Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: Hürmasonluğun Psikolojisi  (Okunma sayısı 5618 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Temmuz 05, 2007, 10:22:39 ös
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Son kırk yıldır dünya Mason nüfusunda, özellikle İngilizce konuşan ülkelerde, bir
düşüş söz konusudur. Bu düşüşün sebepleri konusunda birçok çalışma yapılmıştır.
Törensel ve hasenat odaklı Anglo-sakson Masonluğunda, ezoterizme dönmenin,
Masonluğun içsel, manevi yapısının hatırlanmasının Hürmasonluğa ilgiyi ve üye sayısını
artıracağına inanılmaktadır.Aşağıdaki konuşma metninde de bu konu işlenmektedir 

Yazan: Kai Hughes Cornerstone Society www.cornerstonesociety.com Derleyen: Cevad Gürers

Giriş

Cornerstone Society (Köşetaşı Derneği)” nin, kurulduğu dönemde, 1999 da, Hürmasonluğun derin anlamlarının tartışılabileceği hiç bir forum bulunmuyordu. İşte bu görevi yüklenmek üzere anılan Dernek kuruldu. Masonluğun derin anlamlarını hangi sözcükle tanımlayabileceğimiz konusunda uzun, uzun tartıştık:Çünkü, ezoterik, psikolojik veya manevi gibi sözcükleri kullanmamız halinde, bu sözcüklerin bazı kişiler tarafından kolaylıkla yanlış anlaşılabileceği konusunda endişemiz vardı. Bu arada, Hürmasonluğun hakiki anlamı hakkında ne kadar az şey bildiğimin farkına vardım. Farkına vardığım diğer bir husus da ritüellerimizi oluşturan derin ve fakat ne olduğunu tam çözemediğim mantık idi.Diğer yandan, Hürmasonluk tarihinin derin ve içsel anlamını az bilmek yalnız bana ait bir eksiklik değildi. Daha sonra şunun farkına vardım: Mesleğimizde bu gün karşılaşılan sorunların üstesinden gelmek istiyorsak, Hürmasonluğun gerçek doğasını bilmek ve anlamak zorundaydık. Üye sayısındaki düşüş ve benzeri olumsuzlukların sebepleri konusunda, Kardeşler Hürmasonluğun gerçek doğasını bilmeden, anlamadan bir sürü tahminde bulunuyorlar. Bu, depresyonda olan bir hastayı, kişiliğini, geçmişini veya başından geçenleri öğrenme zahmetine girmeden tedavi etmeye benziyor. Yukarıdaki benzetmeden mülhem ben de konuşmama “Hürmasonluğun Psikolojisi” adını verdim. Psikoloji sözcüğünün sözlükteki tanımı şöyle: Davranış, akıl ve düşünce üzerinde çalışma, inceleme. İngiltere Birleşik Büyük Locası (İBBL) Büyük Üstat Naibi de ilk Cornerstone konuşmasında: “Hürmasonlukta kâlp ve aydınlık”ın asıl anlamı “ruhbilim”dir demişti... Ben konuşmamda, Büyük Üstat Naibinin ve diğer Cornerstone konuşmacılarının 6 yıldır yaptıkları konuşmalarda işledikleri konuyu biraz daha geniş çerçevede ele almaya çalışacağım. Keza gerek içsel akıla dair ve gerekse ruhsal konuları işleyerek, bunların bugün Hürmasonlukta yaşadığımız sorunların ipuçlarına ışık tutup, tutmadığını anlamaya çalışacağım. İlk olarak Hürmasonluk tarihini inceleyelim ve bakalım her hangi bir ipucu elde edecek miyiz?

