Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Muhteşem Yüzyıl  (Okunma sayısı 13007 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 28, 2012, 06:46:33 ös
Yanıtla #10
  • Ziyaretçi

 Böyle bir durumdan rahatsızlık duyuluyorsa, yapılması gereken RTÜK'ü aramak değil diziyi izlememektir. Her sezon birsürü dizi yayına giriyor, büyük çoğunluğunun birkaç bölümden sonra yayın hayatı son buluyor. Eminim ki o şikayet telefonlarını edenlerin büyük bir kısmı, dizinin yayınlandığı akşam hiçbir plan yapmayıp o diziyi izlemiştir.
 Aslında dizi başlamadan önce, 'Bu dizide anlatılanlar tarihten esinlenilse de hepsi gerçek değil, yoksa diziyi izlemezsiniz ;)' tarzı bir uyarı şart, çünkü insanlar dizilerdeki hayatları gerçek hayatla karıştırıyor.
 Tatillerde eve gittiğimde bazen denk geliyorum, acaba benim izlediğim sahneler mi öyle ama dizi kadınların haremde birbirlerine bakışmaları ve ego tatminleri üzerine kurulu. Diziyi takip eden ev hanımlarının, sanırım kendi hayatlarındaki entrikalar yetmiyor ki bu diziler bu kadar tutuyor. Bence üzerinde konuşmaya bile değmez, ticari bir yapım işte, adamların tarih anlatmak gibi bir derdi de yok. Yapılan şey gündemin değiştirilmesinden başka birşey değil benim gözümde.
 Saygılarımla.


Kasım 28, 2012, 07:08:48 ös
Yanıtla #11
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Değerlerin ne olduğuna karar vermeden olmazsa olmazlarımış gibi yarattığımız değerleri taparcasına savunmak ve canı pahasına korumak işte olan sadece bundan ibaret.

Sn.Symbol aslında çok ilginç ve benimde savunduğum ve doğru bulduğum bir yönden olayı yakalamış ve giriş yapmış ama biraz ıskalanmış ne yapmış sn.symbol kronolojik olarak öldürttüğü çocuklarının sıralamasını vermiş.

Bir çoğumuz babayız gerçi 15 çocuğumuz yok bolluğundan böyle davrandı diye düşünüp kabul edeceğimiz ama garip.

Hangi duygu bu ölümleri onaylarki ne tip bir duyguya kapılmıştır acaba mesela babasından genetik olarak onamı geçmiştir.Atıp tutmayı bir kenara koyarsak bu konuyu biraz irdeleyelim çünkü konu sadece aslında bir film adı üstünde her bölümde tamamen kurgudur dendiği halde kurgu kelimesini kimse kaale almadan hatta sn.başbakan bile verip veriştiriyoruz demekki Atatürkü tabu yapmaya kızıyor isek osmanlıyada edecek bir kaç çift sözümüz olmalı değilmi.

Kudretini elindeki gücü korku üzerine kurarsan ve etrafını bu şekil ile biat ettirmeyi düşünürsen ki empati yapmak için öyle olsun diyelim,
En yakınımı veliahtımı kendi çocuğumu bile öldür canını aldırırım tavrı sanırım gerekli korku düzeneğini kurmaya yeter.

Böyle bir kudretle böyle vahşi bir karar almak akıl işimi?aklı nereye koydu acaba mesela katli vaciptir fetvasını ebu suud efendiden istemişmidir günahtan kurtulmak için.

Kanuni her ne yapmış olursa olsun yada her neyi iyi yapmış olursa olsun kendi çocuklarının katilidir bu bu kadar basit.,
O dönemde bu uygulama su götürür yada haklı nedenler arayabilirsiniz ama iyi bir lider bu sorunu böyle çözmez topluma bu yönü ile örnek olmaz.

Osmanlının o kadar çok sorgulanmayan ve irdelenmeyen yönü varki bizlere sadece muhteşem galibiyetleri ve fetihlerini bilinç altımıza verip işte asıl hedef orasıdır asıl özlem budur demek cüretini yıllardır süslü sözlerle beynimize kazıdılar.

Alii -osman  ejdadı fatihan ve benzeri sözler ve osmanlı torunuyuz süslemeleri ile uyutulmaya çalışıldı bu millet ,hep hedeften uzak durmamız istendi bir bakıma.

Konu aslında çok basit birileri sadece ticari bir hedef için bir iş yapmış ve kurguyu kullanıyor ve bununda kurgu olduğunu en başından beri söylüyorlar,anlamadığım ise bir sürü akıllının bu kurgunun peşine düşüp osmanlıyı koruma altına almaya çalışması işte en traji komik tarafıda bu işin budur arkadaşlar bana göre.

