Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Ulus devlet modelinde terörizmle başa çıkılabilir mi?  (Okunma sayısı 8037 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 14, 2011, 12:02:56 öö

Yasalara aykırı bir şeyi isteyen bir grup silahlı adam varsa ve 30 yılda bu sorun bildik yöntemlerle çözülememişse, sürekli bir şeyler kaybediliyorsa, anlaşma zemini hazırlanmalı ve artık çatışma bitirilmelidir. Terörizmin kökü bu yöntemlerle kurutulamıyor. Öfke öfkeyi, kin kini, silah silahı besliyor. En radikal tedbirler dahi, en radikalinden bir terörizmi doğuracaktır. Çözüm için iki yol var; ya sorun yıllar sürecek bir zamana bırakılır, ya da ulus devlet zihniyetinden vazgeçilir. Tekil bireyin huzur ve sağlık bütünlüğü, toprak bütünlüğünden daha önemlidir. İnsan, devletten daha önemlidir.

13 Ağustos 2011 tarihinde şehit olan askerler anısına...
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ağustos 14, 2011, 01:02:04 öö
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 199
  • Cinsiyet: Bay

   Güzel söze ne denir?

   İnsandan önemli ne var?

   Sn. popperist'e katıldığımı belirtmek isterim. Fakat bir noktada ayrıştığımızı düşünüyorum.

   Siz bu yazıyı yazdıktan sonra ilk aklıma gelen İngiltere'nin IRA'yı nasıl bitirmiş olduğuydu. Şöyle internette hafiften baktım. Olayın baş karakterlerinden Jonathan Powell'ın bir sözüne rastladım. Böyle bir durumda uzlaşmaya ne zaman gidileceğini anlatıyordu. Şöyle diyor Jonathan Powell:

   "Görüşme ve pazarlıklar, ancak iki tarafın da kazançlı çıkamayacaklarını idrak ettiklerinde gerçekleşebilir."
   "Bence kimse hakkında "muhatap alınamaz" şeklinde düşünülmemeli."

   Evet, Jonathan Powell'in bu sözlerine harfiyen katılıyorum. Eğer bir taraf, hala kazançlı çıkacağını düşünüyorsa asla geri çekilmemeli. Tavizler verebilir, fakat savaşmayı bırakmak mantıksız olur. Eğer bunun aksi düşünülecekse, bir avuç çetenin karşısında da devlet eğilip bükülmeye başlar. (PKK'yı tabi ki bir avuç çete olarak görmüyorum.)

   Sizden ayrıldığım nokta şu Sn. popperist.

   Türkiye henüz elinden gelen her şeyi yapmamıştır diye düşünmekteyim. Bu yüzden hala çıkarlarını koruyabilecek konumda bana kalırsa. Ama bunun aksi yönde bir ilerleme görüyorum. O başka bir konu tabii.

   Saygılarımla...
 
                                                                                                                                                  MMT
Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla!


Ağustos 14, 2011, 07:46:56 öö
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Pkk hakkında envai çeşit komplo teorisi üretilebilir. Komplo teorisi ise berrak olmayan konularda üretilir genelde.

Benim net olarak sosyal yaşamımda görebildiğim gerçek, Kürt ve Türk halkını birleştiren, evlilikler yoluyla melezleştiren, kaynaştıran ve savaşmalarını önleyen ana etken sünni islamdır.

Kürt kökenli bir çocukluk arkadaşım vardı. Daha çocuktuk pkk nedir bilmiyordum. O sıralar kimse bilmiyordu sanırım.  Merakımdan nereden aklıma geldiyse ona kürtçe biliyor musun diye sordum biliyorum dedi. Peki alfabeniz nasıl Türkçe gibi mi dedim. Evet fakat bir kaç değişik harf var dedi. Çok merak ettim hiç kürtçe kitap ve yazı görmedim sen gördün mü deyince babam bazen kürtçe dergi getirir ordan okur annemler ağlaşırlar dedi. Neden çok duygusal hikayeler mi yazıyor dediğimde, hayır haberler var, asker terörist kılığında köylerimizi basıyor, kızlara tecavüz ediyor insanlara işkence yapıp öldürüyorlar bunlar yazıyor dedi. 10 yaşımızı geçtikten sonra Almanyaya taşındılar bir daha da görüşmek nasip olmadı.

