Masonlar.org - Harici Forumu

Inanc => Inanc Uzerine => Konuyu başlatan: ADAM - Eylül 26, 2014, 12:45:40 ös

Başlık: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Eylül 26, 2014, 12:45:40 ös


Bu başlığın hemen öncesinde “Nasıl bir Yaradana İnanıyoruz” diye bir başka başlık var.

Bana o başlık altında yazılmış olanlar biraz yozlaştırılmış gibi geldi.

Bu nedenle konunun masonluk ile bağlantısını da kurarak yeni bir başlık açmayı öngördüm.

Bu başlığa katkıda bulunacak olanların özenli davranmalarını rica ediyorum. Herhangi bir şekilde konuyu sulandırmaya kalkışan ya da bireysel çekişmelere yönelten olursa, hiçbir uyarıda bulunulmaksızın o iletiler silinecek; bunun baştan bilinmesini rica ediyorum.




Çoğu mason locaları (hepsi değil) bir kişiyi Masonluğa kabul edebilmek için o kişinin bir dinsel inancının bulunması gerektiğini öngörüyor.

Bazı mason locaları ise, Masonluğun amaç ve ilkelerini öncelikli tutarak, Masonluğa girecek kişilerin din ve inançlarıyla değil, onların öncelikle onurlu ve dürüst kimseler olmaları gereğini gözetiyor.

Bizim buradaki ilgi konumuz, yukarıdaki sıralama bakamından öncekiler olacak. Diğerlerini belki başka başlık altında ayrıca irdeleriz.

Bu "inanç konusu" bakımından mason kuruluşlarının arasında da farklar var.

Kimileri bir yaradana inanması gerektiğini söylüyor.

Yaradanı sonraya bırakıp şu inanma konusuna gelelim ve bunun üzerinde bir uyuşmaya varalım.

Bana birine inanıp inanmadığım sorulursa, yanıtım soruyla gelir: “Hangi sözüne?”

Dolayısıyla burada da yaradana inanmak denilince, yaradan bir şey demiş olmalı ki o dediğine, o dediğinin doğru olup olmadığına inanmak söz konusu olsun.

Bu deyiş ille söz ile olmayabilir. yazıyla da olabilir. Dolayısıyla kimileri diyor ki “İşte bu yaradanın kitabı… buna inanıyor musun?”

O kitaba inanmak demek elbette o kitabın kapsamında anlatılanlara inanmak demektir, değil mi?

Şu halde önce kitabı okumak gerek.

Okumak yeter mi?

Yetmeyebilir. Okuduğunu anlamak gerek.

Elbette o yazılı olanların ardında birtakım içrek ya da gizli anlamlar varsa, simgesel anlatımlar söz konusuysa, önce belli bir disiplinden geçmiş ve onları anlayabilecek bir düzeyde yetiştirilmiş, eğitim görmüş olmak gerek.

Bunlar olmazsa?

O zaman güvenilir bir kişi ya da kişiler gerek. Gerçekten de bildiğine, bilmekle de kalmayıp içtenlikli ve dürüst olduğuna güvenilen kişi ya da kişiler. Öyle kişiler ki, işte onlar kitabı okuyacak, anlayacak ve bize anlayabileceğimiz düzeyde anlatacak. Böylece biz de o kitapta yazılı olanlara inanıp inanmamak konusunda bir karar vereceğiz.

O kitabın kendine özgü bir dili varsa, işte bir sorun da orada. Hele o kitap ta bilmem ne zaman yazılmışsa, dillerin zaman içinde evrildiği bilgisine dayanarak bir sorunla daha karşı karşıya olabiliriz. O dili bilmiyorsan bir de kitabı bir diğer dile çevirenlerin hiçbir hata yapmadığına, çevirirken işin içine kendi görüş ve yorumlarını katmadıklarına da güvenmek gerek.

Böyle güvenilir insanlar var mı dünyada?

Kitaplı dinlerde bu işler genellikle böyle oluyor. Ancak bazı dinlerde ve inanç sistemlerinde, kişinin uzun bir süre eğitimden geçmesi, kendi inancını kendisinin kendi öz buyrultusu ve çabasıyla oluşturması öngörülüyor.

Sonu yaradanın sözlü ya da yazılı olarak dediğine inanınca yaradana inanmış oluyoruz.

Ancak kimileri bu inanma konusunu bu düzeye getirmiyor. İnanmayı, yaradanın varlığına inanmak olarak değerlendiriyor.

Bu da bir sorun… Yaradan diye bir şey, bir olgu, bir oluşum hatta kimine göre bir yüce varlık var mı yok mu?

Dindarlardan kimisi, “yok” diyenden dediğini kanıtlamasını ister. Bu yanlış bir istem. Yok olduğunu söylemek kanıt gerektirmez ki. Kanıt var olduğunu söyleyenlerin olmalı, şayet tersine var olduğuna inanmayanlar varsa.

Nitekim dindarların birçoğu da “var” olduğunu başkalarına da inandırmaya girişir. Bunun için bin bir takla atar ve tezlerinin doğruluğunu bir kısır döngüyle ancak yine kendi tezleriyle açıklayarak kanıtlanmış gibi gösterirler.

Bu sözü ettik ama yanlış anlaşılmasın; buradaki amacımız yaradanın var olmadığını ileri sürüp, var olduğunu söyleyenlerin yanlışlığını ortaya sermek değil.

Elbette önceki konu yani yaradanın sözü ya da yazısına inanmak ancak yaradan varsa söz konusu olur. Yaradan yoksa, sözü ya da yazısı da yoktur. Herhalde yaradanın sözünü söyleyip ya da yazısını yazdıktan sonra yok olduğunu benimseyecek değiliz.

Demek ki “yaradana inanmak” denince, onun varlığına inanmak öncelikli ya da ağırlıklı oluyor. Biz de şimdi bunu ele alalım ve şu söz ya da yazıda anlatılanlara inanmayı sonraya bırakalım.

Elbette yaradanın varlığına nasıl inanacağımız da bir başka sorun…

Sırf güvendiğimiz bir kişi var olduğunu söylediği için mi inanacağız, yoksa kendimiz bu konuda çalışarak, emek harcayarak, gerçekleri araştırarak, bunun sonucunda vardığımız verilere dayanarak mı inanacağız?

Masonluğa girerken kişiye bunu soranlar, olumlu yanıt aldıktan sonra bunun nedenini, gerekçesini, nasılını sormuyor. Evet demiş olması yeterli bulunuyor.

Bu evetin nasıl bir evet olduğu da tartışılabilir.

Bir adım daha ileri gidince görüyoruz ki, masonlardan kimisi “yaradan” ile de yetinemiyor. Bu inanç koşulunu “ulu yaradan” için öngörüyor.

Eyvah!...

Eyvah çünkü “ulu yaradan” dediğiniz anda, eğer öyle bir şey bir olgu gerçekten de varsa, bir de “ulu olmayan yaradan” var demektir. Bir kavramı sıfatlandırdığınız anda bunun bir eytişimsel yani diyalektik (en azından ikicil yani düalist) karşılığı var demektir. Bu nedenle sıfatlandırmak çok zor ve sıkıntılıdır. Nitekim bazı dinlerde Tanrı kavramına böyle sıfatlı yakıştırmalar, nitelendirmeler yapıldığı anda, bunlar sadece düşünme zahmetine katlanmayan zihinlere hoş gelir.

Tarih boyunca dinlerde yapılmış olan hep bu... Böylece insanları düşünmekten ve değerlendirmekten alıkoyarak hatta onların olabildiğince düşünmemesini sağlayarak, onları boyunduruk altına almak. İnsanlar inançlı olursa, dünyevi işleri de fazla sorgulamaz; biz de işlerimizi yürütürüz.

Demek ki ulu yaradan kavramından kaçınmakta yarar var çünkü iş çıkmaza giriyor.

Ancak bazı mason kuruluşları bu konuyu öyle yaradan kavramıyla da bırakmıyor. Çünkü bu aşamada bırakılsa iş “nedentanrıcılık” da denilen “deizm” düzeyinde kalacak. O ise bir inanç sistemi olabilir ama bir dinsel kurumlaşması yok. Tam tanımlı çerçeveler içinde değil. bu nedenle de işi “tanrıcılık” da deniler teizme yöneltiyorlar. Gelişigüzel bir tanrıya değil, teist nitelikli bir tanrıya inanma koşulunu getiriyorlar.

Bu teist nitelikli tanrının özelliklerini sayarak, inancı bu açıdan bağlamalarla, kesinleştirilmiş tanımlarla çerçeveleyen de yok değil. Bu da yapılınca, bir bakıyorsunuz ki ortaya konulmuş olan koşul, belli bir dinin sıkı inançlısı olmayı gerektirir düzeye gelmiş.

Tanrı kavramıyla uğraşmak daha ayrıntılı ve zor. Yaradan daha kolay. Çünkü o, tanrının sadece bir niteliği ya da yönü. İyisi mi biz yaradanda kalalım.

İşte şimdi asıl konumuza geldik…

Yaradan deyince bundan ne anlıyoruz?


Masonluğa girmek için bir yaradana inanmak zorunluluğunu öngören mason kuruluşlarının bu bakımdan yapmış olduğu bir açıklama var mı?

Böyle bir açıklama varsa, bu mason adaylarına önceden veriliyor mu?

Yoksa, herkesin bu konuda tek bir kavramı anladığı mı varsayılıyor?

Eğer durum bu sonuncusuysa, bakalım bu Forumun bu başlığı izleyen katılımcıları “yaradan” denilince bundan ne anlıyor.

Kendisine sorulmuş olan varsa o ne anladı da yanıtladı, sorulmasını bekleyen varsa o ne anlıyor?

Buyrun… Söz ilgi gösterecek olanların...
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Dor - Eylül 26, 2014, 08:32:51 ös
Bu konuya İslam dini çerçevesinden bakacak olursak çok çetrefilli dallara bölebiliriz .

Nasıl bir din ve Tanrı anlayışıdır ki ;

taraftarlarının  bazıları İbn-i Arabi'nin ışığında giderken , bir kısmı da İŞİD gibi radikal guruplar içerisinde kafa kesebilecek kadar

kendisinden geçebiliyor ?

Sayın ADAM'ın belirttiği keskin noktayı iyi yakalamamız gerekir  .

Bir tarafta yaradan veya  yaratanlar , Makro boyutta ise ulu yaradan yahut EVRENİN ULU MİMARI

Herkes algısının çapına göre yaratıcıya sahip .

Çapımın nereye ulaşabileceğini ya da     ne derece düşebileceğini bilmediğimden Yaratıcı ve inanç konusunda Agnostik kalmayı tercih ediyorum .

Ancak , bilincin genişlemesi Yaratıcı  anlayışının da değişmesine sebebiyet verecekse kabullenemediğimiz guruplara düşüncesizce,  katı bir ateist

edasıyla saldırmak fayda vermeyecektir .

Bunun farklı yollarını bulmamız gerekir .

Bilim ile Dinin eskisi gibi bilek bileğe savaşmasını bekleyenlerin dönemi kapandı  .

Nihayetinde Bilim  ulaştıgı seviyeyle , inancın psikolojik tahlillerini ve reaksiyonlarını ölçebilecek konuma gelmiştir .

Geriye , bu tahlilleri uygun bir dille en aşağıdan en yukarıya  kadar anlatabilmek kalıyor .




Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Nicolus - Eylül 26, 2014, 09:28:28 ös
"Kainatın Ulu Mimarı" sıfatındaki "Ulu", Atatürk için kullanılan "Ulu" sıfatı ile aynıdır. Burada Yaratanı yüceltme çabası söz konusu aslında. Apayrı olarak incelemeye kalkarsak işin içine felsefi birçok şey girer ve çıkılamaz hale gelebilir. Mesela; Görkemli bir mimar ya da büyük bir mimar kavramı olarak Demiurgos, gnostisizm ile diğer dinsel ve felsefi sistemlerde de görülür. Bu apayrı bir şeydir. Demiurgos’un en belirgin özelliği bir şeyi yoktan var etmemesidir; yaratmaz, yoktan bir şey var etmez, fakat yaratılmış olana biçim vererek bir şeyler meydana getirir, yaratılmış olanı düzenleyerek yeni yeni şeyler meydana getirir. Dünya’yı da böyle, biçimlendirerek ve unsurlarını düzenleyerek oluşturmuştur.

Bir de Wiccanların gözünden bakacak olursak; eski doğa dinleri, tüm evreni ve kâinatın özünü oluşturan bir Yaratıcı’dan bahsederler. Bu Yaratıcı, kutsal ve gizli olandır. Bu büyük ebeli ve ezeli güç, evrenin dönüşümünü ve kontrolünü sağlayacak tanrı ve tanrıçalar yaratmıştır. Bu yüzden aslında var olan bütün eski doğa dinleri (Vodooo, druidizm, eski mısır inancı, yunan inancı vs..) tek bir Yaratıcı’ya inanırlar, lakin bu Yaratıcı’nın emriyle görev olan vazifeli varlıklar vardır (tanrı, tanrıçalar).  İşte eski inançlarda (hristiyanlık öncesi dönemlerde) rahip veya rahibeler önce tanrı ve tanrıçalarla bütünleşir (böylelikle evrenin kozmik güçlerini öğrenir), sonrada Yaratıcı’ya dönüp, nihai bilgeliğe ulaşacaklarına inanırlardı.   

İbrahimi dinlerde ise Yaratıcı ile Tanrı aynıdır. Her şeyi yaratan ve yok eden Tanrı'dır.

Masonlukta inanılan Yaradan kavramı nedir? Peki ya bizim inandığımız Yaradan kavramı nedir? Tanrı'nın kendisi midir? Tanrı'yı da yaratan mıdır? Yoksa öyle bir şey yok mudur?

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Eylül 27, 2014, 08:31:11 öö

Güzel katkılar var.

Başka katılımcıların da değerlendirmelerini bekliyoruz.
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Alşah - Eylül 27, 2014, 05:49:44 ös
       Sayın ADAM'ın belirttiği gibi, önce o kitabı okumak lazım, hatta yalnız o kitabı değil diğer kitapları da okumak,mümkünse aralarında kıyaslamalar yapmak, kitabi olmayanları da incelemek gerekir.
        Çoğu zaman bakıyorum,  gerek İbrahimi dinlere ait kitaplar ve gerekse diğer dinlerle ilgili yeterli araştırma yapmadan  kendi fikirlerini dinin emri imiş gibi lanse etmeye çalışanlar oluyor. Tabii ki bu da konunun sulanmasına yol açıyor. Umarım bu konu amacına ulaşır, konuyu anlatırken hiç değilse " Surelerden, Ayetlerden, pasajlardan" örnekler verilmek suretiyle katkıda bulunulur.
         Saytgılar-sevgiler.
       
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Nicolus - Eylül 27, 2014, 09:24:09 ös
Şahsen ben İbrahimi dinlerin kitaplarını okudum fakat okurken karşılaştığım paradokslar, bu kitapların -sayın Alşah'ın dediğime benzer bir şekilde fakat bu sefer kaynağın- çıkar amaçlı değiştirildiği hissine kapılmama yok açıyor. İznik Konsili'ni bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. Bu nedenle; bahsedilen yaratıcıya insani özellikler yükleyen ve Yaratıcı ile Tanrı'nın aynı olduğunu savunan bu dinlerin, pagan tanrılarını tek bir vücutta birleştirdiği kanaatindeyim. İslam'a göre Yaratıcı Allah'tır ve Esma-ül Hüsna'da özelliklerini açıklayan isimleri yer alır.

