Masonlar.org - Harici Forumu

Site, Forum ve Uyeler Hakkinda => Site Hakkinda Diger Konular => Uyeler => Konuyu başlatan: popperist - Eylül 16, 2009, 06:11:52 ös

Başlık: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: popperist - Eylül 16, 2009, 06:11:52 ös
Forumda özellikle rahatsız olduğum ve üye olurken beklemediğim bir durum var. Üyeler, genel olarak mistisizmle çok ilgileniyorlar.

Bu benim kendi sorunum, ancak bir geri bildirim olarak belki yararlanılır diye bunu yazıyorum. Bilinmeyene merak doğal bir duygudur, araştırmak istemek mantıklıdır. Ancak bilinmeyenle, bilineni görmezden gelecek veya bilinen üzerindeki önemi sönükleştirecek derecede fazla meşgul olmak kafayı karıştırır, zihni yorar. Hatta bu konudaki ihtiras bilinen metodlarla çözülecek bir çok problemi, bilinmeyenle çözmeye, veya onu bilinmeyen terimlerle açıklamaya varırsa, bu büsbütün ters yollara ve bilimsel olmayan yerlere varır.

Kabaca 1 aydır bu forumdayım, ve tartışılan konulardan hemen hemen hiçbir şey anlamadığımı üzülerek belirtmek istiyorum. Ben anlaşılır olamayan konuları anlaşılır hale getirmeye, ve eğer mistisizmse, mistisizmi de felsefi temellerine, mantık temellerine kavuşturmayı amaçlayan yazılar yazdım fakat bu yönde bir merak uyanmadı forumda. Sanırım bu yönde meraklı üyeler de yoktu. Metafiziğe yönelik tartışmaların da burada bulunacağını düşünmüştüm, ama bu kadar fazla, adeta felsefeyi bir kenara atacak kadar yoğun bir şekilde, bilinmeyen üzerinde tartışılacağını ummuyordum açıkçası.

Bunu bir geri bildirim olarak kabul edin. Saygılar.



Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: ozak1977 - Eylül 16, 2009, 07:38:01 ös
Sayın  popperist,


Din dersinin  zorunlu olarak  okullarında  okutulduğu  , yüzlerce  İmam  Hatip  Okulunun  açıldığı ve 

artık  ülke  dışına  taşmış  binlerce  ışık  evinin  palazlandığı  bir  ülkenin  talihsiz  gençliğinden  ne

bekliyordunuz ki ?  Düşünmeyen  sadece  itaat   etmeye  programlanmış  , ''aman  çok kutsal  , enerjisi 

çok  yüksek,  Arapça  ezberleyelim''  zulmü  yapılan  ve  İran  olmak  özentisi ile  yanıp  tutuşan 

kadınların  yetiştirdiği  çocuklardan    Sartre  veya  Camus  okuması  beklenmemelidir...Kimse 

kırılmasın ,  bu  benim  için  de geçelidir...


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: popperist - Eylül 16, 2009, 08:35:26 ös
Sayın ozak1977,

Cevabınız için teşekkürler. Sorunu kitlesel eğitime bağlamışsınız. Gerçekten de eğitim sistemimizde ciddi sorunlar var, ve insanları çalışmaya, merak etmeye, bilmeye özendirmek konusunda kitlesel devlet teşebbüslerinde bir takım yetersizlikler var. Bu muhakkak insanımızın entelektüel yetilerini etkileyecektir. Sözünü ettiğim soruna katkı sağlayan faktörlerden birisi eğitimdedir. Ancak hemen şunu şurada belirteyim ki, ben bunu devletin din dersi vermesine veya cemaatlerin toplumda yayılmasına bağlamıyorum. Devletin genel olarak eğitimde ciddi sorunları olduğuna, ve din dersinin sadece devede kulak olarak bu soruna katkı yaptığını düşünüyorum.

Biz de din dersi gördük, hatta çok ilginç olacak belki ama bahsettiğiniz cemaat evlerini ben de çok yakından tanıdım. İçlerinde bulundum. Kötü insanlar olduklarını düşünmesem de, çoğu konuda sorgulamaktan uzak, okumaktan uzak, alelade bir tarafgirlikle olaylara yaklaştıklarını söyleyebilirim. Yine Kuran'ın Arapçasını okumanın daha makbul olduğunu düşünen çevreyi de biliyorum. Bu da kötü niyetlerinden değil, eğitimsizliklerinden kaynaklanan bir durum. Bu insanları hemen yargılayamayız, çünkü onlara seçme şansı verilmedi. Genel olarak "eğitimsiz"ler. Bu da toplumumuzun endüstri devrine batılı devletlerden biraz daha geç girmesi ile ilgili bir durum.

Ama şu foruma bilinçli bir şekilde üye olan herkes, en azından eline bu konularda muhtelif kitap alıp okumuş bir insandır da. Burada bahsettiğiniz kitleden pek bir insan göremedim. Bilakis çok okuyan üyeler de var, ancak nedense mistisizme duyulan merak, problem çözümünde daha kolay ve daha tutarlı bir yol sunan ellerinin altındaki felsefeye, daha doğrusu eleştirel düşünceye olan merakı ikiye katlıyor.

Ruhsal gelişimden, ahlaktan, etikten, din felsefesinden, ezoterizmden çokça bahsediliyor, ama bu konularda bir standardın olmadığının farkına varılamıyor galiba.

Bu konuda bir standardın olduğuna inananlar ise, hala anlam veremediğim bir "sır"dan bahsedip duruyorlar.

Muntazam mason üyelerden de şikayetçiyim açıkçası. Onlar ışıkevlerini hiç tanımadılar, varlıklılar, ellerinin altında yığınla bilgi kaynağı var, bilginin asli temellerinin nerede olduğunu (felsefe, mantık, metodoloji) bildiklerini varsayıyorum, fakat kendileri de bu konulardan ziyade, daha çok konuşulana katılmakla meşguller. Bu durumu inanın hiç ummuyordum.

Saygılar.





Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: ceycet - Eylül 17, 2009, 04:32:52 ös

Sayın popperist;

masonluğun ezoterik bir oluşum olması,özellikle ezoterizme,mistisizme,okültizme,simyaya,tasavvufa,kabalaya,gnostizme ve tüm batıni ekollere ilgi duyan insanların doğal olarak masonlukla da ilgilenmesi sonucunu doğuruyor.Harici olarak tanımlanan bizler,bu ekollere olan ilgimizin gereği olarak yaptığımız çalışmaların sonucunda masonluğu keşfettik.(En azından benim için öyle)Siz, anladığım kadarıyla masonluğu merak ederken üye olup,bu ortamda konuşulanları yadırgayan guruptansınız.Bildiğim kadarıyla forumda sizin gibi düşünen çok saygın arkadaşlarımız bulunmaktadır.Ancak biraz araştırırsanız farkedeceksiniz,belki de farkındasınız,ezoterizm olmayan bir masonluktan söz etmek mümkün olamıyor.Olsa da,o,masonluk olmuyor.


Saygılarımla
Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: Kemal - Eylül 17, 2009, 07:02:03 ös
Sn. Popperist

Işıkevleri mevzusunu biraz açabilirmisinz? Her açıdan bu konu hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum. Yabancıların kullandığı fesat evleri mi yoksa gerçekten samimi bir şekilde toplantıların, konuşmaların ve eğitimlerin yapıldığı yer midir.
Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: popperist - Eylül 22, 2009, 12:40:29 ös
Sayın Ceycet,

Haklısınız, masonluğun, ana akım bilimle aynı yoldan ve aynı motivasyondan gitmek gibi bir zorunluluğu yoktur, başından beri ezoterizmle ilgilenmiştir, bu konuya ilgi dymak da üyeler açısından son derece doğaldır.

Burada hemfikiriz.

Benim anlayamadığım, ezoterizmin bir standardı olmamasına rağmen, insanlar hala bu konulara olması gerekenden daha fazla ilgi gösteriyorlar. Standardı olmayan, bir metodu olmayan bir şey, insanı ilerletmez. İnsan, belli bir takım temelleri olmayan öğretiden bir şey anlamaz, ona yaklaşmaz da. Bu noktada ben ezoterizmle bu zamana kadar ilgilenmemiş birisiyim mesela. Ama madem burada ezoterizmle ilgili insanlar var, en azından onların ezoterizmin anlaşılabilir mantık kurgusuna sahip olmaları ve burada bunları açık ve seçik bir dille açıklamaları gerekirdi.

Masonluk bir ahlak okulu olarak da tanımlanıyor. Ve eğer etik teorisi okumuşsanız, ahlakın da belli standartları olduğunu görebilirsiniz.

Örneğin, masonluk, bir ezoterik prensip öne sürüyor ; "dualite" diye, veya "zıtların çarpışması" diye, her neyse, insanın eğer evrene bu prensipler kanalıyla bakması tavsiye ediliyorsa, bu prensiplerin tartışmasının da yapılması gerekir. Başarısız olunabilir, varsın olunsun. Ben de bir dindar olarak, bir tanrı varlığını nihayetinde somut bir şekilde ispatlayamamama rağmen ona inanıyorum. Ama tutup da "bu konu tartışılmaz, gelin hep birlikte ibadetleri, dini, yolda nasıl yürünmesi gerektiğinivb.. tartışalım" demiyorum. Karşı tarafın temele ait, standarda ait sorularına çok büyük bir önem atfediyorum ve bunları kesinlikle görmezden gelmiyorum. Aksi takdirde "bir yalan"a inanıyormuşum gibi geliyor çünkü.

Burada ezoterizm varsa, o ezoterik prensiperin bile doğada bir karşılığı olmak zorundadır. Örnek gösterilecek olgular olmaldır. Lehte ve alehte tartışma konusu olacak belli noktalar olmalıdır. Ve bunlar tartışılmalıdır.

Özellikle de biz "harici"ler tarafından, bu sorgulanmalıdır.

Masonlar bu konuda kendilerini sorumlu hissetmeyebilirler, çünkü onlar o sistemin içindedir. Bu sorduğum souların cevaplarını "biliyor" (?!) olabilirler ve bu bilgileri kendilerine saklama hakları da vardır. Ancak hariciler, mason cemiyetinin içine adımını atmamış insanlar olarak, bu ketumiyete katkıda bulunuyorlar, bu sorgulanamazlığa katkıda bulunuyorlar. Bu neden yapılıyor bunu anlamıyorum. Ben, içeriğini tam olarak bilmediğim hiçbir olguyu, hiçbir ideolojiyi, hiçbir sistemi, hiçbir oluşumu savunmam, onlara kefil de olmam. Çünkü bilgim sınırlıdır. Sınırlı bilgimin dışındaki bilgiler, belki prensiplerimle çelişmekte olabilir, ve ben böyle bir kumar oynayamam. Ne kadar merak ediyor olsam bile.

Bence standart yoksa, değer de yoktur. Bu zamana kadar hiçbir ezoterik prensip, insanlığı ilerletmemiştir, insana bir şey katmamıştır. Katmışsa da bu gizli olmuştur, ve insanlığa malum olmamıştır. Bana malum olmayan, benim bilmediğim yöntemleri de ben savunamam. Eğer ezoterizm içinde gerçekten realiteye yaklaşan unsurlar varsa, bunları saklamak insanlığa karşı bir tutum geliştirmek değil midir? Eğer ezoterizm, gerçekten içinde "iyi" şeyler barındırıyorsa, bunları saklamanın mazeretini merak ediyorum açıkçası.

Aksi halde ben şöyle düşünüyorum; tıpkı MASON adlı üyenin özdeyişi gibi; "Güç sırda değildir, sır tutmak güçtür"

Bu aslında "sır"rımızda bir şey yok, sadece "sır tutuyor olmamız " işimize yarıyor demektir. Bu işlerine yarar, çünkü sizin gibi bir çok okültistin "merak"ını cezbeder. Merak cezbedilince de o örgüte ilgi artar. O örgüte girince de 33. dereceye kadar  yıllarca "sırra" erişmeyi bekler durursunuz, ve bu sürede de masonluk, sizin tüm enerjinizi ve vaktinizi almış olur.

Yani aslında ortada "sır" diye bir şey yoktur. "Sır tutuyor olmak" "Sır tutuyormuş gibi görünmek" vardır.