Böyle hikayelerle ve annenizin kız kardeşinizin gözleri şişene kadar ağladığı bir ailede büyüdüğünüzü farz edin. Gerçekten de çok büyük bir tezgah pkk tezgahı.

Saygılarımla.





Ağustos 14, 2011, 01:24:35 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

      Sayın popperist, en değerli varlık tabiiki insandır, buna bir diyeceğim yok. Acaba siz, mücadele yerine ver kurtul mu demek istiyorsunuz ?
      Saygılar-sevgiler
"Vur ama dinle beni"


Ağustos 14, 2011, 03:05:44 ös
Yanıtla #4

Mücadelenin bir işe yaramadığını söylemek istiyorum. 30 yıl boyunca bir işe yaramadı. Hala askerler şehit oluyor. Hala terör devam ediyor. Ekonomik olarak da bir işe yaramadı. Bu bölgeden Türkiye ekonomik olarak bir şey kazanmadı. Aksine bölge Türkiye'nin tüm kaynaklarını vakumladı. Elektrik kaçak. Ticaret kaçak. Sağlık desen yeşil kart. Genç iş gücünü, öğretmenlerini, doktorlarını çekti. Mücadele bir işe yaramadı, yaramıyor da, ki böyle giderse de yaramayacak.

Ver kurtul mu demek istiyorum? Aslında bundan daha fazla şey söylüyorum. Ben T.C. vatandaşı olarak, Şırnak sokaklarında yürüyemiyorum. Buralar zaten devletin tam kontrolünde değil. Geçen gün birlikten 1 km uzakta askerler şehit oldu. Batılı biri dışarıda yürüyemiyor, gezemiyor. Bazı anlar oluyor kepenkler kapanıyor. Batılı biri gelip burada iş de yapamıyor. Ben size soruyorum buraların hala kontrol edilebildiğini mi sanıyorsunuz? Mücadelenin buraları kontrol ettiğini, mücadele sebebiyle buralara sahip olduğumuzu mu sanıyorsunuz? Kağıt üzerinde belki öyle. Kontrol edilemeyen yer, no mans land'dır. Şu an pratik olarak zaten buralar devletin elinde değil. Devletin elinde olmadığı gibi devlet burada zarar ediyor. Batılının vergisi, doğuluyu besliyor.

Eğer sorun ver kurtul ile çözülecekse, verilmesinde hiçbir sakınca görmüyorum. Herhangi bir sakınca varsa da öğrenmek istiyorum.

Fakat sorunun daha kolay yoluyla, "vermeden" de çözüleceği yöntemler var; federal sistem mesela. Ben ver kurtuldan evvel, federal sistemi savunuyorum. Bunun da bir sakıncasını görmüyorum. Aksine hemen aklıma gelen yararlarını sayabilirim, birincisi bölgeyi kemiren ve kontrolü engelleyen terör bitecek ve bölge halkı kendi inisiyatifini alacaktır. İkincisi terör bittiği için bölgede güven ortamı oluşacak, bölge sanayileşecektir. Bölge feodalizmden kurtulacak, özgürlüğün en büyük eşiği olan çekirdek aile yeşerecektir. Bölge sanayileşeceği için, batıya göç duracak, hatta yeni iş imkanları, batıdaki bölge halkını doğuya çekecektir. Böylelikle batıda çokça şikayet edilen kültür çatışmasının önüne geçilecektir. Türkiye'nin  çalışan insanının vergisi, başkalarına değil, kendilerine harcanacaktır. Bölgenin terör sorunu yüzünen çektiği milyar dolarlar, dış ticaret ve kalkınma için kullanılacak, örneğin benzin bu kadar pahalı olmayacak, çiftçiye daha çok destek çıkılacaktır.

