Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Gizemcilik  (Okunma sayısı 10679 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ekim 04, 2011, 01:44:38 ös
  • Ziyaretçi

GİZEMCİLİK

Türkçe “Giz” kökünden üretilerek dilimize kazandırılan “Gizem” sözcüğünün Osmanlıcadaki karşılığı “Sır”dır. Gizemcilikle ilgili tanımlar üzerinde de kavram kargaşası vardır. Özelikle felsefecilerle din bilimcilerinin görüşleri arasında çok büyük farklılıklar mevcuttur. Hatta felsefi görüşler arasında da karşıt görüşler bulunmaktadır.

M. A. Ö’ nün bir kitabında gizemcilik konusuna şöyle açıklama getirmektedir:[/b

]“Açıklanmayan soyut bilgiye gizem adı verilir. Gizem sözcüğü ‘sır’ sözcüğü ile yakın anlamlıdır. Bu yüzden kimileri ‘giz’ sözcüğünü kullanmayı yeğler. Sıradan bir olay, bir uygulama, bir karar, bir yazı, bir şekil, bir nesne ve bunlara benzer somut olgular kapalı bir topluluk içinde tutuluyor, bu topluluğun dışındakilere anlatılmıyor, ya da gösterilmiyorsa, bunlara ilişkin bilgilere sır “giz” ya da “gizli bilgi” denilmesi daha doğru olur. Buna karşı sıradan olmayan, dinsel, kutsal ya da herkesin anlayamayacağı ölçüde derin anlamlı bir bilgi açıklanmayarak gizli tutulacak olursa buna “gizem” denilir. Bir sözün, bir yazının, bir olayın dışa yansıyışından farklı olarak içrek (ezoterik) bir anlamı varsa, başkalarına açıklanmayan bu içrek anlam gizemdir… Bir ailenin, bir devletin veya bir şirketin sırları olabilir ama gizemleri yoktur…”

Dinler, inananlarından tanrısal yönetime uygun bir yaşam sürmelerini ister. Gizemcilikte ise, Tanrı ile birleşme, bir olma ve Tanrı’da var olma, onunla yaşama amacı vardır. Bu yüzden gizemcilik, amacına varmak için bilim ve aklı değil sevgi ve sezgi yöntemlerini kullanır.

Dinsel gizemciler Tanrı’nın yaratıcı gücüne inanmakla birlikte yaşam süresince Tanrı ile bütünleşme ve “bir olma” amacı güderler. Gizemci tarikatlar dışsal tapınmadan daha çok içsel tapınmanın, gönül bağının kurulması üzerinde dururlar.

Gizemci tanrıbilimde çilecilik de ağılık kazanır. Bundan amaç dünya zevklerini küçümsemeye dayalı bir ahlak öğretisi geliştirerek, bedene acı çektirme suretiyle benliğin yüceltilmesine çalışmaktır.

Burada şu ayrıntıya dikkat etmek gerekir; gizemcilik metafizik görülmekle beraber anlam olarak ondan ayrıdır. Metafizik doğaötesi olgu ve olayları “çözmeye”, gizemcilik ise doğaüstü olgu ve olaylara “ulaşmaya” çalışır.

Gizem okulları Ortaçağ’ın koyu dinsel bağnazlık ortamında tutunma şansı bulamamışlardır. Birçoğu içrek çalışan dinsel kurumlar niteliğine dönüşmek zorunda kalmıştır.

Gizemcilik batı dünyasında giderek bilimsel çalışmalar için kışkırtıcı bir güç olmaya dönüşürken, doğu dünyasında yazgıcılığa doğru gelişmiştir.
Sonuçta gizemcilik; kendi izah tarzıyla bir tür deneyim, bir çeşit kendine has bilgi yolu ve bir çeşit de bilinç halidir. Arınma, aydınlanma, esrime basamaklarından geçerek kişiliğin yeniden oluşturulmasıyla birliğe varılmaya çalışılan bir süreçtir.

