Yabancılar kadar, kadınların ve kölelerin de katılabildikleri Doğu tapınışları, Yunanistan'a erkenden girdiler. Özellikle İskender'in Asya'yı fethinden sonra da orada geliştiler. Bununla beraber Yunan dini bunların etkisine Roma dininden biraz daha iyi bir şekilde dayanabildi.
Elinde kuvvet bulunan Hristiyan Kilisesi, daha korkunç bir düşmandı. Tapınakların yıkılmasını, ya da biçimlerinin değiştirilmesini emretti. Serbest Hellen felsefesinin son sığınağı olan Atina Okulu'nu 529'da kapattırdı.
Fakat Yunan dini dünyada silinmez izler bıraktı.
Bu dinin ilhamiyle mimari, heykelcilik, edebiyat alanlarında yaratılan sanat eserlerinin yüce güzelliği, insan düşüncesiyle prehellenik ilkel büyücülük arasında, çok tabiî olan Toprak Ana'ya tapınış arasında, Orphik mistisizmin soylu telkinleri arasında devamlı bir temas sağladı.
Dinsel konularda olduğu kadar, bütün öteki konularda da gerçeği serbestçe araştıran filozofların ihtişamlı gayretleri insanlığa, hiçbir zaman unutulamayacak olan bir örnek verdi.
Ernest Renan'nın "Akropolis Üzerinde Dua''sında Grek mucizesi diye adlandırabildiği şeyin iki ana unsuru vardır:
Güzellik ve Gerçek.