Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ynt: Tanrı'mı Allah'mı?  (Okunma sayısı 30710 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 29, 2011, 09:38:51 öö
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay



Her zaman anlamakta zorlandığım bir ifade kullanım tarzıdır tanrımı yoksa allahmı.Bizim forumdada çok sık kullanılan bir terim olduğu için bu konuyu tartışmaya açmaya karar verdim.Kimileri şunu diyebilir öz önemlidir senin niyetin ne ise onu dersin gerisdi önemli değil.Ama olmuyor konun tıkandığı noktalardan biridir bu.O yüzden bakalım bu konudan neler çıkacak.Buyrun.



Tanrı; Kendine ibadet edilen, tapılan şey demektir ve dünyada bir çok kendine tapılan, ibadet edilen varlık vardır.
Hindular ineğe, Japonlar güneşe, Hıristiyanlar puta (İsa heykeline), ...kimileri makama, paraya, hatta karşı cinsten birine...
Hatta kimileri ideolojilerini - veya liderlerini - tanrı kabul ederler.

Müslümanların tanrısı, - Arapçası ilah- ise Allah'tır ve kelime-i şehadetin de ifade ettiği gibi, tek, gerçek, hakiki ilah, tanrıdır ;

Lâ ; Yoktur, hayır ( olumsuzluk ifadesi; İngilizcesi;No, Not)
İlahe; İbadet edilen -
İllâ : Ancak, sadece vardır, - istisna edatı -
Allâh: Allah

Allah'tan başka ilah, tanrı yoktur!

Ey tanrım ifadesi geneli ifade eder.Tanrı'm ama kim?; inek, güneş, makam...?

Ey tanrım olan Allah'ım denirse bu olur; "Ey ibadet ettiğim Allah'ım!"

Tanrımızın ismi vardır ve o Allah'tır.Ey tanrım deyince bir inek bize koşup gelirse itiraz atma hakkımız olmaz : )

Necip Fazıl Kısakürek'e sormuşlar:
 -Üstad, kimileri Allah diyor, kimileri de tanrı. Bu iki isim arasında nasıl bir fark vardır, siz hangisinin kullanılmasını daha uygun görürsünüz?
 Üstad cevap vermiş
 -Allah tanrının belasını versin!
 
Sözcüğü doğru anlamında kullanamadığımızda o cümlenin mana ve anlamını tamamlayamamış oluruz.İslamın bizden istediği ilaha tanrımı yoksa allah olarakmı hitap edeceğiz.Daha baştan yaratıcının ismini kullanırken hata ile başlarken sonrası nasıl olur bilemem.

Saygılar
« Son Düzenleme: Ekim 03, 2011, 01:52:52 öö Gönderen: dogudan »
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ağustos 29, 2011, 09:48:15 öö
Yanıtla #1
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Tengri, Eski Türkçede Tanrı, Gökyüzü; Eski Türklerin ve Moğolların inancı Tengricilik'de Gök Tanrı'sı (Kök Tengri), ya da Gök'ün yüce ruhudur. Aynı zamanda Orhun yazıtlarında ilk çözümlenen kelime olup yazılışı ""şeklindedir.


Tanrı sözcüğü Türkçe'dir ve kökeni tengri'dir. Arapça kökenli Allah adından farklı olarak, cins isimdir. Bu kelimenin Arapça'daki karşılığı "ilah"tır. Büyük yaratıcı, her şeye kadir olan yaratıcı, olağanüstü güç ve kudret sahibi anlamındadır.

 
Orhun Yazıtları'nda rastlanan Gök Tanrı ve benzeri ifadeler, Türk dinsel inancında görülebilen, Allah benzeri özel isimlerdir.

 
Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanmış olan Güncel Türkçe Sözlük'e göre, Tanrı sözcüğü "Çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her biri, ilah." ve özel isim olarak da "Allah." anlamlarına gelmektedir.

 
İslamda Tanrı, İslam dininde Allah ismi, Tanrı'nın özel ismidir ve genel olarak bu ismin yerine kullanılır.


