğlak.  Yalnız kesin olan, Sınırların yanlış çizildiğidir… Ki, değiştirilecek de…

Bazı şeyleri ifade etmek için, öyle siyaset bilimci Edasıyla kalem kullanmaya falan da hiç gerek yok.

Türkiye Cumhuriyetinin, S_I_N_I_R_L_A_R_I   Y_A_N_L_I_Ş  Ç_İ_Z_İ_L_M_İ_Ş_T_İ_R…

Bu kadar basit…

Saygılarımla.



Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Masor1976 - Ekim 20, 2011, 06:39:44 ös
Sayın agnusdei, yanılgı içinde olduğunuzu düşünüyorum. Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri ve siyasi bir deha olduğu aşikardır. O zamanın şartları gereği sınır çizgilerinde v.s. tavizler verilmiş olabilir. Halk devrimlerle geliştirilmek amacıyla baskı altında tutulmuş olabilir. Bunları bir hata olarak algılamak o zamanın şartlarını düşününce bence yanlıştır.

İçeriden ve dışarıdan düşman kaynayan bir coğrafyada şu an üzerinde yaşadığımız toprakların özellikle de istanbulun muhafazası imkansız iken bu imkansızı başarmış bir liderdir.

Zannedildiği ve idda edildiği Kafir, deist, put, mason, sebatayist yahudi vb. pek çok sıfatı vardır rahmetlinin fakat o hiç bir kalıba sığdırılamıyor. Neticede arzı mevut denilen toprakları israile peşkeş çekmemiş bir lideri sebatayist olarak algılamak büyük bir yanılgı oluyor. Ki federasyon hayali kurulan güneydoğu topraklarının arzı mevutla örtüşen sınırları olması bile pkk nın arkasındaki gücü işaret etmeye yeterlidir.

Ortaya koyduğu ülkenin sıkıntılar yaşamasını da bu coğrafyanın içerden ve dışardan düşmanlarının hala var olmasından kaynaklandığını görmemek için uzman olmaya gerek yok.

Kendi hatalarımızı görmeyip her şeyi devletten bekleyen tembel bir cahil anlayışla bizden adam olmaz. Kenetlenmemiz için illaki dışardan bir saldırı olması mı gerekiyor.

Neticede bizi komple yok etmeden bu toprakların sınırlarını değiştirmeye güçleri yetmeyecektir.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 20, 2011, 07:35:40 ös
Sayın agnusdei, yanılgı içinde olduğunuzu düşünüyorum. Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri ve siyasi bir deha olduğu aşikardır. O zamanın şartları gereği sınır çizgilerinde v.s. tavizler verilmiş olabilir. Halk devrimlerle geliştirilmek amacıyla baskı altında tutulmuş olabilir. Bunları bir hata olarak algılamak o zamanın şartlarını düşününce bence yanlıştır.

İçeriden ve dışarıdan düşman kaynayan bir coğrafyada şu an üzerinde yaşadığımız toprakların özellikle de istanbulun muhafazası imkansız iken bu imkansızı başarmış bir liderdir.

Zannedildiği ve idda edildiği Kafir, deist, put, mason, sebatayist yahudi vb. pek çok sıfatı vardır rahmetlinin fakat o hiç bir kalıba sığdırılamıyor. Neticede arzı mevut denilen toprakları israile peşkeş çekmemiş bir lideri sebatayist olarak algılamak büyük bir yanılgı oluyor. Ki federasyon hayali kurulan güneydoğu topraklarının arzı mevutla örtüşen sınırları olması bile pkk nın arkasındaki gücü işaret etmeye yeterlidir.

Ortaya koyduğu ülkenin sıkıntılar yaşamasını da bu coğrafyanın içerden ve dışardan düşmanlarının hala var olmasından kaynaklandığını görmemek için uzman olmaya gerek yok.

Kendi hatalarımızı görmeyip her şeyi devletten bekleyen tembel bir cahil anlayışla bizden adam olmaz. Kenetlenmemiz için illaki dışardan bir saldırı olması mı gerekiyor.

Neticede bizi komple yok etmeden bu toprakların sınırlarını değiştirmeye güçleri yetmeyecektir.

Saygılarımla.



Nihal Atsız’ın Vasiyeti:

Yağmur Oğlum!

Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigar olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol.


Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.


Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır.


Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarın ki düşmanlarımızdır.


Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içer(de)ki düşmanlarımızdır.


Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.
Tanrı yardımcın olsun!