En ilkel gizemcilik Şamanizm’dir. Şamanlar kutsal törenlerle, şarkılarla doğayla iletişim kurarak vecde geçerlerdi. Neolitik devir mezarlarında bulunan iskeletler ve bulgularda ölümün yeni bir doğum biçimi olarak algılandığı görülmektedir. Bazı eski adetlerde kişi kendi mezarını kazarak bütün gece orada yatarmış. Kişi böylece korkularını yenerek ruhunu ölümsüzlük duygusuyla doldurabileceğine inanırmış.

Hint gizemciliğinde ise Hindu geleneği hâkimdir. Bu yüzden özgün gizemsel tinciliğin en büyük temsilcisidir. Budist öğretide bilmenin temelinde, görmek yatar. Görmeden bilmek imkânsızdır. Buna rağmen susma erdemini önemserler. Taocu bilge Tzu şöyle der; “Yalnızca iyi havlamakla iyi köpek olunamaz. Aynı zamanda bir insan, güzel ve yetkin biçimde konuştuğu için iyi bir bilge olamaz.”

 Ancak bugün ortaya çıkan birçok kişi tarafından şarlatanca yozlaştırılarak, gerçek felsefesinden saptırılıp ayrı bir öğreti olarak sunulmaya çalışılmaktadır.

Antik Helen’de en önemli isimlerden biri Pythegoras, Hermetizmden etkilendiği öğretisinde her ruhun, doğum, ölüm ve yeniden doğum dönüşünden geçtiğini söyler. Bu dönüşüme “ıstırap çarkı” ismini verir. Ona göre hakikat “BİR” dir. Çokluk bu Bir’in çokluğudur ve yalnızca görünüşten ibarettir. Bu çoklukta “BİR” in tam ve tek bir ahengi vardır. Bu bilince gelen kişiler bir araya gelerek sohbet etmelidir.

Orfizm Gizemciliğinde şöyle denilmektedir; “Tanrı bizde ölür ve yeniden bizde dirilir ve bizler Tanrılığın bedenini yeniden imar ederiz.”

İskenderiye Okulu’ndan Philon’a göre; “İnsan bilgisizliği terk edip, sadece Saltık Işık ile aydınlanmaya çaba harcamalıdır. Bu dereceye yükselen kişide zekâ duralar, fakat ruha esrime egemen olur. Bu hale gelen kişiye yüksek hakikatler doğar.”

Yeni Plâtoncu Polotinus da benzer düşüncededir. Ona göre; “Saltık olanın deneylenmesi, bedenin ve aklın üstündedir. O hale gelen bilgi artık akla ait bilgi değildir. Bu bilgi esrimedir. Esrime ise, insanın bilincini ve benliğini, bir an için de olsa o Saltık Varlıkta yok etmesi, yani aklı aslına kavuşturmasıdır. Bunun da etkileyici gücü ‘SEVGİ’ dir.

Yahudi Gizemciliğinde Kabala Felsefesi hâkimdir. Kabala Tevrat’ın açık anlamlarının altındaki gizli anlamları dile getiren, ayrıca harf ve sayı gibi simgelerle varlık birliği (vahdeti vücut) düşüncesini işleyen bir Yahudi yapıtıdır. Pitagoras, Aristoteles, Platon, Plotinos gibi birçok antik filozof ve Hıristiyan düşünürlerinden izler taşımaktadır. Kabala belli bir zamanda yazılmış olmayıp, oluşması yüzyıllarca sürerek ortaçağın sonuna doğru tamamlanmıştır.

Gizemci Hıristiyanlara göre ise İsa; “Başkalarını da kendin gibi seveceksin” derken, sadece komşularını ya da Hıristiyan olan din kardeşlerini değil, içinde Tanrı’nın ışığını taşıyan, aynı ışıktan payını alan tüm insanları kastederek, başkalarını kendi kimliğimizmiş gibi sevmemizin gerektiğini vurgulamaktaydı.

İslam gizemciliği genelde Tasavvuf Öğretisi ile birlikte incelenir. “Ben Tanrıyım” diyen Hallaç-ı Mansur’un, “Suyun rengi kabının rengidir” diyen Cüneyd-i Bağdadi, “Tanrıyı görmek isteyenler eşyaya baksınlar” diyen İbn-i Arabi’nin sözleri gibi, kimi sufilerin ve tasavvuf bilginlerinin açık sözleri İslam Gizemciliğindeki maddeciliği ortaya koymaktadır.