Tercümelerde isimlerin bir Arapçada kullanılmayan ve kısmına zorlama olduğu hissi veren anlamlar verilirken bazı isimler de tenzih amacıyla birtakım değişiklikler yapılarak anlamlandırılır. Birinci gruba ahad, samed, rahman, aziz, ikinci guruba da celil, sabur, mütekebbir, mümin, dar gibi isimler örnek gösterilebilir. Örneğin mümin, ismi fail olduğu ve güvenen, inanan anlamına geldiği halde ismi mef'ul olarak güvenilen anlamı verilir. Aynı şekilde tevvab çokça dönen, pişman olan, tevbe eden anlamında olduğu halde, tevbeleri çokça kabul eden anlamı verilir.

Bu isimlerden bazıları insansı (antropomorfik) özellikler taşır: Müntakim (intikam alan), Mütekebbir (kibirlenen), Sabur (sabırlı) vb. İhlas suresinde geçen ve Allah’ı anlatmak için kullanılan Ahad, Samed kelimeleriyle diğer surelerde geçen Aziz (din), Rahman, Şafi gibi isimler ise İslam öncesi dönemde Ortadoğu ve komşuluklarında tapınılagelmekte olan bazı tanrılara verilmiş olan isimlerin aynısı veya yakın fonetiğe sahip olmaları dolayısıyla tevhid inancı açısından eleştirilen isimlerdir.

Muazzez İlmiye Çığ bir örnekle bunun tek tanrıcılığa giden yolda gerçekleştirilen değişimlerden birisi olduğunu kaydeder. O’na göre çoktanrıcı olan Sümerler daha sonra bu tanrıların isimlerini Marduk üzerinde toplarlar ve Marduk’un 50 kadar ismi olur. İlmiye çığ aynı eğilimin Allah’ın isimleri konusunda da yaşandığını söyler ve bir araştırmacının Ahad ve Samed isimlerinin Allah’a atfedilmesi konusundaki analizini aktarır.

Özetleme gereği duyarsak; İslam'da Allah, Kainatın kurucusu ve tek hakimidir. Akla gelen en sıkıntılı soruyu soracak olursak da şöyle diyebiliriz; "Ya öyle değilse?"

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: baran - Eylül 28, 2014, 01:03:33 öö
Eğer bir aska hizmet etmiyorsaniz varliginizi veya felsefik tartismalariniz hep saptirmak zorunda kalirsiniz saptirmamak için evrenin ulu mimari(burada genel alip inanci onemsiyor) bana gore bu sifati aslında Tanri sifati diye tahmin ediyorum. Tanriya duyulan ask hizmet olmaz ise yaptigin işe hep şeytan karisir yani seni saptirir bazen sadece inanmak gerekir, siz hic düsüncelerinize niye düşünüyorsun dediniz mi diyemezsiniz saçma gelir, bu da boyle bir durumdur. Bazen sadece kabul etmek gerekir arastirdikca bas edebilecek durum değildir sonsuzluk aslında varda olabilir yoksa bunu biz anlayamayiz.... Çok uzun mesele yaradani kavramlarla tasfir etmek sadece sacmaliktir...

Saygilarimla...
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Nicolus - Eylül 28, 2014, 08:03:42 öö
İşe duygusal açıdan yaklaşmamanızı öneririm. Burada Kutsal Kitaplarda anlatılan Yaratıcı ve Tanrı kavramlarını incelemeye çalışıyoruz. Tavsiye ederim. :)

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Selim - Eylül 28, 2014, 01:36:02 ös
Tanrı inancının evrim sürecinde (tanrılardan tek tanrıya geçiş) herşeyi var eden ilahın soyut tanımlarının somuta indirgenmesi sırasında ilahın hangi adlar veya sıfatlar ile tanımlanacağıda bildirilerek ilahi dinlerde sınırlamalar getirilmiştir. İlahi dinlerde, ben burada sadece islam inancından beahsetmek istiyorum, kitapta herşeyin yanıtının var olduğu, anlamak için anlayabilecek bilgi birikimine sahip olunması gerektiğine, yanlış anlama var ise de bunun kişinin kendi eksikliğinden kaynaklandığı, arapça kelimelerin birden fazla anlam içeridğinden bununda Kur an ı sadece arapça okuyanların anlayabileceği vurgulanır. Ancak, burada sorulması gereken arapçanın da ana dil olması yetmez, çünkü kelimenin hangi anlamı ifade ettiğini arapta bilemeyebilir. Surelerin başındaki bazı harflerin anlamı olmaz denir. Neden sorusuna verilen yanıt "ayet inerken melekler yazdırmıştır" olur. Yani düşünme kabul et.

Son günlerde ise şu görüş ön plana çıkartılmaya başlandı, "arapça bilen de anlamaz, çünkü o ayetin Hz Muhammede indirildiği anda hangi şartlar gereği ve ortama göre indirildiğinin bilinmesi gerekir. Bu bilgiler eksiktir, ancak sahabelerin açıklamaları ile bilebiliyoruz, o da yeterli değil."

Kendi kutsal kitabıma göre "sakın sorgulama, olduğu gibi kabul et. Eğer eksiklik var diyorsan o senin eksikliğindir"

Dolayısı ile yaradan kavramı islamiyette belirlidir, soru sorulmaz.

Kişsel görüşüme gelince (okunan kitaplar, tartışmalar sonucu şekillenmiştir);

Düşünce hiçbir kavramı veya olguyu soyut düzeyde tutmaz. Herzaman şeyleri somutlaştırır, veya benzeri ile özdeşleştirir. Yaratan, var eden bunun karşıtı olarak illaki yok eden özelliği mi olması gerekir. Hayır, yok etmek varlığı oluşturan tüm şeylerin yok olmasını gerektiri ki, şeyler daima evrende vardır, var olmaya devam etmektedir. Eğer yok etmek fiili formun yok olması ise o da illüzyondur. Örneğin, İnsan bedeni birden bire ölmez, ölüm uzun süreçlidir. İnsan vucudu sürekli olarak yenilenir, yani hücreler ölür ve yerine yenisi gelir. Eksilen sadece yenilenme sürecindeki yaşam enerjisidir. Kısaca bir bütünün parçasıyım. Bana bakarak bütün hakkında karar veremeyebilirsin. Etrafıma bakarak hakikati bulmaya çalışırım. 

Masonluk ilkelerine göre yaradan kavramına tam olarak vakıf değilim. Ancak burada sadece yorum yapabilirim ki bu da yanlışlık ve eksiklik ihtiva edebilir. Anlayış göstereceğinizi düşünerek diyorum ki;

Yaradan yani evrenin ulu mimarı var oluş sürecinde her bir taşı (şeyler) tam yerine uyumlu olarak yaratmıştır, dönüştürmektedir. Sorgulamak ondan uzaklaştırmaz, çünkü şeyleri sorgularsan kainatın ulu yaratıcısına yaklaşırsın, insanoğlunun (şeylerden sadece akli iradeye sahip olan) var oluş gerekçesini düşünerek araştırarak, gözlemleyerek, algılayarak, kavrayarak, bilgelikle ona yönelir. Araştırarak taşları yerine oturtur, bir sonraki kişiye bilgiyi aktarır ve insanoğlunun hakikate ulaşması için taş basamağı her aşamada bir sonra gelen yükseltir. 

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Eylül 28, 2014, 03:57:23 ös

Güzel ve geniş katkılar sürüyor. Özellikle Sayın Selim'in irdelemesi çok değerli.

Ancak bu katkıların çoğu konuyu İslâm dini açısından ele alıyor. Böyle bir değerlendirme teist nitelikli tutumun sadece bir bölümü. Kaldı ki insanlar arasında bir yaradanın varlığına inanmakla birlikte ne Müslüman ne de bir diğer teist nitelikli dinin inançlısı olmayanlar da var.

Bir diğer deyişle; konuya salt İslm dini açısından bakmak yaradan kavramını anlamak ve açıklamak bakımından yetersiz olur. Kaldı ki özgün İslâm'da böyle bir kavramın bulunup bulunmadığı, var idiyse ona ne dendiği bile sorulabilir.

Bu başlık altında sorduğumuz diğer soruların yanıtını veren yok henüz... Hani mason kuruluşları konuya nasıl bakıyor, adaylara bu konuda na sıl bir ön bilgi veriyor, onlardan ne bekliyor vb.

Ara sıra kimi katılımcılarımızın konunun içine bir de Masonluktaki Evrenin Ulu Mimarı kavramını katıyor. (Kimileri eski dille Kâinatın Ulu Miman diyor.) Bu başlıkta bu terimin kullanımı yanlış olabilir. Üstelik Forum kurallarının 17. maddesine aykırı da düşebilir. Bu nedenle burada o terimi kullanmaktan kaçınmakta yarar var. Çünkü mason kuruluşlarından hiçbiri bir mason adayının Evrenin Ulu Mimarı diye bir kavrama inanır olmasını öngörmekte değil. Konu: Yaradan.

Bir de Türk masonik tarihinde "Kâinatın Ulu Yaradanı" diye bir kavram var. İsteyen ona da değinebilir. Ancak sanırım o terim genel olarak "Yaradan" teriminin bir özel hâli.

Bizim bu başlık altında ele aldığımız, almamız gereken kavram ise pek genel. Batı dillerinde de, çeviri yapılmasına gerek olmaksızın bir karşılığı bulunan bir kavram bu.

Zaten belki de bu kavramı Batı dillerinde irdelemeye kalkışacak olursak ne yapacağımızı şaşırabiliriz. Bu başlığı katkıda bulunmuş olanlar ve bulunmak isteyenler konuyu bu açıdan da değerlendirebilir.

 
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Nicolus - Eylül 28, 2014, 06:34:01 ös
Tanrı ile Yaradan genellikle aynı varlık olarak kabul edildiği için Tanrı üzerinden gidelim biraz... Tanrı'nın varlığıyla ilgili herhangi bir argümanı değerlendirmek için izlenecek en temel yollardan biri, Tanrı'nın karakteristik özelliklerine bakmaktır; yani öncelikle sormalıyız: Tanrı nedir? Bazı inanışlardaki Tanrı modellerini yukarıda sunduk fakat değişik kaynaklardan edinilen değişik bilgilere de yer verelim...

Bu probleme, Ludwig Wittgenstein'ın çalışmalarını takip ederek, "Tanrı" sözcüğünün nerelerde kullanıldığından yola çıkarak yaklaşabiliriz, fakat Tanrı hakkında evrensel bir nosyon edinmek için bu yaklaşımın önemli bir problemi vardır ki değişik dillerde ya da aynı dilin değişik dönemlerinde ve dahi aynı anda, aynı dilde, "Tanrı" sözcüğünün birçok farklı ve konuyla alakası olmayan kullanımları mevcuttur.

Bugün Batı'da "Tanrı" kelimesi genellikle monoteistik konsepte uygun olan, her şeyden üstün ve hiçbir şeye benzemeyen bir varlığı karşılamak için kullanılıyor. Klasik teizme göre Tanrı, âlim-i mutlak, kâdir-i mutlak gibi her türlü mükemmellik ve üstünlükle birlikte anılmalıdır. Tabî ki bu tanım, yapılabilecek tek mümkün tanım değildir. Diğer felsefî yaklaşımlar, "ilk neden", "her şeyin nedeni" ve "her şeyin yaratıcısı" gibi tek bir özelliği ön plana çıkarmışlar ve tanımlamayı bu şekilde yapmışlardır.

Hinduizm'de, Adveita Vedanta ekolünde, bütün şeyler ve gerçeklik, nihâyetinde, hiçbir niteliği olmayan ve mutlak, sâbit olan, nirguna Brahman adında tek bir şey olarak görülür ve bu oluş, "sıradan" insan idrakinin ötesindedir. Adveita ekolü, insan idrakinin ötesinde olan bu kavramı bir nevî, insanın tahayyül mertebesine indirmek için, saguna Brahman ya da Ishvara ismiyle anılan ve sonuçta âlim-i mutlak, kâdir-i mutlak, hüsn-ü mutlak kavramlarının Tanrı'ya atfedilmesine yorulabilecek olan görüşleri içeren bir anlayış öne sürer.

Politeistik dinler, "Tanrı" kelimesini, değişik güç ve yeteneklerde olan, birden fazla oluşumu belirtmek için kullanır. Söz gelimi, Homeros ve Ovidius efsanelerinde çizilen Tanrıların portresi, birbirleriyle tartışan, hile ve muziplik yapan, kavga eden ve dahi savaşan Tanrıları olanaklı kılar. Bu efsânelerden yola çıkarak, hiçbir Tanrı'nın kâdir-i mutlak ve hüsn-ü mutlak olmadığı söylenebilir.

Bize mantıklı gelen şeyler diğerlerine mantıklı gelmeyebilir. Peki hangisi gerçektir?

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Eylül 28, 2014, 08:52:42 ös
Sayın Nicolus'un katkısındaki ilk tümce üzerine bir soru:

Tanrı ile Yaradan aynı ve bir "varlık" ise,

Bu varlık neyi yaratıyor?
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Nicolus - Eylül 28, 2014, 08:56:24 ös
Kendi inancım için bir şey söylemek istemiyorum fakat Yaratıcı ve Tanrı'yı aynı kabul eden İbrahimî dinlerde "Var olan her şeyi Tanrı yaratmıştır." inancı var. Bahsettiğim şey tam olarak buydu. Kendi inancımdan ötürü "...genellikle aynı VARLIK olarak kabul edildiği..." gibi bir cümle kurdum sayın ADAM. Var olduğuna inanılan her şey varlıktır bana göre...

Saygılarımla...
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Eylül 28, 2014, 09:38:08 ös
Tamam, peki, diyelim ki o dinlerde Yaradan = Tanrı.

Diğer dinlerde nasıl? İnsanlık herhalde o dinlerlze bitmiyor.

Masonluk bir din mi?

Masonlar olmadığını söylüyor. Biz de onları savunuyoruz.

Asıl konumuz da o zaten. Yaradan denilince bundan anlaşılanın, anlaşılması gerekenin, şu ya da bu dinde ne olduğu ayrı bir konu.  Bizi Masonlukta ne olduğu ilgilendiriyor.

Kişi kendine göre bir yaradan tanımı yaptı diyelim. Bu tanım, kişinin girmek istediği Masonlukta geçerli mi? Ondan da başkalarından da o yaradana mı inanmasını bekliyorlar?

Yoksa Masonluğun kendine özgü bir başka tanımı mı var?
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Nicolus - Eylül 28, 2014, 09:48:18 ös
Yaratıcı ile görevli tanrı ve tanrıçaları birbirinden ayıran çeşitli neo-pagan dinleri günümüzde hala geniş kitlelerce kabul edilmektedir. Asıl konumuz olan Yaratıcının Masonluktaki Yeri'ne gelecek olursak, bu konuda siz benden daha bilgilisiniz sayın ADAM, ilk hamleyi size bırakıyorum. Yazılarınıza katılmayı çok isterim ama öncelikle biraz daha öğrenmem gerektiğini düşünüyorum.

Saygılarımla...

Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Katharsis - Eylül 29, 2014, 12:01:29 öö
Konunun belki yönü farklı ilerliyor olsa da, aklımda olanı bağlantısı olduğunca aktarmak istedim. Belki farklı yönler için de bir başlangıç oluşturur. Değerli katılımcılar farklı tablolar yapar:



Temeli Hermetizden beslenen Yeni Platonculuk akımı, var olan her şeyin ilkesini mutlak birlik olarak adlandırır. Pitagorasçılık denen bir akımda da her şeyin bir'den türediği ve evrenin sayıların uyumuyla yönetildiği inanışı vardır. Bir'den türeyen çokluk, zıtlıkların kanununun geçerli olduğu diyalektik alanda geçerlidir. Bu alan aslında büyük bir düşüncedir.

Mutlak bir'in noktadan çizgiye, çizgiden çoklu boyutlara geçişinden dünyanın oluşumu tasviri çok daha mekanik veya romantik anlatılabilir. Mutlak bir Hermetizim'de Atum olarak adlandırılır. Atum bir büyük Zihindir. Mevcut olan her şey Tanrı'nın Zihni dahilinde bir düşüncedir.


Ben nedense konuyu hızlıca İslam'a getirmek istedim. Bilmem nedendir.

İslam günümüze kadar katıksız mı gelmiştir?


Yeni Platonculuk'tan etkilenen İslam düşünürleri, iki ayrı doğrultuda gittiler:

Birinde temelini yoktan var oluş dogmasını baz alan, Kuran ve hadislere bağlı görüş. Diğeri Tanrının mutlak bir'den sudur etmesi görüşü.

Birinci görüşte genelde Sünniler, ikinci görüşte genelde mutasavvıflar var.

Tasavvuf görüşünde de insanın mertebelerden geçerek Tanrı'ya yaklaştığı fikri vardır. Hallacı Mansur, Mevhana Celaleddin Rumi ve daha niceleri Yeni Platonculuk akımının etkileriyle beslenen yeni yorumlarıyla Sevgi'yi aramışlardır.


Tanrı kavramının her ne kadar anlatılmaya çalışılırsa o kadar mutlak'tan uzaklaşacağına inanıyorum. Ancak ona yaklaşmak da ancak ona benzemekle mümkün olabilir diye düşünüyorum.

O halde ne mutludur kendini arayana.


Saygı ve Sevgiler,

Katharsis
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: karahan - Eylül 29, 2014, 12:45:26 öö
Tanrının herhangi karakteristik bir özelliği olduğu bilgisi yoktur ,tanimlamalar insan aklina dayanır. Tanri hic bir kutsal metinde kendisi ile alakalı bir tanımlama, varligi ile alakali bilgiyi ben hic okumadım. Bildigim tek sey var bilmedigim bir tanrinin pesindeyim.Bu noktada konusulacak tek sey inanklan tanri yani ilah kavraminin niceligidir. Bu konuda soylenmis en guzel söz "ben oyum ama o ben degil"
sn.adam defaatle su sozu eder  mealen tanri varlik itibari ile insanin biçimlendirme sidir.

karahan
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Dor - Eylül 30, 2014, 11:14:16 öö
Başlamadan önce Helena P. Blavatsky'nin  sözlerini hatırlamakta fayda var.

"Bilgeliğin başlangıcı Allah korkusu değildir, bilgeliğin kendisi olan kendini bilmektir. ''


Aşağıda görmüş oldugunuz tablolar ,

Mezopotamya - Yunan - İskandinav - Slav ve Kelt Coğrafyalarına nam salmış  tarihteki  Tanrı ve Tanrıçaları resmediyor

Bunların  dışında Dünya ve Yeraltı hiyerarşilerine ait diğer  karakterleri de göreceksiniz .

İsimler ve yanlarında yazılan görevleri kurgu değildir .
İnsanlık olarak bizzat kendi yarattıgımız tapınma kültürümüzün birer kanıtıdırlar .

Değişik coğrafyalar olmasına rağmen  Tanrılara biçilen görevler arasında benzer uyumluluklar vardır ,
İnancın kökenine inebilmek için bu ortak paydaları iyi görmemiz gerekir .


Türk - Çin - Hint ve diğer Uzak Asya Mitolojilerine ait tablolar olmadıgından bu konuya dahil edemedim .
Fakat az çok bilirsiniz ki ; sadece Hinduizmin  300'den fazla  Tanrı ve Tanrıçası mevcuttur .
Belki ileride onlardan da ayrı ayrı bahsederiz .

Sözü sayın ADAM'a bırakıyorum .

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Eylül 30, 2014, 11:57:31 öö

Sayın Dor'un bu katkısı gerçekten çok güzel oldu. Bunu bize, bu Foruma, saatlerce uğraşarak, gerçek bir emek ürünü olarak armağan etti. Ben çok teşekkür ederim. Belki bana başkaları da katılır.

Kuşkusuz burada, bilenler için, verilmiş Panteonların bazısının aslında pek noksan olduğu göze çarpıyor. Ayrıca, Sayın Dor'un da belirtmiş olduğu üzere Uzak Doğu Tanrı ve Tanrıçaları bu tablolarda yok. Hem sadece Uzak Doğu mu... Mısır başta olmak üzere Afrika, eskilerin pek iyi bilmediği ama sonradan saptanmış Amerika, Avustralya ve kim bilir daha niceleri var.

Bizim bu başlığımızın altında önemli olan, tüm bunlardan sonra yapılacak bir değerlendirme.

Anlaşılan o ki basitçe Yaradan = Tanrı denilemiyor ve Yaradan kavramının kapsamında aslında çok daha fazlası, çok daha ötesi, çok daha tanımlanamazı, nitelendirilemezi düşünülüyor.

Elbette bu düşünenler için böyle; düşünmeyenler ya da düşünemeyenler ve bir de düşünmek istemeyenler, kendilerine düşündürülen ile yetiniyor.

Tüm bunlardan sonra Yaradan kavramının anlamı ve kapsamı bakımınrdan acaba ne denilecek. Ben, Forum üyelerinden bu konuda diyecekleri olanların bulunduğunu biliyorum.

Bekliyoruz... Daha diyeceklerimiz, soracaklarımız, irdeleyeceklerimiz de bitmedi.

   
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Spock - Eylül 30, 2014, 03:51:33 ös
Bu konuda birkaç kelam etmek istedim. Bir şeyler karaladım. Sonra yazdıklarımı beğenmeyip sildim.

Çünkü şu yazıyı okudum... http://www.derki.com/ezoterik/tanri-nedir (http://www.derki.com/ezoterik/tanri-nedir)

Biliyorum SN. ADAM bir link paylaştığımızda, üzerine kendi yorumlarımızı da katmamızı söyler ama aklıma ekleyecek yeni bir şey gelmedi. Bu yazı üzerine ekleyecek ya da yazıda fikren katılmadığım bir husus bulamadığım için burada paylaşmaya karar verdim.

Benim inandığım Yaradan kavramı işte bu yazıda anlatıldığı gibi.
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Eylül 30, 2014, 06:21:30 ös

Sayın Spock'un bu deyişi üzerine ne denilebilir ki!...

Belki o kendisini etkilemiz olan uzun irdelemenin bir özetini aktarabilirdi. Ona da gerek yok; link orada, isteyen okur. Hatta bence bu başlıktaki konuyla ilgilenen herkes okumalı. Güzel bir yazı, esaslı bir irdeleme fakat yaradan kavramından çok tanrı kavramı üzerinde yoğunlaşmış. Bunun gerekçesi de belli; çoğunluğun yaptığı gibi terimlerin özdeşleştirilmesinden ileri geliyor.

O yazının bir diğer artısı, her ne kadar bir "hadis" ile başlamışsa da, kapsamında İslam tarzı yaklaşımın, öyle Kurandan ayetlerin falan bulunmaması. Buna karşılık acaba Hıristiyanlık üzerine mi yoğunlaşmış diye düşündüm. Hayır, o da değil. Peki ne o zaman?

Bunu merak eden, bir zahmet gidip bakmalı.

Bu başlık altında hep İslâm dininden örnekler verenlere şunu sormayı düşünüyordum: "Peki ama dünya yüzündeki masonların büyük çoğunluğu, ister gerçek ister kağıt üzerinde olsun, Hıristiyan. İslam dininin öğeleri onlardan birçoğuna yaban geliyor. Oysa bizim bulunduğumuz ortam ve asal konumuz bu kavram Masonluk ile bağlantılı olarak incelemek. Bu durumda da bir dine dyanmak söz konusu olacaksa bu İslam olmeamalı, değil mi?"

İtirazların hangi gerekçey geleceğini de biliyorum galiba. Fakat o itiraz gelmedikçe bir şey demeyeceğim.

Şu aşamada diyeceğim şey, bu başlık altındaki irdelemelere, tartışmalara katılacak olanlar lütfen önce sayın Spock'in verdiği linkteki yazıyı okusun.

(Ali Korkut Keskiner'i ben tanımıyorum. Ancak tanınası ve diğer yazılarının da okunası olduğunu söyleyebilirim.) 

       
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Katharsis - Ekim 01, 2014, 12:48:21 öö
Sayın ADAM'a bu başlığı açtığı için teşekkür ederim. Sayın Dor'un katkısı ilk cümlesiyle ve tablolarıyla bir harika. Sayın Spock'un paylaştığı aktarımı da öyle.

Sayın ADAM'ın ilk yazısındaki soruları çok derin ve detaylı olsa da şuan çok kısa bir aktarım yapacak kadar vakit bulabildim. (Bu kısmı başlangıçta yazdım ama öyle olmadı)



Tanrı ve Yaradan kavramları sıklıkla birbirine karışıyor/karıştırılıyor. Bende bu kişilerden biriyim.

Bir görüşe göre:

Onu değişen veya değişmeyen yönleri olan olarak da görebilir gözler. O hem mutlak hem göreli olandır bir başka değişle. Mutlak Bir'den çokluk oluşmuştur. O değişmeyen yönünden değişen, devinime giren Evreni başlatmış ve düşünce Onun ile devam etmiştir. Evrensel Zihin, sadece başlatan olarak kalsaydı var oluş olamazdı.

Var oluş Yaradandır.

(Bu yazıyı yazmadan önce refere etmek için ekledim, "Hermes'in İnisiyasyonu" kısmı için Bakınız: Masonlar.org - Harici Forumu » Sanat » Edebiyat » Siirler ve Sairler » Hermes'in İnisiyasyonu)

Bizler evrensel dansın bir parçası, düaliteye tabii varlıklarız. Fiziksel bedenimizin ihtiyaç ve hırslarıyla, egosuyla dalgalanır ve kendimizi haklı çıkartmaya çalışırız. Ruhumuzu dinlemeyi öğrendikçe, ki bu yeti test edildiğimiz ortama göre tekrar uzaklaşır bazen bizden, Ona daha çok yakınızdır. Ne kadar ona ihtiyacımız olsa da özünde bizi biz yapan bedenlerimiz değildir, onlar bize burada araç olurlar ve kabuk gibi dökülürler. Biz kimi dönemlerimizde bu kabuk kısmına ilişkin iyi kötü birçok deneyim elde ederken, düalite ilizyonunda, kuyunun başında olabilecekken içinde kalarak figüran oluruz. 


Korku demiştik.

Korku bundan önceki deneyimlerin getirebileceği bir üründür.

Korkuyla aynı anda Onun Sevgisi olamaz.


O ancak an'da var olur. Ne geçmişte ne de gelecektedir. Ne kadar sistematik olursak olalım O akılla direkt olarak kavrayabileceğimiz bir "şey" değildir.

Masonluk akla ve bilime öncelik verir, o dogmalarla savaşır. Özgürlük onun yoludur ancak özgürlük belli bir düzen ile korunmalıdır. Düzen ile başkaları korunduğu gibi, kişi de korunmuş olur. Masonluk Hakikat'i arayışın sayısız yollarından biridir. Bedende deneyimlenen ruh aldığı dersler ile evrimleşir. Kendini bildikçe insan, Adam Olmaya başlar.


Değinmeden edemedim,

Masonluğun Dünyada yaygınlığına değinilip, ister gerçek ister kağıt üstünde en yaygın olanı Hıristiyanlık deniliyor. İslam'ın ve Hıristiyanlığın en radikal tarafları, birbirinden ayrık yönlerde ilerlemiş, eş merkezli büyük birimlerdeki Vektörler olarak düşünelim. Vektörler farklı doğrultudadır ve radikallik arttıkça Vektörlerin büyüklük birimleri de artıyor olarak düşünelim. Bu radikalliğin nedeni şekilciliktir. Ne kadar dinin kabuk yönü olmazsa olmaz olmuşsa, bu okların da uçlarının birbirine uzaklığı o kadar açılmıştır. İki vektör için artık uzlaşma zordur. Amaç olan Merkez ile okun ucu arası iki boyutlu düzlemde çok fazla uzaktır birbirine. Masonlukta da önemli erdemlerden sayılan Tolerans ve Hoşgörü etkisini yitirir bu aşırı uç görüşlerin birbirini itmeleriyle. Kişiler çok fazla kalıplara takılıp işin özünü unutmaya başlarlar. Bu olayın benzerine ne kadar çok örnek verebiliriz değil mi?

Her ne kadar Hıristiyanların çoğuna göre İslam dini öğelerinin onlara yaban geldiği görüşünden bahsedilse de, ben bu görüşün işin ezoterik kısmıyla ilgilenen Hıristiyanlarca çok da böyle olmadığını düşünüyorum. Sayın ADAM elbette bu konuda çok tecrübelidir.

Bir ekleme de yaparsam: iki din için radikal olmayan tarafları baz alıyorum. Yani işin ezoterik kısmını araştıran, dogmalar yerine bilimsel akılıcılığı savunan, bağnazlığın görünür ve gizli yönleriyle savaşan kişilerle. Bu kişiler her ne kadar farklı dinlerin kağıt üstünde veya gerçekte mensubu olsalar da, özünde aynı yere yaklaşacaklardır. Bu yaklaşım ise onların Vektörel güçlerini birleştirici etkilerinden dolayı düşürür. Onları Merkeze: bir ve bütün olana yaklaştırır.


Şimdi bana Vektörler eş merkezli olmasa şöyle olsa böyle olsa da diyebilirsiniz. Üzgünüm yazım bu şekilde oluverdi. Farklı görüşlere her zaman açığız, gelişim böyle olabilir.

Ben genel anlamda bir mesaj verdiğime inanıyorum. Alan tarafların algıları ve yönelimleri farklı olduğu için çok çeşitli süzgeçlerden süzülecektir yazı. Dolayısıyla dolan kaplardaki etkisi ve kaplardan buraya dökülen yazıların dökülüşü de farklı olacaktır.

Elbette benim de düşüncelerim ve hislerim değişebilir. Sizlerle beraber düşüncelerim zenginleşecektir. Aklıma gelmeyenler aklıma gelir ve yeni şeyler öğrenirim. Önemli olan bağnaz olmayalım.


