Masonlar.org - Harici Forumu

 

Son İletiler

Sayfa: [1] 2 3 4 5 6 7 8 9 10
1
Evrensel Masonluk / Ynt: Tutarsizliklar
« Son Gönderilen: Gönderen: Ömer Faruk Yılmazlar Bugün, 09:23:07 ös »
Sayın ANARCHOSA,

Uyarınız için teşekkür ederim. Bundan sonra daha dikkatli olacağım  :).


Sayın Midyad,

Yapmış olduğunuz paylaşım epey detaylı ve çok fazla bilgi içeriyor. Bu yüzden vakit ayırıp beni aydınlattığınız için teşekkür ederim.

Aslında kısaca demek istediğim Craft Masonluğuna inisiye olacak olan kişinin, hangi ülkede olursa olsun, dini geçmişi hakkında bir sorun yaşayacağını düşünmüyorum.

Saygılar
2
Evrensel Masonluk / Ynt: Tutarsizliklar
« Son Gönderilen: Gönderen: midyad Bugün, 05:08:16 ös »
Kutsal Kitap baslangicta sadece adaylarin "soz verme" islemi icin zorunlu olarak kullaniliyordu. William Preston'un onerisiyle locanin zorunlu bir atributu haline gelinceye kadar bu durum boyle devam etti. Simdi ise, locada her rituellik calismada her zaman belli bir baslikta acik tutulur.

Singapur'daki bir locada ( UGLE berati) 7 tane kitap bulundurulur:

1. Yahudiler icin Tevrat;
2. Hristiyanlar icin Eski ve Yeni Ahit;
3. Mahayana Budizme icin Dhammapada;
4. Hinduizm icin Gita;
5. Sihler icin Granth Sahib;
6. Muslumanlar icin Kuran; ve
7. Iranlilar icin Zend Avesta.

(Buyuk) loca, kendisini herhangi bir (veya bircok) tanrili ve ya tanrisiz bir dine, inanisa baglamaz. Onlarin amaci, insanlar arasinda gercek bir birlik ve anlayisin (ulku mabedi) saglanmasina katki da bulunmaktir. Bu nedenle, masonlar dini ve politik ayrimciliktan kacinirlar ve birlikte calisma ve kardeslik ruhunu tesvik ederler. Masonlarin aradigi bag, sadece sosyal bir birliktelik degildir; aksine, derin ve anlamli bir deneyim sayesinde, insanlarin koken, on-yargi, kimlik, milliyetcilik ve bencillik gibi asilmaz engelleri asmalarini ve onceden ayrilmis gibi gorunenleri bir araya getirmelerini saglar.

Kutsal Kitap'in Loca'da olmadigi donemde, Masonluk genellikle 'anti-Kilise' olarak bilinmesine ragmen, uyeler, rituellerde kullanilan Kutsal Kitap metaforlari hakkinda iyi bir bilgi sahibiydiler ve bu kulturel mirasi genellikle sorunsuz bir sekilde kabul ederlerdi. En azindan, bu tur unsurlarin arketipsel olarak kabul edilmesi ve zorunlu yorumlamalardan kacinilmasi kosuluyla, sadece sembolik bir yolculugun metaforu olarak kabul edilirdi.

Ancak, 21. yuzyilda, kulturel degisikliklerin etkisiyle, bu tur bilgilerin cogu buyuk olcude kaybolmus durumdadir ve bu metaforlar genellikle anlasilmamaktadir. Bu metaforlari israrla koruyarak, kendisini, artik Hristiyanliktan uzaklasmis bir toplumdan uzaklastirmaktadir ve bu Masonluk'a ilgi duyanlar icin de kati kuralcilik olarak kabul ediliyor.

Bu tartismalar sadece masonlarin degil, toplumun da ilgisini cekmektedir. Bu bakis acilari, Masonluk'un kokenlerine ve degerlerine derinlemesine bir bakisin yani sira, gunumuz dunyasinda dinin ve sembollerin rolu hakkinda da onemli bir tartisma baslatmaktadir. Masonik sembollerin ve metaforlarin anlami, sadece bir tarih dersi degil, ayni zamanda insanlik deneyiminin derinliklerine inmek icin de bir firsattir.     
     
