Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Masonluk ile ilgili Sorular ve Cevaplar => Konuyu başlatan: relic - Eylül 09, 2011, 12:25:14 öö

Başlık: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: relic - Eylül 09, 2011, 12:25:14 öö
                     
           ''Alman Masonların çoğu (o tarihteki Alman vatandaşların çoğu gibi) Nazi politikalarına karşı çıkmadılar, açıktan Hitler'e destek verdiler. Hatta o dönemde, Alman Hıristiyan Nizamları (The German Christian Orders) adını alan üç Prusya Büyük Locası, Nazi döneminde varlıklarını uzun süre sürdürdüler. 1948'den sonra Alman Masonlar bu olayı gizlemeye, Kardeşlerin fedakarlıklarını vurgulamaya çalıştılar. Oysa yalnızca az sayıda Alman Mason açıkça Hitler'e karşı çıkacak kadar cesaret göstermişti.''                 
                                                                                                          ''alıntıdır''

        Efsaneye göre 1934 yılında Hitler'in ve kuklalarının Hürmasonluğu yok etmeye çalışacakları belli olmuştu! Benim öğrenmek istediğim Masonların Hitlerin yanında olmasının nedeni nedir? Hayatta yada ayakta kalmanın tek yolu bu muydu yoksa daha farklı sebepler mi vardı?
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: ADAM - Eylül 09, 2011, 09:05:29 öö

Buradaki soru alıntıdaki iddianın doğru olduğu varsyayımı üzerine kurulu.

Şu halde bu soruya yanıt verebilmek için önce iddiaın doğruluğunu sogulamamız gerekir.

Sayın relic "alıntı" deyip geçmiş. Nereden alıntı?

Bana sanki tam anlamıyla bir antimasonik kaynaktan alıntı gibi geliyor.

Burada sövylenen de olanaksız gibi görünüyor.

Dolayısıyla Sayın relic ayrıntı verirse bu tarihsel konuyu araştıralım ve tartışalım.


Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: Felix Steiner - Eylül 09, 2011, 11:52:52 öö
Hitler'in sadece Yahudilere karşı düşmanlığı olduğunu ve bu alıntının doğru olduğunu varsayarsak; Hristiyan-Alman masonlarına karşı Hitler'in bir düşmanlığı olacağını sanmıyorum. Hele ki açık açık destek verdilerse, neden Hitler onları yok etmek istesin ki?  Belki savaşı kazansaydı, locaları kapattırabilirdi.

Sn. Relic, bu arada Hitler'in hürmasonluğa karşı çıktığından bahsettiği bir ses kaydı var. Bir efsane değil sanırım.
Adolf Hitler: We shall crush the Freemasons! (http://www.youtube.com/watch?v=Rc78hLlai74#ws)
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: relic - Eylül 09, 2011, 06:55:55 ös
      Sayın adam, öncelikle belirtmek isterim ki hiçbir zaman güvenilir olmayan bir bilgiyi insanlarla paylaşmam; ikinci olarak belirteyim ki hiçbir zaman antimason bir söylemim olmamıştır...
      Alıntının yerine gelince direk olarak kaynak vermenin çok doğru olmadığını düşündüğüm için vermemiştim, istiyorsanız şimdi veriyorum,bir sakıncası varsada adminlerden rica ediyorum silebilirler kaynağı...
      tesviye dergisi eylül 2010 sayı:80   yazının başlığı ''Gizlediğimiz Gerçek!''
      bilmeyenler için ek bilgi vermek istiyorum;
      Tesviye: Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locasının resmi yayın organıdır.

      Sayın adam hala inanmıyorsanız bana, söylediğiniz gibi araştırın sonra görüşelim,yada bırakın soruyu konuya vakıf harici olmayan bir üye cavaplasın.
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: ayhan ataseven - Eylül 09, 2011, 07:55:30 ös
bence hitler bir ingiliz ajanıdı.çünkü paganistik felsefeyle yoğrulmuştu.tıpkı eski mısır gibi.yada babil medeniyeti gibi.savaşın sonuna baktığımızda en karlı çıkan yine ingiltere israil ve amerika.yani bu planlı bir oyun gibi .

Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: Waldow - Eylül 09, 2011, 08:10:42 ös
ülkeler kar ettimi bilmem ama pek çok şirket iyi karlar yaptı bu 2. dünya savaşında. Savaş endüstrisi iyi kazandırır :)
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: ADAM - Eylül 10, 2011, 08:51:14 öö
Tesviye dergisindeki bir yazı gelişigüzel, kafadan yazılmış olamaz. Tesviye dergisine bu yazıyı her kim yazmışsa, onun da bir kaynakçası vardır yani yazının aslı bir yerden aktarılmadır.

