Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Kendimize Güvenelim  (Okunma sayısı 1373 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 26, 2016, 01:30:51 öö
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 2105
  • Cinsiyet: Bay
    • Masonluk ve Masonlar





Biliyor musunuz? Bazı insanlar vardır, kendilerini dev aynasında görürler. Her fırsatta kendilerinden ve başarılarından bahsederler. Kendilerini beğenmiş olan bu insanların çevrelerinde pek de iyi bir etki bırakmadıkları şüphesizdir. Fakat birçok insanlar da vardır ki kendilerini lüzumundan fazla küçük görürler. Bu gibilerin başkalarının yanında 'kendilerinden bahsetmemeleri, tevazu göstermeleri ne kadar beğenilen bir meziyetse, hadiseler 'karşısında, ve kendileriyle aşbaşa kaldıkları zaman kendilerini küçük görmeleri ve kendilerine güvenleri olmaması da o 'kadar büyük bir kusurdur. Bu insanların kendilerine güvenleri olsa büyük başarılar göstermeleri mümkündür. Fakat çok kere bu insanlar: «Ben yalnız başıma ne yapabilirim ki?» diye aciz gösterirler, ve başarı yolunu kendi elleriyle kaparlar. Florans Naytingeyl in hikâyesini bilirsiniz. O da yalnız, genç bir kadındı.



Muhiti ve ailesi Florans'ın yapmak istediği hayırlı işe mâni olmak için her şeyi yapıyordu. Fakat Florans Naytin-geyl hastalara ve mustarip insanlara daha iyi bir bakım sağlamanın en büyük sosyal ve vicdanî borç olduğuna ve modern hemşireliği kurabileceğine bütün kalbiyle inanmıştı. O esnada Kırım harbi başladı. Harp sahasından gelen yaralı ve hasta askerler, askerî hastane haline sokulmuş olan İstanbul'da Üsküdar'daki Selimiye kışlasına naklediliyordu. Florans Naytingeyl İstanbul'a gelerek bu yaralı ve hasta askerlere şefkat ve ihtimamla bakmak suretiyle modern hemşireliğin temelini bizim memleketimizde atmış oldu. 8u çalışmaları da, ergeç, Kızılhaç'ın kurulmasına oyl açtı. Bu suretle Florans Naytingeyl, ismini tarihe maletti, bütün beşeriyetin minnet ve şükranını kazandı. Florans Naytingeyl ise kendisi için davaya inanmaktan başka bir şeyi olmadığını söylüyordu. Madam Küri'nin çalışmaları da verebileceğimiz güzel misallerden birini teşkil eder.



Birlikte çalıştığı zevci Piyer Küri'nin bir kaza neticesi vakitsiz olarak ölmesinden çok sarsılan Madam Küri, nihayet kendine geldi. «Ben bir kadınım, ne yapabilirim ki?» demedi. Ve radyum konusundaki çalışmalarına devam ederek ilme ve insanlığa büyük hizmetler yaptı. Madam Küri de kendine güveninden başka bir şeyi olmadığını söylerdi. Bir gün Amerika'da bir öğretmen altı yasandaki bir öğrenciyi bir tezkere ile annesine gönderiyor, ve çok sersem olan bu çocuğu okutamıyacağını bildiriyor. Fakat anne : «Ben kim oluyorum ki?» demiyor, bilâkis, «Benim çocuğum hiç de sersem değil. Onu ben yetiştireceğim,» diyor. Neticede fonografın ve elektrik lâmbasının mucidi meşhur Edison meydana geliyor.



İşte güzel bir misal daha : Clara Barton adındaki genç bir kadın Birleşik Amerika'da iç savaşlar devam ederken yaralı ve hasta askerlere iyi bakılabilmesi için orduya hemşireliğin sokulması lâzım geleceğine inanıyor. Bu fikre ordu sağlık işleri başkanı da dahil olmak üzere bütün ordu büyükleri karşı koyuyorlar. Fakat «Ben de kim oluyorum ki?» demeyen ve davasına inandığı için mücadelesine azimle devam eden Clara Barton, orduya hemşireliği sokmayı başarıyor, ve Amerikan Kızılhaç teşkilâtının da kurucusu oluyor. Bu sebatkâr kadının güzel bir sözünü burada zikretmeden geçemiyeceğim : «Herkesin meşgul olduğu bir iş beni ilgilendirmez. Ben, kimsenin meşgul olmadığı bir işi ele alıp onu başarmak isterim!» Birleşik Amerika'da tanınmış cumhur başkanlarından Abraham Linkoln'u üvey annesi yetiştirmiş, verdiği terbiye ve ilham ile onu büyük bir adam yapmıştır. Abraham tinkoln'a okuduğu en büyük kitabın hangisi olduğu sorulduğunda, «Annemî» cevabını vermekle bu büyük adam yetişmesinde annesinin ne kadar etkili olduğunu anlatmış oluyor. Her şeyden evvel şunu hatırdan çıkarmamalıyız ki dünyanın büyük işleri daima bir kişi ile başlamıştır.



Emerson bu hakikati şu sözlerle gayet güzel ifade etmiş oluyor: «Büyük bir müessese bir şahsın uzatılmış gölgesinden başka bir şey değildir.» Türkiye Cumhuriyeti de her şeyden evvel Atatürk'ün eseri değil midir? Verimli olmayan komite toplantılarından bıkmış olan bir zat da ideal bir komitede yalnız üç aza bulunacağını ve bunlardan ikisinin de hasta oldukları için toplantıya gelmediklerini söylemiştir. Şu halde kendimizi hiç küçük görmiyelim. Biz de kim oluyoruz ki, demeyelim. Erişmek istediğimiz gayenin iyiliğine, doğruluğuna inanıyorsak bu inançla işimize dört elle sarılalım. Kendimize güvenelim. İnsan başarılarının tarihi, davalarına inanan, kendilerine güvenen insanların tarihidir. Nitekim Napolyon da «Fırsatlar mı?» demiştir, «fırsatları ben yaratırım!» Bu, mağrur ve kendini beğenmiş bir insanın yersiz bir iddiası değildir. Bir hakikatin ifadesinin ta kendisidir; zira hepimiz fırsatlar yaratibiliriz.


Şu halde daima kendimize güvenelim!



Kadri Olcar / Mimar Sinan Dergisi / Sayı 11
Gnothi Seauton

Yaşamak, kendini adam etmektir. Zeka ve bilgiyi kullanarak, etinden, kemiğinden kendi heykelini yapmaktır. - Goethe