E dolayısıyla açıklanacak bir "şey" de yoktur. Açıklanacak bir şey olmayınca da masonluk "sır tutuyormuş" gibi görünür. Ve bir çok insanın merakını çeker.

Bu herhalde burada masonluk alehine yazdığım en ciddi yazılardan biri oldu. Ben masonluğa, ana akım mason karşıtları gibi "dünyayı ele geçirmek istiyorlar, dinleri tasfiye etmek istiyorlar, tek bir düzen kurmak istiorlar" vb.. gibi klişe spekülasyonlarla karşı çıkmıyorum. Ben masonluğun bunları beceremeyecek kadar standartsız bir "zenginler kulübü" olduğunu düşüyorum. Bir şeyler becerebiliyorlarsa, bunu cemaatin para gücüyle başarıyorlar bence. Bir takım ezoterik prensipleri sırrına eriştikleri için değil.

Tekrar söylüyorum, "Güç sırda değildir, sır tutmak güçtür". Bu söz üzerinde düşünün, ve ezoterizmden ziyade, açık ve seçik olan bireysel ve toplumsal gelişim, başarı metodlarına odaklanın. Bu hem herkese açıktır, hem daha başarılı bir yöntemdir, hem de insanlığa bu zamana kadar daha çok getiri sağlamıştır.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: popperist - Eylül 22, 2009, 12:57:16 ös
Sn. Popperist

Işıkevleri mevzusunu biraz açabilirmisinz? Her açıdan bu konu hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum. Yabancıların kullandığı fesat evleri mi yoksa gerçekten samimi bir şekilde toplantıların, konuşmaların ve eğitimlerin yapıldığı yer midir.

Bence bu konunun bu başlıkla bir ilgisi yok, dilerseniz farklı bir başlıkta bunu tartışabiliriz. Ama kısaca söylemem gerekirse, nur cemaatinin taban öğrenci evleridir buralar. Cemaate en büyük katkısı, kendisini ileride ideolojik ve parasal yönden destekleyecek elemanlar devşiriyor olmasıdır. Ben bu evlerde farklı dönemlerde en fazla 1-2 hafta gibi sürelerde kaldım ve çok sıkıldım. Kötü bir şey göremediğim gibi, iyi bir şey de göremedim.

Ama tekrar soylemekte yarar görüyorum, ışık evlerini bu başlıkta tartışmak istemiyorum. Konu dağılmamalı.
Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: ceycet - Eylül 22, 2009, 08:52:54 ös

sayın popperist,

samimiyetinizi ve açık sözlülüğünüzü takdir ediyorum;ancak forumun genel kuralları ve masonların hareket tarzları ile ilgili açıklama yapacak konumda olmadığım için sadece kendi duygu ve düşüncelerimi ifade etmeye çalışabilirim.

Ben,sadece ezoterizm ile ilgilenen birisi değilim;herkes gibi daha elle tutulur konularla da yakından ilgileniyorum.Bazen insanın hayatında öyle dönüm noktarı oluyor ki,ozamanlar da insan,sorularına aradığı yanıtların daha derinlerde olduğuna rahatlıkla ikna olabiliyor.Bu ruh halindeyken içinizdeki sesi takip ederseniz,görünürün ötesinde bir dünyayla tanışıyorsunuz.Bu yeni dünya da kalmaya karar verirseniz;

Kabullenmeleriniz kolaylaşarak artıyor,

Sukunet ile tanışıyorsunuz,

Sevebilmeyi öğrenmenin ideal haline gelebilmesini arzulamaya başlıyorsunuz,

daha kolay affedebiliyorsunuz,

"alma"nın değil,"verme"nin zenginlik olduğuna, gerçekten inanmaya başlıyorsunuz,

"ruh"un ölümsüzlüğüne inanmayı becerebilirseniz;umutlarınız yeniden şekilleniyor,korkularınız azalıyor,

hoşgörü ve anlayış sizi kucaklayarak önünüze geçiyor,

zaman,zaman öfkenizi kontrol edebildiğinizi görüyorsunuz,

sebep- sonuç ilişkisini keşfediyorsunuz,

daha bunlara eklenebilecek onlarca etkinliğin muhteşem "tad"ı yeni sofranızda size eşlik ediyor,


kısacası,alşımışın ötesinde bir yaşamın farkındalığını yaşıyorsunuz,

bunlar güzel şeyler sayın popperist.Daha da güzeli de, azalmıyorlar,aksine artarak çoğalıyorlar.Anlayabilene,anlaşılır bir şekilde anlatıldıktan sonra,"sır"olarak kalmasının gerekliliğine de inanmıyorum.Ama benim bilmediklerimi saklayanların mazeretlerini bilebilmem de söz konusu olamaz.Biraz ilgilenirseniz sizin de yeni "tad"lar keşfedeceğizi taahhüt edebilirim;şimdilik elimden ancak bukadarı gelir.


Saygılarımla.

Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: ozkann - Eylül 22, 2009, 09:46:35 ös
Sayın Popperist,

Eğer sır olan öğretinin verilme şekli ise?
Bu sır bilinirse istenilen sonuçlara ulaşılamaz...

Absurd bir örnek olabilir ama
Masonluk denilince aklıma Michael Douglas ın The Game filmi gelir.
Douglas, yeni inisiye; firma çalışanları da biraderler...
Douglas sırrı bilse idi, bu oyuna kendi doğal tepkilerini verebilir miydi?
Kendi yaşamına son verecek kadar içine girebilir miydi?
Sonunda ne oldu ama, ölmedi, kendini 'gerçekten' tanıma fırsatını elde etti.
Ölmeden öldü........
Peki zorla prensip öğretildimi Douglas'a ?
Hayır, aksine 'kendi' sandığı kendisini sonuna kadar deneyip yanılabileceği bir yol verildi.
Sonunda her inisiye kendi sonuçlarına, kendi  yontulacak pürüzlerine ulaşırdı.
Alıntı
Çünkü bilgim sınırlıdır. Sınırlı bilgimin dışındaki bilgiler, belki prensiplerimle çelişmekte olabilir, ve ben böyle bir kumar oynayamam.

