Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: TAPINAKÇILAR!... SAVULUN!... EYYUBİLER GELİYOR  (Okunma sayısı 2462 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Kasım 26, 2009, 10:07:29 öö
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay




Salâhaddin Eyyubî, 1174 yılından başlayarak Musul, Şam, Halep, Antakya ve Akdeniz doğusunda daha birçok önemli merkezi ele geçirmişti. Güneye sarkıp, Filistin’e doğru yürümeye başladı. Gerek Kudüs’ü gerekse Akdeniz’in doğu kıyılarını Müslümanlara karşı koruyup savunmakla görevli Tapınak Şövalyeleri, Eyyubîleri durdurmayı başaramıyordu.

Üstelik doğudaki Hıristiyanlar, kendi aralarında doğru dürüst bir bütünlük içinde değildi. Bir benlik kavgasıdır tutturmuş, çekişip duruyorlardı.

Salâhaddin Eyyubî’nin topraklarını hızla genişletmeye başladığı sırada ölen Kudüs Kralı 1. Amalric son nefesini verirken, kral olarak yerine 13 yaşındaki oğlunun getirilmesi dileğinde bulunmuştu. Oğlu cüzzamlıydı. Kral 1. Amalric, «Oğlumun pek az ömrü kaldı. Nasıl olsa ülkeyi yönetirsiniz. Bırakın, kral olarak ölsün. Sonra uygun birini seçersiniz.» demişti.

Bu vasiyetin tutulması üzerine 4. Baudouin adıyla Kudüs kralı olan oğlu, 1185 yılına kadar yaşadı. Artık ölümünün yaklaştığını sezdiğinde, o da Kudüs’te benimsenmiş geleneği çiğnedi ve babası gibi yaparak yerine Trablus Kontu 3. Raymond’un getirilmesini vasiyet etti.

Gelin görün ki. Trablus Kontu 3. Raymond ile Tapınak Şövalyelerinin o sıradaki büyük üstadı Gérard de Ridefort’un arası bozuktu.

Niçin?... Olmayacak bir nedenden ötürü... Bunun ne askerlikle ilgisi var, ne politikayla, ne mevki hırsı ve kaygılarıyla ne de hemen her yerde sık sık görülmüş olan «İlle benim dediğim olacak!» tarzındaki diretmelerle. Çok ilginç çok!... Ben yazmadan düşünün bakalım niçin olabilir? Bilmiyorsanız, bulamayacağınızdan %95 eminim.

Eğer «Tapınak Şövalyeleri’nin tüm tarihi boyunca gelmiş geçmiş en tutarsız, üstelik en hırslı ve geçimsiz büyük üstat kimdir?» diye sorulacak olursa, bunun yanıtı «Elbette Gérard de Ridefort.» diye verilir.

Kim olduğuna şöyle bir bakalım.

Bir zamanlar hem serüven hem de kendisine sağlam bir gelecek arayan sıradan bir şövalye idi. Sırf bu amaçla kendi başına kalkıp Orta Doğu’ya gitmişti. Hem Kudüs Kralı 1. Amalric hem Trablus Kontu 3. Raymond ile yakın dostluk kurma olanağını elde etmişti.

Bundan sonrası âdeta bir öykü… Şimdi, 1180’li yılların öncesinde olan bitenlere ilişkin bir öyküyü olabildiğince kısaltarak aktarayım:

“Trablus Kontu Raymond, bir gün Gérard’a çok güzel bir kız gösterdi. Gérard kıza vuruldu. Raymond ona ikisini en kısa zaman içinde baş göz edeceğine dair söz verdi.

Bu kızın kim olduğu bilinmiyor ama herhalde Raymond’un çok yakın bir akrabasıydı. Kim bilir, belki baldızı, belki kuzini...

Tam Raymond kızı Gérard ile evlendirmek üzere hazırlığa girişmişti ki, İtalya’dan, Piza kentinden çıkıp gelen çok zengin bir tüccar aynı kız için Raymond’a kızın ağırlığınca altın teklif etti.

Raymond bu teklifin çekiciliğine kapıldı; Gérard’a vermiş olduğu sözü göz ardı ediverdi.

İtalyan tüccar, apar topar evleniverdiği kızı alıp ülkesine götürdü.
Bu olaya çok sinirlenen Gérard, o anda Trablus’u terk ederek Kudüs’e gitti. Bir gün Raymond’dan bunun öcünü alacağına yemin etti.”

Bundan sonra geçen yıllar içinde Gérard’ın şansı yaver gitti. Tapınak Şövalyesi oldu. Artık kadınlarla ilgisi olamazdı ama Raymond’dan öç almaya yemin ettiğini de unutmadı. Gösterdiği yararlıklarla hızla tarikatın üst düzeyine doğru ilerledi. Büyük üstat olacaktı. Kafasına takmıştı. Bunun kulisini çok güzel bir şekilde yıllar öncesinden yaptı; başka türlü olmazdı çünkü..

1184 yılında tarikatın o sıradaki büyük üstadı Arnold de Toroga ölünce, yerine Gérard de Ridefort seçildi. İki yıl sonra da, Kudüs Kralı 4. Baudouin ölünce zaman onun yerine en güçlü aday olan Trablus Kontu 3. Raymond’un seçilmesini engelleyerek öcünü aldı.

Öcünü aldı almasına ama Kudüs kralı olarak seçilmesini isteyip öne sürdüğü eniştesi Guy de Lusignan ise aslında kral olabilecek nitelikte biri değildi. Üstelik kralı seçecek olan şövalyelerden birçoğu da ondan hiç hoşlanmıyordu.

Gene çevrilen bir alay entrikanın sonucunda, Tapınak Şövalyelerinin Büyük Üstadı’nın istediği oldu. Guy de Lusignan yeni Kudüs kralı olarak seçildi ama bu arada Hıristiyanların birbirine girmesini fırsat bilen Salâhaddin Eyyubî de Filistin dolaylarındaki birçok kenti apar topar ele geçirdi. Ardından 1187 yılında Kudüs’ü de aldı.



Hıristiyanların Kudüs’ü yitirmesi, Üçüncü Haçlı Seferi’nin yapılmasına yol açtı. Ancak şimdilik burada biraz duralım ve daha önceki bir olayı gözden geçirelim: Hattin olayını.

ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
0 Yanıt
2928 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 14, 2009, 08:28:16 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2561 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 16, 2009, 08:09:04 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2089 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 17, 2009, 08:08:59 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2481 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 21, 2009, 12:57:20 ös
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
2183 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 22, 2009, 08:15:49 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3582 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 17, 2018, 01:22:22 ös
Gönderen: kurt
1 Yanıt
4185 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 24, 2009, 10:51:07 ös
Gönderen: rigormortis
0 Yanıt
2792 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 25, 2009, 08:25:56 öö
Gönderen: ADAM
0 Yanıt
4828 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 30, 2009, 08:06:37 öö
Gönderen: ADAM
6 Yanıt
18725 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 15, 2019, 08:04:42 ös
Gönderen: Suat