Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Akademiden söz edelim  (Okunma sayısı 2518 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Şubat 27, 2015, 04:19:49 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Söz edelim de... Akademi Nedir?


Foruma ciddi ve önemli katkılarda bulunan Sayın propulsion, bir ay kadar önce bu konuda bir başlık açmıştı.

Önemli bir başlıktı bu ve katkılar getirmesi, konunun genişletilmesi beklenirdi. Kim bilir, Masonluktaki akademilerden bile söz eden olurdu belki.

Heyhat!... Bu yazı ilgi çekmedi.

Bir hatırlatayım dedim. Bakın, nasıl bir giriş yapmış Sayın propulsion:


Çokça kullanılan ve karşımıza çıkan bir sözcük olan "Akademi" ile igili bir paylaşım yapmak istiyorum.

Fikir ve bilim adamlarının toplandığı yer olarak  tanımlanan akademi, adını Atina yakınındaki Akedom Bahçeleri adı verilen ağaçlık bir yerleşmeden almaktadır. Platon’un felsefe derslerini de verdiği bu yerleşmenin adı Academia olarak değişerek günümüze kadar gelmiştir.

Atina yakınlarındaki bir yerleşmeden hareketle ortaya çıkan akademi ismi sonralarda İskenderiye, İspanya ve Avrupa’nın iç kısımlarında ve diğer yerlerinde de benzer amaçlarla kurulan eğitim kurumları için de kullanılmıştır.

En geniş tanımıyla günümüzde yüksek öğrenim vermek amaçlı kurulmuş olan yüksekokul/üniversite/enstitü için akademi ismi sıklıkla kullanılmaktadır.

Bu tanımdan hareketle akademisyen tanımını  da yapabiliriz:yüksekokul/üniversite/enstitü gibi kurumlarda öğretimi veren, bireysel veya grup olarak özgün araştırmalar yapan ve alanına katkıda bulunan kişilere akademisyen denmektedir.

Yukarıda verilen ilk tanımla bağlantılı olarak bazı bilim dallarında, güzel ya da uygulamalı sanatlarda orta ve yüksek öğretim yapan kimi okullara da bu isim verilebilmektedir (Örneğin: Sinema, Sanat, Spor ve Bilim Akademileri gibi)

Bazen üyeleri bilginlerden/yazarlardan/sanatçılardan oluşan bilim ve sanat kuruluşlarına da akademi denilebilmektedir (Örneğin: Türkiye Bilimler Akademsi). Bu kurumların üyeleri bilim, edebiyat ve sanat konularını tartışmak için bir araya gelebilmektedir.

Son olarak yukarıda verilen tanımların yanında ülkemizde bazı askeri/polis okulları (Örneğin: Harp Akademileri, GATA, Polis Akademisi)  için özel olarak akademi ismi kullanılmaktadır.


Bundan sonrası değer katılımcıların… Haydi!

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 30, 2015, 06:34:22 öö
Yanıtla #1
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 640
  • Cinsiyet: Bayan

Saygıdeğer ADAM,

Forumumuzda araştırma yaparken, bu başlığı tesadüfen gördüm ve açıkçası Akademi konusunda bir tane bile bilgi değeri taşıyan yorum paylaşılmamış olmasından dolayı üzüldüm. Şimdi ben, bende mevcut bulunan bir ansiklopediden ve Felsefe öğrencisi olduğumdan dolayı sahip olduğum ders notlarımdan Akademi hakkında bilgi vereceğim.

Akademi, en geniş tanımıyla bir okuldur.

Platon, Sokrates'in ölümünden sonra hocasının diğer öğrencileriyle birlikte Megara'ya, Eukleides'in yanına sığınmıştır. Ardından Kyrene'ye, matematikçi Theodoros'un yanına gitmiştir. Sonra İtalya'ya, Pythagorasçı Philolaos ile Eurotos'un yanına göç etmiş ve oradan da Mısır'a, bilicilerin yanına gitmiştir. Bu gezileriyle hem zihnini hem de ruhunu olgunlaştırarak, İÖ 385 yılında, ünlü felsefe okulu Akademeia'yı kurdu. Böylece, sonradan akademi olarak bilinen yükseköğrenim araştırma merkezlerinin de (en geniş anlamda yükseköğrenim kurumunun veya ilk üniversitenin) temelini atmış oldu. Bu okul Atina'nın kuzeyinde, bilgelik tanrıçası Athena'nın kutsal yerleşim alanında kuruldu. Burası, ağaçlar içinde bir gymnasion'du, adının kaynağı da Hekademos adındaki bir kahramana dayanıyordu. Platon'un kurduğu bu okul özellikle matematik, astronomi, doğal bilimler, retorik, mantık, siyaset ve matefizikle ilgili geniş bilgilerin aktarıldığı adeta bir bilim yuvasıydı.