Öğretinin buna benzer bir temelde ele alınabileceği düşüncesinden yola çıkarak ,
ben  bir harici olarak 'sır'rın her ne pahasına olursa olsun saklanmasını savunurum. Öylesi tadından yenmez.
Alıntı
Ancak hariciler, mason cemiyetinin içine adımını atmamış insanlar olarak, bu ketumiyete katkıda bulunuyorlar, bu sorgulanamazlığa katkıda bulunuyorlar. Bu neden yapılıyor bunu anlamıyorum

Tabi bu fikrim gerçeğin ta kendisi de olabilir, uzaktan yakından geçmeyen bir düşünce de olabilir. Absurd örneğim gülümsemeye yol açmış ta olabilir :)
Ancak sonuçta 'sır' kavramının da, kendi sandığımızdan farklı şekilde ele alınabileceğini göstermek istedim.
Harici gözüyle 'sır', 'ezoterizm' ve mason olan gözüyle ve hatta her derecede 'sır' ve 'ezoterizm' bambaşka şekillere girebilir.
Hatta mesleğin en güzel tarafı da bu olur. Mason olma ihtimaliniz varsa, sır öğrenmemeye çalışın  ;)

Saygılarımla,


Eğer ezoterizm içinde gerçekten realiteye yaklaşan unsurlar varsa, bunları saklamak insanlığa karşı bir tutum geliştirmek değil midir? Eğer ezoterizm, gerçekten içinde "iyi" şeyler barındırıyorsa, bunları saklamanın mazeretini merak ediyorum açıkçası.

Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: popperist - Eylül 23, 2009, 02:36:18 ös
Sayın Ceycet

Alıntı
Bazen insanın hayatında öyle dönüm noktarı oluyor ki,o zamanlarda insan,sorularına aradığı yanıtların daha derinlerde olduğuna rahatlıkla ikna olabiliyor.

Söz konusu dönüm noktaları, mesela gelişim psikolojisine dayanarak açıklanabilir. Ergenlik döneminde, takriben lise 1. veya lise 2. sınıflara denk gelen dönemlerde insan zihin ufkunun birden açıldığının farkına varır. Bu sanırım birçok insana olan bir şey, temelinde ruhi durumlar var diyorsunuz. Ben, bu görüşü yadsımayarak, ruhi durumların temelinde de fizyolojik-biyolojik süreçlerin bulunduğunu biliyorum. Söz konusu dönemdeki büyüme, gelişim, hormonal değişiklikler, haliyle bir organ olan beyini de etkiliyor ve o değişimi siz, zihninizde hissedebiliyorsunuz.

Bunu salt ruhsal açılım olarak adlandırmamak gerekir.

Descartes'ın da hayatını okumuşsanız, kendisini bilgiye adayan süreci ilk başlatan şeyin, bir kış gecesi bir şömine önünde koltuğuna oturmuş ateşe bakarken, birden bire bir değişim geçirmiş ve aydınlanmış olması olduğunu söyler. Mesela. Bu benim söylediğim türden değişimlerle açıklanacak bir durum değil tabii. Benim söylediklerim bir süreç işidir, ama mesela Descartes'ınki anlık bir olay. Buna ben anlam veremiyor olsam da, realitede böyle bir olay olmuşsa buna karşı çıkamam.

Spinoza da nişanlısı kendisini terk ettikten sonra "derin" düşünmeye başlamış, kendini okumaya vermiştir mesela :)

Demek istediğim, insan gelişimi için bu türden tecrübeler bir tetikleme oluşturabiliyor. İnsan hayatını tekrar sorguluyor, o zamana kadar ikircikli, tembel olan tutumu birden kararlı ve sebatlı bir yapıya dönüşebiliyor. Ben henüz böyle bir durum yaşamadım. Siz yaşamışsınız mesela, ancak ben yaşamadım.

İşte standart derken bunu kastediyorum ben. Bakın benim yaşamadığım bir olayı, siz yaşamış ve motive olmuşsunuz. Bu "standart" değildir, çünkü benim sizin yaşadığınız türden bir tecrübeye ulaşma yolum yok :)

Keşke bu yola girerken düşündüğünüz süreçleri, vardığınız kararları açıklayabilseydiniz. Böyle olsaydı, ben de bu yollarla düşünebilirdim. Bu yollar bana kapalı olmazdı mesela. Durum "ulaşılabilir" olurdu. (Ama tecrübe olunca bunu ben yaşayamıyorum.) Ve ben de sizin o altta güzelce saydığınız yeteneklere kolay yoldan ulaşabilme yolunu yakalardım.

Benim tek istediğim, sistemli bir düşünce zinciri.

Yoksa pozitivizmle işleyen dış dünya kendi bildiğini okumaya devam edecek. Çağlar, o çağı oluşturan felsefi dinamiklerle kendine anlam katar. Ben, pozitivizm (materyalizm) içinde eksiklikler olduğuna inanıyorum, bu eksikliklerin de bir an önce teşhis edilip, problemlerinin çözülmesine ve içinde metafizik anlamların da "meşru" sayılacağı bir yolu görmek istiyorum.

Ortada bir standart (herkesçe anlaşılabilir, tarif edilebilir, tanımlanabilir bir süreç, model vb..) olmadıkça, kişisel tecrübelerle bir yere ulaşılamayacağına inanıyorum.

Bu olmadıktan sonra, sükunet yerine rekabetçi, "vermek" yerine "alabildiğine alma"cı fırsatçı yapılara meşruluk kazandırmış oluruz. Kişisel tecrübeler, bu yüzden beni çok tatmin etmiyor. Ama o kişisel tecrübeler, iyi bir şekilde nedenleri belirtilerek anlatılırsa, zaten aklın yolu ile bir problemin çözümü anlatılmış olacağından, bu yarar herkese fayda sağlayan, genel geçer, evrensel bir şey olmuş olur.

Benim tek derdim bu.

Saygılar.
Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: popperist - Eylül 23, 2009, 02:54:06 ös
Sayın Ozkann

Bir üstteki mesajımda sanırım kendi istediğim şeyi biraz daha açtığımdan, sizin çözümlerinize de cevabı vermiş bulundum. Ama vaktim var olayı biraz daha netleştirmek faydalı olabilir.

Alıntı
Eğer sır olan öğretinin verilme şekli ise?
Bu sır bilinirse istenilen sonuçlara ulaşılamaz...