Bu yazıda söz konusu edilen durum tarihsel akışın mantığına uymamaktadır. Thule örgütü konusuyla da çelişki yaratmaktadır. Üstelik şu da bilinmeli ki Hitler tüm yapıp etmelerinde hiçbir zaman yalnız olmamıştı; sadece en önde görünen kişiydi.

Tesviye sadece masonlara özgü bir dergi değildir; kamuya açıktır. Hatta kimi seçkin kitapçılarda bulunur ve her isteyen alıp okur. Bu nedenle bu yazı o derginin hangi sayısında ise belirtilmeli. Bu yazının bir kaynakçası olmalı sonunda; bildirilmeli. Hakta bence yazıdan böyle bir paragraf almak da doğru değil. Aradan seçilmiş bir paragraf yanıltıcı olabiliyor. Tümü göz önüne alınmalı.

Bu önemlidir. Çünkü burada 1930’lı yıllarda da olsa Alman masonlar zan altına sokuluyor. Tarihten bildiğimizde o sıralarda olup bitenler çok farklıdır. Belki bildiklerimizde yanlışlık vardır. Ancak böylesine bir zıt iddianın mesnhedinin bulunması gerekir. Aki halde bilimselliğe aykırı düşer ve bir dedikodu olmaktan öteye gidemez.

Bence bu öyle sıradan bir konu değil. Forumdaki mason dostları da incelemeye davet ediyorum.


Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: Genius Loci - Eylül 10, 2011, 02:44:28 ös
Aslında öyle çok gizlenen bir gerçek de yok. 1930'ların başında Almanya'da 75.000 civarında Mason ve 9 düzenli Büyük Loca mevcuttu (galiba bugünkü sayıdan fazla). O dönemden bu sayının Yaklaşık 3'te 2'si Old-Prusya Locaları olarak adlandırılan ve yalnızca hristiyan olanları kabul eden 3 Büyük Locanın üyesi idi. (Diğer altı büyük locaya Humanitarian denmiştir, çünkü onlar hristiyan olan/olmayan ayrımı yapmamaktaydılar. (Bu 9 düzenli Locanın dışında iki tane daha 'düzensiz' kabul edilen Büyük Loca vardı. bunlar, Freimaurerbund zur aufgehenden Sonne (AMI uyesidir) ve Symbolische Großloge von  Deutschland'dir (Sonne'den ayrılarak kurulmuştur ve Die Alten Pflichten isimli bir dergi de çıkartmıştır)) Hatta 1922'de Eski Prusya Büyük Locaları 1872'de kurulmuş olan Alman Büyük Locaları Birliğinden 1922 yılında ayrılma kararlarını ilan ederlerken 'Eski Prusya ulusal Masonluğu ile 'humanitarian'ları keskin biçimde farklılaştıran ayrımlardan olduğundan bahsederek 'Biz Üç eski Prusya Locaları olarak dünyada insanlar arasında genel bir insani kardeşleştirme hareketine katılmayı reddediyoruz' ifadelerini kullanır). Dolayısıyla Almanya'da o dönem Masonluğunda kuvvetli bir ulusalcı  düşüncesi vardır.

1926'dan itibaren Große Nationalmutterloge Zu den drei Weltkugeln (3WK) ve Große Landesloge der Freimaurer von Deutschland (GLL) Masonluktaki Eski Ahit kaynaklı düzenlemelerinden kendilerini ayırmak istediklerini açıkça göstermeye başladılar. Bu etkileri azaltmak için rituellerin değiştirilmesini istediler. Dinsel motiflerden arındırmak belik temel sebepleri olabilir kabul edilse de yine de Localarda bu dönemden itibaren ırksal tartışmalar giderek artmaya başladı. Hiçbir Büyük Loca ırksal kategorileşmeyi (saf aryanlaşma) kabul etmemekle beraber 1920lerin ortasından itibaren Wetzlarer Ring ve Bielefelder Ring gibi bunu temel talep olarak dile getiren güçler oluşmaya da başlamıştı.