3
Evrensel Masonluk / Ynt: Tutarsizliklar
« Son Gönderilen: Gönderen: ANARCHOSA Bugün, 12:32:12 ös »
Sayın Ömer Faruk Yılmazlar

Söylediklerinizden bağımsız olarak belirtmem gerekiyor ki:

Bilindiği ve forumda da bahsedildiği üzere masonların kardeşleriyle tanışma, kendini tanıtma usulleri bellidir. Forum içinse bu forumun herhangi bir dernekle özellikle HKEMBL ile bir ilişkisi bulunmamaktadır. Ancak site hakları sahibinin getirdiği kurallar gereğince başvurunuz ve mason olduğunuza dair forumca mason olarak tanınmış bir üyenin referansı gerekir.

Bunun dışında yeni veya tecrübeli mason olduklarını söyleyenlerin, şahsınızdan bağımsız olarak, dikkate alınması bu açıdan doğru değildir. Bunu söyleme sebebim bir kaç yıl öncesinde mason olduğunu iddia ederek başkasını inisiye etmek üzere maddi fayda sağlamaya çalışanlar ya da başka amaçlarla diğer üyelere yanaşanlardır. TÜM ÜYELERİN BU KONUDA DİKKATLİ OLMASINI RİCA EDERİM. Forum birinin mason olmak üzere teklifinde yardımcı olmaz da olamazda.

İkinci olarak yukarıda söylediğim sebepten birinin mason olup olmadığını bilemeyiz. Forum üyeleri arasında Türkiye'de ya da yurtdışında, Geleneksel veya Liberal obediyanslarda mason sıfatı almış olup kendini tanıtsa bile forum profilinde yazılması istenmemiş kişiler vardır. Özellikle meslekte genç olanlar belki yakalayamayabilir ama mesleği sindirmiş kardeşler kimin yazdığından ne olduğunu kestirebilmektedir.
Ancak bu acaba mı sorularına mahal bırakmadan, kimseye masondur veya değildir şeklinde bakmaya gerek olmadan ne dediğine, nasıl dediğine odaklanmak daha doğru olur kanaatindeyim.

Son olarak dünyada farklı masonik anlayışlar, aynı mason dünyasında olsa bile farklı masonik uygulamalar, farklı rit ve ritüeller de olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Ancak geneli itibariyle din ve siyaset tartışmaları masonik çalışmaların konusu olamaz.

Herkese çalışma ve arayışlarında başarılar diliyorum.
4
Evrensel Masonluk / Ynt: Tutarsizliklar
« Son Gönderilen: Gönderen: Ömer Faruk Yılmazlar Bugün, 12:36:34 öö »
Sayin Midyad,

Burada da (Ingiltere) eskiden Masonluga sadece Hristiyanlar kabul ediliyordu. Ama bu durum Masonluk Dunya'ya yayilinca degisti. Zamanla daha kapsayici bir hale geldi ve ritueller sekulerlesti.

Mesela Craft derecelerinde "Amen" yerine "So Mote It Be" deniyor veya King James Incili yerine Cenevre Incili ya da Kuran gibi kitaplara da el bastiriliyor (Talep edilirse). Hatta bildigim kadariyla Iskoc localarinda otomatik Cenevre Incili kullaniliyor.

Benim Masonik yolculugum daha yeni basladi ve UGLE'nin muzesini gezerken orada bir Afgan emirinin Mason locasinda kullandigi bir Kuran-i Kerim ornegi gordum.

Demem odur ki (bence) Masonluk zaten sizin de hakli sekilde dikkat cektiginiz gibi Dunya'nin artik eski Dunya olmadigini biliyor ve buna gore kendini adapte ediyor. Sadece Craft Masonlugu degil, Royal Arch Masonlugu gibi Chapter dereceleri bile artik Hristiyan olmanizi beklemiyor (bknz).

Tabi yine de bazi Chapterlarda Hristiyan uclemesini kabul etmeniz gerekiyor ki, bence bu normal. Sonucta bu Chapterlar (yani Bolumler) Hristiyan figurler uzerine alegorik ahlak ogretilerini iceriyor ve bu yuzden buna anlayis gosterilebiliriz.