Allah kelimesi, el- (tek) ve ilah (yaratıcı) kelimelerinden türetilmiştir. İslam'da ayrıca bu ismin yerine kullanılabilecek, Allah'ın çeşitli sıfatlarından oluşan 'Esmaül Hüsna' yani "Güzel İsimler" mevcuttur.

 
Peki biz bir komisere, çavuşum diyebiliyor muyuz?

 
Veya;

 
Bir pilota bahçivan?

 
Ne kadar tuhaf sa bu örnekte geçen kıyas, ALLAH'a Tanrı demekte o kadar tuhaf ve layık olmayan bir isimlendirme...

 
Artık siz nasıl hitab ederseniz edin, bu sizin meseleniz...
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ağustos 29, 2011, 10:04:15 öö
Yanıtla #2
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Allah mı demeli yoksa Tanrı mı?’
Süleyman Ateş - [email protected]
--------------------------------------------------------------------------------
 SORU: “Tanrı” mı yoksa “Allah” mı demeliyiz? Tanrı nedir, Allah nedir? Bu konu çok tartışılıyor. Acaba Kur’ân-ı Kerim’de bu nasıl geçiyor? Açıklar mısınız? (Dilek)

CEVAP: Arapça’da Allah deyince sadece evrenin yaratıcı ve yöneticisi hatıra gelir. Ama ilah kelimesi hem Allah için kullanılır hem de Tanrı diye tapılan melek, cin, insan, yatır, hayvan, ağaç, taş, herhangi bir yaratık için kullanılır. Bu husus, Tanrı adını kullananın niyetine bağlıdır. Kur’ân okursanız

“E ilahun maallah: Allah ile beraber başka Tanrılar mı var?” sorulduğunu görürsünüz. Bu tür ayetlerde Allah’tan başka ilah (tanrı) olmadığı, hükmü geçerli tek Tanrı’nın Allah olduğu vurgulanır.

Kur’ân’ın ilk muhatabı olan Araplar, Allah deyince sadece evrenin yaratıcı ve yöneticisini anlarlardı. Ama ilah deyince bununla hem Allah anlaşılabilirdi hem de uyduruk Tanrılar. Yani Allah kelimesi, yaratıcının özel adıydı. Bu, Arapça için böyledir. Zaten bu isim de Arap dilinde aşamalar geçirerek Allah şekline gelmiştir. Bunun kökünün Ellat olduğu hakkında görüşler de vardır.

“Bu cidden tuhaf bir şeydir”

Kur’ân-ı Kerîm’de kâinatın yaratıcısı için Allah ismi kullanıldığı gibi ilah da kullanılır. Mesela “Falem ennehu la ilahe ilallah: İyi bil ki Allah’tan başka ilah yoktur. Gerçek ilah sadece Allah’tır” (Muhammed: 19), “Allah: ‘İki Tanrı tutmayın. O, ancak tek Tanrı’dır. Yalnız benden korkun’ dedi” (Nahl: 51), “Onlara kendilerinden bir uyarıcı (peygamber) gelmesine hayret ettiler de o kâfirler dediler ki: Bu yalancı bir sihirbazdır. Tanrıları bir tek Tanrı mı yaptı? Bu, cidden tuhaf bir şeydir” (Sad: 4-5).

“O’ndan başka Tanrı yoktur”

“1- De ki: Sığınırım ben, insanların Rabbine, 2- İnsanların padişahına, 3- İnsanların ilahına (Tanrısına): 4- O sinsi vesvesecinin şerrinden. 5- O ki insanların göğüslerine (kötü düşünceler) fısıldar. 6- Gerek cinlerden, gerek insanlardan (olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım)” (Nas Suresi). “Hahamlarını ve rahiplerini Allah’tan ayrı rabler edindiler, Meryem oğlu Mesih’i de öyle. Oysa kendilerine yalnız tek Tanrı’ya ibadet etmeleri emredilmişti. O’ndan başka Tanrı yoktur. O, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir” (Tövbe: 31).

Alıntı süleyman ateş
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ağustos 29, 2011, 10:35:32 öö
Yanıtla #3
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Karahan bu bağlamda başvurulması gereken kök gerekçelerin büyük çoğunluğunu ortaya koymuş.

