Masonlar.org - Harici Forumu

 

Gönderen Konu: NAZİLER HAKKINDA BİLDİKLERİMİZ VE BİLMEDİKLERİMİZ - 6  (Okunma sayısı 5630 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ağustos 03, 2010, 12:30:11 ös
  • Seçkin Üye
  • Uzman Uye
  • *****
  • İleti: 7217
  • Cinsiyet: Bay

Hazır Sayın Ozkann Richard Wagner'den söz etmişken, ben de bu yazı diszinin 6. bölümünü forumdaki genel sıralaanma hemen oun arkasına ekleyeyim dedim.


19. yüzyılın ünlü Alman kompozitörlerinden Richard Wagner’in, ölümünden yaklaşık 40 yıl sonra ortaya çıkacak olan Nazilerin ilkeleriyle hayli uyuşan bir kafa yapısı vardı. Bestelediği 14 operanın arasında “Lohengrin” ile “Parzival” hayli özelliklidir. Her iki yapıtında da Wagner, yüzyıllar boyunca dilden dile dolaşmış olan “Kutsal Kâse” ile bağlantılı bazı öyküler anlatır. Özellikle 1882 yılında bestelediği son operası olan “Parzival”in kapsamında bu olağanüstü nesnenin sonunda Fransa’nın güneyindeki Languedoc bölgesinin bir yerinde gizlenmiş olduğuna işaret eder.

(Bu araya bir not: Sayın Ozkann Parzival'de masonik motifler bulunduğunu belirtmiş. Kim diyor? Öyle bir şey yok. Her kim o operanın kapsamında "İşte şurası masonik ritüellerle pararleldir" derse, göstersin. Sayın Ozkann kusura bakmasın; bu lafım ona değil. Kuşkusuz o da bunu yararlandığı bir kaynaktan almıştır.)  


Hitler, yanındakilerle birlikte bu iki operayı kim bilir kaç kez izlemişti.

Oraları Klaus Barbie adlı bir canavar subayın önderliğindeki Nazi askerlerince allak bullak edildi. Bu adamın tek başına 4 bin kişinin ölümünden sorumlu olduğu söylenir. Ne bulmuş olduğu ya da bir şey bulup bulamadığı belirsiz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerikalılar tarafından kaçırıldı ve yıllarca Bolivya’da saklandı.

Bir diğer Otto Rahn… Ancak o bambaşka bir tip… Kutsal Kâse konusuna kafayı takmış, bunun üzerine kitap bile yazmış bir maceraperest… 1936 yılında SS subayı olmuş ama üç yıl sonra istifa etmişti. Kimilerine göre Heinrich Himmler’in ona bir yakınlığı vardı ve onu SS örgütünden bilerek ayırıp, özel bir misyon ile Languedoc’a göndermişti. (Bu yakınlığın bir eşcinsel ilişki olduğu da söylenmiştir. Nitekim Otto Rahn’ın eşcinsel olduğu kesinlikle biliniyor. Himmler ile yakınlığının bu bağlamda olduğu sadece bir söylenti.)

Otto Rahn’ın da Languedoc ve dolaylarında ne yapmış olduğu, bir şey mi aradığı, aradıysa bulup bulmadığı belli değil. Sadece bir süre sonra Avusturya tirollerinde donup kalmış olan cesedi bulundu. Ölümünün arkasındaki giz perdesi ise açılamadı.

Nazilerin, saymış olduğum siyasi ilkelerinin yanı sıra bir diğeri daha vardı ki, işte bu çok önemli: Her türlü ezoterik ve gizli örgüt etkinliği kesinlikle yasak. Hele Masonluk… İşte o çok yasak!

Gerekçesi?...

İlle de bir gerekçe mi gerek?

Peki alın size bir gerekçe: “Masonluk Yahudi icadıdır.”

Daha iyi bir gerekçe ise şu: Nazizm vardır ve bu herkese yeter.

Peki ama bir de Hitler’in hemen yanı başında yer alan Nazilerden kimilerine şöyle bir bakalım.

Az önce sözünü ettiğim Heinrich Himmler… Nazilerin askeri bakımdan ikinci adamı; Hitler’in sağ kolu.

Alfred Rosenberg… Nazilerin tüm felsefesini kuran kişi. (Soyadı nedeniyle Yahudi asıllı olduğunu sanmayın sakın.)

Anton Drexler… Nazi Partisi’nin adını koyan kişi.

Gottfried Feder… Nazi Partisi’nin finansal yapısını oluşturan ekonomist.

Dietrich Eckart…. Öncekilerle birlikte tüm bunları başlatan kişi ama onun ömrü sonrasını görmeye yetmemiş çünkü 1923 yılında ölmüş.

Bunlara dana önce sözünü etmiş olduğum Rudolf Hess’i katmayı unutmayalım.

Şimdi bakalım bu adamların birer Nazi olmanın ötesindeki ne gibi bireysel özellikleri var?

Hayır, öyle değil de şöyle bir soru soralım: “Bu adamların Nazizm dışında bir ortak noktaları var mı? Hepsini bir araya getiren bambaşka bir bağlantı?”

Bu sorunun yanıtı da benim kurgum… İsterseniz buna da bir başka komplo teorisi diyebilirsiniz.