İslam gizemcileri, büyük öğreticiler olarak kabul edilen mürşitler etrafında toplanarak, Tanrı ile birleşmek amacıyla müzik, zikir gibi çeşitli yöntemler uygulamaktaydılar. Tanrı ile birleşmek, bir olmak, varlığını onun varlığı içinde eritmek ana amaçtı.

Çağdaş yaşamda gizemci arayışlar ve sonuç:

Çağdaş yaşamda yeni gizemcilik arayışları giderek çoğalmaktadır. Bunun için bilinçli bilinçsiz dernekler kurulduğu, hatta bu arada da ne yazık ki, birçok kişinin zihinsel uyarıcılardan da destek almaya çalıştıkları görülmektedir. 

Günümüzde gizemciliğin yükselme ve yeni arayışlara geçilmesi nedeni, insanların maddeciliğin ve teknolojinin altında ezilmesi, yoğun çalışma temposu, dinlerde aradığını bulamaması, içinde bulundukları boşluktan kurtulma çabası vs. gibi sebeplerdir. Kuantum mekaniği, olayların tam bir doğrulukla bilinemeyeceğini, her zaman bir miktar belirsizlik ve olasılık ya da rastlantı öğesinin söz konusu olduğunu iddia ediyor. Bu güne kadarki alışılagelmiş kalıplar dışında aranmaya çalışılan gizemcilik, çağımız insanlarını boşluktan kurtarmak istercesine Doğu’ya götürüyor. Doğu gizemciliği bu yüzden prim yapıp ilgi çekiyor. Bunlar insana gizemsel bir özgüven veriyor.

Esasında somut bir doğa bilimi olan fizik, son zamanlarda ün arayan yetersiz fizikçiler veya gizemci öğretiler yapmak isteyen çıkarcılar tarafından doğaüstünün, eş deyişle metafiziğin soyut yönteminin ağına düşürülerek değişik biçimlerde de yorumlanmaya çalışılmaktadır. Bunun bir sebebi de asrımızda ortaya çıkan modern fiziğin “görelilik kuramı” ve “kuantum kuramı” nın yanlış yorumlanması olmuştur.

Modern fiziğin görünenler evreninden taşması sonucu, diyalektik bilmeyen fizikçiler ve insan zihni ile oynayan çıkarcılar, kuramsal bilgilerin pratikle olan bağını gözden kaçırarak metafiziksel yorumlar yapmaya kalkışmaktadırlar. Bu tutum bilime olan saygı ve güveni de zedelemektedir. Hatta konuyu bilimsel olarak bilmeyenlerin yanında, bilim adamları arasında da gizemci Uzakdoğu öğretilerine aşırı merak duyup “par anormal” olayların varlığına inananlar ve bu olayları kuantum kuramıyla açıklamaya çalışanların da olduğu görülmektedir.

Günümüzde bu açıdan uluslar arası boyutta organizasyonlar geliştirilmekte, kişisel öğretiler ve tedavi yöntemlerine dahi başvurulmaktadır. Sıkça tekrarladığımız gibi bunlar şu anki bilimin ışığında günümüz bilim adamları tarafından onay bulmamakta ve tartışma konusu olmaktadır. Zamanımızda çığ gibi büyüyen bu görüş ve teşkilatlanmalara karşı, doğaüstü ve par anormal olayların yanlışlığını kanıtlamak üzere de bazı dernekler kurulmaktadır.

Atom altı olguları önceden kestirmedeki belirsizlik, bu olguların parçacık ve dalga niteliklerindeki ikilemden ileri gelmektedir. Bu konuda Bohr, parçacık ve dalga kavramlarını birbirini tamamlayan vazgeçilmez iki kavram olarak da ele almıştır. Örneğin bir elektron, yeri kesinse bize parçacık, kesin değilse bize dalga olarak görünecektir. Bohr’a göre bütünleştiricilik ilkesiyle olaya bakmak ve her ikisini de birleştirerek ele almak gerekecektir.

