Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: İlk 100'e giremedik....  (Okunma sayısı 6188 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Aralık 11, 2009, 01:47:15 ös
Yanıtla #10
  • Ziyaretçi

ülkemizde degerleme yapmak için dış ülkelere yani beyin göçünüde hesaba katarsak degerleme daha dogru olur diyorum. diger dünya ünüveristeleri  bütçeleri, araştırma ve geliştirmeye  büyük paylar ayırmaktalar. yani baştan  maça  ı - o   başlıyoruz .e tabi toparlamak  biraz  yorucu olacak gibi.


Aralık 11, 2009, 01:56:56 ös
Yanıtla #11
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Rigormortis

Kast ettiğiniz şeyi anladım orada problem yok.Üniversitelerde rektör seçimini yapılırken sezer kendine göre seçti gülde kendine göre seçti.2 farklı kutup yani.Aslında burada sorulması gereken soru şu çokmu elzem cumhurbaşkanının rektörü seçmesi.

Ortaya o zaman tabiki siyasi bir sonuç çıkar ya rektör oda seçilebilmek için siyasi durmuyormu seçecek olan insana daha yakın durmuyormu oda siyasi ozaman.

Ortada bir yanlışlık var o zaman,seçenin erk kullandığı bir sistem demokratik olamktan çıkar kim seçmeli o zaman,mesela kendini yönetenleri halkın seçtiği gibi rektörleride öğrenciler seçse ya mesela onlarda bir öğrenci senatosu kurup bu işi pekala yapabilirler hemde demokratik katılım yaptıkları gibi kimsede onlara siyasi damgası vuramaz birazda erk'in gücünün tadını alırlar.

Siyasi baskı  sadece bir tanım benim için bu ülkeyi seçilmişler yönetiyorsa her kurumunu çokta yadırganacak br şeyde değil aslında.Yanlış olduğunu düşünüyorsakta doğrusunu budur diyede ortaya koymalıyız.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo


Aralık 11, 2009, 02:04:07 ös
Yanıtla #12
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay


Böyle denilince birden şaşırdım... Olmaması gerekir diye düşündüm. Çünkü bazı üniversitelerimizin (özelllikle aslında birer yüksek okul niteliği taşıyan özel kurumların değil, köklü ve güçlü öüniversitelerimizin) böyle bir listede hak ettikleri yerde bulunmaları gerektiğini düşündüm. Bunun da ilginç bir nedeni var: İngiltere'de yaşadığımız bir dönemde eşim de evde oturmaktan hem sıkılmış hem kıt kanaat geçindiğimiz için çalışmaya karar vermişti. Ona çok uygun bir iş vardı. Başvurdu ama kabul etmediler. Verdikleri yanıt pek ilginçti: «Sizin üniversiteniz çok yüksek düzeyde. Bizim vereceğimiz ücret ise ancak daha aşağı düzeyde bir üniversite mezunu için. Yasalarımız uyarınca sizin düzeyinizdeki bir kişiyi o pozisyona alamayız.»

Bunu da anımsayınca, neden böyle diye merak ettim. 

Sayın Texan'ın başvurduğu kaynakta Türkiye, Avrupa içinde değil, Asya ülkesi olarak niteleniyor da ondan..

İşin doğrusu da bu zaten.

Sevgiler.




Sayın Adam,

Siz bu ülkenin en güzel yıllarında yaşamışsınız bence (gerçi dünya için de geçerli bu) :) Listede -diğer sayfalarda-  üniversitelerimizin sıralaması şöyle yer alıyor:

191- Odtü

236- Boğaziçi

276- Bilkent

327- Ankara Üni.

355- İTÜ

366- Sabancı Üni.

383- Hacettepe Üni.

384- Anadolu Üni.

sonraki sayfalarda bikaç tane daha var galiba ya da belki arada göremediklerim olmuş olabilir ama tablo maalesef bu :(



Çöl Bilgesi


Aralık 11, 2009, 02:38:11 ös
Yanıtla #13
  • Ziyaretçi

Müsadenizle acizane fikrimi beyan etmek istiyorum,

Yakın zamanda kapsamlı bir çalışma yapmıştım, benzer listelerdeki konum hakikaten insanın canını sıksa da;

Fiili olarak çok çok kötü bir durum değil. Zira teknik kapasite olarak listeye giren merkezi üniversitelerin durumu ilk 100 deki okullardan çok da kötü değil... Oxfordla kıyaslarsanız başka ancak, Oxford Harvard gibi okullar zaten bulunduğu ülkenin dinya çapındaki prestij merkezi....

