Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Felsefenin amaci ve yontemi  (Okunma sayısı 17159 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 14, 2007, 04:32:04 öö
  • Administrator
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 9553
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk, Masonlardan Öğrenilmelidir

 Amaç ve yöntem

Felsefe diğer disiplenlerden sorgulama yöntemiyle ayrılır. Filozoflar, ilginç, harika veya şaşırtıcı buldukları bir konudaki şüpheleriyle ilgili anlaşılır örnekler verebilmek için, genellikle sorularını problemler veya bilmeceler olarak çerçevelendirirler. Bu sorular genellikle bir inanca ait varsayımlarla veya insanların karar vermek için kullandıkları yöntemlerle ilgilidir.

Filozoflar problemleri mantıksal bir şekilde ortaya koyarlar. Tarihsel olarak geleneksek mantıkın kıyaslarını, Frege ve Russell'dan itibaren de sembolik mantık kullanır ve daha sonra kritik okuma ve fikir yürütmelerle bir sonuca doğru ilerlerler. Sokrat gibi, tartışmayla, veya diğerlerinin ileri sürdükleri fikirlere cevap vererek, veya dikkatli kişisel düşünmeyle cevap ararlar. Filozoflar bu yöntemlerin birbirine göre üstünlükleirini tartışa gelmişler, örneğin felsefi "çözümlerin" nesnel, kesin yani gerçeklik hakkında bilgi veren mi; yoksa konuştuğumuz dilin mantığına açıklık kazandıran veya hatta kişisel terapi mi olduğunu sorgulamışlardır.

Dil filozofun en önemli aracıdır. Analitik felsefede felsefi yöntemle ilgili tartışmalar felsefe ve dille ilgiliydi. Kıta Avrupa'sı felsefesinde de benzer kaygılar vardır. Meta-felsefe, yani felsefenin felsefesi, felsefi problemlerin, felsefi çözümlerin ve problemden çözüme gidişteki yöntemlerin doğasını araştırır. Bu tartışmalar aynı zamanda dil ve yorum üzerine yapılan tartışmalarla da ilgilidir.

Bu tartışmalar da felsefenin konusunu oluşturur çünkü felsefenin kendisi de felsefi tartışmaların önemli bir parçası olagelmiştir.

Felsefe, yapısalcılık ve rekursivism gibi, parçalar arasındaki ilişkiler yoluyla da incelenmiştir. Bunun dışında, bilim felsefesi ve biofelsefe de vardır.
- Sahsima ozel mesaj atmadan once Yonetim Hiyerarsisini izleyerek ilgili yoneticiler ile gorusunuz.
- Masonluk hakkinda ozel mesaj ile bilgi, yardim ve destek sunulmamaktadir.
- Sorunuz ve mesajiniz hangi konuda ise o konudan sorumlu gorevli yada yonetici ile gorusunuz. Sahsim, butun cabalarinizdan sonra gorusmeniz gereken en son kisi olmalidir.
- Sadece hicbir yoneticinin cozemedigi yada forumda asla yazamayacaginiz cok ozel ve onemli konularda sahsima basvurmalisiniz.
- Masonluk ve Masonlar hakkinda bilgi almak ve en onemlisi kisisel yardim konularinda tarafima dogrudan ozel mesaj gonderenler cezalandirilacaktir. Bu konular hakkinda gerekli aciklama forum kurallari ve uyelik sozlesmesinde yeterince acik belirtilmsitir.


Eylül 13, 2008, 02:36:48 ös
Yanıtla #1
  • Ziyaretçi

Sayın Mason:
Yöntemlerin hepsi birbirinden karmaşık, Şahsınızında belirttiği gibi, mantık felsefenin alanlarındandır, bu alan zor olduğu kadar, biçemin yoğun uğraşları sonucu, gelişimini sürdürmektedir, mantıkdan sonra galiba, fikri oluşturma safhasına geçilir, şimdi buraya dek belirttiklerim, kişisel terapi öncesinde oluşur zannımca, bilmek anlamak, sonra en zor olan kısmına geçilir, genel anlamda filozoflarla yöntem sorunu filozofların bakış açısıyla ilerlemeye başlamıştır. Ancak, en genel anlamda iki tür felsefi bakış açısı yer edinir, idealist ve maddeci işte işin özüne burada başlamak gerekiyor ya da sizler gibi hikmetli kişilerden yardım almak. Hikmetli kişilerle yola çıkmak ise oldukça zordur, kişi önce kim olduğunu bilmelidir, aklının nelere kadir olduğunu, bu başka bir söylemde de gerçekleşebilir, yani benim dışımda, ancak herkesin yöntemi, birer sancıyla oluşmayabilir, yöntem sancı olmaması içindir masonluğun ana unsuru zannımca budur, toplum kurallarına saygı böyle oluşur, hür bir vatandaş olma, Ama ben harici olduğum için dışarıdan anladıklarımı bu kadar yazabildim, yazdım Saygılarımla.