Aslında bunlara da gerek yok. Şimdilik, en azından, 30 yıldır uygulanan yöntemlerin bir işe yaramadığını kabul edebilmek de Türkiye için büyük bir başarıdır. Türk şahinleri, batıda deniz kenarında büyük bir konformizmle, televizyonlara çay eşliğinde ulus devletin öneminden bahsedebilirler. Düzgün asfalt yollarda milliyetçiliklerini arabalarına astıkları bayraklarla kutlayabilirler. Ama kimse gönüllü olarak şuraya gelemez. Ama hiçbiri, bu bölgenin, tek bir askerin şehit olmasına değmeyecek kadar değersiz olduğunu anlayamaz. Güneydoğunun koca bir parazit olduğunu hiçbir konformist milliyetçi anlamak istemez. Şehit tabutları ardında yürürken slogan atmak daha kolaylarına gelir. Boğaz kenarında rakı balık yaparken devletin tüm sorunlarını çözmek daha kolaylarına gelir. "Vereceksin yetkiyi orduya dümdüz edecek buraları... Vereceksin yetkiyi filancaya seslerni kesecek bunların" Sanki yapılmamış gibi. Yapılmamış olduğunu sanarak...

Saygılar.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ağustos 14, 2011, 07:13:04 ös
Yanıtla #5
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 199
  • Cinsiyet: Bay

   Sn. popperist

   "Konformist milliyetçi" sözünü neden kullandığınızı bilmiyorum. Anlam da veremiyorum açıkçası. Burada milliyetçilik akımını konformist olarak mı tanımlıyorsunuz? Yoksa bazı milliyetçileri mi? Öncelikle buna bir açıklık getirmenizi rica edeceğim. Çünkü milliyetçilikle konformizmin yakından uzaktan alakası olmayıp, "vereceksin yetkiyi orduya dümdüz edecek buraları" diyen zihniyetle de bağdaşmaz.

   Size katıldığım ve katılmadığım konular var elbette.
 
   Güneydoğu'yu koca bir parazit olarak görüyorsunuz. Mantık olarak size katılıyorum. Fakat kullandığınız kelimeler başlı başına hatalı. Parazit, vücuda yapışıp, asalak yaşayan canlıdır. Konakladığı canlıyaysa zarar verir. Parazit, vücudun bir parçası değildir. Başka bir organizmadır. Eğer siz bu sözünüzün arkasında duruyorsanız, o bölgeyi çoktan gözden çıkarmışsınız demektir ki, o zaman da "Ver kurtulcu zihniyet"ten daha çok federal sistemi savunmanızın bir anlamı kalmaz.

    Daha da ötesi Güneydoğu parazit değildir. "Parazitli bölge"dir. Arada çok büyük fark vardır.

   Öğrenmek istediğiniz bir konu olduğunu da söylüyorsunuz. Toprakları vermenin ne gibi bir sakıncası olacağınızı soruyorsunuz. Elbetteki size bunu öğretmek gibi bir niyetim yok. Zaten öyle de bir yetkim yok. Sadece fikirlerimi paylaşabilirim.

   Evet, toprak vermek zararlıdır. Çünkü toprak vermek bölünmedir. Hem ben size söyleyeyim mi topraklarımız üzerinde bir Kürdistan devleti kurulursa ne olur?
 
   Aslında çok basit. İsyan çıkar. Başka terör örgütleri kurulur. Hem de gözümüzde büyüttüğümüz PKK terör örgütü, bu bahsettiğim örgütlerin arkasından nal toplar. Peki, ki mi olur bu terör örgütlerinin arkasında. (Hatta dahilinde) Türkler.

