Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Nasıl Kanser Olunur?  (Okunma sayısı 21378 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mart 12, 2008, 01:32:17 öö
  • Ziyaretçi

05 Mart 2008 Çarşamba 10:28
Prof. Topuz, öyle şeyler söyledi ki; göz göre göre kanser oluyoruz...

Prof. Dr. Erkan Topuz, yine herkesi ekran başına kilitleyen
açıklamalar yaptı...

İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz, yine herkesi
ekran başına kilitleyen açıklamalar yaptı.

Topuz, kanserle mücadelenin anne karnında başladığına dikkat çekerek
hamile kadınların ve bebek sahibi insanların evde dikkat etmeleri
gereken noktaları anlattı.

Erkan Topuz, bulaşık deterjanlarından, halıların temizliğine kadar çok
önemli ayrıntılardan bahsetti. 'Benim mücadelem bu yaştan sonra
halkımızı kanserden korumaktır. Kanser tedavisi sonra geliyor. Bir
korunma bin tedaviden evladır. Bunları ilk defa duyuyorsunuz ama
gerçek bunlar. Ben bunları kendimi bu işe adadığım için anlatıyorum.
Bu anlattıklarımı Türkiye ilk defa duyuyor. Belki dünyada da çok az
duyan vardır' diyen Prof. Dr. Erkan Topuz, herkesi şaşırtan
açıklamalar yaptı.

'Ben gerçekleri anlatıyorum. Ama çok fazla anlatmıyorum çünkü her şey
sarsılabilir Türkiye'de' diyen Topuz'un sarsıcı açıklamaları şöyle:

-Evde sokakta giydiğimiz ayakkabılarla dolaşmamalılar. Eğer evde
ayakkabı ile geziyorsak dışarıdan geldiğimiz ayakkabıları çıkartıp
başka bir ayakkabı giymeliler. Çünkü dışarıdan giydiğimiz ayakkabı ile
eve soktuğumuz pestisitler kanserin en önemli sebeplerinden bir
tanesidir. (Pestisit: Tarım ürünleri, kimyasallar, egzozdan çıkan
gazlar vs)

-Kanserle mücadele anne karnında başlıyor. Anne adayları aşırı
miktarda vitamin almaktan kaçınsınlar. Çünkü bilinçsizce alınınca
vitaminin içindeki kobalt, bazı aşırı miktarda minareller... Doktor
bir tane yut diyordur ama çocuk gelişsin diye bir kaç tane yutuyorlar.
Bu çocukta birikime sebep olabilir ve kansere neden olabilir.

-Gökkuşağının 7 rengini, ne buluyorlarsa, hepsinden günde en azından
3-5 tane yesinler. Her bir renkte bir şeyler var.

-Kırmızı et alsınlar gebeler haftada 2 kere. Özellikle balıkla
beslensinler. Sağlıklı bir insanın kansere yakalanmaması için, bebeğin
daha anne rahmindeyken vücudunun direncinin artması ve zehirleri
alarak bağışıklık sisteminin bozulmaması lazım.

-En tehlikeli yer halıdır. Halı bütün pestisitleri tutar. Bu nedenle
halıların temizliğine dikkat ediniz. Kesinlikle deterjanla
temizlemeyin. Sirkeli su ile silin.

-Deterjan kullanınca muhakkak eldiven kullanın. Plastik eldiven
kullanmayın, içine izci eldiveni giyin. Çünkü deterjanlar alerjiktir
ve ufak dozlarda alındığı takdirde kronik olarak kanserojendir. (İzci
eldiveni: Pamuk eldiven)

-Bulaşık makinasında kullandığınız deterjan da petrol ürünüdür,
kanserojendir. Ne kadar yıkarsa yıkansın kalıntılar kalabilir. Eğer
sağlığınızı düşünüyorsanız çıkardığınız bulaşıkları sirkeli suyla ya
da limonlu suyla silin.

-Her türlü deterjandan kaçınız. Devamlı olarak zeytinyağı ve defne
sabununu seçiniz. Ellerinizi, vücudunuzu hakiki zeytinyağ, defne veya
fıstık yağından yapılan hakiki sabunlar da seçilebilir. Bunları örnek
olarak söylüyorum. Deterjandan kaçıyoruz ve çok aşırı miktarda suyla
duruluyoruz.

-Beyaz olan her türlü iç çamaşırınızı muhakkak yeni aldığınızda en az
2 kere kaynatınız. Çünkü bunlar beyazlatılmak için kanserojen
maddelerle yıkanıyor.

-Oda spreyleri doğrudan doğruya petrol menşeli. Zehiri soluyorsunuz.
Akciğerinize geçiyor ve dolaylı olarak bağışıklık sisteminizi bozuyor.

-Sebzeleri mevsiminde dondurup saklamakta fayda var. Yalnız bir kez
çözülünce onu muhakkak pişirin. Mikro dalgada bir kere ısıtın. Ateşte
ısıttıklarımızda ise bir kere ısıtınız. Çünkü bir dahaki sefere değeri
ölür. DNA'yı bozar. DNA kırılması da kanserojene yol açar.

-Radyasyon kronik olarak kansere en çok yaklaştıran faktörlerden
biridir.. Televizyondan çok uzak duralım.

-Çocuklarınıza haftada 2 kez balık çorbası içirin ama içine zerdeçal
koymak suretiyle. Soğan, sarımsak ve o mevsimin sebzesiyle yapmalısız.
Çocuk anne karnındayken bu terbiyeyi almaya başlamalı.

-Gebeler haftada 1 kilo balık tüketmeli. Bu miktarın üzerinde balık
tüketilmesine karşıyız. Çünkü en steril balıkta bile az civarda civa
vardır. Bu balıklar dip balıkları olmamalı. Somon veya yüzey balığı,
Akdeniz, Ege balığı olmalı. Marmara'nın dip balıklarını lütfen
tüketmeyiniz.

-Kanola yağı kızartma için en uygun yağdır. Onun dışında birinci
seçeneğimiz zeytinyağdır. Memleketimizin iftihar edebileceği yağdır.
Fındıkyağı da tercih edilebilir.

-Çocuklarımız fastfood türü yiyecekleri 15 günde bir yiyebilirler. Ama
haftada 3 kez yedikleri takdirde beyin tümörlerinde, lenfomalarda ve
lösemilerde 3 kat artış gözükecektir. Çocuklarımıza arada bir
verebiliriz. Ama dışarıdaki yiyeceklerin nasıl kızartıldığını
bilmiyorsunuz. Ona göre hareket edin..

-Çocuklara meyve ve yoğurdu bol yedirelim. Ancak yoğurdu prebiyotik ve
ev yoğurdu olarak kullanalım. Yoğurdunuzu evde yapın. Peynir ve
çökelek fazla miktarda yiyin. Keçi peyniri çok faydalıdır.