Bu dönemde bu tip girişimlerden etkilenmeyen Alman Ulusalcıları, Masonluğa saldırmaya devam etmiştir. Bunların içerisinde belki de en önemlisi General Erich Ludendorff ve onun eseri "Vernichtung der Freimaurerei durch Enthüllung ihrer Geheimnisse"dir. kitap http://nsl-archiv.com/Buecher/Bis-1945/Ludendorff,%20Erich%20-%20Vernichtung%20der%20Freimaurerei%20durch%20Enthuellung%20ihrer%20Geheimnisse%20(1931,%20112%20S.,%20Scan,%20Fraktur).pdf (http://nsl-archiv.com/Buecher/Bis-1945/Ludendorff,%20Erich%20-%20Vernichtung%20der%20Freimaurerei%20durch%20Enthuellung%20ihrer%20Geheimnisse%20(1931,%20112%20S.,%20Scan,%20Fraktur).pdf) adresinden indirilebilir) Kitapta GLL'nin rituelleri saptırılarak ve sahteleştirilerek sunulmuş ve Masonluğun 'yapay bir Yahudilik' olduğu ileri sürülmüştür (Böyle yazınca aklıma Türkiye'deki anti-masonik yayınlar geldi. Saptırma ve gerçek dışı ifadelere yer verme. Mesela Yemin konusunda Tanju Koray'ın "Çırak-Kalfa-Usta" kitabının 41. sayfasına atıf yaparmış gibi yapılan çalışmalar (hatta videolar) gördüm. Ne yazık ki o çok güzel eserin hiçbir yerinde yer almayan 'şeytani güçleri çağırma, onlara yemin etme' gibi ifadelere yer verildiğini gördüm. Tüm dünyada anti-masonluk yalan ve sahtekarlık üzerine kuruluyor. İşin paradoksal yanı, bu anti'ler Masonları bir de ahlak yoksunluğu gibi sebeplerle de suçluyor :) neyse konuya dönelim)

Bu dönemde (Wiemer Cumhuriyeti diye de adlandırılır) Alman milliyetçiliği ve anti-semitizm temelli siyasal gücün etkinliği sebebiyle Alman Masonluğunun etkinliği görece sınırlı kalmıştı. Gerçekte Weimer dönemi demokrasisinde dmeokratik eğilimli bireyler için sıkıntılar mevcuttu. Alman MAsonluğunun bu dönemde başarısız olduğu kabul edilebilir. Pek çok Alman Masonu Weimer demokrasisinde kurucu bir rol bulmakta da başarısız olmuştu.

Mein Kampf'ta Hitler Masonluğun yahudilerce kullanılan 'mükemmel bir araç' olduğunu söylemektedir.Masonluğun karşısında durmak bir kültürel kod haline gelmişti. Liberal, yahudi, demokrasi karşıtlığı temelli bu kültürel kodun bir parçasını da mason karşıtlığı oluşturmaktaydı. Hitlerin iktidara geldiği 1933'te Alman Masonluğu yukarıda açıkladığım üzere birbirinden kopmuştu, Nazi döneminin başlamasıyla da aslında belirsiz bir geleceğe sahip olmuştu.  1933'ün Mart ayında Yüksek Şura ve Symbolische Großloge von Deutschland uyku dönemine girdi (SGvD Kudus'te Haziran 1933'te Sürgünde Almanya Sembolik Büyük Locası'nı (Symbolische Großloge von Deutschland im Exil) kurmuştur) . Freimaurerbund zur aufgehenden Sonne, AMI'den ayrıldı.

Royal York (Großloge von Preußen), 3WK, GLL, kendilerini savunmak için çalışmaya başladılar. 7 Nisan 1933 günü GLL Büyük Üstadıyla Gestapo şefi Herman Göring buluştular ve aynı gün GLL'nin yeniden yapılanmasıyla ilgili mesaj ilan edildi.  "Bugünden itibaren Große Landesloge der Freimaurer von Deutschland ismi geçersizdir. bundan böyle teşkilatın doğasına karşılık gelen "Deutsch-Christlicher Orden der Tempelritter" kullanılacaktır. bundan 3 gün sonra 3WK ismini Nationaler Christlicher Orden Friedrich der Große olarak değiştirdi. DCO, 23 Nisan'da temel kurallarını şu şekilde ilan etmiştir: "1. DCO ulusal temelde kurulmuş özgür Alman erkeklerine özgü bir kuruluştur. 2. DCO'nun amacı, Alman ulusal yaşam felsefesi ve hıristiyan inancına adanmış öncüler oluşturmaktır. 4. Alman-Hıristiyan karakterin bir sonucu olarak yalnızca vaftiz edilmiş Aryan kökenliler üye olarak kabul edilir"Örgüt Masonik gelenekten ayrıldığını göstermek için kendi içinde ve çalışmalarında da kimi değişikliklere gitmiştir. (çok ayrıntıya girmeyeyim diyorum ama yazdıkça bakıyorum zaten ayrıntılandırmışım. Bu değişikliklerden birisi Hiram Efsanesi yerine Baldur Destanının koyulmasıdır mesela). Eylülde yayımlanan bildiride Nazi ırkçılığına yakınlaşma daha belirginleşmiştir. Yeni Tüzük'te ırk konusunun ulusal devrim sonrası büyük bir önem taşıdığı ve ulusun geleceği için önemli olduğu vurgusu yapılarak "Aryan kökenli olmayan Kardeşlerin örgütle ilişkilerinin derhal kesilir kuralı getirilmiştir. Tüzüğe göre Aryan kökenli olma babası ve dedesi Aryan kökenli olmasıdır. Eşleri yahudi olanlar için de ilişki kesme kuralı işletilir." kuralları getirilmiştir.

