Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: GÖKLERİN KRALLIĞI  (Okunma sayısı 3263 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ocak 23, 2009, 12:36:57 öö
  • Seyirci
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 386

Yaratılış destanı ve paralel metinlerle ilgili çalışmalarda M.Ö 2000’den bir süre sonra Enki’nin oğlu Marduk’un Enlil’in oğlu Ninhurta ile giriştiği tanrılar savaşında yarışın galibi olarak görünür.Babilliler daha sonra orijinal Sümer metinlerinde “Yaratılış Destanını” değiştrimişlerdir.Ninhurtaya yapılan göndermelerin hepsini ve Enlil’e yapılan göndermelerin çoğunu çıkartarak ,istilacı gezegeni Marduk’diye yeniden adlandırmışlardır.

Marduk’un Dünya üzerindeki “ Tanrıların Kralı” statüsüne yükselişine ,ona göksel karşılık olarak Nefilimlerin gezegeninin tayin edilmesi eşlik eder.

“ Göksel Tanrıların (Gezegenlerin) Efendisi “ olan Marduk aynı zamanda Göklerin Kralıydı.

Bazı bilim adamları ilk başlarda “ Marduk”un Kuzey Yıldızı yada bahar noktası sırasında Mezapotamya semalarında görülen bir başka parlak yıldız olduğunu düşündüler.Onları bu düşünceye iten Marduk un parlak gök cismi olarak tarif edilmesiydi.Fakat Albert Schott incelemiş olduğu metinlerde Marduk’un güneş sistemine ait olduğunu kesin olarak göstermiştir.

Diğer bir bilim grubuda Marduk’un diğer sıfatları “ Büyük Gök Cismi” ve “Işıldayan” kelimelerinden yola çıkarak , Mısır tanrısı Ra’ya paralel olarak Babil Güneş Tanrısı olduğunu öne sürdüler.

“ …uzak göklerin yükseklerini tarayan….parlıklığı huşu yaratan bir hale taşıyan”

Bu sıfatlandırmalar teoriyi destekler gbi görünsede , yine aynı metinde “ o , diyarları Şamaş (Günes) gibi tarar “ diye anlatıma devam edilmesi , Marduk’un güneşe benzer fakat Güneş olmadığı bu teorinin doğru olmadığını göstermektedir.Güneş Teorisinin çökmesinden sonra güneşe benzer gezegen arayan bilim adamları Satürn’ü işaret ettiler aynı zamanda kırmızı gezegen olarak bilinen Mars’ta adaylar arasına alındı.Fakat metinlerde Marduk’u markas şame (Göğün ortası) yerleşmesi bilim adamlarını Jüpiter olduğu konusunda ikna etti

………………………............……………..…Jüpiter…………………………………………………

Merkür…..Venüs…..Dünya…..Mars……………..Satürn…….Uranüs……Neptün……Plüton

Bu teoride bir çelişki vardır.Bunu ileri süren bilim adamları , Kaldelilerin ,Satürn ‘ün ötesindeki gezegenlerin farkında olmadıkları görüşünü öne süren bilim adamlarıdır.Kaldeliler Dünyayı gezegensel sistemin düz merkezli olarak düşündüklerini de ileri sürerler.Ve mezapotamyalılar kesin biçimde “ gök tanrıları” arasında saydıkları Ay’ı dışlarlar.Jüpiter’i On ikinci Gezegen ile eşleştirmeleri uygun değildir.

Yaratılış destanında marduk ‘un güneş sistemimize dışarıdan girerek, Tiamet ile çarpışmadan önce (Satürn ve Jupiter dahil) dış gezegenlerin yanından geçen bir istilacı olduğu açıkça belirtilir.Sümerler bu gezegeni NİBİRU , yani geçiş gezegeni olarak adlandırmışlardır. Babil versiyonu ise şu astronomik bilgileri verir ;

NİBİRU gezegeni :

Gök ve yerin birleştiği noktayı kaplayacak.

Yukarıda ve aşağıda ,karşıya geçemeyecekler;

Onu beklemeliler.

NİBİRU gezegeni :


Göklerde parlak olan gezegen.

Merkezi nokta tutar;

Ona hürmet edecekler.

NİBİRU gezegeni :

Odur hiç yorulmadan

Tiamatın ortasından geçip duran

Adı Geçiş olsun-

En ortada duran.

Bu dizeler On ikinci gezegenin diğer gezegenleri iki eşit gruba bölmesiyle ilgili ek ve kesin bilgi sağlar.Gökte sıralanışlarına göre gezegenlerin listesi ile gezegensel dönemleri son derece gelişmiş tarzda ele alan astronomi metinlerininde Marduk’un Jüpiter ile Mars arasında bir yerde göründüğü belirtilir.