-Çocuklarımızı beyaz un, beyaz şeker ve tuzdan koruyalım.

-Belki tuzcular üzülecekler ama Konya'ya akan kanalizasyonlar ve
kirletici sularla, Türkiye'nin en büyük tuzunu karşılayan Tuz Gölü'müz
maalesef torbaların içinde çok iyi steril edilmedikleri takdirde bize
kanseri ufak ufak taşıyorlar. Bu nedenle kaya tuzunu tercih edin. Yani
turşu kurduğunuz tuzu çekin ve çok az miktarda kullanın. Çünkü tuz da
kanserojendir.

-Amerika'daki çocukların tombul olmasının sebebi her şeye şeker
katmalarıdır. Ucuz beslenmedir.

-En faydalı gıdalardan birisi cevizdir. Daha sonra fındık ve bademdir.
Ayçiçeği açık alın. İşlemden geçmemiş olacak, kavurup yiyebilirsiniz.
Ama fındık, ceviz gibi yiyecekleri kabuklu alın. Çünkü içine
böceklenmesin diye ilaç sıkılmaktadır. Sonsuz faydaları olan
yiyeceklerdir. Günde bir avuç muhakkak tüketiniz..

-Elma dünyanın en faydalı gıdalarından birisidir.

-Plastik, bakır, alüminyum kap kullanılmamalı. Porselen, cam ve çelik
kullanın. Meyveleri de bu tür kaplarda yıkayın. Bunların içine
litresine göre 9-10 çorba kaşığı elma sirkesi atın. Aşağı yukarı yarım
saat bekletin. Sonra tekrar yıkamayın. Tekrar mikrop alır.

-Meyvelerin üzerine parlak görünmesi için mum sürülüyor. Bunları
hakiki zeytinyağlı sabundan geçirdikten sonra elma sirkeli sudan
geçirin. Ya da elma sirkesi ile ovun. Meyveyi kabuğuyla tüketin eğer
sterilse.

-Lahana, marul gibi yiyeceklerin ilk dört kabuğunu çöpe atın.
İstediğiniz kadar yıkayın bunların üzerindeki pestisitleri
temizleyemezsiniz. Çaresi yok.

-3 ayda bir suyunuzu değiştirin. Çok muhteşem sularımız var ama ne
olursa olsun tabiatı rezil ediyoruz. Satın aldığımız sularda az
miktarda da olsa kanserojen dozlar karışabilir. Bunlar kontrollü sular
ama 3 ayda bir değiştirmek gerekiyor.

-Plastik her yerde zehir. Plastik bardaklar, kaplar, plastik herhangi
bir şey... Ben ona girmiyorum bu lafı söylersem yer yerinden oynar. Bu
plastikler ev yapımına girdiler. Doğrudan doğruya inşaat malzemesi
olarak kullanıyorlar. Çok bilinçli olun, çok iyi markalar kullanın.
Bunları söylemem demek Türk ekonomisiyle oynamam demek. Ben insanlara
kendimi adadım, onun için kimseden korkmuyorum açık açık söylüyorum.

-Meyva suyu yerine posasıyla tüketin. Biz kanserli hastalara suyunu
veriyoruz. Meyve suyuna geçmeyen çok madde posada kalıyor. Bu şekilde
kolon ve miğde kanserinden korunmuş oluyorsunuz.

-Bakır, özellikle beyin tümörlerinde ön plana çıkıyor. Çok iyi kalaylı
olursa bu etki azalıyor. Ama kulağınıza bakır küpe bile takmayın.

-Çocuklarımızı yeşil plastik sahalarda oynatmayınız. Plastik çimenler
sentetiktir ve kanserojen madde alabilirler.

-Havuzların iyi temizlenmesine dikkat ediniz. Ozonla temizlemek en
fazladır. Aşırı klorluysa yine kansere hazırlık yapıyorsunuz spor
yerine.

-Bütün beyazlatıcılardan kaçınız. Çocuklarımızın kullandığı o pırıl
pırıl bembeyaz defterler klorla temizleniyorlar. Bunlarla
temizlenmemiş defter kullansınlar. Kullandıkları boyalarda da
kanserojen etkisi vardır.

KANSER DALGA DALGA GELİYOR

Prof. Dr. Erkan Topuz, verdiği şu çarpıcı bilgi ise kanserin
boyutlarını açıkça ortaya koymaktaydı: 'Kanser dalga dalga geliyor..
2020 yılında 20 milyon insan kansere yakalanacak. Ama eğer bunları
yaparsak belki bunu 15 milyona indirebiliriz. O yüzden gözümüzü
açalım. Bu iş çocukluktan başlıyor. Çocuklarımıza bu terbiyeyi vermek
zorundayız. Ailedeki çocuk annesini taklit eder. Anne ne yiyorsa çocuk
da onu yer.'

Erkan Topuz, yaptığı açıklamalar nedeniyle bir takım sektörleri zor
duruma soktuğu eleştirileri için ise, 'Benim için insan sağlığı
birinci plandadır. Ekonomi ikinci plandadır. Bir insanın kanser olması
durumunda devlete ve millete verdiği zarar milyarlarca dolardır. O
yüzden dikkatli olduğunuz takdirde ekonomiye de katkınız olur. Aslında
ben bunları anlatarak Türkiye'nin ekonomisini de kurtarıyorum farkında
değiller' diye konuştu.


Mart 12, 2008, 02:21:35 ös
Yanıtla #1

Kanser çok çeşitli bir Hastalıktır, bildiğim kadarıyla; gerçekten de İnsanın inanası gelmiyor, yani bir anda Sağlığınız mükemmel gidiyorken aniden ortaya çıkan hangi türü olursa olsun sonuçta çok acı veren bir Hastalık türü olduğundan maalesef üzüntüyle sonuçlanabiliniyor. Gerçi Kemoterapi Yöntemi'yle biraz olsun Acılar hafifletilmeye çalışılıyor ama gene de bu türden Hastalıklara yakalanmamak Bireyin Kendi İnisiyatifinde olamıyor. Bu yüzden çok üzgünüm ve bu tür Hastalıklara yakalanan/yakalanmış Tüm İnsanlara acil şifalar dilemekten başka bir şey elden gelinmiyor, Maalesef :(

Sağlıklı ve Mutlu Günler Geçirmenizi Temenni Ediyorum.

Sağlıklı Günler, 
 
« Son Düzenleme: Mart 12, 2008, 02:23:44 ös Gönderen: Sevil »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 12, 2008, 09:03:12 ös
Yanıtla #2
  • Ziyaretçi

Hayatın insanın karşına ne çıkaracağı belli olmuyor ama derler ya "Allah dermansız dert vermesin"... Kanser çok kötü bir hastalık, iyileştim sanırken tekrarlama ihtimali yüksek...