Bir diğer konu da, yakından tanıdığım bir çok akademisyen ve araştırma görevlisinin çalışma şartlarına ve projelerine baktığımda, açıkcası ben Avrupanın sayılı üniversitelerindeki meslektaşları ile aralarında pek bir fark göremiyorum ---bu soyledüğüm son dönem için geçerli, eskisini bilmem---

Şahsi kanaatim, İmkansızlıklar içinde bile olsa, Türkiye'de bir akademisyen hedeflediği araştırmayı ve literatürü yapar, yeter ki istesin.... Sayısız alternatif çalışma yolları ve destekler mevcut, kolay değil ama mümkün....

Bu sıralamaları gerçekleştiren çok farklı kurumlar var ve hepsi farklı sonuçlar çıkartır, ama az çok elek üstü olan okullar değişmez, bu listede alt sırada olmak başarısızlık olarak görülmemeli...

Zira, 100 okul arasına girmek dediğinizde, Türkiye de zaten 180 civarında ğniversite var, diğer ülkelerdeki üniversite sayısı da çok çok yüksek, sanmıyorum ki Almanya'daki ya da İngilteredeki her üniversite en iyi 100 üniversiteyi kendi okulları ile doldursun....

Son olarak, belki radikal gelicek ancak, bu durumu sorgulama hakkının normal vatandaşlarda olduğunu düşünmekle, bir akademisyenin *bizim üniversitelerimizin durumu bu* gibi negatif eleştiri yapmasını doğru bulmuyorum... Zira bir insan kapasitesini her daim gösterebilir ve özellikle şu zamanda her türlü *dünyayı kurtaramasa bile* kendi alnının akını ortaya koyabilir....

saygılar



Aralık 11, 2009, 02:43:23 ös
Yanıtla #14
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Texan'dan rica etsem de içimi burkmasa, eski bir yaramı yine deşmese...

Ancak nereden bilsin benim İTÜ'de doktorayı niçin yarım bırakıp, çekip İngiltere'ye gidip orada doktoramı aldıktan sonra gelince yazdığım kitabı yıllarca ders kitabı olarak kullandıklarını ve aradan yıllar geçtikten sonra ben «Yahu yapmayın. Bu bilgiler artık eskidi. Çağdaş teknoloji uyarınca bu kitabın yenilenmesi gerek. Biriniz bunu yapsın.» diye rica ettiğimde hiç kimsenin bu işe kalkışamaması bir yana «Elde hazır bu varken idare ederiz. Öğrenciler ne bilecek.» dediklerini. Oysa ODTÜ'nün esamisi bile okunmazken İTÜ Avrupa'nın sayılı üniversitelerinden sayılıyordu. Şimdi bu hallere düşmüş. Ona yazık ama bir de onu bu hallere düşürenlere yazıklar olsun!

Sevgiler.    
ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Aralık 11, 2009, 02:47:11 ös
Yanıtla #15
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Sayın Texan

Türkiye'nin, Avrupa ülkelerince Avrupalı olarak görülmemesi gerçeği bir yana dursun, bende sayın Nueva ile aynı görüşteyim;

Bir Türk üniversitesinin böyle bir listede yer alması beni şaşırtacağı gibi o listenin de güvenilirliğinden şüphe ederdim.

Sözlerimi batı hayranlığı ya da özentiliği olarak düşünmenizi istememekle birlikte bir kaç noktaya değinmekte fayda görüyorum;

Üniversitelerimiz üzerinde ki siyasilerin yetki ve hakları ve üniversitelerin donanımsal eksikleri bir yana dursun, sadece üniversitede ki akademisyenlerimiz değil tüm öğretmenlerimiz (sayıları az olan idealistler dışında), verdikleri eğitim ve öğretime kendi egolarını ve görüşlerini katarak, hem yetiştirdikleri beyinleri kısıtlamakta hemde yanlış yönlendirmektedirler.

Sistem kapitalizm ve bizlerde bunun çarklarıysak, bu eğitim kurumlarından çıkan bizler kısaya tabi tutulduğumuzda eksik ve arızalı olarak piyasaya çıkıyoruz.