Sevgi ve Saygılar,

Katharsis
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Alşah - Ekim 01, 2014, 02:03:14 öö
        Bu konu başlığına ilginç katılımlar ve paylaşımlar olmuş. Ne var ki hemen hepsi bu konunun özünü teşkil eden  Tanrı/Yaradan varlığının esas unsuru olan dini referanslar  vermemişler.  Dikkat ettim,  Sayın Spock'un Ali Korkut Keskinner'den yaptığı alıntı da da sayın  Keskiner ; Tanrı'nın varlığının özü olan kutsal kitaplardan, Ayetlerden alıntılarla başlaması yerine hadisten  örnek göstererek yazısına başlamıştır.   
         Sayın Keskiner olaya çok değişik bir perfektiften yaklaşmıştır. Oysa söz konusu "TANRI"kavramı olduğunda konu tamamen dinsel içerik taşıması nedeniyle olaya bu açıdan bakıp değerlendirmede bulunsa idi  bence daha yerinde olurdu.
        Yani katılanlar, Tanrı'yı/Yaradan'ı  kendi düşünce ve görüşlerine göre anlatmaya çalışıyorlar. 
         Oysa; Gerek Kur'an ve gerekse Tevrat'ta bu konuda bir takım ip uçları verilmiştir. Mesela ;  Kur'an Sab Suresi 75. Ayette, Mealen ; "Allah dedi; Ey İblis (Şeytan) iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi.." demektedir. Bu Ayet bence çok önemli bir Ayet olup üzerinde durulması gereken bir Ayettir.
         Keza;  Tevrat Hezekiel bölümü Bap 1'de   Tanrı ile ilgili çok uzun açıklamalar yer almakta  mealen " ....insan görünüşünün benzeyişi vardı.." Bap-2'de  de "...ve bana  dedi Adem oğlu, ayak üzerine dikil de seninle söyleşeyim. Ve bana söyleyince, Ruh içime girdi...."   
         Şimdi olaya, diğer bir deyişle konu başlığına geldiğimiz zaman Tanrı'nın bir bakıma  tanımlandığını görüyoruz.
         Kutsal kitaplarda böyle bilgiler bulunmaktadır.
         Saygılar-sevgiler.
 
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Ekim 01, 2014, 08:19:34 öö

Zaten tüm öncelikli sorun, Sayın Alşah'ın belirttiğinin tersini yapmakta... Kutsal olarak nitelenen kitapları (hangisi olursa olsun), dinlerin kural ve yargılarını (hangisi olursa olsun), peygamber ya da aziz ya da din adamı denilen tarihte kalmış kişilerin kendi eğilimleriyle oluşturmuş bulundukları dogmaları bir yana itmekte... Sayın Spock'tan sonra bir de Sayın Katharsis'in yapmış olduğu toparlamaya dikkat etmekte...

Ancak ben Sayın katharsis'i eleştirmeden edemeyeceğim. Şöyle ki;

Bu yazısında ne dediğini, demeyip de demek istediğiyle birlikte belki ben anlayabilirim. Fakat anlayamayan, durup orada tekrar tekrar okuyarak zihninde iyice harmanlamadığı için anlayamadan kalan da olabilir.

Bunu Sayın Katharsis kendi yazısını bir kez daha okursa anlayacak. Belki yer yer biraz daha açıklama yapmayı düşünebilir.

Ondan sonra da bu "yaradan" kavramını Masonlukta ne yapacağımızı düşünmeye, irdelemeye gelsin sıra.

 
     
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Selim - Ekim 09, 2014, 11:12:19 ös
Düşüncede hiç bir şey soyut kalmayacağına göre bu soruya somuta dönüştürerek yanıt vermek gerekir. Korkutan, yücelten, ödüllendiren değil de "YARADAN"

Yaradan (ne güzel yaratmış yavrum seni yaradan); Her şeyin üstünde olan, var olmuşlara, var olanlara, var olacakların üzerinde yer alan, zaman ve mekanı olmayan, her şeyi yaratan denilebilir. Ancak yukarıdaki ve başka pozitif, güzel, iyi sıfatların hepsini kapsadığını düşündüğüm yaradan kavramı; doğrudan her şeyin içinde, her şeyle bir olan, birlik, teklik olduğu kanaatindeyim.

Evrim süreci devam ediyorsa, doğa kanunları sonlanmıyor, bilimsel bilgilere her an yenileri eklenirken, bazılarının yanlış olduğu kanıtlanıyor. Keşfedilen doğa kanunlarının bitmemesi, yani sonsuzdan gelip sonsuza gidilmesi ile  şeylerin tekrarı değil var olanın çözümlenmesi yaradan'ın her şeyin bir yani teklik olduğunun göstergesi değil midir?

Yaradan kavramı sürekli yaratan değil  var olanla bir olandır kanaatindeyim.

Teistler ve Deistler, Demir, mangan sülfür, silikon, karbon, ay, dana gözü nebulası, gök taşları, hava toprak su ateş,  rüzgar, vb şeylerin tümü vardı zaten, var olanı keşfetme yolculuğu değil midir?  İnsan ırkı yokken o yok muydu, varlık sürekli devinim ve evrim, bitmeyen yolculuk değil midir?

Masonlukta yaradan kavramı ile anlatılmaya çalışılan hıristiyanlık, İslamiyet ve Musevilik gibi insani özellikleri olmayan (Allah veya tanrı), yani evreni oluşturan her şey demek midir?

Ne yerdeyim ne gökte,
bir garip alemdeyim


Sorularıma vereceğiniz yanıtlar yeni sorularımı oluşturarak masonluk hakkındaki düşüncelerimin aydınlanmasını sağlaması dileği ile...

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Alşah - Ekim 10, 2014, 12:01:02 öö
       Daha önce de belirttiğim gibi, katılanlar genelde kendi kanaat ve düşüncelerine göre bir yaradan tanımı yapmaya çalışıyorlar. Çeşitli vesilelerle belirtiyorum, şayet Tanrı/Yaradan ve Din söz konusu olduğunda, şahsi kanaat ve düşünceler pek önem taşımaz. Aslolan kabullenilen dinin tanımladığı Tanrı/Yaratan'dır. 
       Sayın Selim de öyle yapmış, ".....öyle düşünüyorum,.....kanaatindeyim." diyerek tamamen din dışında  kendi inancına göre anlatımda bulunuyor.  Ben de diyorum ki, kişilerin kendi  tanımlamaları dinin/lerin buyruğu değildir.
        Yalnız sayın Selim'in "..bilimsel bilgilere her an yenileri eklenirken , bazılarının yanlış olduğu kanıtlanıyor."  tespitine ben de katılıyorum.  İşte bu nedenle de din ile bilim bağdaşmadığını söylüyorum.
        Diğer taraftan, Masonluk bir din olmadığına göre burada kabul edilen "Evrenin Ulu Mimarının " dinlerde olduğu gibi  kendisine  ibadet edilen bir yaratan olmayıp ritüellerin gereği kabul edilen bir varlık olduğunu düşünüyorum.
        Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Ekim 10, 2014, 10:08:22 öö

Sayın Alşah'ın dediği gibi olmaz ki...

Belli bir dinde bir Tanrı tanımı varsa, o tanım o dinin dogmasıdır. O dinin dışında geçerli olmayabilir.

Bir Tanrı yerine ya da onunla birlikte bir Yaradan tanımı varsa, o da dogmalaştırıldığı zaman aynı durumdadır.

Bunların hepsi, her bir din için ayrı ayrı geçerlidir. Evrensel bir nitelik taşımazlar.

Nitekim bazı dinlerde ne Tanrı kavramı vardır ne Yaradan.

Bazı inançlarda ise bir Tanrı ya da Yaradan kavramı olabilir (Sayın Selim'in belirttiği tarzda) fakat o  inanç kurumsallaşarak bir din haline gelmemiştir.

Bir de "doğal din" sistemi ya da düşünüsü var kimi düşünürlerin ortaya atmış olduğu (Auguste Comte gibi), ki onlarda da bir Tanrı ya da Yaradan kavramı farklı olabilir.

Herkesin dinini kendine, inancını kendine, bir Tanrı ya da Yaradan düşünüsü varsa da yoksa da kendine bırakmak gerek. Böyle kavramlar üzerindeki uyuşmazlıklar insanlığın birlik ve bütünlüğünü engelliyor.
Dolayısıyla Masonluğun evrnensel amacının karşısına da koskocaman bir engeal olarak dikiliyor.

Ne yazık ki çoğu mason bunun farkında değil ya da bu gerçeği bile bile göz ardı ediyor.

Masonluktakti "Evrenin Ulu Mimarı" ya da benzeri bir kavramı da kimileri Tanrı ya da Yaradan kavramı ile özdeşleştirilebilir ama kimi masonlar böyle bir özdeşleştirme yapmadığına göre demek ki, bunun kesinlikle böyle olduğu söylenemez çünkü öyle denirse bağnazlık olur.

Sayın Alşah'ın dediğince "ritüellerin gereği bir varlık" da aynı kapıya çıkar.

Ancak bunu "ritüellerin gereği bir simgesel kavram" biçiminde ortaya koyarsak, belki Masonluğun evrensel düşünüsüne yaklaşabiliriz. 

   

 
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Selim - Ekim 10, 2014, 11:37:20 öö
Bu forumun amaçlarından bir tanesinin, forumda bulunan kişiler kendi düşüncelerini ortaya koyarak, tartışarak, paylaşarak  kavramlar hakkında bilgi paylaşılması olduğu düşüncesine sahibim. Yoksa sadece kes kopyala yapıştır bilgileri için değildir herhalde.
 
Hehangi bir dini öğretiler doğrultusunda tanımlanan bir yaradan ı Allah veya tanrı olarak kabul eden kişi veya gruplara sorulacak olursa tamamen birbirinden farklı tanımlamalar çıkacaktır. Ancak bu düşüncenin oluşum sürecinde temel aldığım dayanak okuduğum kitaplardan, tartıştığım kişi veya gruplardan, şu anda dünya üzerinde olan olayları değelendirmem sonucudur. Ki bu durum sadece bana özgü bir durum değildir.

Hiristiyanlık dininin genel kabulü yaklaşık 500 yıl sürmüştür, İslamiyet inancında Hz. Muhammedin ölümünden sonra bazı kabileler islamiyeti terk ederek önceki inançlarına tekrar dönmüşler, Ebubekir tekrar kılıç zoruyla toparlamaya çalışmıştır. Muaviye olayları, emevilerin kabeyi yıkması ve süreç içerisinde başlayan dağılma hız kazanarak devam etmiştir. Hala kabeyi tavaf etmeyi puta tapınma olarak algılayıp yıkmak isteyen islami gruplar var. Bunun temel sebebi ise kişinin okuduğu kitaptaki yazılı bilgileri kendini oluşturan değer yargıları, kavramlar, olgular, yaşam süreci, eğitim durumu, vb. göre yorumundan kaynaklanmaktadır.

Kutsal kitaplardaki Allah veya tanrı tanımlaması tamamen insan ürünü olduğu düşüncesindeyim, Çümkü tanımlamasında insani özellikler bulunmaktadır.

Bu düşünceme karşı çıkılabilinir. Fakat sadece bir sözcüğün insan özelliği olarak kullanılmasında sakınca olmadığının kabulü çok zor ve uzun bir süreç sonucu olmuştur.  "YARATMAK", bu kelimeyi çok sık kullanan biriyimdir. Şöyle bana bir işin nasıl yapılacağını soran birine, ki bu kişinin işi yapabileceğini biliyorsam "yaratıcı gücünü kullan" derim. Bu sözü 20 yıl önce söylediğimde kimi insanlar tuhaf tuhaf bakarken şimdi ise genel olarak gayet normal bir şekilde algılanıyor.

İnsan düşünceside evrim sürecinin içerisindedir. Evrimin kısaca tanımı "var olanın değişimi veya var olandan yeni şeylerin türemesi" (daha detaylı tanımlamaya girmek istemiyorum) ise o halde heran hazır kıta bekleyen,  her an şeyleri sürekli sıfırdan yaratan değildir. Yapmamız gereken var olanı çözümleyerek, aydınlanarak, bilgilenerek onu kavrama yolculuğu olmalıdır kanaatindeyim.

Yaradan kavramına, akli muhakeme yetisine sabip şey olarak bir bütünün içinde var olan insanoğluna yakışan tek şey bilimsel temele dayanan ve sürekli doğa yasalarının keşfi ile, bilgi ile ulaşılabilinecek olandır düşüncesindeyim.

Okuduğum kimi masonik kitaplardan edindiğim bilgilerin yukarıda anlatmaya çalıştığım ve kendi düşüncem olan yaradan kavramı ile örtüştüğü bazı noktaların yani bilgi temelli bilimsellik içeren yaklaşım olduğunu düşündüğüm için bu forumdayım, ve bu durumu sizden aldığım bilgiler ile pekiştirmeye çalışıyorum. Ancak bazı bilgiler aspirin gibi verilmiyor, özellikle sayın ADAM ın yaptığı gibi sorgulatmaya yöneltiliyor. Düşündürerek, araştırtarak bilgiye ulaşmak bakımından doğru bir yaklaşım, ancak bir noktadan sonra yani son noktaya ulaşabilmek için kavramın tanımı budur dense haricilerin aydınlanması bakımından daha doğru olmaz mı?

Masonlukta yaradan kavramının ne olduğunu bilmeden yorum yaparak benim gibi "X" harici düşüncelerini açıklanmaya çalışılıyor. Bir şeyi bilip ona göre düşünce açıklamak doğru olmaz mı?

Masonluk bazı sebeplerden dolayı sırlar içeriyor, harici birine net bilgiler verilmiyor. Konu başlığıda onlardan biri galiba.

Masonlukta yaradan kavramı nedir? sorgulatmadan net bir yanıt verilemez mi?

Saygılarımla,
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Ekim 10, 2014, 04:13:19 ös

Sayın Selim'in diyeceklerine benden yana hiç diyecek yok. Belki masonların diyeceği vardır.  O durumda gelsinler, kendi sitelerini izlesinler, diyeceklerini desinler.

Sayın Selim'in diyecekleri üzerine denilecek var. Bu denilecek de bir adayın Masonlmuğa girişi öncesiyle bağlantılı bir diyecek...

Acaba adaylara şu Yaradan kavramının anlamı önceden iyice anlatılıyor mu?

Acaba bir adayın tüm işlemleri olumlu sonuçlanıp da tekrise çağrıldığı gün, kendisine bir Yaradan'a inanıp inanmadığı sorulduğunda, "Yaradan derken ne demek istiyorsunuz? Siz onu açıklarsanız, ben de ona göre yanıt vereyim." diyecek olursa ne oluyor?

Belki öyle diyen olmuyordur. Öyle ya, tekrise giderken, kendisine orada ne yapması istenirse yapması, her ne  sorularsa olumlu yanıt vermesi sıkıca tembih ediliyor. O da kendisine böyle bir soru yöneltildiğinde "Evet" diye yanıt veriyor, inanmakta olmasa da...   

Yoksa bu işler böyle değil mi? 

 
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Spock - Ekim 10, 2014, 05:01:52 ös
Aslolan kabullenilen dinin tanımladığı Tanrı/Yaratan'dır.


Ben de tam aksini düşünüyorum. Asıl olan insanın kendi içinde bulduğu Tanrı/Yaradan'dır. Belki de dinin tanımladığı Tanrı ile çoğu insanın kendi içinde tanımladığı Tanrı kavramı bir şekilde uyum halindedir. Tabi bu ancak Kuran yazılırken de sembolik bir dil kullanıldığı, orada geçen ateş kelimesinin aslında ateşi değil başka bir şeyi temsil ettiği (birçok başka kelime için de aynı şey düşünülebilir) fark edilirse anlaşılabilir. Kuran'ı din adamlarının anladığı ve anlattığı gibi anlayanlar ve korkuyla karışık hislerle Tanrı'ya bağlananlar, Tanrı'yı olduğundan farklı, cezalandırıcı, azap çektirici ve insani özelliklere göre tasvir edip yanılırlar. Mevlana, Yunus Emre, İbn-Al-Arabi, bu kişiler gerçek manâyı belki de çözmüşlerdi. Belki bugün de çözenler var ama yaşadığımız bilgi toplumu döneminde artık eskisi gibi önem ve ilgi görmüyorlar.

