Dinlerde nara birtakım anlamlar verilebilir.
Masonlukta da verilir ama farklıdır.
Çünkü Masonluk bir din değildir.
Dinlerde verilen anlamlar, bilimselliğe uygunsa, dogmatik ve batıl nitelikli değilse, akla yatkınsa, kişiyi bilgiyle bezenmiş erdemlere yöneltebilirse, ritüelik olmasa bile saygıyla karşılanır.
Bu nedenle de Masonlukta bu bakımdan eksiklik olduğunu söylemek doğru olmaz.
Çünkü Masonlukta kurumsal yorum yoktur. Bir simge için "Bu şunu simgeler." denirse, dogmaya düşme tehlikesi vardır.
Yorumu masonlar yapar, özgür düşünceleriyle.
Sayın Adam
Yukarıda yazdıklarınıza katılıyor olmayı dilerdim...
Bugün eleştiri günümde bulunsam da, bir yazının yazarın elinden çıktıktan sonra artık kamu malı olduğu görüşünde olsam da, şahsınıza ve donanımınıza olan derin saygım nedeni ile olabildiğince olumlu ve yapıcı tarzda bir kaç itirazda bulunacağım.
Masonlukta kurumsal yorum yoktur, yorumları masonlar yapar, bu yüzde yüz doğru, çünkü aksi durumda yorumların üst bir makamdan, hatta ilahi bir makamdan geldiği düşüncesi doğar, bu da Masonluğun bir din olduğu izlenimine haklılık kazandırırdı.
Ama dinlerde de yorumların tümü dindarlar tarafından yapılır, İlahi veya kutsal bir metnin ekseninde bulunmak zorundalığı bulunsa bile yorumu yapanlar o dine/inanca mensup olan insanlardır neticede.
Bu farklı açıdan bakınca şu önemli soru silsilesi beliriyor:
Çok eskiden tam aksini vurgulamak elzemken, şimdilerde masonlar için Masonluğun bir din olmadığını vurgulamak acaba niçin giderek sıklaşan bir gereklilik oluşturmaktadır?
Kuşkusuz Masonluğun dini çağrıştıran kimi özellikleri bulunduğu içindir. Peki (nedir bunlar diye sormuyorum), niye böyle özellikleri vardır?
Sayfalar dolusu düşünce dile getirilebilir ama ben Occam'ın usturasını elime alıp kendi yanıtımı tek cümle ile ifade edeceğim: Newton'un ideal evreni diye de adlandırabileceğimiz idealist evren görüşü içerisinde kalmak zorunda olduğu için.
Burada sıkışmış olmak aslında o kadar kötü bir şey değil, hatta kimi şeylerin önünde iyi bir engel olarak algılanması da olası, örneğin bir masonun varsa batıl bir inancı onu dile getirmek konusunda o kadar özgür olamayacağını söyleyebiliriz.
Ama diğer yandan idealizm sonrası çağa ait felsefenin, buna iyi bir örnek olarak postmodernizmin Masonluğun eşiğinden içeri girebilmesinin önünde de bir engel.
İdealizmin çerçevesi içerisinde bulunmayan bir düşüncenin içeri girebilmesini bir yana bırakalım, tıpkı dinlerdeki dogmalara ters düşen bir düşüncenin afaroz edilmesindeki gibi önyargılı bir yaklaşımla kapı dışarı edildiğini iddia etmek bile mümkün.
İşte bu bağlamda masonun simgeleri yorumlamakta özgür olduğu iddiasının gerçeği yansıtmıyor olduğu düşüncesindeyim. Örneğin sanmıyorum ki bugün, aradan yüz yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen, bir mason kalkıpta Freudyen bir uslupla masonluktaki simgeleri yorumlamaya cesaret edebilsin.
Tekrar edeyim bunun (idealizme ait evren içerisinde kalma zorundalığının) iyiliği ya da kötülüğü konusunda emin değilim, emin olduğum tek şey simgelerin yorumunda bu evrenin dışına taşmanın mümkün olmadığı, yani masonun özgür olmadığı.
Masonlukta her şeyin bir simge olduğu akla getirildiğinde, aslında bunun hiç hafife alınacak türde bir sonuç olmadığı beliriyor.
Çünkü simgelerin yorumlanışında durağanlığa neden olan bu hal, insan zihni ve onun ürettiği felsefenin gün be gün hızlanan evrimi ve değişimi karşısında simgelerin giderek marjinalleşmesine ve yabancılaşarak otantikleşmesine neden oluyor. Dolayısı ile burada asıl marjinalleşip yabancılaşarak otantikleşen şey masonluğun kendisi olmuş oluyor.
Bu düşüncelerimin yersiz olduğuna ancak tek bir önerme ile ikna olabilirim: "idealizm çağı sonrasında güncel felsefede yaşanan her değişim aslında bir gelişme olmayıp aklın geriye evrilmesine bir örnek teşkil etmektedir ve gün gelecek bunlar geçecek, dünya tekrar idealizm çağına geri dönecektir".
Ne diyeyim, güncel felsefenin kaygı verici dozdaki anarşist ve liberalist ilerleyişini de pek hayra yoranlardan olmadığım için umarım öyle olur.
Sevgiler, Saygılar.