Eski Yunanlı düşünür Platon'un İÖ 4. yüzyılda ders verdiği okul, tarihteki ilk akademidir. Bu okul adını, Atina yakınlarındaki Akademeia adlı bir zeytinlikten alır. Çünkü Platon ve öğrencileri bu zeytinlikte toplanarak matematik, doğa bilimleri ve en iyi yönetim biçimi gibi çeşitli konuları tartışırlardı.

Platon'un öğrencileri ve felsefesini benimseyenler, onun ölümünden sonra da Akademi'yi yaşattılar. İS 529'da, Roma İmparatoru Jüstinyen, Akademi'yi kapatıncaya kadar çalışmalar sürdürüldü. Akademi'nin öğrencileri ve öğretmenleri en çok sanat, edebiyat, müzik ve bilime ilgi gösteriyorlardı.

Günümüzde yalnızca eğitim kurumlarına değil, bu konuları tartışmak için bir araya gelen üyelerin oluşturduğu bilim, edebiyat ve sanat derneklerine de akademi dendiği görülmektedir.

Bugün birçok ülkede bu tanıma uyan akademiler vardır. Bunlardan en ünlüsü Paris'teki Fransız Akademisi'dir. 1635'te Kardinal Richelieu tarafından kurulan bu akademinin üyeleri, 1639'dan 1694'e kadar çalışarak bir sözlük hazırladılar. O tarihten bu yana Fransız Akademisi, Fransız dili konusunda tek yetkili kurum sayılır. 'Ölümsüzler' adıyla tanınan akademi üyelerinin sayısı bugüne kadar hiç değişmemiş, hep 40 olarak kalmıştır.

ABD'nin en ünlü akademilerinden biri, sanat değeri taşıyan sinema filmlerinin yönetmen, oyuncu, görüntü yönetmeni ve öbür yaratıcılarına verdiği Akademi Ödülü ile tanınan Sinema Sanat ve Bilimleri Akademisi'dir. Oskar adlı bir heykelcikle simgelenen Akademi Ödülü, 1929'dan bu yana her yıl verilir.

İngiltere'nin en ünlü akademileri, her ikisi de Londra'da bulunan Kraliyet Sanat Akademisi(1768) ile Kraliyet Müzik Akademisi'dir(1822). Bunların yanı sıra, gene Londra'daki Kraliyet Tiyatro Sanatı Akademisi(1904) ile bilimsel çalışmalar yapmak üzere 1662'de kurulmuş olan Kraliyet Derneği de ünlü akademiler arasındadır.

1725'te Rus Çarı I. Petro tarafından Petersburg Bilimler Akademisi adıyla kurulan bugünkü SSCB Bilimler Akademisi de bu alandaki ünlü araştırma kurumlarından biridir.

Türkiye'de hiçbir araştırma kurumu akademi adıyla anılmaz. Yakın zamana kadar akademi adını taşıyan birçok yükseköğrenim kurumu da artık yüksekokul, üniversite ya da fakültelere dönüşmüştür. Örneğin, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin bugünkü adı Mimar Sinan Üniversitesi'dir. Günümüzde akademi adını koruyan eğitim kurumları olarak yalnızca Harp Akademileri, Gülhane Askeri Tıp Akademisi ile Polis Akademisi kalmıştır.


Akademi hakkında gereken bilgiyi verdikten sonra gelelim Forumumuz bakımından da asıl önemi olan Masonluk'ta Akademi'nin yeri konusuna :

Forumumuz içerisinde yaptığım kısa bir araştırma sonucunda siz Sayın ADAM'ın 29 Ekim 2009 tarihli 'Masonluk bir okul ya da tarikat mıdır ?' başlıklı konuda 'Aslında Masonluk ne bir okul ne de bir akademi sayılabilir. Çünkü Masonlukta diğer çoğu eğitim kurumlarındaki gibi öğretmenler ya da eğitmenler yoktur.' şeklinde gerekenleri belirttiğinizi ek olarak paylaşmak isterim.


Sevgiler... FAY FRIN
« Son Düzenleme: Temmuz 30, 2015, 06:44:35 öö Gönderen: Fay Frin »
Sonsuz ışığa kavuşabilmek için...


Temmuz 30, 2015, 09:37:30 öö
Yanıtla #2
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay


Türkiye'de uygulama saçma sapan bir hale geldi.