Alıntı
Douglas sırrı bilse idi, bu oyuna kendi doğal tepkilerini verebilir miydi?
Kendi yaşamına son verecek kadar içine girebilir miydi?

Alıntı
ben  bir harici olarak 'sır'rın her ne pahasına olursa olsun saklanmasını savunurum. Öylesi tadından yenmez.

Birincisi, "eğer" sözcüğü ile aynı yapıyı ben tersine de okuyabilirim. Siz "eğer sır olan öğretinin verilme şekli ise?" demişsiniz. Ben de "ya öyle değilse?" diye düşünebilirim. Burada farkındaysanız, siz de, ben de bir konuda tam emin değiliz. Tam emin olamadığım bir konuya yıllarımı vermeyi ben bir önceki mesajımda "kumar oynamak" olarak adlandırmıştım. Bu benim için kabul edilebilir bir şey değil. Hayatım ve vaktim ve enerjim üzerine kumar oynayamam, çünkü süreç çok uzun bir süreç.

Sözünü ettiğiniz filmi malesef izlemedim. Ama tam olarak neden bahsettiğini anladım. Sanırım, ana karakter, kendi bildiği yoldan (kendi doğal tepkileri ile) bir problemi çözmeye uğraşıyor, ve sonunda kendi yolunun hatalı olduğu keşfediyor? Bu mümkündür, bir çok insanın kendi doğal tepkileri irrasyoneldir, hatalıdır, mükemmel değildir. Ama bu onların bilgisizliğinden kaynaklanır. Onlara açıklanmamış, ve açıklanmaması gereken bir "sır"dan değil.

Benim anlamadığım hatalı olan bir şeyin hatalı olmasını tanımlamak neden bu kadar zor olsun ki? Bir yerde problem varsa, o problem tanımlanır ve şöyle yapılsaydı daha iyi sonuçlara yol açacağı söylenirdi. Ben buna ikna olurdum. İlle de "bir gizem"in beni motive etmesine gerek yok. Buna daha çok duygusal insanlar eğilimlidir. Ben her zaman mantığımı kullanmaya öncelik verdim.

Sırrı savunmanıza gelince, bilmediğiniz bir şeyi savunamazsınız, çünkü tam olarak neyi savunduğunuzun bile farkında değilsinizdir. Bu şöyle bir olasılığa kapı açıyor; belki o sır denen şey sizin de malumunuz olan bir şeydir, ve sonunda "saklanmasını arzuladığınız" sırrın zaten bildiğiniz veya küçük bir araştırma düşünme metoduyla herkesin bilebileceği bir şey olduğunun farkına varacaksınızdır? Bu olasılıklar meşrudur, çünkü siz sırrın ne olduğunu dahi bilmemektesiniz.

"Tadından yenmez" söylemi bana sanatsal bir ifadeymiş gibi geldi. Evet, ben de kabul ediyorum, gizemli şeyler insanın merakını cezbeder. İnsan ilgi ve dikkatini bu gizeme yöneltir. Doğrudur, motive edicidir. Ama bu duygusal bir şey olmaz mı? Bunun yerine daha motive edici yollar, daha açık, daha seçik yöntemler kullanılabilir ve yine aynı duygusal mekanizma ile, daha bilinebilir ve sır olmayan şeyler "tadından yenmez" olamaz mıydı?

Saygılar.

Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: ceycet - Eylül 23, 2009, 03:10:37 ös
Sayın popperist,

artık hormonlarım,eskisi kadar ruh halimi etkilemiyor;ama bunu özlemiyor da değilim :)Bahse konu "yol"da bir standart oluşturma gayretinde olan ezoterik oluşumlar mevcut;hatta tarikatlar,neredeyse standart hale gelmiş bir irşad sistemi uyguluyorlar.Ama ben bunu tam anlamı ile doğru bulmuyorum.İşin özüne temas edecek,aslını oluşturacak unsurların özgün olması gerektiğini düşünüyorum."Yol" ve "hedef"teki benzerlikler,"yol"daki manzarayı etkilememeli;ozaman sizin talep ettiğiniz standart oluşur ama,içi boş kalır sanırım.

Aslında herkes kendi içinde anlaşılabilir bir modele aşina dır,bilinçsizce de olsa belli bir tarzı benimsemiştir,sanırım.Yaradılışına uygun bu tarzı,anımsama sürecini yaşaması gerekiyor olabilir;tabi,bu sadece benim düşüncem,henüz herhangi bir otoritenin teyid ettiği bir tespit değil.Bakarsınız,belki birgün,"yolun yolculuğu"nu tasvir eden bir standart tarife ortaya konabilir...Ogün "yol"cazibesini yitirmezse...Kimbilir :)
Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: ozkann - Eylül 23, 2009, 08:33:22 ös
Kesinlikle sizi ikna etmeye çalıştığımı zannetmeyin sayın popperist.
İşim bu değil ve kırıcı olmak istemem ama kim benimle aynı düşünüyor umurumda
da değil.
Sırrı bilmeyen harici nasıl olur da sırrın korunmasını savunur demiştiniz.
Bende bir harici olarak kendimden örnek vermek istedim.
Size çözüm bulma, ispat, ikna etme gibi vb. duygular taşımadan..
Alıntı
sizin çözümlerinize de cevabı vermiş bulundum

Malesef izlemediğiniz bir filmi 'tam olarak anlayabildiğinizi' söylemenize rağmen onu da sanmıyorum.
Siz kendi sır tanımınız üzerinden filmin konusu hakkında 'kesin' (ve hatalı) bir yargıya ulaştınız.
Ben film üzerinden sizin sır tanımınızdan farklı bir sır tanımına ulaşmaya çalışmıştım. Malesef başarılı olamadım.
Orada sır, motive eden gizem, arayış için perçinlenen yaratıcılık değildir.
Hatta  öyle olmadığının, sırrın başka şekillerde de varolabileceğinin izahı olarak bu örneği vermiştim.
Kısaca, sır saklanılacak ham bilgi dışında farklı formlarda da bulunabilir demek istedim.
Orada tam olarak 'açıklanmamış bir sırrın' kişiyi soktuğu yolculuktur.
Sırrı bilse idi o yolculuk olmazdı. O sonuçlar olmazdı..
Sırrı merak ederek yoluna devam etmek ile alakası yok.
Absürd bir örnek demiştim o yüzden film üzerinde daha fazla duracak değilim.