   Eğer bu dediğim olmazsa, şu dediğim olacaktır. İsyan çıkar. Evet. Her şekilde isyan çıkar. Hükümet el değiştirir ve amansız bir Türkiye- Kürdistan savaşı başlar. Yani toprak vermek bu kadar basit değildir. Ve bu duruma kim bu savaşa müdahil olabilir? A.B.D mi? Sanmam. Çünkü bu savaşın diğer bir müttefiği de İran olacaktır? Eğer A.B.D karışırsa ben buna 3. Dünya Savaşı derim. Özellikle de son zamanlarda yaşanan ekonomik sıkıntıları göz önünde bulunduracak olursak.
   
   Eğer ki zararlarından kastınız bu değilse, şudur:

   Kamuoyu oluşturulur. Halk bu durum karşısında sorun çıkarmaz. (Ki bu Pollyannacılık oynamaktan başka bir şey değildir.) Topraklarımız verilir. Herkes barış içinde yaşar.

   Evet bir de bu yönden değerlendirelim. Bu görüşü ileriye ancak tarih okumayan bir zihniyet atar ki (Sn. popperist bu lafım size değildir. Sizin yazılarınızdan siyaset ve tarih okuduğunuzu anlayabiliyorum) ona verilecek cevap basittir.

   Tarih oku!

   İnsanlar binlerce yıldır toprak için savaşıyorlar. Ve hala vazgeçmediler. Haklılar mı?

   Bu soruya realist olarak bakacak olursanız bunun cevabı "Evet!"dir. Çünkü toprak, insan için en önemli materyaldir. Hem alan olarak, hem kaynak olarak.

   "Ne yani geriye kalan topraklar bize yetmeyecek mi?" sorusu sadece hedef şaşırtmadır. Çünkü ülkemizin en bereketli topraklarıdır Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri. Bunu elbette siz de biliyorsunuz. Ve Anadolu insanında şu mantık gelişmiştir.

   "Topraklarımızı aldığımız fiyata satarız."

   Bunun ne demek olduğunu hepimiz biliriz.

   Kürdistan bundan yaklaşık 30 yıl önce (daha fazla) gayriresmi olarak kurulmuştur. Ve 30 yıldır da resmiyete dökülememiştir. Bu bir gerçektir. Bunu göz ardı edemeyiz.

   Peki neden?

   Birileri Kürtleri çok mu seviyor. (Şahsen ben severim Kürtleri. Onlarla en ufak bir problemim bile yok.) Bunun cevabını rahatça verebiliriz. Hayır? Kimse bu kurt kapanında kendinden başkasını düşünmüyor. O toprakların altındaki zenginlik bütün emperyalist devletleri kör etmiş durumda. Emperyalizmin en büyük hedeflerindendir bu topraklar.

   İyi ama Sn. popperist federal sistemden bahsediyor. Ben neden toprakları vermekten bahsedip duruyorum.

   Çünkü arada fark yok. Eğer federal sistemin en oturmuş olduğu ülkelerden A.B.D de dahi sorunlar yaşanıyorsa (A.B.D'nin Texas sorunu), bizim gibi sistemi hala oturmamış olmasına rağmen sistem değiştirmeye kalkan bir ülkede neler olur?

   Haydi hep beraber düşünelim?

   Yazımın bazı yerlerinde gereksiz abartılarla dolu komplo teorileri sunduğumu düşünüyor olabilirsiniz. Ama değil. Çünkü Anadolu İnsanı'nın kafası böyledir.. Üşengeçtirler. Zor görürler. Ama iş son noktaya vardı  mı? İşler değişir. Bunu tarihten de görebiliriz.

   Saygılarımla...

                                                                                                                                                      MMT
Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla!


