Masonluktaki “obediyans” kavramını “büyük loca” terimiyle özdeşleştirmek kolay. Çünkü bir büyük loca, en az üç locanın bir araya gelerek kendisini oluşturması ve kendisinin o localar üzerinde -kabullenilmiş olduğu üzere- bir otorite kuruşuyla oluşuyor.
Bu anlaşılma olgusunda büyük locaya niçin “büyük loca” denmiş, niçin birlik, dernek, federasyon, korporasyon gibi başka bir şey denmemiş olduğu ayrı bir konu.
Bunun yanı sıra bir diğer obediyans türünden söz ediyoruz. Ona da dilimizde büyük doğu deniyor, Fransızca ya da İngilizcedeki “grand orient” sözcüğünün dilimizdeki karşılığı olarak.
Bunun üzerinde biraz durmalıyız. Bu tür obediyansın öncekinden ancak nüans niteliğinde denilebilecek, detayda olan farkını ortaya koymadan önce, niçin oluştuğunu görebilmek bakımından, Fransa’da Masonluğun 18. yüzyılın ortalarındaki (daha isabetlisi 18. yüzyılın 3. çeyreğindeki) gelişim öyküsüne şöyle kısaca bir göz atmak gerekiyor.
Fransa’da 1740’lı yılların ileri döneminde Fransa’da “Fransa’nın İngiliz Büyük Locası” (Grand Loge Anglaise de France) adını almış bulunan obediyans, İngiltere’deki Masonluğun ikiye bölünüşü üzerine ikiye bölünmemiş, 1756 yılında Fransa Büyük Locası (Grande Loge de France) adı altında bağımsızlığını ilan etmişti.
Bu olayın öyle tümüyle “masonik” olduğunu sanmayın sakın. Bu işlerin içinde dehşetli bir politik arka plan ya da kulis vardı. Daha Londra Büyük locası’nın kuruluşu sırasında var olan bu politika bağlantısı, 18. yüzyılın ikinci yanı başında Fransa’da bir başka yöne kaymıştı.
Şimdi bunun ne olduğunu soracaksınız. Yanıt olarak benim hayli eski tarihlere gidip oralardan beriye Fransa’daki taht çekişmelerini, komploları, entrikaları, karşılıklı soylu cinayet ve kıyımlarını anlatmam gerekir. İyisi mi öyle yapmayalım, o ayrıntılara girip de işin girizgahını uzatmayalım ama Fransa Büyük Locası’nın 1743 yılından beri büyük üstadı olan Clermont Kontu Louis de Bourbon-Condé’nin krallık ile bağlantılı birtakım özel hesaplar peşinde olduğunu, aslında Masonluk ile öyle pek ilgilenmediğini ama kendi tasarımları yolunda Masonluğu da kullanmaya çalıştığını (olabildiğince) belirtelim. (Neden olabildiğince?... Çünkü onun amaçlarının gerçekleşebilmesi yolunda masonların ya da locaların yapabileceği pek bir şey yoktu.)
Clermont kontu, usulen başında bulunduğu büyük locayı eylemsel olarak yönetmek üzere Christophe-Jean Baur adlı bir bankeri kendisine vekil atayarak görevlendirmişti. Sonra onu görevden aldı; yerine Lacorne adlı bir dans öğretmenini getirdi. (Bu kişinin ön adı ne yazık ki bilinmiyor.)
İşte bu değişiklik Fransa Büyük Locası’nda çekişmelere yol açtı. Öyle ki, Fransa’da localar ve masonlar âdeta iki kampa ayrılmıştı ama bunun İngiltere’deki bölünmüşlük ile ilgisi yoktu.
Bunun üzerine Clermont kontu Lacorne’u da görevden aldı ve yerine o sıralarda oluşturulmuş bulunan Yetkinleşme Riti’nin (Rite de Perfection) en üst derecesindeki yöneticilerden biri Chaillon de Joinville’i getirdi. Böylece herkesin onun sözünü dinleyeceğini, boyun eğeceğini sanmıştı ama ne gezer… Çekişmeler daha da arttı hatta bedensel kavga boyutuna vardı.
Masonlar böyle işler yapar mı?
Yapmışlar işte.
Çatışmaların önü alınamayınca, 1766 yılında Fransa Büyük Locası resmen kapatıldı. Fakat Fransa’da masonik etkinlikler kesintiye uğramadı. Locaların çoğu, bağımsız olarak kendi başlarına çalışmaya devam etti.