Mart 13, 2008, 09:34:53 öö
Yanıtla #3
  • Ziyaretçi

Her seyi kafaya takmak dertleri icine atmakta kanserin bas nedenlerinden biri ve en onmelisi de Prof.Dr. Erkan Topuz hocanin dedigi gibi pestisitler en onemli kanser nedeni ben isim geregi pestisitlerle ugrasiyorum.Bilinsizce kullanimindan dolayi insan vucudu hergun bunyelerine bu pestisitleri mutlaka aliyor.Cunku ilaclarin belli dogada parcalanma sureleri var ama ne yazik ki ciftciler o surelere dikkat etmeden pestisitleri yedigimiz sebze,meyvelerlere atıyorlar ve o parcalanmayan pestısıtlerı ınsan vucudu bunyasıne alıyor ve sonucta kanser vakaları artıyor.Kanserle savasmanın en onmelı kurtulma seklı ınsanların bılınclı tuketım ve uretım yapmalarıdır...


Mart 13, 2008, 10:00:44 öö
Yanıtla #4

Gerçekten çok doğru Sevgili Davinci; Sağlık bakılmadığı sürece çok çabuk elden giden birşeydir. Maalesef, geri getirmesi de mümkün olunamayan ve eski sağlığına kavuşmanın hele hele Dünyamızda artış gösteren birçok Olumsuz Etkenleri göz önüne aldığımızda çok zor olduğu bir Dönemde yaşadığımız belirterek, Sağlığın bozulmaması adına Bireyin, herşeyden önce Kendi Sağlığına dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hazır Konu, Sağlık Bölümündeyken belirtmekte yarar gördüğüm en önemli gözlemlerimi ve değerlendirmelerimi buraya aktarma hissiyatında bulunuyorum; Herhangi bir Hastalığın giderilmesi amacıyla alınan İlaçsal Tedadiviler esnasında birçok İlacın bahsı geçen Hastalığı gidererek bununla birlikte birçok bilinmeyen hatta gizli Hastalıklara da davetiye çıkardığı, özellikle bu hususta Bizlerin alınan Tedavi esnasında bunu gözardı etmememiz gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Bağışıklık Sistemimizi Güçlendirerek Bedensel ve Ruhsal Sağlığımızı Dengede tutmak kaydıyla birçok Hastalıkların da rahatlıkla ve doğal yoldan önüne geçilebileceği fikrindeyim.

Bunu nasıl yapabiliriz? Denildiği gibi Her İnsan, öncelikle Kendi Doktoru olmak zorundadır. Tabiki burada Değerli Doktorlarımızın ve Hemşirelerimizin yaptıkları Görevlerine Büyük Saygı Duymakla birlikte Onların da İnsanlık Hizmetinde büyük yardımlarının ve faydalarının olduğunu, yadsınamayacak derecede Önemli Katkılarıyla en önemlisi Sağlık olunan bu Dünyasal Sistemde çok önemli yerlerinin oldukları da kaçınılmaz bir Gerçektir.

Herşeye rağmen Mutluluğun Kapısı Sağlıklı Olmaktan Geçer ;)

Sevgiler.
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Mart 13, 2008, 10:17:51 öö
Yanıtla #5
  • Ziyaretçi

Gerçekten çok doğru Sevgili Davinci; Sağlık bakılmadığı sürece çok çabuk elden giden birşeydir. Maalesef, geri getirmesi de mümkün olunamayan ve eski sağlığına kavuşmanın hele hele Dünyamızda artış gösteren birçok Olumsuz Etkenleri göz önüne aldığımızda çok zor olduğu bir Dönemde yaşadığımız belirterek, Sağlığın bozulmaması adına Bireyin, herşeyden önce Kendi Sağlığına dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hazır Konu, Sağlık Bölümündeyken belirtmekte yarar gördüğüm en önemli gözlemlerimi ve değerlendirmelerimi buraya aktarma hissiyatında bulunuyorum; Herhangi bir Hastalığın giderilmesi amacıyla alınan İlaçsal Tedadiviler esnasında birçok İlacın bahsı geçen Hastalığı gidererek bununla birlikte birçok bilinmeyen hatta gizli Hastalıklara da davetiye çıkardığı, özellikle bu hususta Bizlerin alınan Tedavi esnasında bunu gözardı etmememiz gerektiğini vurgulamak istiyorum.

Bağışıklık Sistemimizi Güçlendirerek Bedensel ve Ruhsal Sağlığımızı Dengede tutmak kaydıyla birçok Hastalıkların da rahatlıkla ve doğal yoldan önüne geçilebileceği fikrindeyim.

Bunu nasıl yapabiliriz? Denildiği gibi Her İnsan, öncelikle Kendi Doktoru olmak zorundadır. Tabiki burada Değerli Doktorlarımızın ve Hemşirelerimizin yaptıkları Görevlerine Büyük Saygı Duymakla birlikte Onların da İnsanlık Hizmetinde büyük yardımlarının ve faydalarının olduğunu, yadsınamayacak derecede Önemli Katkılarıyla en önemlisi Sağlık olunan bu Dünyasal Sistemde çok önemli yerlerinin oldukları da kaçınılmaz bir Gerçektir.

Herşeye rağmen Mutluluğun Kapısı Sağlıklı Olmaktan Geçer ;)

Sevgiler.

Evet Sn.Sevıl hanım dedıgınız gıbı bır hastalıgın tedavısı ıcın kullanılan ılaclar baska bır hastalıgın ortaya cıkmasına neden oluyor bunu meslegım ıle ılgılı olarak anlatmak ısterım.Bıtkılerde hastalık ve zararlılarla mucadele edılır.Aslında doga ortaya cıkardıgı bu zararlı ve hastalıgın tedavısını de kendı kendıne yaratmaya calısmıstır.Ornegın herkesın bıldıgı gullerde kucuk bıtler tarzında bocekler vardır bunlar butun meyve ve sebzelerde de vardır.Bunun ılaclı yontemı vardır ılacı verırsınız ve olay bıter ama doga bu bocegın de dusmanını yaratmıstır ve bu dusmanda herkesın bıldıgı ugur bocegıdır ama bız ısı ugur bocegıne bırakacagımıza ılaclarla ısı bıtırmeyı yeglıyoruz ve ınsanları gereksız pestısıtlerle tanısmalarına neden olunuyor.Orneklerı cogaltmak mumkun olabılır.Insan vucudu da bıtkıler gıbıdır bır hastalık meydana geldı mı vucud hemen dırenc gostermeye baslar ama bazen gereksız kullanılan ılcalar o dırencın kırılmasına neden olabılır.