Şunu anlamak gerek: Üniversite ile lise sonrası yüksek okul aynı şey değildir. Bugün ülkemizde üniversite adı altında oluşturumuş kuruluşların hiçbiri aslında "üniversite" değildir. Türkiye'de belki on kadar üniversiteden söz edilebilir; hepsi o.

Akademi ile de üniversite ve yüksek okul arasında çok fark vardır. Bir zamanlar etkinlik göstermiş olan akademilerin kimisinin kapatılması, kimisinin niteliğinin değiştirilmesi çok zararla olmuştur. Bu kapatılmış olanların en önemlilerinden biri de iktisadi ve ticari ilimler akademileridir. Üniversite ya da yüksek okullardaki işletme ve benzeri fakülteler onların yerini tutmamaktadır; tutmaz.

Nitekim bir zamanlar masonlukta da ritlerin yanı sıra akademiler oluşturulmuş ama uzun süreli ve başarılı olamamışlar. Çünkü Masonluk akademik çalışmaya uygun bir yapıda değildir. Ancak standart ya da geleneksel masonik çalışmaların yanı sıra, bu çalışmaları desteklemek üzere akademiler kurulabilir. Nitekim vardır da...

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Temmuz 30, 2015, 12:17:21 ös
Yanıtla #3
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 236
  • Cinsiyet: Bay

Sayın ADAM


''Bir zamanlar etkinlik göstermiş olan akademilerin kimisinin kapatılması, kimisinin niteliğinin değiştirilmesi çok zararla olmuştur. Bu kapatılmış olanların en önemlilerinden biri de iktisadi ve ticari ilimler akademileridir. Üniversite ya da yüksek okullardaki işletme ve benzeri fakülteler onların yerini tutmamaktadır; tutmaz.''

kelimesi kelimesine katılıyorum Türkiyede bu alanda ciddi reformlar gerekiyor yoksa bir  o unvanın altında büyük boşluklar oluşuyor...

Güneş ışınları neyse kara toprak için gerçek aydınlanmada odur bu dünyada Doğanlara...


Temmuz 30, 2015, 02:45:04 ös
Yanıtla #4
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 402
  • Cinsiyet: Bay

Bahsi geçen İktisadi ve Ticari İlimler Akademileri veya Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademileri tarzındaki oluşumlar YÖK'ün (Yüksek Öğretim Kurulu) kurulmasından sonra (6 Kasım 1981) başka başka üniversitelere bağlanmışlardır. Bunun sonucu olarak bütçeleri de kadroları da kısıtlanmıştır. Ve tabii ki kalite sorunu da ortaya çıkmıştır.

Yani eskiden sadece kendi alanında faaliyet gösteren ve kendine ait bütçesi olan bu tip akademiler birer fakülte (İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Mimarlık Fakültesi gibi) olmuş ve üniversitenin diğer fakültleri ile aynı potaya girmiştir. Bütçe, kadro ve özerklik daralması yaşamıştır.  Bu da bahsedilen kalite gerilemesini ortaya çıkarmıştır.

YÖK'ün kurulmasından sonra bu tip bir darbeleri birkaç kez daha yemiştir Türk Yüksek Öğretimi. 1992 yılında az evvel bahsettiğim fakülte oluşumları yeni birer üniversiteye döndürülmüş ve bunların içine yeni fakülteler eklenmiştir. 

Örneğin bir üniversitenin diğer bir ilde bulunan fakültesi bulunduğu ilin adını alarak XXXX üniversitesi olmuş ve kalite veya kriter aramaksızın yeni fakülte oluşumları da eklemlenmiştir. Sayıca (nicel-kantitatif) üniversite sayısı büyümüş fakat kalite (nitel- kualitatif) olarak ise maalesef her değişiklik biraz daha geri götürmüştür. 

Yukarıdakine benzer bir üniversite açma işi 2006, 2007 ve 2008'deki furyada da yapılmıştır. Her ile bir üniversite açılmıştır. Artık her ilimizde üniversite vardır. Ama kalitesini hiç sormadan sorgulamadan. Bu da bahsettiğimiz kalite düşüklüğünü beraberinde getirmiştir.

Şu anki durum ise her değişiklikte biraz daha geriye giden bir Türk Yüksek Öğretimi...
Nosce te Ipsum


Temmuz 30, 2015, 03:28:20 ös
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 92
  • Cinsiyet: Bay

http://ozgurduvar.com/akademi.html

En geniş tanımıyla, bir okuldur. Eski Yunanlı düşünür Platon’un İÖ 4. yüzyılda ders verdiği okul, tarihteki ilk akademidir. Bu okul adını, Atina yakınlarındaki Akademeia adlı bir zeytinlikten alır. Çünkü Platon ve öğrencileri bu zeytinlikte toplanarak matematik, doğa bilimleri ve en iyi yönetim biçimi gibi çeşitli konuları tartışırlardı.

