Masonlar.org - Harici Forumu

Mason ve Masonluk Nedir? => Turkiye`de Masonluk => Konuyu başlatan: BULGARIA - Mart 10, 2012, 01:25:35 öö

Başlık: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: BULGARIA - Mart 10, 2012, 01:25:35 öö
Merhabalar.

Öncelikle yazdığım bu iletilerin kendi düşüncelerimi katarak okuduklarımı yorumlamam sonucunda ortaya çıkan ya da okuduklarımın doğruluğundan emin olmak amaçlı sorulmuş sorulardan oluşan iletiler olduğunu ve forumu kesinlikle bağlamadığını şahsıma ait olduğunu belirtmekte fayda görmekteyim. Teşekkür ederim.


Bu aralar araştırmalarını sıkı takip ettiğim İsviçre'nin Alpina Büyük Locası üstadlarından Otto Bachmann ' ın bir bir yazısı beni aldı götürdü Türkiye'ye kadar bağladı bu konuda forum üyeleri mason üyeler ne diyecekler yine bir merak içerisine girdim ve bir gecemi daha uyumak yerine bu soruya cevap beklemek için harcamaya karar verdim.


Otto Bachmann yazısında 1919 yılında Paris'te iki loca düzenli olmaya da önem vermeyerek bir büyük loca oluşturmuşlar ve adına da Fransa için bağımsız ve düzenli büyük loca demişlerdi.Sonra bu ad Ulusal Fransız Büyük Locası olarak değştirildi.Bu büyük locanın kuruluşu düzenli olmamasına karşın İngiltere Birleşik Büyük Locasınca hemen tanınması ilginçtir. Diyor.!!


O yıllarda İngiltere Birleşik Büyük Locasının diğer localar ve obediyanslar üzerindeki baskısı malum..Nasıl oldu da düzensiz olan bu büyük loca anında tanındı ?? Üstüne üstlük bu büyük loca Fransızlara gerçek masonluğun insancıl ( homannitare ) olmadığını kilise taklidi bir örgüt olduğunu telkin çalışan kilise ile sıkı işbirliği içinde bir büyük locadır. Benim aklıma o yıllarda acaba İngiltere Birleşik Locasının kilisenin emrindemi hareket ettiği gelmedi değil.. Ki bunlardan bir süre öncede düzensiz masonluğun son derece yükseldiğini ve yayıldığı gerçeğini göz önüne alırsak...İngiltere birleşik büyük locası tamamen din ağırlıklı bir baskı kurmuş gibi geldi bana sayın forum üyeleri ve mason üyeler ne derler bilmiyorum belki konunun o kadar bir önemi de yok gibi de gelebilir ama ben okuduktan sonra bu çelişkiler bana ilginç geldi.


Şimdi şöyle dediğini duyar gibi oluyorum sayın forum üyelerinin iyide konu başlığı ile içeriğinin alakası yok hani Türkiye'deki oluşum üzerine söylenen birşey yokmu ?

Evet o da şöyle..

Türkiye kısmında dinle alakalı bir kısma değinmek istemiyorum belkide içinden çıkamayacağımdan korktuğum için olabilir diye bir itirafta bulunayım.Türkiye'deki Düzenli ve Düzensiz sayılan obediyanslar adına yapılmış birer konuşmayı aktarmak istiyorum Türkiye Büyük Locası eski büyük üstadlarından Necdet EGERAN'ın kendi obediyansı dışında kalan Türkiye Büyük Mason Mahfili üyesi masonları agnostlikten deistlikten öte ateistlik yani inançsızlık imansızlık dinsizlikle suçluyor. '' Memleketimizde Düzenli Masonluk olarak bağımsız Türkiye Büyük Locası, Türk Yükseltme Cemiyeti adı altında cemiyetler kanunu uyarınca faaliyettedir''dedikten sonra şöyle devam ediyor sayın Necdet EGERAN Üzülerek kaydedelim ki görüş ayrılığı yüzünden memleketimizde düzensiz masonlukda vardır.Değerli birçok Türk Masonlarını halen de sinesinde toplamış olan ve Türk Mason Derneği adı altında 1909 ' dan beri bütün Türk Masonlarına hakim durumda faaliyette bulunan ve fakat Türkiye Büyük Locası'nın 1956 da kuruluşundan sonra dahi bazı idarecilerin bu hakimiyeti sürdürme mücadelesi nedeniyle 1966' yılında düzensiz hale gelen İskoç Riti Yüksek Şurası yerini düzenli olarak tanınan Türkiye Kültür Ve Fikir Derneği adıyla kurulan İskoç Riti Yüksek Şurası'na bırakmıştır.

