Sayin ADAM,
Belli ki bolca zaman harcamis, üzerine arastirmalar yapmissiniz Masonluk tarihi hakkinda. Bu yazi dizisinde yazdiklarinizi ilgiyle takip ettim, bazimizin hafizasi tazelendi, bazilarimiz yeni seyler ögrendi. Ellerinize saglik.
Aktarmis oldugunuz ingiliz tahti etrafinda dönen entrikalar ve oyunlar tarihi dogru yansitiyor. Kurumlarin bazi hegemonyal arzu ve politikalar dogrultusunda sekillendirilmeye calisilmasini da dogru bir gözleminiz olarak görüyorum, bu tür eylemler olmustur, tarihi kaynaklar da bunu gösteriyor.
Fakat ben sizin veya sizin gibi arastirmalar yaptiktan sonra sözde Prieuré de Sion diye bir gizli örgütün varligina kanaat getirenleri anlamakta güclük cekiyorum. Bu örgüt hic bir zaman olmadi. Bu bir hurafedir. Pierre Plantard’in semasini ve sözüm ona bazi evraklarini düzmece olarak yayimladigi, kendisinin sonrasinda defalarca yalan söyledigini kabul ettigi bir hurafedir bu.
Merovenlerin varligi hepimizin malumu, bu bir gercek. Onlarin Hz. Isa ve Maria Magdelena’nin soyundan gelen bir hanedan oldugu ise tartisilir, tarihciler de hala bir sonuca varamadi. Kanitimiz yok elimizde. Bu tartismayi bir kenara birakiyorum. Merovenlerin bazi kilise ve tahtlar üstünde yeniden güc sahibi olmasini emelleyen gruplar da olmustur, bu da dogru. Fakat bu emelleri koruyan, gözeten, sizin tabirinizle zamaninda masonlugu sekillendiren ve yönlerdiren Prieuré de Sion denen bir örgüt hic bir zaman olmadi. Masonluk tarihinde Prieuré de Sion veya „bilinmeyenler“ denen sözüm ona yüksek bir gruba ait oldugunu iddia ve hatta onlardan dereceler, rütbeler aldigini iddia eden, yeni derece sistemleri gelistirmek isteyen, bir cok sarlatan olmustur. Bu neye hizmet ettikleri belli olmayan düzmece eylemler er yada gec aciga cikmistir. Hem zamaninda hem de günümüzde Büyük Localarca bu sahislara, olusumlarina ve efsanelere gereken mesafe zaten defalarca konmustur. Son 30 yil icerisinde Henry Lincoln, Richard Leigh ve Michael Baigent bu örgütün varligini savunan kitaplar yazdi, yayinlar yaptilar. Malesef hem kendileri, hem hariciler hem de bazi masonlar bu yazilanlara inanmak istiyor. Artik hoslarina gittiklerinden midir, bir nevi kendi tarihlerinden gurur duymak icin midir, böyle „olasi“ bir ögrütün kendilerine katacagi yine sözümona fazladan bir gizem yüzünden midir bilemiyorum. Sebebini siz bana cevaplayin. Saydigim „hobi“ arastirmacilari bazi izlerden gidip benim gözümde sadece bir hipotez ortaya cikarabilmisterdir, daha ötesi degil.
Tekrar ediyorum, bu hipotezi destekleyen, Prieuré de Sion’a dair hic bir kanit yok elimizde. Günümüzde hem mason localarina bagli hem de onlara bagimsiz, tarih biliminin standartlari icerisinde arastirmalar ve yayinlar yapan bir cok vakif, dernek ve hatta üniversite kürsüsü bile var. Tarih anlayisimizda cigir acacak, kanitlandiginda bence san ve söhret getirecek bu örgüt nasil oluyor da bu kadar akademisyenin ve ciddi arastirmacinin gözünden kaciyor? Herkes mi bir sir bilip, bu Prieuré de Sion sirrini koruyor? Gizli servislerin protokellerine 20-30 yil olsa da ulastigimiz, kamuoyunun dünyayi yönetenler diye tabir ettigi olusumlarin/toplantilarinin yerini ve hatta katilimcilarinin tam listesini bir gün sonrasinda medyada bulabileceginiz bir devirde yasiyoruz artik. Siz böyle bir bilgi caginda Prieuré de Sion’un gercekten gizli kalabilecegini mi saniyorsunuz?
Yine günümüzde Prieuré de Sion’un emellerine uyan (yada uyusabilecek diyeyim) idealleri olan bir cok dernek, kurum, loca, tarikat veya rit/kültler var. Neden bunlarin bir tanesi cikip da, evet biz bu örgütün mirascisiyiz demiyor? Tapinak Sövalyelerini sahiplenen veya onlarin devami oldugunu iddia eden sayisiz örgüt var, bunlarin birisi de mi Prieuré de Sion’a atifta bulunmuyor? Neden? Cünkü Prieuré de Sion bir hurafe sayin ADAM. Prieuré de Sion üzerinden yapilan her cikarim kafalari karistirmak disinda bir ise yaramaz.
Saygimlarima