Bu kez önceki üçünden çok farklı bir yanıt...
HAYIR
Peter Williams Atkins – Kimya Profesörü, Lincoln College, Oxford
Kanıtın olmadığı durumda öyle olduğunu ümit etmenin tek nedeni iyi niyettir.
Duygusal anlamda iyi niyet dinin temelini oluşturur; her çeşit doğrunun keşfedilmesi için güvenilir olmayan bir araçtır.
Benzeşmeler listesi de safdille inanma bohçasındaki iyi niyetle uyum sağlayan bir başka araçtır.
Genel olarak bir amaçla ilişkilendirilen bu karışık ve çapraşık mekanizma, tüm evrenin bir amaçla ilişkilendirilmesine yönelik bir kanıtmış gibi alınamaz. Bu durum bir çitanın varlığının özel bir amaçla ve bilerek tasarlanmış olmasının anlatımı gibi bir şey olurdu. Oysa çitalar evrimin kanlı, amaçsız, rehbersiz süreçleri sonucu gelişmiştir; antilopları öldürmek gibi bir amaç uğruna yaratılmamışlardır. Benzer olarak evren de uygulamadaki fizik yasalarının bildirgeleri olan amaçsız, rehbersiz süreçlerden geçerek 14 milyar yıllık bir zaman dilimi içinde gelişmiştir; çitalar avlarını yakalayabilsin, insanlar görkemli sanat yapıtları yaratsın ya da hayallerle, umutlarla vakit geçirsinler diye değil.
Evrenin başlangıcına ilişkin hiçbir şeyi henüz tam olarak anlayamıyor olmamız bu başlangıcı doğaüstü bir güce, bir yaratana bağlamamız gerektiği anlamına gelmemeli; bu yaratanın anlaşılmaz aklının tanrısal, şeytanî ya da kaprisli bir amaçla hareket ettiğine de.
Teologlar tipik olarak kendi yarattıkları bilmecelerin ürettiği sorulara odaklanır. Kimilerinin kafası ölümden sonra yaşamın olup olmadığına takılmıştır; en ufak bir kanıt olmamasına karşın kendi kendilerine türettikleri hayalî bir inanışa…
Kimilerini hayrete düşüren ise, gene teologların yarattığı bir diğer hayalî inanış olan, ancak Tanrı’nın var olmadığı anlaşıldığında tümüyle buharlaşıp giden, karşılıksız ve sonsuz seven Tanrı’nın yarattığı bir dünyada nasıl olup da Şeytanın var olabildiğidir. Kozmik amaç sorusu da tümüyle kanıtsal temelden yoksun ve bir o kadar da saçmaca türetilmiş bir başka hayaldir. Bu tip bilmeceler uğruna türetilen soruları, büyük önem vererek dikkate alma hatasına düşmemeliyiz.
Ben bu sıra dışı evrenin varlığını görkemli, inanılmaz bir büyüklük olarak dikkate alıyorum sadece. Orada bütün görkemi ile bütünüyle işe yaramaz bir şekilde asılı duruyor. Onu insansı amaçlarımıza bağlamanın fazla iddialı olduğunu düşünüyorum.