1966 Yılından beri düzensiz İskoç Riti Yüksek Şurası olarak faaliyetine devam eden Türk Mason Derneği tıpkı 1956'dan önce olduğu gibi kendisine bağlı ve 1'den başlayarak 33.dereyece kadar kesintisiz çalışan kırmızı localar kurmuştur. ( Burada yine bir soru daha yöneltmek istiyorum Türkiye'de bildiğim kadarıyla derecelerden bir kısmı işlenmiyor.Burada nasıl kesintisiz şekilde 33.dereceye kadar diye bir söylemde bulunuyor ???? )


Umarız ki Düzenli ve Düzensiz bu iki ayrı masonluk başkalarına aşılamaya çalıştıkları toleransla beraberliği kendilerinede amaç edinmek sureti ile birleşerek çok daha kudretli tekvücut bir Türk Masonluğu kurmakta geçikmezler.'' diyerek konuşmasını bitirmiştir.



Sayın necdet EGERAN'ın bu yazısına cevaben Türkiye Büyük Mason Mahfili Yüksek Şurası Grankomondörü Dr. Selami IŞINDAĞ şunları söylemiştir:

Türkiye Mason Mahfili Yüksek Şurası 1909'dan beri süregelmektedir. 19 Süprem konseyce tanınmaktadır. Yanlızca İngilizler ve onlara tabi olanlarca tanınmamaktadır.Türkiye Kültür Ve Fikir Derneği Yüksek Şurasını kuranlar sekiz kişi olarak bizden istifa ettiler ve İngiltere'ye '' Biz 1909'un'' devamıyız diyerek gerçek dışı konuşarak onlarca düzenli tanındılar.



Bu iletim benim okuduğum makaleler kitaplar sonrasında aklıma takılan sorulardan çok ufak birkaçını içeriyor.Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyor sorularımın cevaba kavuşacağınıda umuyorum umarım mason üyelerin katılımı sağlanır.

En önemli sorular bunlara da dikkat çektikten sonra yazımı sonlandıracağım farkındayım biraz uzun oldu özür diliyorum.


* Türkiye Kültür Ve Fikir Derneği gerçekten Türkiye Büyük Mason Mahfili Yüksek Şurasından ayrılan 8 kişi tarafından mı kurulmuştur ?

* İngiltere Birleşik Büyük Locası 1900'lü yıllarda tamamen kilise odaklı mı çalışıyordu ? Ve bu neden den dolayımı düzensiz olan fakat tamamen kilise ile işbirliği içerisinde olan bir Büyük Locayı hemen tanıdı ??

* Türkiye'de bünyesinde değerli birçok Mason bulunduran ve 1909 'dan 1966'ya kadar Türkiye'deki bütün Mason Localarına hakim olan Şura Türkiye Büyük Mason Mahfili Yüksek Şurası mıdır ?



Şimdiden Çok Teşekkür Ederim Saygılar.
Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: Genius Loci - Mart 10, 2012, 03:18:59 ös
Kısa cevaplar vereyim.

Kırmızı bölümde sorduğunuz soru. Orada kastedilen 1den 33e kadar her derecede egemen bir yapıdır. Yani Sembolik derecelerin yönetim ve egemenliğini de kendinde barındıran bir yapının oluşturulması istemi vurgulanmis.

Türkiye Yuksek Şurası, Suprem Konsey duzenli olma vasfini yitirdiği için 33. Dereceden Masonlar tarafından yeniden organize edilmiştir. Dolayısıyla Suprem Konseyden bir ayrılma değil, Suprem Konsey düzensiz hale geldigi için Türkiye Yuksek Şurasının yeniden örgütlenmesi soz konusudur o tarihte.

Ayrıca hiçbir zaman Türkiye mason mahfili Yuksek şurası diye bir oluşum da olmamıştır. T. Büyük mason mahfili 1966 yılında Suprem Konseyin destegi ve yonlendirmesiyle HKEMBLndan ayrılanlar tarafından kurulmuş düzensiz bir kurulustur. 3. Sorunuza da bu sebeple ahayım cevabını verebilirim.

Saygılarımla.
Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: BULGARIA - Mart 10, 2012, 03:54:03 ös
Sayın skullG alakanız ve cevaplarınız için teşekkür ederim. Her zaman cevaplarınızdan faydalanmam dileklerimle.



Saygılar.
Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: ADAM - Mart 10, 2012, 04:08:13 ös

Sayın SkullG bir katkıda bulunduğu için sağ olsun var olsun.

Sağ olsun var olsun ama dedikleri yanlışlı.

Bu yanlışlık, Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti'nin yapılanma kurallarının, Türkiye'de dünyanın başka hiçbir ülkesinde olmayan bir şekildeki bir yorumundan ileri geliyor. Bu konuyu iyi bilmeyenler bu yanıltıcı yoruma kolayca kapılabilir.  İyi bilenler ise bu yorumu yutmaz.

Elbette Sayın SkullG'nin dediklerinin tümü yanlış değil. Fransa'da bir Fransa Büyük Doğusu Yüksek Konseyi var. una öyle denilişin bir nedeni var. Fakat Türkiye'de ........ Büyük Locası Yüksek Konseyi diye bir şey yok; hiçbir zaman da olmadı. Bir diğer deyişle Türkiye'deki Süprem Konsey ile Yüksek Şûra, ÖMBL ya da HKEMBL ile bağımlı değil.