Ayrica zaten her ulkedeki Buyuk Loca kosullara ve doneme gore en uygun sekilde anayasasini yeniliyor. Yani bu yuzden, genel olarak, dogdugunuz ulkeye hakim dinin (Islam veya Hinduizm gibi) mensubu olmaniz zannimca, en azindan Craft derecelerinde, size bir engel teskil etmez.

Bu arada bildigim kadariyla Tevrat merkezli alegorilerin secilmesinin bir nedeni de oradaki Peygamberlerin 3 Ibrahimi dinin mensuplari tarafindan da taninmasi ve hurmet gormesi zaten.

Son olarak sunu da eklemeliyim ki, ben ana locamda Hristiyan kokenli olmayan 2 kisiden biriyim ama hicbir sey fark etmiyor. Gayet guzel vakit geciriyoruz ve egleniyoruz.  Bu yuzden icinde bulundugumuz su yuzyilda, hele Turkiye gibi nufusun onemli cogunlugunun Musluman oldugu bir ulkede Masonik yolculugunuza baslayacaksaniz, bence bu konular uzerine endiselenmeyin. Cunku Hristiyan olup olmamanizin artik Ingiltere gibi Hristiyan asilli ulkelerde bile hicbir onemi yok.

Bosuna "Tanri" veya "Allah" degil de, "Yuce Mimar" denmiyor dualarinda.

Saygilar
5
Siirler ve Sairler / Hermann Hesse 'Basamaklar'
« Son Gönderilen: Gönderen: midyad Nisan 29, 2024, 12:07:24 öö »
Hermann Hesse'nin 'Basamaklar' adli siiri, insanin icsel yolculugunu, aydinlanma arayisini ve donusumunu etkileyici bir sekilde betimler. Bu basamaklar insan icin birer metafordur, ilk adimdan itibaren icine cekildigi dunyadaki yankilari takip eder, duyuyorsa kulaklari.

Her basamak, bir oncekisinden daha derin bir anlama, daha buyuk bir bilgelik seviyesine dogru bir yolculugun baslangicni temsil eder. Zorluklar ile dolu olabilir, hic ummadiginiz yerlerden farkli farkli engeller cikabilir karsiniza yolculugunuz suresince, ancak bu sadece icsel olgunlasma icin bir sinavdir. Cunku her zorluk ve her engel, bir sonraki basamaga yukselmeniz icin bir firsat sunar ve zorluklarin ustesinden gelebilmek icin silahlandirir.

www.youtube.com/watch?v=GBBK5KARKUU

Seslendiren Akin Altan.

BASAMAKLAR (Stufen) — Hermann Hesse

Her goncanın soluşu ve gençliğin yaşlılığa dönüşmesi gibi,
zaman içinde hayatın her devresi çiçeklenir.
Her ermişlik ve erdemin kendi zamanı vardır ve hiçbiri sonsuza dek süremez.
Yürek her zaman yolculuğa ve yeniden
başlamaya hazır olmalı.
Hayat her çağırdığında, yürek, kimseye
yakınmadan, yeni başlangıçlar için kendine cesaret verebilmelidir.
Ve her başlangıç içinde bir sihir bulundurur.
Bu sihir bizi korur ve yaşamamıza, devam etmemize yardım eder.

Hafiflikle, basamak basamak geçmeliyiz her yolu.
Hiç kimseye anayurt gibi bağlanmadan.
Dünyanın ruhu bizi bağlamak ya da sınırlamak istemiyor,
bizi basamak basamak genişletmek ve yükseltmek istiyor.
Hayatın bir evresine alıştığımız anda,
alışkanlığın getirdiği duygu bizi hapseder,
bize acı verir.
Sadece yolculuk etmeye hazır olan,
felç edici alışkanlıklardan kopmayı göze alabilir.