Konuya ihtiyatlı yaklaşarak gizemciliği şu noktalarda irdelemek gerekebilir:

Bunlar; akıl, bilim, toplumsal sevgi ve eylemler, gerçek, bilgidir. Konuyu bu bütünlük içinde irdeleyerek sezgiden yararlanma yoluna gidilmesinin daha akılcı yol olduğu düşünülmektedir.

Saygılarımla,
HERKÜL
« Son Düzenleme: Ekim 07, 2011, 11:13:15 ös Gönderen: dogudan »


Ekim 05, 2011, 11:03:55 öö
Yanıtla #1
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Sayın HERKÜL'ün bu son derece ilginç ve üstelik değerli çalışmasının forumda yeterince ilgi görmeyişi birazcık içimi burktu doğrusu.

Tamam, bir miktar tıklanmış, olasıdır ki onun yarısı kadar okunmuştur ama burada bu konu üzerinde bilgi aktaracak, görüş üretecek çok sayıda forum ülesi bulunduğunu da biliyorum.

Acaba bir başlık olarak "Gizemcilik" mi yeterince ilgi çekici olmadı. Mistisizm terimi mi kullanılaydı? Gnoz, Kabala, Tasavvuf çok daha açık olarak mı vurgulanaydı. Hepimiz bunlar üzerine ayrı ayrı olunca çok şey üretiyoruz da geneli üzerinde durmaktan niçin kaçınıyoruz acaba?

Şundan olabilir mi: Gizemcilik ne yaparsa yapsın ne kadar genişlerse genişlesin, belli bir çerçevede sıkışıp kalacak ve pek ileriye gidemeyecektir. İleriye giden, kimi gizemci ekollerin yararlandığı (hepsinin değil) bilim ve akıl olacaktır.

Haydi bunun üzerinde tartışmayla girişin ve benim bu ileri sürüşümü çürütmeye yönelin.

   
« Son Düzenleme: Ekim 07, 2011, 11:13:43 ös Gönderen: dogudan »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 05, 2011, 12:41:56 ös
Yanıtla #2
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Adam çok haklısınız bir eşcinsel problemine bile en az 3 sayfa ayrılmış tartışılmış o konuya duyarlı olup ilgi alaka gösterilirken bence gizem=allah belki bu forumda çok farklı anlatımlarla tartıştığımız bir konu iken Sn.Herkül arkadaşımızın derleyip tartışmaya sunduğu bu konuya alakasız kaldık ondan kendi adıma özür dilerim birazda vakitsizlik oldu ama yazıyı okudum.

Her din araştırmacısı bilinen bilinmeyen hep aslında araştırılan konunun bu tarafı gizemli bir varlık bilinmeyen sezi ile ulaşılmaya çalışılabileceği söylenen allah olgusu için binlerce söz yazı ve kitap yazılmış.Tezi antitezi ile bir fikir oluşturulmaya çalışılmış,en sonundada bence insanın özgür iradesine bırakılmış bir konu.Herkesin öğrendiği kadar bildiği ama her insanın hepte merak ettiği insanlık tarihince hep ilgi duyulmuş araştırılmış derin ve konuşulacak çok yönü olan,kimi akılla kimi sezi ile kimi bilimle kimide toptan herşeyi reddedip toptan kurtuluşu seçerler ama o konu hep bizleri derin etkilemiştir.

İnsanı doğru yolu buldurmayı amaçlayan ama insanlığınıda unutturabilecek iyi anlanalamazssa  çok drrin ama çok ta etkileyici özellikleri var gizemlerin.

Ama ne varsa içinde var kendini bilen rabbini bilir sözünü unutmadan en gizemli yolun insan olduğunu düşünüyorum.

Saygılar

« Son Düzenleme: Ekim 07, 2011, 11:14:40 ös Gönderen: dogudan »
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ekim 05, 2011, 05:42:56 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 187
  • Cinsiyet: Bay

Öncelkle yazı için teşekkür ederim.Bilgim dahilinde olan konularda eleştiri getirmek istiyorum.
Yazının bir çok noktası bana göre eleştirilmesi gerek.Bunu karşılıklı hoşgörüyle beraber irdelemek için buradan başlayalım.