Sayın SkullG'nin aktardığı yorumun niçin yanlış olduğuna belki sona geleceğiz. Şimdilik bir kısa nottu bu.

   
Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: Genius Loci - Mart 10, 2012, 04:35:28 ös
Soru Fransa ile ilgili olmadigi için TRde öyle bir isimle yapılanma olmadıgını söyledim. Ben de kısaca cevap vermiştim. Sonuçta bize göre genel ve kısaca olan budur. Adam'a göre yanlış olabilir, bunu tartışacak değilim. Çünkü düzen vb konularda farklı düşüncelere sahip olduğunu biliyoruz. Saygıyla
Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: ADAM - Mart 10, 2012, 06:19:26 ös



Bu uzun yazıya açıklamalar getirirken nereden başlamalı acaba?

Hadi Sayın Bulgaria’nın Otto Bachmann’dan aktarımlarından başlayalım.

“Otto Bachmann yazısında 1919 yılında Paris'te iki loca düzenli olmaya da önem vermeyerek bir büyük loca oluşturmuşlar ve adına da Fransa için bağımsız ve düzenli büyük loca demişlerdi.Sonra bu ad Ulusal Fransız Büyük Locası olarak değştirildi.Bu büyük locanın kuruluşu düzenli olmamasına karşın İngiltere Birleşik Büyük Locasınca hemen tanınması ilginçtir. Diyor.!!”


Tarih doğru mu acaba? Bana sanki bu iş 1. Dünya Savaşı’ndan önceymiş gibi geldi. Hadi onu bir yana bırakalım. Buradaki noksanlık şunu göz ardı edişte: O iki loca zaten böyle bir amaçla kopmuşlardı. Ancak kusura bakmasınlar ama ben İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın iki locanın kurmuş olduğu ve adına büyük loca dediği bir örgütü düzenli bir obediyans olarak kabul etmiş olduğunu sanmam. Şimdilerde kapalı durumda olan Fransa Ulusal Büyük Locası’nın tarihçesine daha dikkatlice bir bakmalı. Mutlaka en az üç loca vardır. İngiltere Birleşik Büyük Locası böyle bir hataya yatmaz.

Otto Bachmann bunu hayretle karşıladığını belirtiyor. Niçin? Çünkü az sonrasında İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın kendisiyle pek de uyum içinde olmayan mason örgütlerini nasıl da itelemiş olduğunu anlatacaktır.

Oysa bunu hiç de hayretle karşılamamak gerekir. İngiltere Birleşik Büyük Locası yaklaşık yüz yıldan beri Fransa’da bir kale edinmek eğilimindedir ve bunu bir türlü sağlayamamaktadır. İşte şimdi bir fırsat doğmuştur ve elbette bunu hemen değerlendirmeye girişecektir.

İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın bu tutumunu hiç de din ya da inanç ağırlıklı olarak görmemek gerekir. O zaman yanılgıya düşeriz. Bu işin içerisindeki asıl etken uluslar arası ekonomik politika, sömürü ve kolonizasyon düzeni, mason örgütlerinin bu doğrultuda kullanılışıdır.

Ancak bir şey daha… Temiz duygularla baktığımız Masonluk sadece İngiltere Birleşik Büyük Locası tarafından mı böyle sapkın ve hiç de olmaması gereken bir amaçla kullanılmıştır? Elbette hayır. İskoçya, İrlanda Fransa, Hollanda, Belçika, Danimarka, İspanya hatta Almanya… Al birini vur ötekine… İngiltere’nin ötekilerden belirgin farkı, büyük locanın doğrudan krallık ailesinin (royal family) yönetimi altında oluşu ve Masonluğun İngiliz Dış Politikası ile âdeta iç içe bir hale getirilmiş olması. Bu durumun günümüzde değişmiş olduğu söylenemez. Sadece 19. yüzyıl tarzı sömürgeciliğin yerini küresel tröst oluşumları aldı, o kadar.

Ben şimdi burada durayım. Bundan sonrası Türkiye ile ilgili. Onu ayrıca ele alalım.


Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: Tij - Mart 10, 2012, 06:57:22 ös
Gecenlerde baska bir baslik altinda sayin ADAM"dan rica etmistim " acaba Masonlugu sinifsal bir bakis acisiyla irdeliyebilirmiyiz" diye ama cevap alamamistim aslinda cevap almayacagimida bilerek bu istekte bulunmustum.



Alıntı
İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın bu tutumunu hiç de din ya da inanç ağırlıklı olarak görmemek gerekir. O zaman yanılgıya düşeriz. Bu işin içerisindeki asıl etken uluslar arası ekonomik politika, sömürü ve kolonizasyon düzeni, mason örgütlerinin bu doğrultuda kullanılışıdır.