Mart 13, 2008, 10:35:59 öö
Yanıtla #6


Evet Sn.Sevıl hanım dedıgınız gıbı bır hastalıgın tedavısı ıcın kullanılan ılaclar baska bır hastalıgın ortaya cıkmasına neden oluyor bunu meslegım ıle ılgılı olarak anlatmak ısterım.Bıtkılerde hastalık ve zararlılarla mucadele edılır.Aslında doga ortaya cıkardıgı bu zararlı ve hastalıgın tedavısını de kendı kendıne yaratmaya calısmıstır.Ornegın herkesın bıldıgı gullerde kucuk bıtler tarzında bocekler vardır bunlar butun meyve ve sebzelerde de vardır.Bunun ılaclı yontemı vardır ılacı verırsınız ve olay bıter ama doga bu bocegın de dusmanını yaratmıstır ve bu dusmanda herkesın bıldıgı ugur bocegıdır ama bız ısı ugur bocegıne bırakacagımıza ılaclarla ısı bıtırmeyı yeglıyoruz ve ınsanları gereksız pestısıtlerle tanısmalarına neden olunuyor.Orneklerı cogaltmak mumkun olabılır.Insan vucudu da bıtkıler gıbıdır bır hastalık meydana geldı mı vucud hemen dırenc gostermeye baslar ama bazen gereksız kullanılan ılcalar o dırencın kırılmasına neden olabılır.

:) Aynı şekilde, çok güzel bir temasa değindiniz. Doğa bunu otomotikman sağlamıştır zaten, hatta biliyorsunuz ki ( bu arada Mesleğiniz İcabı ) birçok İlaçların yapımında Şifalı Bitkiler kullanılmıştır. Bundan da net bir şekilde anlaşılıyor. Doğanın Mekanizması o kadar çok Mutheşem ki Sevgili Davinci; bunu zaman zaman düşünmeden kendimi bir türlü alıkoyamıyorum.

Ve Gereksiz İlaç Kullanımındaki Tavsiyeniz üzerine gerçekten de Dikkat edilmesi gereken bir Husus (!)

Sevgi ve Saygılarımla,   
« Son Düzenleme: Mart 13, 2008, 10:38:22 öö Gönderen: Sevil »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ağustos 04, 2008, 10:02:43 öö
Yanıtla #7

Organizmada meydana gelen ve hücreleri kontrolsüz büyüyen kötü huylu
   tümörlere verilen genel addır.

   -

        Kanser, genellikle kontrolden çıkan hücrelerin sürekli
   çoğalmalarıdır.

   -

       Kanserler, malignant (kötü huylu) tümörlerdir; yani benign (iyi
   huylu) tümörlerin aksine başka dokulara sızma ve yayılma (*metastaz*)
   özelliği gösterir.

*Kanserli hücreler neden sürekli bölünürler? *

Kültürde, normal hücreler komşu hücrelere yapışarak ilişkilerini devam
ettirirler. Bu yapışma (*adhezyon*) noktalarında hücrelerde elektronca yoğun
bir plak oluşur. Bununla birlikte, hücrelerin ameboid uzantılarında
yavaşlama ve durma görülür. Bu olaya *kontak inhibisyon* denir. Bu şekilde,
hücre bölünmesi kontrol edilir. Deneysel olarak, normal hücreler bir kültür
ortamında kendilerine sağlanan ortam şartları ne kadar iyi olursa olsun
kontak inhibisyon nedeniyle tek tabaka oluşturduktan sonra daha fazla
çoğalmazlar. Çünkü, bölünme sınırlı sayıda olur. Fakat, kanser hücreleri
sürekli çoğalarak birkaç tabakalı düzensiz kitleler oluştururlar. Bu da
kanser hücrelerinde kontak inhibisyon kaybı olduğunu göstermektedir.

*Kanser nasıl oluşur? *

Kanserlerin yaklaşık %80-90'ı çevresel ve/veya davranış faktörleri
tarafından meydana gelir ve önlenebilme potansiyeli vardır. Kalıtım yoluyla
kanser meydana gelme olasılığı çevresel faktörlere oranla çok daha azdır.

x-ışınları, uv (ultraviyole-morötesi) ışınları gibi fiziksel ve bazı
ilaçlar, polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi kimyasal faktörlerin
yanında virüsler de biyolojik olarak normal karaktere sahip bir hücre
kültürünü transforme ederek kanser oluşturabilirler.

Kimyasal karsinojenler, tümörü ya uygulandığı yerde (örn: cilt) veya absorbe
edildiği yerde (örn: bağırsak) ya da metabolizmanın durumuna göre karaciğer,
böbrek gibi organlarda, bazen de direkt olarak alakası olmayan bir yerde
meydana getirirler. Fakat, karsinojene maruz kalma kanser oluşturmak için
tek başına bir sebep değildir. Karsinojenler ancak uygun yer ve zamanda
kanser oluşturabilirler.

*Sayabileceğimiz bazı kimyasal karsinojenler şunlardır: *

¨      Hidrokarbonlar: baca temizleyicileri, boya endüstrisinde kullanılan
maddeler

¨      Aflatoksin ( küf mantarı tarafından sentezlenir)

¨      Nikel, krom

¨      Sigara (nikotin, tar)

¨      Yiyecek katkıları

¨      Birçok ilaçlar

¨      Parfümlerde kullanılan bazı kimyasallar

Fiziksel faktörlerin, kanserojen kimyasal maddelerin veya onkojenik (kansere
neden olan) virüslerin konak hücre genomu ile etkileşimleri sonucu hücreler
değişmekte ve farklı antijenite kazanmaktadır. Bir normal hücrenin
kontrolden çıkarak hızla bölünmesiyle oluşan kanserli hücrede birçok anormal
doku antijeni belirmektedir. Tümör hücrelerinde yeni yeni antijenler
oluşmakta ve normal antijenlerin kaybına veya değişikliğine neden
olabilmektedir. Erken fötal dönemde, normalde bulunan protoonkogenlerin
( kansere sebep olabilme potansiyeli olan gen) farklılaşmasıyla anormal
genler oluşmakta ve bunlara *selüler onkogenler* adı verilmektedir.

*İmmün sistem (bağışıklık sistemi) ve kanser oluşumu arasındaki ilişki *

Bağışıklık sistemi yabancı doku antijenlerini kolayca tanıyabilir ancak,
tümör dokusunu organizmadan kolayca atamaz. İnsanda bir saniyede bir milyara
yakın hücre çoğalması olmakta ve somatik olarak bunların birkaçı, günde
yüzlercesi mutasyonla farklı hücreler oluşturmaktadır. Bu farklı hücrelerin
temizlenmesinde hücresel immün cevap mekanizması rol oynamaktadır. Buna,
immün sistemin kansere karşı "*immün denetimi*" denmektedir. İmmün sistem,
tümör oluşumunu denetlemekte, aynı zamanda tümör hücresi ve antijenlerine
karşı immün cevap çıkarmaktadır. Hücresel immün cevap baskılandığı zaman
kanser oluşumu artmaktadır.