Diğer taraftan, Masonluk bir din olmadığına göre burada kabul edilen "Evrenin Ulu Mimarının " dinlerde olduğu gibi  kendisine  ibadet edilen bir yaratan olmayıp ritüellerin gereği kabul edilen bir varlık olduğunu düşünüyorum.


O halde yanılıyorsunuz. Fakat şu konuda haklısınız. "Tanrı'ya ibadet etmek" derken siz ve ben aynı şeylerden bahsetmiyor olabiliriz.


Masonlukta yaradan kavramının ne olduğunu bilmeden yorum yaparak benim gibi "X" harici düşüncelerini açıklanmaya çalışılıyor. Bir şeyi bilip ona göre düşünce açıklamak doğru olmaz mı?

Masonlukta yaradan kavramı nedir? sorgulatmadan net bir yanıt verilemez mi?



Masonlukta Yaradan'ın tanımlanmasına dönük kesin bir tarif yoktur ki. Ya da ben bilmiyorum. Masonluk, Yaradan denilince ne anlanılması gerektiğini kişinin kendisine bırakır. Yaradan şudur diyerek, Masonları o tarife inanmaya zorlamaz. Ancak kişinin vicdan, spiritüalistizm, Karma, ruhun ölmezliği ve tekamülü ve Nuh'un 7 Kanunu içerikli bir sentez yapması doğru olur.

Kendisi de Derneğimiz üyesi olan Sn. Cihangir Gener'in "Tanrım Sana Dönüyorum" adlı bir kitabı var. http://www.idefix.com/kitap/tanrim-sana-donuyorum-cihangir-gener/tanim.asp?sid=DPD10TSH5S1S2I90R3U5 (http://www.idefix.com/kitap/tanrim-sana-donuyorum-cihangir-gener/tanim.asp?sid=DPD10TSH5S1S2I90R3U5) . Tavsiye ederim.
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Selim - Ekim 10, 2014, 05:22:08 ös
Yolculuğa çıkmıştım bir mola verdim, yolum uzun sonunu bilmiyorum, yazılarızı okudum. Sizlere söyleyebileceğim şeyler çok değil ama daim sorabileceklerim olacaktır.

Yolculuğum "Bir tapınak yapıldı" ile başladı "Bir tapınak yıkıldı" ile mola verdim.



Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Ekim 11, 2014, 06:24:16 ös

Sayın Selim'in son iletisinin konuyla bağlantısını kuramadım.

Gerçi Sayın Spock'un bir iletisi var bu arada ama ben yanıtını beklediğim önce sorumu tekrarlamak istiyorum:

Acaba mason olmak isteyen adaylara şu Yaradan kavramının anlamı önceden iyice anlatılıyor mu?

Acaba bir adayın tüm işlemleri olumlu sonuçlanıp da tekrise çağrıldığı gün, kendisine bir Yaradan'a inanıp inanmadığı sorulduğunda, "Yaradan derken ne demek istiyorsunuz? Siz onu açıklarsanız, ben de ona göre yanıt vereyim." diyecek olursa ne oluyor?

Belki öyle diyen olmuyordur. Öyle ya, tekrise giderken, kendisine orada ne yapması istenirse yapması, her ne  sorularsa olumlu yanıt vermesi sıkıca tembih ediliyor. O da kendisine böyle bir soru yöneltildiğinde "Evet" diye yanıt veriyor, inanmakta olmasa da...  Doğru mu? 

Yoksa bu işler böyle değil mi? 
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Spock - Ekim 11, 2014, 07:13:36 ös

Acaba mason olmak isteyen adaylara şu Yaradan kavramının anlamı önceden iyice anlatılıyor mu?


Anlatılmıyor ama Sn. ADAM'ın sorusundan "acaba anlatılması mı gerekiyor?" şeklinde bir alt soru ortaya çıkmakta. Benim buna cevabım, hayır anlatılması gerekmiyor. Adayın "evet" yanıtını vererek, dinlerde empoze edildiği şekilde değil fakat en azından evrenin rastlantısal olarak ortaya çıkmadığını ve mikro kozmostan makro kozmosa var olan ve geometrik olarak da mükemmel sayılan düzenin bir yaratıcısı (mimarı) olduğunu kabul ettiği varsayılıyor. Tanrı'nın nasıl olması gerektiğine dair detaylar irdelenmiyor. Önemli olan adayın nasıl bir Tanrı'ya inandığı değil, başlangıcın (Big Bang) bir yaratıcısının olduğunu kabul etmesi.


Acaba bir adayın tüm işlemleri olumlu sonuçlanıp da tekrise çağrıldığı gün, kendisine bir Yaradan'a inanıp inanmadığı sorulduğunda, "Yaradan derken ne demek istiyorsunuz? Siz onu açıklarsanız, ben de ona göre yanıt vereyim." diyecek olursa ne oluyor?

Belki öyle diyen olmuyordur. Öyle ya, tekrise giderken, kendisine orada ne yapması istenirse yapması, her ne  sorularsa olumlu yanıt vermesi sıkıca tembih ediliyor. O da kendisine böyle bir soru yöneltildiğinde "Evet" diye yanıt veriyor, inanmakta olmasa da...  Doğru mu? 


Mabede daha ilk kez ayağınızı basıyorsunuz, inanılmaz heyecanlısınız, oraya Kardeşliğe katılmak için gelmişsiniz ve size o ortamda sorulan "Yaradan'a inanıyor musunuz?" sorusuna "Yaradan derken ne demek istiyorsunuz? Siz onu açıklarsanız, ben de ona göre yanıt vereyim" diye cevap vermek:

1. Olmadık yer ve zamanda diyalektiğe girmek
2. Törenin düzenini bozmak
3. "Buraya geldiysem her dediğinize inanacağımı sanmayın, yeniyim ama zor adamım" anlamına gelebilecek yersiz bir meydan okuma

anlamlarına gelir. Bu şekilde bir karşılığın gereği var mıdır? Ancak diğer taraftan, ileriki zamanlarda bu konuda kendi düşündüklerinizi bir sunu veya konferans şeklinde mabedde anlatabilir, hatta herhangi bir Kardeş Sofrasında, konuyu tartışılmak üzere gündeme getirebilirsiniz. Çok da güzel oluyor bu tür Kardeş Sofrası tartışmaları.

Not: İnanmadığı halde yalan söyleyerek giren varsa, onu da bilemem. Böyle bir kişi, yukarıda yazdıklarımın kapsamının dışında.
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Alşah - Ekim 11, 2014, 08:47:32 ös
     Nereden başlayacağımı şaşırdım!. Yukarıda yazmış olduğum  iki yazımı da defalarca okudum.  Gene aynı noktaya geldim. Bu konu başlığının  tam bir polemik konusu olduğunu daha önce de belirtmiştim. Bakın gene öyle oldu.
     Sayın ADAM, "....Alşah'ın dediği gibi  olmaz ki..." diyor. Hayır bunu kabul edemem. Yazdıklarım tamamen doğru  ve  bu konu başlığına tam manası ile "cuk oturuyor". Nedenini çok kısa olarak tekrar açıklıyorum. SÖZ KONUSU DİN VE TANRI OLDUĞUNDA, kişilerin düşünce ve kanaatlerinin hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur. Dini ve Tanrı'yı bilimsel olarak açıklayamazsınız.  Şimdi İslamiyeti ele alalım. Vereceğiniz ilk referans İslamiyetin rehberi Kur'an olmalıdır. Kur'anda nasıl tavsif edilmişse tavsif edilen şey öyledir. Siz buna başka bir mana yükleyemezsiniz. Bir tek harfini inkar veya değiştirmek küfre sapmaktır. Bunun içindir ki anlatımlarımda her zaman kutsal kitaplardan Ayetlerle konuyu vurgulamaya çalışıyorum. Burada da yine öyle yaptım.
        Şimdi neden benim anlattığım gibi olmadığının  yine Ayetlerle çürütülmesi gerekir. Ben sayın Keskiner'in alıntı yazısından söz ederken kendisinin Hadisle başlamasını eleştirmiş keşke konuya Ayetle başlasa idi demiştim. Yine aynı şeyi söylüyorum. Ben nasıl Ayetleri referans gösteriyorsam, beni eleştirenler de aynı şekilde davranmalı. Sayın Keskiner'in alıntı yazısında sözünü ettiği hadisin sahih hadi olduğunu kim bana nasıl ispat edecek?
        Sayın Selim,bir çok konuda haklı. Tabii ki tartışacağız, paylaşacağız. Ama bunları yaparken sağlam veriler göstermeye özen göstereceğiz. Kanaatimiz, düşüncemiz tabii ki olacak, ancak kanaatimizi veya düşüncemizi dinin emri gibi aksettirmemeye özen göstereceğiz. Mesela Yaratan kavramının din içindeki yeri bellidir. Ancak Masonluk'taki yerini tam manası ile bilebilmek için her şeyden önce Mason olmak , ritüellerine ve diğer sırlarına vakıf olmak gerekir.  Ben bu nedenle (yani Mason  olmadığım için)  Yaratan kavramını  düşüncelerime göre açıklamaya çalıştım. 
         Sayın Spock maalesef yanılıyor. Yukarıdaki açıklamalarım  kendi düşünceleri için de geçerlidir.
 
         Saygılar-sevgiler
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Ekim 14, 2014, 08:06:03 öö
Sayın Alşah'ın dediği işte bunun için olmaz..

Bu başlık altındaki konumuz DİN DEĞİLDİR.

Bu başlık altındaki konumuz TANRI DA DEĞİLDİR.

Bu başlık altındaki konumuz DİNLERDEKİ TANRI KAVRAMI KESİNLİKLE DEĞİLDİR.

Hele İSLAM DİNİ'NDEKİ ALLAH HİÇ DEĞİLDİR.

Bu başlıktaki konuya katkıda bulunan kimi katılımcılarımız konuyu hep o yöne çekmeye çalıştı. Biz
de buna pek ses çıkarmadık. Çünkü bu bir tür içtepi... Kimileri, gideremedikleri ailesel kökenli alışkanlıklarından ötürü hemen konuyu dinsel yönden ele almaya yöneliyor. Hatta biraz dindarca olan Müslüman üyelerimiz, hemen Kuran'daki ayetlere falan sarılıyor. Oysa bir de İncil'deki ayetlerden örnek veren çıksa... Ya da Tao Teh King adlı din kitabından....

Hayır efendim... Biz bu konuyu Forumun İnanç başlığı altında açtıysak, bunu ille de şu ya da bu dine bağlamak gerekmiyor. Gerekseydi, o zaman Budizm'deki Yaradan kavramını da (varsa) irdelemek gerekirdi. Konu sosyoloji yani toplum bilim ile bağalantılı. Bilimsel.

Çünkü konumuz dönüp dolaşıp Masonluktaki yaklaşıma gidecek. Öyle olması, burada masonların sitesinde böyle bir konuyu açmamızın ne gerekçesi olabilir ki?... Masonluktaki  yaklaşımın da evrensel, bilimselliğe ve akıl ilkelerine yaslanması gerekiyor; dine ve dinsel inançlara değil. Bunu ben demiyorum; masonlar, kendileri diyor.

Ha, dünya yüzünde kimi masonlar bu kavramı bir dine ya da dinsel inanca yaslama çabasını sürdürüp duruyor. Aynı nedenle... Ancak o durumda, evrensel bir nitelik taşıyamıyor, ayırımcılık etmiş oluyorlar.

Burada polemik yok.

Ancak öyle "Benim dediğim doğrudur. Tek doğru da budur." gibi bir bağnazlık da yok. Olmamalı. Kimi masonlar kendi birincil amaçlarından birine ihanetle, tutuculuğu aşırılığa vardırıp bağnazlık etmekte olsalar bile...

Bu başlığı getirmiş olduğumuz noktada, Masonluğa giriş ile bağlantılı olmak üzere sorduklarımıza yanıt veren çıkmadı. Neden acaba? Yoksa yanıtını bilmiyorlar mı? Yoksa yanıtlamak işlerine mi gelmiyor?

Sayın Alşah Yaradan ya da Yaratan kavramını düşüncelerine göre açıklamaya çalışmış. HAKLI. Gerekçesini de belirtmiş, ben mason olmadığım için diye.

Ancak biz burada bir masonlar sitesindeyiz. Masonların bu konuya nasıl baktığını irdeleyebilmemiz için mason olmamız değil Masonluk üzerine bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Kimi masonlar Masonluğu bizim kadar bile bilmedikleri için diyebilecekleri bir şey yok. Öylesine kapılmış gidiyorlar üyesi oldukları mason kuruluşunun rüzgârına...

Belki bir Sayın Spock farklı... O nedenle, Sayın Alşah onun dediğine karşı çıksa bile ben destekliyorum. Onun dedikleri bana doğruya daha yakın gibi geliyor.

Çünkü doğru olan "göreli". (izafi, nispi, rölatif) Konu Tanrı'nın gerçekliği gibi olsaydı saltık olurdu. (mutlak, absolü) 

Standart dışı, farklı düşünen başka masonların da bulunduğundan eminim.



 
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Selim - Ekim 14, 2014, 11:07:37 öö


Kabenin Allah tarafından korunduğu, yıkılmasının olanaksız olduğu ve bunun sebepleri Kuran da Fil süresinde anlatılır. Fakat tarihi kaynaklarda da şunu yazar "Haccac 684 yılında Arafat'ta Abdullah bin Zübeyr'in ordusunu mağlup ederek Mekke'yi kuşattı. Haccac, 7 ay boyunca Mekke'yi kuşatma altında tuttu. Bu sürede şehri mancınıklarla vurdu ve Kabe'yi yıktı." şimdi buna nasıl bir yorum getireceğiz. Buna da bazı kaynaklarda ilginç yorumlar yapılır "efendim yıkılmak derken tamamen yok olmasından bahsediyoruz, aslolan temel taşlarıdır, temel taşları yerinde duruyordu". kabe yeniden inşa edilirkende şu tartışma yaşanmıştır "efendim Hz ibrahim zamanından kalan temeller hangi tarafta idi, kuzeydeki mi güneydeki mi, ..."  Şimdide ISIS diye haricilerin bir kolu çıktı kabeyi yıkacağını söylüyor.

Bir birey olarak kendime soruyorum ve araştırıyorum "fil süresinde anlatılanlar göre Allahın kabeyi koruması gerekiyordu, bir taşına bile zarar verilemezdi, öyle ise Haccac nasıl olduda kabeyi yıktı, yoksa müslüman olanlar kabeyi yıkamamaktan muaf mı? kabeyi tamamen yok edemediler, temel taşları duruyordu, bilim şunu söyler" hiçbir şey yoktan var edilemez, vardan da yok edilemez".

Kabenin tamamen yok edilmesi taşlarının dahi yok edilmesimidir, evrenden silinmesimidir, yoksa binanın yıkılmasımıdır? yada Ebrehe kabeyi yıkmak isterken başka bir şey mi yapmak istiyordu da anlaşılmıyor?