Ancak bir şey daha… Temiz duygularla baktığımız Masonluk sadece İngiltere Birleşik Büyük Locası tarafından mı böyle sapkın ve hiç de olmaması gereken bir amaçla kullanılmıştır? Elbette hayır. İskoçya, İrlanda Fransa, Hollanda, Belçika, Danimarka, İspanya hatta Almanya… Al birini vur ötekine… İngiltere’nin ötekilerden belirgin farkı, büyük locanın doğrudan krallık ailesinin (royal family) yönetimi altında oluşu ve Masonluğun İngiliz Dış Politikası ile âdeta iç içe bir hale getirilmiş olması. Bu durumun günümüzde değişmiş olduğu söylenemez. Sadece 19. yüzyıl tarzı sömürgeciliğin yerini küresel tröst oluşumları aldı, o kadar.
Ne diyelim, söyle diyelim " Sayin ADAM hayat bizim temiz duygularimiza göre degil kendi diyalektigi ve yasalari ile isliyor"

En derin saygilarimla
Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: BULGARIA - Mart 11, 2012, 12:54:03 öö
Parça parça aydınlanıyor tüm sorularım cevaplar tamamen gelene kadar yorum yapmayı bırakıp sorduğum sorulara karşın aldığım cevapları işliyorum. Ve taşları yerine oturtuyorum.Teşekkür ederim.
Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: ADAM - Mart 11, 2012, 08:47:51 öö


Türkiye’deki bu “düzensiz sayma olayı” gerçekten çok ilginç… Civciv kabuğundan çıkmış kabuğunu beğenmemiş benzeri…

Osmanlı Devleti’nde zamanında birtakım localar kurulmuş. Bunlar, bu coğrafyaya göre yabancı obediyanslara bağlı localar. Bu locaların üyeleri arasında Türkler de var ve zamanla sayıları artıyor. Hiç Türk üyesi olmayan localar da var elbette. Sonra bir ulusallık eğilimi baş gösteriyor. Türk masonlar kendi ulusal obediyanslarını kurma özleminde. Bunun gerçekleşme tarihi 1909.

Sonra… Burada Türk Masonluğu’nun tarihini baştan sona anlatacak değilim. 1950’li yılların ikinci yarısına yani diyelim ki Türkiye Büyük Locası’nın yeniden kuruluşuna kadar hiç kimse ne locasının ne de büyük locanın düzensizliğinden söz etmekte değil. Ancak işte o tarihte kıpırtılar başlıyor. Acaba neden dersiniz? Neden daha önce yıllar boyu değil de o tarihlerde? 1950’li yılların özelliği nedir? (Bu sorunun yanıtına lütfen uluslar arası ilişkiler ve ekonomik politika açısından bakın.)

1964 yılında Türk Masonluğu’nda patlayan bir olay var. Bilinen olay. Ancak çoğu kişinin sandığının hatta ileri sürdüğünün aksine, o olayın Türk Masonluğu’nun bölünüşüyle doğrudan bağlantısı yok. Fakat ben burada şimdi Türk Masonluğu’nun 1966 yılında niçin ve nasıl bölündüğünü de anlatacak değilim. O konu bununla bağlantılıdır ama ayrıdır.

İşte aynı sıralarda büyük locanın bir genel kurul toplantısında, âdet yerini bulsun diye bir konsekrasyon töreni düzenleniyor. Şimdi bu konsekrasyon yapılıp, bunun yapılmış olduğu mabet Aziz Yahya’ya ithaf edildi diye, o anda “pat” Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası birdenbire düzene kavuşuverdi. Bununla birlikte “pat” bu büyük locayı oluşturan tüm localar Anglosekson Masonluğumnun ilkeleri otomatikman benimsedi ve düzene kavuştu. Aynı anda “pat” tüm masonlar daha önce bir Ulu Yaradan’ın varlığına (ayrıntısını geçelim) inanmakta olsa da olmasa da şimdi inanıverdi ve onlar da düzenli oldu. Fakat işte bu andan önce bunların hepsi düzensizdi ne yazık ki…

Oldu mu?

Oldu diyorsanız oldu.

Ancak bunlar yetmedi İngiltere Birleşik Büyük Locası’na… Zorlayacaktı biraz Türkiye’deki masonları. Görsünlerdi bugüne kadar etmiş oldukları yanlışın cezasını. Bir menşe kanıtlasınlardı bakalım Tanıma Koşulları’na uygun olarak.

İşte o zaman Resne bulundu. Türk Masonluğu Resne Locası’ndan doğmuştu.

Oldu mu?

Oldu diyorsanız oldu.

İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın nutku tutuldu. Türkiye’deki masonlar aslında İngilizlerin kendileri için büyük bir tören düzenlemesini bekliyordu. Umutları kursaklarında kaldı. İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın Büyük Sekreteri iki satırlık bir tanıma mektubu gönderdi. Koskoca Kent Dükü Prens Edward bir de bununla uğraşacak değildi ya!