Yenidoğan ve yaşlılık dönemlerinde immün cevap mekanizması zayıflamaktadır.
Yaşlılarda prostat kanseri, çocuklarda nöroblastoma sık görülmektedir. İmmün
sistemi baskılayıcı ilaç kullananlarda tümör oluşumu riski artmaktadır.
İmmün sistem bozukluğu olan hastalarda da bazı kanser tipleri
gelişebilmektedir.

*Kanser neden öldürür? *

Kanser hastalarının çoğu, kalp hastalığı veya başka enfeksiyonlar gibi
kanserle ilgisi olmayan nedenlerden dolayı ölür. Tümörün bulunduğu bölge ve
tümörün yayıldığı bölgenin büyüklüğü ölümü direkt veya indirekt olarak
etkileyen nedenlerdir. Ölümün temel nedeni, beyin, akciğer, karaciğer gibi
hayati önemi büyük olan organlarda tümör oluşması veya tümörün bu organlara
yayılmasıdır.

*Kanser teşhis eden köpekler *

Son olarak, kanseri teşhis edebilmek için günümüzde kullanılagelen metodlara
alternatif olabilecek yeni bir araştırmadan bahsetmek ilginç olacaktır
sanırım.

Schnauzer türü köpek, derideki ben kanserlerini (melanoma) tanı yapılmadan
önce, koklayarak teşhis edebilmektedir.

Bazı hastalarda melanoma kolay gözükmeyecek bir yerde olabilir.
Melanomaların %20'si bu nedenle teşhis edilememektedir. Florida'lı eski
polis köpekleri terbiyecisi Duane Pickel, bir kanser uzmanının da
yardımıyla, bu köpeği hemen hemen hiç yanılmadan melanoma tanır hale
getirmiştir. Tıp kitaplarına "Köpekle Tanı" diye bir bölüm eklenecek mi
dersiniz?

Kaynaklar:

Bilim ve Teknik Dergisi; Mayıs 1998.

Biyoloji Terimleri Sözlüğü; TDK, 1998.

Franks, L.M., Teich, N.; Introductin to the Cellular and Molecular Biology
of

                Cancer, 1996.

Özbal, Y.; Temel İmmünoloji, 1994

*KANSER NEDİR? *
Kısaca vücut hücrelerinin isyanı olarak nitelendirilebilecen kansere sebep
olan olay (normalde) bölünerek çoğalan ve bir görevi olan hücrelerin yerine
yine bölünerek çoğalan fakat bir görevi olmayan hücrelerin oluşması olarak
açıklanabilir. Bu hücreler zamanla (genelde) etrafındaki normal hücreleri
sıkıştırarak büyümeye başlarlar. Bir yerde büyüyen tümör ameliyatla
çıkarılabilir veya başka şekilde (fizyoterapi ile) tedavi edilebilir. Fakat
bu hücreler kan dolaşımı veya lenf kanallarını yırtarak dolaşıma girerse
vücudun başka yerlerinde de ortaya çıkabilir ("Sıçrama" denilen olgu).
Kanser hücresinde gelişme çabuk olur ve hücrelerin artmasıyla ortaya gelen
tümör, içinde geliştiği organı tahrip eder. Genelde görülen kanserin tıbbi
açıklaması budur.

*ÇÖZÜM NE OLABİLİR?
*Devamlı pipo içenlerde görülen dil, sigara içenlerde akciğer, gırtlak gibi
tahrişe dayalı (sanayi boyaları, egzozlar, fabrika baca dumanı, vb.) kanser
vakaları haricindeki kanser vakalarında, kendini iyileştiren insanların
ortak olarak uyguladıkları yöntem, gıda sistemlerini değiştirmek olmuş. (Bu
yöntem üstteki vakalarda da kısmen işe yaramış.) Kanserin geçmişte az,
günümüzde çok gelişmiş ülkeIerde fazla, teknoloji girmeyen yerlerde az,
kentlerde çok, kırsal kesimlerde az olmasının sebebini de incelersek
karşımıza yine beslenme alışkanlıklarının çıktıklarını görürüz. Vücudun
çalışma prensibi hücrelerin "yenilenmesi-ölümü-tekrar yenilenmesi"
mekanizması şeklinde olup, oluşumu ise doğadan alınan (gıdalarla)
vitamin-mineral-proteinlerle sürer. Normal hücrelerin ihtiyacına cevap
vermeyen gıdalar (rafine) vitamin-mineralden yoksun olduğu için vücutta bu
anormal (kanserojen) hücreleri oluşturur. Bu anormal hücre gelişimini
engellemek ise rafine gıdaları kesip vücuda doğal ihtiyacını vermekle olur.
Genelde kanserin belli bir yaştan (45) sonra görülmesinin sebebi mineral
eksikliğinin bu devrede patlak vermesin kaynaklanır.

*GIDALARIMIZ VE BİZ
*İnsanların hayatlarını idame ettirebilmeleri için birtakım temel gıda
maddelerine ihtiyaç duyarlar. Bunlar proteinler, vitaminler, mineraller,
yağlar, karbonhidratlar ve su olarak sıralanabilir. Vücut yenilenme, tamir,
bedeni ve ussal faaliyetlerini bunları doğrudan alarak yerine getirir. İşte
bu noktada özellikle günümüzde gıdaların doğru alınması gerekliliği ortaya
çıkıyor. Çünkü vücudumuzun doğal yapısı bunu emreder. Aynı şekilde sağlıklı
ve uzun ömürlü kişi ve toplumların ya da kendisinde kansere
rastlanmayanların, bilinçli ya da bilinçsiz olarak yaptıkları budur.
Kanserden ne zaman şüphelenmelisiniz?

*DOĞRU VE YANLIŞ BESLENME NEDİR?*

Çağımızda kanserin giderek yaygınlaşması, sanayice geIişmiş ülkelerde sıkça
rastlanması (ABD'de ölüm olaylarının 1/6 sebebi) ya da birtakım insanlarda
bu hastalığın olup birtakım insanlarda olmaması tesadüfe bağlanamaz.
Muhakkak ki kansere yol açan ortak şartlar, etkenler vardır (çevresel,
gıdasal, vb). Üstteki durumlardaki ortak etkenlerin en önde gelenleri ise
rafine gıdalar ve hayvansal ürünlerdir. Doğallığını yitirıniş gıdalar
(rafine gıdalar) ve hayvani gıdalar (et, tavuk, balık, vb.)ın aşırı tüketimi
kanser hastası olan kişi ve toplumları, olmayanlardan ayıran başlıca
etkenlerdir.

