Sayın ceycet ;
İslam dinini layıkıyla yaşamak isteyenler,Kuran'da bahsedilmeyen hiçbir hükmü dikkate almamalıdırlar , demissiniz . Bu yazdiginiz sadece islam icin degil diger tum dinler icinde yanlis bir ifade oluyor sanirim. Cunku indirilen kutsal kitaplarin hepsi size ozde yapmaniz ve uymaniz gereken kurallari anlatir. Fakat ayrintilar icin mutlaka daha fazla detaya ihtiyaciniz vardir . Mesela :
Sünnetin sözlük anlamı, “yol, gidiş, tabiat, prensip, kanun” demektir. Terim anlamı ise, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) söz ve fiillerinin ve takrirlerinin tümü mânâsına gelir. Takrir, bir konuda sükût etmekle, o işi reddetmemek demektir. Hadis-i Şerifler, âyetleri açıklarlar. Âyetlerde kısa ve öz olarak beyan edilen İlâhî maksatları izah ederler. Kuranda yer almayan bir konuda ise hüküm ortaya koyarlar.
“Namaz kılın!” emri öz hâlindedir; ayrıntısı ise hadislere bırakılmıştır. Namazların rekat sayıları, kılınma biçimleri âyette ayrıntıları ile verilmiş değildir. O halde, sünnet olmasaydı, “Namaz kılın!” emri nasıl yerine getirilecekti?
Son mesajinizda ise ; Kuran'da sünnet edilmenin gereği konusunda bir telkin olmuş olsaydı da,önce aklıma sorar ondan sonra benimserim , demissiniz.
Iste bu sozunuz bana gore daha da vahim bir durumu ortaya koyar. Cunku dediginize gore (eger yanlis anladiysam lutfen beni duzeltin) eger akliniza yatmayan bir telkin olursa siz bunu Kuran-i Kerim`de bile yazsa once akliniza sorup sonra benimseyeceksiniz. Ya o telkin sizin akliniza yatmazsa ; o zaman Kuran-i Kerim`in bir kismina inanip diger bir kismindan suphe eder duruma geleceksiniz.
Inanirken yarisini kabul ettim , digeri beni baglamaz diye bir tarzi ben acikcasi uygun bulmuyorum .
Not : Sayin ADAM ;
Haklisiniz Abram ve Abraham konusunda , fakat alinti yaparken Turkce bir kaynaktan yararlandim ve uzerinde degisiklik yapmak istemedim acikcasi. Eger yapabilirsem bundan sonra hem orjinal hemde Turkce kaynaklari ayni anda vermeye calisacagim.
Saygilarimla