Oldu mu?

Oldu.

Şimdi bu arada oluşan birtakım olaylar nedeniyle büyük locadan ayrılıp kendilerine Masonluğun evrensel kurallarına ve yöntemlerine uygun olarak localar kuranların hepsi –kendileri de locaları da- düzensizdi; bir araya gelip kurdukları bir yeni büyük loca da düzensizdi. Çünkü düzenli olmak sadece yönetimine âdeta el konulmuş durumda olan büyük locanın hakkıydı, henüz o İngiltere Birleşik büyük Locası sorunu çözümlenememiş olsa da…

Merak ettiğim bir şey var… Acaba aynı sıralarda bir grup mason daha hatta belki iki locanın bütünü büyük locadan ayrılıp, tıpkı 1910’lu yıllarda Fransa’da olduğu gibi Türkiye Ulusal Büyük Locası’nı kursaydı, İngiltere Birleşik Büyük Locası da o örgütü düzenli olarak tanısaydı, nice olurdu Türkiye’deki Masonluğun halleri? Şimdi kim düzenli (muntazam), kim düzensiz (gayri muntazam) olurdu?

Düzenli Masonluk İngiltere Birleşik Büyük Locası’nın tekelinde mi?

Şimdi bunun ardından bir de şu Yüksek Şûra/Süprem Konsey sorunu var değil mi?

Tamam, ona da bakarız ama şimdilik buyursun düzenli bir obediyansın düzenli localarının düzenli üyesi olan masonlardan isteyenler, şu soruya yanıt versin verebilirlerse:

Masonluktaki düzen (intizam), dünya yüzünde adı ya da sanı belli birtakım kimselerin tekelinde ya da tröstü altında mı?


Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: Tij - Mart 12, 2012, 05:34:20 ös
Sahi 1950"li yillarda neler olmustu:
örnegin Kore savasi olmustu,
Türkiye NATO"ya girmisti
Amerikan üstleri ülkemizde cirit atmaya baslamisti
Türkiye hizla disariya bagimli hale gelmisti ( eskisinden daha hizli demek istedim)
Daha  önce hasir altina cekilmis dini muhteve yeniden hasir üstüne cikmisti
ha birde amerikanin süt tozu ülkemize gelmisti ki cocuklarimiz " iyi cocuklar" ve " bizim cocuklar" olsunlar diye.
vs.vs.vs.

Ah sayin ADAM ben size nediyeyim simdi, "temiz dugular"imla oynuyorsunuz.

Saygilarimla
Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: ADAM - Mart 13, 2012, 09:42:06 öö


Ben Sayın Tij’i anladığımı sanıyorum ve onun bu ayrıntıları bilişini de hayretle karşılıyorum.  (Kimileri onun bu deyişlerini hiç anlamamış olabilir.)

O süt tozuna bir de peynir eklemeliyiz.

Dahası da var elbette: Chevrolet ve Dodge Pikaplar, kamyonlar, Caterpillar iş makineleri. 

Aslında bunlar hiç de kötü değildi ve özellikle şu son dediklerimin sayesinde Türkiye’de bir zamanlar “turuncu ordu” ve “yeşil takım” denilen ekipler oluşmuş, dehşetli bir teknik atılım gelmişti. Bu doğrudur da Sayın Tij’in değindiği o bağımlılık da doğrudur; demir ağ olduğu yerde ve olduğu gibi kalırken biz eşek  yerine mühendis kullanarak yüzeyleri asfalt ile kaplamaya girişmiştik.

Bir başka değişim vardı önemli olan.. Belki çok kimsenin dikkatini çekmemiştir. Önceleri bizim ülkede birinci sıradaki yabancı dil Fransızca idi; şimdi bu İngilizceye dönüştürülmüştü. Türkiye’nin dış ticaretinde (elbette ihracat değil ithalat) İngiltere ve hele ABD dehşetli bir şekilde öne çıkmaya başlamıştı. (Derken Amerikan doları bir gecede 284 kuruştan 9 liraya yükseliverdi.)

Sanır mısınız ki 13 yılı “uykuda” geçirdikten sonra yeniden toparlanmaya başlamış, önceleri bunu yurt çapında düzenli  bir tarzda gerçekleştirmeyi bir türlü becerememiş, ancak 1956 sonrasında kendini toparlayabilmiş olan Türk Masonluğu bu ekonomik-politik değişimden pek etkilenmemişti?

Pek etkilenmeyi öteye bırakın,. çok etkilenmişti.

O kadar çok etkilenmişti ki, yeni büyük locanın sonunda ülke çapında birlik ve beraberlik içinde kurulması sağlanırken adı da  Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locası konmuştu. Bu “Hür ve Kabul Edilmiş” sıfatının ne anlama geldiğini ve kimler tarafından kullanıldığını biliyorsunuz, değil mi?