Belki de bize bu aşılması gereken basamakları gönderen ölümdür.
Hayatın bizden talepleri hiç bitmeyecek.
Haydi o zaman yüreğim, ayrılığa, yolculuğa hazırlan
ve iyileştir artık kendini.
6
Edebiyat / “Kâbe’nin Oğlu Ali: 3” Sır gibi saklanan gerçekler... Hz. Ali'nin çilesi...
« Son Gönderilen: Gönderen: NOSAM33 Nisan 27, 2024, 11:15:16 ös »
Odatv
Güncel
Sır gibi saklanan gerçekler... Hz. Ali'nin çilesi... İlknur Altıntaş anlattı


https://img.odatv.com/rcman/Cw1280h720q95gc/storage/files/images/2024/04/27/sir-gibi-saklanan-gercekler-hz-alinin-cilesi-pfxc.jpg




Odatv yazarı İlknur Altıntaş'ın Kâbe’nin Oğlu Ali üçlemesinin son kitabı “Kâbe’nin Oğlu Ali: 3” çıktı. Yazar Altıntaş, Hz. Ali'yi tek kelimeyle 'imkansız' olarak nitelendirdi.
27 Nisan 2024 13:34
Son Güncelleme: 27 Nisan 2024 13:35
Sır gibi saklanan gerçekler... Hz. Ali'nin çilesi... İlknur Altıntaş anlattı
İlknur Altıntaş…

İslam tarihi üzerine yazdığı ezber bozan kitaplara bir yenisini daha ekledi.

Ve… Kâbe’nin Oğlu Ali üçlemesinin son kitabı “Kâbe’nin Oğlu Ali: 3”geçtiğimiz günlerde La Kitap etiketiyle çıktı.

Hz. Muhammed’in vefatı sonrasındaki hilafet kavgaları, Ğadir-i Hum, Cemel ve Sıffin savaşlarının bilinmeyenlerini yazarına sorduk…

“Kâbe’nin Oğlu 3 yine çok çarpıcı bir cinayetle başlıyor, spoiler vermeyelim şimdi okurlara ama hakikaten çok sarsıcıydı, peki neden biz bunları hiç bilmiyoruz?”

“Bilinmesi istenmediği için. Bahsettiğiniz olayda hem ölen hem de azmettirene bugün hazret diyorlar. Ve dikkat edin onun ölümüyle ilgili pek konuşulmaz, mühürlü bir kitap gibidir, kimse sorgulamaz. Bu ilk değildi tabi. Özellikle Hz. Muhammed’in vefatından sonra olan birçok şey hasıraltı edildi. Ve bazı şahıslar kutsiyet örtüsüyle gizlendi. Bu sadece bir cinayet çok daha fazlası var aslında Mesela Sakife’de birçok sahabeye işkence edildi, dayak atıldı, ölenler oldu, sahabelerin ağzına toprak dolduruldu. Mesela Halid bin Velid Hz. Muhammed’in kesin emri olmasına rağmen Mekke fethedildiğinde şehri yağmaladı; hatta daha sonraları muhalif ve Hz. Ali’ye biadlı Sa’d bin Ubade’yi öldürüp kuyuya attı ve cinler yaptı dedi. Daha sonraları Cemel Savaşında Hz. Ali’ye biadini bozmadığı için Hukeym bin Cebele’nin diri diri göğsünü yarıp iç organlarını çıkarttılar. Gerçekler acıdır ve acıtır! Ayrıca sadece Hz. Ali’ye değil Ehl-i Beyt’e karşı da çok acımasız bir karakter suikastı yapıldı ki aydınlık İslam’dan bozuk bir suret yarattılar ve din diye bunu öğrettiler…”

“Ğadir-i Hum’da Hz. Muhammed Hz. Ali’yi halife ilan etmedi aksine seçimi insanlara bıraktı diyenler var…”

“Yalan söylüyorlar. Hanbeli mezhebini bilirsiniz Ahmet bin Hanbel bile sorulduğunda Ğadir-i Hum’da böyle bir biad gerçekleşti mi diye evet der. Ayrıca hiçbir Peygamber tek başına gönderilmemiştir. Adem Peygamber’in vasisi Habil’dir. Kabil onu öldürdükten sonra Allah hibe olarak Şis’i verdi. Bu yüzden de künyesi, Hibetullah’tır. Bir hediyedir ve vasisidir. Şis Hz. İdris’e kadar ki: Anuş, Kaynan, Mahlain, Yarub peygamberlerinde vasisiydi. Hz. Yakup’un vasisi Yusuf, Hz. Musa’nın vasisi: Yuşa, Hz. Süleyman’ın vasisi: Asaf, Hz. İsa’nın vasisi: Şe’mun al Safa ve Hz. Muhammed Mustafa’nın vasisi ise Hz. Ali’dir. Vasiler tıpkı peygamberler gibi Allah tarafından seçilir. Hz. Muhammed ile birlikte risalet makamı bitmiş, imamet makamı başlamıştır ve ilk imam da Hz. Ali’dir. İmam-ı Azam odur.”