Bazılarıda şunu söylüyor "ISIS müslüman değil, dürziler müslüman değil, aleviler müslüman değil, sünniler müslüman değil, şiiler müzlüman değil, vahabiler müzlüman deği, Haccac müslüman değil, yezid değil, muaviye değil, emeviler değil ..."  tüm bunlar müslüman değil ise kim müslüman?

Diyorumki "ya arkadaş, islam aleminde var mı ki bir grup diğerinin müslüman olmadığını iddia etsin".

Anlatmaya çalıştığımı kısaca özetleyecek olursam;

Her bireyin kendi evrim sürecine göre dini, yaradanı, kutsalı olabilir. Bu gün kuran dan, arapçasını okuyan dahi  farklı farklı yorumlar çıkartırken bu böyledir denmesi sadece oluşturulmak istenilen veya oluşturulan egemenliğin devam ettirebilmesi sağlamaya yöneliktir. Dogmalar bireyin sorgulamasını, özgürleşmesini, bağımlılığının yok edilemesini engellemek isteyen egemen grupların yarattığı ve yaratmaya çalıştığı algıdır diye düşünüyorum.

Eğer herşeyden önce birey olarak insan, yani varlık olarak, akıl ve zekaya sahip olarak dogmatik herhangi bir şeyin ortasına kendisini koyarsa sınırlar oluşturur, ağları örer ve oradan çıkamaz. Acaba öylemi diye sorgulayabilmeyi kimseye ve hiç bir düşünceye terketmediği sürece insanoğlu özgür olur, yaşamın her alanında bilimi ön plana çıkartır.

İnsanın insana köleliğinin devam ettirilmesi için yapılanları yok edip en kutsal varlık olan insanı, bireyi değerli kılabilmektir. Bireyin üzerinde ne adına olursa olsun yaratılan, yaratılmaya çalışılan ve hür iradeye yok edecek şeyleri yok edebilmektir. Bireyin özgür iradesi ile karar verebilmesini elde etmesi insanoğlunun yaradanı kavramasını, Allah veya tanrıyı her ne ise çok daha net algılamasını sağlayacaktır.




Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Alşah - Ekim 17, 2014, 04:19:28 ös
     Sayın ADAM'la bunun için sık sık ters düşüyoruz. Demiş ya" DİN DEĞİLDİR", "TANRI DEĞİLDİR"  diye.
     Başlangıcından beri ne diyorum. Konu TAM BİR POLEMİK KONUSU. Şimdi "Yaradan" ifadesinden ne anlıyoruz ? önce ona bakmamız gerekiyor.
     "Yaradan" varlığı kabul edildiği anda, siz istemeseniz de DİN ve TANRI kavramları devreye girer. O zaman da o eksen etrafında değerlendirmeler yapılması gerekir. Bir şekilde "Yaradan" kavramı kabullenilmez ise o takdirde din ve tanrı kavramları zaten söz konusu olmaz. Bir Ateistle tanrı kavramını tartışabilir misiniz ? Ya da nasıl tartışabilirsiniz?
      Konuyu genellikle İslam açısından ele aldığıma dair sayın ADAM'ın beyanını kabul etmiyorum. Dikkat edilirse Tevrat'tan da söz ediyorum. İncil'den veya diğerlerinden  söz etmememin nedeni aslında çok açıktır. Bunu burada uzun uza diye yazarak başka bir polemik konusu yapmak istemiyorum.
       Yukarıda belirttim ya ! sayın ADAM'la ters düştüğümüz yerler olduğu gibi, çakıştığımız bir çok konu da var elbette. Özellikle Masonlukla ilgili söylemlerine karşı diyeceğim olamaz.
       Bundan önceki yazımda meramımı anlattığımı zannediyor ve daha fazla bu konunun içinde olmak istemiyorum.
       
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Spock - Ekim 17, 2014, 04:34:31 ös
O zaman da o eksen etrafında değerlendirmeler yapılması gerekir.

Böyle bir düşünce benim açımdan kabul edilemez. Deistler için sadece Yaradan vardır, din yoktur. Deistleri geçelim yukarıdaki gibi bir ifade dayatmadır. Herkes hangi çerçevede değerlendirme yapmak istiyorsa, o çerçevede değerlendirmesini yapar ve yapmaktadır da... Sonu kazıkta yakılan Giordano Bruno veya bu ay aynı sebeple İran'da idam edilen Mohsen Amir-Aslani gibi olsa bile... https://www.tytnetwork.com/2014/10/01/iran-kills-man-for-doubting-jonah-lived-in-whale/ (https://www.tytnetwork.com/2014/10/01/iran-kills-man-for-doubting-jonah-lived-in-whale/)


Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Ekim 17, 2014, 04:42:54 ös

Sayın Spock haklı.

O haklı ama, Sayın Alşah elbette öyle düşünebilir. Özgürlüğü var.

Başka çok kişi Sayın Alşah gibi düşünebilir. Yanılmakta olsalar da...

Yanılmakta oluşları, kültürlerinin biraz dar çerçevede kalmış olmalarından ileri geliyor ne yazık ki...  Daha geniş perspektiften bakabilmek için, insanın kendisini zorlmaması gerekiyor; özgürce...

Ben daha önce yazdıklarımı yinelemeyi gereksiz bulurum. Aynı başlık altındayız.

Ancak şunu eklerim: Tanrı kavramı ne İslam Dini'ne, ne ondan önceki Hıristiyanlığa ne de ondan önceki Museviliğe bağlanabilir. Çünkü o dinlerden hiçbiri doğmadan önce de vardı.

Kaldı ki konumuz Tanrı kavramı bile değil. Yaradan yani bir şeyi yaratmış olan; ille de o Tanrı kavramının içerdiğince egemen olan falan değil.

Ayrıca bu konu (yaradan kavramı) Ateistleri de pek rahatsız etmeyebilir çünkü onlar Teizme karşıdır. Teizm ise tanrıcılıktır. Oysa Yaradan ile Tanrı özdeş değil.

Kimileri özdeş tutuyor ve onunla mutlu oluyor.

Biz insanları mutsuz kılmak istemeyiz. Öylesine inananlar da bizim için saygı ve sevgiye değer.

Asıl soru ise tüm bunlar değil. Mason mabedinin kapısında durum ne olacak? Bunun yanıtını kim verecek?


Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: resurrected - Ekim 17, 2014, 07:13:38 ös
Acaba konuyu düşünebilmek adına ufkumuzu genişletmek için şöyle bir senaryo ile düşünsek; diyelim ki hiç bir dinden haberimiz yok ama sembolizm diye bir şeyin varlığını biliyoruz ve bir çok sembolden faydalanabilir bir duruma gelmişiz. Biri bize gelip adına tanrı ya da yaratıcı denen bir sembol olduğunu anlatıyor ve bunu yorumlamamızı istiyor. Bu durumda böyle bir sembole neden ihtiyaç duyulmuş olabilir, bu sembol kişiye nasıl katkılarda bulunur? Bu sembol sayesinde kişide oluşacak duygu, düşünce, izlenimler ile kişi nereden nereye doğru yol alabilme şansına sahip olur?

Bir başka deyişle, tanrı veya yaradan adında bir sembolün varlığı bir insanın zihnini nasıl ve nereye doğru açabilir? Bir insan bu sembolü verimli bir şekilde yorumlarsa yaşamında ne tür değişiklikler olabilir?
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Alşah - Ekim 17, 2014, 11:01:48 ös
        Bu konu ile ilgili epey uzun bir yazı yazmış "önizlemeye" alıp "göndere" basmıştım. zannettim ki yazım ulaştı. Tam o sırada ekranıma, "siz mesajınızı yazarken başka bir mesaj aldınız. bu mesajı okumanız önerilir" gibi bir not geldi. Dediğim gibi ben mesajımı gönderdiğimi zannediyorum ama anlaşılan o ki maalesef mesajım ulaşmamış. Ben karalama yapmadan doğrudan yazdığım için aynı yazıyı tekrar yazamayacağım, hatta daha kısa tutacağım yazımı.
        Daha önce de belirttiğim gibi gerçekten nereden başlayacağımı bilemiyorum..
        Bunun için bu konu başlığı altındaki bütün mesajları yeniden okudum. Katılanların anlatılarını kısa kısa özetler halinde belirteceğim.
        Konuya sayın Nicolus ile başlıyorum.  Sayın Nicolus, " Tanrı ile Yaradan genellikle aynı" demiş.
        Sayın ADAM ilk yazısında "Tanrıdan bahsediyor". Yani konuya Tanrıyı dahil eden ilk sayın ADAM olmuş.
        Sayın Dor, "Nasıl bir din ve tanrı anlayışı " diyerek o da tanrıyı katmış konunu içine.
        Ben ilk yazımı 27 Eylül 2014 te yazmışım .
        Sayın Baran, "Yaradan kavramını tanrı olarak " tanımlamış.
        Sayın Selim de "Tanrı olarak "anlatmış.
        Sonra sayın ADAM gene devreye girip; "Tamam,peki, diyelim ki o dinlerde Yaradan=Tanrı" diyerek başlamış yazmaya.
        Sayın Katharsis, konuyu hemen "İslama getirmiş".
        Sayın Karahan , direkt "Tanrı " olarak girmiş.
        Sayın Dor, daha eskilere gitmiş çok ta güzel etmiş harika görsellerle süslemiş konuyu ama o da Tanrılardan bahsetmiş.
        Ben 1 Ekim 2014 te Kur'an ve Tevrat'tan Ayetlerle  açıklamada bulunmuşum Ve yine 10 Ekim 2014 te sayın Selim'e cevap verip kendi düşünceme göre Masonluktaki Yaradan anlayışımı açıklamışım.
        Sayın Spock, benim daha evvelki yazımdaki aslolan kabullenilen dinin tanımladığı Tanrı/Yaradandır ifademi kabul edilemez bulmuş ve yazısıunda kendi düşünceleri doğrultusunda bir Tanrı/Yaradan kavramı yaratmaya çalışmış. Ve son yazısında da benim yazımdaki o zamanda o eksen etrafında değerlendirmeler yapılması gerekir  sözümü eleştşrerek kabul edilemez bulmuş.
        Ve son olarak da sayın ADAM, beni kastederek ; "...düşüncelerimde özgür olabileceğimi , kültürümün biraz dar çerçevede kalmış olabileceğini,.....Daha geniş perfektiften bakmam gerektiğini " belirtmiş.
         Ben bu konudaki görüşlerimi geçmiş yazılarımda zaten etraflı şekilde açıklamıştım. Tekrar tekrar anlatmanın da anlamı yok. Sayın ADAM ve sayın Spock'tan gayri katılımcılara da  bir diyeceğim yok. Yalnız sayın ADAM ve sayın Spock'un anlatılarını kabullenmem mümkün değildir.     
        Sayın ADAM eksik olmasın düşünce özgürlüğüm olduğunu hatırlattıktan sonra benim kültürsüzlüğümden ve dar bir çerçeve içinden bakıp perfektifimin darlığından söz etmektedir.
         Sayın ADAM üç semavi dinden önce de tanrı kavramının var olduğunu belirtmektedir. Bu tamamen doğru bir tesbittir, ne var ki üç semavi dinden önce de "yaradan " gene din teması içinde incelenmiştir.  Sayın ADAM dahil bütün katılımcılar bu başlık altındaki "Yaradan" kavramını genellikle üç semavi din ekseninde değerlendirmiş olduklarından ben de bu eksen etrafında anlatıda bulunmaya azami özen gösterdim ve bunu yaparken de hiç kimsenin yapmadığı şekilde referans olarak Kur'an ve Tevrat'tan örnekler verdim. Hadislere bile yer vermedim. Böyle olunca benim anlatılarımın yanlışlığından nasıl söz edilebilir ki?
          Sayın ADAM , anlatılarımın benim düşüncelerim olduğundan bahsediyor. Evet doğrudur, büyük bir bölümü benim düşüncelerimdir ama, bu düşüncelerimi dayandırdığım Ayetler her halde benim düşüncelerim olamaz.
          Gerek sayın ADAM ve gerekse sayın Spock'un konu hakkındaki düşünceleri tamamen kendi düşünce ve görüşleridir. Dayandıkları hiç bir referans yoktur. Defalarca yazdım, bir kez daha yazıyorum, söz konusu din ve tanrı olduğunda , düşüncelerinizin hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur. Din, kesin akideler üzerine kuruludur. Şayet bir dini (burada kastım semavi dinlerdir) kabullenmiş iseniz, o dine ait her hangi bir ayeti kabul etmemek gibi bir lüksünüz olamaz. Siz öyle istiyorsunuz diye o din sizin isteğiniz doğrultusunda şekillenmez.
          Sayın ADAM beni kültürsüz bulabilir. Tamam. Peki bunun ölçüsü nedir acaba ?
          Keza sayın ADAM benim bakış açımı dar bir perfektif olarak görebilir, buna bir diyeceğim yok.
          Şimdi konu ile ilgili olduğunu düşündüğüm ve daha önce de alıntısını yaptığım Kur'an Sad suresi 75 Ayetinin mealini buraya yazacağım  ve sayın ADAM ile sayın Spoc'tan bu Ayet'in kendi geniş perfektiflerinden değelendirilmesini isteyeceğim.
          Kur'an Sad suresi 75.Ayet (Mealen) :"Allah: Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir? Böbürlendin mi,  yoksa yücelerden misin? dedi".
           Meramımı anlattığımı umuyorum.
           Saygılar-sevgiler.
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Selim - Ekim 18, 2014, 12:35:38 öö

Alıntıdır;
"Bazı inançlarda ise bir Tanrı ya da Yaradan kavramı olabilir  fakat o  inanç kurumsallaşarak bir din haline gelmemiştir." çok güzel bir cümle.

Kurumsallaşma : yönetsel anlamda hemen hemen her şeyin yazılı olarak dökümante edilmesi.

Yaradan kavramını bütün ilahi dinler dökümante ederek onun nasıl bir şey olduğunu kutsal kitaplarında belirtirler.  İnananların neye inanmaları gerektiğini detaylandırmışlardır. Ve tümümde insani özellikler yüklenerek açıklanmıştır. Aynen " Kur'an Sad suresi 75.Ayet (Mealen) :"Allah: Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni meneden nedir? Böbürlendin mi,  yoksa yücelerden misin? dedi"." ayetinde olduğu gibi. Elleri olan, hiddetlenen, öfkelenen, düşünen, vb.

Ayrıca, kutsal kitaplarda denileni yap, senin kaderin belli, sen ancak cüzi oranda iradeye sahipsin, başkada bir şey değilsin, vb. gibi ifadelerle sınırlama had safhaya ulaştırılmıştır.

Bazen de alıntı yaptığım ayette olduğu gibi insan için özel uygulamalarla yaratıldığı anlatılarak üstü kapalı tehditte de bulunulmuştur, "yoldan saparsan da sen kendi o cüzi iradenle sapamazsın seni ancak "şeytan" yoldan çıkartır. Bu sebeple benim dediğimden başka bir şey yapma"

"Eğer bana ulaşmak istiyorsan  tek yol sana gönderdiğim kutsal kitapta anlatılanlara uymandır, bunun dışında hiç bir şekilde ulaşamazsın"  ifadesi tek tanrılı dinlerin getirdiği bana göre en büyük dogmadır.
 