Eski Prusya Localarının varlık mücadelesi 1935 baharına dek devam etmiştir. Aryan maddelerini koymalarına, isimlerini değiştirmelerine rağmen, 22 Mart 1935'te üç Büyük Locanın Büyük üstatları Gestapoyla bir toplantıya zorlanmışlardır. Toplantıda sonuç olarak, gönüllü kuruluşların çözülmesinin doğru bir iş olacağı kararına vardıkları ve bunun için istekli olduklarını açıkladılar. Yaz 1935'te tüm örgüt "gönüllü" olarak kapatılmıştır.

1933'ten itibaren Masonluğa karşı vahşi bir saldırı hali başlamıştır. Çoğunlukla SA (Sturmabeilung) üyeleri tarafından gerçekleştirilen bu saldırılar yerel makamların emri altında gerçekleşmiştir. Pek çok yerel Loca Reichstagsbrandverordnung ile (Reichstag Yangını Kararnamesi) yasadışı ve devlet düşmanı ilan edilerek kapatıldı. Masonların mallarına el konuldu. Ağustos 1935'te tüm Masonik oluşumlar ya Devlet tarafından kapatıldı ya da gönüllü (!) olarak kapatılmaya zorlandı. Localar vandalca harap edildi. Loca arşivleri ele geçirildi. Bir çok Mason, Berufsbeamtentumgesetz (Medeni Hizmet Yasası) ile kamu hizmetlerinden çıkarıldı ya da etkin makamlardan alındı. Likiditeler Gestapo tarafından kontrol altına alındı. Paraları, locaların kapatılması ya da malların taşınması işlerinde kullanıldı. Devletçe el koyulan taşınmazların satışından sembolik miktarlar Masonlara verildi. Satışlar Gestapo denetimi altında gerçekleştirildi.



 
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: Genius Loci - Eylül 10, 2011, 03:00:28 ös
Meraklısı için bir kaç kitap önerebilirim.

Helmut  Neuberger, Freimaurerei und Nationalsozialismus, C.1, C.2, Hamburg, 1980
Ralf Melzer, Freimaurerei in der Weimarer Republik und im "Dritten Reich", Wien, 1999.
Renate Endler & Elisabeth Schwarze, Die Freimaurerbestände im Geheimen Staatsarchiv Preußischer Kulturbesitz, C. 1. Großlogen und Protektor Freimaurerische Stiftungen und Vereinigungen, Frankfurt, 1994.
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: relic - Eylül 10, 2011, 03:46:36 ös
    sn. skullG ilginiz ve cevabınız için teşekkür ederim.

    sn. adam lütfen; sürekli bir suçlama içerisindesiniz ki bu nedenle benim yazdığım yazıyı tam anlamıyla okumamışsınız bile! Sizin sorduğunuz kaynağı dergi ismi, sayı ismi, hatta yazının başlığıyla bile vermiş olmama rağmen hala derginin sayısı belirtilmeli diye ısrar ediyorsunuz! Diğer bir konuya gelince sizin zannettiğiniz şekilde anti-mason bir söylem içerisinde değilim, daha öncede belirttiğim gibi böyle birşeyi ne daha önce yaptım nede şimdi yapıyorum. Benim amacım, güvenilir bir kaynaktan okuduğum bir bilginin gerekçelerini  doğru kaynaktan öğrenmekti.
                                       saygılarımla...
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: ADAM - Eylül 10, 2011, 04:25:19 ös

Sayın SkullG sayesinde bu konu açıklığa kavuştu. Hatta gereğinden de fazla bilgi vermiş Sayın SkullG; bu da ilgilenen araştırıcılara yararlı olur.

