Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: TAŞ İLE BAĞLANTILI İNANÇLAR - 4  (Okunma sayısı 3253 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nisan 15, 2010, 08:33:15 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Megalitik düzenlemelerin görüldüğü bir başka alan da “Timilüs” adıyla bilinen, bir toplumun ortak gömü yeridir. Belki de bunda en şaşılacak olgu, sonradan Hıristiyanlıkta bir kilise ya da katedralin de öncelikle böyle bir toplu mezar yerinin tam üstüne yapılmış olmasıdır.



Bilindiği kadarıyla bu tip toplu mezarlar M.Ö. 6000 dolaylarında en yaygın uygulanış şekillerini bulmuş. Bunu her ne kadar atalara tapma kültürü olarak gören kimi araştırmacılar çıkmış ise de, bu konuda belirsizlikler sürmektedir.

Viyana’da, kentin tam ortasındaki St. Stephan Katedrali’nde yakın geçmişimizde bir ara ilginç bir olay yaşandı. Katedralin tabanı bir başka amaçla kazıldığında ortala çıkan bulgu üzerine, kazının etrafı çevrilerek koruma altına alındı. Katedralin içinde hayli geniş bir alana yayılmış olarak üst üste gömülmüş olan insan iskeleti kalıntıları vardı. Daha önce varlığı bilinmeyen bu kalıntılar özenle çıkarılıp torbalara konuldu. Onarım işi bir yana bırakılıp toprağın derinliklerine doğru uzanılınca, bir zamanlar buralarda oluşmuş eski kültürlere ilişkin ölülerin hep aynı yerde, üst üste gömülmüş olduğu görüldü. Çıkarılan kemikler ya oradaki köy ve kasabada yaşayanlarındı ya da burası katedralin uzunca bir zaman süren yapımı esnasında ölen işçilerin gömüldüğü yerdi. (Bu da şaşılacak ya da olağan dışı bir uygulama değildir. Birçok yerde uygulanmıştır; hem sadece Hıristiyanlıkta değil, diğer dinlerde de...)

Viyana’daki bu katedralde eski din adamlarının özenle korunmakta olan mezarları da vardır. Ancak bu uygulama, Viyana’ya özgü olmayıp, benzeri hatta aynısı diğer birçok katedralde de görülür.

Çoğu tapınaklar, daha önceki inançların tapınaklarının üzerine yapılmıştır. Bunun gerekçesine inmek için tapınak simgeciliğini inceleyerek değerlendirmek gerekir. O ise kendi başına bir konudur ama burada belirtilmesinde yarar olan iki nokta var.

Bunlardan biri, eski kültürlerde yaygın olan Hermetik kurallardan birinde, zamanın şimdiki gibi yaşam ve ölüm şeklinde değil, bir bütün olarak kabul görmesiydi yani ölümün de bedensel yaşam gibi insanın toplam yaşamının bir parçası olduğuna ilişkin inanış vardı. Ölüm çok doğal bir şekilde sadece boyut değiştirme şeklinde algılanıyordu ve ölüyle aynı mekânı paylaşma, gayet doğal karşılanan bir gelenekti.

İkincisi ise elbette ölülerin ruhlarının cesetlerinin başından ayrılmayacağı şeklinde bir düşünce tarzıydı. Bu düşünce tarzının ölümün bir son olmadığına inanan kişilerin düşünce tarzında pek yeri olmayacağı akla gelirse de, bu bağlamda bir başka seçenek daha vardır: Tapınakların bir çeşit başka boyuta sıçrama, ilâhi güçler ile temasa geçme, özellikle Semitik kültürlerde olduğu şekli ile ilâhın dolaştığı yerler olarak algılanışıydı bu...

Taş simgeciliğini incelerken önümüze çıkan bir başka simgesel olgu da yağmur yağdırmak amacıyla taşlara yüklenen yorumlardır. Daha çok belli bir bölgeye yağmur yağdırmak amacıyla yerleştirilmiş birtakım taşlar belki de atasal güçlerin yoğunlaştırılıp yönlendirilmesini öngörmekte yani bir tür büyüsel (okült) nitelik taşımaktaydı. Ataların ruhlarını içinde barındıran taşlar, hem onları kendi içlerinde koruyor hem toprağın bereketli hale gelmesini sağlıyordu.