Ocak 03, 2013, 11:37:39 ös
Yanıtla #2
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 261

Felsefeyi sadece bilgi sevgisi anlamında kabul edersek eksik ve dar bir tanım yapmış oluruz.Çünkü kişisel bilgi edinme;paylaşımcı,tekamülcü,evrenselliğe dönük,geliştirci,gelişimci,yükseltici,eylemci,düşündürücü,irdeletici ve çağdaş olmazsa evrensel ve sosyal anlamda ölüdür.Bunları ilkelerle genel olarak sosyal boyutta eyleme geçirerek başka insanların da faydalanması için diri kılmak,bilgiye ruh vermektir ki işte bu felsefenin her çağdaki evrensel temel amacı,yani hikmetidir.İnsan öğrendikçe evrenselleşir,evrenselleştikçe deneyimle cehaletinin farkındalığını yaşar,sonuç olarak hakikati daha derinden hikmetle özümseyerek ruhen idrak eder.Felsefenin akla ihtiyacı olduğu kadar ruha da ihtiyacı vardır.'Akıl' ve 'Ruh' birbirinden ayrılamaz bir işleyiştir.Gerçek evrensel değerler sadece akılla değil,ruhun da yardımıyla kazanılır.

Felsefe ;gericiliğe değil ilericiliğe,çağ ve çağının ilerisindeki evrenselliğe açılan tanrısal kapıdır.Onun için sığ fikir sahibi dar görüşlüler,dünyasal nefs ehli,bu evrensel ve çağdaş kapıdan hiçbir çağda geçememişlerdir,bundan sonra da asla geçemezler.Herakletios'un dediği gibi her şey akıp gittiğine göre bizler de bu demde geleceğimize akıyoruz.

Saygılarımla...
« Son Düzenleme: Ocak 03, 2013, 11:53:12 ös Gönderen: symbol »
Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.
(Socrates)


Şubat 21, 2014, 11:14:23 ös
Yanıtla #3

Amaç ve yöntem

Felsefe diğer disiplenlerden sorgulama yöntemiyle ayrılır. Filozoflar, ilginç, harika veya şaşırtıcı buldukları bir konudaki şüpheleriyle ilgili anlaşılır örnekler verebilmek için, genellikle sorularını problemler veya bilmeceler olarak çerçevelendirirler. Bu sorular genellikle bir inanca ait varsayımlarla veya insanların karar vermek için kullandıkları yöntemlerle ilgilidir.

Filozoflar problemleri mantıksal bir şekilde ortaya koyarlar. Tarihsel olarak geleneksek mantıkın kıyaslarını, Frege ve Russell'dan itibaren de sembolik mantık kullanır ve daha sonra kritik okuma ve fikir yürütmelerle bir sonuca doğru ilerlerler. Sokrat gibi, tartışmayla, veya diğerlerinin ileri sürdükleri fikirlere cevap vererek, veya dikkatli kişisel düşünmeyle cevap ararlar. Filozoflar bu yöntemlerin birbirine göre üstünlükleirini tartışa gelmişler, örneğin felsefi "çözümlerin" nesnel, kesin yani gerçeklik hakkında bilgi veren mi; yoksa konuştuğumuz dilin mantığına açıklık kazandıran veya hatta kişisel terapi mi olduğunu sorgulamışlardır.

Dil filozofun en önemli aracıdır. Analitik felsefede felsefi yöntemle ilgili tartışmalar felsefe ve dille ilgiliydi. Kıta Avrupa'sı felsefesinde de benzer kaygılar vardır. Meta-felsefe, yani felsefenin felsefesi, felsefi problemlerin, felsefi çözümlerin ve problemden çözüme gidişteki yöntemlerin doğasını araştırır. Bu tartışmalar aynı zamanda dil ve yorum üzerine yapılan tartışmalarla da ilgilidir.