“Ebu Hanife değil mi?”

“Hayır… O ona isnat edilen bir künye. İmam-ı Azam Hz. Ali’dir. Aslında Ebu Hanife’nin Hanifilik ile bir ilgisi bile yok çünkü talebesi Ebu Yusuf, Abbasi Halifesi Mansur ile birlikte bir sistem oluşturdu; üstelik bu devlet mezhebi oluşturulurken Ebu Hanife zindanda işkence görüyordu, adını verdiler sadece. Bu arada Ebu Yusuf baş kadı oldu ve Mansur ne istiyorsa yaptı; fıkhı hiç değiştirilmeden bugüne kadar geldi…”

“Gerçekten de Muaviye Hz. Ali’ye cami minberlerinden küfür edip lanetletti mi?”

“Hem de yıllarca. Bu çirkin olayı sona erdiren Ömer bin Abdülaziz oldu. O kadar yaygınlaştı ki hutbe sonunda lanet gelmezse “sünneti unuttun sünneti unuttun” diye bağırırlardı. Muaviye ilk olarak Hz. Ali’nin Müminlerin Efendisi lakabını çaldı sonrada kendine “Zillullah” - Allah’ın gölgesi adını verdi. O dönem Ali taraftarları ibadette içe çekildi ve camilere gitmedi… Bu zorbalık Abbasiler döneminde de devam etti. Çok büyük baskı, işkence ve zulüm gördüler. Mansur Hz. Hasan’ın soyundan gelenleri katletti…”

“Bu yüzden mi Aleviler camiye gitmez pek?”

“Kısmen. Ama aslında Alamut Nizarileri döneminde İkinci Hasan zahir ibadetleri kaldırdı, “Kıyamet Bildirgesi” yayınladı. Oruç, namaz vs. İçkiyi serbest bıraktı filan. Ve Alamut Kalesi düştükten sonra İsmaili Dailerin çoğunluğu Anadolu’ya kaçtı ve bir etkileşim oldu… Biraz karıştı da zahir ve batın”

“Özellikle üçüncü kitapta çok batıni bilgiler var…”

“Zahir vel batın. Ayrılmaz…”

“Bir de bablar, kapılardan bahsediyorsunuz kitapta diyaloglarda. Bu dört kapı kırk makam gibi değil sanki?”

“Hayır değil. Hz. Muhammed dedi ki: ‘Ben ilmin şehriyim Ali ise onun kapısıdır. O halde ilim isteyen kapıya gelsin.’ Hz. Ali ilk babtır. Selman’ı Farisi ise Hz. Ali’nin kapısıdır. Kitapta Hz. Hasan’ın babı Kays bin Vereka ve Hz. Hüseyin’in babı Reşid el-Haceri’yi de karakterize ettim…

“On iki kapı var yani…”

“Evet, 12 imam ve on iki kapı…”

“Başka kapılar kimler mesela?”

“İmam Cafer es-Sadık’ın kapısı Yezid el-Cufi. Lakabı ettahaya, kırık kemikleri iyileştiren demek, müminleri ilmiyle kaynaştırdığı için bu künye verildi…”

“Hz. Ali’yi tek kelimede anlatsanız ne derdiniz?”