*İNSANIN GIDA İHTİYACI NEDİR?*

İnsanın günlük gıda ihtiyacı birçok araştırmalarla belirlenıniş, çizelgeler
halinde sunulmuştur. Mesela orta aktif bir insanda günde 3.000 kalori, belli
ölçülerde kalsiyum, fosfor, demir vb. mineraller, A, B, C vb. vitaminler ve
her insanın kilosu kadar gram protein (kg/g) lazımdır. Örneğin 70 kg'lık bir
insanın 70 gr. protein. alması gerekir (1. sınıf proteinlere ilerde
değineceğiz). Bunu bilimsel anlatımdan günlük hayata indirgersek her gün
yenecek Örn. 1 elma (veya diğer meyveler)+1 soğan (sarmısak, pırasa vb.)+1
tabak bulgur (esmer pirinç, kepek ekmek)+1 tabak soya+yeşilliklerden oluşan
bir salata (roka, tere, ısırgan, hindiba, ebegümeci, marul vb. insanın tüm
ihtiyaçlarını karşılamaktadır. İleride bu detaylı ve günlük bir menü
şeklinde belirtilecektir (Kanser hastalığındaki beslenme özellikle
mineral+vitamin ağırlıklı olacaktır).

*RAFİNE GIDALAR NELERDİR?*

Görüldüğü gibi insan vücudu yaşamını özünde protein, vitamin, mineral,
karbonhidrat, yağ ve su üzerinde kurmaktadır. Bunları içermeyen herhangi bir
madde (gıda görünümünde de olsa) vücudu yoracak ve bozacaktır. Rafine
gıdalar:

Beyaz undan yapılan her gıda: (börek, , makarna, beyaz ekmek, kek, pide,
galeta, vb)

*Sebebi:* Buğdaydaki mineral oranının diğer tahıllara kıyasla insan
bünyesindeki minerallerin oranına en yakın olduğunu görürüz. Kanserle
savaşımda ise minerallere ağırlık verilmesi gerekliliğini gözönüne alırsak
buğdaydan azami istifadenin nasıl olacağı sorusu . aklımıza gelir. Kepek ve
tohumundan ayrılan ve çeşitli emulgatör, maya, tat ve kıvam geliştirici
katkı maddeleriyle yapılan beyaz ekmekler ve unlu mamüller önemli miktarda
vitamin ve mineralini yitirmiş, vücudu yoran, birçok hastalığa direkman veya
dolaylı olarak neden olan bir madde haline dönüşmüştür. Buğdaydan en iyi
faydalanma yolu tam buğday unu ile evde ekmek yapımı, bulgur olarak tüketimi
veya filizlendirilerek kullanımıdır. Buğdayın doğru olarak tüketimi
özellikle kanserde en önemli konulardan biridir.

*Beyaz pirinç:* Piyasadan aldığımız, kepeğinden ayrılan ve talkla cilalanıp
parlatılan beyaz pirinç vitaminlerinin tümünü, madensel tuzlarının % 60'ını
ve lipitlerinin %80'ini kaybedip vücudu yoran bir madde haline dönüşmüştür.
Kanserde iyileşmeyi sağlayacak mineralleri ihtiva eden esmer doğal pirince
artık bir takım aktarlar, marketler ve doğal gıda satan dükkanlarda
rastlamak mümkündür.

*Konserveler, turşular, hazır gıdalar (çorba, puding, salça, sirke
vb):*Besleyici nitelikleri çok düşük olan bu gıdaların, yapılan
deneylerde vücuda
girdiğinde vücut adeta bir saldırıya uğrayacakınış gibi akyuvarların
artışına sebeb olduğu gözlemlenmiş, sebze, meyve ve su gibi doğal gıdaları
alırken böyle bir olaya rastlanmamıştır. Bilimsel kaynaklar ise katkı
maddeleriyle ilgili hayvan deneylerinden alınan bazı sonuçlarda E320, E132,
E250-251 gibi bazı katkı maddelerinin yönetmeliklerinin gösterdiği ölçü
üzerinde kullanıldığı vakit kansere yol açabileceğini belirtmektedir. Bu
yüzden salça, konserve, sirke, çorba, vb. gıdaları zaman ayırarak evde
üretmek en emniyetli yoldur.

*Her türlü alkollü içki, meşrubat (diet dahil), çay, kahve, sigara, meyve
suları:* Vücutta, alkollü içki veya sigaranın en ufak miktarının bile çok
büyük tahribatlara yol açtığı bilinen gerçek. Çay ve kahveyi ise yine
uyarıcı ve toksik yönleriyle değerlendirirsek, vücutta bağışıklık sistemini
etkilemesi sebebiyle kansere zemin hazırlayıcı maddeler olarak görebiliriz.
Bu konuda ülkenin önde gelen üniversitelerinin Milli Prodüktivite Merkezi
ile yürüttükleri çalışmalar da var. Vücudu yoran, çeşitti kimyasal maddeler
içeren meşrubatlarda ise; İngiltere'nin en ciddi gazetelerinden The Times ve
The Independent'da kansere ' yolaçan "Benzen" maddesinin bulunduğu
belirtilmekte.Su, maden suları, şifalı bitki çayları ve meyveler bünyemize
en uygun alternatifler.

*Beyaz Şeker, beyaz tıız, bal:* Beyaz şeker ve tuz çeşitli kimyasal işlemler
sonucunda açık renklerine ve granüle hallerine kavuşurlarken piyasada
satılan sahte ballara da dikkat etmemiz gerekir. Her gıdada, tahılda,
sebze-meyvede, bakliyatta zaten vücudun kullanacağı şeker (karbonhidrat)
bulunur ve bu şeker en ideal şekerdir. Kaya tuzu veya sanayi, deniz ya da
doğal tuz adı altında satılan tuzlar ise insan kanındaki tuzun kimyasal
bileşimine en çok benzeyen tıızlardır. Kanserde en çok kullanılan
forınüllerden biri ise halis bala ilave edilen ısırgan tohumunun 10 gün
bekletildikten sonra kullanımıdır.

*Tereyağı, margarin, rafine sıvı yağlar: Çeşitli kimyasal işlemlerle
preslenen, rengi ve kokusu giderilen rafine yağlar, margarinler ve
kolesterol ihtiva eden hayvani yağları, kanserlilerin kullanmaması
gerekiyor. *Bakliyat, tahıl, zeytin, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlar, az
miktarda olan günlük yağ ihtiyacımızı zaten doğal olarak bünyelerinde
barındırıyorlar.

*Bakliyat:* Hastalığın başlarında özellikle sebze yemeklerini (hatta mineral
ve vitaminlerinden maksimum istifade etmek için çiğ olarak) tercih etmek ve
bakliyatı haftada 3-4 öğünden fazla yememek en doğru davranış.