 
 


Temmuz 05, 2007, 10:41:28 ös
Yanıtla #1
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Hürmasonluğun Evrimi

Hürmasonluğun tarihini araştırmak zordur. Çünkü üç asırdan fazla geriye gitmek isterseniz gri bir saha ile karşılaşırsınız. Yani hâlâ belirsizdir. Bildiğimiz, Hürmasonluğun köklerinin 16. yüzyıla, hatta öncesine gittiğidir. Bu kökler ortaçağlardaki “gildlere” kadar dayanırlar. Gildler ortaçağ ekonomilerinin köşe taşlarıdır. Kısmen ticareti, kısmen dinsel kardeşliği ve kısmen sosyal hizmet sunuculuğunu içerir. Bu gildlerin çeşitli düzeylerde üyelikleri, ritüelleri, cenaze yardımları ve seyahat eden işçilerin ihtiyaçlarına hitap eden diğer yardımları vardı.

Gildlerin güçlerini gösteren en iyi kanıt, belki de onlara kamu yönetimlerince yöneltilen kınamalardır. Sözgelimi İngiliz taşçı ustaları 14. asırda ücretlerini artırmak üzere teşkilatlanmalarından dolayı alenen kınanmışlardır. Fransa’da bazı gildler benzer nedenlerle hücumlara maruz kalmışlardır.

Ancak benim yıllarca anlamakta zorlandığım konu şuydu: Nasıl oluyordu da bu uygulamaya dönük, ekonomik ticaret gildleri birden bire güçlü, iyi eğitilmiş, ehliyetli işçilerle dolmuştu? Psikolojik gereksinimleri ne idi?

Taşçı ustalarının tekrislerine ilişkin izlere 17. asırda rastlıyoruz. 1683 de Henry Adamson tarafından Edinburg’da yayınlanan “The Muses Threnodie” adlı şiir Masonik gizlere ilişkin bir referans kaynağıdır.

1600 larda, Edinburg Locası (Aziz Mary fiapeli) kayıtlarında spekülatif Masonların tekrislerine rastlıyoruz. Bunların içinde, Thorton, Kincardineshire’den Hazine Bakanlığı üst düzey görevlisi Lord Alexander‘in) 1634 de yapılan tekrisi vardır.Ama daha önemlisi, söz konusu Locanın kayıtlarında, 1641 yılında Newcastle’da gezici bir Locada yapılmış olan Sir Robert Moray’ın tekrisini görmemiz. Bu, bir Beyefendiye ait İngiliz topraklarında kaydedilmiş ilk tekristir. Tabii, İskoç Ordusu Generali Quartmaster ve Royal Society’nin kurucularından hermetik gelenekten gelen ve o zaman simya öğrencisi olan Morray’ınki dışında...

Elias Ashmole, kendisinin ve kuzeninin Warrington Locası’nda tekris edilenler arasında olduğunu 1646 yılında yazmıştır. Ashmole da taşçı ustası değildi. Ashmole bir antika meraklısı ve koleksiyoncusu idi. Aynı zamanda hermetik tarih ve simya ile ilgilenirdi ve daha önce İngiliz simyacılığında yayınlanmamış bir koleksiyonu, “Theatrum Chemicum Brittanicum” u derlemişti. Tabii o da Royal Society’nin kurucu üyesi idi.

Benim Locamda, Mother Kilwinning no.0, 1670’lerde operatif olmayanların da Locaya alındıklarına ilişkin kayıtlar mevcuttur. Mesela 1673’de mesleğin üyeleri olarak üç beyefendinin Locaya üye girmelerine müsaade edilmiştir. 1674 yılında Eglinton Kontu mesleğe “çırak” olarak alınmıştır.

Demek ki, asil ve iyi eğitimli, hermetik geleneğe ilgi duyan kişilerin İskoçya ve İngiltere’de taşçı ustası localarına girdiklerine dair elimizde örnekler var. Peki ama neden?

İlk anlamamız gereken husus şudur: Taşçı ustaları Locaları, bugün anladığımız şekilde, erkek kulüpleri biçiminde çalışmıyorlardı. Taşçı ustaları için mesleki beceri yanında akıl ve bilgi de gerekli idi. Sözgelimi, zamanın katedrallerini inşa edebilmeleri için taşcı ustalarının tam anlamıyla Geometri ve Matematik bilmeleri gerekiyordu.