Beş yıl kadar sonra, 1771 yılında Clermont Kontu Louis de Bourbon-Condé öldü. Lacorne yine sahneye çıktı. (O tarihte Chaillon de Joinville’in hâlâ hayatta olup olmadığına iliştkin bir bilgi yok.) Yandaşları ile birlikte önce “Fransa Ulusal Büyük Locası” adı altında yeni bir obediyans kurdu. Büyük üstatlığa da, sonradan Orléans dükü unvanını da alacak olan Chartres Dükü Louis Philippe getirildi.
İşte bu büyük locanın adı 1773 yılında “Fransa Büyük Doğusu” (Grand Orient de France) olarak değiştirildi.
Bu, öylesine, sıradan bir isim değiştirme değildi. Bir nitelik değiştirmeydi.
Hani daha önce nüans ya da ayrıntı olarak nitelediğim fark var ya… Onun bir ayrıntı olarak nitelenmesi konuya salt örgütsel oluşum ya da dernek açısından bakarsak öyle. Masonik bakımdan hiç de öyle değil. Tersine, çok önemli.
Çünkü bir büyük loca belli bir iti ya benimser ya da benimsemez. Benimserse sadece o ritin simgesel derecelerinde çalışır. Büyük Loca, kendisine bağlı olarak çalışacak tüm l6ocalarda uygulanacak olan belli bir ritüeli kendisi kendi ilgili organları aracılığıyla belirler ya da başka organlarca belirlenmiş ritüelleri (burası önemli) onaylar ve uygulanmalarını izler.
Bir büyük doğuda ise ritüellerin egemeni localardır. Her loca hangi ritin simgesel derecelerinde çalışacağını kendisi belirler. Belli bir ritin simgesel derecelerinde çalışmayacaksa, kendi istem ve eğilimleri doğrultusunda kendi ritüellerini düzenler. Eğer belli bir ritin simgesel derecelerinde çalışmakla yetinemiyorsa, bunu daha ileri derecelere doğru uzandırabilir.
Şimdi bunu böyle dedik ya… Eğer tüm bunların nasıl yapıldığını, nasıl yürütüldüğünü bilmiyorsanız, bu kadar bilgiyle bir büyük doğunun bir masonik anarşi yuvası olduğunu, her locanın kendi kafasından istediğini istediği biçimde yaptığını, bir başıboşluğun egemen olduğunu düşünebilirsiniz.
Hiç de öyle değil… Örgütün tüm localarından oluşan genel kurulu en yetkili organdır. Bu organın alt organları da vardır ki elbette “yönetim kurulu” denilen ya da bunun benzeri bir organ bunların başında gelir. O birbirinden farklı ritüeller, birbirinden farklı çalışma tarzları, ilgili ritin daha üst derecelerine doğru uzanmalar, bunların hepsi yetkili bir organın onayına ve denetimine bağlıdır.
Nitekim bu nedenle 18. yüzyılın ikinci yarısında sayıları çığ gibi artan mason ritlerinin âdeta beşiği durumundaki Fransa’da birçok mason riti, Fransa Büyük Doğusu bünyesine kabul edilmediği, kendi başına yaşamını sürdüremediği için kuruluşundan kısa bir süre sonra tarihe karışmıştır.
Bu aşamada bir parantez açarak bir diğer bilgiyi daha vermekte yarar var: Farklı ritler söz konusu olmaksızın birbirinden yer yer farklı olan ritüeller uygulanması salt bir büyük doğuya özgü değildir. Bu uygulama, büyük localarda da görülebilmektedir. En belli başlı örneği ise İngiltere Birleşik Büyük Locası’dır. Büyük locanın öngördüğü ve önerdiği bir ritüel vardır ama localar büyük locanın onayladığı bir başka ritüeli de uygulayabilir.
İşte şimdi sıra bir büyük doğuya niçin “büyük loca” değil de “büyük doğu” dendiğine geliyor.
Öyle deniyor denmesine de acaba öyle demek doğru mu?
Büyük doğu mu yoksa büyük başka bir şey mi olmalı bu?
Sayın enelsır bu satırları okuduğunda çok kızacak, biliyorum. Onun istediği aşamaya bir türlü gelemedim. Ancak düşünsün ki, tüm bunlar derlenip toparlanıp forum için yazılıyor. Bir başka yerden yararlanma söz konusu olsa bile kopyalama yok. Umarım hoş görür. Onun istediği yanıtı sonraki yazıma sakladım. Şimdilik bu kadarı üzerindeki katkıları alalım.