Öte yandan bana bireysel yüklenmede bulunuluyor. Ben kişiyi hedef almam ama ben alınmışım. Umarım bu tarz söylem bir daha yinelenmez. Tamam, özen göstermemişim. Hızlı okumuş ve atlamışım. Gözümden kaçmış, özür dilerim.  Ancak ben hiç kimseyi antimasonik bir söylem içinde olmakla suçlamadım. Sadece özgün kaynakçanın antimasonik olabileceğini belirtmek istedim. Yoksa onu da mı yanlış yaptım? Öyleyse, onu da şimdi düzeltmiş olayım.

Sayın SkullG'nin uzun anlatımları sonucunda şöyle bir sonuç çıkarabiliriz.

Almanya'da bizim kısaca NAZİ dediğimiz parti yükselişe geçtiğinde (Forumda bunu bir başka başlık altında bir nebze anlatmıştım) onları desteklemiş masonlar hatta localar da olabilir. Çünkü Masonlukta tüm masonların belirgin bir politik görüşü olacak diye bir şey yoktur. Bu farklılık ve karşıtlaşma localar boyutuna vardığında durum çok keyifsizleşir ama tarihte bunun başka örnekleri de görülmüştür; Fransa'da, İtalya'da, Rusya'da... Şu halde Almanya'daki masıonlardan kimisi Nasyonal Sosyalistlerden yana çcıkmış ve bu bağlamda etkinlik göstermiş olabilir. Antimasonik cephenin tutumu işte burada devreye girer. Kötü ya da beğenilmeyen/onaylanmayan bir eylem yapılmışsa ve bunun içinde masonların da yer aldığı biliniyorsa, o eylemin faturası tümüyle Masonluğa çıkarılır. Hem bu fatura ayırımsız tüm dünya masonlarına bile çıkarılabilir. Sadece Alman masonlarına çıkarnılmış olsa bile onları bir zan altına sokar.

Benim karşı çıkmış olduğum ve açıklanmasını gerekli gördüğüm nokta bundan ibarettir.



Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: Genius Loci - Eylül 10, 2011, 06:05:56 ös
Eksik bıraktığımı farkettim. En azından bir ismi anmamak Masonluk açısından insanlık açısından kadir kıymet bilmezlik olacaktı.

o isim  Leo Müffelmann Kardeşimizdir. Bugün Almanya'da Großloge der Alten Freien und Angenommenen Maurer von Deutschland'a bağlı Distrikt Nordrhein-Westfalen bünyesinde çalışan 1014 numaralı Müffelmann zur Treue Locasına  (bir de Almanya EKSR bünyesinde Müffelmann zur Pflicht und Treue Atelyesi mevcuttur) ismini veren sadakatin, bağlılığın simgesi olan  Müffelmann Kardeşimiz, 1018-1933 arasında uluslarüstü kardeşlik bağlarının oluşması gerektiğini ısrarla söyleyen bir yol gösterici. bu inancıyla katıldığı 1928 Belçika toplantısı sonrası o zamanki Alman (eski Prusya) Büyük Locaları tarafından dışlanan, bunun üzerine Viyana'da masonik çalışmalarına ve hedefleri için çanhıraş mücadeye devam eden o inanç abidesi Kardeşimizi anmamak olmaz. SGLvD'yi oluşturduğunda o zamanki Eski Prusya Büyük Localarınca düzensiz kabul edildi. Daha öncede söyledim aslında Eski Prusya BL'leri humanitarian Locaları dışlamaktaydı. 600 Kardeşle çalışan Freimaurerbundes zur aufgehenden Sonne Hitler iktidarı sonrası ne yazık ki devam edemedi ama SGLvD yoluna devam etti.

Eski-Prusya BL'lerinin Hitlerizme yaranmak için yaptıkları değişiklikler Masonluğu terk etmek demekti, verilen sözlere ihanet etmekti. Hani tabiri caizse büyük bir günaha girmekti. Ama bu günah onları kurtaramadı. Masonik ilkeleri terk edip, yeni tüzükler hazırlasalar da, yemini kaldırıp, Kapalılığı bir kenara atsalar da, yalnız Aryan ırkına kapılarını açıp diğerlerine sımsıkı kapatsalar da  yetmedi. 1935'te yasaklandılar.