Ancak TDK tarafından yapılan açıklama garibime gitti. Orada açıkça bir terimin açıklanmasında terimin kendisi kullanılmış ve tanım yapılırken konuya yanlı bakılmış. Bir diğer deyişle, "tanrı" sözcüğünün anlamı tek tanrıcı bir yaklaşımla açıklanmış "çok tanrıcılıktaki tanrılardan her biri" diye...

Çok tanrıcılık terimi gibi çok allahçılık terimi de rahatça kullanılabilir. Allah sözcüğü ancak belirginleştirilirse, nitelikleri ortaya konursa özel isim olur. Aynı şey Tanrı sözcüğü için de geçerlidir. Büyük harfle yazarsanız özelleştirirsiniz. Nitelendirmiş olursunuz. İşte o zaman da o aslında ne Allah olur ne Tanrı. Siz bir insan olarak Tanrı ya da Allah'a hiçbir ad, hiçbir nitelik yakıştıramazsınız. O yakıştırdığınız nitelikler (hani 98 nitelik falan) insanca tanımlamalardır. Birileri kendine göre Tanrı ya da Allah'ı öyle nitelendirmiştir. Siz de isterseniz,başka bir şey yapamıyorsanız, kafanız çalışmıyorsa, aklınız sınırlıysa, zekânız yetersizse,  iyi ve doğru düşünmeyi beceremiyorsanız, tembellik ediyorsanız, hazıra konmak daha çok işinize geliyorsa onların peşinden gider, onların yaptığı tanımları benimser, onların tanrı ya da allahlarını kendinize Tanrı ya da Allah edersiniz. Bakın, Yahudiler öyle yapıyor: Onların tanrısı tüm insanların, tüm canlıların, tüm evrenin tek tanrısı değil, sadece kendilerine özgü bir Tanrı: O.

Elbette herkes vicdanında inancında özgür olmalı. Herkesin tanrısı ya da allahı kendine göredir. Ancak Hinduların ineğe, Hıristiyanların İsa heykeline, Japonların güneşe taptığını söylemek işi polemiğe sürüklemektir. Çok tanrıcılıkta biçimlendirilmiş tanrıların yani putların bile aslında işlevi sadece Tanrı kavramını anımsatarak kişinin duygusal ve sezgisel bakımdan tanrı ile karşı karşıya gelmesine aracılık etmektir. Bu bakımdan kimi dinlerde bu işi üstlenmeye girişen din adamlarından her birinin aslında bir puttan farkı yoktur. Zaten iş putlaştırmaya gelince, bu bağlamda eski Arap inançlarının putlarını kırdıktan sonra İslâm'da  bir dinin en büyük putunun nasıl ortaya çıkarılmış olduğu gözler önündedir. Demagoji yapılacaksa böylesi de yapılabilir. Kırıcı olur. Hiç yapılmasa daha iyidir.

Konunun aslına dönersek soru şu: Tanrı mı demeli Allah mı?

Demek ki konu bir din ya da inanç sorun9u değil, Türk dili sorunu.

Çağcıl ve güncel Türkçeyi konuşuyorsanız "tanrı" dersiniz. Arapça kökenli Eski Türkçeyi yani Osmanlıcayı konuşmayı sürdürmek istiyorsanız "allah" dersiniz. Ancak hangi dili konuşacaksanız ona karar vermelisiniz. Kimi sözcükler ondan, kimisi ötekinden bir çorba yapmayın. Örneğin allah sözcüğünü benimsediyseniz tapınmaktan söz etmeyin, ibadet deyin. Bu Arapça kökenli dil sizi nereye kadar götürebilir, iletişim ne ölçüde başarıyla sürdürülebilir bilemem ama sözleriniz ve tümceleriniz dil bakımdan tutarlı olsun.   