*HAYVANİ GIDALAR BAHSİ*

Kepekli ve lifli olmadığı için sindirim sistemine ağır gelmesi ve fazla
üretim için yemlerde kullanılan kimyasal maddeler,hayvanlara verilen
hormonlar ve ilaçlar eti oldukça sakıncalı hale getirmekte. Katrandaki
"benzopyrene" maddesi hayvani yağlardaki kolesterolde mevcutken, kanseri
yenen insanların ortak olarak yaptıkları şeyin eti bırakmak olduğunu
gözlemliyoruz. Insan vücuduna lazım olan 8 esansiyel amino asidi içeren
l.sınıf proteinler az yağlı süt ürünleri (peynir, yoğurt vb) veya soyadan
sağlanmalı, özellikle soyanın içerdiği Genistein ve Daidzein adlı
antioksidanlar ve isoflavonlar göğüs, göden, akciğer, prostat, deri ve kan
kanserini, kısaca her tip kanser oluşumunu engelliyor.

*KANSERDE İDEAL BESLENME*

Bu beslenme biçimiyle (kanserin vücuttaki bulunma oranına göre) 3-4 ay
içinde vücut çok kuvvetlenecek (mineral+vitaminler) sayesinde, hastalığı ya
yenecek ya da yenme yoluna girecektir.

*SABAH [07.00-09.00):*

*1-* Özellikle yeşil bir salata (ısırgan, tere, marul, ebegümeci, roka, vb.
biri veya birkaçı) + sızma zeytinyağı + doğal tuz + limon,

*2-* Tam buğdaydan katkısız olarak yapılmış ekmek + az yağlı yoğurt veya az
yağlı beyaz peynir (süt üıünleri yerine soya sütü ve ürünleri temin
edilebilirse, daha idealdir),

*3-* Özellikle elma (ya da herhangi bir meyve),

*4-* Soğan veya sarımsak.

*KUŞLUK [10:00-11.00), İKİNDİ (15.00-16.00), YATSI (21.00-22.00):* Bunlardan
biri ya da birkaçı, 4-5 kuru incir, 4-5 kuru kayısı.6-7 kestane,3-4 hurma,1
avuç kuru üzüm,1 avuç çimlenmiş buğday,1 havuç, 1 tabak limonlu maydonoz.

*ÖĞLE - AKŞAM *

*1-* Yemekten önce kahvaltıdaki gibi bir salata (kırmızı pancar ilavesi
tercih edilir),

*2-* Yemek olarak sebze (ıspanak- kabak- pırasa-kereviz vb),

*3-* Haftada 3-4 öğünü geçmeyen bakliyat,

*4-* Yemekte veya yemek arasında 1 tabak soya (200-250 gr) veya yoğurt
(200-250 gr).

Kanseri yenen kişilerin yediklerini incelersek genelde Demir, Potasyum,
Kükürt, Manganez, Magnezynum gibi nıineral ağırlıklı olduğunu göreceğiz.
Yukarıda belirtilen gıda sistemi de bunlar gözönüne alınarak hazırlanmıştır.

*DİĞER ÖNEMLİ MADDELER*

* Baş prensip vücuda yabancı madde sokmamaktır. Dişmacunu kullanmamalı,
yerine fırça+su+doğal tuz kullanmalı, deterjan yerine su, bulaşık fırçası
tercih edilmeli, ruj, krem, deodorant vb. kozmetik ürünlerden
kaçınılmalıdır.

* Alman, Japon ve Macar bilim adamlarınca kırmızı pancar, havuç, kırmızı
biber, kırmızı lahana ve ısırgan gibi zengin mineral yapısına sahip
gıdaların kanser tedavisinde etkili olduğu gözlemlenmiştir.

' Mevsim değişikliklerinde vücudun mineral dengesi de mevsime adapte olmak
ister. Bu ise mevsimin gıdalarıni almakla olur. Örneğin kışın vücut
magnezyum ve kalsiyum gibi antidepresif lahana, havuç, şalgam, kereviz,
yerelması, kuru fasulye, yulaf, turunçgillerde bulunan öğeleri ister.
İlkbaharda hindiba, ısırgan, ebegümeci, biber, domates gibi demir ve C
vitamini içeren vücudu canlandırıcı gıdalar gereklidir. Yazları kanı
sulandıran kiraz, şeftali, kavun, karpuz gibi meyveler, kalpten ölümlerin
fazla olduğu sonbaharda ise üzüm, kestane, nar, ayva, elma gibi kalbi
güçlendirici, potasyumlu gıdalar vücudun ihtiyacını karşılar. Sera ürünleri
veya ithal değişik mevsim meyvelerine bu yüzden itibar etmeyelim.

' Kemoterapide veya diğer bir sebeble kapsüllü ilaç alırken, kapsülün içini
bir bardağa boşaltıp biraz suyla içmeliyiz. Zira kapsül de sentetik ve
kansorejen bir maddedir ve keınoterapik ilaçların ikincil kanser oluşturma
riski taşıdıklarına dair kanıtlar olduğunu da hatırlayalım.

' Kanserin iyileştirilmesinde en önemli etken disiplinli bir şekilde
iyileştirici yolları uygulamaktan geçiyor. Nefsimizi dizginleyerek bu
disiplini sağlayacak irade ancak bizim elimizde.Yani alışageldiğimiz yaşam
biçimimizden (arkadaş toplantıları, günler,davetler, sosyal etkinlikler ve
buralarda bize zarar verecek birçok unsurdan) soyutlanmak irademizle % 100
bağlantılı. Ünlü artist Mine Mutlu bu hastalıktan bu şekilde kurtulmuş fakat
iyileşince terkedip yine bu hastalıktan vefat etmişti. Unutulmaması gereken
diğer bir husus da manevi huzurun hormonların çalışması, bağışıklık, sinir,
sindirim sisteminin güçlenmesi ve etkinliği dolayısıyla tüm vücut üzerinde
oluşturduğu olumlu etkisinin tıbbi çevrelerce de kabul edilmesi.

*KANSERİ YENMEK İÇİN KULLANILACAK GIDALARIN HAZIRLIGI :*

*1- Buğday çimi:* Birkaç avuç buğday bir kaba oda sıcaklığında (15-20)
derece üzeri suyla örtülecek şekilde bırakılır. 24 saat sonra su boşaltılır.
1 gün bu şekilde bekletilir ve daha sonra hergün sadece nemlendirecek
miktarda su serpiştirilir. 1-2 gün içinde filizlenme başlayacaktır. Bundan
sonra uzun süre dayanması ve çabuk bozulmaması için buzdolabına konulur.
Buğday filizi çok kuvvetli bir gıda olduğu için günde 2-3 çorba kaşığından
fazla alınmaz. Çorba, salata ve yemeklerde çok güzel garnitür olur.
Kıyaslamalı besin içeriği:

100 gram Fosfor Magnezyum Kalsiyum Beyaz Ekmek 86 0.5 14

Tam Buğ Ekmeği 200 90 50

Buğday Tohumu 423 133 45

Çimlenmiş Buğday 1050 342 71

*2- Doğal tuz hazırlanması:* Piyasada sanayi tipi tuz olarak torbalarda
satılan sadece yıkanıp öğütülmüş doğal tuz bulamazsanız aktarlarda satılan
iri kaya tuz parçalarını elektrikli kahve çekeceğinde çekecek veya havanda
döveceksiniz.