Ama Müffelmann Kardeş, faşizmle anlaşma yoluna gitmedi, taviz vermedi. Bambaşka bir yol izledi. 1933'te AMI kongresine katıldıktan sonra İngiltereye bir iş gezisine gidecekken Gestapo tarafından tutuklandı, sonra Sonnenburg Toplama Kampı... Raporunda şu yazıyordu "Masonluk üyesi olduğu için 3 aylık koruyucu bakım"...  Kasım 1933'te serbest bırakıldı. Sağlığının kötleşmiş olmasına rağmen aynı ay gizli olarak ülkeden ayrıldı. SGLvD'nin Işığını sürgünde Kudüste ışıtmaya devam etti. (Symbolische Großloge von Deutschland im Exil Kasım 1933'te kurulmuştur). SGLvD, 1935'te Almanya'da Masonluk tamamen yasaklandıktan sonra çalışan tek Alman Büyük Locası oldu. 1934'te hastalığına rağmen yeniden Almanya'ya döndü. 29 Ağustos 1934'te dönüşünden kısa bir süre sonra Sonnenburg Toplama Kampında gördüğü kötü muamele sonucu oluşan hastalığı sebebiyle gözlerini bu dünyaya kapayarak Sonsuz Doğu'ya göç etti. (Tel Aviv'de 1935  yılında SGLvD im Exil bünyesinde bir Loca kuruldu "Müffelmann Sadakati") SGLvD im Exil, diğer Büyük Localar tarafından sürgünde iken tanındı ve düzenli bir Büyük Loca olarak çalıştı. Sürgünde Alman Masonluğunun Işığını korudu. Alman Masonluğu 250 yıllık kesintisiz tarihini SGLvD'ye ve Leo Müffelmann Kardeşe borçludur. Almanya sınırları içerisinde Masonluk, 19 Haziran 1949 günü Vereinigte Großloge der Freimaurer von Deutschland kurulmasıyla geri döndü.

Bu vesile ile sevgili, sadık ve vefekar Kardeşimiz Leo Müffelmann'ı gıpta, şükran, Kardeşçe sevgi ve saygıyla anıyorum.
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: Waldow - Eylül 10, 2011, 07:03:32 ös
Kimi masonların NAZİ rejimine destek çıkması sadece bir politik görüş olarak basite alınamaz. Bu aslında çok acı bir gerçeği de içinde barındırmaktadır. NAZİ rejimi sırasında onlara destek olmak demek yapılan bütün kötülüklere de destek olmak demektir ki bu da katliamlara ortak olmaktır. Maddi ve ya manevi herhangi bir şekil de destek olunduysa mason denilen kişi sahip olması gereken kişiliğe ters düşmüş demektir. En başta öğretilenlerden biri masonluğun amacı neydi ? Kişinin kendini yontması ve daha iyi bir insan olarak toplumu da elinden geldiği kadar iyiye, doğruya yöneltmesi değil midir ?
Peki o zaman nasıl bu destek olan masonlar ayrı tutulup masonluğu bağlamaz denilebilir. Burada ortaya çıkan bazı sorunlar var. Ya kişiler masonluğa layık değildi ve gereği kadar incelenmeden kardeşlik hakkı verildi. Ya da masonik eğitimde aksaklıklar mevcut. Açıkçası mason olan kişilerin davranışları masonluğu da bağlar.
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: Genius Loci - Eylül 10, 2011, 07:46:23 ös
Şimdi benim anlattıklarımla ilk paylaşım arasında farklar var.

1. Evet NSDAP'ın iktidara gelişinden sonra Alman ulusu büyük bir çoğunlukla Nazizme destek vermiştir. Bu toplumsal bir şizofreni sonucudur. 1918 Versaille anlaşmasını kabullenemeyen, ekonomik olarak çöküntüye uğramış bir ulusun sapmasıdır.

2. Ama Masonların büyük çoğunluğu Nazizme destek vermiş midir? Bilinmez. Bir ulusun büyük çoğunluğu tarafından sessiz de olsa desteklenen bir dönem söz konusudur. Eski Prusya Büyük Localarının yaptığı da bir destekten ziyade bana göre bir savunma içgüdüsüdür, yanlıştır ama amaç Nasyonal Sosyalizme destek vermek değildir. Lakin Nasyonal Sosyalist iktidarın talepleri kabul edilip önce isim değişikliği yapılmış sonra Masonik ilkelerden tamamen ayrılmışlardır. Kaldı ki bu Eski Prusya Büyük Locaları kuruldukları günden 1935'e dek zaten kapılarını sadece belli bir dinin mensuplarına açık tutmuşlardır. Ancak Humanitarian olarak adlandırılan Localar, başlangıçlarından itibaren çalışmalarına isevi olmayanları da dahil etmişler ve 1933 yılında ya kapanmışlar ya kapatılmışlar ve nihayetinde tüm örgütler 1935te devlet tarafından sona erdirilmiştir.