Dolayısıyla, bütün o olanlardan yaklaşık 10 yıl sonraki olayların aslında belki çok daha önceki bir tarihte gerçekleşmesi beklenirdi. Bir türlü gerçekleşmeyişi yani evrimsel sürecin yeterince hızlı işlemeyişi sonucunda belki de daha da geciken bir devrimle 1980’li yıllarda gerçekleşme yoluna girecekti. Fakat mutlaka olacaktı.

Nitekim bir karmaşık ortamın değerlendirilişi sırasında oluşumu sonucunda da kendi kabuğunu beğenmeyen civciv, kümesine egemen olabilmek için bir ana önce horozlaşma yolunu tuttu.

Biliyor musunuz, şimdilerde Türkiye’deki masonlar bu günümüzden neredeyse 50 yıl önceki, artık üstü küllenmeye yüz tutmuş eski ateşin yeniden alevlendirilmesinden pek hoşlanmıyor. Bu konunun tarih sayfaları arasında kalmasını, yeniden gündeme getirilmemesini tercih ediyorlar.

Dolayısıyla gelin biz de söz dinleyip onlara uyalım ve onları incitmeyelim..

Fakat Sayın Bulgaria’nın değindiği ve Sayın SkullG’nin de bir ara bana göre üzerinde yanlış yorum yaptığı bir konu var. O da Türkiye’de ikinci yüksek şûra ya da süprem konseyin kurulması olgusu. Bunun niçin ve nasıl olduğundan çok şu birinin düzenini yitirme iddiası ya da ötekinin düzeni koruduğunu ileri sürüşü.

Sanırım işte bunun üzerinde biraz durmakta yarar olabilir yanlışı giderip doğruyu belirtmek bakımından. Ancak bu da önce Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin yapısal kuralını belirtmeyi gerektirecektir yani uzunca bir anlatım olacaktır.


Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: ADAM - Mart 16, 2012, 05:14:31 ös

Bu başlık böylece kalakaldı…

Bu konuyu bitirdik mi acaba?

Kimileri Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti Türkiye Yüksek Şûrası’nın 1966 yılında düzensiz olduğunu, onun yerine düzenli bir yüksek şûra kurulduğunu söylüyor. Konu başlığının ilerleyen bölümünde bu vardı.

Bu işin hiç de dedikleri gibi olmadığını kendileri de pek âlâ biliyor bilmesine de, bunu iyi bilmeyen ve iyi bilmeyecek olanların yanlış bilmesini bağlamaya çalışıyorlar.

Hadi diyelim ki geçmişte öyle yaptılar. Güneşi balçıkla örtmeye çalıştılar. Şimdi, bugün yeni gelişmeler altında niçin bunu yapmayı sürdürüyorlar, anlamak olanaklı değil.

Bu konuya devam edelim mi? Yanlışların yanlışlarını düzeltelim mi? Konunun sahibi Sayın Bulgaria… O nasıl isterse öyle yapalım.

Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: BULGARIA - Mart 17, 2012, 09:41:59 öö
Sayın ADAM.Konuya elbette devam edelim ben tamam cevaplar yeterli teşekkür ederim konu kapansın demedim.Şu anda benim okuduklarım ve buraya aktardıklarım ile Sayın skullG nin yazmış olduğu gönderide çelişkiler var hatta çelişkiden öte tam bir zıtlık içinde iki görüş.Kitap öyle bir oluşumu ayrıntılı anlatıyor.Yüksek şuranın olmadığını sayın skullG iddia ediyor.Kitapta ise var olduğu yazıyor.Mason mahfili bünyesinde olup istifa eden 8 kişi tarafından kurulan yeni bir oluşumdan bahsediliyor..Tüm bunlar kabul ediliyor mu ? Yoksa kesinlikle kabul edilemez diyen bir kesim mevcutmu ?


Saygılar.
Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: ADAM - Mart 17, 2012, 10:57:45 öö


Önce olayları ve kavramları birbirine karıştırmamak için kabaca da olsa kronolojik bir sıralama yapsak:

1- 1965 olayları ertesinde YŞ (Yüksek Şûra) ile BL (Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası) arasındaki çekişme giderek büyüyünce, 1966 yılında YŞ BL’ya konkordatoyu feshettiğini bildirir. Bunun anlamı, ilişkinin kopmasıdır. (Bu arada YŞ kararı ile Necdet Egeran ihraç edilmiş, Ekrem Tok’a bir yıl uzaklaştırma verilmiştir. Ancak BL bu kararı tanımaz. Kopmanın bir nedeni de odur.)

2- BL’dan ayrılmalar olur, ayrılanlar 5 yeni loca kurar, bunlara 2 kurulu loca katılır ve 7 loca ile BM (Büyük Mason Mahfil) oluşturulur.

3- YŞ ile BM arasında konkordato düzenlenir.

4- BL üyesi olan yüksek dereceli masonlar (hepsi değilse de çoğu) YŞ yönetimindeki atölyelere devam etmektedir. 1968 yılında BL bunu yasaklar.