Taş geleneğinin yakın tarihimizdeki yansıtmalarının en önemlilerinden birini, 18. yüzyılın ilk yarısında İngiltere’de William Stukeley adlı bir araştırmacı doktor ve teorisyen yapmıştır. Stukeley, İngiltere’nin güneyinde Eski Keltlerin ezoterik nitelikli bir topluluğu olan Druid kültürü üzerinde yaptığı araştırmalarının sonucunu 1724 yılında yazdığı “İtinerarrium Curiom” adlı yapıtında yayınlamıştı. Bu kitapta, Druid inançları ve uygulamaları Hıristiyanlık ve Yahudi gelenekleriyle karıştırılmış yeni bir sistem olan “Beyaz Kardeşlik” örgütünün geçmişi biçiminde ortaya konmuştu. Fenikeliler ve Druidlerden gelen, Musa ile Platon’un düşüncelerinin Protestan ve Anglikan Kiliseleri’nin görüşleriyle karışmış bir görüş yumağı sergilenmişti.

Drukeley’in teorisi, aynı zamanda geçmiş inanç sisteminin ana temasını oluşturuyordu. Ona göre büyük megalitik taşlar aynı zamanda “Kutsal Baba” olarak adlandırdığı ilâhi gücün otoritesini simgelemekteydi. Bu simgede daha sonra kurtarıcı rolündeki “kutsal yılan” simgesi ortaya çıkmıştı. Beyaz Kardeşlik Örgütü uzun yıllar varlığını sürdürmekle kalmayıp, geniş yandaş toplulukları arasında çok popüler bir hal almıştı.

İslâm inancında hac sırasında Mina’da şeytan taşlamak, en eski çağlardan günümüze yansımış büyüsel ritüelin ipuçlarını taşır. Bu ritüelin içinde aynı zamanda günah ve ölümün korkunç bekleyişinden kurtulmak amacı da yatmaktadır.



Hıristiyanlıkta azizlerin mezarlarından alınan ufak taşlar, bir tür simgesel sunak oluşturma anlamına geliyordu.

Bir taş yığınının en üstteki tepesine doğru taş atmak, hortlakları ve cinleri kaçırdığına inanılan bir uygulama olarak bilinmekteydi. Bu geleneğin aynı zamanda taşı atan kimsenin bu tepenin üstünde yer aldığına inanılan Tanrı’nın ruhu ile birlikte olduğuna ya da olacağına inanılırdı.



20. yüzyılda karşılaştırmalı dinsel folklor araştırmalarıyla tanınmış İskoç asıllı James G. Frazer, anlatımlarında, ayrıca insanlardan veya hayvanlar ile taşlardan birbirlerine çeşitli hastalıkların geçebileceği şeklindeki folklorik inançlara da dikkat çekmektedir.







Bu noktada yine durarak şöyle bir soluk alalım. Ancak taş ile bağlantılı inançlar üzerine yazmak istediklerim henüz bitmedi. Elbette dahası var. Hem sonrası kimileri için belki bu aşamaya kadar anlattıklarımdan daha ilginç olabilir.


ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
Batıl İnançlar

Başlatan bugfree Inanc Uzerine

3 Yanıt
3570 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 03, 2008, 08:25:55 öö
Gönderen: Prenses Isabella
0 Yanıt
2912 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2009, 12:40:21 ös
Gönderen: karahan
0 Yanıt
2523 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 15, 2010, 10:19:12 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2348 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 11, 2010, 07:43:58 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4575 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 12, 2010, 07:30:39 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
5133 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 14, 2010, 08:34:16 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2127 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 16, 2010, 01:40:09 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2382 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 18, 2010, 06:30:17 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2396 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 19, 2010, 03:26:32 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
6167 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 06, 2011, 03:21:44 öö
Gönderen: seteney