İlk olarak sayın ADAM ın düşüncesinden başlamak istiyorum.

İlk olarak gizemcilikle kastedilen ne? bunun inşa edilmesi gerekiyor.

Gizemcilik1=Olayların fikirsel düzeyde gizler üzerinden açıklanma girişimi.

Gizemcilik2=Gizler bütününü benimseme.

Gizemcilik1 olayları açıklama yönünden tıkanabilir mi ?
         Tıkanma ne demek?
             1-Açıklayamama durumu oluşumu
                     Açıklama yöntemi nedir ?
                                      1-Öğreti üzerinden
                                         Öğreti üzerinden açıklanamayan her olgu gizler bütününe yeni giz ekleyecektir.
                                      2-Giz üzerinden yorum ile
                                         Yorumlar gizin doğası gereği umulan ve görülmek istenen ile sürekli gelişecektir.Ve her olayın bir açıklaması olacaktır.
             2-Önceki açıkladıkları ile  çelişkili olma durumu
                      Çelişkili olan konular
                                     1-Öğreti ile açıklanmışsa öğretinin gerçekliği sorgulanacaktır.
                                                  a-Öğreti terk edilecek
                                                  b-Gerçek öğreti arayışına girişilecek.
                                     2-Yorum ile açıklanan olayların yerini yeni yorumlar alacaktır.

Dolayısıyla gizemcilik hiçbir zaman bitmeyecektir.Doğanın temel soruları anlaşılmazları yada gerçek gizleri var olduğu müddetçe gizemcilik devam edecektir.

Doğanın temel soruları bir gün cevabını bulabilir mi ? Eser var olduğu müddetçe hayır (Bu benim yorumum.Nedenselliikle inşa etmeye girişmiyorum)

Şimdi sırayla yazıya eleştirilerimi getireyim.
Sondan ve konuyla birebir alakalı olmayan yerden başlayalım.

Ün arayan yetersiz fizikçiler olarak bahsettiğniz insanların ürünleri olarak söz ettikleriniz 11 boyutlu evren paralel evrenler... gibiyse eğer
(böyle olduğunu düşünmek istemiyorum) sizin içi söz konusu olan ispatlanmış ve yorumlanmış belli bir varsayımlar kümesi üzerine oturan nedensel yapı değil bu yapının bir profilini çıkarmış olan insanın ego ve duyguları olur ki bu hiçte akılcı değil.

Dalga-parçacık dualitesi kavramı fizikteki bir düşünce sıçrayışıdır.Bir maddeye bakarak acaba bu parçacık mı yoksa dalga mı gibi bir soru olamaz.
Bu fourier analiziyle alakalı bir konudur.Size şu şekilde söyleyebilirim:Tam dalga durumu yada tam parçacık durumu sonsuza giden iki idealdir.

Bu durumun gizemcilikle olan alakasını ben anlayamadım açıkçası biraz daha detaylandırabilirmisiniz?

Saygılarımla

« Son Düzenleme: Ekim 07, 2011, 11:14:58 ös Gönderen: dogudan »


Ekim 06, 2011, 09:36:41 öö
Yanıtla #4
  • Ziyaretçi

Öncelikle naçizane yazımı eleştriye açtığı, dikkat çektiği için Sayın ADAM'a teşekkürlerimi sunarım. Çoğu zaman isimler ve kelimeler birçok konu ve kavramı tam olarak ifade edemiyor. "Gizemcilik" kelimesi de ifade etmek istediğim konuyu tam yansıtamamış olabilir.

Bu arada yanıt veren "Karahan" ve "ışığın esiri" iletilerine de teşekkür ederim. Ben burada konuyu kendi açımdan genel anlamda izah etmeye çalıştım ve katkılara açtım... Yazarken çok uzuyor, kısaltmak istediğiniz zaman ise konuyu tam açıklayamadığını sanıyor insan.