Bunların dışında, 17. asrın dinsel ve politik iklimi büyük ölçüde gizli cemiyet rivayetleri üretiyordu. Zamanın üniversitelerinde rosicrucian ve hermetik düşüncenin popüler olduğu bir dönemdi... Marcus Vitruvius Pollio’nun “Mimarinin On Kitabı” adlı kitabı Roma’nın çöküşünden günümüze kalabilen en önemli mimari kitabı idi. Bu kitap deyim yerindeyse o zamanın bir “best seller”iydi. Pollio’nun kitabı Fisagor’un mistik öğretisinden alınmış geometri üzerinde odaklanmıştı. Yazar geometrinin bütün sanatların üstünde bir âli sanat olduğunu ve taşçı ustaları localarının kutsal kitaptaki (incil) patriark Lamech’den geldiğini iddia etmiştir. Bilindiği gibi Lamech dünyanın sırlarını olası bir tufanda muhafaza edebilecek iki sütun üzerine kazımıştı. Efsaneye göre bu sırlar sütunlardan birini bulan bilge Hermes Trismegistus’a ulaşmış ve bu suretle mimari mükemmeliyet Süleyman Mabedi ile en üst seviyesine ulaşmıştır. Aynı zamanda bu efsanenin unsurları Orta çağ ve rönesans döneminin hermetik geleneğinde önemli semboller olarak kullanılmıştır.

Bana göre, bütün bunlar, taşçı ustaları localarının (sembolizmaları ile birlikte) doğmasına yardımcı olmuştur. Diğer yandan, aynı nedenler meslekten ziyade sembollere, ritüele ve sihire ilgisi olan üyeleri cezbetmeye başlamıştı. Aslında taşçı ustaları locaları ile hermetik düşünürler arasındaki ortak tema Geometri ve Matematikti.Yine bana göre, sonraki iki asır süresince Hürmasonluğun yayılmasında ana etken hermetik unsurlardır.

Öyle ise bu locaları özel kılan nedir? Özellikle Hürmasonlukta Localar manevi mabetler (localar) oluşturmak için hermetik geleneğin tekniklerini kullanmışlardır. Bunun ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için manevi locanın psikolojisine katkı yapan 4 ana unsuru gözden geçirmeliyiz. Bunlar:

1. Yapı (bünye),
2. Ritüel
3. Sembolizma ve
4. Gizliliktir.
 


Temmuz 05, 2007, 10:42:29 ös
Yanıtla #2
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

                   1  Yapı

Önce yapı (bünye). İlginçtir, Hürmasonluk olsun veya diğer nizamlar olsun yapıları açısından birbirlerine benzerler. Bir oda içinde üyelerin oturacakları yerler ve çeşitli objelerin, yemin kürsüsünün ve çalışma tablosunun veya G harfinin bulunduğu ortada boş bir alan ki burası Locanın en çok ilgi çeken noktasıdır. Locanın esas görevlileri odanın çevresinde kendilerine tahsis edilen yerlerde otururlar. Locanın başkanı ise giriş kapısının karşısında oturur. Kapı her zaman içerden ve dışarıdan korunur.

Genellikle Locanın dışında adayın Locaya girmeden önce beklediği bir giriş bölümü (parvi) vardır. Burası adayın tefekkürde bulunmasını ve duygularının yoğunlaşmasını sağlayan bir bölümdür.