5- Aynı yıl Ekrem Tok ile birlikte 8 YŞ üyesi YŞ’dan istifa ederek gidip yeni bir YŞ kurarlar. Sonra bir katılan daha olur. Şimdi ikisini ayırmak gerekeceğinden, bundan sonra önceki YŞ için Süprem Konsey terimini kullanabiliriz.

6- Gerek BL gerek yeni YŞ, SK’in düzensiz olduğunu ileri sürer.

7- BL üyesi olan yüksek dereceli masonlardan isteyenler SK yönetimindeki atölyelerden ayrılıp, YŞ yönetiminde kurulan yeni atölyelere geçer. Aynı zamanda BM üyesi olan yüksek dereceli masonların statüsü değişmez.

Şimdi…

Düzensiz olduğu ya da düzenini yitirdiği söylenen Önceki YŞ yani SK niçin düzensizmiş? Çünkü temelinde düzenli bir BL yokmuş.

Bu iddiaya yanıt:

Bir kere Neden BL düzenli oluyor da BM düzensiz oluyor. 7 loca bir araya gelmiş ve yeni bir obediyans kurmuş. Üstelik bunlardan ikisi daha önce BL bünyesinde; birisi çalışmakta olan öteki kuruluşu henüz BL tarafından onaylanmamış ama evrensel kurallara göre kuruluşunu tamamlamış olan loca. Ötekileri de düzenli üstat masonlar kurmuş ama BL’ya bağlamamış da bir araya gelip kendi aralarında bir obediyans oluşturmuş. O üstat masonlar BL üyeliğinden ayrılınca bireysel düzenlerini yitirmiyor ki… Bunun öyle olduğuna sadece bu bağlamdaki yöntemleri ve kuralları bilmeyenler kanabilir.

Bir diğer nokta, şayet düzenli olmak için İngiltere Birleşik Büyük Locası tarafından tanınmak gerekiyorsa, BL öteden beri düzensizdi ve henüz düzenini kazanamamıştı. (Gerekmez idiyse niçin o kadar uğraşıldı sonradan?) Şayet BL düzensiz idiyse, 1966’da ötekileri düzensiz sayanların kendileri de düzensizdi.

Devam edelim:

EKEİR’nin bir YŞ’nın ya da SK’in düzenli olabilmesi kendi anayasasına bağlıdır, simgesel derecelerin kurallarına değil. Bunun için simgesel derecelerde çalışan bir obediyansın varlığı da gerekli değildir. Ritin dereceleri 1’den 33’e kadardır ve YŞ isterse simgesel derecele çalışmak üzere kendi localarını da kurar. Geçmişte bunun yapılmış olduğu da görülmüştür. Fakat genellikle yüksek şûralar simgesel derecelerdeki çalışmaları büyük localara bırakmaktadır. Hatta birçok yerde daha fazla dereceyi büyük loca ya da benzeri örgüte bırakır. Örneğin bu nedenden ötürü İngiltere Yüksek Konseyi çalışmalarına ritin 18. derecesinden başlar.

Dolayısıyla SK olarak andığımız örgütün ritin anayasası bakımından düzensizliği söz konusu değildir. O anayasa ABD dışında bir ülkede bir tek egemen otorite olabileceğini belirtir. Dolayısıyla asıl ikinci YŞ’nın kurulup kurulamayacağı tartışma konusudur. Fakat o anayasa kuralı sadece Türkiye’de değil, diğer birçok ülkede çiğnenmiştir; yürümemektedir.

Biz ne yapmalıyız?

Bu tartışmaya son vermeli böyle tatsız düzenli-düzensiz çekişmelerinden kendimizi uzaklaştırmalıyız.

Çünkü işin ilginç yanı şu ki, burada masonlar ya da mason olmayanlar bu konu üzerinde eski bir ateşin küllerini yeniden alevlendirme ortamındayken, belki bilmiyorlar ama YŞ ile SK arasında çok iyi ve anlayışlı ilişkiler kurulduğu bilgisini de alıyoruz. Onlar yani YŞ ile SK günümüzde birbirlerine düzensiz demiyor, biz kalkıp böyle bir ileri sürüşte bulunuyoruz. Oldu mu bu?

Şimdi Sayın Bulgaria söylesin: Bundan sonra bu işin hangi yönünü tartışalım.

Sayın Bulgaria piyasada kitap bulmakta pek mahir. Eminim, “Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti Türkiye Süprem Konseyi’nin 150. Yılı” adlı kitabı da bulur. Onun içinde ilgili belgelerin hemen hemen tümü gösterilmiş; 1861 yılından bu yana… Onlardan bazılarını masaya yatıralım mı?


Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: Genius Loci - Mart 17, 2012, 12:18:04 ös
Sn Bulgaria cümlelerim yanlış anlaşılıyor. Ben bir Yuksek Sura ozamanki ismiyle bir Suprem Konsey olmadıgını söylemedim. Büyük Mason Mahfili Yuksek Şurası diye bir seyin olmadıgını söyledim. Bunlar birbirinden farkli seyler.

