Aslında iyi insan ile kötü insanın eylemleri sonucu oluşan sonuçlara bakıldığında, kötü insan, belirgin bir farkla öne çıkıyor. Onun yaptıkları, malesef, toplumun genel halini daha çok etkiliyor. İyi insanın ortaya çıkardığı iyilik hali, kötü insanın kötülük halinden daha az etkili oluyor.
Bu yüzden ben, evvela kötü insan ve kötülük üzerine eğilmeyi uygun bulmuştum. Kötülüğün olmayışı, insanı iyi yapmasa da, en azından ortadan "zararı" kaldırır. Sayın Adam, iyi insana da eğilmenin gerekli olduğunu söylemiş. Ben de -kendimce- iyiliğin ne olduğuna dair bir şeyler yazacağım. Bu elbette subjektif olacak. Göreceli olacak. Bu görecelilik, en fazla da bu konuda, yani "iyilik" konusunda ortaya çıkacak. Neyin kötü olduğuna dair ben kıstasımı "zarar"a bağlamıştım çünkü. Bu kıstas, bana neyin kötü olduğunu büyük bir doğruluk payıyla gösteriyordu. Zararın, hele hele başka insanlara zararın "kötülük" olduğu konusunda sanırım göreceli alanda çok at koşturamayız. Zarar veren besbelli ki kötüdür. Fakat iyi insanın özelliklerini ben bu kadar rahat söyleyemeyeceğim. "Başka insanlara yararlı olan" insan mı "iyi" olur diyeceğim? Ben açıkçası iyiliğin bu haline, yani "yarar" kıstaslı haline çok güvenmiyorum. Üstelik bunun doğru olmadığını da düşünüyorum.
Kötülüğü kendimce açıklarken, bir insanın "sağlıklı olmamasının" buna neden olduğunu söylemiştim. Bu sağlıksızlık, onda umutsuzluk, kötümserlik ve motivasyonsuzluk olarak geri dönüyor, ve bu duyguların eşliğinde gelen başarısız olacağına inanç, ve bu inancın kendi kendini beslemesi yoluyla, "çalışmaya" duyulan güvensizlik, onda hedeflerine meşru yollarla ulaşmak yerine, daha zahmetsiz ve gayri-meşru yollardan bir şeyler aramasına neden oluyordu. Bu da çoğunlukla kötülüğe neden oluyordu.
Ben bu anlamda, iyiliği de, "sağlıklı" olmaya bağlıyorum. Bir insan, hayattan beklentilerini belirliyor ve bir disiplinle çalışarak onlara ulaşabiliyorsa, yani başarılı oluyorsa, onun kötü olmasını gerektirecek bir durum da olmaz. Bu, o insanı kötü yapmaz, evet. Ama "iyi" yapar mı? Orası tartışılır.
Tuttuğunu koparan, sosyal ilişkilerinde hemen hemen hiç sorun yaşamayan, yaşadığı sorunları da ustalıkla çözebilen, başarılı bir adam düşünelim. Bu kişinin kötülüğe meyli olmayacaktır fakat kötülük yapma ihtiyacı duymaması, onu doğrudan iyi de yapmayacaktır.
İyilik, veya bir insanın "iyi" olması, evvela dışarıdakilerin gözünden bir tanımlamaya işarettir. Yani birine iyi deniyorsa, o insan başka insanları olumlu yönde etkilemiş, onlara bir şeyler "vermiş", bir yararı dokunmuş insandır. Bu verilen şey, para olabilir. Eğitim olabilir. Yardım olabilir. Bir sevgi dahi olabilir. Eğer iyilik buysa, bir çok insan iyi diye tanımlanır. Fakat ben başından beri, "başka insanlar"a yönelik cömertçe bir tutumun, tek başına iyilik olarak tanımlanamayacağını düşünüyorum. "İyi insan olmak, olumlu bir şeyse, herkesin iyi olması gerekir" diye bir şey söyleyemiyorum. Çünkü bu tip bir iyilik anlayışı, kolektif bir iyilik anlayışını doğuracak ve insanın, kendisi için çalışmasını, özgür iradesini, ve adaletli yaklaşımını önleyecektir. Dahası, başka insanların yararına bir iyilik anlayışı, kendine çalışmayı kötü görecektir.
Ben konuyu çok uzatmadan, kendi iyilik anlayışımı belirteyim; bence iyilik, en naif haliyle "kötülüğün" olmamasıyla başlar. Bir insana kötü denilmemesi, onun iyi olduğuna dair güçlü bir imayı da beraberinde getirir. Çünkü muhtemelen, kötü olmamakla, başkalarının haklarına her zaman saygı gösteren biri olmuştur. Başkalarının özgürlüğüne karışmamış bir insan olmuştur. Başkalarının hakkını yememiş, daima adaletli davranan biri olmuştur. Ki bunları yaptıktan sonradır ki o insan "kötü olmamıştır". Bu, tek başına bir insana iyi demem için bir sebeptir. Farkedilirse bu iyilik, nötr bir iyilik anlayışıdır. Fakat toplumda bu insanlar genellikle, sadece kendilerini düşündükleri için eleştirilirler. O iyilik kıstasları içindeki cömertlik ve yardım severlik, ancak "nötr bir iyilik" aşamasından sonra başlayabilir. Cömert olan ama aynı zamanda başkalarına karışan, haksızlık yapan bir çok insan vardır. Bunlar da nispeten sevilirler. Halbuki bence iyi değildirler. Cömertlikleri, toplumun kendisini sevmesi için, kendisini onaylaması için verilmiş bir "rüşvet"tir benim gözümde.
İnsan, iyiliği, hiçbir çıkar duygusu olmadan yaparsa iyi olur. Ama insanın tabiatı gereği, böyle bir şeyin mümkün olamayacağını düşünüyorum. İnsan, çıkarcı bir tabiata sahiptir. Ben burada bir sorun görmüyorum. Yeter ki insan bu çıkarcı tabiatını, karşılıklı alış-veriş yaparak uygulamaya koysun. İyi olma yönündeki talepler de, iyiliğin suistimali için istenmesin. Bir insan cömert olacaksa, yardım edecekse, bu kararı tamamen kendi özgür iradesi sonucu, altında gizli çıkar hesapları yatmadan, çıkarı da varsa bunu söylemekten korkmadan yapmalıdır. Bence böyle bir insan, yeteri kadar iyi bir insandır.
Saygılar