Yaradan'a sadece bu yöntemlerle ulaşılabilineceğini söyleyen dinlerin ortaya çıkışı yazının bulunmasından yaklaşık 2500 yıl sonradır. Kutsal olarak adlandırılan kitaplar da anlatılanlar bu süreç içerisinde insanoğlunun bilgi birikiminin sürekli evrim geçirmesi sonucu oluştuğu düşüncesindeyim.

Eğer anlatılmak istenen sadece tek tanrı olduğunu vurgulamak ise o da bir evrim geçirme sonucu şekillenmiştir. Yazılı tarihte bilinen ve tek tanrı inancı fikrini savunan ilk kişi Sokrates tir, Platon belirli bir noktaya getirmiş, Aristotales bu fikirden biraz uzaklaşmıştır.

Yani ilk olarak tek tanrı inancını yaratanlar ve bunun insanlar tarafından benimsenmesini savunanlar peygamberler değildir.

Şimdilerde bazı ilahiyatçılar Sokratesin peygamber olabileceğini tartışıyorlar. Bu fikirlerini şuna dayandırıyorlar ve şunu söylüyorlar "İslamiyet in genel anlamda dayandığı tevhid (tek tanrı), yeniden diriliş ve adalet fikrini ilk defa vurgulayan olması sebebi ile Sokrates peygamber olabilir, ancak onu nihayetinde Allah bilir"

Olaylara ve şeylere bizlere öğretilen neyse odur diyerek bağlanmak yerine öğretilenlerden farklı olabilir deyip sorgulamak bütün dogmatik inançlarımızı sarsacaktır.


Özel sorum;
 "İnandığınız yaradan'ı anlatabilir misiniz?  sorusunu sorduğumda alacağım yanıtı tabi ki öğrenmek isterim " ;)
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Ekim 18, 2014, 05:25:50 ös
Bu başlığı ben açmıştım. İlgi gördü fakat ilgilenenlerden birçoğu konuyu kendi dinsel inancı çerçevesine sıkıştırmaya girişti; özellikle de dogmatik tanımları bol olan İslam dinine...

Bu arada Sayın alşah, kültürü oluşturan asıl etkenin coğrafya olduğunu bilmiyor olsa gerek ki, nasıl yaradan kavramını İslam'daki Allah'ın ötesinde değerlendirmemekte direniyorsa, kültürü de bilgi ile özdeşleştirme yanılgısına düştü.

Eğer siz yaradan kavramını tanımlayabiliyorsanız, o sizin kapasiteizi gösterir ve tanımladığnız, yaradanın yarattıklarından birinin yaratmış olduğu pek alt düzey bir yaratıktır sadece.

Zaten bu yüzden konuyu bazı mason örgütlerindeki tutum ile bağlantılandırmaya çalışmıştık. O bağlantıdan söz edilmedikçe bu başlığın işlevi olmaz.

Bir diğer deyişle; burada yaradan kavramıyla bağlantılı olarak şu ya da bu dindeki dogmaları,
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Ekim 18, 2014, 05:34:38 ös
DEVAM:

kişilerin kendi din, inanç ya da felsefi birikimleri üzerine öznel düşüncelerini kovalamakta değiliz. Katkıda bulunanların çou öyle yapıyor. Pek ses etmedik.

Fakat şunu sorduk: O mason kuruluşlarına sorsanız ne diyecekler acaba? Yayınlarında bunu hiç açıklamamışlar mı? Adaylara bu konuda bilgi veriyorlar mı? Kapı önünde bir aday bunun açıklanmasını isterse ne oluyor? Yomsa bu açıklamaları istemeyecek, doğmayı kabullenecek adaylar yani kullar ya da uyruklar mı aradıkları?
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: karahan - Ekim 19, 2014, 06:39:36 ös
Sn.Adam doğru söyler ,önce yaradan kavramını sonra tanrı kavramını hatta ilah tanımlamasını bile ilk önce tam manası ile tanımlamalıyızki herşey yerine otursun.Sonrada eğer dilerlerse sn.adam'ında birkaçkez sormuş olduğu üzere masonlar'da en azından söylemek istedikleri veyahut bilebildikleri kadarı ile mason'ca bu kavramların ne anlama geldiğini bizlere anlatabilirler.

Tdk'ya göre yaradan kavramı aynen şöyle!
Yaradan
özel, isim
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5443cef4be0564.62537024 (http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5443cef4be0564.62537024)

Bu kavram masdon sözlüğünde aynen şöyle geçiyor;

Yaradan/Yaratan  (Yaratıcı, Sani)
Yoktan var eden ya da olmayanı olduran.
Bu terim, genellikle metafizik nitelikli bir anlamda, doğrudan "Tanrı" kavramıyla özdeşleştirilerek kullanılır. Oysa "parçaları bir araya getirerek daha önce olmayan bir yeni bütün oluşturan" anlamına da gelir.
Masonlukta bu terimin "Evrenin Ulu Mimarı" terimiyle özdeş tutulduğu da görülebilir. Günümüzde, özellikle tutucu nitelikli bir Masonluk anlayışını benimseyen kuruluşlarda, Evrenin Ulu Mimarı kavramına bazı belirgin nitelikler verilir. Bunlardan biri de "Tüm canlı ve cansız varlıklarıyla birlikte evrenin oluşturulması" anlamına gelmek üzere kullanılan "yaratıcılık"tır.
http://www.mason-mahfili.org.tr/sozluk/kelime/yaradan-yaratan-yaratici-sani.html (http://www.mason-mahfili.org.tr/sozluk/kelime/yaradan-yaratan-yaratici-sani.html)

Tanrı kavramı ise tdk'da;
tanrı (I)
isim, din b. (***)
1. isim, din b. (***) Çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her biri, ilah

Masonik sözlükte;
Tanrı  (Allah)
Dinlerde ve inanç sistemlerinde en üstün güç, evrenin yaratıcısı ve tek egemeni ya da doğaüstü yüce varlık.
Tanrı kavramının dünya yüzünde benimsenmiş tek ve ortak, üzerinde uyuşmaya varılmış olan belirgin bir tanımı yoktur. Bu sözcüğün tanımı, benimsenen dinin ya da inancın özelliğine göre değişir.
Kimine göre "tek bir Tanrı", kimine göre ise birçok tanrı vardır.
Kimileri Tanrı'yı "yaratıcı ve tüm evrene egemen bir ulu yönetici" olarak, kimileri ise onu evrenin oluşumunda "ilk neden" olarak benimser.
Kimisi Tanrı'nın belirli nitelikleri olduğunu benimseyip bunları açıkça sayıp belirtir. Kimisi insan aklının ürünü olan bu tür niteliklerin ancak insanlara özgü olabileceğini ileri sürerek, bunların kendi düşünüsündeki Tanrı kavramına yakıştırılmasına karşı çıkar.
Bazı inanç sistemlerinde "Tanrı'nın varlığı" yadsınır.
Tutucu Masonluk anlayışını benimseyen masonik kuruluşların ritüellerinde Tanrı sözcüğü sık sık geçer; hatta yapılan çalışmalar Tanrı'ya bir sunu (ithaf) olarak nitelenir. Teist nitelikli bir Tanrı inancı zorunlu görülür. "Evrenin Ulu Mimarı" kavramı ile "Tanrı" kavramı özdeşleştirilir. Tanrı "Yüksek Varlık" olarak da anılır.
Gelenekçi Masonluk anlayışını benimseyen masonik kuruluşların ritüellerinde Tanrı kavramına pek ender olarak yer verilir. Masonların belirli birer dinsel inancının bulunması gözetilir; ancak bu inanç tanımlanmaz. Deizm'e yatkın ilkeler benimsenir. "Evrenin Ulu Mimarı" kavramı "Tanrı" kavramıyla eş anlamlı olmak üzere kullanılırsa da, bu konuda bir bağlayıcı açıklama yapılmaz.
Liberal Masonluk anlayışını benimseyen masonik kuruluşların ritüellerinde Tanrı kavramına yer verilmez. Masonlar, din ve inançlarında tümüyle özgür bırakılır. Kimisi "Evrenin Ulu Mimarı" kavramını bile kullanmaz; kullananlar ise, bu kavram üzerinde bağlayıcı nitelikli yorum yapmaz. Tanrı inancı ve Evrenin Ulu Mimarı kavramının belli bir "Tanrı anlayışı" ile bağdaştırılıp bağdaştırılmaması, bireyin öz buyrultusuyla kendi bileceği bir iş olarak benimsenir.
http://www.mason-mahfili.org.tr/sozluk/kelime/tanri-allah.html (http://www.mason-mahfili.org.tr/sozluk/kelime/tanri-allah.html)

tdk'da ilah kavramı;

İlah (I)
özel, isim, din b. (***) (ila:hı, l ince okunur) Arapça il¥h
1. özel, isim, din b. (***) Tanrı

masonik sözlükte ilah kavramı;

Verilmiyor.

Burada dikkat çekici bir ayrıntı var paylaşalım hemen, masonik sözlükte tanrı kavramı parantez içerisinde(allah) ile eşdeş  görülüyor,halbuki islam bunu redder.

ÖTEDE ya da ÖTENDE bir TANRI yoktur; SADECE "ALLÂH" vardır!..

"ALLÂH'ı (adıyla işaret edileni) hakkıyla değerlendiremediler!.." (22.Hac: 74)

Âyeti bizim bu konudaki ihmâlimize işaret eder...

Aslında birde farklı düşünürsek bu bilgiler ışığında;Tanrı hakkındaki bilgimiz,
Onun ne olduğundan değil, ne olmadığından ibarettir.

Bu kavramlar farkında iseniz hep bana göre,sana göre ve diğerine göre oluşturuluyor.Adı her ne olursa olsun neticede bunlar bizim ve inandığımız kitapların tanımlamaları.Sn.adam'ın yazdıklarında ufak bir ayrıntı dikkatimi çekti orayı açmakta fayda var ,diyorki sn.adam yaradan ile tanrı kavramı özdeş değildir.Hayır bence tam tersi özdeştir biz yaratmayı bir tasarım olarak alırsak tıpkı bir mimar,heykeltraş veyahut sanatçı gibi tasarımlarına hep bir isim vermişlerdir.Yaratıcılık bir vasıftır allah,tanrı,god....vs.vs. ise ona verdiğimiz isimdir ve yaratıcıyı betimlemek için kullanılır.

İlk yaratılan insana verilen isim adem(adam)dir.O insanın ismidir adem vasfı ise insandır.İnsan ile adem özdeştir yani aynıdır tıpkı yaradan ile allah'ın aynı olduğu gibi.

Sn.adam son yazısında sorular sormuş ve bilgi istemiş mason olmadığımız için bu bilgi bizden zor gelir,ama mason localarının bir dersane işlevi görmediği düşünülürse bu konular kişinin kendi merak ve eğilimlerine mi kalıyor acaba?sorusunu sormak lazım.

Üç semavi dinin ve önceki inanç sistemlerinin ,çeşitli ezoterik yapıların bu konudaki tanımlamalarının birbirinden aslında farklı olmadığını sadece dejenerasyona uğradığını düşünüyorum.İnanç insanlık tarihi boyunca aslında hep önce içsel(inanmaya hazır ve buna programlı bir insan)sonra çevresel faktörler(o insana bu inancı vermeye aday  yapılar)ile toplumlar adeta kurgulanmış.

Başa dönersek sorduğumuz ve sorgulamaya giriştiğimiz bu 3 kavram aslında bana göre ve sana göreden öteye gitmez ,ilahiyat kendi cevaplarını verdiğini düşünürken bilim ise sentezleyemediği bir teze bulaşmaz bile çünkü bir tanım getiremez.

Yaradan kavramı,kendi içerisinde yaradan  tanımlaması tam yapılamadan ve bu tanımın geniş çevrelerce kabulü sağlanmadan herhangi bir sonuç alınmaz.

Yaradan yoktan var ettiğin inanılan,daha önce olmayan bir şeyi tasarlayan anlamını içerirki/içerirse eğer mimari bir tasarım yapan mimar ile picassonun veyahut mozart'ı bu bakışta nereye koyarız?

Tasavvufi ve ezoterik inanca göre insan küçük tanrıdır sözü denir,sanırım bu cümle insandaki sınırlıda olsa inandığı tanrısı gibi tasarım yapabilme kabiliyeti olduğunu gösterir ama onun gibi değil.

Karahan.



Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: resurrected - Ekim 19, 2014, 07:11:45 ös
Sayin Karahan, ben derim ki konuya boyle yaklasmak sanki hangi ekol hakli hangi ekol haksiz sorusuna cevap aramak gibi oluyor. Oysa bu baslikta cevabi aranan soru bence bu degil. Ben soruyu sormaya yardimci olabilecegini dusundugum bir sey yazmistim ama onu da atladiniz sanirim.
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: karahan - Ekim 19, 2014, 07:22:25 ös
Sn.resurrected

En azından ben şahsen ekol peşinde olmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim.Yazdıklarım düşüncelerimdir,sorduklarımda.Yaradan kavramı konu başlığı ve biz aslında öncelikle bunu çözümlemeliyiz.Şurada haklısınız herkesin ve inancın bir yaradan tanımlaması var bunu bende belirttim ,inancım odurki inanç dünyası özeldir ve bunu ekol tartışmasına dönüştürmek insani aptallıktır ve bir işe yaramaz.
Sorgulanamayacak tek şey belkide kişinin inancıdır.
Nasıl ve kime ne şekilde inanır bu kişinin problemidir.
İnsanın ancak öğrendiğini bilir.Dolayısı ile benim derdim ekol tartışması yapmak değil bu işten bir sonuç çıkmaz bana göre.Benim anlatmaya çalıştığım işi netleştirmeye çalışmaktan öte değildi.

Saygılar

karahan
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: asimov - Ekim 19, 2014, 08:00:24 ös
Sayın resurrected'in yaradan üzerine sembolizma örneği ilginç ancak bazı mason kuruluşlarında Tanrı'ya(Allah) inanç açıkça sorulurken, bazı mason kuruluşlarında sorgulanmıyor.

Sayın  ADAM'ın sorduğu bu anladığımca.

Açıkça yaradan kavramına hangi anlamı yüklüyorsunuz ki masonluğa girecek kişiden bu açıklamayı bekliyorsunuz? Bu soruya yanıt verilmedi.

Bu sorunun yanıtı kitap gönderen bir Tanrı'mıdır? O zaman O'nun kitaplarına ve içindeki her sözüne de inamak gerekecek. Eğer değiştirilmemiş ise.

Konu çok farklı yerlere gidiyor. İki toplum hatta iki cemaat bile kutsal kitapları aynı yorumlamıyor. Masonluğa giren hangi yorumu benimseyecek.

Benim anladığım inancı, yaraıcıyı açıkça sormak biraz problemli.

Sayın masonlar şuna yanıt verebilirler: Bir locadaki aynı dine inanan masonlar yaratıcıyı, Allah'ı, Tanrı'yı birebir aynı mı tanımlıyorlar?
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: karahan - Ekim 19, 2014, 08:33:07 ös
Acaba konuyu düşünebilmek adına ufkumuzu genişletmek için şöyle bir senaryo ile düşünsek; diyelim ki hiç bir dinden haberimiz yok ama sembolizm diye bir şeyin varlığını biliyoruz ve bir çok sembolden faydalanabilir bir duruma gelmişiz. Biri bize gelip adına tanrı ya da yaratıcı denen bir sembol olduğunu anlatıyor ve bunu yorumlamamızı istiyor. Bu durumda böyle bir sembole neden ihtiyaç duyulmuş olabilir, bu sembol kişiye nasıl katkılarda bulunur? Bu sembol sayesinde kişide oluşacak duygu, düşünce, izlenimler ile kişi nereden nereye doğru yol alabilme şansına sahip olur?