Locanın yönetimi de Locanın yapısı ile ilgilidir. Yönetim konusunda başlıca iki sistem vardır. Sistemlerden birinde, daha fazla bilgisi veya gücü olduğu düşünülen bir kişiye körü kürüne itaat söz konusudur. Bu sistem dini bazı kültlerin yönetiminde görülür. Her otokratik yönetimde görülen kusurlar bu sistemde de söz konusudur. Sistem niyetleri pek masum olmayan kişilerin bu mutlak ottoritenin arkasında saklanmaları müsade etmektedir

Locanın yönetimi de Locanın yapısı ile ilgilidir. Yönetim konusunda başlıca iki sistem vardır. Sistemlerden birinde, daha fazla bilgisi veya gücü olduğu düşünülen bir kişiye körü kürüne itaat söz konusudur. Bu sistem dini bazı kültlerin yönetiminde görülür. Her otokratik yönetimde görülen kusurlar bu sistemde de söz konusudur. Sistem niyetleri pek masum olmayan kişilerin bu mutlak Masonluğu’nda Tefekkür Hücresi bulunmadığından bu işlev için bu mekân kullanılmaktaydı otoritenin arkasında saklanmalarına müsaade etmektedir.

Bununla beraber, birçok Loca, üyelerine sorumluluk veren bir sistemi kabul etmişlerdir. Bu süreci yöneten üç ilke vardır:

1. Birinci olarak, Locada bütün sorumluluklar belirgin görevliler arasında paylaşılmıştır. Sekreter, Hazine Emini, Tören Üstadı gibi...

2. İkincisi, bütün sorumluluklar tanımlanmıştır. Bu suretle kimin ne yapacağına dair her hangi bir kuşku yoktur.

3. Üçüncü olarak, Locada sorumluluk alanlar sıra ile değişmektedir. Rotasyon vardır. Bazı Localarda görevler her üye tarafından sıra ile daha önceden saptanmış sabit bir sıra ile yapılmaktadır. Bu sistemin avantajı, Locada her zaman bir görevde tecrübe sahibi bir kaç üyenin bulunmasıdır. Böyle olunca hiç bir üye hiç bir Loca faaliyetinde vazgeçilmez veya tek yetkili olmaz.

 


Temmuz 05, 2007, 10:43:14 ös
Yanıtla #3
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

            2  Ritüel

İkinci olarak, Locanın oluşumunda bir başka önemli unsur ritüeldir. Çünkü ritüel aracılığı ile ruhsal hikaye anlatılır ve daha önemlisi yaşanır. Bunu sağlamak için birçok “marifet”9 kullanılmaktadır. Bu “marifetler” hakkında daha fazla bilgi edinmek için Robert Lomas’ı okuyun. “Hiram’ın Anahtarını Çevirmek” adlı kitapta Lomas Hürmasonluğa tekrisinde yaşadıklarını uzun uzun anlatmıştır. Bununla beraber, Lomas’ın gözleri bağlamak, adayı Loca kapısına getirme biçimi, göz bağının açıldığında karşılaşılan sürpriz v.s. gibi standart teknikleri anlatırken esas amacın ne olduğunu ve ritüelin derin anlamını kavramakta güçlük çektiği fark ediliyor.

Duyulara hitap eden sembolizma örneklerinin sergilendiği tekris süreci, adayın dünyaya ve kendine farklı gözle bakmasını sağlar. Aynı zamanda bu süreç, locanın aynı derecenin her açılışında yeni tekris olana tekriste yaşadığı dünyaya ve kendine farklı bakma haline dönmesini sağlayan sembolik bir tetiklemedir.

Hiram Abif menkıbesini örnek alırsak benzer amaç burada da söz konusudur. Adayın iyiyi güzeli öykünmesi amaçlanır. Ritüel aracılığı ile aday Hiram’in kişiliği ile özdeşleşir.

Ritüelin bir etkisi de Locada ruhsal/manevi bilinçlenmeyi sağlamasıdır. Deneyimler göstermiştir ki, her türden grup kendi kişiliğini yaratır. Bu Hürmasonlukta da böyledir. Grup kişiliğinin köklerinde pek tabii Loca üyelerinin kişiliği bulunur. Ancak Grup kişiliği kendisini oluşturan parçaların (şahıs kişiliklerinin) toplamından daha gelişkindir. Bir güçlü duygu/çoşku kıvılcımı ile topluluk grup kişiliğinin ilk şeklini oluşturur. Bu kollektif kişilik, duygusal enerji ile yüklüdür ve bünyesinde diğer unsurların yeri azdır. Mesela akıl pek az yer kaplar ama şiddet güçlüdür ve basit bir geri besleme ile artar.