Bu tartışmalar da felsefenin konusunu oluşturur çünkü felsefenin kendisi de felsefi tartışmaların önemli bir parçası olagelmiştir.

Felsefe, yapısalcılık ve rekursivism gibi, parçalar arasındaki ilişkiler yoluyla da incelenmiştir. Bunun dışında, bilim felsefesi ve biofelsefe de vardır.

Ben bu yazıda Sayın Mason'un çerçevelendirdiği konuları biraz daha açacağım ve zamanım yettikçe ayrıntılarına gireceğim. Umarım ilgilenen arkadaşlar daha iyisini yaparlar. Öncelikle tartışmayı başlatan ve yorum yapan arkadaşlara teşekkür etmek gerekir.

Şimdi ilk önce günümüzde Felsefe dünyasının ikiye bölündüğünü Sayın Mason tarafısz bir şekilde değinmiş.
Şu anda,

1. Analitik Felsefe
2. Kıta Felsefesi

şeklinde bir ikiye bölünme mevcuttur.

Örnek vermek gerekirse kimdir bu analitik filozoflar?

-G.E.Moore
-Bertrand Russell
-Wittgenstein
-Rudolf Carnap
-Reichenbach (ülkemizde de bulunmuş değerli bilim felsefecisidir)
-Kripke
-Noam Chomsky
-Rorty
ve günümüzde Anglo-Sakson ekolünden gelen siyaset ve etik felsefecileri de  (John Rawls) bu ekolün üyeleridirler. Bu insanlar çok farklı siyasi görüşleri paylaşırlar ama felsefeye yaklaşımları metod olarak benzerlik gösterir. Bunları elimden geldiğinde adım adım açacağım.

Peki Kıta Felsefesi dediğimiz zaman kimleri örnek verebiliriz?

-Martin Heidegger
-Jaques Derrida
-Friedrich Nietzsche
-Michel Foucault
-Bergson
-Gilles Deleuze
-Kant (sıkıntılı)
-Fenomenolojistler (Husserl)
vs.
arkadaşlarımız listeyi uzatabilirler.

Bu şekilde bir bölünmeden bahsedebiliriz. Düzensiz ve spekülatif boyutta kalan, bir başka deyişle sistematize edilmesi görece daha güç olan "Doğu Felsefeleri", "Çin Felsefesi" gibi felsefeler bu tablonun dışında genel kültür nezdinde kendine yer bulabillir. Fakat esasen günümüzde iki ana damar var. Bunlardan birincisi, yani Analitik Felsefe, Anglo-Sakson ülkelerdeki Hegelci idealist okullara tepki olarak doğdu. Hakkını vermek için burada Alman Ekolünden Frege'nin katkısını göz ardı edemeyiz. Dilsel analizi ve onun mantıksal yapısını, -matematikten faydalanarak- sembolize eden ve formel mantığa günümüzdeki içeriğini kazandıran ve bunun felsefedeki yansımalarını sistamatize eden filozof Gottlob Frege'dir. (lisede gördüğümüz P v Q leri ve bunların  doğruluk tablolarının biraz daha karmaşıklaştırılmışını göz önüne getirin) Russell ve G.E.Moore (daha sonra Wittgenstein) gibi büyük filozoflar da onun mantık çalışamalardan faydalanmış ve kendi yöntem/felsefelerini geliştirmişlerdir.

Şimdi bu erken dönem Analitik okulun felsefeyle ilgili savları değişkendir ama ortak bir hat saptayacak isek diyebiliriz ki hemen hemen bütün analitik felsefeciler için önemli olan "Analiz" dir. Bu analiz tabii kide bizim Türev-İntegral analizi değil. Esasında dilsel analizdir. Felsefi problemler dilsel önermelerle ifade edilir. Kompleks, iki anlamlı, bulanıklık barındıran felsefi problemler mantıksal çözümlemelere tabii tutulur. Parçalarına ayrılır, atomize edilir. Bu yöntem, daha doğrusu analiz, felsefi problemleri sadeleştirir ve çözümü için çok büyük kolaylıklar sağlar. Felsefi problemler daha iyi ve tutarlı bir şekilde ifade edilir. Ve böylece aslında çok büyük ve karmaşık problemlerin -çoğunlukla metafizik muhtevası olan problemlerin- parçalarına ayrıldığında anlamsız olduğu gözlemlenir.