Sn Adam kendince bir kaba kronolojik sıralama yapıyor ama objektiflikten uzak bir sıralama olduğunu düşünüyorum. Farklı düşünebiliriz elbette ama bu gercegi gizlemek saptırmak demek değildir. Sadece o eleştirisine böyle bir yanıt vereyim. Diğer konular daha önce konuştuğumuz yazistigiımız hususlar. Tekrarına girelim derseniz elbette girebiliriz. De gerek var mı?

Saygılar.
Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: ADAM - Mart 17, 2012, 12:55:20 ös

Kronolojiyi ezbere yazınca hata olabilir. Varsa düzeltilir. Eğer objektiflikten söz edeceksek, sadece olayları ve kuralları anlatmakla yetinip yorum yapmamak, hele düzenli-düzensiz sözlerini hiç kullanmamak gerekir.

Nitekim dedim ya, günümüzde bu sözleri etmek artık anlamsızlaşmıştır.

Sevgiler.
Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: jazzbass - Nisan 04, 2012, 08:45:57 ös
(http://img845.imageshack.us/img845/4226/10110068.png) (http://imageshack.us/photo/my-images/845/10110068.png/)

Ekteki şemaya göre ilk Yüksek Şura, Southern Supreme Council tarafından oluşturulmuş, daha sonra kurulan Yüksek Şura ise Northern Supreme Council altında yer almıştır. Kısaca tarafsız özetlemek gerekirse böyledir.
Başlık: Ynt: Türkiye'de Düzenli Ve Düzensiz Sayılan Obediyanslar Oluşumu Üzerine
Gönderen: ADAM - Nisan 07, 2012, 07:58:37 öö

Forumda Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti'nin tarihinden söz edilirken, bu şematik çizime yer verilmemiş miydi acaba?... Güzel bir anlatımdır bu ağaç. Her ne kadar Sayın Jazzbass belli ki bunu bir kitabın ortasından kopyaladığı için resim olarak bir sakatı görünüyor ama bizim burada konuyu anlamamız bakımından
o kadar da önemli değil.

Acaba neden Türkiye'teki ilk süprem konsey / yüksek şûra kökünü İtalya'dan almış? Bu sorunun yanıtını bilmiyorum ama araştırılırsa öğrenilebilir sanırım. O da pek önemli değil.

Önemli olan, ABD Güney ve Kuzey Jürisdiksiyonlarının arasında öteden beri belirgin bir tutum farkı bulunduğu... Güneyin daha Fransızvarî ya da Avrupavarî bir tarzının oluşuna karşın Kuzeyin daha İngilizvarî oluşu... ABD iç savaşında Kuzey ile Güney arasındaki bu fark iyice belirgindir.

Osmanlı zamanında 1861 yılındaki kuruluşundan bu yana bu coğrafyada hiçbir zaman Kuzeyin tutumundan yana bir uygulama söz konusu olmamıştır. Bu 1968 yılında ikinci yüksek şûranın kuruluşu sırasında da böyledir. Zaten onlar da kuruluşlarının tarihsel kökenini 1861'e kadar uzatır. Bu bakımdan iki kuruluş arasında fark yoktur.

İki kuruluş arasında önceleri çalışma biçimi, asal ve ara derecelerin seçimi, bunların ritüelleri bakımından da fark yoktur. Tıpkı simgesel derecelerde uygulanan ritüeller gibi... Gerçi Yüksek Şûra Kuzey Jürisdiksiyonu ile iletişim kurmuştur ama bundan ötürü ritüellerini değiştirmemiştir.  Ritüellerini değiştiren sonradan Süprem Konsey olmuştur. Bu nedenle ya da bu nedenle bağlantısı olmaksızın Süprem Konsey, Güney ile de iletişimini yitirmiş, o iletişimi de Yüksek Şûra kapmıştır.

Bu noktada bir çelişki var ama olay böyle... Süprem Konsey'in günümüzde bile Fransa Süprem Konseyi ile arası orta şekerli. Ancak Fransa Büyük Doğusu Süprem Konseyi ile sıkı fıkı. Onun yanı sıra elbette dostluk ilişkisi kurmuş olduğu başka Süprem Konseyler de var. Yüksek Şûra'nın dostluk ilişkisi kurmuş olduğu başka yüksek konseyler de var ve bunların sayısı Süprem Konseyinkilerden çok daha fazla. Dünya yüzündeki çoğunluğun şimdilerde (özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra) o yönde oluşundan ötürü.

Dolayısıyla Sayın Jazzbass'a böylece bu konuyu irdeleme fırsatı vermiş olduğu için bir kez daha teşekkürler ama şunu da göz ardı etmemek gerekir ki 1931 tarihinde resmi çekilmiş bu ağacın şimdilerdeki görünümü böyle değil. Başka dallar da var; farklı nitelikli dallar var; budanmadan sonra filiz veremeyerek ölmüş dallar da...