Nihal Atsız
4 Mayis 1941

Siz, hem sınırlarınızı,Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler’i içine alacak şekilde çizeceksiniz. Hem de Düşmanlık yapacaksınız. Bu nasıl komikliktir ya…

 Kimdir bu Siyasi ve(sözüm ona) Askeri deha?

Saygılarımla.




Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: bilGe - Ekim 20, 2011, 08:20:58 ös
Nihal Atsız’ın Vasiyeti:

Yağmur Oğlum!

Bugün tam bir buçuk yaşındasın. Vasiyetnameyi bitirdim, kapatıyorum. Sana bir resmimi yadigar olarak bırakıyorum. Öğütlerimi tut, iyi bir Türk ol.


Komünizm bize düşman bir meslektir. Bunu iyi belle. Yahudiler bütün milletlerin gizli düşmanıdır. Ruslar, Çinliler, Acemler, Yunanlılar tarihi düşmanlarımızdır.


Bulgarlar, Almanlar, İtalyanlar, İngilizler, Fransızlar, Araplar, Sırplar, Hırvatlar, İspanyollar, Portekizliler, Romenler yeni düşmanlarımızdır.


Japonlar, Afganlılar ve Amerikalılar yarın ki düşmanlarımızdır.


Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler içer(de)ki düşmanlarımızdır.


Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.
Tanrı yardımcın olsun!

Nihal Atsız
4 Mayis 1941

Siz, hem sınırlarınızı,Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler’i içine alacak şekilde çizeceksiniz. Hem de Düşmanlık yapacaksınız. Bu nasıl komikliktir ya…

 Kimdir bu Siyasi ve(sözüm ona) Askeri deha?

Saygılarımla.

Düşmanlık yapın demiyor, düşmanınızdır diyor. Devletler arası dostluk; çıkar ilişkisi demektir bizim bildiğimiz duygusal bağlar olmaz aralarında. Her devlet de kendi ülkesinin çıkarını üstün tutmak isteyeceği için - istesin istemesin diğer bir devlet ile çatışacaktır, işte o da düşmanlıktır. Atsız Ata kimseyi asın, kesin, soykırım yapın demez, onun ülküsüne terstir.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 20, 2011, 09:54:45 ös
"Düşmanlık yapın demiyor, düşmanınızdır diyor"

Düşman bellediklerini ne diye sınırlarına dahil edersin be ey B_A_R_B_A_R???



Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: bilGe - Ekim 20, 2011, 10:05:18 ös
Kime barbar diyorsunuz?
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 20, 2011, 10:27:15 ös

Hüseyin Nihal Atsız!..

"İçerideki düşmanlarımız" Diye tanımladığı hiç bir Halk, oraya sonradan gelmedi.

Ermeni, zaten vardı. Kürt, zaten vardı. Laz, zaten vardı. .................) O halde bu Nihal, "içerideki düşmalarımız" derken tam olarak neyi kastediyordu?

Bence herkesin haddini bilme zamanı geldi artık!..
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: bilGe - Ekim 20, 2011, 10:35:34 ös

Hüseyin Nihal Atsız!..

"İçerideki düşmanlarımız" Diye tanımladığı hiç bir Halk, oraya sonradan gelmedi.

Ermeni, zaten vardı. Kürt, zaten vardı. Laz, zaten vardı. .................) O halde bu Nihal, "içerideki düşmalarımız" derken tam olarak neyi kastediyordu?

Bence herkesin haddini bilme zamanı geldi artık!..

Ölmüş adama had mi bildireceksiniz?
Fikri hoşunuza gitmediği için barbar diyemezsiniz, gerçi biliyorsunuzdur ama gaflete düştüğünüzü varsayıyorum. 
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 21, 2011, 01:37:01 öö

Hüseyin Nihal Atsız!..

"İçerideki düşmanlarımız" Diye tanımladığı hiç bir Halk, oraya sonradan gelmedi.

Ermeni, zaten vardı. Kürt, zaten vardı. Laz, zaten vardı. .................) O halde bu Nihal, "içerideki düşmalarımız" derken tam olarak neyi kastediyordu?

Bence herkesin haddini bilme zamanı geldi artık!..

Ölmüş adama had mi bildireceksiniz?
Fikri hoşunuza gitmediği için barbar diyemezsiniz, gerçi biliyorsunuzdur ama gaflete düştüğünüzü varsayıyorum. 


Sayın Bilge, İstemeyerek te olsa (ki, olmuşsa istemeyerek olmuştur) Şahsınızı her hangi bir şekilde kırdıysam, çok çok özür dilerim...