Hepsinin de pek yakın ilişki içinde oldukları biri görülüyor: Aleister Crowley.

Aleister Crawley ile bağlantılı olmak üzere forumda daha önce yazılmış yazılar var ama siz onlarla ilgilenmemiş olabilirsiniz. Dolayısıyla «O da kim?» diye sormanız gayet olağan, şayet Okültizm ya da ezoterik örgütler ile yakından ilgilenmemişseniz.

Bu adam bir İngiliz araştırıcı ve yazar. Aasıl adı Edward Alexander Crawley. 20. yüzyılın ilk yarısının en ünlü okültistlerinden biri… Birçok ezoterik örgütün üyesi; birçoklarının kurucusu. Masonluğa girmiş olduğu da söylenir. Fakat kişiliği açısından hayli duyarlı hatta kırılgan biriymiş. Bu nedenle girdiği hemen her örgütü terk edip, yerine bir başkasını kurmaya yönelmiş. En son kurmuş olduğu örgütün adı ise “Argenteum Astrum” (Gümüş Yıldız); bunun İngilizcesi ise “Silver Star”.

Şimdi bu örgütün baş harfleriyle Nazilerin SS’ini bağdaştırmak elbette spekülasyon alan değil, resmen demagoji hatta saçmalamak olur. Ancak sözünü ettiğim bağlantı uydurmaca değil, gerçek.

Bir diğer deyişle Alman vatandaşlarına tüm ezoterik örgütler yasak ama seçkin Naziler, seçilmiş bir ezoterik örgütün üyesi olabilir.

Böyle durumlarda hep George Orwell’in “Hayvanlar Çiftliği”nden bir tümce anımsarım; beni çok etkilemiş olduğu için belki de: “Bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir.”

Hepsinin arasında Heinrich Himmler bir başka âlem. Onun kurmuş olduğu bir gizli örgüt daha var. Kendisinin yanı sıra 12 kişinin üye olduğu bir örgüt. Sanki kendisini İsa ile özdeş tutup yanına 12 havari almış gibi… Adı “Geheimnissvolle Korps” (Gizemli Müfreze). Bilindiği kadarıyla Crowley’in örgütünün okült yöntemlerini Almanya’da uygulamakta olan bir grup.

Elbette şu sorulacak: «Hitler’in tüm bunlardan haberi yok muydu?»

Buna genellikle verilen yanıt «Olmaması olanaksız.» biçiminde.




Bu aşamada size Rudolf Hess’in ünlü serüvenini anlatmak isterim. Ancak onu izleyecek bölüme bırakayım.



ADAM OLMAK ZOR İŞ AMA BUNUN İÇİN ÇALIŞMAYA DEĞER.


Ağustos 03, 2010, 01:49:06 ös
Yanıtla #1
  • Orta Dereceli Uye
  • **
  • İleti: 159
  • Cinsiyet: Bay

Konu ile ilgili olarak (belki Sayın Adam ileride değinecektir) Wewelsburg Kalesinin de çok önemi vardır. Okült bir merkez olarak özel bir tasarım ile inşa edilen bu yapı okültizmin mimarlık ile buluştuğu yapılardan birisi olmuştur.

Wewelsburg kalesinin yapımında da Aleister Crowley'den ve onun fikirlerinden etkilenilmiştir. Konu ile ilgili detaylı bilgi vermeyi bırakıp, Sayın Adam'ın anlatımının bitmesinden sonra Wewelsburg'a ait plan ve fotoğrafları da ekleyeceğimi belirtmek istiyorum.

Bu arada çok ilginç bir konu olarak, Aleister Crowley'nin bir Atatürk hayranı olduğunu ve tek çocuğunun ismini de Ataturk koyduğunu belirtmek isterim. Ayrıca Atatürk'e ithafen yazdığı çok meşhur bir şiiri de vardır.
veritas lux mea.


Ağustos 02, 2013, 06:18:28 ös
Yanıtla #2
  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 879
  • Cinsiyet: Bay

Benim de hep kafamı kurcalayan sorudur bu. Atatürk e neden hayran bu adam ?


 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son Gönderilen:
5 Yanıt
9269 Gösterim
Son Gönderilen: Mart 04, 2008, 08:36:36 ös
Gönderen: Prenses Isabella
34 Yanıt
15200 Gösterim
Son Gönderilen: Temmuz 16, 2018, 06:01:01 ös
Gönderen: Arais
5 Yanıt
4692 Gösterim
Son Gönderilen: Kasım 28, 2007, 02:57:17 ös
Gönderen: MASON
4 Yanıt
6811 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 02, 2013, 05:40:46 ös
Gönderen: Waldow
8 Yanıt
11245 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 02, 2013, 05:58:20 ös
Gönderen: Waldow
1 Yanıt
5613 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 02, 2013, 06:08:37 ös
Gönderen: Waldow
0 Yanıt
3489 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 01, 2010, 10:23:14 öö
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
3273 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 02, 2010, 08:15:00 ös
Gönderen: Texan
2 Yanıt
5714 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 02, 2013, 06:47:13 ös
Gönderen: ADAM
1 Yanıt
13577 Gösterim
Son Gönderilen: Ağustos 10, 2010, 05:07:36 ös
Gönderen: Texan