3. İlk aktarımda Eski Prusya Büyük Localarının (yazıda üç büyük loca deniyor) uzun süre devam ettiği söyleniyor. Bu da tarihsel gerçekle örtüşmez. 1933'te Hitler iktidarından sonra evet bu 3 Büyük Loca sapma göstermiştir. Anca 1935'te tüm örgütlenmeler kapatılmıştır. Ayrıca Eski Prusya Locaları dışında 9 tane daha Büyük Loca olduğu unutulmamalıdır. İkinci ve ilk yazımda ayrıntıya girmeden söyledim. 33^ten sonra Masonlar ve Masonluk üzerinde bir vahşi saldırı başlamıştır. SA'lar Gestapo tüm Nazist Devlet tarafından. Masonlar işlerinden alınmış, Toplama kamplarına sürülmüş, Locaların mal varlıkları satılmış, locaların likitleri de bu tasfiye, satış ve taşınmalarda kullanılmıştır.

4. Yaşayan tek Masonik örgüt SGLvD im Exil'dir ki o da Almanya sınırları içerisinde değil o zamanki ismiyle Filistin'de Kudüs'te kurulmuştur.

Aktarımla benim bildiklerim bu bağlamda örtüşmüyor.

Bunları niçin yazıyorum? Sn. Waldow'un bugünden bakarak yaptığı saptamaların bence çok da insaf dairesinde olmadığını düşündüğüm için yazıyorum. Tarih bize dersler verir. Bir daha olmaması için... bir daha asla demek için, dersler verir. Lakin bu anlattıklarımızdan sonra Masonluk öğretisi ile ilgili söz söylenince orada devreye girmek gerekiyor. Doğrudan Masonluğun ve değerlerinin üzerinden tartışma açılmasının bence o ders açısından bir faydası olmayacaktır. Aksine  Masonluğun ilkeleri, amaçlarını özümseyerek ancak bir daha asla diyebiliriz. Bir eleştiri yaparken o dönemi, yeri iyi bilmek lazım. Weimer Demokrasisinin pek çok açığı vardı. Demokratikleştiremiyordu. Masonlar da o devir Almanya'sında bireysel olarak etkin bir rol oynayamamışlardı. Her ne kadar 75.000 üstünde Mason olmuş olsa da. En başta Mason örgütleri kendi içlerinde  ve birbirleri arasında bir bütünlük sergileyememişlerdir. Bunda Almanya'nın geç bütünleşmesinin de etkilerini dikkate almak lazım. Az evvel söyledim 1. Dünya Savaşı sonrası Alman Ruh halini de düşünmek lazım. Bunları göz ardı ederek yorumlama yapmak bizi yanlış sonuçlara götürebilir diye düşünüyorum.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: Waldow - Eylül 10, 2011, 09:16:11 ös
Hmm anladığım kadarıyla şartlar nasıl gerektirirse öyle davranılıyor. Epey pragmatikmiş !
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: Genius Loci - Eylül 10, 2011, 09:55:16 ös
Bu kadar yazdım. Neredeyse tüm ayrıntısına kadar anlattım. Eh  sonuçta pragmatik çıkarımı yapılıyorsa, eh yapılabilir. Ama burası da bana bir çok şey öğretiyor. Mesela niçin Masonlukta ezoterik yöntemin benimsendiğini gittikçe daha iyi anlıyorum. Bazen anlatmaktan ziyade anlaşılacaksa anlatmak gerekiyor. Teşekkür ederim. Ya da anlatılacaksa ta en başından başlayacaksın, çivinin işlevlerini mi anlatacaksın, ordan değil, daha geriden, dünya bir gaz bulutuydu diye söze girip, işte ocaktan çıkarılmadan işlenip çivi haline getirilmesine dek geçen tüm süreçleri, çivi çeşitlerini, hangi duvara hangi tür çivinin gerektiğini vesaire açıklayıp ondan sonra çivinin işlevlerine gececeksin. O da beni yorar açıkcası. Kerpeteni olan varsa ben şu çaktığım çiviyi bir yerinden sökeyim mümkünse.

