Sırf buna inanmadığım içinde beni muhafazakar bulup bir nevi tehlikeli addetmenizde sizin demokrasiye bakışını gösteriyor sanırım.
Yaniliyorsunuz. Sizi ve sizin gibileri tehlikeli bulmuyorum ama muhafazakarlarin yonetime geldiginde son 7 yilda hepimizin gordugu gibi- ne kadar tarafli olabilecegini goruyoruz. Bugun RTE ve partisi gercekten demokrasi takipcileri olsalar benim diger ulusalcilar gibi baslarindaki basortuyle, kildiklari namazla istigal edecek halim ve vaktim yok. Sorun muhafazakarlarin tehlikeli olusu degil, tekrar ediyorum sorun onlarin basa gelince maalesef bu ulkenin din ve devlet islerinin kirmizi cizgilerle ayrildigi bir ulke oldugunu unutmalari.
Sn isis şimdi şaşıracaksınız belki ama aslında ben demokrasiye inanıyorum adil olduğuna inandığım şeylere inanıyorum.
Sanirim bir kavram kargasasi yasiyorsunuz. Veya demokrasiyi sizin istediginiz gibi bulmuyor ve yeni bir formul gelistirme ihtiyaci icersinde hissediyorsunuz. Bakin uc turlu demokrasi vardir. Bir; katilimci demokrasi, iki; temsili demokrasi ve uc; piyasa demokrasisi. Temsili demokraside, hukumetin secmene yeri geldiginde hesap verme mekanizmasi vardir.
Dolayisiyla
- Kanunlari ve kanun koyuculari sorgulama hakki,
-Finansal limitler koyarak hukumetin harcamalari denetleme hakki
-Hukumetin ic islerini kontrol eden bir mekanizmanin varligi
-Yargisal denetim
-Kamu istisaresi ve kamunun bu bilgilere istedigi zaman ulasabilmesi hakki.
Katilimci demokraside ise kanunlarin muhatabi olan kisi ve kurumlarin dogrudan katilimci olma hakki verdigi bir demokrasidir. John Alder Anayasa Hukuku ve Yonetim Hukuku adli kitabinda katilimcilarin kanunlar olmadan hic bir etkisinin olamadigini soyler. Katilimcilarin kimler oldugu konusunda ise cesitli tatismalar vardir. Mesela Carol Pateman ve Hannah Ahrendt gibi feminist teorisyenlere gore aktif katilimciligin oncelikli olarak toplumun alt katmanlarina, isci kesime, yerel yonetimlere ve dernek ve vakiflara verilmesi gerektigini soylerken John Alder katilimci demokraside ise toplumun bazi katmanlarinin ozellikle devleti dogrudan ekonomik olarak kalkindiran buyuk sirketler, firmalar vs. gibilerin digerlerinden daha imtiyazli olabilecegi acisindan katilimcilarin bunlardan olmasi gerektigini savunur.
Ingiltere'de demokrasi olmasina karsin Ingiltere'de referandum neredeyse hic olmaz. Ingiltere demokrasisi katilimcinin katilma hakkini oldukca sinirlandirmistir. Belki bu aristokrasinin suregelen geleneginin bir tezahurudur.
Market demokrasisinde ise devlet politikalarini sadece siyasi partiler duzenler. Onlar olmadan parlemontunun hic bir fonksiyonu yoktur. Secmene dusen gorev ise, mecliste kanunlari yapan partiler arasinda hangisi kendi menfaatine daha yakinsa secim gunu geldiginde onu secer. Piyasa demokrasisi anayasa acisindan cok onemli bir rol oynar. Turkiye'deki Piyasa Demokrasisi diyebilir miyiz bilmiyorum. Artik darbeleri geride biraktik ama 2007'deki e-muhtira,halen daha GKB'nin siyasi icerikli aciklamalari, kanunlarin surekli iptal istemiyle anayasa mahkesinden geri dondugu bir ulke olarak inanin hangisine girdigini ben de sasirdim. Piyasa Demokrasisinde secmen'in itirazi kanunlara degil sadece partilere olabilir ki bunu da ancak partileri secip/devirmesiyle gosterebilir. Onun haricinde kanunlara bir mudahalesi, katilimi, sorgulamasi hukuki acidan mumkun degildir. Buradan bakacak olursak sizin saniyorum demokrasiye olan inancinizi tekrar gozden gecirmeniz gerekecek.
Demokrasi güncel yaşamda sadece çoğunlukta olan orta ve alt sınıf insanları frenlemek ,dizginlemek ve kontrol etmek için uygulanır ve hukuklada desteklenir.
Bu gorusu bir ihtimal Katilimci Demokraside gorebiliriz.
Başbakanın israile karşı olan yaptırımından bahsedeceğim.Öncelikle sizin beğenmediğiniz çok açık bende çok yetersiz buluyorum yaptıkları iyi ama yetersiz ben hayatımda bu kadar fütursuzca yönetilen bir devlet görmedim 3 milyon nüfusla dünyaya kafa tutuğu yetmiyor dünyada ona karşı söz söylemek bile cesaret istğiyor aslında burada insanların ne kadar sahtekar ve korkak olduğunu görebilirsiniz yorum yapan herkes bu gücün farkında fazla nalına mıhına dokunmadan menfaatlerini koruyarak yorum yapıyorlar bunun bile adına demokrasi deniyor.Şurası sonuna kadar açık kardeşim israilin 1900 lü yıllardan beri bu bölgede yaptıkları ortada bu bir katliamdır adamlar sonuca gitmek için engel tanımıyorlar bunu başbakanları bile söylüyor erkekçe.Türkiye olarak daha fazlasını yapmalıyız sonucu her ne olursa olsun
Israil 1900'den beri katliam yapmiyor. Israil Mayis 1948'de kurulmustur. Ayrica Israil'in varligini destekleyen bir Yahudi olarak sunu soyleyebilirim ki Israil'in politikalari uzerine olan mulahazalarimi bu forumda mukerrereen ifade ettim. Burada tekrar etmek istemiyorum. Bu konuyla ilgili basliklarda ismimin gectigi mesajlara bakip degerlendirmeniz yeterli.