Buraya kadar iyi güzel ama bir de dilimizde kullanmakta olduğumuz çok güzel geleneksel deyim ve deyişlerimiz var: "Allahaısmarladık", "Maşallah", "İnşallah". Bunları kaldırmaya kalkışacak olursanız, Türk diline şövenist bir tutumla bakıyor  ve bu güzellikleri yok etmeye kalkışıyorsunuz demektir. Öncve tüm biunların yerine Öz Türkçede ne getirebileceğıinizi bulmalı, bunları Türk halkına beenimsetmelisiniz. Bu ise öyle birkaç on yılda olabilecek bir iş değildir. Ancak şimdiden önerilmelerinde elbette bir sakınca olmaz gelecek için...

Bu sözlerimde bir çelişki yok. Bunun temiz ve öz Türk dili ile doğrudan bir ilgisi de yok. Çünkü şu örneklerini vermiş olduğum deyim ya da deyişler birer kalıptır. Böyle benimsenmiştir ve Arapça açıklamalarından farklı bizim toplumumuza özgü, bizim folklorumuzla bağlantılı birer anlam taşır.   
   
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ağustos 29, 2011, 10:45:51 öö
Yanıtla #4
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

TDK da Allah ve  Tanrı'nın  karşılıkları

allah   
a. (alla:hı) Herhangi bir işte başarılı olmuş, en üst dereceye ulaşmış kimse: “Amerika'da kaçakçılığın allahları vardır.” -T. Buğra.

 Güncel Türkçe Sözlük
--------------------------------------------------------------------------------
 
Allah    Ar. allah
öz. a. (Alla:hı) Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık, Tanrı.

 Güncel Türkçe Sözlük
--------------------------------------------------------------------------------
Allah!   
bir şey karşısında hayranlık veya yakarma bildiren bir söz: Allah! ne de yakışmış.

 Güncel Türkçe Sözlük
--------------------------------------------------------------------------------
Allah   
(< Ar. Allah) Allah (C.C.) || alla || allah allah || allah eşhına: Allah aşkına || alla izin verse: Allah izin verirse || aaalhim ede!: sakın, ola ki! || aallahın ateşine gelmek: cehenneme gitmek anlamına kargış sözü

tanrı   
a. din b. Çok tanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her biri, ilah.

 Güncel Türkçe Sözlük
--------------------------------------------------------------------------------
 
Tanrı   
öz. a. din b. Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyan, tek ve yüce varlık, Yaradan, Allah, Rab, İlah, Mevla, Halik, Hüda, Hu, Oğan.