Alıntı
Benim anlamadığım hatalı olan bir şeyin hatalı olmasını tanımlamak neden bu kadar zor olsun ki?
Sır a ait kesin bir tanımınız var ve farklı şekillerde olabileceğini kabul etmek istemiyorsunuz gibi geliyor. Yanılıyor olabilirim. Kusuruma bakmayın.
Ancak yüzyıllarca işleyen bir kurum daha derin eğitim metodlarına ve sır tanımlarına sahiptir düşüncesindeyim.

Alıntı
çünkü siz sırrın ne olduğunu dahi bilmemektesiniz.
Ben de bunu anlayamıyorum. İnsanlar neden hemen olayları kişiselleştiriyor?
Şimdi benim de -hayır ben sır nedir biliyorum :) ama sen ...... bilmiyorsun- şeklinde cevap verip olayı uzatmam anlamsız bir döngüye mi sokmam lazım? Sonuçsuz ego çatışmaları...
Hayır yapmayacağım. Siz de (-de ayrı) başlamayın, lütfen.

Sayın Popperist,
Siz aşağıda hala kendi sır tanımınız üzerinden yorum yapıyorsunuz.

Alıntı
"Tadından yenmez" söylemi bana sanatsal bir ifadeymiş gibi geldi. Evet, ben de kabul ediyorum, gizemli şeyler insanın merakını cezbeder. İnsan ilgi ve dikkatini bu gizeme yöneltir. Doğrudur, motive edicidir. Ama bu duygusal bir şey olmaz mı? Bunun yerine daha motive edici yollar, daha açık, daha seçik yöntemler kullanılabilir ve yine aynı duygusal mekanizma ile, daha bilinebilir ve sır olmayan şeyler "tadından yenmez" olamaz mıydı?

Halbuki ben kendi sır tanımım üzerinden bu ifadeyi kullanmıştım.

Absürdü sabit örneğimi değiştireyim. Bir kamera şakası düşünün, fear tactics.
youtube: wsCrZ9v8R3g
Siz korkutulacak kişisiniz, hep korkusuzlukla cesaretiyle övünen, soğukkanlılığı prensip edindiğini söyleyen bir kişisiniz; yani yeni inisiye. Oyuncular da biraderler. Konu da rituel.
Bilgi de konuya bağlı olarak olay sonunda edineceğiniz 'kendi' sonuçlarınız.
Sır bunun şaka olduğudur, sırrı bilmezseniz olay tadından yenmez.
Sırrı bilirseniz olaydan hiç bir şey anlamazsınız.
Buradaki sır merakın cazibesi, motive edici gizem vs değildir.
Yeni inisiye sırrı bilmez. Bilmemesi gerekir.
Denediğiniz yanıldığınız 'kendi' prensiplerinizdir. Yıkılışını gördüğünüz kendi korkusuzluğunuz hakkınızdaki sanrılarınızdır.
Size zorla ham bilgi ve içinizde bulunmadan sahiplenilecek veya sizinle çelişecek prensip verildiğini sanmıyorum. Sonunda kendinizi bilmeye başlarsınız.
Çelişiyorsanız kendinizle çelişirsiniz. Bilginiz ile çelişiyorsa kendinizi hatalı bulmuşsunuzdur.
Alıntı
Sınırlı bilgimin dışındaki bilgiler, belki prensiplerimle çelişmekte olabilir, ve ben böyle bir kumar oynayamam. Ne kadar merak ediyor olsam bile.

Her derecede birşeyler öğrenirsiniz, sınavını da verirsiniz, istemezseniz o 'kumar masasından' kalkarsınız.
Sonuna kadar o masada oturanlara ünlü masonlar bölümünden bakabilirsiniz.
Pek kaybetmiş gibi durmuyorlardı..

Tekrar olacak ama sır düşündüğümüz veya 'kesin' kabul ettiğimizden çok
ama çok farklı formlarda bulunabilir. Hatta sırası ile hepsini de kapsayabilir.
(Evet kesinlik yok ama yüzyıllarca işlemiş bir kurumda çalışmış kişilere bakınca onların da bu sorgulamaları en üst seviyelerde yapmış olabileceklerine inanıyorum)

Bir harici olarak, kendi sır algım ve diğer olasılıkları hesaba katarak, kurumda geçmişte ve şu anda çalışan kişilere bakıp onların tecrübelerine güveniyor ve sırrın saklanmasını savunuyorum. 'Bir harici nasıl olur da' sorunuza 'ben şu sebepten' düşüncelerimi paylaştım. Bundan öte bir amacım da yoktur.

Konu 'sır'
ve ben sırat köprüsünde ince bir kıl üzerinde yürüyor gibi hissediyorum.
Md.7
Bu konuda tekrar fikir beyan etmek istemiyorum.

Saygılarımla
Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: popperist - Eylül 23, 2009, 11:51:15 ös
Sayın Ozkann

Beni ikna etmeye çalıştığınızı düşünmedim. Çünkü bu size, ona, bana bağlı bir şey değil.

Neden biliyor musunuz?

Çünkü ikna olmanın bile standartları vardır.  Ortaya bir veri konur, ve o veri, (ister siz beni ikna etmek isteyin, ister istemeyin, ister ben ikna olmak isteyeyim, ister istemeyeyim) mantıklıysa ikna edicidir, bir yerinde hata varsa da ikna edici değildir.

Bu konu size veya bana bağlı bir şey değil. Realiteye bağlı bir şey, ve ben başından beri bundan bahsediyorum zaten.

Bunun farkında olarak da olayları kişiselleştirmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Ben olgulara bakarım, kişilere değil.

