Sayın enelsır ne iyi etti de böyle bir konuyu Foruma getirdi.
Daha önce demiş olduğum gibi, bu Forumda öncelikle böyle konular üzerinde görüşmelerde bulunmalıyız.
Bu konuya döneceğimi söylemiştim ama bu arada Forumumuzu yozlaştırmaya bence âdeta Cizvitler gibi içten çökertmeye çalışan bir üyenin aktardıklarıyla boğuşmaktan buna sıra gelmedi.
Derken sayın enelsır bu yazı dizisinin beşinci bölümünü bile yayınladı ama ben birincisine ancak yetişebildim.
Bu yazılar üzerine bir şey söylemek de öyle her babayiğidin harcı değil; yazarından ötürü. Fakat kişi ne kadar ünlü bir yazar olursa olsun, eksiği gösterilebilir, eleştirilebilir. Ancak bunu da ille de bir eksik bulmak ve yermek için yapmamak gerek kuşkusuz.
Bu açıdan girince dikkatimi başka bir yerde görmemiş olduğum bir terim çekti: “İnsanlık ailesi.”
Bu terimin Masonlukta paylaşılmış bir genel terim olduğunu sanmıyorum. Olsa rastlardım. Sanırım bu terim yazarın kendine özgü, onun tarzının ve üslubunun bir ürünü.
Ancak ortaya konan özet amaç ondan daha da ilginç: Tüm toplumların ve tüm insanların barış, güven ve mutluluk içinde yaşayabilmeleri için gerekli olan ortamın ve karşılıklı anlayışın sağlanması.”
Dikkat etmek gerek: “Bunun yapılması” demiyor; “bunun için gerekli ortamın ve anlayışın sağlanması” diyor. Demek ki yapılması eylemi bundan sonra gelecek. Demek ki Masonluğun o kadarına uzanmak gibi bir ileri iddiası yok.
Fakat burası düş kırıcı: Tüm insanların aynı yönde çaba göstermesi gerektiği söyleniyor. Nasıl olacak bu?
Deniyor ki, bunun için kötülüklerin ortadan kalkması, kıyıcılık ile bencillik ve toleranstan yoksun olmanın sona ermesi gerek. Doğru. Dahası da var ama o kadarı bile nasıl olacak ki?
Gerçi ulu önderimiz Atatürk’ün bir konuşma sırasında « Beşeriyetin günün birinde bu mes'ut neticeye erişmesi gayri varit değildir.» dediği kaydedilmiş. Ancak Atatürk’ün tüm dedikleri doğru çıkmıyor.(Keşke şu gençliğe hitabesinin sonunda söyledikleri de doğru çıkmasaydı.)
Yazar burnu bir “yüce ülkü” olarak nitelendirmiş Doğru. Sonra da bu yüce ülkünün, onu edinen kişiyi her eylem aşamasında daha olgunlaştırdığı ve yetkinleşmeye yönelttiği üzerine bir açıklaması var. İşte bu belki öncekilerden çok daha ilginç. Demek oluyor ki bireysel gelişimin sağlanması öyle salt düşünce üremiyle gerçekleşmiyor; insan ona ancak benimsediği bir ülkü doğrultusundaki elemsel girişimleriyle ulaşabiliyor.
Bu da Masonluğun örgütlenme e çalışma tarzının niçin böyle olduğunu bir başka açıdan açıklamış oluyor.
Yazar, Masonlukta güncel bakımdan bireyin ve toplumun gelişimine katkı sağlayan bazı hedeflerin saptanmış olduğunu belirtiyor. Bunları da teker teker gözden geçirmeliyiz ama ben bu aşamada izninizle bir soluk almak istiyorum. Belki kimi katılımcılarımız bu aşamaya kadar yazdıklarım üzerine bir üretimde bulunmayı ister.
Bu forumda üzerinde görüşülecek doğru dürüst ve bu foruma asıl yakışan konu başlığı, Sayın enelsır’ın getirmiş olduğu bu başlık ve bunun benzerleridir.
Bu başlığın sonrasında, Sayın enelsır’ın aktarma yapmış olduğu kitapta Masonluğun amaçlarının açıklaması dört madde halinde düzenlenmiş:
1- İnsanlar arasında var olan ve ortadan kaldırılmasına olanak bulunmayan çeşitli farklılıkların, bir “ayrım nedeni” oluşturmaması için içtenlikle çaba gösterilmesi;
Bu anlatımda gözden kaçabilecek olan noktalar çok önemli aslında… Her şeyden önce, insanlar arasındaki birtakım farkların ortadan kaldırılmasına olanak bulunmadığı belirtiliyor. Bu belirtme ile Masonlukta benimsenen amacın öyle bulutlar üstünde falan olmadığı, gerçekçi bir tutum benimsendiği anlaşılıyor. Amaç, bu farkların ortadan kaldırılması falan değil. Hatta bunların bir “ayrım nedeni” olmasının giderilmesi de değil. Bunun için sadece içtenlikle çaba gösterilmesi öngörülüyor.
2- 2- Bilgisizlik (cehalet) ve bağnazlık (taassup) ile savaşılması;
İyi güzel de bu iş nasıl yapılacak?... Bu kez Masonluğun amaçlarında bir sıkıntı var bence. Bu savaşımın nasıl yürütüleceği de belirtilmeliydi. (Bu arada, elbette böyle bir savaşımdan söz edildiğinde antimasonik cephedekiler şarlayabilir de “Bakın, masonlar savaşa hazırlanıyor. İşte kanıtı” diye… Doğru! Keşke dahası da olsa… Keşke masonlar öyle hazırlanmakla falyan kalmasa da resmen savaşa girişse.)
3- İnsanlığın evrimini, insanların esenlik ve gönencini sağlayan her türlü ilkenin benimsenmesi ve yaygınlaştırılması;
Bu deyiş bana biraz belirsiz gibi geldi doğrusu. Burada o ilkelerin hiç olmazsa örnek verilmesi suretiyle ortaya konmuş olması gerekirdi. Bu yapılmamış olduğu için başka bir şey diyemiyorum.
4- Bunların önderliğini yapabilecek nitelikte, sorgulayan, irdeleyen, yürekli ve özverili bireylerin yetiştirilmesi.
Yani masonlar… Yoksa masonlar değil de başkaları mı? Yoksa hem masonlar hem başkaları mı?... Bir de bu yetiştirme nasıl yapılacak? Bunun için geniş çaplı bir eğitim organizasyonu gerekmez mi? Konu masonlar ile sınırlıysa, diyeceğim yok.
Bütün bunlardan sonra Masonluğun evrensel amacına yönelik çalışmaların tümünün bilimsel yöntemlerle ve akıl verilerinin ışığında gerçeklerin araştırılması olarak da belirtilebileceği söyleniyor. Bu aslında biraz akıl karıştırıyor. Bu deyiş bir açıdan bakıldığında bambaşka bir konu ama u dört madde ile bağlantısı da kurulabilir. Ancak bence kurulmalıydı. Korkarım yazar, kitabını okuyacak solanların bu bakımdan hayli yetenekli ya da ileri zekalı olduğunu varsaymış. Sonra da bunun Masonluğun bir amacı değil de Masonlukta yapılan işlerden biri olduğunun da söylenebileceğini eklemiş.
Eh, o zaman masonları kolay gelsin!