“İmkânsız derdim. “Ene Kur’an’ı natak” dedi, Hz. Ali konuşan Kur’andır. Ebu Zer el Giffari ona “Ya Hakk” derdi. Haktan bir zerre ayrılmazdı. Onun adaleti, sabrı, imanı, cesareti. Ve bitmeyen çilesi tabi. Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz der. Hz. Ali bir derya… Çok sevdiğim bir lakabı var pek bilinmez. Allah yolunda durmadan yenilenen demirden yiğit…”

“Çok teşekkür ederiz…”

“Ben teşekkür ederim…”

Odatv.com


İLĞİMİ ÇEKTİ paylaşmak istedim . Umarım faydalı olur ...
Not: Kitabı daha okumadım gazetedeki yazıdan dolayı dikkatimi çekti. 60 yaşında ehlibeyt sevgisi beni de sardı .
Saygılar
7
Guncel Konular / AZ EĞİTİM ALANLARIN ZİHNİNİN ‘BERRAK’ OLDUĞUNU İDDİA ETMİŞTİ !
« Son Gönderilen: Gönderen: NOSAM33 Nisan 14, 2024, 12:34:12 öö »
 ::)   AKP'li isim Atatürk'e nefretini böyle kustu.

Özlem Kıral
AKP'li isim Atatürk'e nefretini böyle kustu.

https://cdn.yenicaggazetesi.com.tr/news/1100780.jpg

Yeni Şafak gazetesi yazarı Aydın Ünal Atatürk’e nefretini açıkça kustu. Uzun yıllar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşma metinlerini yazan Ünal, Kemalizm ile FETÖ’yü bir tuttu.
Uzun yıllar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşma metinlerini yazan Aydın Ünal Atatürk’e nefret kustu. Yeni Şafak yazarı Ünal, Kemalizm’i FETÖ ile bir tuttu. Canlı yayında konuşan Ünal, Kemalizm’in de bir ‘tarikat olduğunu iddia ederek Kemalizm’i bir ‘sorun’ olarak gördüğünü açıkça söyledi.

Ünal ayrıca Türkiye’nin ikinci yüzyıla ‘Kemalizm sorunuyla’ girdiğini iddia etti.

Aydın Ünal konuyla ilgili şunları söyledi:

“İslami değil ama bu da bir dini yapılanma. Bütün örgütlenmeleriyle bu da bir dini yapılanma. Yani bunlar bizi suçluyorlar ‘tarikatçı, dini şeyhlerin peşinde koşuyorlar’ diye ama kendilerine hiç dönüp bakmıyorlar. Buradaki sorun şu: Bunları okullarımız yetiştiriyor. Yani anasınıfından itibaren bu çocuklara, bu hastalıklı nesli bu hastalıklı zihni okullarımız yetiştiriyor. İkinci yüzyıla girdi Türkiye Cumhuriyeti ve ikinci yüzyıla girerken yine bir Kemalizm sorunuyla girdi. Eğer biz bu şekilde devam edecek olursak, yani bu sorundan kurtulamazsak meseleyi biz etraflıca tartışamazsak ne yazık ki ikinci yüzyıl korku yüzyılı olacak, umut yüzyılı olmayacak."


AZ EĞİTİM ALANNLARIN ZİHNİNİN ‘BERRAK’ OLDUĞUNU İDDİA ETMİŞTİ

Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal daha önce de tartışmalı sözlerle gündeme gelmişti. Ünal, haziran ayında yazdığı bir köşe yazısında az eğitim alanların zihninin ‘berrak’ olduğunu iddia ederek “Profesörün oyu 1 sayılıyorsa, halkın oyu 10 sayılacak kadar değerli, anlamlı ve isabetlidir” ifadelerini kullanmıştı.

Ünal’ın yazısındaki ilgili bölüm şöyle:

“Halkın zihni berraktır. Halk eğer eğitimden uzak kalmışsa, daha az formatlanmıştır ve iyiyi kötüden ayırma yetisi iyi eğitimliye göre daha güçlüdür. Yani profesörün oyu 1 sayılıyorsa, halkın oyu 10 sayılacak kadar değerli, anlamlı ve isabetlidir. Ne vaatlerle, ne de tehditlerle halkı kandıramazsınız. O kimin ne olduğunu çok iyi bilir."


ALINTI
YORUMUM ...
Bu gazetecinin neresini eleştireyim sadece beyni sulanmış. Lakin farkında değil. İlimi, bilimi ,araştırmayı öne çıkaran bir sistem DİN diye millete yediriyorlar yerseniz ...Laiklik bitti KEMALİZME Saldırı başladı .Ya sabır rabbim ya sabır ; bir bitmediler .