Ağustos 14, 2011, 09:08:39 ös
Yanıtla #6

Federal sistem bugünden yarına paldır küldür kurulsun diye bir talebim yok zaten. Türkiye'nin şu anda sadece bu konuyu tartışması bile büyük bir adım olur. Tartışmadan, yararları zararları anlatılmadan, üzerinden bir süreç geçmeden, hemen yarın tepeden inme bir emirle federasyon kurulursa, bu dedikleriniz gerçekleşir. Ben tepeden inme bir çözümü kabul etmiyorum. Örneğin 15-20 yıl sonra Türkiye'de yapılacak bir referandum sonucunda vatandaşlar %51 federasyon kurulması yönünde bir sonuç çıkarsa, işleme konulmalıdır. Fakat ulus devlet zihniyetiyle olaylara yaklaştığımızdan -ki çıbanın başı da budur- Türkiye böyle bir tartışma ortamına giremiyor.

İnsanlar bugün toprak için yaşamıyor. Toprak için yaşayan ve kan akıtan tarih, emperyalizmin tarihiydi. Çağ değişti öyle değil mi? O tarihin ilkeleri bugün geçersizdir. Yüzölçümü büyük devlet = üstün devlet eşitliği artık yoktur. Üçüncü dalgada yaşıyoruz. Kaldı ki, federasyondan bahsediyoruz. Federasyon, ülke içinde ülke kurmak değildir. Uzun bir süreçte tekrar tabii bu konu da tartışılabilir. Ama artık şu tarih okuması geçerli ki, böyle bir "ayrılığı/bölünmeyi" bölge halkı da kabul etmeyecektir. Bölünmeden Kürtler zararlı çıkar. Zaten kendileri de bunu biliyor ve toprak bütünlüğünden yana bir özerklik istiyorlar. Ha yarın ayrılmak da isteyebilirler. Bye bye demek lazım. Bugün ayrılsalar bir nesil sonra tekrar birleşmek isteyeceklerdir. Batı Türkiye'nin hayat standartları da bu bölünmeyle artacaktır zaten. Bakın Kıbrıs örneğine, tarihte eşi görülmemiş bir şey isteyen büyük bir çoğunluk var; Güney Kıbrıs bayrağı açan Türkler var orada. Çağ değişti Sayın MMT. Çağ artık kolektifin değil, bireyin çağı. Ulus devlet sancısı, şimdilik onlarda da ulusçuluk doğuruyor. Fakat istediklerini elde edip, kendilerini kilitlediklerinde, bir sendrom yaşayacaklar. İşte o zaman, belki sınırların da yumuşadığı bir dünya hayal eden insanlar görebiliriz.

Saygılar.
Karanlıklar prensi bir beyefendidir. W.Shakespeare


Ağustos 14, 2011, 11:35:20 ös
Yanıtla #7
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 199
  • Cinsiyet: Bay

   Böyle seviyeli tartışmaları severim Sn. popperist.

   Ama şunu da yinelemek istiyorum. "Konformist milliyetçi" de ne demek?

   Neyse ben sorumu yineledim. Artık cevap verip vermemek sizin takdirinize kalmış.

   Evet, söylediklerinize katılıyorum Sn. popperist. Güzel şeyler söylediğinizi kabul etmek zorundayım. Ne kadar aynı düşünceleri paylaşmasak da güzel şeyler söylüyorsunuz. Güzel tahlilleriniz var.

   Ama yine de -doğal olarak- ayrıştığımız noktalar var.

   Evet, çağ değişti. Eskisi gibi değil. İnsanlar artık toprak için yaşamıyorlar. Tarlalar eski günlerdeki gibi değerli değil. Ya da şöyle söyleyeyim. Toprakların üstleri eskisi kadar kıymetli değil.

   Ama "İnsanlar" toprak için yaşamıyorlar. Peki ya "Devletler"?

   Sn. popperist. İnsanlar artık toprak için yaşamıyorlar. Ama neyle yaşadıklarını da bilmiyorlar.

   Bana kaynağı güneş veya toprak olmayan bir şey söyleyebilir misiniz?

   Söyleyemezsiniz. Çünkü öyle bir şey yoktur.