Özellikle "ışığın esiri" konuya başka bir açıdan bakarak değerli açıklamalarda bulunmuş. Bu sebeple konu benim ifade etmek istediğimden başka noktalara da kayıyor. Bence getirdiği bakış açısıyla konuyu kendisi irdelerse ben de yetersiz bilgilerime yeni bakış açıları getirebileceğim.

Sonuç olarak, değindiğim açıklamalardan sonra benim yazımın özeti AKIL-BİLİM-BİLGELİK VE SEZGİDE ÖZETLENEBİLİR.

Saygılarımla,
HERKÜL
« Son Düzenleme: Ekim 07, 2011, 11:15:14 ös Gönderen: dogudan »


Ekim 06, 2011, 02:57:08 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 187
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Herkül çok doğru söylemiş.Evet başka noktalara kayıyor.Özellikle örneklendirmeler ve çıkarsamlarda kullanılan düşüncenin yada ilerlemede bir hata varsa.Bende çoğu zaman hata yaparım ancak insanlar birlikte düşündüklerinde bu hataları minimize ederler.Gelin beraber düşünelim.

Ayrıca farkı alanlar konusunda sizin yada forum üyelerinin iyi bilgisi olduğunu biliyorum.Herkesi konuya davet ediyorum.

Öncelikle bir gizemciliğin tanımını yapmaya nedersiniz? Sizce gizemcilik nedir?

« Son Düzenleme: Ekim 07, 2011, 11:15:33 ös Gönderen: dogudan »


Ekim 07, 2011, 02:34:51 ös
Yanıtla #6
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Bence burada, bu başlık altında tartışmayı sürdürürken iki noktayı gözden uzak tutmamalıyız:

1) Burası öncelikle masonların sitesi.
2) Bu konu başlığının sahibi Sayın HERKÜL.

Dolayısıyla Sayın ışğınesiri, o pek güzel ve âdeta bir üniversite ders kitabındaki mantıksal çözümleme tarzındaki açıklamasının ardından acaba ne yapmak istiyor? Neden kendisi kendi bildiğince bir tanım yapmıyor da bunu diğer katılımcılardan bekliyor?

Bunun yanıtı her ne olursa olsun hatta istenirse bir oyun oynanmakta olsun, buna katılmakta bir sakınca olduğunu sanmıyorum.

Tanım... Peki! Mason Sözlüğü'nde bir tanım var. Şöyle diyor:

Dinsel amaçları, halka açık olan dinlerde belirlenmiş yöntem ve kurallarla değil, kendine özgü ezoterik bir tutumla gerçekleştirmeye çalışan inançsal dünya görüşleri ve bunlara ilişkin felsefeler.

Bence bu iş sadece dinsel amaçlarla sınırlı kalmamalı; biraz daha genişletilebilir ama başlangıç olarak ben bu tanımı tuttum.

Belki başka türlü tanımlayanlar olur. Belki kuantum fiziğinin de bir gizemciliği vardır.

Belki Sayın ışığınesiri Gizemcilik kavramının böyle tanımlanamayacağını, bunun yanlış olduğunu belirterek bir başka tanım getirir.

Buyrun!
« Son Düzenleme: Ekim 07, 2011, 11:14:24 ös Gönderen: dogudan »
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ekim 07, 2011, 07:54:50 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 187
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM oyun oynamak yada konuyu sahiplenmek gibi bir amacım yok.

Belki saygısızlık düzeyi gözlediniz cümlelerimde ancak benim için asıl olan aldığım bilgidir,attığım adımdır.

Benim bu konularda herhangi bir söz söyleyecek bir bilgim yok.Ancak bilimsel düşüncesel adımlarla bazı sonuçlara ulaşmak beni daha emin ve daha heyecanlıdırıyor.

Tanımınıza bir söz söyleyecek değilim Sayın ADAM.Ancak tanımladığınız gizemcilikte nasıl olurda sayın Herkül ün bahsettiği AKIL ve BİLİM vardır ?

Örneklemenizi rica ediyorum ...

Bilimsel gerçeklerin birebir kullanıldığı (bahsedildiği yada örneklendiği şeklinde değil birebir düşüncesel adım ile) dinsel amaç nasıl olur?

