Değerli Üyeler ,
Bu "kredi kartı borcu" konusu sadece iktisadın değil artık siyaset biliminin , sosyoloji ve psikolojinin de konusu haline gelmiştir. Ancak bu , kesinlikle bugünün meselesi değildir. Bugün kredi kartı borçları şeklinde lanse edilen iktisadi arazların kökü fikrimce 24 Ocak 1980 Kararları 'nın çok minimal bir yansımasıdır.
Bildiğiniz üzere , o tarihten hemen önce (1979)Sn.Süleyman Demirel Sn.Özal'ı Başbakanlık Müsteşarlığı'na getirmiş ve kendisini çok kısa bir süre zarfında tümüyle yeni bir iktisadi program hazırlamakla görevlendirmiştir. Bu iktisadi program önceki dönemlere ait 5 yıllık kalkınma planlarından tümüyle farklı olacak ve noktası,virgülüne kadar IMF uzmanlarının dikte etmesi ile hazırlanacaktır. Nitekim öyle de olur.
Program hazırlanıp 24 Ocak 1980'de kamuoyuna duyurulur ve derhal uygulanmaya başlar. Bu programla önce devlet küçültülecek, "bazı sektörlere" özel teşvikler getirilecek , ithal ikameci yaklaşım tamamen devre dışı bırakılacak , ülke iktisadi yapısı denetimsiz biçimde liberalize edilecek ve geri dönüşsüz biçimde dışa bağımlı olarak borçlandırılacak,tarım destekleme alımları "sınırlandırılacak" ,ithal girdilerde gümrük muafiyeti getirilecek , "köprü gelirlerine ortaklık senetleri ve bankerlik kurumu" devreye sokulacak , "düşük faizli kredi" uygulamalarıyla vatandaşın bankaları cazibe noktası olarak algılaması için "teşvik edici yayınlar" yapılacaktır. Bu şekilde iç borç ikamesi de vergi yoluyla değil , vatandaşın "ömür boyu borçlandırılması"yla gerçekleşecekti. Tüm bunlar ne yazık ki oldu da .
İşte özellikle o 24 Ocak 1980'den başlayan süreç , insanımızın "yabancı mal ve hizmetlere özendirilerek" borçlandırılması sonucu , bugünkü kredi kartı borçları diye kısaca ifade edilen felaketleri doğurmuştur. Sistem , kişinin bu tuzağa düşmek zorunda kalacağı biçimde tasarlanmıştır . İthal ikameci model terk edildiği için de , "henüz üretim yapılıp ,satılıp , kazanılmamış paranın,sonra kazanma umuduyla önceden harcanması " mantığı işletilmeye başlanmıştır.
Yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığım bu "kararlar" sonucunda görülmüştür ki "Büyük Kalkınma Hamlesi" diye pazarlanan bu korkunç dönüşümden çok küçük bir "burjuva" kesimin dışında , geniş halk kitleleri çok büyük maddi kayba uğramış , nesilden nesile aktarılan ve geri ödenemeyecek borçlanma süreçleri başlamıştır. Akabinde gerçekleşen 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle , basın susturulmuş ve bu iktisadi kararlar sonucu çok zarar görmüş toplumsal katmanlarayoğun baskı uygulanarak tepki vermeleri engellenmiştir. İlerleyen yıllarda Sn.Özal "İcraatın İçinden" programında bu yaşananları altın kalemini göz hizamıza doğru sallayarak "Çağ Atlamak" tabiriyle ifade etmiştir . Bir yere atladığımız doğrudur , o yerin ne olduğu da bugün bu borç sarmalında kıvranan insanımız dilerim tam olarak ve doğru biçimde algılasın.
Bugün küresel ölçekte yaşanan , algılanan ve reel bitiş zamanı öngörülemeyen global krizi ilk tahmin eden ve dünya kamuoyunu uyaran , "Kriz Kahini" olarak anılan , New York Üniversitesi İktisat Profesörü Sayın Nouriel Roubini , krize ilişkin yaptığı en son değerlendirmede , "gelişmekte olan ülkelerde" krizin yayılımının emlak kredilerinden ticari kredilere ,sonrasında otomotiv kredilerine sıçrayacağını , bunların da katlanarak nihai aşamada "geniş ölçekli kredi kartı buhranı" na yol açmasını öngördüğünü ifade etmiştir.
Şu ana dek Roubini küresel iktisadi süreçleri müthiş isabetle okudu ama dilerim bu son değerlendirmesinde yanılmış olsun ...
Saygılarımla