Platon’un öğrencileri ve felsefesini benimseyenler, onun ölümünden sonra da Akademi’yi yaşattılar. İS 529’da, Roma İmparatoru Jüstinyen Akademi’yi kapatıncaya kadar çalışmalar sürdürüldü. Akademi’nin öğrencileri ve öğretmenleri en çok sanat, edebiyat, müzik ve bilime ilgi gösteriyorlardı. Günümüzde yalnızca eğitim kurumlarına değil, bu konuları tartışmak için bir araya gelen üyelerin oluşturduğu bilim, edebiyat ve sanat derneklerine de akademi dendiği görülmektedir.

Bugün birçok ülkede bu tanıma uyan akademiler vardır. Bunlardan en ünlüsü Paris’teki Fransız Akademisi’dir (Académie Française). 1635’te Kardinal Richelieu tarafından kurulan bu akademinin üyeleri, 1639’dan 1694’e kadar çalışarak bir sözlük hazırladılar. O tarihten bu yana Fransız Akademisi, Fransız dili konusunda tek yetkili kurum sayılır. “Ölümsüzler” adıyla tanınan akademi üyelerinin sayısı bugüne kadar hiç değişmemiş, hep 40 olarak kalmıştır.

ABD’nin en ünlü akademilerinden biri, sanat değeri taşıyan sinema filmlerinin yönetmen, oyuncu, görüntü yönetmeni ve öbür yaratıcılarına verdiği Akademi Ödülü ile tanınan Sinema Sanat ve Bilimleri Akademisi’dir. Oskar adlı bir heykelcikle simgelenen Akademi Ödülü 1929’dan bu yana her yıl verilir.

İngiltere’nin en ünlü akademileri, her ikisi de Londra’da bulunan Kraliyet Sanat Akademisi (1768) ile Kraliyet Müzik Akademisi’dir (1822). Bunların yanı sıra, gene Londra’daki Kraliyet Tiyatro Sanatı Akademisi (1904) ile bilimsel çalışmalar yapmak üzere 1662’de kurulmuş olan Kraliyet Derneği (Royal Society) de ünlü akademiler arasındadır.

1725’te Rus Çarı I. Petro tarafından Petersburg Bilimler Akademisi adıyla kurulan bugünkü SSCB Bilimler Akademisi de bu alandaki ünlü araştırma kurumlanndan biridir.

Türkiye’de hiçbir araştırma kurumu akademi adıyla anılmaz. Yakın zamana kadar akademi adını taşıyan birçok yükseköğrenim kurumu da artık yüksekokul, üniversite ya da fakültelere dönüşmüştür. Örneğin Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin bugünkü adı Mimar Sinan Üniversitesidir. Günümüzde akademi adını koruyan eğitim kurumları olarak yalnızca Harp Akademileri ile Gülhane Askeri Tıp Akademisi kalmıştır.



"Adonai melekh namen"


Temmuz 30, 2015, 03:36:53 ös
Yanıtla #6
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 640
  • Cinsiyet: Bayan

Eğitim o kadar önemli ki maalesef bu ülkede Atatürk'ten sonra bugüne kadar yönetimde söz sahibi olanların pek kavrayamadığı bir durum bu. Aslında eğitimden ekonomiye her şeyi en baştan değiştirmeye çalışmak ne saçma. Benim Forumumuzda paylaştığım Prof. Dr. İlknur Güntürkün Kalıpçı'nın Atatürk ile ilgili araştırmalarına baktığınızda aslında Atatürk'ün öldükten sonra dahi bu ülkeyi O'nun dönemindeki kadar başarılı kılabilecek çalışmaları var, başta eğitim ve ekonomi olmak üzere.

Gelelim ragnarr adlı üyenin paylaşımına. Anlaşılan benim yazdığım yazının büyük bir çoğunluğu internette de varmış, ancak ben kütüphanemdeki şu eski kırmızı, üzerinde Temel Britannica yazan ansiklopediden ve bir kısmını da ders notlarımdan yazdım. Bu nedenle kaynakça paylaşmadım çünkü internet sitesi kullanmadım.

Herkese sevgiler...
Sonsuz ışığa kavuşabilmek için...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
8023 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 29, 2008, 03:54:57 öö
Gönderen: Fraternis