 Güncel Türkçe Sözlük
--------------------------------------------------------------------------------
Tanrı   İng. God
Dinsel inançta: Doğüstü ve olağanüstü nitelikleri, güçleri olan yetkin bir öz olarak en yüksek varlık. Tanrı konusunda üç temel anlayış vardır: 1. Tanrılar ya da tanrısal güçler çokluğu kabul edilir: çoktanrıcılık = politeizm. 2. Bir tek Tanrısal olan vardır, bu da evren ile aynı şeydir: tümtanrıcılık = panteizm (her şey Tanrı); Tanrısal olan evrenden daha fazla bir şeydir, evreni kuşatır: Pananteizm = herşey Tanrı'da. 3. Tektanrıcılık = Monoteizm. Yaratıcı Tanrı. Evrenin nedeni, başlatıcısı olarak Tanrı. Tanrı yalnızca evrenin nedeni, başlatıcısı olarak anlaşılıp da, her zaman etkileyen bir Tanrı söz konusu değilse, buna yaratancılık (deizm) denir. Bütün bu anlayışların karşısında: Tanrıtanımazlık= ateizm vardır. Felsefedeki ve Tanrıbilimdeki Tanrı anlayışları arasındaki temel ayrılıklar Tanrı'ya giden yolun nerede olduğu ya da nerede aranması gerektiği sorusundan doğar. (Her zaman kesin ayrılıklar görülmeyebilir de.) a. Tanrı'ya giden yol spekülatif düşünme aracılığı ile dünya üzerinden geçebilir; Tanrı ilk neden, son erek, en yüksek, en yetkin varlık, öncesiz-sonrasız anlam temeli, koşulsuz ve saltık olan diye anlaşılır, b. Eleştirel düşüncenin yardımıyla bakılacak olursa: Tanrı sınır olandır, idealist açıdan ide'dir, gerçekçi açıdan ise bütünüyle başka olandır, bundan dolayı -> aşkın olandır, c. Tanrı, gizemsel yaşantıda, ruhun arınmış içtenliğinde bulunur. Bu yaşantıda ruh ve Tanrı karşıtlığı aşılarak ortadan kaldırılır, d. Tanrı'ya götüren bir yol da somut açınlamadır (vahiy). Burada Tanrı, evrensel ya da tarihsel ve kişisel bir biçimde (ya da aynı zamanda her iki biçimde) yaratıcı, temellendirilemez bir her şeye gücü yeten olarak, ama aynı zamanda insanın karşısında koşulsuz bir "Sen" olarak bulunmaktadır. Açınlama dinleri: Hıristiyanlık (burada Tanrı, İsa'nın kişiliğinde insan biçiminde görünür), Müslümanlık (Tanrı, elçisi olan Muhammet'e Kur'an'ı indirmiştir.) Tanrı kanıtları: Felsefede en önemlileri: 1. Varlıkbilimsel (ontolojik) kanıt: Bu kanıtta Tanrı kavramından Tanrı'nın varlığı çıkarılır: Tanrı, kavramı gereği en yetkin varlıktır; var olmasaydı, en yetkin varlık olmaktan çıkacaktı, çünkü varlık yüklemi olmayacaktı; öyleyse, Tanrı'nın en yetkin varlık olarak, varlığının da olması gerekir. 2. Evrenbilimsel (kosmolojik) kanıt: Bunun çeşitli düzenlemelerine rastlanır. Bu kanıt, dünyanın deviniminden bir ilk kımıldatıcı, nedenler zincirinden bir ilk neden, dünyadaki şeylerin değişkenliği, koşulluluğu ve rastlantısallığından dünyanın ilk nedeni olan, değişmez, koşulsuz, zorunlu bir varlığın bulunduğu sonucunu çıkarır. 3. Ereksel (teleolojik) kanıt: Burada dünyadaki ereklilik ve düzenden, bu erek ve düzenleri koyan bir us varlığı olduğu sonucu çıkarılır. 4. Ahlaksal kanıt: İçimizdeki ahlak yasasının varlığı olgusundan ve dünyadaki ahlak düzeninden, bunların nedeni olan yüksek bir istencin varlığı çıkarılır.

 BSTS / Felsefe Terimleri Sözlüğü 1975
--------------------------------------------------------------------------------
Tanrı   İng. Deity
1. Çoktanrıcılıkta var olduğuna inanılan insanüstü varlıklardan her biri. 2. Acunda varolan her şeyin yaratıcısı ve buyurucusu olduğuna inanılan yüce varlık.

 BSTS / Tarih Terimleri Sözlüğü 1974
--------------------------------------------------------------------------------
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ağustos 29, 2011, 11:21:23 öö
Yanıtla #5
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Facebook’ta “beğendiğim” bir sayfa olan osmanlı imparatorluğu’nun paylaştığı yazıyı direk olarak buraya yazmak istiyorum. İnsanlarımızın gerçekten bazı kelimere karşı antipatisi var. Tanrı kelimesi bazılarına ters ve yanlış gelebilir. Bu yazı ise “Tanrı” kelimesinin anlamını ve amacını anlatıyor. Uzun bir yazıdır, yalın bir dil kullanılmıştır. Sıkılmadan okuyacağınıza inanıyorum.

Türkler Müslüman olmadan önce “tengri” dedikleri bir güce inanıyorlardı. Bu kelime “gükyüzü” anlamına da geldiği için yaratıcıyı gükte farz ederek bazen güktanrı dedikleri de olmuştur. İslamı kabul ettikten sonra da Tanrı kelimesini kullanmaya devam ettiler. Bugün bile meselâ, “Tanrı misafiri” denir de, “Allah misafiri” denmez. Mehmed Akif bu ifadeyi “Demek almayacak Tanrı selâmını bile” mısraında kullanır.

