Bir mason mabedinin biçimi ve boyutları, özellikle Masonluğun simgesel derecelerinde önemlidir. Kapıdan girdiğimizde, burasının bir dikdörtgen biçiminde olduğunu görürüz. Bulunduğumuz yer kısa kenardır; kapı bunun tam ortasındadır.
5 m eninde, 10 m boyunda bir salon burası… 4 x 8 m de olabilir. Küçük mu buldunuz? Peki; 6x12 m olsun. Daha büyük de olabilir. Büyüklüğü, burada çalışacak olan locaların üye sayısına ve büyük locanın olanaklarına bağlıdır. Üye sayısı 35-40 dolayında olan localar, nispeten daha küçük bir mabette çalışabilir. Bir locanın optimum üye sayısı 50-60 olarak verilir. 5x10 m boyutlarında bir mabet, böyle bir locaya yeter. Üye sayısı artarsa daha büyük bir mabet gerekir.
Şimdi diyeceksiniz ki «Locanın bir de konukları olabilir. Onları da düşünmek gerekmez mi?»
Elbette gerekir. Üstelik konuklara öncelikle yer vermek gerekir. Ancak bu arada locanın tüm üyeleri her toplantıya katılmaz. Bir locanın üyelerinin toplantılara katılma oranı %80 ise, bu büyük başarı sayılır. Demek ki mabedin boyutları locanın %100 üye sayısına uygun ise, konuklar için de %20 oranında yer var demektir.
Mabedin boyutlarının nasıl yeterli olabildiğini anlamak için, yerleşimini de göz önünde tutmamız gerekecek. Bunu az sonra yapacağız.
Mabedin eni ile boyu arasındaki oranın 1:2 olmasına özen gösterilir ama bu öyle kesin ve zorunlu bir kural da değildir.
Olanakları elveren büyük locaların bir de “çok büyük” diyebileceğimiz bir mabetleri olur. Bu mabet, daha çok büyük locanın toplantıları (genel kurul, konvan vb) ve büyük loca çapındaki ağırlamalı törenlerde kullanılır. Bu bağlamda birçok ülkede yüzlerce kişinin yer alabileceği, bilmeyen bir gözle bakıldığında âdeta bir kapalı spor salonunu andıran mason mabetleri vardır. Ancak buradaki konumuz öyle kocaman mabetler değil, locaların ritüelik çalışmalarını yürüttüğü mabetlerdir.
Üstelik bir mabet ne kadar büyükse, burada bulunması gereken simgesel öğeler o ölçüde zor fark edilir olur. Küçük mabetlerde kendilerini daha çok belli ederler. Zaten herhangi bir toplantı salonunu bir mason mabedine dönüştüren de işte o öğelerdir.
«Bunlar nelerdir?» diye mi sordunuz?... Biraz sabırlı olun. Geleceğiz.
Bir mabedin kısa kenarlar karşılıklı olarak “Doğu” ve “Batı”, uzun kenarlar da “Güney” ve “Kuzey” olarak anılır. Biz Batı’dan girdik; az önce değinmiş olduğum üzere tam ortadan.
Ancak bazı binalarda mabedin girişinin böyle kıza kenarın tam ortasından sağlanmasına olanak yoktur. Böyle bir durumda ya mabedin dışına bir ek koridor yapılır ya da içeriye giriş uzun kenarın köşesinden olmakla birlikte mabede asıl girişin simgesel olarak Batı’nın tam ortasına denk düşecek biçimde gerçekleştirilmesi sağlanır.
Bunu anlamadınız değil mi?... Ben de anlamadım. Şöyle anlatırsam daha anlaşılır olacak:
Bir mason mabedinde, kapının hemen içinde ve her iki yanda birer yüksek sütun bulunur. Bunlar süsleme sütunlarıdır; yük taşımazlar; onun için de tavana kadar uzanmazlar ama boyları posları bakımından da görkemli olmalarına özen gösterilir. Buna benzer sütunları antik tapınakların hatta önemli binaların hepsinin girişinde görürsünüz. Fark, o yapılarda bu sütunlar dışarıdadır; bir mason mabedinde ise içeride.
Mabedin asıl girişi kapı değil, bu iki sütunun ortasıdır. Mabedin içinde, kullanım ve ritüelik uygulamalar nedeniyle bu sütunlar kapının biraz ilerisinde de olabilir. Kapıdan geçince mabede girmiş sayılmazsınız; sütunların arasından geçtikten sonra mabede girmiş olursunuz.
Burada her şey simgedir. Şu mabede giriş noktasının çok önemli bir simgesel anlamı vardır. Ben bu bağlamda burada yorum yapmayacağım. Düşünün. Bulursunuz. (Masonlar da düşünüyor ve birbirilerinden arklı yorumlar yapabiliyor.)
İşte bu nedenle, mimari zorunluluktan ötürü mabedin yer aldığı alana uzun kenarın bir köşesinden girmek zorunluluğu doğuyorsa, mabedin asıl giriş noktası buna göre düzenlenir.
Batıdan girdiğimize göre, tam karşısı Doğu demektir. Buradaki arka duvar diğerleri gibi düz olabilir ama çoğu uygulamalarda bir yarım daire ya da oval biçimde düzenlenir.
Mabedin doğu ya da diğer yönlerde herhangi başka bir kapısı olmaz. Batıdan girilir, Batıdan çıkılır. Ancak mabedin bulunduğu alanın çeşitli nedenlerle bir başka kapısı da olabilir (yangın güvenliği, tesisat erişimi gibi.) İşte o kapılar belikli orada birer kapı olarak görülür. Hatta acil durum çıkış kapısı içten aydınlatmalı bir şekilde işaretlenmiş de olabilir. Ancak masonik/ritüelik açıdan orada bir kapı yoktur/yok sayılır.
Mabette görevlilerin ve protokol uyarınca toplantıya katılırken özel bir nitelik taşıyan masonların oturacakları yerler bellidir. Bunların dışında, toplantıya herhangi bir görevi olmadan katılan masonlar, mabedin Kuzey ve Güney duvarları boyunca tek, arka arkaya iki ya da üç sıra halinde yerleştirilmiş sandalye ya da koltuklarda yer alırlar.
Hani yukarıda mabet 5x10 m olsun demiştik ya… Böyle bir mabette, kuzey ve güney duvarları boyunca iki sıra halinde yaklaşık 6 m. boyunca sandalyeler yerleştirilebilir. Giriş-çıkış boşluklarını da düşünecek olursak, buraya 40 kişi oturabilir. Locanın görevlileri ve Doğu’da oturacak olanlar ile birlikte toplam 60 kişi sığdırılabilir.
Biraz tıkıştırdık gibi sanki…
Sayın Alcyone mimardır, biliyorum. Oldu mu olmadı mı, o söylesin.
Ayrıntılara izleyecek bölümde geçelim.