Şu Afrodit, ve hizmetlileri...
Din adına fuhuş konusu ilginç hakikaten. Antik dönem idolleri aslında dünyanın her yerinde farklı isimlerle anılan idoller. Eğer birini, başka bir medeniyette hangi isimle anıldığını bilmek istiyorsanız yöntem çok basit; o idolun gökyüzünde temsil ettiği gezegeni buluyorsunuz, sonra bu gezegene diğer medeniyette hangi idolün simgelediğine bakıp bir eşdeğerlik kuruyorsunuz.
Muazzez İlmiye Çığ'ın, belirttiğine göre Sümer'de de Venüs idolüne atfedilmiş tapınaklarda fuhuş yapılırmış. İnanna, astarte veya iştar ("star" buradan gelir) olmalı.
İlginç olan fahişelik değil, fahişelik mesleğinin bir rit, bir ibadet haline gelmesine neden olan süreçler olmalı. Bir toplumda Venüs'e tapınılmaya başlandı mı, antik dönem insanını iyiden iyiye merak etmeye başlıyorum zaten.
Vaktiyle bu Venüs gezegeninin hikmetinin ne olduğuna dair bir şeyler okumuştum. Burak Eldem'in "Marduk'la randevu" isimli kitabında da sıklıkla geçiyordu. Bunu da ekleyerek bir net ortamında venüs'le ilgili şunları yazmışım, aynen alıyorum;
"merkür ile dünya arasında bulunan gezegen. dünya'dan biraz daha ufaktır. gökyüzünde güneş ve ay'dan sonra en parlak yıldızdır.
tüm gezegenler saat yönü tersine döndüğü halde, venüs saat yönüne döner. ve bir günü, bir yılından uzundur. yani kendi ekseninde dönme hızı, güneş çevresinde dönme hızından düşüktür.
üzerinde hiç bir gezegende görülmeyen şekilde yoğun volkanik aktivite vardır.
sülfürik asitten müteşekkil çok yoğun bir atmosferi vardır.
güneş ışınları gezegenin yüzeyine ulaşamaz, o atmosferdeki yoğun gaz ve toz bulutuna çarparak geri döner. güneş ışınları yüzeye çarpamaz ama, bu atmosfer nedeniyle sera etkisi altında kalan gezegenin ortalama sıcaklığı 480 derecedir.
dünyadakinden 9 kat daha fazla atmosfer basıncı vardır.
***
çok yoğun atmosferi güneş ışınlarının yüzeye ulaşmasını engeller. sonuç; yangınların yarattığı aydınlık hariç, gece gündüz karanlık. (ki oranın 1 günü, buranın 220 küsür günü kadar.)
şimdi elimizdekilere bakalım; her tarafın alevlerle kuşatıldığı, yoğun bir basıncın olduğu, etrafı karanlık, asit bulutları nedeniyle kötü kokulu, her dakika birkaç volkanın patladığı bir yer. bu tasvir, insanın cehennem tasvirine epey uyuyor.venüs, tüm kadim uygarlıklar tarafından hoppa, şehvet düşkünü, şarabı, güzelliği ve cinsel gücü simgeleyen avratlar tarafından temsil edilmiştir; afrodit (yunan) astarte (mitanni) inanna (sümer) iştar (babil) hathor (mısır) gibi. bildiğin günah tanrıçaları.
eski çağda venüs ayinleri, tahmin edilebileceği gibi alem şeklinde kutlanırmış. tapınağa gidiyorsunuz ve karılı, kızlı, yanar dönerli alem yapıyorsunuz. bugün ibrahimi dinler açısından günah sayılabilecek bir çok şey, zamanında venüs tanrıçalarına bir ibadet şekli imiş.
gerçekten bu tür şeyler yapılırsa, ibrahimi dinler açısından da kişinin öldükten sonra venüs'e benzeyen bir yere gönderilmesi komik bir ayrıntı mı?"
Evet komik bir ayrıntı olabilir mi sadece?
Venüs, tüm gezegenler içinde sıradışı bir özelliğe sahip. Gününü kelimenin tam manasıyla "gün" ediyor bir kere. Sonra herkes Mersine giderken o tersine gidiyor; TERS DÖNÜYOR. Ve yüzeyi her zaman karanlık. Fakat ironiye bakın ki o ışıl ışıl bir "sabah yıldızı" antik insanın gözünde. Sabah da akşam da en ışıltılı olan o. Fakat atmosferi tek kelimeyle korkunç.
O tanrılar arasında da sanırım, insan hayatına bu kadar giren ve insan hayatını bu kadar etkileyen bir gezegen venüs. Bir jupiter riti insanın bir başka insanla bu kadar yakın temas kurmasına ve aile içi ilişkilerini bu kadar etkilemeye yetmez herhalde. Veya Mars riti. Savaştan kaçmayacaksın. Al sana ibadet. Ama venüs öyle mi?
Yukarıda Sayın Isıs'in kendisini antik dönem insanının yerine koymasını istiyorum; eşiniz bir venüs takipçisi olmuş, sizi bırakıyor ve venüs'e tapınmaya gidiyor. E ona gücenemezsiniz de; adam tapınıyor. Hele bir gücen, seni tanrılara küfrediyor diye orta yerde yakmazlar mı bir bak.
İnsan doğası o gün neyse bugün de öyle. Sayın Adam'ın yazdıklarına bakarak, ücretli fahişeliğin o dönemin kapalı toplumlarında venüs ritinden koptuğunu anlıyorum ben. Düşünün, bugün fahişelik o kadar sıradışı bir şey değil. Hoşgörü var, insan hakları var, özgürlük var. Arz ve talep var. Ben bugün bu kavramlara aşina olduğum için fahişeliği hoşgörebiliyorum, ama o dönemde bunları hoşgörmek için, insanlar doğru dürüst eğitilemiyorduki. Gerçekten böyle bir projenin ortaya çıkması nasıl olmuş çok ama çok merak ediyorum.
Venüs'e tapan venüs'ü hak eder. Anakronizm? O dönemin koşullarını ve o dönem kadın duygularını bir bilsek, o anakronik sıfatını üstüme alıcam valla.
Sabah yıldızı kültü bence açıkça "şeytan"ı simgeleyen bir şey. İbrahimi dinlerin şeytanı, kadim kültürün venüs ritlerinde gizli.
Hem Albert Pike, Lucifer'ine ne diyordu? Bir düşünsenize...