Bir Locada bu kollektif kişilik hemen, hemen her konuda büyük rol oynar. Kadim Locaların kollektif veya grup kişilikleri her halde çok güçlü enerji depolanmasına neden olmuştur.

Bununla beraber Locanın en az anlaşılmış yanı sembolizm ve gizliliktir ki bu konuya biraz zaman ayırmak istiyorum.


 


Temmuz 05, 2007, 10:43:54 ös
Yanıtla #4
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

                       3  Sembolizma

Evvela sembolizmadan ne anladığımızı ve bu konuda orta çağlara dönmemiz gerektiğini bilmemiz gerekmektedir. Orta çağ düşünürlerine ve Rönesans’a göre sembol, doğuştan gelen bir niteliğe bağlı algılama konusu idi. Bu sadece şahsi veya kollektif düşüncenin ürünü değildi, fakat kendi alanında bir görünüş ve kudretti. Güneş, ay, sayılar, ağaçlar, düşler gibi şeylerin insanlara belirli şeyleri ifade etmesinin sebebi, onlara belirli anlam yüklenmesinden değil de yaşanılan deneyimin objesi olmaları, o objenin algılanmasından veya nesnenin içsel olarak anlamlandırılmasındandır. Herkes “dünya”yı bir birlik, teklik sembolü olarak görürken biz düalite olarak algılarız. Bu konseptin (kavramın) anlamı şu idi: Bir şey başka bir şeye, sadece insan düşüncesinin ürünü olmayan ancak deneyim dünyasının bir bölümü olan ve güç algılanılabilen anlam bağları ile bağlıdır.

Bu örnekler, yorumlanabilir ve anlaşılır herhangi bir deneyle bir anlam çerçevesi oluştururdu. Bunun sonucu olarak, dünya bir kitap, bir tabiat kitap haline dönüşür ve sadece yazıldığı dili öğrenmiş olanlar tarafından okunabilirdi. Bu dil sembolizma dili idi ki; orta çağlarda gezegenlerin konumlarının ve diğer sembolik tasarımların neden bu kadar önemli olduklarını açıklamaktadır.

Yine de, daha sonra batı toplumlarındaki bilim adamları ve filozoşara göre sembollerin anlamı tamamen kişilere bağlı ve yalnız insan aklının eseri idi. Sembolizmanın anlamları orta çağlardaki gibi değildi.Sembolizmaya insanlar kendi anlayışlarına, algılamalarına anlam yüklüyorlardı. Diğer bir ifade ile, iddia edilmekteydi ki, orta çağ dünyasındakiler yapısal olarak sembol değil, olsa, olsa işaret sayılırlardı.

İkisi arasındaki fark önemlidir. Orta çağdaki anlamı ile sembol, anlam kalıbına bağlı bir doğal algılama nesnesidir. Buna mukabil işaret, bir seri kişisel kavramların yüklendiği algılama/kavrayış objesidir. Bu nedenle, işaret olarak “güneş” hava tahmin haritasında güneşli açık havayı ifade eder. Ama sembol olarak “güneş” başka bir şeyi gösterir. Bu tanımlanamayan fakat yaşanmış bir deneyimi ifade eder.