Bir başka deyişle, tanrı veya yaradan adında bir sembolün varlığı bir insanın zihnini nasıl ve nereye doğru açabilir? Bir insan bu sembolü verimli bir şekilde yorumlarsa yaşamında ne tür değişiklikler olabilir?

Sn.resurrected

Bu bakış açısına göre tanrıyada bir sembol rahatlıkla verilebilir anlatmak için.Sembolden devam edecek olursak bana göre;

Bir yaradan sembolümüz var orası kesin ve o sembolün adına bazıları tanrı,god,alllah,buda vs.vs. diyor.

Karahan
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Spock - Ekim 19, 2014, 09:16:14 ös

Açıkça yaradan kavramına hangi anlamı yüklüyorsunuz ki masonluğa girecek kişiden bu açıklamayı bekliyorsunuz? Bu soruya yanıt verilmedi.

Bu sorunun yanıtı kitap gönderen bir Tanrı'mıdır? O zaman O'nun kitaplarına ve içindeki her sözüne de inamak gerekecek. Eğer değiştirilmemiş ise.

Eğer sorulan soru spesifik olarak "Geleneksel Masonlukta Hariciye 'Tanrı'ya inanıyor musun?' diye sorulurken, Harici bu sorudaki 'Tanrı' teriminin ne olduğunu zannederek cevap veriyor?" ise sanırım bunun cevabı açık: Evreni en baştan var eden (mevcut şeyleri toparlayıp düzene sokan değil, ilk yaratıcı olan) ve tek olan Allah.

Fakat "kitaplar" konusunu ayrı tutmak lazım. Bir harici evreni en baştan var eden tek bir Allah'a inanırken, kitapların insanlar tarafından yazıldığını da düşünebilir. Dolayısıyla Allah'a inanıp, kitaplara inanmıyor olabilir.

Sayın masonlar şuna yanıt verebilirler: Bir locadaki aynı dine inanan masonlar yaratıcıyı, Allah'ı, Tanrı'yı birebir aynı mı tanımlıyorlar?

Hem evet hem hayır... Kimileri mutlak anlamda bağlı bulunduğu dinin tarif ettiği gibi tanımlıyor olabilir (ki bu durumda bağlı bulunduğu dinin kitabına ve içinde yazanlara da mutlak inancı vardır), kimilerinin daha deist bir yaklaşımı olabilir (yukarıda söylediğim gibi tek bir Allah'a inanabilir ama kitaplara mutlak inancı yoktur), kimilerinin ise daha panteist veya vahdet-i vücut içerikli bir yaklaşımı olabilir.

Fakat bu yaklaşımlar ne olursa olsun hepsinde bir ortak nokta vardır. O da Allah'ın birliği ve tekliğidir. Maddede ve diğer kavramlarda var olduğuna inanılan Dualizm, Tanrı inancında söz konusu değildir.

Acaba Sn. ADAM'ın sorduğu sorular tam olarak bunlar mıydı?
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Selim - Ekim 20, 2014, 10:42:43 öö
Yazılanları okuduktan sonra sorularım daha da artarak devam edecek, karşıtlıklar iyice belirginleşmeye başladı.

1-TDK tanrı sözcüğü çoğuldur dedi. yani biri böyle dedi diye ben bunun böyle olduğunu kabul etmem mi gerekiyor? Big bang veya dağılımın yani her şeyin başlangıcında TDK vardı, tanımlamayı yaptı mı diyeceğiz? eğer içinde bulunduğumuz sistemin hertürlü değer yargısını, tanımlamasını olduğu gibi kabul edeceksek bunu adı "teslimiyetciliktir" Herhangi başka toplumun TDK sı bunu şöyle tanımlar, diğeri böyle tanımlar, 1000 sene önce farklı tanımlar, evrim süreci hangi aşamada ise tanım ona göre değişkenlik mi gösterecek?

Her birey nasıl farklı dünyalarda yaşıyorsa herkesin dini inancı ve tanrı veya allahı da farklıdır. Sokağa çıkıp kime sorarsanız sorun "bu forum üyeleri dahil" herkes farklı bir yaradan tanımı yapacaktır. Dinlerin yaptığı tek şey bu inançları düzene sokup tek bir bakış açısı ile ona baktırmaya çalışMAKTır.

Beklentim; masonların nasıl bir yaradana inandıklarını öğrenmek, islamiyette kuran da anlatılır, hristiyanlıkta incil de vb. masonluk bu dinlerin dogmalarını kabul etmiyorsa, ulaşılmak isteneN o yaradan masonlukta nasıl tanımlanıyor.

Lütfen tanım var ise ve eğer kurallara aykırı değil ise anlatılmasını rica ediyorum. eğer açıklamak masonluk kurallarına aykırı ise "aykırı" diyerek kestirip bırakın veya masonlukta kesin bir yaradan kavramı yoktur, herkes kendine göre tanımlar mı deyin.

Soruya yanıt vermek için kutsal kitaplardan girip deist, teist dual gibi tanımlamalarla iyice kafa karıştırmadan net yanıt, mümkün ise

Sorum kesinlikle masonlar allaha veya tanrıya inanıyorlar mı değil.

Alıntıdır:
"Tutucu Masonluk anlayışını benimseyen masonik kuruluşların ritüellerinde Tanrı sözcüğü sık sık geçer; hatta yapılan çalışmalar Tanrı'ya bir sunu (ithaf) olarak nitelenir. Teist nitelikli bir Tanrı inancı zorunlu görülür. "Evrenin Ulu Mimarı" kavramı ile "Tanrı" kavramı özdeşleştirilir. Tanrı "Yüksek Varlık" olarak da anılır.
Gelenekçi Masonluk anlayışını benimseyen masonik kuruluşların ritüellerinde Tanrı kavramına pek ender olarak yer verilir. Masonların belirli birer dinsel inancının bulunması gözetilir; ancak bu inanç tanımlanmaz. Deizm'e yatkın ilkeler benimsenir. "Evrenin Ulu Mimarı" kavramı "Tanrı" kavramıyla eş anlamlı olmak üzere kullanılırsa da, bu konuda bir bağlayıcı açıklama yapılmaz.
"

2- Yukardıdaki açıklamadan ben şunu anlıyorum "dolambaçlı yoldan anlatılmaya çalışılmış ama kısaca denilen masonluk bir "DİN" dir" İlahi dinlerin tamamı tek bir tanrı veya allah a inanıyor, fakat ona ulaşmanın, ona hizmet etmenin, onun kurallarına uymanın yöntemleri farklıdır. Masonlukta da tek bir yaradana inanmak zorululuğu vardır, fakat ona ulaşmanın yöntemi farklıdır, o halde masonluk bir dindir .

3-Semboller: Her şeyin sembol ile anlatılmaya çalışılması ya uzun tanım, kavram, vb varsa kısaca anlatmak içindir, ama bunun ne olduğunun kesin ifadelerle açıklaması önceden yapılır yada resim snatında olduğu gibi duygu, düşünce anlatımıdır, vs.

Nasıl bir yaradana masonlar inanır soruma yanıt alamadım, fakat bir başka sorum daha var. Masonlukta simgelerle anlatımın çok önemli bir yeri olduğunu kavramış bulunmaktayım. Tamam çok güzel, masonluğa giriş törenlerinden önce veya sonra her aşamada kullanılan sembollerin kesin ifadelerle tanımı var mı, bunlar her aşamada kişiye veriliyor mu? yoksa araştır bul, düşün, hisset, iştihareye yat, yaratıcı gücünü kullan mı deniyor? veya bilimsel temelli yaklaşımla mı kişinin kavraması sağlanıyor?


Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Spock - Ekim 20, 2014, 02:14:37 ös
Yazılanları okuduktan sonra sorularım daha da artarak devam edecek, karşıtlıklar iyice belirginleşmeye başladı.

Beklentim; masonların nasıl bir yaradana inandıklarını öğrenmek, islamiyette kuran da anlatılır, hristiyanlıkta incil de vb. masonluk bu dinlerin dogmalarını kabul etmiyorsa, ulaşılmak isteneN o yaradan masonlukta nasıl tanımlanıyor.

Lütfen tanım var ise ve eğer kurallara aykırı değil ise anlatılmasını rica ediyorum. eğer açıklamak masonluk kurallarına aykırı ise "aykırı" diyerek kestirip bırakın veya masonlukta kesin bir yaradan kavramı yoktur, herkes kendine göre tanımlar mı deyin.

Nasıl bir yaradana masonlar inanır soruma yanıt alamadım


Sanırım Sn. Selim ya benim bu başlık altında yazmış olduğum mesajları okumadı, ya da benim verdiğim cevaplar kendisini tatmin etmedi.
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Alşah - Ekim 20, 2014, 02:50:13 ös
         
                 Şimdi bir de kültürün oluşması çıktı karşımıza !. Sayın ADAM'ın belirttiği gibi  tabii ki en büyük maddi etkenin   coğrafya olduğunda  sorun yok. Ama coğrafyanın dışında ki etkenleri de sıfırlayamayız ya ! Dersimiz coğrafya ise; sıralamalı mıyım acaba diye de düşünmeden edemiyorum.
               Yine de bir kültürün oluşmasındaki maddi etkenler arasında iklimin , doğal şartların ve toprak yapısı ile suyun özelliklerini sayabiliriz. Manevi unsurlardan hiç söz etmeyeceğim. Hani derler ya; "beni bir kere anladın, onu  da yanlış anladın" diye.
             
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: Selim - Ekim 20, 2014, 02:52:19 ös


Sorulara verilen yanıtların yeni sorulara yol açması tartışmayı olması gereken noktaya taşımakta olduğu kanaatindeyim.

Alıntıdır:
"Masonlukta Yaradan'ın tanımlanmasına dönük kesin bir tarif yoktur ki. Ya da ben bilmiyorum. Masonluk, Yaradan denilince ne anlanılması gerektiğini kişinin kendisine bırakır. Yaradan şudur diyerek, Masonları o tarife inanmaya zorlamaz. Ancak kişinin vicdan, spiritüalistizm, Karma, ruhun ölmezliği ve tekamülü ve Nuh'un 7 Kanunu içerikli bir sentez yapması doğru olur.

Kendisi de Derneğimiz üyesi olan Sn. Cihangir Gener'in "Tanrım Sana Dönüyorum" adlı bir kitabı var. http://www.idefix.com/kitap/tanrim-sana-donuyorum-cihangir-gener/tanim.asp?sid=DPD10TSH5S1S2I90R3U5 (http://www.idefix.com/kitap/tanrim-sana-donuyorum-cihangir-gener/tanim.asp?sid=DPD10TSH5S1S2I90R3U5) . Tavsiye ederim."

Önerilen kitabı bir arkadaşım vasıtasıyla edindim. Ancak Retorik bitikten sonra başlayabileceğim.

Yazılarda yaradan kavramına verilen yanıtların hemen hemen tamamında, yukarıdaki paragrafta olduğu gibi masonik düşüncede yaradan kavramı şudur demek yerine biraz ondan biraz bundan, kişinin kendisine kalmış, mevlevilikten biraz, biraz hermetizim, vb açıklamalar yapılıyor.

Tamam tüm bunlardan esinlenilmiştir denmek isteniyor. Ama benim istediğim tüm bunlar derlendiğinde elde olan nedir? kişi bunları okusun, mason ilkerini de öğrensin ve kendisine göre bir sonuç çıkarsın demek  subjektiflik ortaya çıkarır.

Sürekli yenilenen veya evrim geçiren de olsa masonluğun yaradan kavramı şu dur denilmiyor mu?  Ona ulaşmak için izlenecek yöntemlerin tanımlaması, açıklamaları yok mu?
 
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: mbulut - Ekim 20, 2014, 03:49:05 ös
Yaradan kavramının tek bir açıklaması olamayacağını, kişiden kişiye değişebileceğini, konunun Sn.Adam'ın diğer soruları hakkında fikir yürütme ve açıklama yapmaktan sıyrılıp, üyelerin sadece tanrı/yaradan kavramı hakkındaki düşüncelerine gelmesinden görülüyor.
Ben bu konuda yaradan kavramını bir kenara bırakarak daha doğrusu fazla irdelemeyerek,diğer sorular ile alakalı görüşlerimi belirtmek istiyorum.

Tanrı/yaradan kavramı inancı olan her kişi için farklı veya benzer anlamlar taşısa da,ortak bir anlamı olan yaradanın yüceliği, inancı olan biri için yaradan/tanrıdan üst bir varlık olmadığıdır.

Masonluğa girmek için yaradana inanmayı öngören kuruluşların yapmış oldukları bir açıklama var mıdır? Bilmiyorum ama masonların amaçlarına baktığımda iyiyi daha iyi yapma, akıl ve bilimsel bilgilerle doğruya ulaşma olduğunu görüyorum.

Bu amaca ulaşmak için çalışmanın yanında bir de hedef olması gerektiğini düşünüyorum. Aslında bu durumu tanrıya veya yaradana ulaşma, yaklaşma olarak nitelendirebilirim. Çünkü benim için en iyi, en doğru kavramı yaradandır.

Tanrı/yaradan kavramı kişiden kişiye değiştiği için, masonluğun kavramın anlamından ziyade kişide bu inancın olup/olmaması ile ilgilendiğidir.
Başlık: Ynt: Yaradan Kavramı
Gönderen: ADAM - Ekim 23, 2014, 04:49:46 ös

Bu başlık altındaki irdelemelerde, çoğu katılımcının yaklaşımı kendi dinsel inancı yönünde oldu. Nitekim bu nedenle İslam dininden alntılar dikkati çekti.

Oysa Yaradan kavramının bireyin zihnindeki tasarımında belirli bir inanç dizgesinin ya da dinin tanımı gerekmiyor. Bir diğer deyişle, Yaradan kavramı ne kadar çok tanımlanırsa o kadar çok insanlaştırılıyor ve işte o ölçüde asıl olması gerekenden uzaklaştırılıyor.

Üstelik bu kavram bir kişiden diğerine farklı olabildiği için, dinler üstü bir kurum durumunda olan Masonlukta da tanımlanmasından kaçınılması gerekiyor.

Ancak bazı mason kuruluşları bu yansızlığı başaramıyor ve o nedenle de kendilerini evrenselliğin gerisine, "belirli bir inanç çerçevesinde bir araya gelmiş kişilerin topluluğu" düzeyine indirgiyor.Oysa böyle bir koşulu ileri sürmeseler, evrenselliği yakalama şansları var.

Böylece biz bu başlık altında kimi masonları ya da bazı mason kuruluşlarının tutumunu eleştirmiş olduk. Bu olumlu (pozitif) bir eleştiridir çünkü beğenilmez olanın karşısında nasıl yapılması gerektiğine ilişkin bir de öneri getirilmektedir.

Bu başlık altında, bizim açımızdan en doyurucu katkıları Sayın Spock yaptı.

Bu başlık bizim açımızdan sonuçlanmıştır. Ancak bu yaradan kavramı ve masonlukla bağlantılı olmak üzere bir başka  irdeleme yapmak üzere bir başka başlık daha açacağız. O konu "inancın yitirilmesi" sorunu üzerinde olacak.