Saygılarımla
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Kasım 28, 2012, 07:12:36 ös
Yanıtla #12
  • Ziyaretçi

 Tarihteki Türk devletlerinin yıkılma sebeplerine bakacak olursak, dışarı sebeplerden çok içeride iktidar kavgalarından yıkıldık diyebiliriz. Osmanlı'da yetiştirilen bir padişah, doğduğu günden beri, vakti geldiğinde, kardeşleri veya çocuklarını öldürmeleri gerektiği bilinciyle yetiştirilmiştir. Kendi oğlunu öldürtmek elbet çok acı bir karar, ancak onlar bu kararı vermeye hazırdı.
 Saygılarımla


Kasım 28, 2012, 08:31:15 ös
Yanıtla #13
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Neyazikki vede neacidirki 21.yüzyilda hala icimizde kardes katilligini ve evlat katilligini sebebi herneyse iyi görenler, savunmaya calisanlar cikiyor.

Onlarin torunlari degilmidirki  "vatan, millet,sakarya" edebiyatiyla "JITEM" leri "ERGENEKON"lari kurup yüzlerce hatta binlerce insanimizi katlettiler.

Kendi kardesine acimayan, Kürt komsusuna acirmi hic.

Kendi evladina acimayan Alevi arkadasina acirmi hic.

Daha gerilere gitmeyelim.

Saygilar


Kasım 28, 2012, 08:54:05 ös
Yanıtla #14
  • Ziyaretçi

 Sayın Tij,
 Mesajınızı biraz da üzerime alınarak cevaplamak isterim. Kardeş katliamının uygulanma sebebi ve yöntemiyle, faili meçhul (!) cinayetler arasında büyük farklar var bence. Kardeş katliamını desteklemesem de, taht kavgalarını önlediği bir gerçek. O günün şartlarında bulunmuş bir çözüm. Padişahlar uzun süren seferlere çıktığında akıllarında, onların yokluğunda İstanbul'da alternatif padişahlar tarafından provoke edilecek bir isyan kuşkusu olmaması gerekir. Böyle bir durumda, uçağa atlayıp gelmek gibi bir lüksleri de yok, haberi bile kaç gün sonra gelir kim bilir. Dolayısıyla, o gün için bulunmuş bir çözüm olarak değerlendirmek lazım.
 Saygılarımla.


Kasım 29, 2012, 12:20:07 öö
Yanıtla #15
  • Ziyaretçi

Fakat bir de şurdan bakmak lazım. Böyle bir geleneği bildikleri için gerek padişah adayları kardeşler gerekse onların anneleri sürekli olarak bir katliam planları ve hesaplarıyla boğuşmaktan devlet yönetmeleri zor olur. Padişahın rakip kardeşlerini öldürtmesini iç savaş çıkıp binlerce masum ölmesin diye kendi kardeşlerini feda etmek gibi kutsal bir giysiyle süslemeye çalışılsa da Bence iç kargaşadan daha fena bir durum bu. iç  savaşlar bir şekilde biter en kötü ihtimalle birden fazla devlet oluşur fakat kardeşlerin birbirini öldürmeleri ve devletin başının hanesinde böyle süikastler ve güven ortamının kayboluşu bana hiç açıklanabilirliği ve mantıklı tarafı var gibi gelmiyor.

Sayın Tij'in yakaladığı benzerlik bence de doğru. Mantığı itip dogmatik davranan insanların devlet yapısı da böyle oluyor demek ki. Devlet kavramı için gerekirse tüm vatandaşını ezmekten ve aç bırakmaktan çekinmeyen bir devlet yapısı. Ki devlet ve millet kavramı çok sanal bir kavramdır. Fenerlilik galatasaraylılık gibi bir şey.

Saygılarımla.


Kasım 29, 2012, 11:41:00 öö
Yanıtla #16
  • Mason
  • Orta Dereceli Uye
  • *
  • İleti: 261

Muhteşem Sansür

İtalya’nın Akdeniz kıyılarında, “Sperlonga” isimli küçük bir köy var...

Köy, hilal biçimindeki ince kumlu plajı, dik kayalara tünemiş Arap “Medine”si tarzındaki evleri, sokaklarıyla ve burada Türklere meydan okumuş olan dillere destan Giulia Gonzaga’sı ile meşhur…

Sperlonga’ya ayak basar basmaz bana hemen Gonzaga’nın öyküsünü anlatmışlar, bu korsanlık öyküsüyle özdeşleşen köydeki bir avluya götürmüşlerdi.