Eğer bu konsepti Masonik inisyasyona (tekris) uygularsak, ritüelleri anlamamızda ritüelin önemini görebiliriz. Daha önce değindiğim gibi, ritüelin hazırlanma ve aktarma yöntemi adaya bilincinin izin verdiğinden daha yoğun biçimde sembolleri algılamasına yardım eder. Yaşanan bu deneyimler ve bunların açıklanması adayın içinde bulunduğu durum (gözlerinin bağlanması, yönünün kaybettirilmesi, endişe, daha sonra neyin geleceğini bilmemek) ile daha yüksek bir seviyeye çıkarılır. Bu suretle, adaya Loca bilincinin bir bölümü aktarılmak istenmiştir. Adaya derecenin sırlarının verilmesi yeni bir “farkındalık” modelinin oluşmasına yol açar.

 


Temmuz 05, 2007, 10:44:43 ös
Yanıtla #5
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

                            4  Gizlilik

Son olarak, gizlilik konusu ile önemini incelemek isterim. Ortaçağda ve Rönesans döneminde Localar gezginci taş ustalarına mali ve sosyal imkânlar sağlarlardı. Bu nedenle yardıma müstahak olanların saptanması açısından geleneksel güvenlik yöntemlerini kullanmak akla uygun gelmektedir. Daha sonraları Locaları zulümden korumak için gizlilik gerekli idi. Ama daha önemli neden, ritüelin sürpriz etkisini gözlerden ırak tutmak ve korumak içindir. Bir kitap okuduğumuzda veya film seyrettiğimizde konunun nasıl sonuçlanacağını önceden bilmek istemeyiz. Buna benzer biçimde bir tekris töreninde adayın daha sonra ne olacağını bilmediği durumda dikkati törene ve öğretisine odaklanır. Aynı şekilde, tam bir belirsizlik endişe ve yön şaşırma duygusunun yaratılmasına yardımcı olur. Bu yolla ritüel sembollerin daha etkili algılanmasını sağlar.

Gizliliğin önemine ilişkin diğer bir neden de, gizliliğin, Loca düzeyinde, dış dünyadan uzak bir sığınak, bir kutsal yer oluşturmasıdır. Öyle bir kutsal yer ki orada günlük yaşamın stresi yoktur, keza orada cinsellik, din ve politika konuşulmaz. Bu nedenle, Loca dış dünyanın gürültüsünden uzaktır ve bilinçli bir farkındalığa odaklıdır.

Kişisel düzeyde sır saklamak kendini bilmeyi ve iradenin gelişmesini sağlayan bir avadanlıktır. Ama biliyoruz ki, ritüellerimiz dışarıda satılmaktadır ve Mason olmayanlarca kolaylıkla erişilebilir. Öyle ise bu nasıl açıklanabilir? Ritüeller konusunda bilgi sahibi olmakla ritüeli bilmek, anlamak arasında büyük fark vardır. Ortaçağlarda bilgi ile deneyim arasındaki bu fark çok daha iyi anlaşılırdı. Ortaçağ aklı, bir şeyi öğrenmenin tek yolunun onu şahsen denemeden geçtiğini kavramıştı. İşte bilginin sır olduğu biçimindeki ortaçağ anlayış alışkanlığının gerisinde yatan bu algılama biçimi idi. Bir örnek vermek gerekirse; bir taşçı ustası olmayı öğrenmenin yolu, ilk olarak taşı hissetmeyi ve biçimlendirmeyi öğrenmekti, bu yolla yavaşça zenaatin gerektirdiği göz ve el becerisi kazanılırdı. Ayrıca, matematik ve geometrinin kuralları daha tecrübeli taşçı ustalarından öğrenilirdi. Bu çizgiler doğrultusunda geçen çıraklık döneminden sonra taşçı ustası, taşçı ustası olmanın ne demek olduğunu büyük ölçüde öğrenir ve aynı zamanda bunu diğer meslekdaşlarına aktarırdı. Eğer bir kitap okumuşsa buradaki prensipleri aktarabilirdi ama derin anlamını iletemezdi, çünkü bilgi sırdı
 


Temmuz 05, 2007, 10:45:11 ös
Yanıtla #6
  • Uzman Uye
  • ****
  • İleti: 3120
  • Cinsiyet: Bay

Sonuç

Sonuç olarak, ümit ederim ki, Hürmasonluğun, nasıl ritüele, sembolizme ve gizliliğe yoğunlaşmış ve tekris edilene ruhsal, belki “sihirli” bir deneyim yaşatan bir nizam olarak geliştiği şimdi anlaşılmıştır.