Ego ve komplekslerimizin önüne geçmekten uzak, araştırmacılıktan yoksun, şiddet eğilimli, hayata öfkeli, tölerans ve hoşgörüden yoksun başlıyoruz hayata...

Bir ülkenin herşeyi olan eğitim politikas, ükemizde olabildiğine hastalıklıdır ve bizlerde bu yüzden hastalanıyor ve hasta olarak yaşayıp belki hayatlarımızın belli noktalarında bu hastalıktan bir nebze olsun kurtulmayı başarabiliyor ya da hastalıklı olarak ölüyoruz.

SAYGILARIMLA...

Sayın rigormortis,

Bence ülkemizin bu kadar sorunlu olmasının altında yatan başlıca sebep, kafamızın karışık olması. Batı yönünde yolumuzu çiziyoruz dedik sonra Batı'yı düşman bildik, yabancı sermayaye kendimizi kapattık(bu ülkede birkaç dil konuşmamız gerekirken tek dile mahkum edildik), anti-emperyalist olduğumuzu söyledik sosyalist olan Rusya'ya sırt çevirdik(Nato'ya girdik), ülkemizdeki sosyalist düşüncedeki insanlara yapmadığımızı bırakmadık. Ee, doğal olarak -yıllar sonra- 'bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' gibi tuhaf bir durum ortaya çıktı. Sanattan, bilime  hiçbir alanda -bireysel başarılar dışında- kendimizi ülke olarak ortaya koyamadık, en sevdiğimiz futbolda bile başarıyı 90'ların sonu-2000'lerin başında ancak yakalayabildik. Bunun dışında, yıllarca 'Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur' dedik içimizde Türk olmayı kabul etmeyen unsurlara yer verdik ve bugün ülkemizde tam anlamıyla bir kültür kaosu(televizyonlarda..vs) yaşanıyor. Özetle; çelişik bir ülkeyiz, her yanımızdan çelişki akıyor, kafa karışıklığını aşıp  ne olacağımıza karar vermemiz gerekiyor. Benim kendi fikrim; (gönlüm ülke olarak 'gerçek anlamda' Batılı olmaktan yana olsa da, küresel krizle o treni kaçırdığımızı düşünüyorum) günümüzde yükselen İslam kullanılabilir ve Türkiye, Malezya benzeri hatta ondan biraz daha sağduyulu,özgür bir ülke olabilir. Gelecek için, 'küresel krizin dünya savaşı ile aşılacağı' ihtimali dışında karamsar değilim, bölgemizde güçlü bir ülkeyiz.
Çöl Bilgesi


Aralık 11, 2009, 02:59:05 ös
Yanıtla #16

Sayın Texan

Neden olarak gösterdiğiniz konulara söyleyecek çokta birşeyim yok çünkü sizin söylediklerinizde problemlerin altında yatan binlerce çarpıklıkdan birisi.

Yazınızda takıldığım iki nokta var birincisi;

"İslam kullanılabilir"

Din insana özgü ve manevi bir olgudur artık Türkiye Din imajından kurtulmalıdır.

İkinci nokta ise;

Bölgemizde güçlü bir ülkeyiz demişsiniz, ne yönden güçlüyüz bunu açıklar mısınız?
Ben, ben olanım


Aralık 11, 2009, 03:17:44 ös
Yanıtla #17
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 269
  • Cinsiyet: Bay

Sayın rigormortis,

İran, Rusya dışında çevremizde bizim gibi devlet geleneği olan ülke yok, aşağı yukarı hepsi Osmanlı'nın dağılmasıyla ortaya çıktı. Bu yüzden güçlü ülkeyiz bölgemizde dedim (İsrail konusunda ise onun, Ortadoğu coğrafyasında uzun süreli bir devlet olacağına inanmıyorum). Dinin imaj olması meselesine gelince; biz Avrupalılar gibi (özellikle Kuzeyliler gibi) belli kültürü olan ve diğer milletlerle az karışmış bir ülke değiliz. Böyle olmasak dahi mesela zamanında İtalya gibi (ki kuzey afrikalılarla karışıklıkları vardır)  ırkçı bir tavır da ortaya koyup kültürümüzü millileştiremedik(genele yayamadık), ümmet bilincinde kaldık, içimizde her tip, her çeşit insana yer verdik(askerliğinizi yapmışsanız beni daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum). Bu yüzden, din dışında bizi bir arada tutan başka güçlü şeyimiz yok. Krizin etkileri ağırlaştıkça Batı'da ırkçılık yükselecek, doğuda ve bizde de İslam yükselişi yaşanacak gibi geliyor bana(olası bir savaşta da taraflar bunlar olur heralde); bence bu durum ülke menfaatleri için kullanılmalı. Tabii katılmayabilirsiniz yani, düşüncemi paylaştım sadece.
« Son Düzenleme: Aralık 11, 2009, 03:25:42 ös Gönderen: Texan »
Çöl Bilgesi