   Son zamanlarda yapılan tahlillere bakıyorum. Şu Amerika'nın S&P tarafından notunun düşürülmesi, ekonomik kriz, Avrupa'da PIGS'in durumu falan. Bana çok inandırıcı gelmese de her tarafta kıyamet senaryoları mevcut. Ortadoğu'nun yangın yerine döneceği herkesin ağzına sakız olmuş durumda.

   Peki neden? Çünkü bu senaryoların sahibi şu soruyu soruyor:

   "Kaynaklar mı tükeniyor?"

   Kaynaktan kastımı biliyorsunuz. Neden herkesin Ortadoğu üzerinden yazıp çizdiğini de.

   Çünkü Ortadoğu zengin. Hem de çok.

   Burada toprak değil de, nedir önemli olan?

   İnsanlar toprak için yaşamıyorlar. Ama devletler, insanını yaşatmanın yolunun topraktan geçtiğini biliyorlar. "Bereketli topraklardan."

   Az toprak=Güçsüz devlet. Çok toprak=Güçlü devlet midir?

   Bunun cevabı aslında evet. Çok toprağı yöneten ülke güçlü ülkedir. Sömürgeleri olan ülke güçlü ülkedir.

   A.B.D Ortadoğu'ya yerleşmek için saldırmıyor ya. Elbette sömürmek için saldırıyor. Nereyi? Toprakları.

   Yani Sn. popperist. Bence topraklar önemlidir.

   Ben size bir konuda daha katılmıyorum.

   K.K.T.C'de Güney Kıbrıs'ın bayrağını açanlar var. Peki Güney Kıbrıs'ta tersi gerçekleşiyor mu. Kuzey Kıbrıs'ın bayrağı açılıyor mu?

   Bu soruya Annan Planı ve sonucunda gidilen referandumun sonuçları cevap olarak gösterilebilir.

   Bence örneğiniz yanlış bir örnekti.

   Ama şu konuda da haklısınız. Referanduma gidilmeli. Çünkü tartışmaktan zarar gelmez. Referandum da zaten tartışmaktır. Ama durum öyle kritik ki, tartışırken bile insanlar ölecektir. Ve yüzde %51 bence yetersiz.

   Aslıda bu dediğim saçma. Çünkü %51 çoğunluktur ve çoğunluğun dediği olur. Bu basittir.

   Ama biraz daha realist düşündüğümüz de geriye kalan %49 ortalığı mahşer gününe çevirebilir. Bu da basit ve düz mantıktır.

   Son olarak şöyle bitiriyorum Sn. popperist. Federal sistemi Ortadoğu'ya sokarsanız sonucu kötü olur. Burası medeniyetin unutulduğu, silahların konuştuğu bir coğrafya. Siz ortaya küçük bir çizgi çizerseniz, orası çok kalmadan yarılır.

   Saygılarımla...

                                                                                                                                                  MMT

   
   
Size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla!


Ağustos 15, 2011, 12:35:18 öö
Yanıtla #8
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 1795
  • Cinsiyet: Bay