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: bilGe - Ekim 27, 2011, 03:18:41 ös

Hüseyin Nihal Atsız!..

"İçerideki düşmanlarımız" Diye tanımladığı hiç bir Halk, oraya sonradan gelmedi.

Ermeni, zaten vardı. Kürt, zaten vardı. Laz, zaten vardı. .................) O halde bu Nihal, "içerideki düşmalarımız" derken tam olarak neyi kastediyordu?

Bence herkesin haddini bilme zamanı geldi artık!..

Ölmüş adama had mi bildireceksiniz?
Fikri hoşunuza gitmediği için barbar diyemezsiniz, gerçi biliyorsunuzdur ama gaflete düştüğünüzü varsayıyorum. 


Sayın Bilge, İstemeyerek te olsa (ki, olmuşsa istemeyerek olmuştur) Şahsınızı her hangi bir şekilde kırdıysam, çok çok özür dilerim...

Saygılarımla.

Neden böyle birşey söyleme gereği duydunuz, size hiç kırılmadım, sizinle tartışmayı severim.
Saygılar..
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: agnusdei - Ekim 27, 2011, 03:51:33 ös

Hüseyin Nihal Atsız!..

"İçerideki düşmanlarımız" Diye tanımladığı hiç bir Halk, oraya sonradan gelmedi.

Ermeni, zaten vardı. Kürt, zaten vardı. Laz, zaten vardı. .................) O halde bu Nihal, "içerideki düşmalarımız" derken tam olarak neyi kastediyordu?

Bence herkesin haddini bilme zamanı geldi artık!..

Ölmüş adama had mi bildireceksiniz?
Fikri hoşunuza gitmediği için barbar diyemezsiniz, gerçi biliyorsunuzdur ama gaflete düştüğünüzü varsayıyorum. 


Sayın Bilge, İstemeyerek te olsa (ki, olmuşsa istemeyerek olmuştur) Şahsınızı her hangi bir şekilde kırdıysam, çok çok özür dilerim...

Saygılarımla.

Neden böyle birşey söyleme gereği duydunuz, size hiç kırılmadım, sizinle tartışmayı severim.
Saygılar..


Sizi kırdığımı düşünmüştüm Sayın Bilge. Yanıldığıma gerçekten sevindim...

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: NOSAM33 - Ocak 06, 2012, 06:13:45 öö
Sn. Eser kardeşim yazını okudum ve teşhisinede katılıyorum. İnşallah bir gün Akıl öne çıkar 1980 öncesi sağ ve sol kavgasının  netiçesinin neye vardığını ne yazıkki yaşarak öğrendik.Sonuçta olan ölene ve yakınlarına oluyor saygılarımla.
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Melina - Ocak 03, 2013, 09:52:12 öö
' Eğitim dili İngilizce olsun ' diyenlerdenim :)
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: karahan - Ocak 14, 2013, 12:52:47 ös
' Eğitim dili İngilizce olsun ' diyenlerdenim :)


Yapmayın sn.melina

Neyi diyenlerden olduğunuza lütfen bir daha bakın ondan sonra size bişr kitap önereyim okuyun birde ordan bakın oktay sinanoğlu by by türkçe.
Dil bir millet ve milletin milli kimli,ği için çok önemlidir olmazssa olmazıdır.İngilizce öğrenelim tamam ama eğitim dediğinizde ne olursunuz biliyormusunuz sömürge.

saygılar
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Etimolog - Ocak 14, 2013, 12:55:39 ös
' Eğitim dili İngilizce olsun ' diyenlerdenim :)


Yapmayın sn.melina

Neyi diyenlerden olduğunuza lütfen bir daha bakın ondan sonra size bişr kitap önereyim okuyun birde ordan bakın oktay sinanoğlu by by türkçe.
Dil bir millet ve milletin milli kimli,ği için çok önemlidir olmazssa olmazıdır.İngilizce öğrenelim tamam ama eğitim dediğinizde ne olursunuz biliyormusunuz sömürge.

saygılar

Bence sayın melina ironi yapmıştır sayın karahan
Başlık: Ynt: İki dilli bir güneydoğu ve Fedarasyon talebi
Gönderen: Melina - Ocak 19, 2013, 04:17:54 ös
Tabi ironi yapmış olabilirim efendim, sonuçta eğitim dilinin İngilizce olmasını savunmam neticesiyle, eğitimin dili değiştirildi değil ya :)