Bir başka yerden bakıldığında Felsefe, mantık-yoğun bir disiplin olarak bilimlerin ve matematiğin elini çok güçlendirir. Şu anda Analitik Felsefe'nin temel konuları ilgilendiren birçok mevzu aynı zamanda birçok bilimin içerisinde kendisine yer bulur. Önreğin Bilişsel Bilim, Psikoloji, Bilgisayar Bilimi, Yapay Zeka, Gramer gibi birçok konu doğrudan analitik felsefenin nimetlerinden yararlanır. Yani bir diğer anlamda Analitik Felsefe, bilimlerin elini güçlendirmek için farklı alanlarda faaliyet gösteren insanlardan oluşur. Bir Analitik Felsefecinin hemen hemen bir alt-bilimsel alanı vardır.

Burada realism, hakikat ve objektivite temel yer işgal eder. Ve Kıta felsefecilerinin de en çok Analitik Felsefeye saldırdığı konular bu başlıklardan oluşur. Realizm, hakikat ve objektivite üzerinden bilimler hedef alınır. Bunu da daha sonra adım adım yazacağım. Bu arada yazdıklarımda mutlak yanlışlar olabilir, arkadaşlarım beni düzeltirlerse mutlu olurum. Dediğim ilerleyen günlerde kavramları ayrı ayrı, adım adım açmaya çalışacağım. Üyelerin katkısı olursa çok daha kolektif ve güzel olur.

Saygılarımla,
« Son Düzenleme: Şubat 21, 2014, 11:16:35 ös Gönderen: ThomasReid »


Aralık 02, 2018, 12:49:13 öö
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 174
  • Cinsiyet: Bay

Felsefe, Felsefi yöntem hikmetli bilgiyi aramaz. Fenomenleri tartışarak inceler.
no one


Ekim 19, 2020, 10:37:24 ös
Yanıtla #5

Felsefeyi sadece bilgi sevgisi anlamında kabul edersek eksik ve dar bir tanım yapmış oluruz.Çünkü kişisel bilgi edinme;paylaşımcı,tekamülcü,evrenselliğe dönük,geliştirci,gelişimci,yükseltici,eylemci,düşündürücü,irdeletici ve çağdaş olmazsa evrensel ve sosyal anlamda ölüdür.Bunları ilkelerle genel olarak sosyal boyutta eyleme geçirerek başka insanların da faydalanması için diri kılmak,bilgiye ruh vermektir ki işte bu felsefenin her çağdaki evrensel temel amacı,yani hikmetidir.İnsan öğrendikçe evrenselleşir,evrenselleştikçe deneyimle cehaletinin farkındalığını yaşar,sonuç olarak hakikati daha derinden hikmetle özümseyerek ruhen idrak eder.Felsefenin akla ihtiyacı olduğu kadar ruha da ihtiyacı vardır.'Akıl' ve 'Ruh' birbirinden ayrılamaz bir işleyiştir.Gerçek evrensel değerler sadece akılla değil,ruhun da yardımıyla kazanılır.

Felsefe ;gericiliğe değil ilericiliğe,çağ ve çağının ilerisindeki evrenselliğe açılan tanrısal kapıdır.Onun için sığ fikir sahibi dar görüşlüler,dünyasal nefs ehli,bu evrensel ve çağdaş kapıdan hiçbir çağda geçememişlerdir,bundan sonra da asla geçemezler.Herakletios'un dediği gibi her şey akıp gittiğine göre bizler de bu demde geleceğimize akıyoruz.

Saygılarımla...
Felsefenin eylemci olması yönü dışında katılıyorum. 
Sİ VİS PACEM PARA BELLUM


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
3032 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 09, 2009, 12:02:51 ös
Gönderen: degas
1 Yanıt
3435 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 07:46:40 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
3564 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 07:55:54 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
3412 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 08:02:52 ös
Gönderen: Prenses Isabella
1 Yanıt
4355 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 24, 2009, 08:05:11 ös
Gönderen: Prenses Isabella
5 Yanıt
5043 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 10, 2016, 02:11:01 ös
Gönderen: Tık-Tik-Tak
0 Yanıt
2744 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 26, 2009, 08:23:52 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3191 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 26, 2009, 03:40:32 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3080 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2009, 10:02:46 öö
Gönderen: ADAM
26 Yanıt
9816 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 06, 2016, 09:47:24 öö
Gönderen: kurt