Büyük Üstat Naibinin13 tebliğinin sonuç bölümünde söylediği gibi: “...Hürmasonluğun gerçek doğası ve amacı bizleri cehaletin karanlığından bilginin aydınlığına yöneltmektir.”

Öyleyse bu Hürmasonluğun gelecekteki yönünü nasıl çiziyor?

Acaba haricilere daha fazla açılmayı veya ne olduğumuzu anlatmak için ülkenin içinde gezginci gibi dolaşmayı tartışmakla yanlış bir iz üzerinde mi gidiyoruz?

Ne olduğumuzu biliyor muyuz? Biz sadece bir hasenat kuruluşu muyuz? Manevi köklerimizi unuttuk mu?

Hürmasonluğun gerçek doğasını muhafaza etmeli miyiz? Yoksa bazı ülkelerin yolundan gidip, Amerika’da olduğu gibi üye kazanmak için bütün dereceleri birden bir günde verelim mi? Eğer sadece bir hasenat kuruluşu olmak istemiyorsanız bu işlem anlamsızdır. Hatta manevî gelişmeyi esas alan bir kuruluş için çok zararlıdır. Dürüst olalım. Burada kaç kişi sırra ulaşmak, kendini tanımak veya hayatın derin anlamını çözmek için Hürmasonluğa katıldı?

Bu hakikaten ilginç bir husustur. Eğer insanların niçin Hürmason olduklarını tahlil edersek, muhtemelen sebepleri aşağıdaki gibidir:

• Aile fertlerinden biri veya dostları onları Mason olmaya davet etmişlerdir,

• Kendileri özel bir kulübe katılmak istemişlerdir,

• Herkesin sözünü ettiği sırları öğrenmek istemişlerdir. Eğer insanlar dostları nedeni ile veya özel bir kulübe girmek arzusu ile Hürmason olmuşlarsa, arkadaş ayrıldığı zaman veya bu özel klübün Rotary, Yuvarlak Masa veya yerel Muhafazakâr kulüpten farklı olmadığını anladıkları zaman Hürmasonluktan ayrılırlar.

Peki insanlar yalnızca mistik deneyim için katılmışlarsa, günümüzün ritüelleri bu deneyimi sağlıyorlar mı? Buna evet diyemeyeceğim. Bundan dolayı, bu kadar çok kişinin ayrılmasına şaşırmamalıyız. Bunun sebebi:

Kuruluşun, ritüellerinin ve sembollerinin gerçekten ne için var olduğunu anlayamamasıdır. Kuruluş kendini tanımakta mıdır? Yukarıda sayılan muhtelif sebeplere dayalı olarak katılan kişileri kucaklayabilecek mi, yoksa tek, açık ve tanımlanmış amacı mı vardır? Eğer öyle ise nedir bu amaç? Yeni ve genç adayları çekebilmek için her şeyden önce bu konuları tartışmalıyız.
 


Ocak 16, 2008, 11:15:04 ös
Yanıtla #7
  • Ziyaretçi

sevgili kardeşim shemuel beni aydınlattığın için çok sağ ol...bunları ve hürmasonluğun bu boyutunu bilmiyordum.eline sağlık


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
21 Yanıt
10968 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 11, 2007, 11:02:07 ös
Gönderen: alpacino
4 Yanıt
6286 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 01, 2013, 10:17:13 ös
Gönderen: Melina
0 Yanıt
1827 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 30, 2015, 03:02:48 ös
Gönderen: Ömercan
0 Yanıt
2349 Gösterim
Son Gönderilen: Ocak 13, 2016, 03:40:00 öö
Gönderen: Risus