Mesela bir ahlak ve nasihat kitabı olan Yusuf Has Hacib’in kaleme aldığı Kutadgu Bilig’de Allah kelimesi geçmekle beraber, bazen “Tengri Teâlâ” olarak da geçer.

Cumhuriyet dönemi Kur’an mütercimlerinden merhum H. Basri Çantay, “Lâ ilâhe illallah” cümlesini “Allah’dan başka Tanrı yoktur” şeklinde tercüme etmiştir. Görüldüğü gibi merhum mütercim burada Allah karşılığında Tanrı kelimesini kullanmıştır.

*İnsanın asıl gıdası Tanrı ‘nın ışığıdır (Hz Mevlana ).

*Hristiyanların bilgisiliğine bak ki asılmış Tanrı ‘dan medet umuyorlar (Hz Mevlana)

Orhun Âbideleri’nde Tengri kelimesi daima ilâhi bir kudreti ifade eder.

İnsanlar, “Tanrı” sözcüğünü duydukları anda “Kafir misin sen? Biz müslümanız ve Allah’a inanıyoruz. Tanrı’ya falan inanmayız biz.” diyerek ne kadar büyük bir gaflete düştüklerinin farkında değildirler. Çünkü bunlar, dogmatik temellerde öğrendikleri bilgilerin yanlış olduklarına ihtimal vermez, bu bilgilerin yanlışlığını savunan insanlara da tahammül edemezler.

Özellikle yabancı dizi ve filmlerin çevirisinde “God” yerine hep “Tanrı” adının kullanılması, bu adın yabancılara mâl edilmesine neden olmuştur. 21. yüzyıldaki anlayış, bu şekilde gelişmiştir. Tanrı adının “gevur icadı, ecnebilerin kelimesi” olarak adlandırılması, işte bu dizi ve filmler yüzündendir.

Tanrı adının aslı olan “Tengri” sözcüğünün kökenine dair ise birkaç farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan birine göre Tengri adı Eski Türkçedeki “teng” (denk) sözcüğünden türemiştir ve bu sözcük Divan-u Lügat’it Türk‘te “teñ” olarak geçmektedir. Bu görüşte, Tanrı’nın doğadaki uyumu (dengeyi) ve evren düzenini sağlayıcı yönünün vurgulandığına dikkat çekilmek istenmiştir. İkinci görüşe göre Tengri adı, Orhun Yazıtları‘nda da geçtiği üzere “teñri” (mavi, gök, ulu) sözcüğünün anlam aktarmasıyla oluşmuştur. Göktanrı inancının etkisi ile ulu göklerdeki maviliklerin Yaratıcı’yla özdeşleştirilmesi de olası bir durumdur. Bunun yanında Tengri adının “tan+yeri” ve “ten+gri” sözcüklerinin bir araya gelmesiyle oluşabileceği hakkında da görüşler bulunmaktadır.

Türkler, toplu olarak İslam’ı benimsemeden önce Gök Tanrı Dini‘ne inanıyorlardı. Bu dinde de tek Yaratıcı bulunuyordu ve Türk Ulusu bu Yaratıcıyı “Kök Tengri” olarak adlandırmıştı. İlk olarak Orhun Yazıtları‘nda görebildiğimiz “Tengri” sözcüğü, Türkler‘in Maniheizm’i ve Budizm’i kabul etmeleriyle birlikte değişmemiş ve aynen kullanılmıştır. İslamiyet’in 10. yüzyılda Türkler arasında yayılmaya başlamasını takip eden birkaç yüzyıl boyunca Türkler Yaratıcı’ya “Tanrı” adıyla seslenmişlerdir. İlk müslüman Türkler’in 14. yüzyıla kadar yazdıkları birçok eserde “Tanrı, Mevla, Hûdâ, İlah, Çalap, Allah, Rab” gibi Yaratıcı adları kullanılmaktadır. Bu adlardan “Mevla ve Hûdâ” Farsça kökenli, “İlah, Allah ve Rab” Arapça kökenli, “Tanrı ve Çalap” ise Türkçe kökenlidir. Bu adların hepsi, Yaratıcı’yı karşıladıkları için, Osmanlı‘nın kuruluş döneminde bile bu adların tümünün kullanılmasında sakınca görülmemiştir.