Saygılarımla Sayın ADAM,Sayın Herkül ve tüm forum üyeleri


(Bu arada burada söz oyunları yaparak üste çıkma oyunları sergileyeceğimi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. 1-Böyle bir şey yapmam
2-Buna ihtiyacım yok.Çünkü masonluk şartlarını sağlamıyorum.Sayın Herkül nezaketinle ve bilgisiyle bir konu açmış Sayın ADAM tecrübesi
ve bilgisiyle bu konuyu işaret etmiş.Naçizane hiç bir şeye sahip olmayan bende kendimce düşüncelerimi belirttim.)
« Son Düzenleme: Ekim 07, 2011, 11:14:01 ös Gönderen: dogudan »


Ekim 08, 2011, 07:59:19 öö
Yanıtla #8
  • Ziyaretçi

Sayın "ışığınesiri"

Ben naçizane “Gizemcilik” diye adlandırdığım bir konuya kendi bilgi dağarcığım içinde bir açılım yapmaya çalışmıştım. Konuya şüphesiz birçok adlar da konulabilirdi. Ancak genelinde kavramlar çoğu zaman kelimelerle tam ifade edilemiyor ise de ana hatlarıyla da benzerlikler gösterir.

Diğer taraftan hukukta kanun maddeleri incelenirken “Lafzı ile ve ruhu ile” diye bir uygulama kapsamı vardır. Yani kelimelerle ne ifade edilmiş ve de kelimeler tam anlamını açıklayamıyorsa kanun koyucunun o kanunu ruhu ile neden koyduğu ve ne anlama geldiği araştırılır.

Ben kısıtlı bilgi dağarcığımla ve de belki de ifade noksanlığımla naçizane açılımımı tam anlatamamış olabilirim. Ama ruhunda gizemciliğin bana göre akıl-bilim-bilgelik ve sezgi bütünlüğünde olmasını düşünürüm. Bu belki de olmasını istediğim bir temennidir.

Örneğin sanat eseri meydana getirirken nasıl akıl, bilim, ustalık ve sezgi gerekliyse burada da böyle olmasını düşünmekteyim.

Yaptığınız açılıma ve yazıma gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim. Ancak beni bağışlarsanız eksik anlayışımla, açılımınızın konuyla tam bağlantısını oturtamadım. Bu yüzden konunun başka yönlere kaydığını düşünerek sizden bilgilendirmenizi istemiştim.

Konu hakkında öğrenmeme yönelik eleştirilere açık olduğumu belirterek benim açımdan konuyu kapatıyorum.

Saygılarımla,
HERKÜL 


Ekim 08, 2011, 11:10:16 öö
Yanıtla #9
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Başlığın sahibi Sayın HERKÜL keandisi açısından konuyu kapattığını belirtse bile, burada hiç de yabana atılamayacak bir katkı getirmiş olan Sayın ışığınesiri'nin böyle alınganlık göstermesinin de gereği olmadığını düşünüyorum. Korkarım onun sözü bana, benim tutumuma.

Şimdi ben, kendi açımdan Sayın HERKÜl'ün aktardığı bir gizemcilik tanımını tuttuğumu belirtirken, bu, onu başka bir sözcük dizilimi ile yeniden yazmnın gereksizliğini düşündüğümden ötürüdür. Hal Ali Veli ha Veli Ali olmasın diye.

Fakat siezdiğim şu ki Sayın ışığınesiri Gizemcilik kavramının bu tanımıyla pek hoşnut değil ve yeni baştan soruyor kendi sıralamasını yaptıktan sonra, nasıl tanımlarsınız diye.

Ben de diyorum ki, Sayın ışığınesiri bir farklı tanim getiriyorsa eğer, onun üzerinden de gidebiliriz. Sayın HERKÜL'den tartışmaya katılmasını da rica aderiz. Bizi kırmaz.

Sevgiler.



 

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
4 Yanıt
6451 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 27, 2012, 07:48:00 ös
Gönderen: CAMPANELLA
3 Yanıt
6675 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 26, 2012, 10:21:07 öö
Gönderen: ceycet