        Sayın poperist ve sayın MMT , son derece seviyeli ve  güzel ifadelerle meramlarını gayet güzel ifade etmişler. Yanlız burada gözden kaçırılmaması gereken bir durum var. Bölgenin FEODAL yapısı. Öyle zannediyorum sizler de  takdir edersiniz ki, sözü edilen bölgelerde birey diye bir şey maalesef yoktur.  Feodaliteden ayrılamayan, ayrılmaktan korkan bir topluluk vardır. Şimdi referandum yapsanız, bireylerin hür iradeleri ile mi hareket edeceklerini zannediyorsunuz. Sayın poperist gibi ben de bölgeyi biliyorum. İnsanlartını tanıyorum. Bölgenin,  Batı Türkiye'nin kamburu olduğunu anlıyorum ama bütün bunlar ver kurtul için yeterli mi ?  Referandumu nasıl yapacaksınız? Kan bağı var. Sonra referandum tüm ülkede mi yoksa sadece bölgede mi yapılacak ? Tüm ülke çapında yapılacaksa batıda yaşayan bölge insanının memleketlerine dönmeleri referandum kapsamına alınacak mı ?
          Çok uzun uza diye anlatmaya gerek görmüyorum. Yukarıda çok basit ve kısa cümlelerle biraz sorgulama yapılmasını istedim. Yurdumuzun çeşitli bölgelerinde zaman zaman ayrılıkçı hareket ve isyanlar tarih boyunca olmuştur. Yaşadığımız coğrafyanın gereği bence daha çok uzun seneler de olacaktır. Hüner, böyle bir coğrafyada dengeleri elinde tutarak yönetimi sağlamaktır.
          Bence,  yukarıda da belirttiğim gibi feodal yapıyı yıkmadan bölgede ne yaparsanız yapın sonuç alınamıyacağıdır. Maalesef ülkemizi yönetenler de sorunun bu boyutına hiç ilgi göstermeyip bilakis basit oy çıkarları nedeniyle zaman zaman feodalitenin güçlenmesini bile sağlıyorlar.
          Umarım bir gün ülkemizi yönetenler bu gerçeği görür ve gereken önlemleri alırlar,
           Saygılar-sevgiler
"Vur ama dinle beni"


Ağustos 15, 2011, 01:55:47 öö
Yanıtla #9
  • Skoç Riti Masonu
  • Uzman Uye
  • *
  • İleti: 3734
  • Cinsiyet: Bay

Bence bir yanlışı düzeltelim. ulus devlet değil de üniter devlet diyelim. Tek millet, tek ülke, tek egemenlik. Anayasa md. 3 "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür" diyerek üniter devlet olduğunu söyler. Ulus-Devlet daha farklı bir konu. ulus-devlet olmayan devlet mi var derim. Ama bizde ulus-Devlet denince söylenmek istenen çoğunlukla üniter devlet. Tartışılabilir. Federalizm de, bölgesel devlet modeli de... ama federasyon gibi uzak bir ihtimal yerine demokratik özerklik tartışmasının bir biçimde konuşulması gerektiğini düşünüyorum.

Bu arada sn. MMT bir soru sormuş. Kuzey'de Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı taşıyanlar varken güneyde niçin KKTC bayrağı taşıyan yok diye. Bize göre iki devlet var. Hatta bize göre Kıbrısta bir devlet var; KKTC, diğeri? güney kıbrıs Rum yönetimi... Ama uluslararası hukukta Kıbrıs'ta tek bir devlet var Kıbrıs Cumhuriyeti. ve Kuzey'dekilerde (ki azımsanmayacak yüzdede çoğunluğu) Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı (Türkçesi: rum kesimi pasaportu taşıyorlar) ve Kuzey'de yine gözardı edilmeyecek bir çokluk güneyle birleşme düşüncesine sahip. O yüzden Güneyde bir tane KKTC bayrağı taşıyan göremezsiniz ama Kuzeyde Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı taşıyanlar görülebilir.

Saygılarımla.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
7291 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 13, 2007, 09:46:04 ös
Gönderen: shemuel
0 Yanıt
3659 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 15, 2007, 01:41:56 öö
Gönderen: Supeluta
13 Yanıt
7933 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 02, 2008, 09:03:24 ös
Gönderen: paragon
48 Yanıt
34080 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 28, 2017, 01:35:49 öö
Gönderen: night manager
0 Yanıt
2614 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 22, 2008, 06:31:29 öö
Gönderen: Isis
0 Yanıt
3898 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 10, 2009, 12:34:51 ös
Gönderen: karahan
3 Yanıt
7215 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 08, 2010, 07:55:57 öö
Gönderen: ADAM
Devlet

Başlatan kudüs prensi Gece Cenapları

1 Yanıt
3793 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 08, 2010, 12:52:31 öö
Gönderen: Isis
12 Yanıt
23643 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 14, 2014, 12:56:34 öö
Gönderen: ThomasReid
5 Yanıt
16739 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 05, 2012, 03:54:44 öö
Gönderen: mavisezer