Çalap sözcüğüne, nispet i’sinin eklenmesiyle oluşan Çelebi adını kullanan Evliya Çelebi 1600′lü yıllarda yaşamıştır. Yunus Emre “Suyun akar yalap yalap, / Böyle emreylemiş çalap.” sözlerini 1300′lü yıllarda söylemiştir. Kim İslam’ı Yunus Emre’den daha iyi yaşadığını söyleyebilir? O hâlde Yunus Emre gibi yüce bir zâtın bile sakınca görmediği “çalap” (Tanrı) sözcüğünü kullanmanın günah olduğunu düşünmek akla sığar mı? Dahası Türkiye Türkleri gibi müslüman olan Azerbaycan Türkleri bugün Allah sözcüğü yerine “Tanrı” adını kullanmaktadırlar. Bu insanlar mı kâfir, yoksa biz mi bilinçsiziz?

Tanrı adının kullanılmasının “günah” olduğunu söyleyen bazı cahil insanlar, “Allah’ın 99 adında Tanrı yoktur. Bunun için onu kullanmak günahtır.” derler. Kargaların bile güleceği bu savunmayı çürütmek çok kolaydır. Nitekim “mevla ve hûdâ” sözcükleri de Allah’ın 99 adında bulunmadığı hâlde bunların kullanılmasında bir sakınca görülmemektedir. O zaman bu anlayışta bir bozukluk veya kasıt vardır. Türkçe kökenli olanı kullanınca günah oluyor da, Farsça kökenliyi kullanınca neden günah olmuyor?

İkinci bir savunma ise, “Allah tektir, Tanrı çoktur.” anlayışı ile Tanrı adının karalanmasıdır. Bu da düpedüz yalandır ve araştırmaktan aciz insanların sayıklamalarıdır. Binlerce yıllık Türk tarihinde ortaya konulan metinlerin hepsinde “Tengri” sözcüğü hiç çoğul olarak kullanılmamıştır. Kaldı ki Türkler Şamanist dönemlerden beri hep “tek Tanrılı” inanca sahiptirler.

Eski araplar taptıkları nesnelere Tanrı değil İlah derlerdi. Ne yazık ki yabancı dillerden çevrilen yanlış hatalardan dolayı Tanrı kelimesi kötü algılanmıştır. Tanrı kelimesi Öz Türkçe bir kelimedir ve başka dilde bulamazsınız.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Ağustos 29, 2011, 04:05:50 ös
Yanıtla #6
  • Ziyaretçi

Arapça dersi işlerken dikkatimi çekmişti. Arapçada kelimenin köküne harf ilave edilerek kelime türetiliyordu. Örneğin meclis kelimesini ele alalım. Celese (oturmak) fiilinin başına me harfi getirilerek meclis (oturulan yer) kelimesi türetilmiş.

Allah kelimesinin de harf ilavesiyle bir kökten türetilen bir kelime olabileceğini düşünüyorum. Normalde Allah kelimesinin sonu sessiz değildir. Tek başına kullanılınca sessizleşiyor. Örneğin "Allahu ekber" derken tek başına kullanılmadığı için "hu" harfi sesli olarak açığa çıkıyor.

Hu arapçada bir zamirdir Türkçedeki harşılığı "o" demektir. Aslında bunu açıklamak için ingilizce daha iyi bir örnek. İngilizcede  "pencil" kalemi ifade eder fakat "the pencil" belli bir kalemi ifade eder. Arapçada da the yerine geçen hafler elif ve lam harfleridir. Yani Allah kelimesinin başında olan elif ve lam buna işaret ediyor olabilir diye düşünüyorum. Neticede ortaya çıkan isim HU dur. Ki insanlar ve hayvanlar nefes alış verişte sürekli olarak bu lafzı farkında olmadan zikrederler. Meditasyonla uğraşanların temel ritüeli nefes alış veriş teknikleridir ve bu tekniklerle stesi yendikleri gibi  kanser türü hastalıkları iyileştirdikleri vakalar var.