Bembeyaz, revaklı evlerle çevrelenen avlu içinde yalnız ufak bir kuyu bulunmaktaydı. Avlu etrafındaki mor begonvil salkımları arasından da resimli duvar yazıları okunmaktaydı…

16. yüzyıl İtalyancasıyla anlatılan olay duvarlarda şöyle naklediliyordu:

“Âşık burada size bu tatlı kıyılara, kana susamış vahşi bir hayvan gibi çıkan Türk’ün yol açtığı karanlık ve acı bir günü anlatacaktır!” (Messer favolatore è qui a narrare della giornata trista e tenebrosa che vide il turco, fera sanguinosa, sbarcar a questa ripa delitiosa.)

O anlatılacak gün nedir?

Barbaros Hayrettin’in Sperlonga kıyılarını yakıp yıktığı gün.

Neden?

Bir kadın için.

Giulia Gonzaga isimli bir dilberi padişaha sunup, aferin almak için...

Barbaros Hayrettin, tepelerin üzerindeki bu ücra köyü, Akdeniz’e güzelliği ile nam salan bu tek kadını ele geçirmek için kuşatmış.

Sperlonga halkı kadını köyün damlarından kaçırdığı için amacına ulaşamamış ve seferden eli boş dönmüş…

Dizideki öykü gerçek

Sperlonga badiresini, malum dizinin geçen haftaki son bölümünü izlerken hatırladım.

İbrahim’le Barbaros arasında dizide şöyle bir sohbet geçiyor:

Barbaros, Pargalı’ya, “Paşam bahsettiğim şu düşes Giulia Gonzaga”… diyor.

Pargalı: “Tiziano’nun resmettiği meşhur düşes mi” diye soruyor.

Barbaros; “Ta kendisi!” yanıtını veriyor: “Tunus seferine giderken onu almak için İtalya kıyılarını topa tuttum. Papa kendisi için geldiğimi zannedip, Roma’yı boşaltıp kaçmış.”

Karşılıklı gülüyorlar ve Barbaros devam ediyor:

“Giulia Gonzaga’yı kaçırdılar. İzini sürdük. Ama bulamadık. Hususi olarak bir ağaya vazife verdim… Elbet bir gün yakalar, hünkârımıza sunarız!”

Koltuktan düşüyordum. Konuşulanlar birebir vaki çünkü.

Başbakan “cenk” yerine “harem” öykülerine aşırı iltifat ettiği için diziyi gerçeklikten uzak buluyor ya…

Kendisine bir küçük Sperlonga turu öneririm…

Ecdadımızın bu sevimli Akdeniz köyünde bıraktığı, “unutulmaz anıları” yerinde görüp, teşhis ve tespit etmesi için…

Dizide tabii ki hayal unsuru çok sayıda öğe var. Öyle olmasa dizi olmaz, belgesel olurdu. Ama hayal unsurları yanına bu yaşanmış olaylar serpiştirilince, ortaya 150 milyonun seyrettiği başarılı bir dizi çıkıyor…

Neden şimdi?

Benim diziyle ilişkim, dostum Meral Okay’ın ölümüyle sona erdi. Onun ölümünden sonra pek izleyemedim. Ta ki Başbakan’ın “fetvasına” dek!

Başbakan’ın öfkesi ister istemez aklıma “Neden şimdi” sorusunu getirdi...

Gündem değiştirme iddiasına -olayın yaşadığımız her şeyi özetleyen boyutları nedeniyle-prim vermedim. 2. yılındaki diziye, Başbakan durup durup neden şimdi bindirmişti? Son bölümde özellikle keyfini kaçıran şeyler olabilir miydi?

Bir okurumdan; “İyi bir tarih okuru olarak dizinin son bölümünü izlerken, Ebussuud efendi ile Pargalı diyaloğunu izleyince ‘hah!’ dedim…” şeklinde bir mail de alınca; geçen haftanın bölümünü internetten indirip izledim.

“Yunus’u okumak küfürdür!” diyen, daha sonraki yıllarda şeyhülislam olacak İstanbul kadısı Ebussuud Efendi bu bölümde “zülfü yâre” dokunan çeşitli konulara giriyor.

Başbakan’ın hayran olduğu iddia edilen Ebussuud efendi, yüksek makamlardakilerin mağrurluğunu örneğin eleştiriyor.

“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah kendini beğenmiş ve durmadan övünen kimseleri asla sevmez!” buyuruyor: “Makamlar geçicidir” diye ekliyor: “Dikkat etmek lazım. Cehenneme giden yollar, iyi niyet taşlarıyla döşelidir!”