…………………..……………….Marduk……………………………………………

Merkür..Venüs..Ay………………………………………….Jüpiter…Satürn…Uranüs

Dünya…Mars………………………….………………………..Neptün…..Plüton

Akıllara şöyle bir soru gelebilir ; Eğer Marduk yörüngesi onu bir zamanlar Tiamat ‘ın bulunduğu yere ,nispeten yakınıma getiryor ise niçin hala göremedik ?

Bu sorunun cevabı için ;

http://www.eso.org/public/outreach/press-rel/pr-2001/phot-27-01.html

http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/ap010830.html

Bulunabilir.Nasa Marduk’ u 2001 yılında görmüş ve kataloglamıştır.

Yer çekim merkezi olarak, Güneş’e odaklanan böylesi eliptik bir yörüngeye sahip ; Sümer metinleri gezegeni AN.UR ‘dan (Gök Üssüden) E.NUN ‘a (asil ev) giderken betimler. Yaratılış detanı Marduk’tan bahseder ,

Göğü geçti ve bölgeleri taradı…

Efendi daha sonra Derin’in yapısını ölçtü.

E-şara’yı dıştaki evi olarak kurdu;

E-şara’yı Göklerdeki büyük ev olarak kurdu.



Eski Ahitte yer alan bir çok kitapta ,görülmeksizin, “bir daire içinde hareket eden “Rab’bi “ en uzaktaki gezegenler bile doğarlarken görebildiği “Göğün yükseklerinde “ ev sahibi olarak tarif eder.

Eyüp’ ün kitabı muhteşem gezegeni şöyle anlatır ;

Derinin üstüne bir yörünge çizdi ;

Işık ve karanlığın (kaynaştıkları)

son yere kadar.


Mezmurlardada aynı açıklıkla gezegenin muhteşem rotasını çizer ;

Gökler Rab’bin izzetini beyan eder ;

Ve gök kubbesi ellerinin işini ilan eyler..

Gerdekten çıkan güvey gibidir,

Ve bir yiğit gibi rotasında koşmaktan hoşlanan

Çıkışı göklerin ucundadır,

Devride onların sonuna kadar.

Apoge noktasında muazzam yüksekliklere uçan ve daha sonra hadid noktasında “ aşağıya inen, Göklere boyun eğen “ göklerdeki büyük yolcu olarak tanınan gezegen kanatlı küre olarak resmedilir.

Arkeologlar Yakındoğu ile ilgili bilgileri verdikçe her yerde Kanatlı Disk sembolü dikkat çeker.Tapınaklardan, silindir mühürlere, kayalara, duvarlara kazınmıştır.Karallara ve rahiplere eşlik eder, tahtların üstünde ve arabalarda bulunur.Sümer ve Akkad, Babil ve Asur, Elam ve Urartu ,Mari ve Nuzi, Mitani ve Kenan, hepsinde bu sembollerden bulunur.Hitti kralı, Mısır firavunları, pers şarları, hepside sembolü en üstün ilah ilan etmişler ve binlerce yıl öyle kalmıştır.



Aynı zamanda “ Anu “ ve “İlahi” anlamına gelen bu civiyazısı daha sonra sami dillerinde ;



dönüştü.Mezapotamya halkları On ikinci gezegenin periyodik yaklaşımını ve dünya üzerindeki etkilerini ve yeni başlangıçlar olarak görmektedir;

Büyük gezegen;

Ortaya çıkışında, koyu kırmızı.

Göğü yarıdan böler

Ve Nibiru olarak durur.


Gezegenin gelişi ve etkileriyle ilgili bir çok anlatı bulunmaktadır ; tabletlerle ilgili R.Campbell Thompson (Reports of the Magicianas and Astrologs of Nineveh and Babylon) çalışmasında ;

Jupiter ‘in durağından

Gezegen batıya doğru geçer,

Bir süre güven içinde yaşayış olacaktır.

Diyara yavaşça huzur çöker.

Jupiter’in durağından başlayarak

Gezegenin parlaklığı artmaya başlar.

Ve Yengeç Burcunda Nibiru halinde gelecektir,

Akkad bollukla dolanacak

Akkad kralı güçlenecektir.

Nibiru sona geldiğinde…

Diyar güven içinde yaşayacak,

Saldırgan krallar barış yapacak,

Tanrılar duaları kabul edecek, yakarışları duyulacak.


Ancak yaklaşan gezegenin güçlü kütle çekim etkisi yağmura ve sellere sebep olacağı beklenmektedir;

Gök tahtının gezegeni

Daha da parlaklaşınca,

Seller ve yağmurlalar olacak…

Nibiru hadid noktasına vardığında,

Tanrılar huzur verecek;

Belaler ortadan kalkacak,

Karışıklıklar çözülecek.

Yağmur ve seller gelecek.


