Forumun Mason Sözlüğü bölümünün Terimler ve Kavramlar alt bölümünde bir kavram olarak bilgelik üzerinde yeterince durduk.
Ben bir zamanlar bu konu üzerinde bir başka çalışma yapmışım. Bir rastlantı olarak arşivimin içinde onu buldum. Şöyle bir gözden geçirdim. Foruma iletmek üzere şurasından burasından biraz kırptım, kısalttım. Bakın ortaya ne çıktı; tartışılası...
Bilgi bakımından çok noksanlığı olan kimseler, evrenin olay ve olguları karsısında şaşkın birer izleyici olarak kalmaya, bunları anlamadan altında ezilmeye tutsaktır.
Böyle kimseler, gerek doğal gerekse toplumsal oluşumların nedenlerini, bunların birbirleriyle olan ilişkilerini, yasalarının temellerinde yatan gerçekleri ne yazık ki bir türlü anlayamaz, kavrayamaz.
Bu nedenle bilgi bakımından çok noksanlığı olan kimseler, bireysel gelişimlerini de ancak kısır bir düzeye kadar çıkarabilir. Bu düzeyde ise, ne kendilerine doğru dürüst bir yararları olur ne de toplumları için evrim doğrultusunda olumlu katkılarda bulunabilirler. Zaten birincisi olmayınca ikincisi nasıl olabilir ki?...
İnsanın bilgi sahibi olabilmek için çalışması gerekir; okuması, dinlemesi, gözlemesi, incelemesi… Sonra topladığı ve edindiği verileri, bilimsel yöntemle, özgürce, akıl yoluyla değerlendirmesi gerekir.
İnsanın gerçekten de bilgi sahibi olabilmesi için o kadarı yetmez. Kibiri, gururu, böbür1enmeyi, üstünlük tutkularını silip atabilmesi de gerekir. Kendini sınamaya sokabilmesi gerekir.
İnsanın bilmediğini bilir gibi görünmeye kalkışrnarnası, hele bu bağlamda kendini kandırmaktan kesinlikle sakınması gerekir.
İnsanın bildiği bir şeyi bildiğini bilmesi, bilmediği bir şeyi ise bilmediğini de bilmesi gerekir.
Bu benim sözüm değil. Konfüçyüs söylemiş.
Fakat güzel söz değil mi?... Üstelik doğru söz.
Can kurban bu söze. Çünkü işte bu bilgeliktir.
Bildiğini bütünlemeye çalışan, bilmediğini ise öğrenmeye uğraşan insan, farkına vardığı yanlışlıklarının, yanılgılarının, noksanlarının bilincindeyse; bildiklerinin doğrulukları üzerinde diretmez. Çünkü o bilgedir.
Bilge kişi, bilgileriyle erdemlerini birleştirebilen, böylelikle bütünlenmiş bir karakter oluşturabilen insandır.
Bilginin en zorlu engeli bağnazlıktır. Bağnazlığın en tehlikeli olanı ise “bilgi bağnazlığı”dır. Bundan sakınmasını bilen kimse bilgelik yolundadır.
Gelişme ve olgunlaşmayı isteyen, gerçekleri arayan kimse, bilgisine güvenme1i ama bildiklerinin göreli ve noksan olduğunu hatta yanlış bile olabileceğini de bilmelidir.
Bunu becerebilen bilgili ve erdemli kişinin yani bir bilgenin niteliklerinden biri de, “susmasını bilmek” tir.
Fakat o susmasını bilmek var ya… İşte o başlı başına bir konudur. Acaba ona da girsek mi? Haddimizi aşmak olmaz mı bu?