Saygılar
8
Evrensel Masonluk / Ynt: UGLE VE KADIN MASONLUĞU
« Son Gönderilen: Gönderen: Transcendental Nisan 08, 2024, 05:32:33 ös »
Herkes her yere girmemelidir. Hele ki kadınlar...
Schopenhauer okumalı.
9
Evrensel Masonluk / Ynt: Tutarsizliklar
« Son Gönderilen: Gönderen: Transcendental Nisan 08, 2024, 05:29:14 ös »
Masonlugun amaclarindan bir tanesi, "Insanlik ulku mabedi" ninin insa edilmesidir. Su an etrafimiza baktigimizda, en cok olmasini istedigimiz bir olgudur. Dunyada o kadar cok nefret var ki sanki insanlar gercekten (farkinda olmadan) Kronos olmuslar, hani (kendi) cocuklarini yiyen alegorik bir figur var ya... Bu ulku icin calismak kutsaldir.

Ancak bazi ulkelerin mason kuruluslarinin bazi insan topluluklarini disladigini goruyoruz, ozellikle Isvec, Danimarka, Norvec ve Finlandiya' nin masonluk anlayisi gibi ( buna Ingiltere AASR' uyeligi de eklenebilir). Oraya uye olabilmek icin Hristiyan olmak gerekiyor. Eskiden bir kiliseye uye olmak sarti da vardi ama o sarti kaldirmislar. Bu, Hristiyan olmayan vatandaslarini dislamak anlamina gelir ve bu, benim bildigim evrensel masonluk anlayisina aykiridir ( hemen fikrimizde soyle bir dusunce de yuzeye cikabilir; zaten disliyor da disliyor; bir ulu mimara inanmayanlar gibi, kadinlar gibi vs vs). Eger bir vatandas Hristiyanligi ogtrenmek istiyorsa, mason kurulusuna gitmez, kendi yakinindaki kiliseye gider ve orijinal yerinde isin ehli kisilerden ogrenir, ne ogrenmek istiyorsa. Orijinal olmayan bir yerde niye bu din uzerine derinlessin ki...

Bir de bazi Avrupa ulkelerinde, belki de hepsinde, bazi rituellerde Incil veya Tevrat' taki hikayelere atifta bulunulur. Madem ki giriste dini, ornegin Islam, ise kendi kutsal kitabinin uzerinde yemin etme/soz verme imkani (gururlu bir sekilde) sunulur; eger burada bir samimiyet varsa, o zaman rituellerdeki dini unsurlarin evrensel semboller ve alegorilerle degistirilmesi gerekmiyor mu? bunun uzerinde artik ciddi bir sekilde dusunulmesi gerekir, artik kulaklarimizin soylediklerimizi iyi bir sekilde duyup kavramasi gerektigine inaniyorum.

En cok duyulan arguman; ozellile sol tarafinda metalleri bol tasimaktan hoslananlar tarafindan dile getirilen; masonluk ozunde hristiyan/Yahudi geleneginde sekillenmistir; olabilir ama dunya eski dunya degildir artik, her ulke artik kosmopolit bir yer olmustur.   
Bir başka mağdur müslüman hikayesi bu, di mi?
10
Masonluk ile ilgili Sorular ve Cevaplar / Dünyada ve Türkiye'de Masonluk
« Son Gönderilen: Gönderen: burakc Mart 30, 2024, 11:08:44 ös »
Değerli Forum Üyeleri merhaba,

Dünyada Masonluk ve Türkiye'de Masonluk olmak üzere iki youtube yayınını sizlerle paylaşıyorum. Bilgileri paylaşan kişinin ÖMBL Eski Büyük Üstatlarından Murat Özgen Ayfer olması masonluğun masonlardan öğrenilmesi mottosuyla da uygun.

faydalı olacağını umuyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=LpkWKhymjmc&t=2564s

https://www.youtube.com/watch?v=YdsQXInHBsU&t=4621s

Sayfa: [1] 2 3 4 5 6 7 8 9 10