Siz tarihteki ünlü masonlara bakarak "sır"ın çok da kötü bir şey olmadığı sonucunu çıkarmışsınız. Ne yazık ki bu sorunu çözmez. Buradaki mantık hatası çok barizdir (arg. ad populum, genelleme vb.). Ve bu konu ayrı bir konu başlığı olabilir. Fallacy olmasa dahi bu konu bir çok soru doğurur ve bunların cevaplanması gerekir (Bu kişiler acaba ünlendikten sonra mı locaya dahil edildiler, yoksa ilgili oldukları konularda yeteri kadar parlamadıkları sırada mı? Sır yolundaki ilerlemeleri mi bu insanları başarılı yaptı? Yoksa başarılı oldukları için mi loca sahiplendi? Bu kişiler neden sürekli "yönetici" konumundaki siyasi kimliği öne çıkan insanlar? Yoksa "cemaat" gücünü kullandıklarından mı sürekli yönetici konumunda başarı kazanıyorlar? Neden başarı sadece ağırlıklı olarak "yönetme" "seçilme" "pr" konularına has olmak zorunda, fakat pr gerektirmeyen pozitif bilim alanında değil? Bu alandaki başarılara masonluk ne açıdan katkı sağlamıştır? Bu alanda başarılı olan fakat mason olmayanlar da "sır" yolunda koşmuşlar mıdır? gibi bir ton soru. Ama bunları sormayacağım, bu tamamen başka bir konu.)

Alıntı
Ancak yüzyıllarca işleyen bir kurum daha derin eğitim metodlarına ve sır tanımlarına sahiptir düşüncesindeyim.

Bir kurumun yüzyıllarca işlemesi o kurumun bir konuda "yetkin" olmasını zorunlu kılmaz. Osmanlı hanedanı da 600 sene kesintisiz süregelmişti, ama vergi toplamaktan başka bir üretici ekonomi teorisi geliştirememişlerdi. 20.yy'da kurulan çoğu kurumun da çok uzun süreli olacağını kestirebilirim. Masonluk kurumu ezoterik bir kurum olduğu için endüstri devrimine ihtiyaç duymadı. Fakat geçtiğimiz yüzyılda kurulan çoğu kurumun da artık kendi yolunda bir yatağı oldu ve bu kurumlar da uzun süreli olacaktır. Endüstri devriminden önce ya bir Royal Society kurulabilirdi, ya da ezoterik, dini cemaatler. Nitekim Bektaşilik, Mevlevilik de çok uzun süre yaşamıştır.

Alıntı
Kısaca, sır saklanılacak ham bilgi dışında farklı formlarda da bulunabilir demek istedim.
Orada tam olarak 'açıklanmamış bir sırrın' kişiyi soktuğu yolculuktur.
Sırrı bilse idi o yolculuk olmazdı. O sonuçlar olmazdı..
Sırrı merak ederek yoluna devam etmek ile alakası yok.
Absürd bir örnek demiştim o yüzden film üzerinde daha fazla duracak değilim.

Evet, ben sırrı, saklanılacak ham bir bilgi olarak gördüm. Ta başından beri.

Çünkü "Bilgi" dışında bir sırrın saklanılacağı başka bir form da tanımıyorum. Bunu hayal dahi edemiyorum. Mevlana'nın "bu sır ancak bilinir, açıklanamaz" deyişindeki gibi. Ben Mevlana'nın bu sözünü de anlamıyorum. Örneğinizin absürd olduğunu söylemişsiniz. Buna katılmak durumundayım (Kişiselleştirmiyorum). Ama söz konusu filme rastladığım ilk fırsatta izleyeceğim.

Benim tek derdim, bu tür hatalı düşüncelere ve sanılara yer bırakmadan bir şeylerin açıklanabiliyor olduğunu hatırlatmaktı.

Eğer hakikaten Ozkann ve Mevlana'nın deyişindeki gibi "bilinen, ama açıklanamayan" formlar varsa (ki her ne kadar ben ve epistemoloji böyle bir şeyi bu zamana kadar keşfedememişse de, "bu zamana kadar olmayan bir şey artık olmayacak" diye bir şey olamaz. Pek tabii olabilir) kısa bir şekilde "yaptığımız şu an için anlaşılamaz" denilmesi yeterli olabilirdi.

Takma adımı Popper'dan aldım, bu filozofa ben bir çok şey borçluyum (ironik olarak Popper'ın babası da mason üstadıdır :) Ama kendisi değil ) O benim dünyayı ve dünya üzerinde işleyen süreçleri açık ve seçik olarak anlamamı sağlayan araçları bana (ve bu yolu benimseyen herkese) sundu. Ben bu yolun bana halen fayda sağladığını görüyorum. O yüzden bu konuyu bu kadar didikledim, ve zaten başlangıçta umduğum açıklamaları burada buldum. (Tekrar söylüyorum, beni ikna etmek istemeseniz bile, ortaya koyduğumuz şeyler zihnimizle muhatap olduğundan, o süzgeçten ister istemez geçiyor :) ).

Ne bulduğumu da söyleyeyim; Bir belirsizlik umuyordum ve bunu buldum.

Mantık ilkeleriyle açıklanamayan formlar umuyordum, bunu buldum.

Sanılar ve zanlar umuyordum, bunları da aynen buldum.

Açıklanmış standartlar olursa "içi boş" olacağı için dudak bükülecek şeyler umuyordum, bunu da buldum (Sy. Ceycet'in mesajında)

Bütün bunlar, gerçekten belirsizdir, ve bugünün bilim terminolojisinde açıklanamaz.

Ama ben bunların gerçek dışı olduğunu yine söyleyemem. Belki günün bilimi çok geridedir, kim bilir? Fakat ben Masonluktaki bu belirsizlik ve karışık terminoloji sürdüğü sürece ona bağlanmak durumundayım. Ben bunları sorgulamak durumundayım.

O kumar masasından kârlı da çıkabilirim. Ama hala o kumar masasının neyi amaçladığını bilemiyor olarak.

Elimde olmadan kırdığım varsa özür dilerim.

Emek verip yazdıkları için bu konuya katılanlara da teşekkür ederim.






Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: Genius Loci - Eylül 24, 2009, 02:27:03 ös
sn. popperist,

bilim : "yasalara uygun ve veya deneysel yöntemlerle doğrulanmış belirli olgu konu ya da olay kategorilerine ilişkin bilgileri bir araya getiren tutarlı bütün"

ölçemediğimiz kavramlar bilim dışında kalıyor değil mi?..

yukarıda söylüyorsunuz ben de katılıyorum ki bilimdışı olan herşey gerçekdışıdır da diyemeyiz. o zaman şu yukarıdaki bilimin tarifi bilimsel midir?

gerçeği bilimin tarifiyle sınırlamak doğru mu? Heidegger Sartre gibi düşünürlere göre "bilgi ve bilgiden türeyen şeyler insan yaşamının değerinin belirlenmesi için kriter değildir. önemli olan insanın niçin varolduğunu anlamaktır. Varlığın anlamını bulduğumuzda yaşamın kendisini de çözmüş oluruz" dediklerinde onlar da birer mistik olarak görülüp "varoluşculuk"ta bir mistik inanış olarak kabul edilmemiş miydi?