Kapitülasyonlara ayrıca karşı çıkıyor. “Bugün devlet kuvvetli. Yarın bu imtiyazlar bela olur” diyor ama laf dinletemiyor.

İlaveten bu bölümde ilk kez “kardeş katli” gibi netameli konulara dalınıyor; kardeşler arasına taht gölgesi düşüyor.

Süleyman, Hürrem’den olma büyük oğluna misal; “Tahta çıkan kardeşin, diğerlerini katletmesinin mübah olduğunu” söylüyor; ulemanın onayını hatırlatıyor; “Atamız Sultan Mehmet Han, kanunnamelerimizde böyle buyurmuştur!” diyor.

Şimdiye dek izlediğim bu “en politik” bölümünün ardından “Başbakan sadece Firuze’den kıl kaptığı için Muhteşem Yüzyıl atağını yapmış olamaz!” diye düşündüm; “Asıl mesele ecdadın bu tabu yönleriyle ele güne tanıtılması olmasın?”

Bir de konjonktür var.

Toplumun “muhafazakârlaştırılması” son kerteye ulaşmış, laikler ötelenmişken; “ses getiren” popüler kültür ürünlerinin hâlâ laik kesimler tarafından üretiliyor olması, Başbakan’ı sinirlendiriyor olmalı…

Kütahya konuşmasında Erdoğan’ın muhteşem fetvasına, tam da muhalefete giydirirken girdiği; özetle “Ecdad dizisi yapmak bunlara mı kaldı?” dediği görülüyor.

Gettolaşan laikler bu iddialı projelerden de artık el ayak çekmeli ve ekranlar da yaşamın kendisi gibi dibine dek “muhafazakârlaştırılmalıdır” diyor kıssadan hisse Başbakan.

29 Kasım 2012 - Cumhuriyet (Nilgün Cerrahoğlu)
Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.
(Socrates)


Kasım 29, 2012, 12:18:55 ös
Yanıtla #17
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3235
  • Cinsiyet: Bay

Bu alıntıda sanki eleştirirken aba altından tayyippppp proğandası yapıyor , sonuçta onunla ilgili olumlu ve olumsuz haberler bu arkadaşın proğandası için malzeme oluyor.
Örnek olarak gördüğüm ve hergün hepimizin şahit olduğu AMBULANS rezaleti , nasıl mı SİRENLERİ bağırtarak yollarda arzı endam ediyorlar , burda terslik abi bu ambulanslardaki hastaların hepsimi acil de SİREN sonuna kadar açılıyor.Bizde bu kültürde oluşmamış benim bildiğim acil durumda çalınır ve giderken SİREN kapatıldımı hasta EKS (öldüğü) anlaşılr . Bunun anlamı tabiri caizse işin cılkını çıkarmak bizim olmazsa olmazımız sonrada neden kimse bizi sevmiyor diyerek sızlanıyoruz.Acı olan burası ...

Saygılar
« Son Düzenleme: Kasım 29, 2012, 12:21:22 ös Gönderen: NOSAM33 »
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


Kasım 29, 2012, 03:57:46 ös
Yanıtla #18
  • Ziyaretçi

Sayın Nosam33, Millet Tayyipi sevdiği için oy vermiyor. Çağdaş ve laik sıfatını taşıyan siyasiler cumhuriyet tarihi boyunca hiç hizmet sunmadılar ve her seferinde insanlar ağaç kabuklarını soyup yemek zorunda kalacak hale geldiler. Tayyip vb. muhafazakarlar ise iktidar ellerine geçtiğinde halka hizmet sunuyorlar. Belki de çok çalışmıyorlar, çağdaşlar hiç çalışmadıkları için Tayyip vb. çok mükemmel hizmet sunuyor gibi duruyor.

Yani demek istediğim çağdaşlar cumhuriyetçiler filan daha çok ağlarlar.

Osmanlının güçlenmesinin arkasında yatan ana sebep, osmanlı ordularının güçlü olduğu ve osmanlı yönetiminin insaflı insancıl olduğu değil;  Katoliklerden daha insaflı oldukları için yok edilmekten korkan katolik olmayan insanlar osmanlının genişlemesine hayatta kalabilmek için izin verdiler. Osmanlı çok insaflı bir yapı olsaydı çevre ülkelere saldırmaz sadece ağabeylik yapardı. Kendi topraklarına katma, milletin alıştığı bayrağı değiştirme ister istemez halkta bir kin duygusu yaratıyor. Bu yüzden ABD emperyalizmi çok uyanık davranıyor işgal ettiği ülkelerin bayrağına, diline ve devlet başkanının milliyetine filan dokunmuyor. Bence osmanlının yıkılmasının ardında bu kin duygusu yatıyor. Katolikler uslanınca bu kin duygusunu osmanlının hakim olduğu topraklarda yerlilerin müslüman katliamı yaparak adeta kustuğunu görmekteyiz.