*3- Soya:* Soyayı pişirmeden önce geceden (10 saat) ıslatacaksınız. Düdüklü
tencerede 1 saat pişirip 1/2 saat bekleteceksiniz. Pişen soya piyaz olarak
çok iyi yenebileceği gibi bulgur pilavıyla karıştırılarak çok güzel bir tada
kavuşacaktır.

*4- Kepekli pirinç:* Beyaz pirince göre 10-15 dakika daha geç pişer. En
kolayı 5 dakika kaynatıp 1/2-1 saat suyunu çekmesini bekleyip daha sonra 15
dakika daha pişirmektir.

*5- Doğal ekmek yapımı:* 2 kg. tam kepekli buğday unu alınır. Doğal tuz ve
su ilavesiyle hamur haline getirilir. Sızma zeytinyağıyla sıvanmış tepsiye
yerleştirilerek 20-30 dakika fırında pişirilir. Dilimlendikten sonra poşet
içinde buzdolabına konulur ve hergün yenileceği miktarda ısıtılır. Doğal
ekmek az miktarlarda saç üzerinde pişirilerek de yenilebilir.

*6- Isırgan salatası:* Toplanan veya köylülerden alınan ısırgan bir kevgirin
içinde suda yıkanır. Bu sırada üstündeki cildi yakıcı karınca asidi kısmen
yok olur. Lastik eldivenle doğranır, doğal yağ+doğal tuz ve limon veya doğal
sirke de ilave edilince yakıcılığı tamamen ortadan kalkarak yenilecek hale
gelir.

*7-Alternatif salatalar:* Hindiba (radika), kuzukulağı, ebegümeci, yabani
semizotu, bayırturbu, madımak vb.köylülerin sattığı herhangi bir kimyasal
gübre görmemiş, ilaç veya hormon taşımayan yeşil bitki, yukarıdaki gibi
salata yaparak yenilir.

*8- Doğal sirke:* Suyu çıkartılan elma veya üzüm 15 gün bir kapta üstüne
tülbent örtülerek bekletilir ve süzülürse doğal sirke elde edilir.

*9- Doğal çorba:* Kereviz, havuç, patates, şalgam, pancar, yerelması,
domatesin suyu çıkartılıp biraz posa+doğal tuz+ baharat+sızma yağ eklenerek
ısıtılır.

*10- Doğal şeker:* Tüm bitkisel çaylarda bal ve pekmez tatlandırıcı olarak
kullanılır. Esmer ya da doğal şeker diye satılan şekerler veya
tatlandırıcılara itibar etmeyin.
Omnia mors aequat


Ağustos 04, 2008, 02:15:32 ös
Yanıtla #8

Birsey soylemek istiyorum, izninizle tabi;

Normalde buna Kanser de dahil bircok Hastaliklarin olusmasina sebebiyet veren Virusler Dunyamizda İnsan Bedenine girerek oradan bir tur Enerji alimi saglaniyormus, sonra ilerde baska sekillere burunerek hem cogalmayi hem de farkli turlerin olusmasina vesile olduklari sonucuna ulasiyorum. Yani elde ettigim Bilgilerden biri de bu oldu. Siz bu olaya nasil ve ne sekilde yaklasiyorsunuz? Soylemek istedigimi anlayanlardan ricam beni bu konuda aydinlatabilirlerse Sevinirim. 

Ki Vucudumuzdaki Bagisiklik Sistemimizin ne derece Guclu oldugu da on plandadir. Cunku Hastaliklarin Bizi alt edip edememesi tamamen buna baglidir. Suanda da Hastalik Turleri giderek yayiliyor ve cogaliyor. Bunun onune hicbirsey gecemez. Mutlaka İnsanlara bulasici ozellikleri bulunmasi nedeniyle İnsandan İnsana gecip faaliyetlerini arttiracaklardir. Bazi virusler ise İnsan Bedenine girerek bagisiklik sisteminin guclu olmasindan mi kaynaklaniyor tam olarak bilemiyorum ama sonucta hicbir zarar vermeden kendiliginden yok olabiliyor. Belki hastaliklarin tedavisinde kullanilan ilaclarin sayesinde oldugunu dusuneceksiniz ama - cogunlukla bu sekilde hastaliklardan kurtulabiliyoruz - bunun disinda İnsana zarar vermeyen hatta guclendiren virusler de mevcutmus. Birsekilde gozume carpan bu Bilgi'yi kanser konusuna bakinca aklima geldi ve paylasmak istedim. :)

Yalniz sunu da belirtmek istiyorum; Hastaliklar cogunlukla Enerjinin Tukenmesi ve Bedensel Dengesizligin hakim oldugu Vucutlarda daha fazla hakimiyetini surduruyor.

Saygilar.
« Son Düzenleme: Ağustos 04, 2008, 02:17:58 ös Gönderen: Sevil »
הדבר היחיד לשמור על אנשים בחיים הוא אהבה וכבוד

Aimer et être aimé c’est sentir le soleil des deux cotés.

«Ոսկե Տարիքը - Փոթորիկները, չի կարող կանխել մարդիկ սիրում են ծովը.


Ağustos 04, 2008, 03:32:52 ös
Yanıtla #9
  • Ziyaretçi

Tanri kanser hastasi olan herkesin yardimcisi olsun...


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
29 Yanıt
36124 Gösterim
Son Gönderilen: Eylül 04, 2011, 07:59:10 ös
Gönderen: Waldow
53 Yanıt
36777 Gösterim
Son Gönderilen: Nisan 06, 2008, 02:46:12 ös
Gönderen: Prenses Isabella
3 Yanıt
4048 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 15, 2008, 11:05:32 ös
Gönderen: blossom
2 Yanıt
24619 Gösterim
Son Gönderilen: Mayıs 30, 2008, 01:03:44 ös
Gönderen: Genius Loci
6 Yanıt
12509 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 08, 2014, 05:25:32 ös
Gönderen: Pilot
2 Yanıt
10930 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 06, 2010, 06:51:37 ös
Gönderen: popperist
4 Yanıt
97587 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 28, 2016, 01:27:07 ös
Gönderen: Niko
0 Yanıt
3847 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 11, 2014, 11:58:51 ös
Gönderen: MysticMind
10 Yanıt
9279 Gösterim
Son Gönderilen: Şubat 22, 2015, 03:13:42 öö
Gönderen: Risus
6 Yanıt
4952 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 25, 2015, 01:20:56 öö
Gönderen: ragnarr