Mezapotamya mertinlerinde olduğu gibi İbrani peygamberleride gezegenin dünyaya yaklaşmasını yeni çağın başlangıcı müjdecisi olarak düşünmüşlerdir.Mezapotamyanın ve Gök tantının gezegenine eşlik eden bolluk ve barış kehanetleri ile rab’bin gününden sonra Dünya ‘ya gelen barış ve adaleti en iyi anlatan İşaya ;

Ve son günlerde vaki olacak ki;

…rab milletler arasında hükmedecek

ve çok kavimler hakkında karar verecek.

Kılıçlarını sapan demirleri ve

Mızraklarını bağcı bıçakları yapacaklar;

Millet millete kılıç kaldırmayacak.


Rab’bin gününü kutsayan yeni dönemin aksine , o günün kendisi Eski ahit taraından bir takım olağan üstü doğa olaylarının olacağını söyler.Kütle çekim etkilerine bağlı olarak işaya şunları söyler ;

Dağlarda kalabalığın gürültüsü,

Büyük bir kavmin gürültüsü gibi,

bir araya birikmiş milletlerden krallıkların

kargaşalık gürültüsü;

orduların rabbi cenk için

orduyu yokluyor

Bütün memleketleri viran etmek için,

Rab ve gazabın silahları

Uzak bir diyardan,

Göklerin ucundan geliyor…

Bundan ötürü Gökleri titreteceğim

Ve orduların Rabbi geçerken

Kızgın öfkesi ve gazabı gününde

Dünya yerinden oynayacak.

Amos peygamberin ifadesinde ;

Ve o günde vaki olacak ki

Ran yahve diyor,

Öğleyin güneşi batıracağım

Ve güpegündüz diyarı karartacağım
.

Zekeriya peygamber ;

Ve ogün vaki olacak ki

Işık olmayacak,ışıldayanlar kararacak

Fakat Rab ‘bin bildiği bir gün olacak ;

Gündüzde olmayacak,gecede olmayacak

Ve vaki olacak ki , akşamleyin ışık olacak.

Mezapotamya metinleri gezegenin parlaklığını ululaşmış ve onun gündüz vakti bile görülebildiğini yazmıştır :

“ Gün doğarken görünür ,gün batarken gözden kaybolur”

Nipurda bulunan silindir mühürde saban süren bir grup göklerde hac sembolü ile remedilmiştir.



Kadim halklar On ikinci gezegenin gelişini beklemekle kalmamış , onun yaklaşma rotasınıda çıkarmışlardır.Çeşitli İncil pasajları özellikle , İşsaya,Amos,Eyüp kitapları göksel efendinin hareketlerini çeşitli burçlarla ilişkilendirirler.

“ Tek başına gökleri gören odur, ve en yüksek Derin üstünde yürüyen odur; Büyük Ayı’ya ,Orion’a ve Sirius’a ve güneyin burç evlerine varan odur. “

“ Yüzü Boğa ve Koç’a gülümser ; Boğadan yay’a gider”

İncildeki bu pasajlar gezegenin güneyden gelen ve saat yönünde hareket ettiğini tarif eder , tıpkı mezapotamya metinlerinde olduğu gibi.

Habakkuk peygamberin son derece açık belirttiği gibi ;

“ Rab güneyden gelecek…haşmetli Dünyayı dolduracak…ve Venüs ışık gibi olacak, huzmelerini Rab’bin verdiği. “

Konuyla ilgili bir mezapotamya metininde ;

Tanrı marduk’un gezegeni

Ortaya çıktığında : Merkür.

Gök yayının otuzuncu derecesinde yükselen : Jüpiter.

Göksel savaşın olduğu yerde durduğunda : Nibiru.




On ikinci gezegeni gözlemlemek için ilk fırsat , Merkür ‘le bir hizaya geldiği A noktasıdır. Hesaplamalara göre Güneş-Dünya hadid noktasındaki hayali gök yayına 30 derece açıda olduğunda dünyaya yaklaşırken “ yükseliyor” gibi görünürken Jupiter’in yörüngesini B noktasından keser , en sonunda göksel savaş meydanında ,C noktasında olur.

Gerek mezapotamya metinleri gerekse İbrani yazıtlarındaki Rab’bin Günü beklentisi (yeni ahitte Göklerin Krallığının gelmesi ) dünya halklarının gerçek deneyim ve gözlemlerini anlatır.Bu gezegenin rotasıyla ilgili bir başka örnek Halley kuyruklu yıldızıdır, 70 yılda bir dünyadan görünür ve yörüngesi oldukça uzundur.Diğer bir yıldız 1973 de keşfedilen Kohutek dünyanın 120 milyon km yakınına gelmiş ve ortadan kaybolmuştur.Gökbilimciler bir dahaki görünümünün 7.500 ila 75,000 yıl arasında tekrar görüleceğini söylemişlerdir.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2405 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 26, 2009, 01:02:30 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
3074 Gösterim
Son Gönderilen: Ekim 27, 2009, 07:39:19 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
5595 Gösterim
Son Gönderilen: Aralık 31, 2009, 09:04:51 öö
Gönderen: ADAM