Aralık 11, 2009, 03:25:53 ös
Yanıtla #18

Sayın Texan

Düşüncelerinizi eleştirmiyorum, hertür fikrede saygım var, sorularımın maksadı başkalarının fikirlerini ve bakış açılarını öğrenmek.

Askerliğimi sormuşsunuz askerliğimi yaptım.

Dini ögelerin insanları birleştirici yanlarını olduğunu reddetmiyorum ancak birarada tuttuğu yönünde de ciddi kuşkularım var.

Yukarıda değindiğiniz konuda da (din dışında bizi birarada tutan bişey yok) sizinle görüş ayrılığı içerisindeyim.

Türkiye'de devlete güçlü bir inanç vardır, her nekadar güçlü, bir devlet kültürü olmasada. Tabi ki günümüzde devlete olan güvende bir hayli sarsılmıştır.

Sanırım çok konuştum ve konu, başlığından saptı, kusura bakmayın.

SAYGILARIMLA...
Ben, ben olanım


Aralık 11, 2009, 04:19:30 ös
Yanıtla #19
  • Seyirci
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 4031
  • Cinsiyet: Bay

Sn.Rigormortis

Dini ögelerin insanları birleştirici yanlarını olduğunu reddetmiyorum ancak birarada tuttuğu yönünde de ciddi kuşkularım var.

Kuşkularınız ne manada var öncelikle tam bilmiyorum.



Devlet de  insanların temel inanç alanlarına  müdahale etmemelidir. Din, devletin temeli olmamalı ve devlet, dinsel kurallar ile yönetilmemelidir. Devlet,  dini yönetmeye ve dini düzenlemeye kalkışmamalıdır. Devlet ile din arasındaki ilişki “tarafsızlık” ilkesine bağlı olmalıdır.


yukarıdaki bu kendi yazımdan bir alıntı.Devlet insanların temel inanç alanlarına müdahele etmemelidir diyor ediliyormu hemen hemen en laik en demokrat olduğunu iddia eden her devlet ediyor son örnek isviçre ,Almanya ve isviçrede ezan okunması dahi yasak. yani devlet isterse müdahil oluyor.

 Din devletin temeli olmamalı diyorlar.Peki nasıl olacak devleti meydana getiren en önemli öğe insan ve onunda inanışı var,mesela devlet yönetimine tamamen ateistlere teslim etmek çözüm olurmu.

Dinsel kurallar ile yönetilmemeli diyor.Peki dünyada uygulanan tüm kuralların kaynağına baktığında temelde yine Din var yani kuran yada tevrat yada incil var adaleti insanlar o kaynaktan öğrendiler.

Devlet ile din arasındaki ilişkiler tarafsızlık ilkesi uygulanmalıdır diyor.Neye karşı tarafsızlık devlet ve din birbirlerine rakip o zaman.Yani insan topluluklarının oluşturduğu devlet yapısı ile allahın ilahi kavramları olan din bakınız nasıl birbirlerine rakip oldular,sanırım birde anlaşma zemini yaratmaya çalışıyorlar birbirimizden uzak duralım işimize karışmayalımla noktayı koyuyorlar.

Hep kaos hep kaotik ortam yaratır bu belirlemeler.Hiçte anlamam insanlar sakız gibi nasıl gelişi güzel kullanır oldu bu lafları.

Dinci yada dini öğeler artık klişe oldu bu laflar ve bence insanlığın tartıştığı bu konuları yine biz insanlar farklı kazanımlar elde etmek için kendi çıkarımıza uydurduğumuz laflar içi boş yani.
ÖZGÜRLÜK BİLE SAHİP OLMAK İÇİN SINIRLANDIRILMALIDIR.

EDMUND BURKE

Hayat Bizi Resmen Dört İşlemle Sınar. Gerçeklerle Çarpar, Ayrılıklarla Böler, İnsanlıktan Çıkarır ve Sonunda Topla Kendini Der.  leo