Hegel gerçek olan akılsaldır, akılsal olan da gerçek diyor ya peki akıl bilim metodu ile sınırlandırılmalı mıdır? Denemelerde Monteigne kimse aklından şikayetçi değildir. Aklından şiayet etmek için aklın ötesini görmelidir diyor. Ozaman herşey akılla izah edilebilir mi? Aklın ötesi varsa...

Ben sizin mistisizm görüşünüze katılmıyor. Masonluk mistik bir kurum değildir. Ezoteriktir evet ama mistik değildir. Akıl ve hikmeti rehber bilmesi bile onun mistisizmden ne denli uzak olduğunu gösterir. Haklısınız forumda pek fazlaca mistik mevzular konuşuluyor. Ama burada bunların konuşuluyor olması Masonlukta bu var demek değildir. Nihayetinde burası bir forum. Üyelerinin kahir ekseriyesi harici.

Pek çok kez söyledim yine söyleyeyim. Masonluk nasıl zevk edersen öyledir.

Sır mevzusunda, neyse söylesinler diyorsunuz, biz de bilelim. Masonluktaki sır nedir ne değildir bilmem. Bildiğim sudur: kaydedeğer hiçbir sır olmasa bile sır saklamayı bilmek sırrı bile başlı başına insanın gelişiminde önemli bir yer tutar.

Ünlü Masonlardan bahsetmişsiniz. Bazı sorular sormuşsunuz. Bence o yaklaşımda yanlış, Dernekte pek çok üye var pek çoğu ünlü değil, işinde gücünde insanlar, kimisi devlet memuru, kimisi orta ölçekli esnaf. Sizin bakışınızla sanki Derneğe girene yürü ya kulum deniyor ya da Dernek sadece yürü ya kulum denilenleri alıyor gibi bir sonuç çıkıyor. Bu da yanlış. Masonluk, harici hayattaki işlerinize katkı sağlamaz. Mason oldunuz diye önünüzde kapılar açılmaz. Belki, hele bu belki Türkiye olunca daha bir kuvvetli çıkıyor ağızdan, tam tersine Mason olduğunuz duyulunca harici yaşamınızdaki bazı kapılar kapana da bilir.

Yukarıda aklın yanında hikmetten de bahsettim. Çünkü hikmet aklın gücüdür. Akıl, hikmetiyle kuvvete, kuvvet sevgiye, sevgi de akla aynı uzaklıkta, aynı derece ile bağlıdırlar. Bunlardan biri noksansa yapılan iş, yontulan taş, verilen eser eksik kalır. Hikmet üzerinde düşünmekte hikmet var bence :)

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: popperist - Eylül 28, 2009, 09:16:46 ös
Sayın SkullG

Alıntı
gerçeği bilimin tarifiyle sınırlamak doğru mu? Heidegger Sartre gibi düşünürlere göre "bilgi ve bilgiden türeyen şeyler insan yaşamının değerinin belirlenmesi için kriter değildir. önemli olan insanın niçin varolduğunu anlamaktır. Varlığın anlamını bulduğumuzda yaşamın kendisini de çözmüş oluruz" dediklerinde onlar da birer mistik olarak görülüp "varoluşculuk"ta bir mistik inanış olarak kabul edilmemiş miydi?


Çok güzel bir açıklama.

Evet, ve onlar halen mistik olarak görülürler. Varoluşçuluk, 20.yy'a hakim olan mantıktan kopan bir sürü ideoloji ile birlikte ortaya çıkmış, post modern bir akımdır. Tüm post modern akımlarda olduğu gibi, irrasyonel temeller içerir. İddia ettiği şeyi tam olarak tarif edemez, açıklayamaz, temellendiremez. Ama yine de iddia eder. Ben varoluşçuluğa daha çok karşıyım aslında. Niyeti çok iyi; insanın kendi özüne dönmesini istiyor. Bu mükemmel bir amaç. Ama bunu materyalist kuramları kabul ederek yapıyor. Dayandığı temelle kendisi çelişiyor ancak bunu sorun etmiyor.

Burada en azından materyalist bir payda yok.

Benim aslında bu konuyu açarken amacım, "sizin yaptıklarınızın ve tartıştıklarınızın bilimsel bir açıklaması yok. Boşa kürek çekiyorsunuz" demek değildi.

Ben ortada bir standardın olmadığından yakındım.

Düzen yok yani.

Şöyle bir örnek vereyim;

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=432250&sa=45985647

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=438798

"Elinizdeki kitap uygulamalı derslerle Hermesçi bilimleri öğretmektedir. Alıştırmalar beden, ruh ve tini geliştirmekte ve öğrenciye kendi yararına kullanabileceği okült güçler vermektedir.
Okuyucu bu kitapta ateş,'hava, su ve toprak elementlerine, bu elementlerin olumlu ve olumsuz özelliklerine, insan bedeni üzerindeki etkilerine dair birinci el bilgi edinecektir."

Bakın mesela bu bir standarttır, bir yöntemdir. Bir metodolijidir. "Eğer yaparsan, şuna ulaşırsın" der. Bu düzenin iyi kötü bir yapısı vardır. Ama burada böyle bir şeyden bahsedilmiyor.  Bunlar tartışılmıyor. Birbirinden ayrık konulara çok rağbet ediliyor. Yorum olarak da "paylaşım için teşekkür" falan yazılıyor.

Ben sadece işe yarar bilgiden ve bunun (eğer bir topluluksak ve topluluğun ortak aklından yararlanmak istiyorsak) tartışılmasından yanayım.


Başlık: Ynt: Mistisizme bu kadar rağbet neden?
Gönderen: ozak1977 - Eylül 28, 2009, 11:22:51 ös
İşe  yaramadığını da nerden çıkardınız ?