Eğer allaahu kelimesinde laa uzun olmsaydı oradaki le harfini "için" anlamını yükleyip Allah kelimesinin Türkçe karşılığını "onun için" olarak ifade edebilirdim. Fakat laa nın uzun olması benim arapça bilgimi aşıyor.

Bu nedenle de Allahu kelimesi kendi halinde bir kök kelime olabilir de.

Saygılarımla.


Ağustos 29, 2011, 06:27:19 ös
Yanıtla #7

Bence, sıradan bir insan "Tanrı" da dese, "Allah" da dese, "God" da dese, "Yaratıcı"yı kastetmiş oluyor. Bu nedenle bu duruma Yaratıcı'nın güceneceğini sanmam. Ama "Tanrı" kelimesine nedense bazı insanlar uyuz oluyor, bu üzücü bir şey.
"Hayır, sen aslında Allah'ı kastetmiyorsun, saygısızlık yapıyorsun" diyorlar. Sanki o adamın içinden ne geçirdiğini biliyorlar. Hadi onu geçtim, Yaratıcı ile birebir oturup konuşmuşlar mı da kendileri kime ne söyleneceğine karar veriyor ki?  :)
Saygılarımla
"İsteyen yavaş gitsin, ister hızlı koşsun, arayan bulur. İki elinle isteğe sarıl; çünkü istektir iyi yola kılavuz olan."
Mevlana


Ağustos 31, 2011, 06:32:46 ös
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1811

Sorun birazda Islam dininin veya Müslümanligin kendisini saldiriya ugruyormus gibi hissetmesinden kaynaklaniyor kanimca. Kökeni arapcadan gelmiyor diye Tanri kelimesini "yabanci güclerin" müslümanligin icine soktugunu ve bu yolla bozulmalara yol acacagini idda ediyorlar.
Aslinda bunu bircok konuda bu kalip icinde degerlendiriyorlar.
Saygilar


Ağustos 31, 2011, 08:54:43 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

Sn.Adam'ın söylediklerine katılmamakla birlikte nasıl hitab edildiğinin pek önemli olmadığı kanısındayım.Sn.Adam'a katılmadığım nokta ''Allah'' kesinlikle bir özel ismi ifade eder..Bu türkçe kullanmak istiyorsanız ''tanrı'' derseniniz yoksa ''allah'' dersiniz şeklinde ifade edilemez.Kitap sapkın inançların tanrılarından ayırmak için ''Allah'' ismini bildirir.Tanrı derseniz içeriği belli değildir.Ancak Allah dediğinizde Müslüman Tanrısı olan ''Allah''ın kastedildiği anlaşılır.Ve yine batıni açıdan bakıldığında Tanrı demekle Allah demek ismin enerjisi bakımından çok farkeder.Ancak yine de İslam'da kavramlardan çok niyete önem verilmiştir ''niyetlerinize göre takdir edilirsiniz'' ve ''Ben kulumun zannı üzereyim'' diyerek aslında herşeyin teorisini açıklamaya kadar gidebilecek bir ayet indirmiştir,bunun sadece küçük bir parçasından da konumuzla alakalı kısmını yani niyetin,düşüncenin önemli olduğunu söyleyebiliriz.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
3 Yanıt
3139 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 21, 2014, 05:49:39 ös
Gönderen: ceycet
8 Yanıt
4586 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 01, 2013, 07:22:14 öö
Gönderen: ceycet
5 Yanıt
4384 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 25, 2014, 01:25:19 öö
Gönderen: NOSAM33
Tanrı , İnsan ve Özgür İrade ?

Başlatan Patolojiksarhos « 1 2 3 4 » Diger Konular

37 Yanıt
12569 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 04, 2014, 02:14:13 öö
Gönderen: resurrected
4 Yanıt
4674 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 24, 2016, 12:22:12 öö
Gönderen: Ve-nice
13 Yanıt
6371 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 17, 2013, 09:25:05 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
1828 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 28, 2014, 01:39:21 ös
Gönderen: Nicolus
6 Yanıt
3534 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 21, 2014, 12:34:18 öö
Gönderen: evvah