Cumhuriyetçilerin Katolikler gibi uysallaşması, halkın diline dini inancına başörtüsüne vb. yasaklar koymayı bırakıp  halka hizmet sunması halinde Tayyip vb. leri de osmanlı gibi yıkılacaktır. Aksi taktirde Tayyip vb. zihniyet  darbeyle vb. yıkılamayacak gibi duruyor.


Saygılarımla.
« Son Düzenleme: Kasım 29, 2012, 05:02:03 ös Gönderen: Masor1976 »


Kasım 29, 2012, 11:57:29 ös
Yanıtla #19
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3235
  • Cinsiyet: Bay


Sayın Masor1976 ;

Alıntı
Sayın Nosam33, Millet Tayyipi sevdiği için oy vermiyor.


Haklısın , halkım ASİL olduğu için ,Karşısındakinide hep öyle zannettiğinden başına bunlar geliyor ve sonuçta  ET  yemediği için hep aynı kısırdöngüde sorunlar devam ediyor.Mesala Fakirlik bitmiyor ve bitmeyecekte üstelik bu halk Avrupa insanına sonunda HİZMET EDECEK ...

Alıntı
Yani demek istediğim çağdaşlar cumhuriyetçiler filan daha çok ağlarlar.


Eminmisin şu ankiler sonunda ağlamasın  ???

Alıntı
Bu yüzden ABD emperyalizmi çok uyanık davranıyor işgal ettiği ülkelerin bayrağına, diline ve devlet başkanının milliyetine filan dokunmuyor.

Keşke yapsa ama onun zihniyetinde kendinden olmayanı ÖTEKELEŞTİRME var .

Alıntı
Bence osmanlının yıkılmasının ardında bu kin duygusu yatıyor. Katolikler uslanınca bu kin duygusunu osmanlının hakim olduğu topraklarda yerlilerin müslüman katliamı yaparak adeta kustuğunu görmekteyiz.

Adamlar ŞEREFSİZSE Ondan başka bir şey beklemezsin.HAAAA aklıma geldi hesaba alınmayan bir avuç YAHUDİ kökenli KARDEŞLERİM gerekeni yapıyorlar .ANLAYANA 


Alıntı
Cumhuriyetçilerin Katolikler gibi uysallaşması, halkın diline dini inancına başörtüsüne vb. yasaklar koymayı bırakıp  halka hizmet sunması halinde Tayyip vb. leri de osmanlı gibi yıkılacaktır. Aksi taktirde Tayyip vb. zihniyet  darbeyle vb. yıkılamayacak gibi duruyor.

UNUTMAKİ Sayın Masor1976 bu gün O İnsanlar o beğenmediğin İnsanların sayesinde o mevkilere sahip oldular .Unutma üstte verdiğim örnekte bir avuç kavimin koca bir MÜSLİM denen devleti dize getirdi neden acep .Biraz da HAK denen ve TANRININ Dahi taraf olmadığı bir KAVRAMDEAN Bahsediyorum , ama nerde bu sözümü anlayacak İnsanlar .

Saygılar

Not: Size değer verdiğim için zaman ayırdım,Fikirlerin benim görüşün terside olsa KAVRAMLARA bazı KLASİKLEŞMİŞ doğma FİKİRLERİ KENDİNCE DİLE GETİRMEN HOŞUMA GİDİYOR .
audi-vide-tace
    dinle-gör
        sus


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
2 Yanıt
7903 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 23, 2007, 12:48:29 öö
Gönderen: Ittihatci
1 Yanıt
2841 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 21, 2017, 04:44:13 öö
Gönderen: night manager
0 Yanıt
2841 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 01:00:09 ös
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
2637 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 01:01:22 ös
Gönderen: bugfree
0 Yanıt
2946 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 21, 2008, 01:01:57 ös
Gönderen: bugfree
2 Yanıt
4877 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 04, 2011, 10:47:19 ös
Gönderen: moonlight
5 Yanıt
10587 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 19, 2017, 10:29:13 ös
Gönderen: Alşah
12 Yanıt
8452 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2012, 04:07:21 ös
Gönderen: Noah
0 Yanıt
2577 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 21, 2014, 10:18:22 ös
Gönderen: Dor
0 Yanıt
2489 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 31, 2014, 11:18:42 ös
Gönderen: Frenzyfire