Çok çok merak edenler, 1700lerden başlasın sonra, Prusya imparatorluğuna geçsinler, Alman birliğini okusunlar, 1848 devrimlerinin Almanyaya etkilerine bir göz atsınlar, 1. Dünya Savaşına dek gelsinler. Sonrasında daha ayrıntılı olarak 1. Dünya Savaşı sonrası Almanya'yı tahlil etsinler. Almanyanın politik çerçevesine bakıversinler. Bu bittikten sonra dönsünler Almanya'da Masonluk'un gelişimini incelesinler. Çok değil 1720lere falan gidecektir en fazla. Ordan gele gele en nihayetinde 1970'e dek 250 yıl kadarcık. Hatta 3 tanede temel referans verdim onlara da erişip okurlarsa tam olur.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: Waldow - Eylül 10, 2011, 10:05:39 ös
Sn.SkullG bence gayet güzel açıkladınız Alman masonluğunun o dönemdeki halini. Tabi bu duruma farklı sekillerde yorum getirebiliriz nedenide sanırım sizin içeriden benimse dışarıdan bakıyor olmam. Yani bakış açısı farklılığı diyebiliriz. Ama ne siz ne de ben haklıyım bu konuda. Bu dünyada insanlar idealleri uğruna ölenleri gördü. O dönemde de sisteme karşı çıkanlar olduğu gibi sisteme ayak uyduranlarda oldu. Karşı çıkanların akıbetleri ortadadır. Kişisel fikrim masonluğun ideallerini gerçekten özümsemiş bir insanın o dönemde sisteme karşı çıkması gerektiğidir. Ama kişisel menfaatler için sisteme adepte olmuşta pek çok insan vardır kimi masonlarda buna dahil. Benim yanlış olarak gördüğüm noktada bu.
Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: ADAM - Eylül 11, 2011, 09:19:03 öö
Şimdi burada Sayın relic tarafından açılmış ve son aşamalarda Sayın SkullG ile Sayın Waldow arasında âdeta bir diyaloga dönüşmüş bir konu başlığı var. Başlığının öylea oluşuna karşı konu kapsamı 1930'lu yıllarda Almanya'da Masonluğun durumu ve masonların tutumu.

Öte yandan bir başka başlık daha var tam bu sıralarda "Hitler mason muydu?" diye ama onu göz ardı edelim derim çünkü orada buradaki gibi bilgisel bir inceleme ve değerlendirme olgusu yok. 

Sayın SkullG öyle güzel, öyle ayrıntılı bilgiler verdi ki…

Sayın Waldow biraz direniyor.

Bence Sayın Waldow yanılıyor. Ancak çok rica edeceğim sakın gücenmesin.

sayın Waldow’un niçin yanıldığını aslında Sayın SkullG belirtti ama onca anlatı arasında gözden kaçmış olabilir.

Sayın Waldıw konuya bugünün gözlüğü ile ve Masonluğu genelde çok idealleştirerek bakıyor. Bence yanılgısı orada.

Dünyanın her yerinde Masonluk benimsenen amaç ve ilkeleriyle keşke Sayın Waldow’un öngördüğü gibi olsa… Mason örgütleri çalışma biçim bakımından benzeşiyor; belki evrensel amaçta uyuşuyor ama ne bunun ayrıntılarında ne de bu doğrultuda benimsenen ilkelerde bir homojenlik var.

Bu heterojenlik tarih boyunca kendisini en çok Fransa-Almanya çevrelerinde göstermiş. Birbirinden çok farklı ilkeler benimseyen hatta almaçları bile birbiriyle çelişkili masonlar hatta localar hatta giderek büyük localar görülmüş. Hele bir de Masonluktaki yüksek derecelere gelecek olursak, işin boyutu çok daha büyüyor.

Dolayısıyla 1930’lu yıllarda Almanya’da masonlardan kimilerinin NSDAP yandaşı olması hiç de aykırı, hiç de beklenmedik bir olgu değil. Hatta masonlardan kimilerinin 1935 sonrasında yani localar tümüyle kapatıldıktan sonra bile Yahudilere yapılanları desteklemesine şaşırmamalı. Bunlar olabilir. Olasılıkla olmuştur da…

Benim bu tartışmanın en başında gösterdiğim bir hassasiyet var: Olmayacak, olamayacak, kabul edilemeyecek olan odur: TÜM BUNLAR BİREYSELDİR; ALMAN MASONLUĞU’NUN BÜTÜNÜNE MAL EDİLEMEZ.

Başlık: Ynt: Gizlenen Gerçek!
Gönderen: Waldow - Eylül 11, 2011, 04:18:39 ös
Sn.Adam gücenmek bir yana beni çok iyi anladığınızı düşünüyorum. :) Ayrıca yazınızın sonunda belirtmiş olduğunuz ''TÜM BUNLAR BİREYSELDİR; ALMAN MASONLUĞU’NUN BÜTÜNÜNE MAL EDİLEMEZ.'' sözünüze de katılıyorum. Her zaman olduğu gibi herkes yüzde yüz iyi insan olamayabiliyor. Bunu da tüm kuruma mal etmek tabi ki çok yanlış olur.